müddeiumumiler kimler arasında tayin, terfi “ akil kararnamesi yüksek » (o İasdikten geçti 18 — Adliye vekâlet Masında yeni bir tayin. il kararnamesi hazır me yüksek tasdika işti şudur: YA ÇIKARILANLAR #ğırceza reisliğine An. İN, 4 reisi Necati Temiz) Yi İbrahim Ethem Pek Flâzıiğ hukak hâkimli- Monu hukuk bökimi N AYA ÇIKARILANLAR yi! adliye müfettişliği. ep müfettiş Sait Özden, Ay, İeiumumisi Edip Heya- ,“üdar hukuk bâkimliğine Ceza hâkimi Münir Alte. İş * asliye hukuk hâkimi ar Giresun reisi Yahya Aç, onu müddeitimumisi eN YA ÇIKARILANLAR Ki, vie hukuk hâkimliğine Aram maüavinlerinden İki, Devran, Erzurum reis. ksrahisar o reisi Cema) Ya kadastro hâkimliği- Kadastro hükimi Hasip İS ağırceza relsliğine a reisi Mazhar Tevfik unceli ağırcera reisli. Yekir ceza hâkimi Ham- in reisliğine | Bilecik , ey Abdülcelil Bayer, İk, ddelurmumi muavinliği- müddeimmumisi Ce. Mudanya hikimliğine hikimi Salih Karasözoğ- İNU hukuk bükimliğine ati Mansur İçel, Gök“ ine Çatalca hukuk hâ- Erkatlı, İstanbul asti- Mikimi Şakir Güneri, fs» & hâkimi Muhittin Tep- VA bâkimliğine OKasla- Hi, Süddelumumisi Kemali 8 bâkimliğine Giresun Disi Tahir Sener An» ta Feisliğine Cebelibe- U reisi Galip Öztürü. YA ÇIKARILANLAR , Konya sulh bâ- İk Omay, Alanya hâkimli- İş Hüddeiumumisi Tevfik sorgu bâkimliğine “gu hâkimi Kemal MğyN ceza hâkimliğine Milddeitımemisi Hamdi özeliğına Diyarba» İ Mehmet Arıkan, kükirmiğine Arabsun “i Yalçınkaya, Şibinka iy, sine Kütahya müddel- İç Vüik Artuk, w ÇIKARILANLAR detumumiliğine Bolu muavini Zahit Tur, | Mihon Diyarbakır âzası Wei İzmir asliye cesa iya müddelamu. utlar, Akçanbâd hâ- iç zizlyan hukuk hâki- Serim, Raşmüddein. liğin . Ankara sulh Üner, Istanbul müd- Bolu müddelumum! muavinliğine Tağmen o müddelumumisi İsmail Hakkı Alaca, Mucur hâkimliğine Mersin sulh hâkimi İsmet Manik- oğlu, Bolu sulh hükinlişine Bolu #zası Atikgölü, Filis hükimliğine Pınarbaşı müddelumumi!si Yalçın Dağlar, Baş müddeiumuml. uua- vinliğine İstaobul mâdileiuramal muavini Ekrem Gökyardar, İstan- bul lera memurluğuna eski Siri müddelumumi muavini Osman Ce. mal Oğuzoğlu, Gebze müjdeiumu. | miliğine Demirci müddalumumisi Ruhi Gümre, Gümüşhane müddei- umumiliğine Görele müddeiumumi.. si Mehmet Ali Özdemir, Bandirma asliye âzalığına Bandırma sulh hâ kimi Şabahzat Alşın, Elâziğ âzalı- ğına Elâzığ sulh hâkimi Kadri O.| Buz, Germend bukuk hâkimliğine Konyo ereğlisi müddelumumisi Ne- eanti Ecren, Kurp hâkimliğine Sil” von müddelümumisi Tahir Aksoy, Van müddelumumiliğine OKarabu. ran müddeiumumisi Kemal Yörük. | oğlu, Antakya sulh mökhuliğine Baylan sulh hâkimi Hikmet Tüzer, | Istanbul sulh hâkimliğine Gebze müddeiumumisi o Matıp, İstanbul! müddelumurmi müavinliğine Bursa müddelumumi muavini Edip Önal| Yolova müddelumumiliğine İmralı ceza eri müdürü Hakkı Talimcloğ' | Tu, Elmalı ağırceza müddelumumi. liğine Urfa âzası Saim Göksoy, Av kara sallı bikimliğine temyiz mu- bakemesi raportörü Mirsot Yapah, Ankara müddelumumi maavinliği- ne Ankara sulh hâkimi LOtfGi Türk | Tgaz hâkimliğine Diyarbakır müd. | —— O, yolunu kaybederek tesadü- fen bu ormanlara düşmüş insan - ların ya öldüklerini, ya şifa bu maz bir surette-delirdiklerini söy lüyordu. v Niçin? Benim