9 Aralık 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K Farom Bi 10 Amerika mektupları Kız ve erkeğin Üniversitede yanyana oku- maları mahzurlu mudur ? Amerikanın eski üniversiteleri bunun doğru olmiyacağına birer misaldir YAZAN : Andre Maurois 17 MART — SIRA VE SAYGI Dün, öğle yemeğinde ev sahibi bayan sağına tanımadığım bir misafiri aldı, soluna da memle- ketin en büyük üniyersitelerinden birinin rektörünü oturttu, Ev sa- bibine, şeref mevkiine oturtulan zatın kim olduğunu sordum., Ka- dım bu bilgisizliğim —karşısında şaşırdr, hattâ biraz da üzüldü ve cevap verdi: — Mister W.. — Peki ama bü Mister W. kimdir? — Nasıl oluyor da tanrmazsı- nız canım? Bu havalinin en zen- — Demek bu adama rektörden daha fazla krymet veriyorsunuz? — Şüphesiz, o olmasaydı, rek- tör bu buhran zamanlarında üni- versite profesörlerine maaş vere- mezdi.. Biz Fransada, paranın Âmeri- kada ne kadar kıymetli olduğunu tamamiyle tasavvur edemiyoruz, Burada para tamamiyle hâkimdir. Çünkü Amerikada paranım nüfu- zuna karşı koyabilecek kuvvetli bir aristokrasi yok.. İdare nizamı derecelere ayrılmadığı için o da para ile mücadele edemiyor, A- | merika zekânm nüfuzuna hiç inanmadığı için ilim ve tefekkür erbabr da para hâkimiyetine bo- yun eğiyorlar. Bu memlekette meslekten yetiş- “ve sefir yok, küçük kademelerle W “iyarak yükselmiş rektör, va- H, hattâ hâkim bulamazsınız. A- merikada hayata bağlanmış kili- sye ve enstitüye — rastgelin- mez, adaletin, Allahın ve ilmin | kudretini temsil eden bu müesse- seler de paraya bağlıdırlar. İçtimai bünyeleri mudil olan ve ferdleri an'an'anelere göre bir takım derecelere ayrılmış bulu nan memleketlerde bu hal ağır bir tehlikedir. Lord pâyesine eriş- miş İngiliz tüccarları, fikir sa - hiplerine hürmet etmeği ve yer vermeği öğremmglerdir Amen- cumhuriyetlerinin eşıgmdaı dr şarrya atmadılar, fakat eski Rus beyleri gibi, şairlere uşak sofra- larında yer verdiler. Ve bu halin Rusyada nelere sebep oldıugunu düşünmediler., 18 MART — DELLAS (Teksasta)lı Öğle üzeri, şehir bir kar fır- tınası ile sarsılırken Şikagodan ayrıldım. Akşam üzeri Sen - Lui şehrinden ( Meldım'îde) geçerken soğuk gene isanrı ısırıyordu. Bu sabah uyanıp ta vagonun perdesi ni kaldırınca çiçek açmış ağaçlar ve ilkbahar dekoru ile karşılaş- trm, Dellas, zenginliği derhal göze çarpan yepyeni bir şehirdir. Za- ten Teksas hükümeti Birleşik Amerika devletlerinin en mesu- dudur, Petrol kuyuları, tabil gaz membaları bu memlekete uzurm ve devamlı bir refah temin etmiştir. Dellas geniş bir mıntaka içerisin- de gayet ehemmiyetli bir iktısa- dt nâzım mevkiinde olan bir şe- hirdir. Burası, tipkı köyler arasında bulunan büyük bir kasaba vazi- fesini görüyor. Dellas bu havali- nin- alışveriş şehridir. Bütün Teksas kadımları Paristen gelen robları yalnız bu şehirde bulur. İçerisinde oturduğum — koskoca- man oötel alıcılar ve satıcılar ile doludur. Otel koridorları âdeta bir çarşıyı andırır, baştan başa reklâm doludur: 872 numaralr odada oturan Curtes Bros korse ve kemer sa- tar. Şapka süslerini 872 numara- t Mis Agvitten alabilirsiniz. 