29 Ekim 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B S af . 5 Beyaz- l1 — Siyah, 2 — İ _ı_.,q_BAıcAuM NE ÇIKACAK... M % ki karışık cizgiler ve gelişi güzel serpilmiş sayılar ara- K ,'nnizgüzel bir resim saklı kil Fakat, bünu meydana çıkarmak h. t!ıwq' Hemen boyalı kalemlerinizi veya sulu boyanızı alın Na, — *Fasındaki yerleri, içindeki rakamlara göre, şu renklere Sarı, 3 — Eurşuni, 4 — Açık “ Köyu mavi, 6 — Yeşil. “Umhuriyet "ah âlzhh için hayat, saadet OB 'tim olan sevgili Cum- '| On altıncı yıldönü - Ge OTuz, 4 haz“. in — bugünkü ileti | kâand"ıayan. bize hürriye- %% an, milli benliğimi- t 'Itlıqe Ümhüriyet bundan # îWel 29 teşrinievyel- I n eıind?ilîu:lişa:nlaı'ırı ve düş €n kurtaran, Türke Kaf dyan, Ebedi Şefi - tür. o bugün aramız- âng | « 40i W NL T n Ğ _ İSi ancak Cumhuri- B Yılinı görebildi. Fa - j m Tuhu bizimle beraber: *"h—î bizim Ebedi Şefi - yi hi an kendisini yanı - YN 'm%ekteyiz. Bugün, 1 Mmllzın on altıncı yılı- # v O'nun da ruhu şad W" (ymîînmm bulunuyor. T kurduğu Cumhuri - | N O'nunla beraber çalı- W u © arkadaşr sevgili Vah z İnönü'nün ön- .Gtt.tğ:_'a» bütün — haşmetile b Süği me Ve çünkü, bize ema- E m& Ürk Cumhuriyetinin, B !rehî:“'iler_irün omuzunda Mi ine emin bulu- - İ 'e bi ”) A * Tütşmr .. , * _mşöîmhuriyetimizin ön Ümünü — kutlarken W kalbi B L İ nde bu meşut dev- l Thiş Yün kahraman Atar İ Hlişeyj Sükran böret var. 'ğâ'ürkî-r’ Gövüstüler, yen . Ü an N lâyık olduğu bü- | Cti ? İğz OStilar, w Müstakil bir idare İ M j il gün, her sast c*flesreoek bir hayat Umhüriyet devridir. İ B ha VW € P ) * t define peşinde başına İ anlatıyorduk, ’”İ" ! tğfme adasında dolaşır la nasıl çar - şadamı €& © ada hüküm - bil; & nasıl karşı - .““'înaîm“nuz. Simdi Tat- dri İle îrş%d;aber, bir kaplanla Bayramımız Eski idarelerin elinde bir hâra: beye dönmüş olan ana yurdu'nuz Cumhuriyet idaresi. altında can - landı, o güneşin ışıkları ile parla- dı ve bugünkü saadet devrine a * vuştu. Eski idarelerin ihmali altında geri kalan kafalar Cumhuriyetin nurlarile aydınlarıdı, gözleri onun parlak ışıklarile açıldı ve ilerisini görmiye başladı. Eski idarelerin baskısr altında fakir kalan Türk halkt, Cumhüu - riyetiri hür havası ile silkindi, kal kındı ve onun bahşettiği zengin - liklerle kendine geldi, refah ve sa' adete kavustu. We'nihayet, cahil brraktılmak is. | tenen Türk çocukları Cumhüriye- tin feyzi ile okudu, dünyanın ileri hayatını tanıdı ve kendisindeki gücün, kuvvetin inkişaf — edeceği bit saha buldu. İşte, Atatürkün bize emanet et tiği Cumhuriyet, bizim bütün ha. yatımız olan bu nimetlerdir. Türk gençliği bu cumhuriyeti — ilelebed yaşatacaktır ve buna, bugün tek - rar Atatürkün manevi huzurunda söz veriyor. Şen Sözler KöÖPEK Kedi, köpek meraklıer bir &- damdi. Dir gün satılık güzel bir köpek gördü, sahibine: — Köpek çoök hoşuma gitti a- ma, dedi, bacakları biraz kısa geliyir bana, Köpeğin sahibi gülümsedi: — Nasıl olur, efendim! — dedi. Bakın, dört ayağı da yere deği- y0'l'..