Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
| ğ N Ç DAAARAARAAA DA RAOPR AO PAD Tarzan Define peşinde Vahşi ormanlar kahramanı Tarzan'ınn size çok heyecanlı bir macerasını anlatıyorduk: 'Tarzan, Afrika sahillerinden uzakta bir Defineadası olduğunu işitiyor ve karısiyle, birkaç arka. daşı ile daha kalkıp buraya gidi- yor. Orada başına türlü macera geliyor. Nihayet Defineadası hü. kümdarımın adamları ile karşıla. gıyor. Onlarla giderken bir hay- van sesi işitiyor ve sesin geldiği tarafa doğru gidiyor. Şimdi iki adam konuşuyorlar: — Evet, öyle. esasen o bizden kaçmadı ki. Bilâkis, bizimle bera - ber gelmek istiyordu. Fakat her halde aslanları, kaplanları daha fazla seviyor... İki mızraklı gülümsediler. Sara - yın kapısına gelmişlerdi. Hüküm .. dara, gördüklerini, tabit biraz değiş. tirerek ve karar verdikleri şekilde, anlatmak üzere içeri girdiler. » » » Biz gelelim, Tarzana. 'Tarzan, yırtıcı hayvan sesinin geldiği tarafa doğru koşa koşa gitti. Biraz yaklaştıktan Gsonra, sesin daha yakından geldifini duydu , Tarzan artık bu işlerde tecrübe sahibi olmuştu. Bunun, bir aslan sesi olduğunu tanıdı. Hem de, bir erkek aslandı... Fakat biraz evvel duyduğu insan sesi şimdi kaybol - müştu. ÂAcaba aslatı, adamı boğmuş ve yemiş miydi?.. Çok geçmeden aslanla ve as. lana yem olmak üzere yere seril. miş olan adamla karşılaştı. Aslan ,ağzını açmış, köpük - ler saçıyor, Tarzana dehşetle ba. kıyordu. Biraz evvel, adamı yere ser . mek için çok uğraşmış olduğu anlaşılryordu. Öyle olmasa her halde derhal Tarzamın - Üüzerine atrilir, onu parça parça paralaridı. Fakat Tarzan, karşısında, dim dik duran bu tehlikeyi görmüyor gibi, hemen yere yatan adamın üzerine kapandı ve onun henlz sağ olup olmadığın ranlamak is. tedi. Aldam henüz yaşryordu. Asla. nım karşısında, ya kuvveti kesi. lerek, yahut ta korkudan bayıl - mış olacaktı. Tarzan, adamım yaşamakta ol. duğunu öğrendikten sonra ken. di kendine : — Şimdi srra aslana geldi, de. di.. Aslan da, sankti hakikaten çar. pışmak için srra bekliyormuş gibi Tarzanın karşısındda geri geri çe. kilmiş, ileri atılmak Üüzere va- ziyet almış, hareketsiz duruyor. düu. Üzerine bir kedinin atılmak için hazırlandığı farenin, ileri a. tıldığı görülmüş müdür? Her za- man, kedi ile fareden, ileri atılan kedidir, değil midir?, Fakat bu sefer öyle olmadı. - benzetmek gibi olmasın ama . bizim fare (yani Tarzan) kedi. PPP PIRARDA Küçük okuyucularımıza Avrupa harbinin başlaması üzerine örtaya çıkan kâğıt buhranı bütün gazeteleri say. falarını azaltmak mecburiye. tindea brraktı. (Haber) da bu vaziyet karşısında sayfaları a- zaldığı için, birkaç haftadır, Çocuk sayfasını neşredemedi. Bundan dolayı küçük okuyu. cularımızdan özür bu haftadan itibaren tekrar burada bir Çocuk köşesi bu. İacağmızı müjdel-riz. (Haber), bu yarım stayfada sizin her kafta gene hoş vakit geçirmenize çalışacaktır. dilertsen, nin üzerine atıldı. Tarzanm bütün maceralarında daima gördük. ÖOnun vahşi hay- vanlarla — çarpışmada — kendine mahsus mahir bir usulü vardır: Hayvanın üzerine, o atılmadarı evvel kendisi atılır. Bu suretle hayvan ne kadar vahşi ve yırtıcı olursa olsun, şimdiye kadar ken. disinin üzerine ancak kendisin - den kuvvetli hayvanlariIn atıldığı nı gördüğü için, bunu da kendi. sinden kuvvetli bir mahlük sanır ve korkar. İşte, aslanın veya kaplanın bir an için duyacağı bu korku ve dü. şeceği bu tereddüt onu Tarzana mağlüp etmeğe kâfidir. Bu hâdisede de öyle oldu: Tarzan, elindeki bıçağı çekip aslanm üzerine saldırdı. —Hay- van ileri atılmak için hazırlandı. ği o vaziyetten, birdenbire gerile. di ve homurdanarak mütereddit hareketlerde bulundu. (Sonu haftaya) Amerikalıların garip kanunları n KDA A MA tü ÜD ah .