Yazan , İlan Tarus 5; ğ ala) 4 5 Bu hikâyenin yazılmağa değeri K “ olmadığını yal Ercümend Mazat dans söylemişti. Oldukça A bir zaman, aşağı yukarı ört beş sene diişündüm: Bir bahçenin tmişlik o garsonu © moktalarda haklıydı. Ev. İstavro, e leri idare eder- Bemirda bir adamın, tek şah. di. Hepimiz. yüz metre öteden Mm etrafında dönen hâdiseler; kadar karışık, ne kadar derin rl, hattâ ne kadar mânalı olsun, dünyayı alâkadar Sonra bu tek şahıs, inci sınıf bir adam değildi. eğildi ama, ben bir türlü bu Yeyi saklamağı razı ola- adım. Sebebini sorarsanız... t sormayınız, neticeyi an. bize bakan Otello Kâm'lin önün. de, Tanrmm günü imtihan geçi, ren birer amatördük. Bahçeyi hmeahmç dolduran irili, ufaklı, kadınlı, erkekli seyirci kalaba, lığını kale bile almazdık. Müş- lerinin rağbeti günün birinde o derece ârttı ve Ötelilo Kâmilin takdirleri o mertebeyi buldu ki, gevkimizden cür'etimizi arttır. dık; (Atlı Ases) e yeni şarkılar, (Hamlet) piyesine yeni tiratlar ilâve ettik. Otello Kâmil gece, oyundan sonra bizi etrefma top. lar; yatağının içinde gövdesiy. le oylukları arasında bir zaviyei kaime kurar; gök gözlerini de- vire devire o ak$amki temsilin tenkidini yapardı. (Atlı Ases) in ancak bizim &şarkılarımızın İâvesinden sonra hakiki biro. perete benzediğini ve o yalancı, sahte (Hamlet) in, ancak bizim ilâvelerimizden sonra biraz in. ganlaştığını söylerdi, Vücudunu güçlükle dik'tutabildiği için biz kederlenirdik, yatmasmı ister. dik. Ama o dinlemezdi. Büsbl- tün kötürüm olmadığını göster, mek için vakit vakit diz kapak. larının üstünde ayaklanmağa ... Aktör Otello Kâmili tanısı, Tanrmazsanız gidin, bakın: bir Tiyatrosu dram kısmınn Ker galerisinde şirin bir resmi kar cazip değildir. Ne de olsa âyenin, romanın, dram, Parça masal olması istenir, bile kalikarâı. (Hikâyenin bu noktasında be. zi okuyucuların hayrete düşe- ceklerini tahmin ediyorum. Çün. kü Kâmilin bacaklarınm kesik olduğumu henüz söylemedim. Eski okuyucularım, âynı mevzu, a dair ölarak İlç sene kadar ev. vel, yine bu sütunlarda meşre- dilmiş olan küçük bir hikâyemle kahramanımızın kaç santim bo, yunda bir adam olduğumu anla, » mişlardır. Yeni okuyuculara ha, ber verelim ki Otello Kâmil kötü bir hastalığa tutulmuş ve bacaklarının ( dizkapaklarmdan aşağısı kesilip atılmıştı. Esasen bu yaz gününde onu bu yutağı sımsıkı bağlayan sebep te bu idi.) Uzatmayalım; . sonbahar gel- di. Havalar soğudu, oyun tatil edildi ve Kimil için kışı geçire, cek bir yer aramağa başlandı. Mühürdar bahçesini tutan ve neticede epeyce zararla bilânço- yu kapamış olan aktör Hasan ve karısı artist İffet hanım teyze, mevcut kumpanyanın epeyce bir kısmını yine fire vererek ba, kiye oyuncularla bir Anadolu türueşine çıkmayı kararlaştırdı» lar. Cevizlikte küçük bir evleri vardı. Ben de işsizdim. Babam, dan gelen yirmi beş lira aylığı, Kâmile Şehir Tiyatrosundan ve, rilen sadaka ile birleştirerek; bu evde yerleştik. İlfet hanım teyze eşyasmı olduğu gibi bize bmaktı, Hattâ kira hususunda biç bir şey söylemedi: “Ne is. davul zurna ile köy düğün çifte trombon ile 3 MİL le facialar nsl olunurdu. Ben rejisörlük Pardım. Kalım tahta parçalar yle duvar ilânları yazardım. a kA Üalebesirden bir be, m suflör! ” AM ai rdu gibi tatlı kızları yer tericilik yaparlardı. Müteka,, bir sarhoş perdeyi çekerdi ve Me Keli ete) İN Ti e ETO a deng ur&d devrinde bir Pk VEYE al izi CO 75. © Bre haln! Bizi de kandır. rat, bilfiil hazineyi soymak i mı İstiyorsun? Elmas Ağa, İçeri giren kimsenin de laa ortaya > onu da mı kerdin o emretmişti. Bereket versin ki, istiyorsun? Yürü Ömere “teşebbile” isnat etmiş. lerdi. Şu halde bir eli kesilecek demekti. Ün ei lek Ah... Vurmayın bana! Ben ÖMER ZINDANDA BE n., y İNLERKEN... Baboy eli yoktu. Za e m Yan 4. Za* fışınm ncü İl tanbüracryı tokatla. um, aşa nöbelçiye sonduş 5 a 9 saraydan şıkarıp zindana | — gök iyi bir adama ben. eslamdı. dyorsün! : ; — Nereden anladın? Dört luğur terseniz verir$ii * dedi. Bu hiirmetin Otello ne dere- cs memnun ettiğin! atamam, Kışın ilk rüzgörleriyle bera, ber, Cevizlikteki evin rahat, si, cak, yağirboya çiçeklerle süslü dört duvarr arasında, oldukça garip bir hayata başladık. ..4 Dört odamız vardı. Ah katta Üç, dört ayâk merdivenden son. ra gelen misafir odası Kâmile tahsis edildi. Üst kattakilerden bahçeye bakanını ben işgal et- tim. sokak tarafındakinde de zaten İffet hanrmın ibtiyar ba, basi yatıyordu. Bu #dam, bir kaç günde bir, Haydarpaşadaki gelininin evinden kalkar; takri. ben üç saat kadar yollarda şu, raya, buraya bakındıktan sonra bize gelir; bir çorhamızı, sekiz, on fincan kahvemizi içer; biz gece yattıktan, sonra döner gi. derdi. Alt katta havagazı oca, giyle mükemmel bir mutfak, beyaz mermerden gicir gıcır bir #pdestbane, bir odunluk; arkada ön arşın kadar bahçe, içinde bir armut, İki akasya ağacı; sokak kapısının . arkasında da bir ay. nalı porlmanto Ile eski bir ka. nape vardı. Eşya mahduttu. Fa- kat her işimizi görebiliyorduk. Yalrız, daha ilk gününden iti, baren mllthiş bir ihtiyaç kendi, ni gösterdi: Kâmile kin baka, caktı? Bunu o güne kadar kimse düşünmemişti. Hatti o kadar kılı kırk yaran, akslı, uslu İffet hanım teyze bile, Kâmili, kendi işini kendi görür; sapasağlam bir bekâr delikanlı telâkki et- mişti. İş benim başıma, kaldr. İlk ziyaretinde ihtiyara meseleyi. açtım: “olayi” dedi, Hakikaten sokağa çıkmesiyle ön yedi, on sekiz yaşlarımda, kısa boylu, gözlüklü bir Rum kızanı elinden ailenin kızıymış! Gündüzleri &k, sama kadar Kâmilin yanında kalacak; gece ona lâzım olanı her şeyi hazırladıktan ma evine gidecekti, Ayda altı istiyor. du. Kimil: “Yeği olsun! Tek bana iyi baksın dal” deği, Bu iş te böylece bitti. Bu kız, tuhaf bir kızdı. Kalm camlı, kulaktan takma gözlükle- rinin altında hafifçe şaşr, açık kahve rengi bir çift gözü, penbe penbe yanakları, sarı sirma gibi parlak saşları vardı. Boyu çok kısa, fakat göğsü ve kalçaları iriydi. Pek bozuk bir türkeeyi, çok tatlı bir şive ve çmgırak gi. bi bir sesle konuşuyor; beyaz dişlerini göstererek durmadan gülüyordu. İhtiyar gittikten sonra Onu elinden tuttum; mutfağı, üst kat odaları, bahçeyi gezdim. Ye, dan... — Olabilir. Herkes kötü değil ya. Bir iyisi de bulunur. elbette. — Sana bir şey