. 2 cd) j l w ŞULAT — ion e eni MEN yn S inci Kol 5 i 1. ie 116 — Affmırı dilerim. dedi, Ben işte milerimim!,. Evet, muhâk. ki müerimim!,, Fakat böyle anda günalımı ödeyeceğim!.. Run için... Size yalan söyledim İç bir yerden emir almış d h!.. Resmen izla, rıza almadan İvyaremle buraya gelip sizl biz. heberda.: etmek istedim!.. Genç teğmen ayakta, âdeta sal, Riyor gibiy Yüzü sapaarıydı, Enim kendisini nasıl telâkki ede- İğbmi anlamak istiyor gibi, müt- gözlerle ve büyük bir dikkat, Yüzüme bakıyordu. Teğmene doğru flerledim. — Söylediklerinizden hiçbir şey Mamıyorum, teğmen Dimiriç!. eler söytüyormunuz?.. Hor yeyden evvel, akıl ve mü- kemenin bir ârzaya uğrayıp Bramadığndan emin olmak İsti- İtem? Dedim, İ Genç teğmen, azabi ve me'yus tawrla başmı salladı, son de- © ciddi bir sesle: >> Evet,, Aklımdan şüphe kle size hak veriyorum!.. dedi. İkİ abuk sabuk o konuşuyorum. At bunu tabii olması âzımge- Wyeranma ve cürmümün bü. Süne bağışlamanın beklerim! Ş teğmen bu sözleri tevkalâ- bir ciddiyetle söyledikten #on- » hayretlerim arasında dedi ki: > Oht. Size bildirdiğim gey bir i <ikattir!. Bana itimat ediniz! aletka cinayotierinden birini da. A İrlikân etmek için ikinci müda- battmiza hareket etti! Onu dan gördüm? st- 7 Allah allah! Size söylüyo» e İğmen Dimiriç!, Bu isimde ii artık yanamıyor!, O öl Düştüre.. gi Kimiriç Meta ütreyerek: Dimiriç Tafamı heyecanla kesti: Bi Evet. Hâdiseyi biliyorum!.. takanm bizzst General Vorovs si tarafından vilâsnda tabanca * Öldürülğüğünü biliyorum!.. — O balda sizin hareketini ha- © Verdiğiniz kadınm Veleska ol- BUĞU masrl iddia ediyorsunuz?.. | — Fakat bu Valeskadır!. O Gün karimeır?.. Bünm erin olu. ,X Çinli Valeska ölmemiş- 3 ki Ölmemiş midir?.. Fakat ken defin dahi edildi? kak vet. Evet, Fakat o ölen alam aka, sizin tanıdığımız değilai!,. ai Ne diyorsunuz?.. bir oy et, hakikati. Bir elm, a rmümü,, Bir cinayetimi söy- |, orum size, Bi: cinayetlmi!,, Ö. Jen Valeaka değildir, > Fakat teğmen Dimiriçi.. Bu #öyledikleriniz. ödeta ymecnunane a e re İİ e « Polonya Voterlecas o Serviş | nl ' iodirler!, küa olur — Anlatayım &ize... Bu işte en baş mücrim besiim!. — En bis mücrim mi?. — Evet! önkü Valeskayı o göce gener ıdan tayyare ie götüren b ! — Biz miydiniz?.. yle birşey nasl müm. | ehgeti., — Evet, de Fakat ben dimi!. Bunu tım ?.. Bunu ds size şimdi lirim!,, Bu kadn âdeta sihirli, insanı her tür Mü elpeyetlere sürüklişecek bir kadındır!.. — Şimdi anlıyorum, Dimir'ç!.. Sizi de o kadın mel'un pençesine düşürmüştü, değil mi? — Evet, Onun içindir ki. — Devam edin'z! Devam edi, niz!.. Onun içindir ki ona ne yap- erek bu hizmette bu. Tundum !.. Daha doğrusu beni al Beni aldatmıştı!., O gece ini hudut har'cinde, tehlike- M bir gece İnişi yaparak bir tarin ya indirmiştim... Kendis'nin dönememesi ibtima- ne karşı da kondisine benziyen hizmetgilerinden biri olduğunu söy Jediği genç bir kadmı tayyareme alıp ayn! yere dönmüştüm!.. İşte generalin öldürdüğü kadn bu kadmd'r!.. — Ne diyorsunuz, Dimiriç!.. — Maalesef hakikati söylüyo » rum!.. Hayret ve dehşetimden üâdeta şasalamış bir haldeydim. — Fakat, Oh?!,, Valeska