Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
GAZETESİNDE | Çok içli bir aşk ve harp romani| (Kan konuşuyor! Kaflı Kadi ICcan . ——— Takip edeceğiniz bu-ilk-parçalardan eserin ne kadar hareketli ve canlı bir üslupla yazıldığını göreceksini” Yüzbaşı Mntanyb'l * — Yüzbaşmm.. . — Hazır mısmz?, — Atım. — Kılavuz?, — O da hazır.. — Pek' güzel ,siz gidin, bBen ye- tişirim |.. » Mülâzim'Macyo kolunu kal- dirdi, yürüyüş kumandasını verdi — ve atmı mahmuzladı.' Hahbeş dağ- # B | İarmm sarp yollarma alışkın olan 4 bu sert tırnaklı çevik hayvan, ile- ri atıldı. Diğer atlılar da onun ar . dmnda yola çıktılar, Bu Eritrede, Habeş Hhududuna * bir kaç saat uzak olan Barakit ka- lesindeki'ltalyan bölüğünün bir ! » kısmr idi. T 4 Mülâzim Macyonun yanında sırım gibi ince vücutlu, otuz beş yaşlarında bir Habeşli bulunuyor- du; sırtmda beyaz bir bornuz vardı; sol kolunda bir kalkan ve sağ elinde bir mızrak taşıyordu; zift kadar kara olan atmın gemr lerini srmsıkrı küçük ve parlak gözleriyle, önlerinde uza- nan yalçın dağları ve sarp yolla” rı süzüyordu. Bunların ardımda ise çavuş Sa- liyanti ile onbaşı Koranzo bulunu” yordu. Saliyanti orduda cesaret ve ni- şancılığiyle tanınmıştı. En arkadan ,sekizi İtalyan ve sekizi de Eritreli olmak üzere on altı süvari geliyordu. Onbaşı Koranzo atınm üstün” tutuyor, Yarınki Y AWİIT gazetesinde okuyunuz ! de sarsılırken Saliyantiye doğru başmı uzattı:. — Yüzhaşmm bu'işi nasil olup | ta yaptığına şaştyomm. .Dedi. Sa'" santi gülümsedi: — Sen Somaliden yeni geldiğin için bilmiyorsun. Yüzbaşı Matan- yo sahiden gözüpek delikanlıdır. Bundan başka yedi yıldanberi bu” rada bulunuyor, her yeri tanır, yahşilerle iyi anlaşır; onların çap- raşık dilini bile hemen hemen öğ” renmiş gibidir .Hele Ras Yatsu ile arası pek iyidir; sıksık biribirleri- ne hediyeler gönderirler. — Biz Somalide bunlarm, değil ziyafetlerine gitmek, görmek istemezdik. — Habeşistanın Ogaden taraf- larr Adigarttan ve diğer şimal ta' raflarından daha yabanidir. Hem, elimiz boş değil ya.. VAT ; yüzlerini Silâhlarımız — Topu topu on dokuz kişiyiz. Bunların da sekizi Eritreli.. — Yüzbaşı Matanyoya hiç ol mazsa altmış - kişi ile gitmemizi | mülâzim Macyo söyledi. Buna yüzbaşı ne cevap verdi, biliyor musun ?, — Ne dedi?,. — Korkuyaorsanız hepiniz bura- da kalın ,ben yalnız başrıma gide- rim,.,dedi. — Hlem de gider.. Yüzbaşı Ma- tanyo bir zabit olduğu kadar, dip' lomatlık ta bilir: Yirmi bir yıl ön- ce Adaovada silihla alamadığımızı şimdi almanın mümkün olduğuna inanmıştır; bu prensipi hükümet kabul etmeden evvel tatbik ediyordu. mavi boncukla v * &'T » -.. ğ »— * * b . — İngilizlerin yaptığı gibi.. — Evet... Bundan başka, bir şey daha var,,, — Nedir?. ı — Söz aramızda.. Ras Yatsu ile kardeşi etasu biribirleriyle w yuşamıyorlarmış. Yatsu kafasiyle yaşar ve Avrupalılar gibi olmak, Habeşi de Avrupa gibi yapmak is- ter; bizimle hoş geçinir.. Getasu tam bir Habeşli imiş; bizi denize dökmek istermiş!.. Genç, dinç, gözüpek bir adammış; bakışları, şimşek gibi imiş ve senin mavzer” le vuramadığını o, mızrakla vu- rurmuş!