sorsam. — Nedir 0? — Benim suçumu biliyor mu. sun? — Hazineyi soymağı teşeb bils etmişsin! Ve gülerek mırıldandı? — İnsan kendi yaptığı vey? ak istediği işi bilmez mi? DE nin bu işten haberim yok. — Her suçlugibi, sen de suçu. nu inkâr mı ediyorsun? — Vallahi haber'— yok. Ha, ginenin kapısını bile Silmem. — Bunları kimse yutmaz, er. kadaş! Padişahın emri yerine — Bir elin kesilecek. HABER — Akşam postası güne tenderemizi, ilç çini ve iki bakır t tar, KİPİ çamaşır dimizi ve tulumbasın işler aramı gösterdim. Gülerek beni dinliyor ve acele, fakat e, hemmiyetli bir iş içi sabırsız, lanıyormuş giti, mütemadiyen ayaklarını yere vuruyordu. O- nur beklediği son işin, söz söy, lerken dahi, ne olabileceğini dü. şlinüyordum. i ğ Hemen akabinde ; de bir gey buluyordum. Mese | gilndüzleri yı nip dinlerebik ayna, bir çamaşır yeri istiyebilirdi. İhtiyarın odasında bu İhtiyaç. eği bir sedir; bir değiştirme mea şöyle uza | larmı temin edecek eşyayı gös. | terirken dahi daha başka şeyler, bilfarz bir missabunu, bir mey- ve tabağı, süpürge süpürürken saçlarını saracağı bir örtü isti, yebileceğini düştnüyordum. O dalma yeni bir şey bekledi. Ben Kâmilin bağırması üzerine şaşı. rarak raendivenlere doğru yü- rüdün ve kapısını &çar açınaz avucumu pencereye doğru aça, rak: — Bulduk Kâmil, dedim, ar, tık biraz rahat ederiz! — Öyle, dedi, acaba elinden iş gelecek mi? — Zannederim, Kap kacağa bakışından atladım. Hem bir kaç gün tecrübe ederiz; işimize gelmezse değiştiririz. Arkamdan odaya girmişti: — Hiç merak etmeyiniz efen- dim, dedi, sizi memnun etmeğe çalışacağım! — Ben biraz sokağa çıkaca, ğım Kâmil, dedim, bu akşam ne yiyelim? — Bilmem ki! Acap yine pir. zola mı yapsak! — Alâ, âlâ! Sen kıza aldırır, hazırlatırsın. Ben de bey gibi gelir gelmez hazır bulurum. Eyvallah > Çıklım, Modaya doğru uzan. dım. Gazinonun koltuğündaki" küçük kâhvede ressam Fikret Muzllâ'ya (o rastladım, bir el altmış altı oynadık. Geç vâkit döndüm: Kız git mişti. Fakat Kâmilin odasında, köşeye mükemmel bir sofraha, zırlanmıştı. — Nerede kaldm be yahu, di. ye bağırdı, pirzolalar buz oldu. Çabuk, geç bakalım! Masanın başına geçtim. Kâmil de yatağın içinde doğruldu. Bir ona, bir kendime... Bir ona, bir kendime, somunu hakladık. Ke, mik dolu tabağı kapınm dışma koydum. Karşı karşıya birer de sigara tellendirdik. Kızm bahsi açılacaktı. Bunu ikimiz de biliyorduk. Fekat fik sözü kimin söyliyeceği belli de- gildi. Kâmil başmı önüne eğmiş, düşünüyordu. Ben de inat edi. yordum. Tiyatrodan açtım, İlâç lardan, doktorlardan açtım, ha, yır, dinlemiyordu. — Tâtin pirzolalar kıyaktı Kümil! dedim, silecek? — Övle ya. Padişah hazine hırsızlıklarının o cezalarını daha tahta oturduğu gün ilân etmiş, ti. Dua et ki, ucuz kurtuluyor, sun! — Daba ne olacaktı sanki,.? — Hezinenin içinde bulealardı seni, derhal idam edilirdin! Ömer düşünmeğe başladı: — Demek ki bir elimi kesecek. ler ha..2! Fakat, bargi “elimi keserler acaba...? — Bunu bilmiyecek ne var: Sağ elini. Ömer titredi: — Eyvah! Sağ elimi keserler- se, ben çalışamam. — Öteki elinle pekâlâ çalı. ' şesn! — İyi ama, ben rençber deği. llim.. Marangoz değilim. Fenim san'atımda $sol el bir işe yara, maz, Hattâ bir tek elle de işimi ALU A i e HABER Yabancıdi!derslerinin devamına başlıyor Haberin birkaç sene evvel hergün forma for- ma okuyucularına verdiği ve takip edeni hiçbir muallime müracaate muhtaç b:rakmıyacak surette hazırlayıp HABER METODU sdıyla neşrettiği yabancı “il derslernin ikinci kısmına 10 şubat 1941 caktır, (HABER) in yabancı dil derslerıni takip edecekleri Bir müjde 250 şer kuruşluk yabancı dil dersleri yalnız kendilerine 80 kuruş HABER gazetesinin (Yabancı dil ekzerssleri) se başlamasından istilade ederek gerek yabancı dillere yeni başlıynenkısr, gerek bar dere- beri takip edecekler için ernaahiz bir yardıma olun “9 dersle kedi ken dinize Haber metodu” eserini tavsiye ediyoruz. Kütüphanemiz mevcutlarının pek azalmış olmasa rafa bw en kemmel eseri parasız denecek kadar küçük bir bedelle Haber okuya 80 Drsts kendi kendine İngilizce —. ” » o PFranmzoa » . » » Almanca adlariyle ve Haber metoduyla neşredilmiş olan bu ber biri 800 . 900 nayla tutacak taclmde toplanmıştır ve ber birimin mutad o- taş fiyatı elit olarak 250 kuruştur. işle Haber okuyuruları bu 880 kes. ruşluk eserden hangisini İsterlerse bunu kütüphanemizcen 50 edinebileceklerdir. Ba (irsattan İstilade etmek İstiyenlerin arzularını memlz için yu şartlara göre bartektlerini rica ederis; 1 — 10 İxincikânun . 70 Şubat IDii arasmda sarih Ukte seksen kuruşun yarısını kütüpmünemize ödiyerei manca, “İngi'iace) Gillerinden hangi kita istediklerin! bir sipariş fişi almalıdırlar. (20 Şubattan sonra sipariş 3 — Bu satış Haber okuyucularına MÜNMASINİM. ikinci Bân tarihinde siparişleri alabiimeleri için 1 Şubat 1041 . ? Mart 1941 tarihleri arasmda Haber gazetesinde meşredilecek olan i ii da sipariş figleriyle birlikte getirmelidirler. i ; — Alâ ve râna! — Kızm hizmetinden mem, nunsun ya! — Dur bakalım! yordum. İlk defa alarak anla şamıyorduk. Bu gecenin bir Yat seye başlangıç olacağını düşü, nüyordum Maamafih ertesi sabah iş dü. zeldi: Yine her zamanki gibi şafakla beraber gür sesini işit, tim: “Profesör! artık uyan.. Sebah oldu.” Giyindim, aşağıya indim. Yüzü neşe'iydi. Şüpheli bir şekilde her zaman istediği, da. ima reddedeceğini sardığı ehem, miyetsiz şeyi tekrarladı: (Eva) nm koğulmasiyle başla yabilir, bunu da hesapladı (Eva Rum kızınm ismidir.) — Ne iş yaparsın sen ? — Tanbura çalarım., — Sazendesin demek...? Padi- şahım eğlence muhabbetlerine de meşbur bir tanburacı gelip gi. derdi ama, o çok kibarbira. damdı. Ömer gülmeğe başladı: Diye söyleniyordu. —İste © tanburacı benim. Padişahım eğlence sohbetlerine ben gelip giderdim. Hattâ son gelişimde £ Padişahm gözdesi reği ağzıma geliyordu. z i OoOÖmer zindandan ve bu ağır Kayali öpen e cezadan nasıl kurtulacaktı? kalmış, ben de sazrmı slip dün. müştüm. Nöbetçi bu sözlere inanmadı: — Sen ne yaman bir dolandı- Feci imişsin bet Hazineyi SOYMA yana suçun yetmiyormuş gibi, o 2A. valı tanburncmın namını da kirletmek (istiyorsun! Seninle konuşanm akhı yoktur. Diyerek, zindan kapısından u.. zoklaştı. Ömer İİ, hayret ve hiddetinden a pazartesi günü başlana-