B ŞUBAT — 1944 © Karaağaçtan Galataya kadar tarıhi bir gezinti a Karaağaç kasrından | mu. Sütlüce iskelesinde Buğün, aziz okuyucularımla ls, tanbul sahillerinde tarihi bir gezin, Uye gikiyorum, Halicin nihayetin- de evveloe Karaağaç kasrının bu, tunduğu yerden başlıyarak, ağir ağır Rumelikavağı hisarınm kıyı, *AA varacağız. Oradan Anadolu yakasına atlıyarak, Anadolukavağı hisarmdan Haydarpaşaya ineceğiz. Haydarpaşadan da Sarayburnura seçerek, Halisin beri yakasmın ©$ Kİ manzaralarını anlata anlata Ba. hariyeye varacağız... Eh. Oldukça ozun sürdcek bir gezinti olacak w MA, eğisneceğimizi sanıyorum. Hop vaxt geçireceğimizi umuyo , rim, Bü tarihi gezintide, rekberimiz, 1243 be kaleme alto bir “bon, tars-başt defteri, dir. Yola çıkma. dam bir iki satımda bu kıymetli rehberimizi takdidı edeyim: Osmanlı sarayınm en büyük za- bitlerinden olan Bostanesbaşı ağa, BIN #5 mühim vazifelerinden biri de, İstanbul sahillerinin emniyet ve Muhalazanıydı. Bostancıbaşılar, ” m &bir gayret ve himmetle, pa, taht. sahillerinin bir defterini izl ettirirlerdi. Bahillerdeki ©”, Saray, kasır, dükkân, kahve, a ahrzen, boş arsa, iskele ve «08 Varan sırasiyle tesbit et. ilerdi, Padişahlar kayıkla ge , TNYE çektakalırnda, faraza me ME edip de: “Şu yalı kimindir? ka Sordu mu, akseriya hünkâr tü dümeninde bulunan bos- til ağa, hazır bulunan def . di ÇMB okur, yahut okuruvarir, a Kirkğeşmeli Arif efendi yah. © Misteciri Bostanlı Al efendi ullant... Yahut: “aletbaşı Sim , İL inin hanesi ve kay:khatiâ, *” diye cevap verirdi. di ibaşılık 1244 te Wiğvedii. : Pazifesi, asakiri manturel Mu, Balimadiye muhatıalığı adıyis ih. Baz *dilen bir makama devredil. bu tarihten sonra da Bostancı, defterleri tarzim deilmez ol, Btnim elime en yenisinin tarihi 1243, 6n eskisinin de 1206 o'mak Üzere, aşağı yukarı yarım asırlık bir devre sit dört muhtelif bee - tancıbaşı defteri geçti, Y'llardan , beri, elim erebildiği, gücüm yete, bildiği kadar tarih kaynaklarımızı karıştırdım. İstenbu İsahillerine a. İ notlar toplryarak, bostancrbaşı defterlerini hatıralar ve fıkralar, VA tezyin etmeğe çalıştım. İşte bu Yazlar belki de mogrine muvaffak bir dosyadan zünlük DİP #azetenin karileri için sureti seçilmiş parçaaizdır... OMilâdi 1227. 1228) alinin. Kâğıthane dereri sğzm - dan Sütlüceye doğru uzanan sa, hil boyunes, araziyle: Karaağaç sarayı bümayummuz oy TEN Lopkapr“Sarâyına-.giren KEL kerr DELİL İLİ ML Neri «fendi bahçesi, yanmda on adet beylik şalops kayıkhanesi, yani. da İbrahim Hansade beyiy yalısı, yanında mezirâr böyin diğer yeli «, onün yanında tülcesmdan Çep , geloğlu Osman ağanm yaly, ya, nında Kormas Zeminin değirmeni, yanmda Sütlüçe iskelesi vardı. Karaağaç kasrı ve arsası: On yedinci sarın büyük yanhar- rir ve seyyahı Evliya Çelebi, Ka. rasğaç kasrı hakkında hemen & etki malimatı verir: Burası bir Karsağı; korumu ile çevrilmiş ya, hyde, Mirt emlâk arasma intikali. den evvel D: pağanın bühçesiye Dördüncü Muradm boşuna gitmiş ve daima bu bağda işinuş eder ol. muştu, Sultan Murat İstanbu! hel, kımın kayıklarla Küğrtbaneye koştuklarmı seyrederek telezzüz edermiş, Dördüncü Mehmet ds Ka. | raağaç bahçesini gok severmiş; bu | buhseve hir mmr yaptırtmış: Didilev Evliya bu câya tarih Zehi Kasrı serefrazı hümâyun... (Sene 1088) Karaağaç kasrı, padişahım bü, tn maiyetini slsmıyacak kadar küçüktü, Padişah Karaağaç yalısı, ös göç ettiğinde iç