ı ÇARE Doktora muayeneye gelmisti. Derdini anlattı: — İşitme hassamın azaldığını hissediyorum. Öyle ki, öksürdü- ğüm zaman öksürüğün sesini du” yamıyorum. Doktor: — EKeolay, dedâ sizi daha kuv- vetli öksürtecek bir ilâç vere - SÜT — Oğlum sütçülerin halis süt diye bağırmaları için ne lâzım? — Butü herkes Bilir, tabil, terkos suyu lâzım. MEKTUP Doğan bubasına sordu! — Neye mektuba 30 * tarihini attın, bugün'ayın 27 st değil ni? Babası cevap verdi: — Evet ama, melrtubu postaya At diye sana vereceğim de onun İçim. DUA Kapıya dilenci gelmişti. İhti- yar teyzenimn gönlünden vüz pa - râcık koptu. Dilenciye verirken: — Al bakalrm, dedi, al da: sıh- hatıma düa et. O zaman dilenci: — Sizi pek sıhhatte görmlüyoa- rum, dedi. Yüz para daha verirse Hiğ. ÖTELDE Müşteri sabahleyin otelden çı- karkern: — Paranızdan kesecçeğim, de- di. Zira sabaha kadar uyku uyu- yamadım. Hep tahtakurüsu ayık- ladım; sivrisineklerle çarpıştım. Büunun üzerine otelin kâtibi: — © halde, dedi, siziden ayrıca elektrik parası da alacağız. L_ e- AMERİKALILARIN Amerikalıların kanunları bazan öyle garipleri vardır ki bunları insanın herkesi güldürmek. için yaptıklarını sanacağı geliyor. Bakın meselâ burada onlardan ikisini görüyorsunuz... Amerikanın bazı yerlerinde lü- zumunldan. fazla uzun sakalla GARİP AÂDETLERİ gezmek yasaktır. Bu gibi insanla- rın hemen polis sakalma yapışır.. Lokantalarda müşteriyi tahkir eden garsonlara karşı da kanun- da bir hüküm vardır: Bunları lokanta sahipleri değil, bizzat. hükümet cezalandırır... Dünyada bizim görmediğimiz birçok garip şeyler vardır. Fakat bunları göremiyorsak görenlerden bDilenlerden öğrenmemize de mâni yok yal Resimleri takipederek a" şağıdakileri okuyacak olursanız dünyanın dört bir tarafında se . yahat etmiş olursunuz. * Çinde arka hamalları eşyadan fazla insan taşır. Çünkü orada araba, otomobil hemen hemen yok tur. Ya tahtiırevan dedikleri şey- ler vardır: Üstü kapalr bir koltuk olan: bu tahtrreyanların içine yol" cü oturur, dört kolundan iki kişi tutar, götürür; yahud da yolcuyu yalnız bir hamal, resimde gördü . Bünüz gibi, arkasına: alır, götürür. * Konuştuğumuz lisanlar bir zaman gelecek yer yüzünden sili * ki yunanca gibi dilleri artık ko- nuşan yoktur, bunlara “ölü diller” diyorlar. Onun için nasıl konuşul" duğunu, da pek iyi bilmiyoruz. binlerce sene sonra, artık bunları konuşacak kalmasa da, bugün ko. nuşulduğu gibi duymak mümkün olacaktır.Zira, Fransadaki bir ilim müessesesi bugün, bütün dünya * daki dilleri en çok konuşulan keli. meleri ile, plâğa alıp saklryor. Bun lar asırlardan sonraki nesillere ka- dar saklanacak olursa meselâ bun' dan on bin, yirmi bin sene sonra yine bugünkü dilleri dinlemek mümkün olacaktır. için elinde hiçbir şey yoktü. Yar nız, beline sarılı olan bir ip vardı ki bundarı nasıl istifade edeceğini bilmiyordu. Fakat, birdernbire aklına bir şey geldi ve düşündüğünü derhal tat- bik etti: Belindeki ipi çözdü ve bir ucur Tarzan hakikaten iyi bir nişan- cıymış, Kemend bir atışta kapla- Tarzan, artık avını ele geçirmiş sayılabilirdi. Kendisinin, bu yır" tıcı hayvanla nasıl çarpışacağını merakla bekleyen iki muhafız o - .nun bu cesareti karşısında par - makları ağızlarında kalmıştı. Tarzan, büyük bir memnuniyet- le, mücadelesine devam ediyor ve ipin ucundaki kaplanı, hareketle- rile, sağa sola çevirerek, ipe do- luyor, onu kımıldayamaz bir hale getirmeye çalışıyordu. Kaplarım bayıltarak yere serdi- ği adamın, ada hükümdarı oldu- ğunu söylemiştik. Tarzan kaplan- la uğraşırken © mızraklı iki muha- çalışryorlardı. Nihayet, hükümdar kendine gel di, Etrafına bakınarak: — Ben neredeyim? diye sordu, — Ormandasınız, efendim, 3: fız da hükümdarlarını ayıltmağa | Ne Garip Şeyler ... | necek. Nitekim' bugün lâtince, es. | * El sapâmı en iptidal bir, zıra. at âletidir. Bugün hayvanların ve- ya mâkinenin çektiği sapanları e& kiden insanlar, resimde gürdüğü .- nüz gibi, tutarak, toprağı sürer - lerdi. Fakat, bugün Afrikarın ge ri kalmış insanları arasında top . rağı bu şekilde sürenlere rastgeli- * Bahriyelilerin paçaları niçin genişlir? Bunu Hepiniz bilirsiniz ve belki de merak etmişsinizdir. 'Fakat, bahriye askerlerinin paça” larırım geniş yapılmasının bir â. det olageldiğini" sanırsımız. Fakat öyle değildir.. Bunun. sebebi; de - nizcilerin, bazır yerlerde, paçaları sıvayıp suyar girmeye meebur ol - malarıdır. O zaman, geniş- olan paçaları dizkapafının üstüne ka . dar. çekmek: mümkün olmaktadır | okuyucuya da mühtelif BİLMECE Ü .N T.Rİ. EMUİYTİ. İ ( Az 'FL C1 YI..DO, ÜM. D Bu tam bir cümledir, Nakllüaların yerine aşağıdaki harflerin münasip- lerini yerleşlirirseniz cümle orla- ya çıkar., Aşağıdaki harflerin yekü- nu, cümlede gürdüğünüz — noklala- rın adedi. kadardır. Bu takdirde harfler, noktaların yerlerine konur- sa ne bir harf artacak, ne de baş; bir oklta kalacak demeklir: Noktalara yerleştireceğiniz hart- ler şunlardır: BGÜÜÜÜÜYRRRHEEN NNNNLL Doğru halledenlerden — birinciye bir köl saati, ikinciye bir cüzdan, üçüncüye bir dolma kalem, iki yüz hediyeler yereceğiz. HABER ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu 29 BİRİNCİTEŞRİN O zaman hükümdar: — Kaplan ne oldu? diye hay - kirdi. Kendisini kaplanın ağzında his sederek bayıldığı anlaşılryordu. Bunun üzerine Tarzan: — İşte! diye, ipinden tuttuğu kaplarır hükümdarın karşısma ge- Define adası hükümdarı, bir kap lanr kuzu gibi ipe bağlamış, ar - kasından çeken bu adamı görünce evyelâ hayret etti, sonra onu tak- dir ederek: — Bravo delikanlı! dedi. Sen cesur bir adammışsın! Senin adın | ne bakalım? — Tarzan! Define adasının hükümdarı bu ismi ilk defa işidiyordu. Fakat karşısındakinin ne kuvvetli bir a- dam olduğunu, onun birçok ma - ceralarını işitmeye lüzum olmadan bu tek vaka ile öğrenmişti. Tarzan, hükümdar ve iki mu - hafız, saraya döndüler. Hüküm - dar; lışan fakat senin tarafından esir edilen şu hayvanı bana hediye e- der misin? diye Tarzandan kapla- nı istedi ve: — Buna mukabil sana ne ister- sen vereyim, dedi. Tarzan da: — Hay hay, efendim, cevabını sarayınızdaki gizli definedir. Hükümdar, hayatını kurtararnı bu delikanlıya istediği —defineyi verdi ve Tarzan giriştifi bu yeni macerada da kuvyeti, zekâsı ve mahareti ile muvaffak olarak, de fine koltuğunun altında, adadan döndü... SON

Bu sayıdan diğer sayfalar: