AT I ! ! —I .> İi — e A —— Ö T MA GA bw — ——— ni - ALMANCA () alttir.) (Her hakkı HABER gazetesine RENAT”? Storm V 1. Mich dauerten die armen! Elstern, die droben so mühsam sich ihr Nest gebaut hatten; dann aber fragte ich: “Und vor hun- dert Jahren, wer hat denn da> mals hler gewohnt?” 2. “Dotomal?” rief die Alte ımd stemmte die freie Hand in ihre Selte?, “Dotomal” hâtt de Hex* hier wahnt.,, 3. “De Hex?,, Wiederholte ich, “Hat'gs denn Hexen hler bei Euch gegeben ?" 4, Die Alte winkte mit der Hand, “Oha! Lat5 de Herr dat man be, tâmen!) womit sie sagen wollte, ieh solle das nur sachte angehen lassen', es sei damit auch heut noch nleht geheuner. 5. Alks ich frug, ob' jene Hexe denn verbramnt sei, schüttelte sie heftiz ihren alten Kopf. 6. “Oha, Oha!”, rief sie wieder und gab dann zu verstehen, der Amtmann und der Landvogt hüt- ten nur nicht heranwollen; denn —-na, İch verstündet wohl —; undnun machte sie unter be. deutsamen — Kopfnicken die Ge 7. Die Zerstückelung des Gutes sei nâmlich erst nach dem Tode der Hexe vor sich gegangen, sie sel- ber habe 1i ihre — Wirtschaft streng betrieben und sel eline ge- waltiçe Bâuerin gewesen. RENATE Storm IV 1. O kadar emekle ağaçlar üs. tünde yuvalarmı yapmış olan za” vallrı saksağanlar beni müteessir etti; sonra tekrar sordum: Bir asır önce, sşu halde burada kim oturu- yordu ? 2. O vakit hâ?, diye ihtiyar ka- dm bağırdı ve serbest olan elini böğrüne dayadı, “O zaman burada büyücü kadmım otururdu.” 3, “Büyücü mü?,, dedim, “bura, da, sizin evinizde de büyücüler var mwd'?ll 4, İhtiyar kadmn eliyle bir işaret yaptı. “Birak bay, brrak bu hatıra” ları,,, Bununla henüz bugün evin şüpheli olduğunu, merakımdan vaz- geçmekliğimi anlatmak — istiyordu. 5. Bu büyücünün yakılmp yakı- madığımı sorduğum zaman kocamış başmı kuvvetle salladı, 6. “Ah!" diye haykırdı ve son. ra bana izahat verdi: Vali ve na" hiye hâkimi kendilerini tehlikeye atmak isztemediler; çünkü... eh, an- lattım ya,..; ve böyle diyerek ma- nidar bir baş hareketi ile para sa. yar gibi yaptı. , # 7, Arazinin — parçalanması her halde büyücü kadımm ölümünden emlâkini kendisi idare ederdi ve çok güçlü kuvvetli bir köylü ka” | dmndr. (1) Zavallı saksağanlar; (sıfat), armer Schriftsteller, zavallı imüellif; an grossen Mânnern armes Jahrhundert, büyük adamlardan mahrtüm asır; arm werden, fakirleşmek, (2) Seite, böğür, yan, (3) O zaman, (4) Büyücü kadın. (5) Bırak. (6) wir wollen es damit sachte angehen lassep, müsaade edelim, sıkıştırmayalım; ich solle das nur sachte angehen lassen, sıkıştırmayayım, meraktan vazgeçe- yim diye, (7) İch weiss nicht, ob er kommt, gelip gelmiyeceğini bil- miyorum; fragte sich, ob sie einwilligt, razı olup olmadığfını sordum (ob'un diğer kullanış yerleri için analiz ve teori kısmma bakınız). (8) verstehen, anlamak, işitmek; ich verstehe, was er sağgen wille, ne demek istediğini anlıyorum; ich verstehe jedes Wort, aber den Sinn nicht, her kelimeyi işitiyorum, ü fakat mânasını anlamıyorum. ANALİZ I. Ob hakkmda aşağıdaki nokta- &, Ob vuzuhsuzluk veya şüphe |* fade eden bir fiile takaddüm eder- se İfransızca si ve ingilizce wether gibi olup olmadığı, acaba