/. . — Allah belâsımı versin!.. Oga” dende ne kadar zavallı arkadaşım bu uğursuz mızraklarla can verdi- ler, Sesi olmıyan bir silâh.... Nere den geldiği belli olmıyor.. Anla- mak için bakmırken ikinci veya ü- çüncüsü kaburgaları deliyor! . — Çeneni kes. Gittiğimiz yer de de böyle söylenirsen hapı yut” tuğun gündür. Bizim başımıza dert açarsın. Habeşlerin arasında güzel İtalyanca öğrenenler vardır. Diline dümen tak!. İkisi de sustular... Atlılar, kıvrıla kıvrıla yükselen güzel bir yoldan Habeş hududuna | doğru gidiyorlardı. Bu sırada atlıların biraz önce ayrıldıkları evin salonunda yüz- başı Matanyo güzel ve genç bir ka dımı kollarının arasında - sıkıiyor, dudaklarından öpüyor; sonra: — Artık bırak beni.. Geç ka- lacağım.. Haydi, Mariyacığım .. Diye âdeta yalvarıyordu. İş başımda sert ve yılmaz olan bu genç adam, karısına karşı bal" mumu gibiydi. F | Bunda da hakkı yok de gildi; çünkü Manyıyı nca şe viyordu ve evleııefr an üç. ay olmuştu. Te Matanyo, o tarihten tam yirmi dokuz yıl önce Kalabriyanım, Ka- tanzaro şehrinde doğmuştu; ba” bası çiftçi olduğu halde o asker o- mak istemiş, dileğine ermişti. Yedi yıl önce mülâzim olarak E> ritreye gelmiş, az zamanda yüz- başılığa kadar yükselmişti. Asma” radaki fırka kumandant Miralay Gabriyonun kızı ile sevişmiş, bu yuvayı kurmuştu. Orta boylu, esmer ,kara gözlü, | dinç bir adamdı. Karısmı deli gibi seviyordu. Mariya ise henüz on dokuzunda idi. O da babasiyle birlikte yıllar- danberi Eritrede bulunmuş, bu * ranın havasına, suyuna ve yaşa” yışma alışmıştı; hele biniciliği pek meşhurdu ;manevralarda, avlarda her zaman habasmın yanında atlı olarak bulunur; korkulu gezinti * ler ve yolculuklardan vahşi bir haz duyardı. : Nişancılığı da hatırı sayılacak kadar yamandı. Miralay Gabriyo bunun içindir ki genç evlileri As- maradan uğurlarken damadına şöyle demişti: — Mariya senin icin yetiştiril - miş bir kadındır. Her an korkulu olan hudut boyunda o sana bir yük değil, yardımcı olacaktır. Yeni evliler ,buraya geldikleri ü çaydanberi de her sabah bir iki saat süren at gezintilerini yapıyor- lardı. Hattâ bazı günler yüzbaşı t Matanyonun işleri olursa nm dudaklarından öpüyor? — (| » —- Haydi sevgilim ,sen Sal! “| Ü'ile birlikte git.. Bugünlük " Maâzur gör..«. [ Diyordu. - Mariya, küçük_tenBen Bi ı lerin esrarlı yaşayışları, t detleri hakkında yüzlerce, ' ! şeyler duymuştu; ne zaman j beri bunları yakından ve gÖ” görmek arzusunu bcslıyoıd*;wı ; kat bir türlü bu arzusuna © yordu. M Eritrede birçok Habeş köY nl ve kasabaları vardı. Fakat İtalyan idaresi altında asıl J!v .terlerini kaybetmişlerdi; buf? halk, dağlık Habeş ülkesi bö'! dan çok farklıydı; başka " zamanlarda, denizden gelef (ğ: bancı milletlerle kaynaşarak * y ş ayrı bir tip olmuşlardı; henüf 4, rer Avrupalı olamamışlar; "" Ki olmaktan da çoktan uzakıaııj | bulunuyorlardı. Mariya onlar — | sevmiyordu. :ı'_'_' Genç kadının gözleri h“düî; k ötesinde, Adigart ve Aduvayf PI tâ daha uzaklara bakryordu- pö h Habeşlilerin mukaddes $ kwf :ı olan Aksüm hakkında duyü! wldı '?ı nı kendi hayalleriyle de zeng' ç Katf ( nın çarpıntılarını buluyordu" baf h Bunuün için şimdi kocasın!? pij * nuna dolanmış olan kollarm? M b türlü ayırmıyor, hem 797 y hem de yalvarıyordu: ; î,ııi” — Neden beni götürmüyo. sanki? Dört nal sürünce süv* l çok geçmeden yetişirz de geîgll’ bile. Haydi benim sevgili, : Matanyocuguml.. tirince, gönlünde bir sıla df