874 numaralı odada plâj elbise- leri bulunur. Dellas şehrinin kü- tüphanesi göklerde dolaşan — bir binayı müstakilen işgal eder. Metropolten operası Ötello ve Tanhavrseri oynayacağını ilân e- diyor. Geniş, çiçekli ve ağaçlı caddelerin kenarında yeni evler var. Harptenberi dünyanın hiç hir memleketinde bu kadar bol- lauk ve bu kadar refah görmedim, tikbaharın bütün — tatlılığma rağmen bugün kendimi mesut hissetmekten çok uzağım, Avru- padan çok fena havadisler geli- yor. Amerikalılar da benim kadar ıstırapla radyoyu dinliyorlar. Şikago, Paris, Londra ve Prağ arasında havaf bir mükâleme te . essüs etmiştir denilebilir. Şikago Ayvrupadaki — muhbirlerine — su- al soruyor, onlar da cevap veri - yorlar. Harp olacak mı? Bugün | bütün Amerikalılar adeta har - bin olmasını temenni eder bir va. ziyettedirler ,Benim — kontderans vereceğimi işiden ve Fransız ol - duğumu bilneler yolda ve otelde beni görünce duruyorlar, tered - dütle yanıma yanaşıyorlar ve so - ruyorlar: “Acaba bu sefer Alman. larm daha fazala ileriye gitmeszini durdurmak mümkün olacak mı? Hür bir memleket, bir gece içer- sinde komşuları tarafından ilhak edilirse dünyada sulhün devamınıa imkân kalmaz.” Otelil önünde gazete satan adam kara haberler veriyor: “Holanda ve İsyiçre teh- dit edildi.” merakla bir gazete al- dım, okudum ve müvezziin bağı « rışını haklı gösterecek hiç bir se. bep bulamayınca ona çıkıştım. Bana verdiği cevap yalnız şu ol - du: “Memnun değilseniz gazetemi bana veriniz. Size paranızı geri ve- reyim.” Benimle mülâkat yapma. ğa gelen bir kadın gazetecıye Si « künet tavsiye ettim ve “eminim ki, dedim, Fransa bu anda Âme- rikadan daha çok sükünet içersin- dedir. Dillerimizle harp yapmak .- tan çekinelim eğer bir gün hakiki harpten sakınmak mümkün ol - mazsa, Fransızlar, Allahın ina - yetile 'mükemmelen ve aslan gibi harbedeceklerdir. Fakat dövüşme- &e hazır olmıyan — insanların ve' milletlerin tahrik edici sözlerle başka milletlere mensup insanla « rın hayatını tehlikeye koymağa hakları yoktur.” : SOUTH METHODİST UNİVERSİTY Dellasda çok güzel bir üniversi- te var. Bu üniversiteye bir de “Fransız köşesi" ilhak edilmiş. Profesörler beni davet ettiler, tale- belerile konuşmamı ve onların su- allerine cevap vermemi istediler. Binaenaleyh bir saat sıkı bir istic. vap karşısında kaldım. Talebe ev- velâ ingilizce olarak sual soru - yordu. sonra tahsilleri daha ilerle- miş olanlar fransızca sormağa baş ladılar. İşte bana sorulan sualler. den bir kaç örnek: — Size göre Amerikan gençli - ğinin terbiye tarzı Avrupa gençli- ği kadar ciddi midir? — Halihâazırda en büyük Fran. sız muharriri kimdir? — Hayatın ve Fransız tefek - kürünün müstakbel istikametini vazıh olarak anlamak için hangi muharriri okuyalım? — Hangi Fransız