bâlâ sağ mı?,, Bu mümkün mü?.. Bu olabilir mi?, Diye kekeledim.. tağımı HABER»— Nakleden L, Lı. Ferdi Nüzhetle ilk defa kavga etmişti. Hem de aşklarmm yıl. İ dönümünü tes'it edecekleri gün! Ferdi tam saatinde randevuya gelmişti. Keyfi yerindeydi. Nüz, het için güzel bir hediye: Zarif bir pudra kutusu âlmıştı. Onu öyle pek hediyelerle alıştırma. mişlı. Fakat bu müstesna vazi- yette sevgilisini memnun etmek ve sevdirmek istiyordu. Diğer taraftan Nüzhet te ça, lıştığı yazıhaneden çıkar çıkmaz dükkânları dolaştı, sevgili Fer, disine hediye etmek Üzere gümüş bir sigara kutusu satın aldı. Rardevusuna geç gelmesinin 8€. bebi de bu idi. Lâkin Ferdi böy- le bir ihtimali düşünmedi bile, Ve dakikalar geçtikçe keyfinden, hüsnüniyetinden eser kalmadı. Santleree sokak başmda bekle, mek sinirine dokundu, Hattâ ona kaç defa söylemişti; fakat Nüzhet bir kere olsun randevu, suna sadik kalmamıştı. İşte on. ların kâvgalarma âmil bu ol- muştu. Bir aralık Nüzhetin koşara, dumla geldiğini gördü. Bakişiyle kızcağızm bütün neşesini siliver, di. Ona bir “bonjur” bile deme, di, her vakit yaptığı gibi koluna girmedi. Yalnız asrk sur: “a ko- ruşmadan yürümekle fktifa etti. Nüzhet, yanı başında koluna girmeğe cesaret edemeden yürü, yordu. Önün kadar ciddi, ka, pal ve kışın zamanlarında Nüzbet kendisini bir köle zanne. derdi. Ondan özlir dilemek, geç kaldığına dair izahat vermek için sağımı açamıyordu. Fakat Ferdide de, kıymetli pudra kutu- su ile Nüzhete sürpriz yapmak arzusn sönmüştü. Bu sebeple her Teğmen Dimiriç başnı “hicapla eğerek cevap verdi: . — Maalesef sağdır!,, — Fakat o kadın ona ne kadar bönziyordu!.. Adeta oydu!. Bir türlü inanamıyorum!.. Hiç kimse de şüphe etmemişti! — Evet!, O zaman bu (aclanm bakikatini söylemediğim için ne ka dar azap çektiğimi bilemezsiniz! — Fakat, Dimiriç!,, Vatana kar şı böyük bir cinayet işlemissiniz! Dimiriçin birden bire (gözlerin- den yaşlar fışkırdı. — Hakkımız var!., Çok hakkı, wz var!,. diyordu. Evet, bir cina- yet İşledim!,, Fakat ne yaptığımı bilm'yordum!.. Ordulartmizin na“ sl ihanetlere uğradığını görünce aklım başıma geldi. Çok ıstırap çektim.. Istırabımdan Adeta deli o. lacsktm.. Bir türlü içim içime sığmadı!.. — Çok geç, Dimiriç!, Çok geç! Dimiriç ayıkla, #deta bir darbe yemiş gibi sargıldı. Birden bire dikleşti gayet metin bir sesle: — 9b!.. Kendimi bu cinayetten kismen kurtardım !,. Zira, bu sefer tekrar bana tayyare ile kendisin! nakletmem için teklitte bütundu! (Devamı var) LK olieteji “Sarayınarşairen oyali LUKREÇ Le nt A e Tİ ER Y -86- yl yukarıya dönlüğü za . Greçyo salonun bir başka döyesimie kitaplarımı ka ısırmak ,'4 Meşsul görünüyordu. İmei pencereden denize ba- — Gr<vo, bir aralık Lukreçyaya m çok kıskanç “ir kadın E ğunu Söylemeyi de irme! et - Memişti. Ata elinde küçük bir tepsi Ve Selis ordu. Odun arkasında da uşak Ets nd, i san ere önüne küçük bir kah beni Soran kuran Arasta Adeta İn Yanı hanımı vaziyetinde çalı- di şiyormu, O zeçerken evine oldukça çeki la e nuzamı. temizliği seven bir ka ilk önce elçiye sesleri: — Buyurunuz sinyor! süt içme den kitap