—1941ı -POLi$ HAFIYESİ HAY MAMEbEy: FE-KA e ali i- Dinleyin öyle ise,. Bugünkü |” Er arasında haklı veya haksız *K, hi bir memnuniyetsizlik hüküm ©“ düğünü hepiniz biliyorsunuz. NN Melif mesleklerden bir milyon Ar müstahdemin cemiyetleri de “olan “sendika, nın reisi Ceni İ- & ile geçen gün görliştm, Onun “" İ yeni bir umumi grev yaptıra. UZ. İşçilerin taleplerini kabul et “> ieğe çalışmaktı. Y* peak böyle grevlerin umulan in keyi varnadiğı tecrübe ile gö- dS- hiletür, Bu sebeple sendika Yeisi 1- Prodditti, Benim aklıma, İş sa- ek Prini işçilerin taleplerini kabule ya bur edecek bir plân geldi, Vay "5 pmt favkalide buldu ve tstbik ?ğe karar verdi, in Aydutlardan biri sordu lm- * Bu plân nedir ? İ Vud dikkatle dintiyen ve ken- d8 İnC üstün olduğunu bir kere İ teslim ettikleri pek belli olan ya İutları memnuniyetle süzdü. On kn & kül! bir alâka ve merak gö rip /8 devam etti: ya. ? Vayta dedim ki: Azizim, &iz riksiz ademlarsımz, Böyle mo- len (Geçmiş grevlerle filân istedik” Pu- İzi elde edemezsiniz. pva Ulâflarınızı benim ve arkadaş. na An halletmemiz sizin daha çok live 9 gelmelidir. Mukahilinde sir 15. bir ücret alırız, a İldü ve devam etti : fil $ Vayt bizim bu işte ne yapabi- ik fimiri pek kestiremediği için M vermek Yüzumunu hissettim ta- #ğer patronlar birliği ile iht bü- isline düşerseniz bana haber di- erin, dedim, Bu takdirde iş ve. iik 3re evvelâ ikaz mahiyetinde ina ) bir mektup göndeririz : #ö- iy Direktör, Çie ilerinizin, gündeliklerine filân mi İen itibaren yüzde onbes nis 6. de zam yapılması hususundaki ağ kabul etmediğiniz tak ilsr 4 böyle bir reddin sebep olabi” KİP İ zararlar talepleri kabul et ,suretile artacak masrafı kat e Şeşecöktir, Şu halde kabul et “28 zin kendi menfaatiniz icab. ver Sokluğunu «ize hatıriatmağı İZ Şir örüyoruz, ira pa isahat vermeğe devam en ik: “Dodiğimizi dinlerlerse ne ti Olmazsa fabrikada ufak te ik fazı tahribat yaparak onlâra © AA İâf etmediğimizi anlatırız, bir $. şa pm bu safhada... Rugün fen sonra sendika relsile tek. iü rüşeceğim. Yüzde doksando” e mit ettiğim gihi, kendisile e btk kalırsam hepimiz istikba- is #iyonerleriyiz, Çünkü işçilerin halemiz sayesinde arttırılan *İZ İyelerinin zam kısımdan yüz“ WİN Şu bizim olaesik, > | Vudun verdiği haber, umdu. İskayı uyandırmıştı. Arkadaş e Mirafını alarak ona teşekküre e firlar. Pazla para elde etmek “ İ hepelni sövindirmişti. Hay. #YI Fm reisi bu teşekkürleri mağr vda İe karşıladı ve ; Sârayınâa DUTZ. — Haydi çocuklar, dedi, Meruk etmeyin, Benimle beraber oldukça cepleriniz barikmotlarin dolup ta şacaktır!. Şimdi beni yalnız bira kın. Sırasi gelince bu meseleyi yine görüşürüz, O zaman size icabeden talimatı da veririm, Emri tekrarlatmadan Atşarı çik. tlar, Al Vud yalnız kaldı. Ellerini uğuşturarak kendi kendisine : — İşler yolunda! dedi, Vayta is tediğimi kabul etireceğ'im ve mu. vaffak olarak paraları cebime ko yacağım, — Kun... Kul. İnee ve zarif iki el görlerini ka- patmıştı. Al Vud kendisine hiç de yahanci olmıyan baş döndürücü | gzel bir koku hissetti ve metre #min geldiğini anladı. Lavinya gık ve kendisine çok ya- kışan bir tuvalet giymişti, Haydut önü hayranlıkla süzdü. — Yaramaz! Beni mi istedin ? — Beni sakın paylama, Demin burada konuştuklarmızı hep işit tim ve sana fikr'mi söylemek iste. dim. — Nedir fikrin ? — Sen fevkalâde bir korkutmak adams! Projen m bir buluş 1. mmel, dahiyane — Koltuklarımı kabariıyorsun ! Otur şuraya da konuşalım. İşim var amma zarar yok, Bana kızsan haklısın. Seni son günlerde ihmal ettiğimi kabul ediyorum. — Evet, Fakat sa darılma” dim. Senin prensibini bilirim: Her şeyden evvel iş... — Sana hayranım : Lavinya, Evet seni bir az ihmel ettim amma kendimi affettirmek çaresini de biliyorum, Ben de bir üz evvel bunu düşünüyordum, sen üstüne geldin. — Nedir o çare ? Ne yapmak | istiyorsun Al? «» — Sana bir y in tiyordum. Fakst mademki israr & diyorsun, söyliyeyim: Geçen gün kuyumcuda görerek (beğendiğin kolyeyi sana alacağım, — Ah! Ne diyorsun ? — Pek güzel bir şeydi, doğrusu ben de beğendim, Zevkini bir kere daha takdir ettim. — Sen ne iyi adamsm Al! Bu kadar iş arasmda bana verilecek hediyeyi düşünüyorsun. Hemde ne şahane bir hediye! — Şimdi ben! bir az yalnız bırak. İş nrosmda fazla konuştuk. — Sen bilirsin, fakat ben kâfi derecede konuştuğumuza kani de gilim, — Yani7.. Erkek işlerine karş mek niyetinde değilsin mşallah! — Karışmak değil, fakat ondan bshsedöcektim, — Doğru değil, senin bu İşlere aklın ermez. — Belki,. Bununla berber dü. şüneemi #ena söylemek isterim; Nisin miltemadiyen para posinde koşuyorsun ? Kâfi derecede paran mi yok sanki? TİR d devrinde bir Vönedik şövalyesinin kızı GTİ di | mış iYa beni de papağanım gibi- bir EYİp öldürürlerse?! ları AĞANIN ÖLÜMÜNDEN i& SONRA, ar, Kresya çok korkuyordu. gif Asma tepsi içinde gelen ye #te Ti tereddütle yiyordu. Papa diyen bu gizli el, onu da 2ehirtiyebilirdi. versin ki, padişah, kiler i Kâmil beye şiddetli bir e ermişti. Yıldıza verilen ye r Kâmil beyin nezareti altar. sanıyor ve onun sadık tab Yıldızın odasına gönde Le af, İD al riliyordu. Papağanın ölümünden sonra, sarayım harem dairesinde de bir hayli değişiklikler olmuş, bazı har * remağaları, başka dairelere veril miş ve birtakım cariyeler çırağ & dilmişti, Bu hâdiseden sonra dördüncü Murat da pek haklı ve yerinde o larak birtakım endişelere o kapı mıştı, — Sarayımda bir kuşu (zehirli yen adam, yarm bu hain elini he pimize uzatabilir, Bu ei mutlaka bulup meydana (o çikarmalıyım.. Ok (Dünkü nüshadan devam) Gerçi yazıhanemde daktiloy- du, Fakat artık o efendi, ben u- şak olmuştum. Vaziyetten aza- mi istifade etmesini pek güzel beceriyordu. Çünkü dedikodu - dan korktuğumu bildiği gibi, kendisine karşı duyduğum açlı- ğın aiç eksilmiyerek günden gü- ne, artmakta clduğunun da far- kmdaydı. Artık buyu aşk diye- miyeceğim. Boşıma gelen püs- küllü belânın bir hastalık oldu- ğunu anlıyordum. Apartımana bir takım gen leri de kabul etmekte loduğun- dan şüphelenip duruyordum. Günün birinde kapıdan çıkmak- ts olan yakışıldı bir delikanlı İle burun buruna gelince, kan başı- ma fırladı; içeriye girince daha fazla dayanamıyarak: Buna baksana; seni bu lüks ve ihtişm içinde niçin tuttuğu mu Süniyorsun? Başka adamla- rı kabul etmeni kolaylaşlırmak için mi bu kadar para harciyo- rum? Burası benim apartıma- nımdır. Kirasını ben veriyorum. Ben varken başka erkeklere ilti- fat etmiyeceksin; anlıyor mu- sun? Diye bağırdım. Jâle istifini bile bozmuıyarak, büyük bir soğukkanlılıkla : — İstediğim zaman buraya dilediğim arkadaşımı davet ede- bilirim. Günün birinde evlen mek mecburiyetinde olduğumu, pek güzel takdir edersin. Ma - dem ki, sen, bana karşı civan - mert davranmaktan çekindin, ben de bunu esirgemiyecek biri- sini bulmiya mecburum. Geçir- diğim hayat, emniyet edilir bir bayat mıdır?.. Dedi. ü Daha fazla israr edemedim. Karşımdaki kadının yuvamı bi- k yıkabileceğini anlamıştım. O gün birinci defa olmak üzere ö- plişmeden ve sevişmeksizin A- partrmandan çıkıp gittim. Be- nim bu hareketime eldiriş bile etmedi. Çilnkü saadetimi, para- mı ve bütiln varlığımı avuçla- rında tutmakta olduğunu pek iyi biliyordu. ... Oğlum Haldunun şahadetna- mesini almea, karım kendisini yanıma almamı söyledi. Yazı- hanede Jâle varken bu işin pek tehlikeli olacağını bildiğim için binbir dereden su getirdim, fa- kat, derdimi anlatamadım. Korktuklarım da başıma gel- di. Hep eskisi gibi cazip ve çök tatlı Jâle, tecrübesiz ve zavallı oğlumu sersem etmekte hiç güç- lük çekmedi. Bu sefer de kozları büyük bir ustalıkla oynadı. Haldunla karşılaşmaları onun gittiği ver- diyordu. Papağanın ölümü sarayda ger çekten mühim bir hâdise olmuştu. Va'de sultan bunu duyunca: — Yıldızı çekemiyorlar.. o bu belliydi. Bakalım Murat onu ke ruyabilecek mi? dedi, Tuna karşı gösterdiği sadakat ve fe dekârliği valde sultan da yakından görüyor, Lukreçyayı takdir ed” yordu. Bir gün vakle sultanın (sadık kölelerinden Cafer ağa: — Sultanım, dedi, haremdeki cariyelerin sayısı o kadar çoğaldı ki... bunlar arasından biri fenalık yapmağa kalkışacak olursa, suçlur yu bulmak güç olacak. — Peki, doğru söylüyorsun » ma, ne yapabiliriz? cariyelerden üç beşini Murat çırağ etti. Geri ye kalanlar arasında şüphelendi Ss 4 adın lerde tesadüfen bulunmaları ya- zıhaneden hep de onun çıktığı dakikalarda gitmeler, işi azıttı. Haldunun yüvaş yavaş ağa tu- tulmasını gözlerimle seyredi- yordum. Nihayet son bir teşeb- büse kalkıştım. — Jâle, senin bircok densiz- ine tahammül ettim, Fakat ğluma pençelerini geçirmene göz yumamam. O, benim ün varım yoğumıdur. Hayatını mah vetmiye kalkışma; yalvarmım sana!... Birdenbire kızdı: — Onu mahvedecek mişim ha? Buna diyecek yok doğrusu! Sen beni gönç bir kızken aldın. Bana aşkı üğrettin. Şimdi de İ- şine yaramadığım için oğlunla düşüp kalkmak bana yakişmı- yor, değil mi? Hele bir engel ol- maya kalk da bak! Ben ne yapa- cağımı; çok iyi bilirim.. Dakika- sında seni âleme rezil ve rusva ederim!... Kuru gürültü ile bir şey elde edemiyeceğimi anlaymca otu- rup pazarlığa giriştim: — Jöle, yazıharemi ve bu şehri terketmek için peşin para ne kadar istiyorsun?.. Bu sualim Karşısmda önce köpürür gibi oldu. Uzun uzadı- ya düşündü ve nihayet istediği rakamı söyledi. Bu rakamı ödeyebilmek için kendi paramdan başka karımın mevcut nakdinden de bir mik- tar vermek lâzımgeliyordu. Fa- kat ben her şeye razı idim. Ye- ter ki, defolup gitsin... o... Aradan çok zaman geçmedi. Jâlenin tekrar çikageldiğini oğ- lum Haldundan öğrenmiştim. Oğlumun bu kizi tam unutmi- va başladığı bir zamanda çikip gelmesi çok fena olmuşlu. Hal- dunun anlattığına göre kendisi" ne yazıhanenin kapısında rast- lamış, evlendiğini, ayrıldığını, çok kederli olduğunu, hayattâ yapayalnız kaldığmı anlatmış ve kendisine hakkiyle acındır tacak bir rol oynamıştı. Oğlu- mun duruşlarından sik sik bu- Juştuklarını da anlıyordum. Bir gece korktuğum beşıme geldi. Annesiyle benim hazir bu- lunduğumuz bir geceydi. Bize Jâleyle evleneceğini söylemesin mi? Oğlumu avucu