muharrmn - de Fransada irade ve cesaret ha - kımından asil bir kütlenin vücu - duna dair kuvyetli deliller bulabi- lirim? (Bü suali bana, bu üniver- siteye mübadil talebe olarak gön- derilmiş genç bir Alman kızı sor- du. Bu kız, pek temiz bir şive ile fransızca söylüyordu.) — Viktor Hügo Fransada artık eskisi kadar beğenilmediği doğru mu? Bu şairin gözden düşmesi haksız değil mi? — Anatol France'de eskisi kadar okunmuyormuş, öyle mi? — Avrupanım hürriyetini mü - dafaa hususunda Fransaya güve- nebilir miyiz? (Bu suali soran de- likanlıya bir sualle cevap verdim: “Dünyanın hürriyetini müdafaa hususunda Amerikaya güvenebi lir miyiz?”) — Fransada kız ve erkek üni- versite talebesi Aarasında ne gibi münasebetler vardır? Bu suale ceyap vermeden evvel Amerikadı kız ve erkek talebe arasında'ti münasebetleret dair izahat iste - dim, Bana hu hususta çok istifa - deli ve zevkle olunur küçük bir tisale verdiler. Amerikada hemen daima kızıar erkeklerle-aynı mü- esseselerde okuyorlar, fakat ben BK el HİBBR——İ&R&; Postası Öldükten sonra yaşayanlar: (3 GAŞ © BİRİNCİRANUN "'3 apolyonun kumandal Mareşal Ney Kurşuna dizilmekten nasıl kurtuldu ve Amerikaya kaçtı | Bugün bırı Parıste, biri Amerikada olm üzere Mareşal Ney'in iki mezarı var- Herkes tarafından öldü zannedildiği halde yaşayanlar yok ? değildir ve tarihte bunların birçok misali kaydedilmiştir.Bu- ; rada meşhurlardan birinin meraklı hikâyesıni okuyacaksınız $ | Napolyonun generalleri içinde en mahiri, en değerlisi olarak tar nınan mareşal Ney tesmen, kral on sekizinci Luois tarafından, kur- şuna dizilmek suretile, idam edi- miştir. Fakat, halk, hattâ tarihçi- ler arasındaki kanaate göre, ma- reşal Ney bu “idam,, esnasında ölmemiş ve Amerikaya kaçarak t zun müddet orada yaşamıştır. Hâdiseyi şöyle anlatırlar: Mareşal Ney, Napolyon Elbe adasından kaçtıktan sonra — gene onun ordusuna iltihak etmiş oöl- maktan dolayı, idama — mahküm edilmiş ve bu karar — kendisine 6 kânunuevvel 1815 gecesi bildiri- mişti. Ertesi sabah idam meyda- nına mareşalın, metin adımlarla geldiği görüldü.. Mareşal Ney, gözlerinin bağlanmasını — isteme- miş ve iki elini göğsünün üzerine götürerek: — Askerleri diye — bağırmıştı. Tam kalbime . nişan alın! Yaşa. sın Fransa! Ateş! Kendi idami için ateş — emrini bizzat kendisi veren mareşal bir müfreze askerin tüfekleri patlayın ca yere serilmişti. Bu suretle mareşal Ney idam e- dilmiş ve bu hikâye de tarih için burada bitmiş bulunuyor. Fakat, maresalın bu idam esnasında öl- mediğine inananlar şöyle diyorlar: Askerler, bu büyük kumanda- nr çok sevdikleri için veya kendi- lerine başkaları tarafından veri- len emir üzerine, mareşalım başı nın üstüne nişan almışlardı. Kur- şunların hiçbiri Neye isabet etme- di. Mareşalın nüfuzlu arkadaşları derhal onu gözönünden kaldırdr- lar gizli — bir surette Fransadan kaçırarak Amerikaya yolladılar. On dört gün sonra, vaktile Neyin ordusunda çarpışmış — ve şimdi Fransa ile Cenubt Karolina (A- merika) arasında işliyen gemide çalışan bir mütekait Fransız bah- riyelisi vapurda eski kumandanı- nı görünce tanıyor — ve kendisini de orduda selâmladıkları şekilde selâmlıyar. Ötekisi: — Beni kime benzettiniz? di- ye sörüyor. Eski asker: —. Siz”mareşal Neysiniz, diyor. Bizim eski kumandanımız. Diğeri: — Hayır, yanlışınız var. Mare. şal Ney iki hafta evvel Pariste F dam edildi, diyor ve derhal arka- sını ,dönerek kamarasına gidiyor, dört saatinde yanyana kalırlarsa rengin ve ihtiraslı bir his â'lemi içersinde yaşarlar ve ciddi işlerle uğraşacak vakitleri olmaz, Bu su- retle geçen dört tahsil senesi o ka- dar tatlıdır ki ondan sonra hayat kendilerine çok acı ve çok haşin gelir, galiba Amerikanın eski üni- versiteleri de bu fikird2. Ora'arda kızlarla erkekleri avyırryorlar, Har vard, Yale, Princeton üniversitele- ri yalnız erkeklere ve Bryn Mavr Vassar, Snuth üniversiteleri yal - nız kızlara mahsustur. Bu üniyer- bu müşterek ta'silin yi metice sitelerde tahsilin duhı «'T1t a'tu- ver4'&ine kani değilim. İki cinse ' Bu bütün Amerikalılarca kabul e- mensup çocuklar günün yirmi | dilmiştir. vapur Charlestona gidinceye ka- dar hiç dışarı çıkmıyor. Gemideki hâdise pek emin olma makla beraber, 1816 kânunusani- sinin 29 uncu günü Cenubi Karo- linada Charleston şehrine — Peter Stuart Ney isminde birinin ayak bastığı sabittir. Mareşalın — “ida- mından,, kırk iki gün sonra AÂme- rikaya gelen bu zat iki buçuk se- ne hücra bir köşede, kimse ile gö- rüşmeden, bir ingilizce muallimi olarak yaşamış, yirmi yedi sene şimalt ve cenubi Karolinada mu- allimlik etmiştir. Büyük şehirler- de yaşamaktan çekinen, toplantı yerlerinden kaçınan ve tek başr- na yaşamaktan hoşlanan bu ada- mın bilhassa Fransız — ihtilâline ve Napolyona dair kitaplara çok meraklı, olduğu görülmüştür. Bununla beraber, kalabalık şe. hirlerden uzak yaşamasma rağ- men, bulunduğu Georgetovn kür lübesinde, 1819 senesinde, Fran- sini tanımışlardı. Fakat — Peter Stuart Ney bu Fransızların ken- disi için mareşal Ney dediğini dur yunca derhal Georgetovndan ay- | rılmıştır. Gene cenubi Karolinada, Floren ce şehrinde yaşamış — olanlardan John A, Rogers isminde bir zabit şöyle anlatryor: “Peter Stuart Ney bizim eve ilk defa 1819 da gelmişti. Babam onu hususf muallim olarak tutmuştu. Babama kendisinin bir — Fransız muhaciri oldufunu, memleketin- den siyasi — * sebeble ayrıldığını söylemiş, /. -at başka izahat ve- remiyeceğini de ilâve etmiş, 41821 de bir gün sınıfta — onun dersinde idim. Çocuklardan biri bir gazete getirdi. Gazetede Napol yonun Saint - Helene adasında öldüğü haberi vardı. Ney bu ha- beri okuduktan sonra yüzü sapsa- rı kesildi ve düştü — bayıldı. Çor cuklar yüzüne su serptiler, ayılttı lar. Kendine gelince — mektepten çıktı, evine gitti. O gün akşama kadar dışarı çıkmamış ve kucak kucak bir takım kâğıtları yakmış. Herhalde bunlar kendisinin hüvi- yetini isbat edecek vesikalardı. “Ertesi gün Mr. Ney, olduğu halde bize derse gelmedi. Babam merak etti, aramağa git- ' H. Kendisini boğazında bir kesikle bulmuş. Gözüne — yerde bir kırık traş bıçağı ilişmiş. Herhalde, br- çağın kırılması onun hayatını kur tarmış olacak. Babam ona bu ha> hareketinden dolayı çıkısmış. Mr. Ney. «“ Bilmezsin, dostum, demiş. Napolyonun ölümü ile hayattaki son ümidim de söndü.., Amerikada mareşal Neye rast- ladıkları haberi Fransada da dı- yulmuştu. Bunun üzerine Melady isminde bir asilzade — kral Louis Philipe mareşal Neyin kaçtığı sa-> hi mi diye soruyor. Kral şu garip cevabı veriyor: — Siz de, ben de masonuz. Ma. resal Ney de masondu. Bu arada, mareşalın idamı ka- rarı üzerine meşhur İngiliz kü- mutat mandanı Vellington dükünün kral on sekizinci Louis'ye gelerek affı için ricada bulunduğu da hatırla- tıdır. Filhakika, dük de bir mason- du ve kralın, bu rica üzerine ma- reşali idamdan kurtarmayı bizzat kendisinin istemiş olması da muh- temeldir. Mareşal Ney hakkındaki bu şa. yanı dikkat hikâyelerin en mühim mi, şüphesiz, onun son — sözlerini nakledenlerin söyledikleridir. Şi- mali Karolinada, Davidson şehrin den Thomas D. Graham isminde- ki bir adam şöyle diyor: “Ben Peter Stuart Neyin hasta lığımda kendisine bakanlar ara- sındaydım. Son nefesini vermek ü- zere iken doktor Locke kendisine: “— Mr. Ney, dedi, pek kısa bir ömrünüz kaldı. Sizin kim ol- duğunuzu kendi ağzınızdan öğren mek isterdik. Büunun üzerine Mr. Ney, sakin ve kendine malik bir halde, dirse. ğine dayanarak doğruldu ve Lo- dneye bakarak: — Ben mareşal Ney'im, dedi. “Bu, onun son sözleridir.,, Büugün Paristeki meşhur Pere La Chaise mezarlığında bir mer- mer taşm üzerinde şu satırlar o- kunur: “Messina ve Moskova prensi Eichigam dükü, Beresina kahra- manı Michael Ney'in hatırasına.,, Oradan binlerce kilometre uzak- ta, şimali Karolinada, Salishury civarında Third Creek kilisesinin avlusunda kaba bir taş üzerine de şunlar yazılıdır: “Fransız ihtilâlinde Napolyon Bonapartın ordusunda açrpışmış olup 15 teşrinisani 1846 da 77 ya- şında olarak ölen bir — Fransızın hatırasıma.., Bu faş, münzevi mektep mual. limi F’etııerSı:uıftıqjı yerıgostermektedlf ı rini Paris mezar taşl.ardandaha“uj ret etmektedir. Kibrit krı"lj Lincoln'un " “Öldükten sonfâ jj m en meşhurl ; de kibrit kralı lsfj ger ile Amerikatl coln'un katili Jolf - dur. Yirmi yaşmdl ra kadar bir pa!' gelen İvar Kreif ç Meksikoda ve Ne'f"; da çalışmış ve İ man birkaç sene M nayiinin başmdâ mıştı. | Bir vakitler b mânlara, demi 15'* %â_ ER YA A devlet.lenne bol'Ç ger nihayet iflâs M verilen bir ha tihar ettiği Gene umumi Abraham Linoolîf Vilkes Booth ismi nedildiği gibi, gll yaralıyan smkâswd kerler tarafından kaçmış (yahut de edilmiş) ve İ"îğâdîoıdıb'mîj YENİTESLİMAT — “İLMÜHABERLE öldürmüştür. (D DıMıZ DAHAYÜKSEK FAiZ,DAHA EYİ ŞARTLAR TEMiN EDL HOLANTSE BANİÇ uN'“ 3

Bu sayıdan diğer sayfalar: