21 Ekim 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

21 Ekim 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» bir kaç saat uzak olan Barakit ka: PPM KA YARIN K VAKİ GAZETESİNDE Çok içli bir aşk ve harp romanli Kan konuşuyor Kadirca n Kaf İı 7 Takip edeceğiniz bu ilk-parçalardan eserin ne kadar hareketli ve canlı bir üslupla yazıldığını göreöeksini/ Yüzbaşı Matanyos — Hey, Maeyol. — Yüzbaşım.. — Hazır mısmız?, > — Evet yüzbağım |. : — Atım, — Burada. — Kilavuz?.' —O da hazır.. — Pek güzel şsiz gidin, ben ye- © töşirim!.. — Başüstüne yüzliegin.. ” Mülâzim!Macyo kolunu kal dırdı, yürüyüş kumandaşmı verdi ve atını mahmuzladr. Habeş dağ- larmın sarp yollarma alışkın olan bu sert trmaklı çevik hayvan, ile- ri atıldı? Diğer atlılar da onun ar dndaf yola çıktılar. Bu Eritrede, Habeş hududuna lesindeki'İtalyan bölüğünün bir kısmı idi. di Mülâzim Macyonun yanımda sırım gibi ince vücutlu, otuz beş yaşlarmda bir Habeşli bulunuyor ! du; sırtmda beyaz bir bornuz! vardı; sol kolunda bir kalkan ve! sağ elinde bir mızrak taşıyordu; | zift kadar kara olan atınn gem | lerini sımsıkı tutuyor, küçük ve | parlak gözleriyle, önlerinde uza- | nan yalçın dağları ve sarp yolla” | rı süzüyordu,. Bunların ardmda ise çavuş Sa liyanti ile onbaşı Koranzo bulunu” | yordu. Saliyanti orduda cesaret ve ni- | şane:liğiyle tanınmıştı. En arkadan .sekizi İtalyan ve | sekizi de Eritreli olmak üzere on altr süvari geliyordu. Onbaşı Koranzo atınm üstün | ce Adovada silıhla de sarsılırken Saliyantiye doğru başını uzattı: — Yüzbaşınm'bu'işi nasil olup ta yaptığına şaşiYorüm. Dedi. Sa” santi gülümsedi” — Sen Somaliden yeni geldiğin için bilmiyorsun. Yüzbaşı Matan- yo sahiden gözüpek delikanlıdır. Bundan başka yedi yıldanberi bu” rada bulunuyor, her yeri tanır, yahşilerle iyi anlaşır; onların çap” raşık dilini bile hemen hemen öğ” renmiş gibidir .Hele Ras Yatsu ile arası pek iyidir; sıksık biribirleri- ne hediyeler gönderirler. — Biz Somalide bunların, değil ziyafetlerine gitmek, görmek istemezdik. — Habeşistanın Ogaden taraf- ları Adigarttan ve diğer şimal ta" raflarından daha yabanidir. Hem, elimiz boş değil ya.. VAK san, yüzlerini Silâhlarımız — Topu topu on dokuz kişiyiz Bunların da sekizi Eritreli,. — Yüzbaşı Matanyoya hiç ol mazsa altmış kişi ile mülâzim Macyo yüzbaşı ne musun, — Ne dedi?. — Korkuyorsanız hepiniz bura" gitmemizi söyledi. Buna verdi, biliyor | cevap da kalın ,ben yalnız başıma gide rim, ,dedi, — Hem de gider.. Yüzbaşı Ma- tanyo bir zabit olduğu kadar, di lomatlık ta bilir: Yirmi bir yel alamadığımızı şimdi mavi almanın mümkün olduğuna inanmıştır; bu prensipi hükümet kabul etmeden evvel tatbik ediyordu i boncukla — İngilizlerin yaptığı gibi.. — Evet... Bundan başka, bir şey daha var,, — Nedir). w — Söz aramızda.. Ras Yatsu ile kördeşi etasu biribirleriyle ir” yuşamıyorlarmış. Yatsı kafasiyle yaşar ve Avrupalılar gibi olmak, Habeşi de Avrupa gibi yapmak is- ter; bizimle hoş geçinir.. Getasu tam bir Habeşli imiş: bizi denize dökmek istermiş!.. Genç, dinç, gözüpek bir adammış; bakışları, şimşek gibi imiş ve senin mavzer” le vuramadığını o, mızrakla vu- rurmuş!. — Allah belâsmı versin!,. Oga” dende ne kadar zavallı arkadaşım bu uğursuz mızraklarla can verdi- ler, Sesi olmıyan bir silâh... Nere den geldiği belli olmıyor.. Anla” mak için bakınırken ikinci veya ü- çüncüsü kaburgaları deliyor! , — Çeneni kes. Gittiğimiz yer de de böyle söylenirsen hapı yut tuğun gündür. Bizim başımıza dert açarsın. Habeşlerin arasında güzel İtalyanca öğrenenler vardır. Diline dümen tak!. İkisi de sustular... Atlılar, kıvrıla kıvrıla yükselen güzel bir yoldan Habeş hududuna doğru gidiyorlardı. Bu sırada atlılarn biraz önce ayrıldıkları evin salonunda yüz” başı Matanyo güzel ve gen; bir ka dımı Kollarının arasında sikiyor, dudaklarından öpüyor; sonra: Geç ka Haydi, Mariyacığım .. — Artık birak beni. lacağım.. Diye âdeta yalvarıyordu. İş başmda sert ve yılmaz. olan bü genç adam, karısına karşı bal” mumu gibiydi. İ viyordu ve evleneli anca i anca Bunda da hakkı yek de ğildi; çünkü Mariyayı 2 sy üç ölmüuştu. : Matanyo, o tarihten tam yirmi dokuz yıl önce Kalabriyanm, Ka tanzaro şehrinde doğmuştu; ba" bası çiftçi olduğu halde o asker o mak istemiş, dileğine ermişti. Yedi yıl önee mülâzim olarak E- ritreye gelmiş, az zamanda yüz“ başılığa kadar yükselmişti. Asma” radaki fırka kumandanı Miralay Gabriyonun kiztile sevişmiş, bu yuvayı kurmuştu. Orta boylu, esmer ,kara gözlü, dinç bir adamdı. Karısmı deli gibi seviyordu. Mariya'ise henüz on dokuzunda idi. O da babasiyle birlikte yıllar danberi Eritrede bulunmuş, bu “| ranm havasına, suyuna ve yaşa” | yışma alışmıştı; hele biniciliği pek meşhurdu ;manevralarda, avlarda her zaman babasmın yanında atlı olarak bulunur; korkulu gezinti * ler ve yolculuklardan vahşi , bir haz duyardı. Nişancılığı da hatırı sayılacak kadar yamandı. Miralay Gabriyo bunun içindir ki genç evlileri As- maradan uğurlarken damadına şöyle demişti: — Mariya senin icin yetiştiril * miş bir kadındır. Her an korkulu olan hudut boyunda o sana bir yük değil, yardımcı olacaktır. | Yeni evliler ,buraya geldikleri | ü çaydanberi de her sabah bir iki | sanat süren at gezintilerini yapıyor” lardı. Hattâ bazı günler yüzbaşı Matanyonun işleri olursa M nm dudaklarından öpüyor? — Haydi sevgilim ,sen 52 ö'ile Birlikte git. Bugünlük MAZUT gör. Diyordu. *- Mariya, küçüktenberi lerin esrarlı yaşayışları, tuhsf detleri hakkında yüzlerce, b şeyler duymuştu; ne zamani beri bunları yakmdan ve g9 görmek arzusunu beniyorii kat bir türlü bu arzusuna yordu. N Eritrede birçok Habeş kö ve kasabaları vardı. Fakat * İtalyan idaresi altında asıl .terlerini kaybetmişlerdi; bw halk, dağlık Habeş ülkesi dan çok farklıydı; başka zamanlarda, denizden gele” j bancı milletlerle kaynaşarak i ayrı bir tip olmuşlardı: henüi, rer Avrupalı olamamışlar; #” li olmaktan da çoktan uzak bulunuyorlardı. Mariya on sevmiyordu. Genç kadının gözleri vel ötesinde, Adigart ve Aduvaf”, tâ daha uzaklara bakıyordu” Habeşlilerin mukaddes şehi olan Aksum hakkında duyd”” yi nı kendi hayalleriyle de zenf' tirince, gönlünde bir sıla nin çarpıntılarını buluyordu pi Bunun için şimdi kocasi y nuna dolanmış olan kolları" Me türlü ayırmıyor, hem hem de yalvarıyordu: a — Neden beni götüne sanki? Dört nal sürünce sü“ çok geçmeden yetişirz de$ bile. Haydi benim sevgili. Matanyocuğum!.. Yarınki WAAW UT gazetesinde okuyunuz ! Uv l

Bu sayıdan diğer sayfalar: