26 Mart 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

26 Mart 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» ART — ie A A. A — Bane kimse aktmdan geçirmez. | Salih beis yok, emrinize âmâ- YE Bana takip edös bayan da Orana e —— arkadaşı Enld Standiç. e değildi, End güver kan birdenbire olduğu X e durdu: © Zet Varboro... Siz? Burada? Yanal karşınızda duran be - a başkası değil, Standiş otrafma bakarak: >> Cet, müteyakkız bulunmalı » İK Koraolya kocasının katllal ün a ve ondan müthiş bir su - * htkam almağa kerar ver « ve Ya, demek onun Orara git s#bep bu, öyle mi” ç Evet Cef, bakm, bizi gördü, e &YA doğru geliyor, yanımdan Uzaklaşmanız sizi takdim mecburiyetinde kalırım. çi Hemşire Enid, bir kadından zanneğiyorsanır alda - ; O kadar nozaketsiz zim tavrını değiştirdi Kuzum dikkst ediniz, dedi, sonra, Cef Varboro. düğü. m kaldığı Kornelya Dara » i önünde reverans yapıyor Kaman Büzeli'ğine hayran ol | “V, Kornelya, elini samimiyet. # > Mademki Finidin arkadası ve İ,, Sunuz, benim dostluğunu da sl edeceğinizi ümit ediyorum ? Varboro,.. , har Varboronun dudaklarında Dostluğunuza kabul edil benim için bir şereftir, ba - i, Sornelya Darakomb. Sizi her. , çok meşhursunuz. > Olabilir, Mikin beni şimdi en » alâkadar eden hâdise, Simon Veln katlidir. 4 Simon Maksvel mi dediniz? Yet, öyle bir şeyden bahsa * nu işitmiştir.. i * Standişin yüzünde beliren Rörünce sustu, iya derhal: mu söylüyor « Siz hiç gazete okumaz mw. 7 İhgilizve gazete okumam, Z Bazeteririne gelince ancak alarma göz gezdiririm. a Darakomb Cefi süzü i,; Cef Varboro yakışık bir ve onun hoşuna gidiyor « ip ikin siz Fransız değil msi. Pransanım üvey evlâdıyım, İz hizmet ediyorum. <,yanm görleri parladı: « Ü halde yabancı | lejiyona ya elçinin yalısmdan Birerken, uşağa sordu: l Ni gözdesi evde de- İm Sizden mektup ge. ı.. ya bu habere memnun İç, “U. Yalınm üst katına çık- a *aki odasma girdi. | ; Greçyo o gün Vene. O Belen bir kaç tüccarla gö” Üzere limana inmiş ve & akşam üstü döneceğini a, Sya, Anastaye vol veril, İ ma ilk önce sevinmiş. sonru bu meseleyi dü. güzel ve becerikli di. Greçyonun, benden P alınca ona hemen yol ui te hoşuma gitmedi. 3 reçyorun hâlâ bende n gözü bendeoli- İRKİ ÜNL Büyük hareketli zabta roman bir tebessüm belirdi: ww Verdi, / a kz Yazan: OTWELL BİNNS mensupsunuz, değil mi? — Evet ,taburu bulunmıyan bir binbaşı. Bunu söylerken gülmüştü, — Demek binbaşıydınız? Lejh | yonda kac sene bizmet ettiniz? — Umumi harptenhöri, Sulhtan | sonra da,.. —— Nöden kaldığmızı sorabilir m yin? — Askerliği severim ds ondan, — Bana taburunuz olmadığını söylemiştiniz? — Şimdilik özle, maamafih ger güzöşt için tabura ihtiyaç yok « tur, Kornolya keşiarını kaldırarak: Sergüzeştleri miride bul» yorsumuz? Varboro gülerek: — Şimali Afrika sergüzeşt mem 1eketidir, hele şimdi. Kornalya: — Sergüzigtleri Afr'tadan ba". ka 'r yerde bulamrz m Evid, artistin fikrini a na Farholm - Abey geld! ve Var. boronun yüzüne mâna mânal bağxtı, Varboro, Kornelyann kastettiğ şeyi anlamamış gibi cevap verdi: — İnsan, sergüzeşil aradığı yer de bulabilir. Kornelya tasdik ederek: — Evet, evet... Bir sergüzeşiçi | , işin memleketler ikinel dercede kalır. Afrika, Londra, Fronsa.. Varboro gülerek: — Tondra vaya Timbuktin, hep si de müsavidir. — Timbuktu mu dediniz? oraya gittiniz mi? Hiç — ikl.kere.. — Ne güzel? da git ÜkU) mf? ederi eli VU — Şimdi oradan geliyorum. Komolya: — Sâhi mi? Acaba orada arzu ettiğiniz sergüzeşti bulabildiniz mi? — Hâyır, orasını can sıkıcı bu's dum; sergüzeşt aramağa vaktim Bunu söyliyen Kornelya Enide dönerek vapur kamarotunu gös « terdi: — Efendiyi bekletiyoruz, sabin. #ızlanıyor. Bunu duyan kamsrot: — Ne münasebet efendim, emr'e nize #müdeyim, sizin yanmızda ze. man m$fhumu ortadan kalkıyor, di ye bir iltifat savurdu. Eornelya iltifatı anlamamazlık» tan geldi, Sabays dönerek: — Bay Varboro, mademki &İz de Orana gidiyorsunuz, yolân vam uzun görlişebileceğiz demektir, demektir, (Devamı var) ğe göndermiyeceği belli. Bir haydudun elinden kurtulurken, ikinci bir çamsakızı yakama ya- pişırsa, ben de İnsaf ve merhâ, meti bir tarafa atmağa mecbur olacağım. La Aynı gün. Öğleden sonra. A- nasta birdenbire elçinin yalısına geliyor. Lukreçya, bahçeye gi, ren Anastayı pencereden görü» yor. Arasta yukarıya çıkıyor: — Ben seni Venediğe gitti san, mıştım. Sen hâlâ İstanbulda mi- sın, Lukreçya? Lukragya: — Evet, Gemi bekliyorum, di. yor.. Yakında gideceğim. Adımı nereden öğrendin? — Baskından sonraadında foyan da meydana . çıktı a ku- zum Artık saklama. Padişah gözdesi imişsin. Bunu duyma. yan, bilmeyen var mı? kendine söy” Ça'ınan “Troiks” karlı yolu ağır ağır ve güçlükle ilerliyordu. Bir türlü sonu gelmiyen bu ! yol zikzaklarla gözün alabildi. ğine uzanıyordu. Yolun kenarın. daki ağaçlar, üzerindeki karın ağırlığiyle yerlere eğiliyorlardı. İki gündenberi hiç durmadan ker yağıyordu. Atlar dizlerine kadar kar içide idiler. Havanın kararmasile av aramsk için mey danı çıkan kurtlarm aci act lumaları uzaklardan duyuluyor. du. Kalım kürküne erki sıkıya bü. rüirmüş olan Vasii Oğareff, güç“ lükle fakat büyük istekle udi, yor atlarını arada sırda bağı, rarık ve kamçısnı şaklatarak tejci gd'yor ve siyarasmı eckin sakin tüttürüyordu. Yakında bol samanlı sicak a- hırlarma kavuşacaklarını hisse, den atlar, mümkün olduğu ka, dar çabuk ilerlemeğe gayret edi- yorlardı. Ogarefi, adeti memnundu... Çünkü, ormanlarındaki kereste, yi Pren pazarında iyi bir fiyatla satmış »e Üç bin ruble kazan. İ maştır. Ozrefi'e tamamen memnun / da deremezi; çünkü zihnini İki | mesele altüst ediyordu: Birincisi, cebinde yüklü bir para ile böyle geç vakıt ıssız yerlerden geçen her yölcünün korktuğu, hırsızlarla karşılaş, mak korkusuydu. Ve böyle kar. şılaşmalar Stepte sık'sık meni , «bulurdu. * Allahtan ki yanda ceki za, Nöklielzen : Vahit Orgun rubleler mandan kalma bir altıpatlar var, dı, Böylece erk sık vuku bular soygurnculuğa nisbeten kargı ko, yabilirdi. Son tüccar İynatev'in kendi sine paraları ödediğini üç kor. kunç sabıkalının görmüş olma, sını da hoza'a kutmaliydı. Bunlardan bir tanesi meşhur at harsızı Jan idi. Son günlerde #k sik trolkaları çevir söy. leniyordu. Bir diğeri tüccar İgnatev'in hizmetşisi Vrosekiz idi. Şimdi, ye kadar bir kaç kere adam vur, mmaktân hapse girip çıkmıştı. Üçüncüzü ize, sütçü Peter idi, Gündüz Külâhl, gece silâh cinsizdendi tüccerdan paraları Ogarelt, m şöyle demişti! ık, bu gece yolunu çevirip bunlara konan talihi iyi bir iş görmüş olur. Bütün bunlara rağmen altmış” Iyık Ozareff güçlü kuvvetli bir adamdı. Hem zaten köyde pek uzaklarda değildi. Zihnini sltüst eden ikinci me, sele ailevi bir şeydi. Rus . Japon harbinden evvel, kızı Nadlayı Yegor Koçinsky ile nlganlamıştı. Yezör, Ozareff'lerin yınmda çalışin öksüz bir gençti. Çok ça- lışkan olduğu giti, meyhane, kumsr, votka nedir bilmezdi. Namya, Yegoru deli gib! sevi, yordu. O da bu sevgiye karşı hissiz değildi. wFakdt harp ilân ddilince, Ye, “por, mer leon nl <2 Yına sevkedildi. Keles “Dördüncü Muragideyridde b METEM iii nn evlendirir olur biter Yolu nehrinde, Port Artürde vuku bular muharebelere iştirak ettişten sonra Mukden meydan muharebesinde büyük bir kah. râmarlıkla harbetmişti. Harpten sona köye çavuş rütbesile terhis olunarak döndü. Harpte gösterdiği kahramanlık. lardan dolayı St. Jorj.demir haç maduiyasım kazanmıştı. Fakat artık eski Yegor değildi. Tablat- leri, huyları değişmişti. Harp ayları esnasında Yegor ütün adetlerini değiştirmiş eski huylarını kaybetmişti. Sızıncaya kadar votlra işmeye de alişmıştı. Harp bitince, Mukden muha, revesi esnasinda gönerai Po, poff'un hayatını kurtarımasın- dan dolayı Yezor Çar tarafından hususi bir şekilde bin ruble ile taltif edilmişti. Yezor'un şimdi bin rublesi vardı. Artık bir türlü çalışmak istemiyordu. Bütün gününü mey hanede geçiriyordu. . meyhanede harp kah, ramanlıklarını anlata anlata meyhanedeki'erin arasında bü, yük bir kredi yapmıştı. İşte Söy- lece de Ogarelf'in zihnini altüst €den üilevi mesele ortaya çık, mıştı. Ozarsff şimdi artık oldukça zgreindi, Şimdi kızı için daha mes'ut bir iedivaç temin edebi, Yirdi, Ozareff, pazara gitmeden ev- vel Yegor ile konuşacağını ve e, ğer isâhı bâl etmezse kızmdın ayrılmasmı söyliyeceğini Nay, daya bildirmişti. Ve kızının ağ- yarak Yegor'a böyle bir gey söylememesini (oOtica etmesine rağmen ihtiyar köylü aldırış et, memiş ve Yegor'u çağırtarak €. ger vaziyet devam ederse kızını ona vermiyeceğini bildirmişti. Yegor böyle bir vâziyetle kar- şılaşacağını ummadığından çok hayret etmişti. « Kendi kendire: Eğer islâhı hâl ederse. güzel! O zsman köyün papazı onları diyor, ve uzaklardan köyün ilk Işıkları görünürken troikosile ilerliyor, düşünliyordu. Pakat, eğer islâhı hâl etmezse, Nadyayı ona ver, mem... Pope'nin oğlu Kostiz var.. Kolio ,Aleksiyaf var... Hepsi de Nsdyaya âşık, hepsi de Yegordan daha zengin! "Tabii Nadya ilk zamanlarda çok acı çekecekti. Fakat sonraları acı çekeceğine şimdi ıztırap çekmesi evl8 idi, Oğareff, Yeşoru tekrar mey- banede görürse; onu nasil tah, kir edeceğini düşünürken orma, nın içinden bir çift- doğruldu ve derin sessizliğin içinden kulak- ları yırtan bir silâh sesi ve bir çığlık işitildi. Silâh sesini işiten köylüler: — Geç kalmış bir avcıdır! Wi. ye düşündüler. Evet, hakikaten bir avcr! Fakat insan ve para avcısı! Artık atlar efendilerinin teşci, lerini ve kamçı #esini işitmedik- lerinden dolayı durmuşlardı. O. gareli'de duran troikâdo ebedi,” -- yan ayağa kalkmamak üzere yı- kılıp kalmıştı. Geceleyin evlerine dönen iki oduncu tarafından feci cinayet keşefdildikten sonra vaziyet şu merkezde inkişaf etti: Jan, o gece nerede olduğunu söyliyemedi veyahut (söylemek istemedi ve bittabi hemen tevkif olundu. Peter de o saatlerde we, rede bulunduğunu isbat edeme, di. Voroskzi itham etmek kabil olmadı; çünkü kimse onun O sa stlerde yatağında olup olmadı, ğını isbat edemiyordu. Böylece Peter, Jan'a arkadaş, lik etmek üzere hapishaneye gi- rerken Vorosky yine zannalimdr. olmasına rağmen serbest kaldı. Yegor'un teessürti büyüktü ve Nadyo bu felâketli enmda Ye. gor'un harpten evvelki haline dönüşünden dolayı çok memnun idi. O tekrar cekisi gibi *““emağa başlamıştı. Ogareff'in çiftliğinin (Lütfen sayfayı çeviriniz) Sarayda. ai ki CASUS LUKREÇY/ ig Ka e Bin kizi 124 lendi: — Ben kartıkça, fe'âket beni kovalıyor. Bu kadın da nereden çıktı şimdi karşıma! Ve Anastaya döndü: — Bunların hepsi yalar. Fen padişahın gözdesi olan Lukreoya değilim. Hem bundan sana n27! Haydi, gel otur şuraya da, güzel güzel konuşalım. Anaata ellerini kalçasınada, yadı: — Bundan bana ne mi? Senin orta malı bir kadm eN ve saray'an koğulduğunu o anlayo- rum. dik buralara uğramana da müsaade etmiyorum, anladım mı? Şimdiye kadar kimin koy, nımda Vattınsa, yine oraya git. Sinyoru rahat bırak! Lukreçya, Rum dilberinin kala tutmasına, tahammül edemezdi Sert bir tavırla cevap verdi: — Ansşta! Ben bir yolcuyum.. Birkaç güne kadar, yalnız Sinyo- rü değil, bütün İstanbulu sana bırakıp gideceğim. Haydi, gel o. tur şuraya. - Çoktanberi dertleş- niedik sejimle. Anasta Ateş, pitekürüyordu. Avetâ bir ev sahibi tavrmı... kınmiş: İL İM a ey İlleri — Şimdi buradan defolup gi- deceksin! Diye haykırıyordu. Lukroçyu o güne kadar ken, dini dünyanm en soğukkanlı bir kadın sanıyordu. Fakat, bu tehdit karşısında birdenbire ili- dal ve muvazenesini kaybedi. vermemişti. İlk önce uşaği © gırdı. Uşak "uymadı. Anast* kıskançlığını meydana vurarak: — Haydi, seni bekliyorum. Çık git buradan! Diyordu. Anastanın aynı ha ksreti Lukreçyaya tekrarlaması onu da çıldırimıştı. Ne de olsa Lukreçya genç bir kadındı. 3u hakarete daha faza tahammul edemezdi. Birdenbire yumrukla. rmi skarak Rum dilberinin üze, rine yürüdü: — Ne ist'yorsun ben”en? — Ş'mdi buradan uzaklaşma - nı istiyorum. — Ya gitmezsem..?. — En yakm karakola haber vereceğim. Ve saraydan koğu, lan kadın Venedik elçisinin yalı- sında saklandı diyeceğim, Sen dünyaya tamtıp rezil edeceğim. Anlayor musun? Anasta bunları söylerken üst katta balkonu açtlmış büyük ta, raçada ayakta duruyordu. Luk reçya birdenbire hiddetle Rum dilberinin üzerine yürüdü. Ana ta muvazenesini kaytederek: — Ah... Düşüyorum. Diye bağırdı. Ve taraçadan sahçeye yuvarlandı. Bahçede Arasta, yolları tami edilmekte olan sivri taşların ür tile düşmüş ve yilzü, gözü, kol. ları parçalanmıştı. Elçmin uşağı çığlığı duyune bahssve börtü ve yerde kanlı itinde vatan oAnastayı görüm şaşırdı. (Devamı var”

Bu sayıdan diğer sayfalar: