Kristof "Kolomb'un Yumurtasına Coğru... Hakiki bir kaza vukulnda yolcuların nasıl hareket edeceklerini İngilizce bir konfe- ranstan öğrendim Yazan; VASFI RIZA ZO3') e NZ insan kud- - yapabileceği en büyük deniz vasıtası olan “Küin Mi” seyahat etmek içia değil, yalnız “görmek” için, içini gezmeğe değer bir heyülâdır, İşte bu acaip âlemde, sabahın saat ye disinde koridorlarda bir gonkun feryadı duyuldu.. “Kalk borusu” mânasınaymış; ka'ktık.. Biradaa geldi. İngilizde, yanpiri bir ağızla | bir şeyler söyledi. Anlamadım.. Anlamadığımı da o anladı. Bir da ha tekrar etti. Gene anlamadım. Yine aynı sürat v aynı yayvan. lıkla aynı kelimeleri söyledi.. fz'n. de “bâd” ahengine yakın bir mi na kulağıma çarptı. Tahmin et . tim ki: “Banyo ri” diyor. Ben ona, öyle bir şey tsmarlama. mMiştim, Niyetim; güverteye çık - mak; bu hudutsuz açık denizi, yangın kulesi kadar yüksek va . purun tepesinden (o seyrelmekti, Banyo yaparak çıkarsam, belki üşürüm.. Bu allahın engininde hasta olmak öt patlatır bir hâdise olur.. Evet ma, gel de bular, bu acaip lisanlı adama anlat. Herif kapıdan ayrılmıyor. Bir “yees” savurup başımdan savmak istedim. Bir şeyler daha tekrar etti. Anladım ki: Bana banyonun yerini göstermeden gitmiyecek. Çamaşır, sabun bezimi aldım, a. damın arkasına takılıp, banyo ya girdim. Banyo yapmasını İş . teyip bunu ısmarlayan adam da; Garson haber, getirecek diye bek. liye dursun... Giyinmemin bittiği dakikada. ikinci bir gonk daha dolaştı. “Kahvaltıdır” dedim yürüdüm... Aman yarabbi! Koridorlar, sa. Bu ne beşeri bir hetcümerç!.. Sa. balın, saat sekizi.. Sabah kahval. tisi sofrasındayım., Sağ, sol, ön ve arka masalara göz attum. Öf. Midem bulandı. Jambon üstüne kırılmış yumurta. Münasebetsiz bir şeylete bulanıp tavada kizar . mış balıklar! Peynirler, reçeller, yağlar, sütler, yeşil salata yap. rakları!.. Yiyorlar. Durmadan nefes almadan yiyorlar! Avurtları nt şişirerek, patlarcasma yivorlar. Öğle yemeği, akşam yemeği değil Se Af sabah kahvaltısı yiyorlar. Bu a. bür cuburla mide fesadına uğra. muş olacaklar: Hepsi birer kadid. Avurdu avurduna çökmüş, karın . ları içeri kaçmış insanların bir siler dolusu eşyayı, midelerinin neresine sığdırdıklarına hayret et. memek kabil değil... Biri kulağıma fısıldadı: — Haydi, elini çabük tut. Bi râz sonra manevra başlıyacak... — Ne manevrası? — Şimdi görürsün. Müthiş bir boru sesi kulakla . nmiza çınladı. Hücum borusu, yangın borusu kadar acı; tren dü. düğü kadar cırtlak; deccal kada: korkunç ... Herkes bir taraftan öbür tara - fa koşuşuyor.. Merdivenler insan seli.. Asansörler (o tahtaravalli gi- bi: Biri inerken, öteki çıkıyor. Bağırışma yok ama, herkeste te. lâş aşikâr. — Ne oluyor, ne var? Kime soruyorum bu suali? Ar. kadaşımı da kaybettim. Kalaba. lığa, yığın halindeki insan akını. na takılıvermişim.. Vapurun bü tün hademesi yollara kordon ol muşlar.. Böylece kamarama ka . dar kaydım. Bir siyahi olan kar. şiki koraşum, bana, yatağım “ tında bir ka; i etti, orasını, bu aküye kadar “10. zumlü” bir tasm konduğu yer zannediyordum." Kapağını açınca “cankurtaran” kemerleri dalgala na dalgalana üstüme aktı... Kafa. mı çevirip, açık duran (kapıdan komşuma baktım: Mantarları boy nuna geçirmişti. Derhal ben de. Yedisinden yetmişine kadâr, her. kes seferber halinde, — Genç, ihti- yar, kadın, erkek, çoluk, çocuk.. Güverte ana baba günü.. Herkes o kadar sabırlı, o kadar vazifeşi- nas ki, halimize gülmiye ben de utandım. Kaptanlardan biri, toplanan yolculara, hakiki bir kaza ema . sında yapacakları şeyleri uzun uzun anlattı. İngilizce verilen bu nutku Ahfeşin keçisi gibi, ben de dinledim.. Ve sonra, vazilesini öğ. renmiş İbsanlar gibi istirahatı kalbiye ile kamarama indim. Vasfi Rıza ZOBU 1 — Şartanmesi mucibince 12/X11/999 Larihimle kapalı zarfla ihale edi. leceği ihn edilmiş olan 1 adet çavnl yıkama makinesine talip zuhur etmedi ginden yeniden pazarlıkla eksilmeye konmuştur. # 3 — Muhammen bedeli 5200 ilra, muvakkat teminatı 390 liradır. Ii — Pazarlık 8/1/0940 Pazartesi günü saat 16 da Kahataşta Levauım ve mübayaat şubesindeki Alım Komisyonunda yapacaktır, IV — Şartnameler her gün sözü goçen şubeden parasız ahmabilir. V — Münakasaya iştirik edecekler fatez fenni tektiflerinin ihale gü. Blnden bir hafta evveline kadar tetkik edilmek üzere İnhisarler Umum MU. dürlüğü müskirat fabrikalar şubesine vermeleri ve tekliflerinin kabulünü , Mutazamnm vesika atmaları lâzısıdır. VI — Münakasaya girecekler 9 7,5 güvenme paralarile birlikte pazar. Mk için tayin olunan gün ve saatte mezkfır komlayona gelmeleri flân olunur, “10774) ... 1 — Şartnameleri mucihince azami $800 Kg. göztes Me 60 set vermo- sal ve 60 adet Siiperha marka pülvarizalör pazarlıkla satın alınacaktır. M — Pazarlık 3-1.940 çarşamta günü siat 11 de Kabataş'a — levazım ve mübayaat şubesindeki atım komisyonunda yapılacaktır, TI — Şartnameler hergün sözü geçen şubeden parasız almabilir. IV — İstekitlerin pazartk için tajin olunan gün ve saatte yüsda 75 gü- —enme paralarile birilikte mozkür komisyona gelmeleri, (10855) ... 1 — Şartname, keştfnare ve plân mucibince idaremizin Bafrada yaptı. Yacağı idare hinsat İnşaatı işi kapalı zarf usulile eksiltmeye konmuştur. TI — Keşif bedeli 28117,91 Hira muvakkat teralnatı 2108 84 liradır. , MI — Bksütme 11-1-040 perşembe günü sast 15 da Istanbulda Kaba- ALTIN ASLANIN PEŞİNDE —ğ. Tarzanin aradığı, bokleğiği si- tın aslan, hiç beklemediği bir za- manda karşınma çıkmıştı: Tarzan bü sslani ormanda, sık ağaçların arasına birdenbire kar- sısına çıkacak zannediyordu. Hal- buki onu yine ağaçların arasında, fakat. bir kafesin içinde görmüş- tü... Vahşi hayvan ormanmda bütün aslanlar, kaplanlar serbest dolaşır. kon kafeste aslana rasgelmek! Bu biç akla gelen bir gey ildir? Onun için Tarzan, şaşıp kalmak biç de Âdeti olmadığı halde bu va- ziyet karşısında gasrrdı kaldı. Altım aslan bu muydu? Tarzan, aslania çarpışmak için kafesi kırmaya mı mecbur olacak- tu? Tarzan bu düşünceyle aslarm kafesine doğru ilerledi. Aslan ona evvelâ hayretle bakir. Gözlerini sabit bir nokta gibi onun gözlerine dikmişti. Tarzan, kafesteki değil, açıktaki aslandan bile korkmazdı. Hemen sert adımlarla bayvana yaklaştı ve dezalr kafese bir yum- ruk indirdi. Aslan, adotâ bu yumruğu kap- mak İster gibi ağını açarak demir parmaklıklara bir saldırdı, Fakat, başt parmiaklıklarm arasından sığ- madığı için geri çekildi. Tarzan şimdiye kadar birçok asianlarla, kaplanlarla karşı karşı- ya çarpışmış adamdı. Bu yırtirt hayvanları çok yakından görmüş- tü, Onun için. cehennem adasının altın aslanı ona biraz garib geldi ve kendi kendine: — Bötün ağa halkmı korkutan aslan bü muymuş? diye düşünme- ye başladı ve gülümsedi. Hakikaten, altın aslan, boy bos Miberile bütün aslan cinsinden çok küçük görünüyordu. Hatti, £. şin biraz şakaya gelir tarafi ols, Tarzan onunla: — Aslan gibi kedi yavrumu! di- ye eğlenteokti. Fakat, Tarzan bu şi pek eldöl tarafından alıyordu. Zira, bu ce » hennem adasına altın aslan: &ra - maya gelmemiş miydi? İşte, şim- di bu aslanla karşı karşıya bulu - nuyordu, Evet ama, Tarzan buraya, al « tm aslanm esrarını çözmeye gel » mişti. Halbuki, karşında, uslu bir kuzu gibi duran şu hayvanca» Biz kali biç de esrarengiz görün- müyordu. Tarzan böyle ölüşünürken bir « denbire yine kendi kendine: — Hayır, dedi- Daha doğrusu, bü hayvanm bir sırrı var, Fakat nasl bir sır? Herhalde bu hayvs- nm bütün «rr korkunçluğunda değil, bilâkis korkunç olmayışmda. Tarzan, Mısırdaki meşhür korku babası, veya İsfenks denilen hey- kelin karşısında dona kalmış gibi, durmuş böyle düşünüyordu. O sırada birdenbire gözüne bir gey ilişti: Aslan kafesinin bulunduğu ye - rin yanıbaşında, yine ağaçların #- rasmda kaybolmuş bir şekilde, kllibeye benzer bir şey vardı, Ve aslanm bağırması üzerine, burs- dan İki kişi göründü... Tarzan, dikkat odince, Dunlar dan birinin bir kadın olduğunu gördü ve biraz evvel, yine orman- da Taaladığı kadının bu olduğunu farketti. O.iki kişi görünür görünmez, aslan birdenbire değişti, Sanki, biraz evvelki kuzu gibi velu, ke di yavrusu gibi sevimli asian o de- gidi. Müthiş bir yırtıcı hayvan hali /- e, gükremeye ve yerinde tepin » meye, kafesin parmaklıklarınn sal- dırmaya başlamıştı. Tarzan kendi kendine: — Arti aslanın sırrı yavaş ya” vaş meydana çıkar gibi oluyor, di- yordu... (Arkası haftaya) Bilmece Yukarki resimde İki küçük köpek görünmektedir. Bu resme bakı. nız, dört çizgi âve ederek bu iki köpeği dört Köpek şekline sokabi, lir misiniz?. Dikkat ediniz, resmin üzerinde oynamağa hiç lüzum yoktur, İşin bütün trlsrmi ilâve edilecek dört çizmlden Marettir, Birineikânun ayma mahsus olan bu bilmecemizi hallederlerden bi, rineiys kıymetli bir kol saati, # kineiye beş lira kıymetinde bir ki- tap çantası, üçüncüye üç lira kıy- metinde bir para cüzdanı, dördün. cüden oouncuya kadar birer şişe büyük kolonya ve ayrıca 200 oku- Yucumuza muhtelif hediyeler ve. resi Not: Vaktiyle haftalık olan bil. mecelerimiz bundan sonra aylığa çevrilmiştir. Hediyelerimizin kıy, met ve miktarı da buna göre çok arttırılmıştır. Okuyucularımızm hal varekala" rile beraber bir ay zarfında neş- redeceğimiz 4 kuponu da beraber yollamaları lâzrmd:r. HABER ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu 30 BİRİNCİKANUN .— taşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki Alım komisyonunda yapacaktır, IV — Şartnameler hergün Levazım şubesi vermesinden ve İzmir Anka. ra başmüdürlüğünden, Bafra müdürlüğünden 140 kuruş mukabilinde alma Bilir, V — İsteklilerin yüknek mibendis veya mimar olmaları, olmadıkları talep etyal Grunin bahs bir mftehanamı İnşaatın sonuna kadar #ş başımda vıhmduracaklarını noterlikten musnddak bir tnahhtit kAğıdı ge bamin otana. *rt we 30.009 Virat'k bu g'bi foşsatı muvaffakiyetle yapmış olduklarma git ka vermeleri İemir Münaknmya girecekler yukarda yazin veni ihale gününden 8 gün evveline kadar bulundukları mahalli İnhisarlar İdare- #ine veya iuşaat şubesine vermeleri, ayrıca bir fenni ehliyet vesikası &i- maları İâzemder,, VI — Mühürlü teklif mektupları ve V inci mnâdede yemi kanan! vena fkle yüzde T5 güvenme pararı makbumı veya banka taminat maktulımu (5- tiva edecek kapak zarfların: eksiltme günü ihale saatinden bir saat evveii- Be kadar meztrür komisyon başkanlığına maki mukabilinde vermeleri Gn ötme. Odens) Yeni seneye girerken Geldi yeni bir söne, ** Duyuldu horoz sesli Bin dekuzyüz kırk. Açıktır yolun. Sevinip eğlensene, Dokuz yüz kırk senesi | Yıl geçti artık! Çalışkan olun. Kitap dolduysa çantan, Yıl bütün arkadaş# | Mektep gününde; Uğurlu olsun. ğ Sınıfta çalışkansan Gönüller bastan başâ “akkın eğlence. Neş'eyle dolsun. ütülemek ini mü eğ ak kiki | ekli İLe 52, EE SEN - Yeni yıla A, neşe ile girelim! Bu top kimin? Piyano dersi Küçük Loylâ, piysnoya başls- mıştı. Anası, babası ona bir piya- no muallimi tutmuşlardı, Muallim ona övvelâ notaları öğretti. Sonra Leylâ iyi kötü çalmaya başladı. Küçük Turgudun sokakts narken topu bir evin bahçe rmdan İçeri girdi. Çocuk, çalıp topu İstiyemiyor, kendi dine: — Ya içerde bir ziyan ev sahibi ben! döğer, diye &i yordu. Fakat, topunu kaybettiği içi? © çi canı yanıyor, bir türlü oradaf nilamıyordu. ğe” O övin etrafında dolaşırken. varın Üstünden bir adani sesi üzatmış, elinde top, ona 56 Bir gün yine hocasınm yanında piyano çalarken bir hata yaptı O zaman, musiki muallimi: — Yanlış çaldın, Leylâ, dedi. Tekrar gal bakalım, Leylâ yine syni yanlışı yaptı. O zaman muallim önün hatası- pi kendisine düzeltmek için: — “Sol” dan #onra ne'gelir; bil miyor musun? diye sordu, Leylâ başını çevirerek cevab ver. di: — Sağ gelir, efendim... Yaramaz çocuk! Küçük Tokay çok yaramaz bir çocuktu, Evde bir an gürültü pa. tırtı etmeden, ağlayıp sızlamadan durduğu yoktu, Bir gün babası taki Tekayın biç sesi çıkmıyor. Ellerini cebine sokmuş, uslu uslu duruyor. Oğ. İunun yaramazlığına alışmış o - lan adamcağız hayretle: — Ne o, Tokay diye sordu. Artık uslanmıya mı karaf ver. din? Tokay kaşlarını çatarak: — Hayır, dedi, dinleniyorum. Smıfta birinci! Orhan, babası ile beraber gez- miye çıkmıştı. Yolda giderler . ken babası oğluna: ceği bir şeye miral verir Çocuk: — Çok! dedi. — Meselâ? — Tramvay, Gorsel ve ve nihayet, uyumamıza mâni olan, Ge a radyosu... BİRDEN BEŞ ÇIKAR MI? Sınıfta öğretmen gocuklardi” birine sordu: — Birden beş çıkar m1? Çocuk hiç düşünmeden verdi: we — Çıkar, efendim. Ç Öğretmen hiddetlendiz — Nasıl çıkar? pl — O raman öğretmenden 80 -| — Gayet basit, #lendim. al Tüp öğreniyorum ve smrfm Hirin- | hergün bir tek çorabın içinden eti beş ehrearem. parmak çıkarmorum...