okumağa o kovakinuz vine: Bu kitaplar sizin esk: arka- daşinrımiz ama. şimdi yeni misa. firinz vas.. Onu burada reden yal nız Uraktınız? — Venediğe âit bir kitap arr yordum da, Aksi şeytan.. bulama" ikisi de susuyordu. Nüzhet ikide de birde, inadın. dan sımsıkı kenetlenmiş dudak. larında bir tebessümün gölgesi belirecek ümidile gizliden gizli, ye simasının ifadesini takip edi- yordu. Bir an Ferdi bir şey söy. lemek istedi, fakat tekrar ağzı. nı ve sessiz yürüyüşüne devam etti. Nüzhet, 27 temmuzda tam aşklarının dönüm yılmda rande- vusuna geç gelmekle bu nahoş vaziyete sebep olmuştu. Evet bugün! Ferdi neden bu günün kudafliğini hor görmek, bozmak istemişti ? Esasen ona ne fenalık yapmıştı? Ağır bir şikâvet his, sile bağırıyor gibiydi. Nihayet dayanamadı: — Yeter! diye haykırdı. Bık, tem ertik senin b uhilenden! Bu surat ne böyle? Aşkımızın dönü. mi için hediyen bu mu? — gü lerek; — Güzel aşk doğrusu! Aşk , esaret bu, iztirap, ba rencide edecek. kal, bimi kıracak diye düşünmezeir! Yanında yâlnızım, umurumda m1? Ömrümde yapmadığım ka, bahatleriçin mazeretler bulmak beni ne kadar üzüyor, nefsime olarak. Kitapların bu'unduğu köşeden dözda,. Kahvaltı sofrasının başms geldi. — “Haydi doldur bakalım fincanlarmaı.. Avasta fincanları doldurdu. Üç kışi denize bakarak © konur şuyor'ardı. Lusreçya: — Şu denizin retgi ne karlar yeşil.. Sabah güneşi buraya ne gi zel aksediyor, diyordu. Rum dilberi: — Gümeş güzele gelir, yavrum” dedi. Ben hiçbir sabah buraya gü” meş vurduğunu görmemiştim , Luk:açya derhal cevap verdi: — Eğer ben güzelsem. şüneşin yanı: bana değil, belki (benden önce sizin yüzünüze aksetmesi lâ zımdı. Çünkü siz - bir İtalyan gö üşü öre — efsanevi bir güzel diğe meliksinizi Eğer &iz İtalyala doğsaydınız, Venüsün akrabası di- i . şü Aksam po: ne kadar dokumuvor hiç düşün, di mü acaba? r! Sen daima sinirlisin. Eh, öyleyse, bu sinir buşin bende Ve şimdi sana tekrar wum: Yetsrar, tık, yoruldum, usandım, bıktım! Ferdi o gün ilk defa yüzüne baktı. Nüzhet sözünü bitirme, mişti, Ayni eda ile devam eti Birçok defa seni sevdiğimi ordum. Fakat bugün sen- den nefret ediyorum! O dakikada yalan söyl”ini bissetti. Öfkesi gözyaşlarında eridi. Düşünmeden bu kelimele. ri söylediğine pişman olarak yalvarırcasma: — Ferdi, diye mırıldandı. Ba, na bir şey söyler mis'n?.. O, yol üzerinde geçen bu sah. neden daha fazla hırslandı; bir- denbire: — Sana bir şey diveceğim yok. Hevsini sen söyledin. Diyerek şapkasını çıkardı, 0. mu yolun ortasmda yalnız bira, kıp uzaklaştı. Nüzhet afallamıştı. Yarabbim, ne oldu? Onun sert ve merha, metsiz olduğunu bilirdi. Kars- rından dönmiyeceğine. zayıf bir anm öfkesini affetmiye ra ol, mıyacağına emindi. Kendisine vermek nasip olmıyan hedive, şimdi eline ne kadar ağırlık ve. riyordu! Ansızın; — Ferdi! Diye haykırarak af dilemek W. zere arkasmdan koşmağa baş- ladı. Etrafını bakmadan karşı tarafa geçmeğe teşebblis ettiği sırada bir otomobil durmağa va. kit bulamadan şi'letle çarptı, Nüzhet ağır yaralı bir halde ye, re şerilmisti, Son düşüncesi acı nedamet ve ıstırapla doluydu. Bu ıztırap öleceği için değil, yalnız ve terkedilmiş bir halde hayata veda edeceği içindi. Bu arada Ferdi başmı geriye çevirmeden yoluna devam etti, Vicdan: şimdi Nüzh“te hak ve, riyordu. Doğru da değil miydi ki? O da gençti; biraz fazla te besslim ve buselere hakkı yok muydu? Onun lâkayt neş'esi ho. şuna gidiyordu. Buna rağmen © masum tazeliğini ebediyen 610, me mahküm ettiğini biliyordu. Nüzhet sevimli bir kızdı! Bir ân İçin yaptığına pişman oldu; geri dönerek onunla barışmak, ona pudra kutusunu vermek İ&, tedi. Fakat avak'ar» bu arzusuna itaat etmedi, kend'sini sk uza- ga eötürdü, Korkunç, İnatçı ka, rakterine mukavemet gösterip hiç olmazsa oldufu yerde onu ye hesketraşar heykellerinizi ya panurdı. Greşvo gülmemek için kendini güç tutuyor ve sadace: — Azız misalirimiz doğru söy“ yordu. Anarts elçiye döndü: — Den misalirinisin sözleri. ni <2 de doğru buluyorsunuz öyle ek İ neşi- kizı,, demivorlar mı? Gü'üştüler, Anasta, Siler Skye mink muştu. Anaste çok güzel bir O kadındı Fakat Lukreçyarım yanında o ka- da: #imiö, o derece cazibesiz görü nüy du kı. Gerçye. Lukreçyadan o gözünü ayıran; ordu. Venesık — elçisi, bu iki güzel kadının dost olmalarına, kardeş dai, ” Bir Aş':ın Yıldönümü beklemek kudretini bulamadı. Yalnız. köşe baş *t sırada kendisinde i anla. nak ist mıstı. Belki evine telefon eder diye düşündü. Ak şama kadar bekledi, nafile, Nüzhet hastah” nin küçük sert ve dar 5ir yatağına uzan. miş, hareketsiz duruyordu Sol, gun yüzünde, Ferdiden bir defe daha özlir dileyemediği için, bir acı ifadesi vardı. Fekat, artık çok geş idi. Ferdi: “Belki yarın telefor eder” düşüncesile yavaş yavas eski keyfini buldu. Lâkin ne er, tesi gilin ne dö müteakip günler Nüzhet ona telefon etmedi, Ferdi biraz ıztırap cekti, bed bahttı. Buna rafmen onu gör, mek için bir sey yapmadı. Öğ. leye doğru bir ilmitle Nüzhetir evi önlinden geçti. Öyle rastgele yolu otarafa düştü. Gururunun müteessir olmaması icabediyor. du. Fakat yolun dönemecinde Nüzheti görecek yerde üzerinde tek bir çelenk bulunan küçük bir cenaze otomobili İle karşılaştı Sağ tarafında iki Uç kişi cena ez ile pek alâkadar görünmeden konuşuyorlardı. Çünkü Nürhe, tin dünyada kimsesi yoktu Yal, nız Ferdi ile konuştu; fakat 6 da şimdi ona küsmüştü Ferdi fazla dikkat etmeden şapkasını çikarip" geçti. : “Günler biribirini takip ediyor; Nüzhet ise hâlâ meydanda yok. tu. O zaman Ferdinin akima bir fikir geldi. Nüzhet Bon görüşme- sinde ona: “Bıktım!” demişti. yol açıyordu. Ve, bir taraftan yalnızlık, diğer taraftan acayip bir kıskançlık hissi içini kemir, diği halde Nüzheti arayıp bul. mak için bir adım bile atmadı. Bir an geldi ki, Nüzhetin hâ, tarası ona yabancı gibi göründü Bir hafta sonra meselenin 8#on* erdiğine kanaat getirdi. Tam bir sene evvel Nüzhetle tanıştığı 6) rada aldığı ayakkablarını giyer. ken: “Bir çift ayakkab! büyük bir aşktan daha çok sürüyor, muş” şeklindeki felsefi düşün, cesiyle onu unuttu. Manmafih vratik bir adamdı, nihayete eren bir şeyden sonra yenisini bulmak fikrinin doğru luğuna inanıyordu. Bürosundak! Anktilonun güzel ve nazik bir kız olduğunu düşündü. Bu suretle ons kur vanmağa başladı. Bir gün onu sketm yemeğine davet etti. Yemek ma. gibi yasımalarına ta.sitardı Kem di ka..tine: —- Meie Sir iki gün bövle geçsin diyorsu, ben nasi olsa Anastayı alLatırım Olmazsa, OLukepayı eve hüscüsilm ve Ana ILK GÖNLER NASIL GEÇTİ? Ansa bir saban, sinyor Guç- Yo soktğk Çiklinlan sora, Lukseç yanım karşısına oturdu. Her zamanki gibi MHalici dalmışlardı. Arasiız bir gün evvel kendi ma hallesxde duyduklarından bahse diyordu: — Saray memurlarına bugünler de bit azgınlık gelmiş. Ne:de gö” zel bir kadın o görseler: — Serin adın Lukreçva mı? diye (soruyor lar Gv,.ba saraydan bu namda bi: cariye . Lukreçya, kendi ismini sakladı ğına isahet ettiğini anlıyor ve A" ya heyecanmı belli etmemeğe seyit İDünyânın en pahalı, en Ü S ve en ra.a. snemaları Üunyünn en pahalı sıneması I ; güphesiz ki Amerikada Men, * * fı iin ittihar vesilesi olan Binemadır, Bu sinemanın gösterdiği film, kri seyretmek (hakkını kazan mak için senede beş bin dolar vermek lâzımdır. İşte dünyanın en pabah olan $ nın Bü mi İki müşterisi vardır. Fakat bu ka,” dar az bir müslevisi!e de Menfis omâsı senede yüz on bin do. ar hasrlat yapabim-ktedir. Bı. sinenianm yirmi iki müş- terisi Menfis gehrinin er zengin yirmi iki sakinidir Bur'ora haf, tada bir tek film gösterilmekte, dir. Bu filmde en yani ve en gü” xl film olarak seçilmekte ve tayyare ile Hol'vuttan doğrudan doğruya Menfis'e getirilmekte, dir. Menfis sineması dünyanın en yahalı sineması olmasma rağ, men düyanın en lüks sineması değildir. Dünyanız; en lüks sine, ması Los Ancelos'taki Çin tiyat, * rosudur. Hemen her gün snema ileminin on bin'e““emen” 4 direktörler, yıldız.ar, film Amil leri, rejisörleri tarafından ziya, ret edilmekte olan bu sinema bütün Holivudün iftikarlade, vam ettiği bir yerdir. Bu lüks sinemanm en kıymetli yeri yıl dızlarn isimlerini taşıyan lüks oralardır. Fakat garip de”” r-'“ir. dün. yanm en lük” siner:1** nvh' za. manda en rahat siner 8 değil dir. Düyanren rahat sieması Saygon'da küçük bir sinemadır. Burada müşteriler içi kustüyü yastıklarda . doluç, hatnaklardâ , satarak film seyretmektedirler. Koltukların, sandalyelerin kol * ların pek çabuk çizilir. Eğer çizgi ler derin değilse pek kolay kaybe, | dilir, Bir gişe mantarmı keten yâr © ğına batırmız, çizik yerlere sürü- ) müz. sası:.da- genç kiz güzel bir hedi. “ ye: bir pudra kutusv buldu. Ka, * pağın iç tarafında iki küçük harf: N. F. ile kr tarih hâkke- dilmişti. Küçük bir. mezar taşı, üzerinde de âynı te-ih yazılmış, * tı; 27 temmuz 19.. çasi Fadişahm saravından * Kime * ürmeden—-bir kadın nasıl Anasty- cevap verdi: Capardaki nöbetçilerle: be ile uyuşmuşsa, o pexâiğ a bulunmak ihtimali vat ma? — Koskoca İstanbulda. saray dan ka ;mış, dir Kadını Yulmak Ku. lav deği. İnsan bu memlekette i- yi bir köşeye saklanırsa, yıllarca arasılar bulamazlar. — Saravlan böyle bir kadın 'ni- çin kanair? >en de buna şaşıvorum, © Bü haber duyduğum zaman b,» de kendi kenfime: — Bi kadır çıldırmış galiba! — detim.* Be kad.r kr arasıklarına bakılırsa pedissarr hatırı sayılır güzellerin den deri olduğu © * “aktı, —* (Devamı var) m