içine almıştı. Ben muhalefet ettim. Karım imdadıma yetişti. Fakat Hal- Gunu fikrinden caydırmak im- kânmi bulamadık. Ertesi günü yazıhaneden er ken çıktım ve Jâlenin Iki odalı eski dairesine gittim. Beni taş- kım bir iltifata kabul etti. Şaşkınlık sözlerini kısa kes - tim: — Niçin gelmiş olduğumu da lumun yanından uzaklaştırayım. — Benim en büyük © şüphem, Lukreçyadadır, sultanım! Bu p& pağan meselesi bir oyun olabilir. — Ne gibi oyun?! Caferağanım dilinin altında bir şeyler vardı ama, bir türlü söyle meğe cesaret edemiyordu. — Meselâ, dedi, günün birinde padişahımız da zehirlenecek olsa, başkalarından şüphe edeceksiniz. Lukreşyaya toz kondurmıyacaksı" nız! Halbuki ben, ondan şüpbe € derim.. — Kuru kuruya şüphe etmenir manası yoktur, Cafer! o Duydu- ğun ve bildiğin bir şey varsa, açık" ça söyle de ona göre tedbir alalım. — Hayır, sultanım! Duyduğum ve bildiğim hiçbir şev yok. Sade ce içimde bir korku var.. Bu, bek ki de manasız bir şüpheden başka bir şey değildir. Fakat, siz pekâlâ iks bilirsiniz ki, kulunuz şimdiye ka- lerin varsa, söyle de onları da oğ” dar kimden şüphelendimse, hepsi Baba, bu da nedemek bilirsin, dedim. Oturalım an me- seleyi hemen konuşalım. Ara - mizdaki pazarlığı unutmadığını sanıyorum. Sende şeref ve na - mus denilen mefhum kalmadı mi biç?.. Jâle kudurdu. Ayaklarımı ye re vurarak bar bar bağırdı: — Şeref ve namus sözlerini ağzına glacak senden başla kim s© yok mu? Bunca senedir karını ve bütün dünyayı alda- tan iki yüzlü adam, şimdi kalk- mış da bana kafa tutuyor. Oğ- luna belki karı olmaya yakış- mam. Fakat babası kadar iyi ol- duğumu da aklından çıkarma... Sen istediğin kadar yırtın, ben Haldunla evleneceğim işte!.. Hattâ nikâh günümüzü karar - laştırdık bilet... Gözlerim karardı; ne yaptığt- mı bilmez oldum. Bileğini ya kaladım. Yüzüne müthiş bir şamar indirdim. Tokat, yumruk hiç durmadan vuruyordum. E- ğer arkamdan birisi tutup da çekmemiş olsaydı, bu dayağın ne netice perebileceğini pek kes- tiremiyordum. Kendime geldi - Zin zaman karşımda oğlumu gördüm. Hıçkıran bir sesle: — Baba, bu da ne? Diye sordu. Bir an için sor- guya kimse cevap vermedi. Ben verebilecek bir halde değildim. Birdenbire Jâlenin pek tizden çıkan sinirli sesini işitlim; — — EE İĞİ3 ANNA (Bu sütunda okuyucularımızm gü #elemiz yanmdaki kupona birlikte Könderecekleri EVLENME TEKLİFLERİ, İŞ ARA MA, İŞ — VERME, ALIM, SATIM gibi ticari mahiyeti baiz olmıyan kü çük ilânları paramız neşrolunur.) Evlenme teklifleri * 22 yaşımda, balık etinde, mütena- sip vücutlu sarışın biri ki, biri üç yaşında iki çocuk unası hir dulum, Tahsilim ortadır. İyi piyano çalarım, Bir kaza neticesinde kaybettiğim eşim den ayda yetmiy beş lira getiren bir mülk kaldı, Kendim de bu (mülkün üst Katında oturmaktayım. Haystta yalnız #uyılacak derece, kimsasizim. Yakınlarının bepsi de İstanbuldan w- zakladır, Yetişecek çocuklarıma ba kiki bir baba olabitesele, bir hayla ev lenmek İstiyorum. İçki kullanmaması (hattâ cigara da) şarttır. Boyu 1,70 den eksik olmamalıdır. Kendisini ha, yat arkadaşı olarak seçeceğim bayır her şeyden evvel iyi ahlâk sahibi, ço cuklarıma hakild bir baba muamelesi yapabilecek ve opların istkballerile- öz çocuklarıymış gibi alikadar olabi Week bir yaradıtışta, güler yüzlü, evi pe mdk olmas: şurtlır. Kepdim çir. kin sayılmıyacağıma göre eşimin de