oğlanları, miri emlâkten bitişiğindeki Yusuf efen- di yalısma yerleştirilirdi. Karsa . ğaç kasrı, miri sayfiyeler ve mesi, reler arasında, üçüncü Selim za - manma gelinceye, padişahlar tara, fmdan bilhassa bahar ve güzel mevsimlerinde tercih oolunurlardı. Müverrib Vâsıfın tabirleri ile, Ka. ranğaş (o sahilsarayı #onbaharda “sahanı cenane şebih,, ilkbaharda “trnayet inbisata - iptihng” 'olurdu. Kasrm hareminde bir kağı üzerin â9 üçüncü Ahmedin: Kadi diiber gibi dil eğlenmesi Gamkisarım Karaağaç bahçesi Beyti yazlıydı, Fakat senreları Karsağaş bahçesi itibarmı kay , betti, Bakımsız kaldı, Harap oldu, İkinci Mahmut Kâğrthanenin tec. didini emrettiği zaman, harap bir halde bulunan Karaağaç kasrını yıktılar, İşe yarıyan enkazı Kâğrt- haneye naklolundu. 1242 muharre, minde de, asakiri mansurej Mu - hammediye için bina olunan kış, alara duvarlarınm bakayast olan olan taşlar almdı, Arse tamamen bal İkaidı, Yusuf efendi bahçesi: Evliya Çelebi Karasğaç yalı. AR bitişik olarak sanuber ağaçla, riyle müzeyyen (güllü ve bülbülü bir bağ olarak Ebussut efendi bahçesini gösteriyor. Hatiâ Suwd efondi meşhur tefsirini bu bağda telif etmiş, Onun yanmda da Be sirgânbaşı bağı varmış. Her iki bağ we bahçenin, bilâhare mir! tarafın, dan almarak Karanfae ve Yusuf UKREÇYA Mir Elmasın yüzünü ya görsey - in, hakikaten bu bir felâket o - caka, Murat teftişten dönünce ma — U başka yoktur. Mirada da; D 7, Ömer çıldırmış, Müvazene- si kaybetmiş, Neler söylediğini miYor, Yazık ölmüş o zevsllıya. Derita. Mevele kapanır. giler, Yordu, t va . Ömer sarayın alt ka- Dukreçya kaptan © paşanın mi mahpusturf” Diye söylenip duruyordu. Etraftaki haremağalarından ve baltacılardan bu sözü duymıyan kiase kalmamıştı. SULTAN MURAT SARAYA DÖNÜNCE Dördüncü Murat etken dönmüş” tü. Saraya gelir gelmez Ömeri ha- tırladı: — Çağırın bana o sarhoş... Yazan Nezihe Muhiddin 2. bayii Şevki bir çek. mece açarâk bana sararmış bir kâğrt, uzattı; — İşte teğmen Mimtazın mektarbu.., Bayi Şevki Önverenin bana mukaddes bir şey uzatır gibi ha, fifge titreyen elinden teğmen Mümtazın . eski mektubunu al, dım. © ismi gibi Mümtar ve müsleans insanın yazısını ors. sikta okumak istemedim. Bayi Şevkiye o mektubun bir gün ol, Ne kadar ağır olursa olsun genç tiğe kapılmağım. Ümitsizlik ne emek? Hele bugün! Ob Şevki fuşkurıyor; bütün “Pilrk milleti, İK uzan ömrünün ebedi senbolü olan güzel ve hüylk bayrağımız yalan tepelerde İnönü zaferini göklere doğru dalgalandırıyor. İnânli zaferi! Aziz ve » H iitülerini aynı zevkle karşıla m Bunun daha muazzam bir yılmaz bir azim! Her an artan HABER — Asim sosis zaleriyle aramızda ancak son ve büyük bir bamie mesafesi ka) muşta. Ne 02 Pulat kesilmiş o. ayızlarımda bir düşüklük, sün, güyü dleri iten kolumda hain bir kesitiş, gözlerim kararıyor, sendeliyorum!.. Evet sendeliyorum!.. Düsece, ğin! Bent. Düşeceğim öylemi 2! Düşmek! Hayır. Hayır asla. düşmiyese ğim-. Beni yerlere doğru çeken siyah. el. Ölümün eli çekil kar sımdan mölün!.. Ben. Ölmem! Mlesj.. Süngümü kesilen kolum. Ja kaldırıp “önüme dikilen ölü, miln meş'um ve kara başma ip- diriyorum.. Darbe çok kuvvetli, o hâlâ karşımda kinle sırıtıyor. Bir daha... Bir öiha vurmak is, tiyorum... Ölmevor, yere seri, meyor... Elâ sırıtıyor! Hiddet, ten kendimi ksybetmiştim ge- Mba... — Yaşamak istiyorum!. Yar samak istiyorum! Demirden bir İrade we âzimle âgimden kalkınan bu sözleri bütün vücudumu teş, kil eden milyon ve milyorlarca Hücreler hep bir ağızdan bağır, âilsr; sarki göze. görünmeyen efsanevi ve mlihipbir or” kah, raman bir kumandanı, verdiği emirle hep birden tek vücut bir hamle ile #leri doğru atıldr Rapp!.. Bu, benim hayata karsı askı. mi, ölüme karsı nefret ve wya, nımi haykıran kalbimin tök ve şiddetli bir ateşiydi. Darbe o kadar şiddetliydi ki bütün irademe rağmen bayılmı- şim. Fakat bir saniye sonra tam bir şuurla uyandığım zaman bir ok gibi yataktan fırladım. Hastabakıcı (o şaşırmıştı. Beni yakalayıp tekrar yatırmak iste, di. Büyük bir isyanla reddettim. O, beni bir humma buhranına yakslanmış zannederek dehşetle imdat çağırdı; — Keziban kadm. Keziban kadın.. Çabuk caydık gel! Kapı şiddetle itilerek açıldı. İçeri muhabbetli bir köylü kadın girdi.. Uzun boylu geniş omuslu kaya parçası gibi bir köy kâdmi rini şalvarınm Üstüne toplamış, tertemiz kar gibi “tülbendi baş, örtüsünün sltında sevimli bir kızıl ay işareti. Dinç ayaklariyie yerleri sar- sarak, fakat temkinli ve sakin adımlarla yaklaştı, Buruşuk ve yanık dudaklarmın arusmdan Parlak ve bembeyaz 'dişlerini meydana çıkaran müşTik olduğu kadar meydan okuyan bir'te, sein i elini omuzuma koya rak, — Yat hele bökayım! deği Ne debeleşip duruyorsun öyle?.. Siriflenerek bağırdım: — Yatmıyacağım.. Bırakın beni? Keziban kadm bir eliyle hem, sirayi hir tarafa, çeleerek “büsbü- tün dinledi: — Baç sen hela öteye hem$i, re... diye'batik bir sele gürledi ben adamı yatırması bilirim!,, Keziban kadm iri vilendiyle mütenasip kuvvetli kollarım vi. <cudum& sermiştir. Bu arslan ka. âmm mühuhbeti beri ve yalan söylyeyim Tiraz yilderrmş, biraz sinirlerimi gevşetmişti. Mücağe, eye devam etsem belki dramüz âsha bir iki Kezibın kadm varı. "Tatlıca bir sedle köylü kadına hitap ettim: — Niçin beni zorla hasta ya, tağına yatımyorsun O Keziban nine? N Hastalık falan gibi nazlı na- rin şeylere pek te eirsilr dimayan Keziban rine biraz beri tasdik — Ben basin değilim. — Oimaz!.. — Gıkacağım buradan şimdi. — Nafile ddbrenip durme!. Ban adamı bağlarım sonra! İster istemez yattım. Biraz sonra hemşire, Keziban kadını nöbetçi birakarak çekilip gitti. Zaman mefhumunu kaybet, miştim. Sabah mi oluyordu, yoksa akşam mı?.. Dışarıda top tüfenk sseleri biribirine karışı- yordu. Vücudum derin bir ke, siklikle karanlık bir boşluğa doğru kapirken Oo silkinerek doğruldum. Keziban nine derhal dikildi İ — Ne o? Gene debeleşmek mi istiyorsun? Elimi uzatarak onun iri elini tuttum: — Keziban nine wrbalarım nerede? — Urbalarmı nideceksin oğul? — iGyineceğim Keziban nine, — Yet! Yattığın yerde diyo, | bir kudretle etılıyorduk. İnönü £ Banma enterisinin bol etekle, rum sana! #PMAN, emiliki hümayundan Yunuf (Devamı 8 ueide) N ağzını açıp bir kelime kaçırırsan, dılar, Bu sırada harem dairesinde O mer aleyhinde binbir entrika çev” riliyordu. Vade sultan oğlunu (görmeğe hazırlanıyordu. Özmer padiaşım huzuruna girer girmez şyılmıştı, Fakat padişah ona sarnoş gözüyle bakıyordu. Ömete sordu: — Meyhanenin kapısı önün de Lukreçyadan © bahsediyordun! Onun nerede Olduğunu biliyor musun? — Evet, şevketlim! biliyorum. hattâ kendisile de görüştüm. Sultan Murat bayretle gödlerini Açtı: — Ne diyorsun. onunla görüş tün mü? - Diye bağırdı. Tanburacı Ömeri mişti. aldılar, padişahın huzuruna çıkaş, o — Nerede yüzük? — Haremağaları elimden aldr senin kılına hiç kimse dokunamaz. lar. — Yalan söylüyorsun, Ömer! San hâlâ sarhoşsun! Eğer yalar ların meydana çıkarsa, sana çok a" Bar cezalar veririm. Örer başını kaldırdı: — Alnım daima açıktır, şevket” lim! Yalanım çıkarsa cszama ra* gıyım. Lukreçya hayattadır ve e fendimizden kendisinin kurtarı * masını rica etti, — Pekâlâ, Nerede imiş. onu nerede gördün?.. söyle bakalım Ömer söylemeğe cesaret edemi- yordu: ir iftiraya uğradım.. kolu” mu kestiler. Bu sefer yeni bir if üraya uğrarsam, başımı kesecek” lerinden korkuyorum, şevketlim! Sultan Murat hiddetle Ömerin Üzerine yürüdü: — Ortaya attığın yalanın için den çikatmyorsun.. Bocalıyorsun! Eğer bu söylediklerin ( hakikatse, Benim ynarmda kalırsm! Murat yerinden hopladı; — Ne diyorsun, Ömer? “Kara” mustalâ paşa benim ( gözdelerim buradan kaçırmağa, onlara göz koymağa cesaret edemez. Bu kuy ruklu yalanı da nasıl uydurdun! — Ah şevketlim! Bütün bunlara inanmıyacağınızı biliyordum. E limdeki yüğü kaptırdıktan sonra, zaten ben de saraynı semtine uğ” miyorum, Bir gece kaptan paşa kununuzu gizlice valı köşküne ça- ğırtmıştı. Kâhyası: “Paşa bu ge ce veni câriyesi ile başbaşa kala cak. onlara ! fakat, a ime mİ ola Mi Vie MEKTUBU Tatlı bir sesle devmm etki; — Keziban sineciğim bak işit- miyor musun arkadaşlar oenikle, iyor. Bana burada “sapasağlam yatmak dilger mi? Yumuşar gibi oldu: — Doğrusöz .amâ nidelim? — Ne mi edelim?. Bırak beni Keziban nine ben de arkadaşla, rmm yanma gideyim. Vallahi bir şeyim yok. Keziban nine bir saniye dü, s'indükten sonra 'başmı bir İki yana salladı: —Aüh! Olmaz!, — Pekâlâ olur. Ver benim urbalarımı. İnönü beni de bâlili- yar Keziban nine! — Yöralısın oğul.. Geberecsri mi? Güldüm.. Bu köba sözü öyle şefkstle, öyle koruymen, öyle içten söylemişti ki, yataktan fir, Mayarak boynuna sarfldım Ve bu. ruşuk yanaklarını şapur şupur öptüm. — Keziban nineciğim. Ben eğer burada kalırsam ölereğim. Gebereniğim.. Hiç olmazsa brak İn orada öleyim.. Kahraman ruhlu köy “kadm: bu sözümü reddeğemeği, Dik boynumu bükerek: r — Peki, diye mırıldandı. Ölümden kurtulmuş gibi se- vindim. Derhal üniformalarıma atılırken beni kuvvetli eliyle tuttu: — Gitmesine git ama bir şart, 10? deği, — Söyle Keziban nineciğim. Ne istiyorsun? — Ben de beraber! diye bay. kırdı. Zaten iki oğlum da orada Üçüncüsü de sen. Ve hepiniz. Ban de beraber bak işine ge. Hirse ?1 Keziban ninesin iki kalın elini meş'um ölümü yenmiştik!.. Gün ağarırken bir tepeye dikilen Türk bayrağınm kızl dalgaları içinde mibarek ve kahraman Keziban minenin fhtiyar fakat «bedi genç hayalini görür gibi oldum!...” Nezihe Muhittin Dr. Kemâl Ozsan İdrar yolları hastalık İarı mütehassısı Beyoğin istikiâi Önddeni Na, & Sama Pesan Üstü Udamyan Apartı “ea AYPA gittiğin gündür!., diyerek kulunu" zu köşkün ciharnilmasme çıkardı. O gece sabaha kadar orada ben çaldım, onlar eğlendi, Padişeh hiddetinden ateş o pös kürmeğe başlamıştı. — Karamusta'a paşa bu hiyane” ti nası) yapabilir? O, devlet ricali arasında benim en çok güvendiğim bir adamdır, diyordu. Ömer sözüne devam ederek: — Kaptan paşa sabaha Okarşı sarhoş olmuştu.. Bu vaziyetten is #fade eden Lukreçya derhal be- na hemen saraya gidip elendimize haber vermekliğimi rica eti Over “Beni zorla, dolapla buraya kaçır dılar. Fakat. kaplar paşa henim padişah gözdesi olduğumu bilmi" Yor. Ona beni başka türlü © tamst tırlar. Çabuk git ve beni buradan kurtar!, dedi. (Devam var)