gibi en tehlikeli şeyler - deki hakikatleri öğrenmek mera - kma kapılmış bir adam için bu hal korku vermek şöyle dursun, daha cazip olmaktan başka neye yarardı? Garbm kuru fennine, ruhsuz tekniğine ve biribirine 20 raki bağlanmış ilimlerine inanmış olan beyaz insarlara, kendi ırk - daşlarıma nasıl kabul ettirebilirim vardır. Ve Hind ormanları, bütün a - ra dalma en müthiş ve en beye canlı sürprizleri saklayacaktır. Bizim Avrupa medeniyeti kendi ne menşe olarak hâlâ Hindistam tanıyor. Evet, fakat bu bir riva - yetten daha kuvvetli bir delile as- İş istinet etmemi; yor. Hindistanda yüzlerce biribi rinden ayrı insan arkı yaşamak - ta, Hindistanın ormanlarında he - nüz keşlolunmamış insanlar var. delumumi muavini Sadık Günay, Bolu âzalığına Tokat sulh hâkimi Nafiz Yamanoğlu, Denizli imüddel- umumi muavinliğine Ilga müddei- umumis! Diömter Söylemez, Sam. sun ağırceza Azalığına Şile müddei- ümumisi Tevfik Akım, Milân şehir bâkimliğine Balâ hukuk hâkimi Ta- bir Kâyserilioğhi, Ürgüp müddelu. mumiliğine Bozdoğan müddeiamu- misi Muammer Yahsi, Balâ hökim- liğine Balâ ceza hâkimi Emin Geb. zelioğlu, Manlsa sulh hâkimliğine, Afyon âzası Necati Aral, Adana hu- kak hâkimliğine Emirdağ hukuk hâkimi Niyazi Akkuş, Zile hokuk hâkimliğine Mudanya hâkimi Meh- met Ali eDrinöz, Yalvaç hukuk bâkimliğine Bolvadin hukuk hâki- mi Hakkı Alpsoy, temyiz muhake- mesi rapörtörlüğüne İlgaz hâkimi Hayrettin Deney, Bolvadin hukuk hâkimliğine İstanbul icra memuru Halil Tanrıkul, Diyarbakır âzahğı: na Mardin âzası Hüsrev Erdem, iGresun müddeiumumiliğine İstan. bul söirceza Azası Süreyya Sarnlef, Antakya ceza hâkimliğine Alaşehir müöddeiümumisi Haydar Eren, holandalıların ömrü Yazan: Medeniyet tarihi buradan, Hin- distandan çıkarılıyor. Fakat nasıl? Bunu hiç kimse bilmiyor. Meselâ, beyaz ırkın (ârf) dedi- ğimiz bir ırk olduğu ve bu ırkın Hindistandan Avrupaya hicret ettiği söylenip duruyor. Fakat bu rivayet, hiç bir za - man, bizat Hindistanın içinde ve insanlığın yazılmamış hakiki ta - rihinde tetkik edilebilmiş değil - dir. Hindistanda gezişim bana ev- velâ btiyük bir hakikat öğretti. Yani biz iki Hindistan olduğu” nu bilmiyoruz. Biri tufandan ev 5 ARALADI idam müfrezesi romanımız yazi çokluğundan bu- | gün konulamamıştır, Okuyuenları, mızdan özür dileriz. RAE ki kendi inandıkları dünyadah | başka da dünyalar, kendi bildikle- ; ri insanlardan başka da insanlar sırlar müddetince, bütün insanla -| Hindistanda 450 lisan kullanı") : | İ Mindiştanda dünyanın en eski insanları arasında Yazan: L. Busch 95 yılını vabşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyah; İnsanlığın bülün esrarı tufandan evvelki Hindistanda yalmaktadır velki Hindistan, biri yeni Hındi tan! Hindistan herkesin bil tandır. Fakat insani: ğın bütün esrarı hiç şüphesiz tu - fardan evvelki Hindistanda yat” maktadır. Bu Hindistan, zanne - dilir ki, bugünkü Hindistanın bir kısmıydı. Asla! Bilâkis bugünkü Hindistan tu- fandan evvelki Hindistanın bir kısmıdır. Zira tulandan evvelki Hindistan dünya vüzlindeki ye - gâne kara idi, yeyüne kıtal, Fakat hu kıta bugün batmış vw ancak adacıkları kalmış olan A- vustralvadan, Afrika ve cenubi Amerikaya kadar uzanmaktaydı. İste ük kıta tufandan ev - velki insanların büyük tarihlerini yaşadıkları, bugünkü medeni hazırladıkları, fakat bütün esra - rile batıp kaybolmuş kıtadır. Bu kıtanın etrafındaki deniz- ler henüz sığaktı ve ilk insanlar bu sıcak denizlerin içinden kâra” ya çıkmağa başlamışlar, yanar - dağiarın kenarlarında, sıcak göl - ler ve sıcak nehirleri takip ederek bu kıtaya asırlarca müddet zar - fında yayılmağa başlamışlar ve bir dehiz insanı olmaktan bir ka- ra insanı olmağa inkılâp edebil - mişlerdir, Hindistanda hâlâ suda teneffüs etmiye mahsus ve şimdi kurba- Zalarda, balıklarda grödüğümü (galsama) denilen uzvu tamamiy le mahvolmamış insanlar gördüm! Bu uzuv bu insanların kulak - larile genizleri arasında bulun - maktadır. Bu insanlar bu uzuvları vasrta- sile su ve yağlı topraktan havayı tahlil ederek ciğerlerine çekebilir- ler. Yani su içinde teneffüs edebi- lirler. Tıpkı kurbağalar gibi. Ondan dolayıdır ki, Hindistan da nemli toprak altına veya bir su dölü kaba kapandığı halde gün'er- ce yaşıyabilen fakirler görebilir - siniz. Bunda hayret edilecek hiç bi şey yoktur. Zira busünkü beya? insanlarda dahi kulak ve geniz ci- hazlarımız arasmda eski bir (ga Isama) ““azınm artığı belli ol - maktadır. (Devamı var) Yanlış kitap dedikodu- sunun (Baştaratı 1 incide) ye r#'ndiği şu mısra ( ği ra biustafa . Nibadın banda: (Asil murad hükmü ezel bulun dır vücud) i yazıl meşhur s€s ve sali (Asl “a murad sr Mikm -ü ezel bulmadır vücud) Ben de adı duyulmamış &ciz bu “hayır/,,a karşı, bayır di 0 Hayır, üstad, siz yanılıyorsu- nuz. Hiddetle kalkmışsınız, zi- yanla oturuyorsunuz. Mısra gene doğruya yakın yazılışı Mustafa Nihad:n kıtabımlakidir, ar İsmail Habibin Gkürsak mâna yarım kalmakta, hele bunu kendi beyti içine sokarsak o yarım mâna da tam bir mânasızlık olmaktadır. İsmail Habibin eğebiyat dersi kitaplarını tetkik edecek komis” yonda çalıştırılmıya başlandığını öğreniyoruz; eğer yeni basılacak kitaplara bu mısralar otorite ©- larak İsmail Habibin bu tashihle- riyle alınırsa asıl onların gene düzeltilmesi isteneceğini ve şim diye kadar olduğu gibi gene ©- kutan öğretmenler ( tarafından düzelttirilecek birer hata olaca- ğını şimdiden hatırlatmak borç olur. Mısrada, Muasır Edebiyat 'Ta- ribinin bir hatas: vardır: (asl 4i murad), (asil murad) şeklinde" çıkmıştır, Kelimeyi bu suretle okuyuş, teslim edelim, hem vezni bozar, hem mânayı. Bu nun da sebebi (1) nin böyle uzat- ma işaretli cimesr,, yani (asalet- li) mânasında bir kelime gibi o- kunmasıdır. Müellifin bunu bu mâna ile okumadığında tereddüt” bile caiz değildir; aruz vezninde bir melekesizliğe delâleti kabul olunacak bir misal olarak dene- bilir ki (asi) okumuştur. Bu takdirde dahi İsmail Habib, pek sevgilisi veznin (o bozulduğunu iddia edemez; zira, bilir ki divan şairlerinin belki yüzde elli eseri kısa hecelerin uzatılması suretile vezinli sayılmıştır. Uzağa git- meye ne hacet? Bu beyit, Ziya Paşanın (terc “i bend) indedir Ör.G.dA. akisleri | ve şüphesiz üsted, bu gürültülü makalelerin malzemesini topla” aya hasrettiğini öğrendiğimiz üç buçuk haftanın bir kaç daki- h beyti birde aslında bu- okumıya basretmiştir. O be en sonra gelen beytin ikinci 1 da (ne iktiza) diye başlar. | o Mutad bir okuyuşla (ne ıkti- za) başlangıcı (asil murad) oku- nusunun tıpatıp aynini vermiyor yni matrumede mısra (ne ile başlatan Ziya paşa, ) beceleriyle başlıyan bir veznin muktezasını İsmail Habib kadar bilmiyor mu 5d52. ette biliyordu ve şunuda biliyordu ki - © zamanlara göre « (me) kma hecesi uzatılarak oku” nabilir ve veznin (mef) hecesini karşılayabilir, O halde Mustafa Nihat, bahis- te hükmü, temyizi meslektaşları- nın takdirine terketmiş gibi bir etmeyip de İsmail üps — (Ne ıktiza) ile (asıl murad) bir vezinde midir, değil midir? diye sorsaydı (Edebi Yeniliği miz) müellifi ne cevap verirdi?. Bunu vezni bozmanın misali olarak dünyaya bhaykırdığına bakıp başını önüne eğmez miy- di? Bü vezin tarafı, yani bahsin şekil tarafı... Şimdi bir de esasa bakınız: İsmail Habib mısrar: (Asli muradı hükmü ezel bulmadır vücud) diye okuyor, Pek iyi. Hatırı için biz de böy» İe okuyalım; fakat mâna? Mâna ne olacak?. (Ezel hükmünlin. aslı, vücud bulmaktır.) Mısra: İsmail Habib gibi oku" yan bir adamın çıkarabileceği mâna işte bu veya buna yakın bir adır. Yukarıda yarım mâ- muradının Şimdi buna birde beyti ta- müâmlayan ikinci mısraı ekleyi” niz: (Zâbirdeki savab -ii batâ hep bahanedir.) Birinci mısram © türlü okunu- şuyla yazım kalan mânasına bu ikinci mıstadan da bir yardım görmüyoruz. Hattâ bu ikinci mısra da başlı basma kalmak yü” zlmden insan: — “Zâhird; savab hükümleri, hatâ hükümleri hep bahanedir.,, anladık; fakat ne yin bahanesi? neye bahane? diye üstadın yüzüne bakıp kalıyor? Ustadın yüzüne, Zira, biliriz ki şair 1939 un başıbozuklarından değildir; böyle rabıtsızlıklara mü- saade etmiyecek bir san'at sima“ sıdır . O halde, kusuru böyle okuyan- ivavinliğine Yalova isi Attlü Yurdakul, Elumumi"muavinliğine yy, Siamemi muavinle İLA ÇIKARILANLAR #iliye"aralığınn mülga Bedet Gökeri, Beyazıt N Milarğ Azası Ca. EC Kakimliğime An- A hükimi Hikmet Zi hay oracan hükimliğine 4 Müddelumumisi Ce. gntak vi ya sulh hâkimliği- #ulh hâkimi Rifat MN ceza hâkimliğine Mökimi Ragıp İnanç, Yhikimliğine Afyon &-| bak, Afyon âzalığına| imi Arif Aydin, Tun. | “mumiliğine Silifke a Hakkı Petenoğlu, | vi Dökimliğine Zile hm- mi <€p Balkan, İnegöl yöne Orhaneli müd- *vfik Vinel, Zongul. kimliğine Samsun akı pektaş, Giresun iy , hiklinliğine Manisa gin Yepeci, İstanbul i lela möddel- iy Mim Boşol, Mar- dha, Orhaneli hükimi Rem tey Müddetumumiliği. Ziya Gökulp, Man. İf, rün ceza hâkimi Bâ- Holanda bugünlerde ehemmi- yetli bir aktüalite oldu, O memle. ket de muharebeye karışacak mi, karışmıyacak mı? Karışırlarsa iki defa yarık olacak. Birincisi mu. harebe sahasının büyüyeceğinden dolayı. İkincisi de Avrupada en uzun ösnürlü adamların vasali ö - mürlerinin azalacağından dolayı. Holandanm istatistik merkez ofisinin en son çıkardığı sayılara göre, Avrupada ölüm nisbeti en az bulunan memleket Holanda oi. duğu daba yeni sabit olmuştu. Holandalılar muharebeye karşır. larsa yeni kazanmış oldukları bu rekoru kaybedecekler... Nazar isabetine inanan batıl fikirliler de, Holandaya nazar değdi diye tebessüm edecekler... İstatistik merkez ofisinin çıkardığı sayılara göre, orada 1870 ile 1879 yılları arasında erkeklerin vasati ömürleri 33,4, kadınlarınki 40/7 sene olduğu halde şimdi erkeklerin vasati ö- mürleri 65,1 kadınlarınki de 66,4 yıla kadar çıkmış. Bir memleket halkmın vasati ömrünün altmış yıl içinde böyle 15,7 ve 26,7 sene artması o memleket medeniyetinin pek ilerlemiş olduğunu gösterir. : Vasati ömür müddetinin artmasında en mühim ssbep, şüp. hesiz, çocuk ölümünün azalmasıdır. Holandada altmış yıl önce erkek çocuk ölümü yüzde 22, kız çocuk ölümü 20 olduğu halde şimdi erkek çocukların ancak yüzde 5 i kız çocukların da yüzde 4 ü ölüyormuş... Çocuk ölümünün azalması da bir memlekette sağtlıkk teşkilâtının mükemmel olmakla beraber o memlekette va. şayış şartlarının da rahat olduğunu gösterir, Bunun neticesi olarak, Holandada 1870 ile 1879 arasında yüzde ancak 6,7 kimse seksen yaşımı kadar yaşaığı halde, şimdi Holandalıların yüzde 25 i o yaşa kadar geliyorlarmış... Bu kadar uzun yaşamak bir saadet telâkki olunursa Holandalılar Avrupanın en mutlu insanlarıdır demek olur... Yukardaki sayılarda elbette dikkat etmişsinizdir: Kadınlar dalma erkeklerden daha çok yaşıyorlar, Vakıa Holandada, alt- miş yıllanberi erkekle kadın arasında ömür farkı asalmışsa da gene biraz farklıdır, hiç olmazsa 1,3 sene... Kiz çocuklarda er. kek çocuklardan daha az nisbette ölüyorlar. Bu bakımdanda fark azalmış olmakla beraber gene yüzde bir fark var. i Bu fark hemen her mer e vardır. Eski zamanlarda bu farkı erkekler harbe gittikleri halda kadınların evlerinde Kal, malarına hamlediyorlardı. Sonraları, harpler az oldukça, fark erkeklerin aile malşetini tedarik için çok yorulmalarına at- Halbuki çocuk ölümleri istatikleri tutmak Adet olunca veli sterilen ba iki sebebin de boş olduğu meydana çıktı. Kız çocuklar bile erkek çocuklardan daha az ölürler. Bu fark tabiattan gelir. Kadın vücudu daha nazik mekle beraber, erkek vücudundan daha dayaıkirdır. kadın vücudu erkek vücudundan daha az sarfeder, grjalarmdan aldığı kuvvetten daha İyi tasarruf eder, En iyi detili kain vü. Cudunun daha yağlı ve şişmanlamağa daha ziyads müsteit ol ması, da, (murad) kelimesini ondan sonra gelen (hüküm) kelimesine bağlamak isteyende bulacağız. Filvaki öyledir de... Mısra Mustafa Nihadm yaz- dığı gibi okuyunuz: (asl *i mi raj) terkibi -zarar yok” (asıl mu- rad) siretinde kalım, mâna de- ğişmez. Ziya Paşanın: (Aslı murad, hükm *i ezel vücwi balmadır * Zâhirdeki sa- vab -ühata hep bahsnedir.) demek istediği muhakkak ve bu istedi, mısram ancak ba şekli ile ifade etmek mümkündür. (Gicümüşte doğrudur, eğridir, İ diye ver'lsn hükümler hep birer bahaneden ibarettir, yoksa asıl İ maksat, ezel hükmünün, Allah iradesinin vücud bulup meydana gslmesinden başka bir şey değil- dir.) diyen bir adam size bir sey söylemiş, siz de bir şey anlamış olursunuz, Lâkin bunu İsmail Habibin tashihi suretinde okuyunca Yah- İ ya Kemalin mistik sesinin başına | geldiğini zannettiği katil feclası burada Ziya Paşanın muradı ba” şma gelir ve bu defa gerçekter gelir. (Daha var) Bir de havanlar şişman'ığı modaya uymaz diye sevmezler ve zayıflamak isterler. Halbuki kadmlatm tablatte erkeklere en büyük üstünlüğü erkeklerden daha yağ'ı olmalarıdır. Ondan dolayı, insanları en çok götüren, verem hastalığı kadınlarda ya. ri yarıya nisbettedir. AE AİLİİ NAAR TASA LAS YİL AZ ARA EZ