manâla- rını verir: ich will den Steuermann fragen, ob wir bald landen werden kılavuza hemen karaya çıkmp çık" mryacağımızı — soracağım; sle hat mir nicht gesağgt, ob sle - meine Einladung annehmen werde, dave- timi kabul edip etmiyeceğini hana söylemedi, ich fragte ihn, ob er spazleren gehen wolle: gezmeğe gitmek isteyip istemediğini —soT- dum. i İch weiss nicht, ob ich löblich gehandelt habe: Öğünülebilir bir ve TEORİ tarzda hareket bilmiyorum, b. acaba: Ob er woöhl wlieder- köommt? acaba gelir mi? Geleceği, ni saniyor musunuz? ©, â&İs ob, güya, sanki, d. (Edat olarak) De, esnasmda, sebebiyle: olı_dem Mahle, yemek- te.., . İİ, Aşağıdaki cümleleri türkçeye çeviriniz: â.İn einiger Entfernung von edip etmediğimi dem festen Hause der schles- wigschen Bisehöfe ist das Dorf Sehwabstedt. b. İch erkannte das — braune, seharfe Gesicht der aliebekannten “Mutter Behrens,” e. erkundige dich, ob er gekom- men İst, (Bu sütunda okuyucularımızın gça zetemiz yanmdak! kırponla birlikte gönderecekleri EVLENME TEKLİFLERİ, IŞ ARA MA, 18 VERME, ALIM. SATIM gibi tesri mahiyeti hair olmryan kü- çük Hİânları parasır neşroölumur.) İş arayanlar * İlk ve orta okullarda — fran sirzen, riyaziye, türkçe dersaleri vermek isti- yen bir bayan — vardır, İsteaklilerin (R.İ.) rümuzüuna mektupla müracaat. lart, : kökleç ö Lisenin I1 inci sınızına devam -di yorum, Bazı s#ebeplerden dolayı 5gle. lerden sonra çalışmak mecburiyetin. deyim. İstiyenler Haber gazetesi (Ç Ç) rumuzuna müracaat. * Lisenin 1 inden çıktım — şimdi bir avukat yanında veya resmi ve husus! müessegelerde iş arıyorum. İstiyenle” rin Haber gazetesi vasıtasile (M. Y.) röomuzuna müracaatleri. * 17 yaşmdayım, Ortame'"top ge: KİZİNCiİ amıf olgunluk imtihantırnıda engele kaldım. Bir yazıhanede — veya herhangi bir mitessesede - kâblpifik-ve, günkü o , bizzat. l u ble nasıl y Sinema, hareket eden resimler olmaktan çıkıp da gsesli ve gsözlü sahneler olmağa başladığı günden itibaren sesli sinema taraftarları ikiye ayrıldılar, Dublâj 'istiyenler, dublâj istemiyenler. Dublâj kelimesinin sinemacılık- ta manâsı malüm: Eecnebi lisanile çevrilmiş filmlerdeki konuşmayı a, na diline çevirerek filmi o dilde çevrilmiş gibi göstermek, Bu iş ilk bakışta çok basit gö, rünüyor, Fakat çok güç, çok ince bir iştir. Ve bu işte sarfedilen bir çok emeklere, paralara rağmen vücuda gelen eserler de her va - kit iyi netice vermemişstir. Duble filmlerin aleyhinde bulu- nanlar, ekserieytle dublâjın gilmi oynryan esas artistin sanat ve mu- vaffakıyetini tehlikeye koyduğunu ileri sürüyorlar, İyi bir film yıldı. zımın. muvaffakıyet sebepleri ara . sında sesin büyülş bir kıymeti vardır. Fakat bir dublaja ses ve- renler ekseriyetle hüyük sanat - kârlar değildirler, Dublaj taraftarları ve aleyhtar- ları arasında devam eden bu mü | nakaşanm sonu gelmez, Fakat şu. rasmı açıkça söylemek JTâzımdır. Eskiden dublâjlar çok fena idi, Sesler aktörlerin hareketile uy - ğun değildi. İşitilen sözlerin, per- dede açılıp kapanan duüdaklardan çıkmadığı belli olüuyordu. Bugün bu acemilik devresinden uzaktayız, Fen ve teknik her sa- hada kendini gösterdi. Dublaj ya. pan artistlerin seçilişine dikkat e, dilmeğe başlandı. Bunlar calıştırıl— dı, Metinlerin tercümesi işine de çok ehemmiyet verildi, “ Bu satırları okuyucularımıza dublajdı. Fakat bugün büyük |dar nasıl yapıldığmı göstermek i- Çin bir Fransız mecmuasmdan alı , yoruz. Okuyucularımızla beraber bu işi yapan bir atölyeyi dolaşa | cak gördüklerimizi, öğrendikleri - miz kısaca not edip geçeceğiz. Evvelâ gu noktayı işaret etmek lâzımdır: Bugün iki türlü dublâj yapılır, “Perdeden duüblaj” “Band ile dublaj.,, Şimdiye kadar kulla - nrlan dublaj sistemi perdeden dublajddı. Fakat bugün büyük stüdyolar düble filmleri Band ü - suliyle almağa başlamışlardır. Perdeden düublaj çok basittir. Film son derece ağırlaştırılarak Eski rofonun üsülde — düblaj karşısmdaki yapılıyor: dublaj filmler apılır ? oynatılır. Resimlerle beraber ses, ler de ağırlaşmıştır. Bu sayede sözleri iyice işitmek, hecelerini a. yırmak ve ona muadil olan türkçe kelimeleri bulup koymaktan iba - rettir. Fakat band usulünde dublaj bu kadar sade değildir. Bu sistemde film cevirecek atölye evvelâ esas dildeki, meselâ fransızca olarak çevrilmiş olan bir filmi alır, Nor- mal bir filmin aşağı yukarı 3000 metre olduğu ve ince geritten iba- ret olduğunu herkes bilir. İşte ü. zerinde ses işaretleri ve ulfak re, simler bulunan bu film stüdyoda detektif odası denen bir daireye gönderilir. Bu odada bulunan âletler bir projeksiyon makinesi, minimini bir sinema perdesi, bir oparlör ve bir de ritmonom —denilen bir âletten ibarettir., Esas film projeksiyondaki yeri- ne takılır ve makinenin hareket - leri yavaşlatılarak küçük perdede göşterilmcğ.z başlanır, bu sırada ritmonom denen âlet de faaliyete gecer ve en ufak sesler dahi boöş bir film üzerine — yavaşlaştırılmış ve uzatılmış olarak zapteder, Bu sırada detektrisin hareketlerile bez film üzerinde ağır ağır perde- de yürüyen resimleri zaptettirir. Bu film almdıktan onra Ssrra metnin tercümesine gelir. Dublajı yaprlan filmler de ter | cümenin nekadar ehemmiyetli bir gey olguğunu anlamak $u misale dikkat etmek lâzımdır. Fransızca olarak çevrilmiş bir filmden su cümleyi alıyoruz: “Suzanne, je viens de rentrer a Vhotel, Tu m'as fait chercher? Bu cümlenin tam tercümesi şu- dur: “Süzan, otele şimdi geldim, Be- ni aratmışsın? Ne oldu?,, İki metni karşılaştırdığımız va- kit görürüz ki fransızcasında 19 kelime var, Fakat türkçesi, 8 ke, limeden ibaret, yani yarı kadar kısa, O halde türkçe ibare. yi bir parca uzatmak lâzım, Fakat kaçş kelime ilâve etmeli? Bunu tayin etmek için heceleri saymak lâzmm, Fransızca cümlede 22 hece var, Türkçe on sekiz he- ce var, Şu halde buraya 4 heceli bir veya iki kelime ilâve etmeliyiz yarıya Stüdyonun beyaz perdesinde Tilm artistlerinin ağzından çıkan cümle Filmde kar üzerinde ayak sesleri kimse yok, Mikrofonun önünde rine bir sopa ve © vakit türkçe cümle şu şekli alır: “Suzan, öotele şimdi geldim. Yi- ne beni aratmışsm? Ne oldu, ne Yar?, Şimdi heceler tamamiyle uydu, Fakat henüz mesele bitmemiştir. 22 heceli kbu fransızca ve türkçe cümleler ayni müddet içersinde söylenebiliyor mu? Eğer iki cümle ayni zamanda söylenebiliyorsa mesele — harflerin uyup uymadığına kalır, Zira fran- sızca B ve P, F, V dudaklarla te, lâffuz ediliyor, Fransızca metin . de 'bur sharflerden birisi- - geçince türkçe cümlede ayni ., sarflerden birisi geçmelidir, Yahut fransızca- sında bu harfler yoksa türkçesin - de de olmamalıdır. Simdi cümlelerimize bakalım: Rue s'est - il donc passe, “Ne oldu? Ne var?,, Bu iki ciümleden fransızcasında, ki P harfine mukabil türkçesinde “var” kelimesinin “ve” si var. Bu itibarla telâffuz uyuyor, Fakat: “Je viens de rentrer a |'hotel.,, “Otele şimdi geldim.,, Cümlesindeki başta “ve” yi o . oötel kelimesinin ilk hecası kapata- biliyor. Fakat fransızca ücemlenin sonundaki otel kelimesini telâf - fuz ederken dudaklar açılıyor. Gel yavaşlatılmış olarak öoynarken mik, filme geçiyor... ya buna benzer işlerde çalışatilitim. Alâkadar olacakların Haher Ş2<7etesi vasıtasile (K.B.) rumuzuna müraca- atları, & & Lise mezunuyum, yüksek cahslle devam için hayatımı kazanmak mec. buriyetindeyim, Herhangi bir müeceame- arıyorum. Alâkadarların Haber raze, desttwamkasalle €M Zç 2900 — Yamumuna sgede öğleden sonra çalışmak üzere iş | | mürataatları. * Daktilö mektebinden mezunum | buna ait elimde şahadetnamem de var, | seri yazıyorum. Hiçbir yerde çalışma | drm, Şirket, banka veya resmi mües, seselerin herhangi birinde — çalışmak ( iştiyorum, arzu edenlerin Haher vaze, tesi vasıtasile (G.Â.) rumuzurna mü- racaatları rica olunur, - ÂAldırınız A.ıı.ğıdı rumuzları yazılı olam ©- kuyucularımızın namlarına — gelen mektupları idarehanemizden — hergün sabahtan öğleye kadar veya saat 17 den sonra aldırmaları rica olunur (N.) (XX?7D.) (R.17) (R. K B. 5.) (X 17 X) işitiyorsunuz. — Halbuki yürüy! bir kutuya doldurulmuş karm ü ile bastırılryor... dimde kapanıyor, ÖÜyleyse bu el le bu şeklinde kalırsa dublaj be zuk olacaktır. Bunun önüne gel raek meselâ ötele geldim simdi | mekle kabildir. Fakat bu şekil Türk grameri bozulmuş olacaktı O halde geldim kelimesini değ tirmek icap ediyor. Koca bir filmin üzerinde h cümle ile bu kadar uğraşmanın | kadar güç bir iş olduğunu tal takdir edersiniz, Bütün bu işler bittikten son film tetkik salonuna günderi! Bu salonda projektörler bir per de, bir ritmonom meyvcüttür. Bür da yapılmış tercümenin ağız ve | dak hareketlerine uyup uymadii tetkik edilir ve buna göre film d zeltilir. Hazırlanan kat'i tercüme şeff bBir film üzerine itina ile ve Çi mürekkebi ile yazılır. Ve bundi sonradır ki metin asiıl filme alm ga başlanır, Bu dakikadan itibaren düuble yapacak sanatkârlar meydana CI karlar, Bunlar da tıpkı sahne & törleri veyahut hakiki film sans kârları gibi söyliyecekleri cümle ler üzerinde uzun uzadıya prova lar yaparlar, Fakat asıl sanatkâ lardan bir farkları vardır. Sanat kâr sahnede veya filmde görün cek ve meşhur olacaktır. Bunl ise asla meydana cıkmıyacaklar | şöhretten uzak kalâcak sanatkâr lardır, Belki memleketlerinde s€ lerini tanıyan birkaç kişi buluna bilir. Fakat halkım ekseriyeti di lâjt kimin yaptığını düşünmez | * le, Onun asıl takdiri filmdeki sa natkâr içindir, dönmedi!i dedi boaş lâziımdir — İşte elim Tavşana lâhana lâhanayt getirdim! — Teyzeni beğendin mi? — Söyliyemem, döversin! l