Güzide bir İngiliz edibi ve büyük bir Türk dostu ydi Monta © Karl Vanloo on sekizinci asır Fransiz ressam! Handır. ler ve renklerinin parlaklığı ile büyük bir şöhvet kazanmışlı. 1705 de Leydi Montagu'nün tercümel. halini kısaca nakledelim: 1690 da Nöytingemşayr'da doğ- du, Anasını pek küçük yaşta kay- betti. Babası Evelin, kızıma Çılgın gibi düşkündü. Leydi , Montagu. çocukluğunda harikulâde güzel ve zarif bir kızdı. Babasının verdiğ fetlere, bu şen ve şuh kızcağız tiyaset ederdi. Fakat bir gün, basının arzusuna rağmen ve pek genç bir yaşta iken Lord Monta. gu ile evlendi. Londra yüksek mu- hitinde yüzünün güzelliği, zarafe- ti ve malümatı ile parlak bir şöh- ret kazandı. Devrinin güzide â. limleri ve edipleri ile tanıştı. 1716 da kocası İngiltere kral nın İstanbul elçisi olunca, Leydi Montagu da, Londradaki dostları na veda eğerek, İngiliz edebiyatı na eşsiz “Mektuplar, ını ka. zandıracak olan şark seyahatine çıktı. Leydi Montagu Türkiyede bir yıl kaldı. (1716-1718). Lâle devri- başlamak üzereydi. Türkiyeye ve Türklere hayran oldu. Bilhassa Türk kadınlarına #deta #şıktı. İngiltereye döndükten bir müd- det sonra, 1730 da, Lord Monta. gu'dan dostça aynldı. Kocasını, çocuklarmı ve vatanımı bıraktı, İ- talyaya gitti. Uzun zaman Orada bilhassa Venedikte kaldı. 1771 de İnği'tereye döndü ve bir yıl son ra da öldü. Bugün İngiliz edebiyatında çok müstesna bir yer tutan onun şark mektupları elli tanedir. Bunlardan otuzu Türkiyeye aittir. Türkiyeye ait olan mektuplardan birincisi de 12 şubat 1717 de Belgrattan ya- r ün, bu kısa terci. meihale, Leydi Montagu'nun mek tuplarından, on sekizinci asırdaki Türk kadınlarına ait parçalar se çerek ilâve ediyorum: ON SEKİZİNCİ ASIRDA TÜRK TUVALETİ “Şimdi beni Türkel görseniz ne kadar hayret edersiniz! Maamafih, benim gibi sizin de bu kıyafetin bana yaraş” tığını teslim edeceğinizi zannede- rim. Kıyafetimi tarif edeyim; Evvelâ gayet geniş bir şalva. rım var. Bu şalvar, o bacaklarımı örterek terliklerime kadar iniyor. Şalvar gayet imse, pil © penbesi kenarı sırmalı damaskodan yapıl mış... Terliklerim beyaz deriden, sırma İşlemeli, Şalvarın © Üzerine Şark mektupla- rından üçü: — On sekizinci asırda! Türk kadın tuvaleti 2 — Fatma hanım 3 — Gelin hamamı beyaz ipekten, etrafı baştan başa işlemeli bir tül gömlek sarkıyor. Gömleğin kolları geniş ve kolu muri yarısına kadar, kısa, Yakası elmas bir düğme ile ilikli, Göm-. lekten, göğsün renk ve şeki? ta mamen görülüyor. Entari, Adeta vücuda göre biçilmiş (bir ceket Benimkinin kenarı sırma işlemeli, beyaz şam kumaşından, < bunun da uzun kolları var ki, kenarı ge yet kalır sırma ile işlenmiş. Enta. rilerde düğmeler elmas veya inci olmalıdır. Mintanım da şalvarr mın kumaşındandır, Bu esvap vü cuduma tamamen uygun, Uzunlu. #u ayaklarıma kadar. o Üzerine, dört parmak kadar eninde bir ke- mer bağlanıyor. Zengin kadınla rın kemerleri hep elmaslar veya sair kıymetli taşlarla müzeyyen. Kemerler, ön taraftan elmaslı bir toka ile bağlanıyor. Kürklere ge. lince, kıymetli dibadan, içleri ka kim ve samur kaplı. Kolları omuz dan aşaği inmiyor. Benim kürküm yeşil ve kenarı sırmalı. Başa kalpak denilen bir serpuş giyiliyor. Kışın inci veya elmas işlenmiş kadifeden, yazın gayet ince ve gayet parlak sırma" İt kumaştan yapılıyor, Kalpak, yalnız başın bir tarafına konulu. yor. Biraz da yana doğru yıkılır yor. Üzerine ya elmaslı bir gül, yahut gayet kibar ( işlenmiş bir mendil ile beraber altın bir iğne takılıyor. Başın öbür tarafına da saçlar toplanıyor, Üzerine nasıl ir süs yakıştırılırsa, omeselâbir ir sorguç konuluyor. Saçlar olanca uzunluğu İle ar kaya dökülüyör. İnciler ve korde" lâlarla süslenerek örgülere ayrılı. yor. Ömrümde buradaki (Okadar güzel, bu derece gür saçlı kadınla” ra tesadüf etmedim. Yalnız bir kadında yüz on örgü saç saydım.,. “ FATMA HANIM, “Edirnede sadrazam kâhyasınm zevcesini ziyarete gittim. Ev, ga- yet zarif, harikulâde temizdi. Ka pıdan iki haremağası tarafından > Tablolarının kompozisyonumdaki ahenk Niste doğan ve 1765 ölen Karl Vanloo, bir aralık Fransa ve hattâ bütün Avrpada akp yirüyen Türk modasına kapılmış, Türkleri ve Türk âdet ve kıyafetlerini kiç bilmediği halde, diğer bir çok Avrupalı ressamlar gibi, Türk hayalına dair muhayyel tablolar yapmış, ve bunlar o zaman fevkalâde bir rağbet görmüşlü. “Bir sulla mu tuvaleli,, adım taşıyan yukardaki tablo da bu esörlerden biridir. Bugün Luvr müzesinde bulunmak tadır, Tariki bir vesika olmak bakımından hiçbir #iymeti yoktur, HABER — Aksam Postas 3 Bu sene İnce bel çok moda... Esvapların üst kısınını bedene szmsikı oturtmuş bir şekilde dik- mek lâzım ki böylelikle belin in- ce olduğu meydana çıksın. Fakat maalesef kadınların di dar kullandıkları lâ Türkiyeyi, karşılandım. Beni uzun bir sofa.| 1“ dan geçirdiler. Burada (O örülmüş saçları topuklarma (kadar inen elbiselerinin kenarı işlemeli cari" yeler dizilmişti. Ayıp olmasaydı. kendilerini daha yakından görmek için duracaktım. Biraz sonra bü yük bir odaya, daha doğrusu, yal dızlı kafeslerle çevrilmiş bir pavi. yona girince onlarıda o unuttum. Kaleslerin hepsi kaldırılmıştı. A Zaçların gövdelerine sarılıp çıkan yaseminler ve hanımelleri, tatlı bir rayıha neşrediyordu.. Bu İeta Rsdyo yazılarımız, mündericat çokluğundan bugün konulamamış- İWLAR Bu senenin modasi Ince bel!.. lar ve belir üst kısmına ufak bir Jacak şey resimde şeklini gördü- fete beyaz omermerbir fıskiye görmek zevki de ekleniyordu. Su" ları, tatlı seslerle üç dört havuza dökülüyordu. “Kethüdanın hanımı, dört ba. samak yüksekliğinde, zarif İran halılarile müzeyyen bir mindere uzanmış, islemeli beyaz saten vas” tıklara dayanmıştı. Dizinin dibin- de takriben on iki yaşlarında iki kız oturuyordu. Esvapları kâmi- len elmaslarla müzeyyendi. Pek sevimliydiler. Fakat kethüdanın hanımı güzel Fatmanın yanında bunlar ancak nazarı dikkati cel. bedebiliyorlardı. Fatmanm eşini ne İngilterede, ne Almanyada gör düm. Beni karşılamak için ayağa kalktı. Elini göğsüne doğru götü” rerek memleketinin âdetine — se lâmladı. Fakat bu selâmı o kadar astlâne ve vakurane yaptı ki, bur nu bir saray terbiyesi de veremez, bü bir Allah vergisidi “Bir müddet güzelli seyret. mek zevkile son derece meşguldüm, kendisine söz söylemeğe cesaret edemedim. O ne mütenasip sima! O ne çüzel güzellik mecmuası! O ne mevzun endam! Tabiat tenine ne tatlı bir renk vermiş! Tebes- sümlerindeki o cazibe nedir? nedir. 6 gözler? Yandan, karşıdan, han- gi taraftan bakılırsa bakılam da" ima yeni bir güzellik görülüyor. “Boylu boyuna beyaz (gümüş! kenarlı, sırmalı bir diba ( entari giymiş. İnce tül gömleğinden a. çık gerdanının bütün © güzelliği meydana çıkmaktaydı. o Şalvarı soluk karanfil renginde, gömleği gümtş yeşiliydi. Beyaz saten ter likleri gayet kibarane işlemeliydi. Zarif kolları elmas bileziklerle süs lenmişti. Kemeri işlemeliydi. Ba- şına, zemini karanfil - renginde, sırma işlemeli bir çevre koymuş. tu, Lâtif siyah saçları, örgü örgü topuklarına kadar iniyordu. Başr” nın bir vanma, gayet sanatleâra- tır. Özür dileriz. Gelecek hafta bu- Jacaksınız. ne, elmas iğneler takmıştı. “Onun yanında, Hazreti Mu hammedin cennetinde bir müddet yaşadım zannediyordum. Fatma hanıma: Madam, simanız kadar lâtif bir sima Londrada, Pariste ne vel. veleler hasıl eder!,, dedim. O, ge yet zarif bir eda ile ilâve etti: — Bu sözünüze inanamam; e ğer memleketinizde güzellik dedi- Ziniz gibi o derece takdir edilmiş olsaydı, sizin oradan çıkmanıza asla müsaade edilmemeliy'di! “İhtimal ki övünmek için size bu cümleyi tekrar ediyorum zan. neder ve şüphesiz ki buna güler siniz!,, GELİN HAMAMI, “Üç gün evvel, şehrin en güzel hamamlarından birine merak edip gittim. O gün hamama . yeni bir gelin gelecekmiş. Bu münasebetle yapılan merasimi zevk ile seyret» 18 BİRİNCİRİ et veya yağ tabakası topladığı için beden sımsıkı olunca bu €s- vap Üzerinde bir kırışık olarak kalıyor. Bunun önüne geçmek için yapı. ğünüz şu korseyi yapıp giymek. tir, Bu korse ince patisten yapıl * mıştır. Göğüsten başlamakta ve kalçaların biraz altında bitmek» tedir. Tıpkı karınlıklar gibi jar- tiyelerle çorapları tutar. Rahat giyilip çıkarılması için yan dikiş. leri ile arka dikişi arasına ince lâstikler konulmuştur . Bunu giyen bir bayan bilâ te- reddüt bedeni gayet dar olan her © * esvab: giyebilir Modellerini verdiğimiz şu üç elbise de işte böyle birer korsenin üstüne giyildikleri zaman güzel görünür. Birinci esvap, ince bir “yünlü. den yapılmıştır. Korsajı sıkı, s kı bedens oturmaktadır ve düz o. larak kesilmiştir. Bol eteğe ge lince o verev dikilidir, Bu esvap, çok sadedir, en büyük süsü düğmeleri. Fakat hususiyeti bedenin zayıllığıdır. Böyle bir elbise dikmek için 120 enindeki bir kumaştan 3.50 metre almak lâzımdır. İkinci model mat bir krepon - dur. Eteğin arkası verev kesil - miştir, Göğüste büzgüler vardır. Drape olan eteği arkada bir bağ tutmaktadır. Bu esvap için bir metre enindeki bir kumaştan 3,75 almak kâfidir, Üçüncü elbisede ince bir yünlüden yahut ipekli kadifeden dikilebilir. Çok sadedir. Vücuda yapışıktır. Düz kesilmiştir. Bu esvabı yapmak için 120 enindeki bir kumaştan $ metre almak ister. ALEMDAR sinemasında Iss 18-12-939 Paz 18.25: Müzik? Ralli Orkestrası, 19.00: Konuşma? yi, cu Tasarruf ve Yerli Mallar münasebetle Ulusal Eko ei Arttırma Kurümu namıns Idare Heyeti üzası Trubso” gi su Suri Day tarafından) Türk Müziği Karışık pros çel Konuşma: (Hatip nasil 20.30: Türk Müriği: o Fas 21.15: Müzik: Küçük orkest Necip Aşkın), 1 — Felix Karlangıçların Vedar, 2 ” maas: Felemank Sultinde9 18. $ — Hans Lhr: Mef memlekete (Muhtelif mem melodileri üzerine Raj Leccocg: Küçük Dük. Brecht: Bir hikâye, 6 — Kantabile (Viyolonsel $ Becce: Amalfi Serenadi. hard Winkler; | nadı, 22.00: Mi Ajans haberleri; ziramt, tahvilât, Kambiyo — Nuküf Harp Muhabiri (Fiyat). 22.20: Müzik: Ki Sahra Bekçileri ira (Yukarı Baş, Diş, Nezle, Grip & ROMATİZMA, SOĞUK ALGIN ve bütün ağrılarını derhal kes*” tim. İki ailınin dostları, akrabası, hattâ tanıdıkları hep hamama ge. liyorlar. Birçokları da seyriçin bu Yunuyorlar, Hülâsa o gün hamam: da iki yüze yakın kadın vardı. Kadınlardan evli olanlarla dullar, hamam dairelerinin kenarlarında" ki mermer şedirlere oturdular, Kız lar çarçabuk soyundular. Yeğâne örtüleri, inler ve (o kordelâlarla müzeyyen uzun saçları olduğu hal de çırçıplak meydana çıktılar. İç lerinden ikisi yeni gelini karşıla. mak için kapıya doğru gitti, Ge- lin, anası ve (akrabasından biri vasıtasile getiriliyordu, Gayet gü” zeldi. Yaşı on yediden o fazlade serpiyorlardı. Diğer kız da ikişer ikişer , liyorlardı. Öndekiler gk yorlar, diğerleri de DED” gibi tekrarlıyorlarik. iki kız da gelinin Tim Gelin gözlerini öne vazi bir tavır ile yeri Tr dolaştılar. Manzaranin ni tasvir etmek pek güs tince, gelin itibarlı hepsine takdim edi nım iltifatı bir İkİ herler, kumaşlar, bunlara benzeyen Bildi. Esvapları hep mücevherler | gn etti, Kendisine hedi? le süslü, kiymetli bir kumaştandı. San tin el öpüyor. Gelini çarçabuk soydular. Ana. bul gemi Bu mersi dan doğma bir hale getirdiler. O zaman bütün genç kızlardan mü: rekkep bir alay tertip edildi. İki kız önde gidiyordu. Etrafa koku