Istırap ve hisromanı ag: temişti? Bunun için gizli Hi bir sebep olmak ge. , son senelerin MI canlandırdıkça bu sebebini anlayamıyor, İLA edemiyor iü. Müthiş P çekmekteydi. çıldıra.. z mn. Kâbuslarda Bibi kendi kendisine söy. e Mizan. öğrenmeli” hafızasında daha uza. Ve babasının Adana- İh, “dükları zamanı, çocuk. İp, Sanlandırmağa çalışıyor. Mİ © sümaları, bilhassa Et, #enç halini gözönüne Et #Eâ Yalnız onun zayıf i ve eve sık sık çiçek ge. amaktavdı. Baba, ii kulağındaydı: “Ge, ? Yazık değil mi pa. Ri iler sizi kül edecek), Ebu sözleri şöyle karşı, ui “emmiyeti var. Be. akim daa!” annesi gülümseyerek * öderim Ethem bey” a alarmda duyar gibi v bir kaç kelimenin, Fa, as nakşedilmiş a sünin bunu pek muş olması lâzımdı. 2.. Şimdi her şeyi an. İn ve genç Ethem (© Cesedüfen ve belki de Satıcı kadın dikkatini dükkâna girmiş, ö m almış, tekrar gel- Mimuş, sık ark yaptığı dükkân sahipleri. Birmek ve sofrasına genç Xadına gülümse" ion elini sıkmak (Nİ satın almış, yavaş KAR samimi veya daha ştu. m İlk çocuğunu. öteki içe kadar sev- da İki çocuktan birini ih eder görünme ay Akat ismi canlı mahlük- n silince artık çeki- imi... ACABA Si Mİ? ÜN Sözüne uyku | girmi. ye İç güzel arlaşmışlar» i Mi bir ara çalı girmes Beçiniyorlar, ne tatlr “en yorlardı. e Mârta kadar | tahammül bir — Şiagi Mi , #zlerini N Him 2) bi İYİKİ Yaralayın geberte a Ona rüstlümasaye dolapları kesietmeseye kaçırmağa dört duvar veb gi ka son göztes hatırladıkça NAKLEDEN; thi Kardeş vasiyelnamesinde yalnız ikinci çocuğu, Tardu nazarıdikkate al- mış, bütin servetini ona birak- mıştı, Niçin böyle yapmıştı? Birden hatırladı: Ethem, tapler Tarık gibi sarışındı. Evvelce A- danada iken konsolun Üstünde onun bir resmi bulunduğu aklma gelmişti, Şimdi bu resim ortada yoktu. Kayıp mr olmuş, yoksa saklanmış maydı? Onu bir seni- ye olan görebilseydi... o Annesi belki de bu resmi aşk hatırala,, rını sakladığı bir oçekmecede| Bu kâbusundan uyanmak 5s | termiş gibi osilkindi. Pirafına | bakındı, Mırtldandı: “Ben çıldır. mışım galiba? Annemden şüp. heleniyorum !"” İçini bir nedamet dalgası kapladı. Annesinin na” muslu, dürüst, iyi kalbli oldu- ğunu bildiği hakle ondan nasıl olup da #iiphelenebilmişti ? Onun ruhu sudan daha berrak değil | miydi? Şimdi yanımda olsaydı, onu nasıl öpüp sevecek, önünde dizçöküp nasi af dileyecekti. — Fakat?.. Babası hiç şilphesiz merd, na, muslu, işine dügşiiin ve çalışkan bir adamdı. Lâkin hayali hiç bir zaman dükkân veya mağazası" nini ufkunu aşmamıştı, Gençli- ğinde pek güzel olduğu simdi Dile anlaşılan annesi gibi bir kadın kendisinden bu kadar farklı bir | adamı nişanlı veyâ köca olarak | nasıl kabul edebilmist: ? Vaziyet aşikârdı; Oânnesi de | eski devirde hemen hemen her | genç kızın başıma geldiği gibi İ gilesinin arzusuna boyun eğerek, | fikri sorulmadan evlendirilmişti, ! Sonra eğer evlilklerde olduğu gibi aşk verine geçen aile yuvası | muhiti ile kocasına bağlanmış, hayatı eviyle kocasının dükkân! arasında hep aynı şekilde sakin, | yeknasak, namuskârane ve mu habbetsiz geçmişti, Muhabbetsiz mi?.. Bir kağı- nın hayatında hiç sevmemesi mümkün müydü? Genç ve güzel, | ax çok okumuş, kocasıyiz da ay- nı seviyede olmayan bir kadm bir defa olsun kalbini vermeden gençlikten ihtiyarlığa geçebilir miydi? Bibet o da herhangi bir kadın gibi sevmişti; annesi diye onu diğer kadmlardan farklı | grörmeğe hakkı var mıydı? O da | gene olmuştu, oda her genç gibi | bulyalurla dolu bir kalb taşma. | tı. Alışverişten ve kazançtan başka bir sey düşünmeyen kaba | düşlinceli bir adamm yanmda | evde ve dükkânda hapsedilmiş | (Devamı var) Rüstem odasında yatamadı, Are di. Nöbetçilerin vaz. uyup uyumadıklarını Bu wrada kalenin temellerinden ükselen bir hıçkırık sesi o düydu. Sesin geldiği tarafa yürüdü. Ilıçkırık sesi Mertanın yattığı zindarıdan aksediyordu. Belliydi ki, Marta ağlıyordu. Zindenm kapısı kilitliydi.. Koriorlarda nöbetçiler dolaş yordu Ni dom yavasca zindanın kapısı mı dayadı. kendi kendine, o ağlıya» Ben ne talisiz bir o insanım, Allahım! dayımın sarayında kuş tüyünden yataklar içinde yatar» ken, o saadeti ayağımla teptim... Tuna köylerine indim. Orada Türklerin eline düştüm. Rüstemle HABER — Meveine Paraşti fincan yağı bir aTaya getirerek havalandırmak biraz mali feda. NSA lanu uçacak çağa getir mek, onu melekelenmiş bir #akle tayyare gövdesine oturtmak böyle midir ya?.. Mablükatın en zahmetli ve en geç büyüyerek olgunlaşanı insin yavrusudur. Omu kolay kolay foda etmek o. Tar mu? Bir değil yüz bir tayya- re feda olen hir hava kahrama” Dinin tırnağıma,. Tayyare uçarken gi GEL Kanadı rastlar ve tesadüfün cilvesiyle dolaşır.. Bütün bunlar binde bir ihtimallerdir ama yine olabilir. ler.. İşte kanadlanıp uçmayı hazırlayanlar bu igin cilvelerine de karşı koymak çarelerini ih- mal etmemişlerdir. Yaya savagcınm üsütndeki | srh, bileğindeki kalkan, başın i daki miğfer, şehrin çevresindeki kale duvarları, top mâzgalları, gemicinin dol#bmdaki mantar yelek, kaynakçının gözündeki si- yah gözlük ve nihayet sporcunun dizindeki dizlik ve bacağındaki tekmelik naarl birer kaza tedbiri e tayyarecinin de ei altında yangına karşı söndürücüler, sır tında da son kurtuluş çaresi 0. larak başvurulacak (o parasötü vardır, Her buluşun tuhaf bir bikâ. i yesi, garip bir sergüzeşti bazan da gülünç macerdsı vardır. İlk paraşiitle atlayış bir kurtuluş için olmuştur ama, tayyare ve- ya balon kazasivle değil de. dört | duvür. arasına kaptılmaktan do- ğen bir osyanla bulunmuştur. Mahpus yatağınm çarşafmı sl, mış dört ucunu biraraya bağ- lamış ve kendisi de buraya tutu- narak kelenin penceresinden boşluğa atlamıştır. Bu muvaffa- kıyet daha sonraları tetkik mevzuu olmuş ve teknik elinde bugünkü şeklini almıştır. yüzde yüz açılma emniyeti bulu, nan paraşüt her tayyarecinin ve. fakâr dostudur, Kurşun yağmu- ru altmda hasmına saldıran pi otun, topçu mermileri önünde hedefine dalan pikecinin, avcıla, rm canbazlıkları arasından sıy- rrlarak nişanladığı noktaya bom- basını Oırakan gözelinin cesare” i tine, fedakârlığima ve azmine bir 0 kadarmı daha bağışlayan pa. i raşüttür. Çünkü canını kurtaran pitot veya rasıt vazilesini idare ettirecek ikinci bir silâhı bula. cağına emindir. Ancak kendi yerini dolduracak bir arkadaşın yetişmesindeki güclüğü bilir. Bu sebeple paraştit kıymet Okazan- i layla alâkalıdır. l yollarına İXük Yazla olunca; makineli tü- Artık ; İ aşağı sarlıttılar.. Paraşii hızla , yere inerken on metre İleride a- ve harp Telsiz ve çubuksuz bir Deyaz | şemsiye.. Fakat sathı kırk met- re murabbal. Kenarlarında yir. mi dört tane aski ipi vardır. Bu iplerin hepsi bir kemer üzerinde birleşirler ve kemerde uçucunun İ beline sekıca * bağlanır. İpler muntazam olarsk bir torbanın içine yerleştirilir ve paraşilt kat. lanarak bu torbaya konur. Tor- banın ağamda yaylı duran ve u- fak bir de yardımcı paraşüt var. dır. Torbanm ağzi bir sicimle bağlanır. Bu bağlara bir biçak takılır. Bıçek pilotun veya rast dın göğelindeki bir kumanda ko- Pâraşütçü bu kolu istediği zaman çeker, Bıçak torbanın iplerini keser, yardım" ci paraşüt fırlar, iki yüz kırk kiloluk bir tazyık olur.. Birin, san ise üçyüz altmış kiloluk bir tazyike mukavemet, edeböir.. Paraşüt açıldıktan sonra sağa Sor sallanarak, saat rakkası gibi hareketler yapar ve sâniyede beş metre silr'atle iner. Daha çabuk inmek istenime askı iplerinden biri tutularak çekilir, paraşütün bir kasın sathı hava mükaveme. tine karşı körletilmiş olur, iniş sür'ati atar.. Tekrar bu ip bıra” İ kılınsa, yine paraşüt normal ini, i şine devam eder. Çok zevkli ve heyecanlı olan paraşiitçilük, her vasıta (gibi insanlar tarafından çeşitli kılık. | iara sokularak harp meydanin- rma saldırdı. Wi silâhlı, beli kamalı âskerler bir tayyareden arka arkaya boşluğa fırlayarak dilşman ordu larının gerilerir*, demiryolu Xx moktalarına, garlara, sala ve münakali inmeğe o başladılar. tenk, bombe ve hatti telsiz makineleri ve motosiklet parça, ları taşmmca (o paraşütleri bü. yültmek icabetti.. Buna imkân görüldüğü kadar ehemmiyet ve- rildi. Fakat paraşütler yine kü” çük aldı. Çünkü yük fazlaydı. Techiantı azaltmak yapılacak işi zayıflatmak demekti. Düşü, nüldü. Paraşütçünün yanına on metrelik bir ip verdiler. Techi- zatı bu İpin ucuna bağladılar ve ğır cisimler de iniyordu. Bunlar yere temas eder etmez paragi- " yükü azalıyor ve dolayısiyle son on metrelik mesafeden iniş yavaşlayondu. Bu suretle ilk za- manların sadmeden olan sersem- lik tehlikesi ortadan kaldırilmiş oldu, Kırk kişilik bir paraşüt kıt'ası en fazla beş dakika zarfındı tavyareden atlayarak bin metre den inmek suretile yerde ku. mandanların emri altımda İş gö- rsbilecek vasiyette toplanabili- yorlar,, Fakat, inecek yerde bu İ İzmi Polvero idi. Adam öldür- dürmüş; ve hırsızlık etmisti. Tam mânasıyla o zincirden kur- tulmuş bir canavardı, Hislerile hareket ederdi. Cemiyet haya- tanda bu gibi insanlara hiç bir kiymet verilmediğinin farkında bile değildi. Daha doğrusu o, | bunları kat'iyen düşünmemişti. Onun için her şey müsavi idi. Kendi arzusunu yerine getire İ bilmek için her fenalığı göre a. Jabilirdi ve almıstı. Bir gün evvel, sorguya çekil- | mek üşve götürüklüğü mahke“ İ menin koridorundan o kaçmıştı. Muhafızlarmın elinden kurtu. | lar kurtulmaz koridordaki camı kırmış, sokağa atlamış, oradan da kaçmağa inuvaffak olmustu. Girüm ortağı, kendisine şarjör- leri kurşunla dolu bir tabanca ile bir kaç para vermişti. Şimdi her an için tekrar adaletin pen- gezine diişmekten korkarak yer. İ siz yurtsuz bir serseri gibi orada I burada dolaşıyordu Gözlerini biraz ötedeki tünel istasyonuna dikti. Yeraltında daha kolayca o saklanabileceğini sanıyordu, Yeraltından bin kat daha aydmlık sokaklarda polis- lere tesadüf etmek işten bile de gildi. Halbuki, yeraltından banli. yoya kadar gidip orada kendisi. ne emin bir sığınak bulabilirdi, Lâkin tünelde de rahat edeme di. İstasyonda biriken halk, önu büsbütün korkutmuştu. Kimdi. lir? Bu kalabalığın arasına bel- ki bir katanede polis sıkışmış” İ tr. diye düşündü. Kendisiyle konuşmak istiyenin vay haline!, Bin zorla elde, ettiği hürriyetini omildafan etmek için çöklan ba. zırdı. Kendisini sorguya çekmek için ilk geleni tabancamıyla öl. | dürecekti. Panikten ürlemilşti. Eli ceket cebindeki ta. bancanın kabzasında, cinayete hâzır bir vaziyette yolcuları gözden geçirirken (o sobürsızlıkla trenin gelmesini bekiiyordu. “.. İ Kulabalık içinden bir gift, yavaşyavaş kendisine doğru İ. leriledi. Martia Leon Samar, &i- ti aydanberi evliydiler. Evvelet sevişiyorlardı. Adam, mühei disti; ve senelerdenberi kaympe, derinin fabrikasında çalışıyordu. Böylece iki gene biribirlerini görmüşler; ve sevigerek evlen- İ mişlerdi. Gayet mesut bir hayat sürüyorlardı. Bir aşk çiftinin belki biricik nümunesi gibi... İ Birdenbire Mart, kocasının kolunu sikti: — Şurada duran dedi. Babamın eski adama bak, şoförü Al işe ayrılmış poli pil bulun | bere ne kadar da benziyor, “Yazan: #skender F. SERTELLİ 12 - ne güzel sevişiyorduk. Aramıza gis Ten Osman zihnimi çeldi. Beni hürriyete, yurduma, aileme kavuş türacağını ovaadetti. o inandım. Tam kaçacağımız sırada o yak iandı, beni de buraya attılar, Rüstem daha fazla dinliyemedi... dişlerini gıcırdatarak: — Vay hain vay, dedi, demek ki kabahat yalnız Osmanda değil” miş, O da Osmanla beraber kaç- mağa karar vermiş. Haniya beni candam seviyordu? Bana: “Ölür: ceye kadar senden ayrılmam, dis yordu. Demek o da bir yalancı İ- miş, Zaten bana, Edirnede büyük babam. “oğul, sakın kadın tuzağı n sowa yüzümüze bakmazlar... ve ağlarını bir baka av için hazırlayıp kur mağn çalışırlar, demişti. Ne kas dar doğru söylemiş, Marta” beni avladıktan sonra, buradan kaç mayı düşünmüş... ve emeline Mw. vaffak olmak için, ağını tekrar kurmaş.. bu Sefer de Osmanı avia- Kadır, Polvero'yu ME Mış. Zinden kapısından çekildi. Yürürken dizleri titriyordu. Bundan sonra hiçbir kadına gös nül vermemeğe and içmişti. Fakat bu andlar, bü yeminler neye Ya rardı? O hâlâ Martayı seviyordu. Kaibini yokladı: — İçimdeki ateş çok çok derin.. Diye mırıldandı. Onu sevmemek, unutmak için ne yapmalıydı? büyük... Karanlık delhizi geçti Tekrar üst kata çıktı Kalenin 15sız ve sessiz duvarları arasında aylardanberi ( inliyerek dolaşmaktan usanmıştı. KADER Çeviren: GEVAT TEVFİK ENSON du. Genç adamda e tarafa baktı: — Hayır! Hayır!. dedi; Alber değil, Kadn ısrar etti — Seni temin ederim ki «, Yalnız boşta olsa gerek.. Fibime. si çok eski günlerdir İzaş bile olmamaş... Tabii tanıvamassın. Hele iyice bak., Adam, kartsının bu sözleri zerine onu iyice simdi. Sonra, dudaklarında dolaşan bir tebes, sümle: — Hayır, hayır, dedi; Alber ta gördülderi di “bürünü birisine benzediğini iddin eden, ler eksik değildir. Bu itibarix wrar edişinizden omütahayydır değilim, Hayır, yanılıyorsman. Kadın başını salladı: — Benimle istediğin kadat #- lay et. Fakat 'ben haklıyım. AR, * diyorum - dedi. İnarnmazsan git kendisine sor!.. .... Polvero, iki gencin, kendisini süzerek münakaşa ettiklerini an, lamamıştı, Eli, cebindeki taban. canm sapını daha fazla sıkmağ& başladı. Leon Samar karısının İlerisi, kabul etmemkte israr ediyordun — Delimisin şekerim?., diyom. du, Düşün bir kere Albero, apar eta. Magi gk a sadamaz “Adimdereimi.. Siz Ab ber misini?.. derim. Adama verecoği covabı madim : “Hayır, ben Alber değilim. diyecek... Genç dsadınıef ikrinder ayten hemen hemen imiânsendı. — Sormek pe için ayıpolum kocacığım? diyondu. Ne olum, sun? Benim hatırım için git — Niçin bu kadar mrar yorsun?.. Bu-de'bir nevi kapris — Hiç bir zamn.. Gayet teğet bir şey. Zavalir Alber fena ver yiyetie.. Ona bir iş arayabilir. dik., Ve battâ şimdilik kendisine küçük (bir yardımda bile-bleme- bilirdik, Leon Samar,-münskaşayasson vermek için: — Mademki bu kadar same diyorsun bari gidip... Kadın, kocasınm sözlerini“. serek sevinçle haykırdı: — Evet, evet; haydi git sor. Genc adam karısının sevinci (Lütfen sayjay çeviriniz) Yıldırım Beyani ne zaman ge lecek, onları bu muhasara felâke- tinden ne vakit kurtaracaktı? Rüstem odasına gidemiyordu. ince yatmak lâzım, Hangi yacağım. Gözlerimin iç m gibi yanıyor. diyerek, burçlardaki mazgailerm arasında oturdu. Rüstem etrafıma bakarisen, bir» , denbire çok uzaklarda yanan bir Işik gördü. Orası acaba düşman karargâhı” mıydı? Yoksa Türk ordusu mu gelmişti de Türk or.” erkezinde © ısık yakamazdı, yakmazdı. Biraz Sönra Rüstemin gördüğü bu ışık dairesini böeüetü ve yörli- meğe başladı. İma a