çıkmıştır. Şüphelendiğim kimse lerin daima hiyanetleri tutulmuş ve görülmüştür. Velde sultan döüşünmeğe başla dı. Hakkın var ama. oğlumun Lukreçvayı ne kadar çok sevdiğini biliyor musun? — Biliyorum, sultanım! Zaten bunun içindir ki, şüphelerim gür geçtikçe artıyor ve derinlesiyor. “BU, KİMİN MENDİLİ?,, Lukreçya o akşam odasında ye ni papağanile konuşurken (yerde bir küçük beyaz mendil o buldu. Mendi'de, keskin bir leylik koku- su vardı. Papağan: öldürmek için Yrldızm odasma yabaner birinin o girdiği wuhakkaktı, O, bunu biliyordu. Acaba bu kimin mendilivdi? Dördüncü Murat haremde harıl harıl bu gizli eli artıyor bir türlü bulduramıyordu. Padişah, gözdesine; — Ben: öldürüyordu? — Fakat neden, Jâle? — Seninle evlendiğimi iste- niyor!.. z gı Artık kendime gelmiştim, Bü- yük bir sükünla ve hiç çekin- meksizin anlatmıya başladım. Oğlum iki üç dakika kadar hiç sesini çıkaramadı. Neden sonra: — Söyle Jâle, babamm dedik- leri doğru mu?.. Utanmaz kadm, her nedense, bu suale cevap vermedi. Yüzünü avuçlarınm içine sakladı. Ben, sanki yirmi ya, birden ihtiyarlamış gibiydim. LE O günden sonra Haldun mec- bur olmadıkça benimle O konu#- madı, Buz gibi ve heyecansızdı. Annesinin bütün ihtimamkâr sorgularma karşı o, yalnız ken- disinde bir neşesizlik ve kırık- ik duyduğunu söylüyor ve ka- dıncağız Jâleden haber istedik- çe, hiç bir şey saklamıvarak sa dece şu cevabı veriyordu: — Çok haklı imişsin anne! En sonra anladım ki, o, bana €$ olacak ve çocuklarıma snne © lacak bir kız değilmiş!.. Bu bedbaht çocuk beni, ne doğrudan doğruya, ne de dola- yısiyle yuvamızı bozacak hiç bir kelime kullanmadı. —SON— girkin almumasını isterim. Hayat ar kadaşının olacak baym 25-30 yuşınds olmasmı tercih edersem de 85-49 ol. masında da bir mahzur yoktur. Ken- #inin de aylık kazancı en 82 100 Hira ölsbilmelidir ki hayatımızı sıkıntısız bir şekilde idame ettirmek imkânmı Dulalım. Taliplerin restmierile birlikta haklarmda verecekleri izahatı Haber gazetesi vasıtasile (V.M. 24) rumuzu İş arayanlar # Arap harflerini bilir; riyaziyeye vkıfım. Üniversite o müdavimiyim. Haftada sekiz saat ders (Ozamanları rum, (Mürnenat: Haber gazetesi Y. sÇ) 4 Satılık - Kiralık * Aynspaşada: Gümüşsuyu basta” nesi yakınımda, arsnsından deniz gö rür, Haritası çıkarılmıştır. o İnşsnta MANİK yok. 5,10X168—181 mop re murabbaı ârsa Üzerindeki ahşap ki sv pazarlıksız 5900 liraya satılıktır. Bugün 18 ilra kira getirmektedir. 25 raya mütehammildir Müracaat :Haber gazetesinde “R (907) U, rumuzuna mürscnat 4 Aldırınız Aşağıda rumuzları yazılı olam © kuyucularımızın narilarına gelen mektupları idarehanemizden aldır maları rica olunur. — Birinden şüphen, varsa, ye hut bir ufak ipucu (bulursan, he men gel bana haber ver! demişti, Lukreçya mendili aldı.. kokladı. Evirip çevirdi ve: — Herhalde bu işi yapan, bir kadındır. Telâşla kaçarken mendi- Vini düşürmüş. diye (söylenerek, derhal hazırlandı.. Padişahm ya“ nma kostu. Dördüncü Murat o gün o şehri dolaşmış, saraya yeni dönmüştü. Gözdesini görünce: — Ben de şimdi seni çağırtacak tam, Yıldız! o dedi *Buakşamye meğini bahçedeki sarı kameriyenin altımda seninle beraber yemek iş tiyorum, Murat bunları söylerken gözde sinin yüzüne bakmıyordu, Birdem bire basını kaldırdı.. *Lukreçyayı çok heyecanlı gördü, — Nen var, yavrucuğum.. hasta msm? diye, srodu, (Devamı var)