- çiT YNMN li 'i 1 &n c ip kanunlarından bahset- miştik. Bilmem hatırlıyor — musu- nuz? Meşelâ, Amerikan — birleşik devletlerinden birinin belediye ka- nunuünda- “Berberlerin sırmısa': yerm- ya- saktır!,, diye bir kayıt vardı. Bir *“-- hükümet de eşek!>-in süratle koşturulmasını menediyor- du. Ameritada eskidin — yapılmış kalmış ve sonradan — bozulmasına lüzum görülmemiş kanunlardan bi- rinden de şöyle bir madde vardır: “ÜUmuma mahsus — yerlerde, çeş- me yalaklarmda,, tulumba — başla- rımda atları yıkamak katiyen mem nudür!,, Acaba büğün hangi Amerikalının aklıma atını sokak ortasında yıka- mak v V»? Fahat herhalde bu garip kanunu haber alanlar, gariplik ol- sun diye muhakkak bu işe teşebhüs edeceklerdir. Çünkü — Amerikalı'ar gariplife bayılırlar.. BİLMECE Ben Türkiyenin en büyük ne- hirlerinden biriyim. İsmim tam 10 harfle yazılır. (10,6, ve7) inci harflerim şehir — haricindeki top- raklara verilen isimdir. 10,6,3,4, ve 5) inci harflerim koyu kırmızı renk için söylenir. (6,7,8,9, ve 10) uncu harflerim küçük dereler de- mektir. (9 ve 7) inci — harflerim sanat olur. Bildiniz mi ben hangi nehirim? Bilmecemizi doğru halledenler- den birinciye bir kitap ve defter çantasr, ikinciye bir para cüzdanı, ücüncüve hir sişe kolonya ve ay- rıca 20) osuyucumuza müuhtelif hediyeler ve. lecektir. P .BER ÇOCUN SAYFASI Bilmece — uponu 21 Biri —“-esin - 19539 Bundan evvel de size Amerikalı- ÇOCUK HAFTASI) L NEZAKET Biribirini kesen iki hat üzerinde iki tren karşılaşmış. Makinistler fazla nezaket sahibi kimseler olduk ları için biribirlerine: — Buyrun, lütfen evvelâ siz ge- çin! diyorlar ve biri geçmeden ö - bürü geçmiyor! NEDEN? Küçük Afacan arkadaşına bir gün: — Biz'm öğretmen galiba hiç bir şev bilmivor, dedi. - Küçük Yumurcak, hayretle sor - du: — Neden? —Çünkü imtihanda bana müte- madiyen sual sordu. AKILLI! Sokakta gidiyordu. Karşısma fa- kir kıyafetli bir adam çıktı: — Ne olur, dedi, bana on kuruş verin, Evime gideceğim, — tramvay param yok. — Manlesef bende de bozuk para yok. Beş liralık bütün param var, — Zararı yok, onu verin. Ben de tramvayla gitmem de, otomobille giderim! MEMNUN DEĞİL! İki arkadaş konuşuyorlardı: — Zannedersem — kardeşin çok — Neden? — Ânnenden çikolata istemiş, o da çıkarırp para vermiş. — Hayır memnun değil, — Neden? — Tabil memnun olmaz, O ondan para istemedi ki, çikolata istedi... ET VE KÖPEK Çarşıdan bir okka patates almıştı. Eve gelirken karşısına bir köpek çıktı, arkasına takıldı, eve kadar geldi. - — Annel! — Ne var oğlum? — Etle beraber bir de köpek gel- di. ÂAnnesi sordu: — Kasabın köpeği mi? — Hayır, sokak köpeği. — Ben sana eti sokaktan al mı dedim? Neye kasaptan almadın! ÇEŞME Sıcak bir yaz günü, kırlarda dolaşmış, dolaşmış, müthiş yan mıştı. Susuzluktan ölüyordu. Nihayet köy yolunda bir çeşme ye rastgeldi. Çeşmenin başında bir köylü kız su dolduruyordu. Çaşmeye de asılı bir tas vardı. Yolcu kıza: — Bu tas temiz mi diye sordu, Kız, gayet saf bir halle: — Her halde temiz olacak, dedi, Çünkü herkes onunla İçi- yor... acaba? KAHVE Evde temizlik yapan hizmet- çiye bayan bir yorgunluk kah . vesi pişirmek istiyordu. Fakat bir kere adet yerini bulsun di. ye sordu: — Kahve mi istersin, çay mi? Hizmetçi: : — Kahve olsa daha iyi olur, dedi. — Neden? — K:ahveyl iştikten Ssonra camlara hohlayınca camlar da- ha İyi temizleniyor de... Şen Sözler l | ver! el B — Yirmi beş sene çalışarak — Peki bu makine ne işe ya — Peynirden süt ;ıkmcağım!. Çocuk aklı Küçük Adil, trampetesinin değ. neklerini bahçedeki kuyuya düşür- müştü. Söylese azarlanacağını bil- diği için ses çıkarmadı. Fakat tram pete çalmak için değneğe de ihti- yacı vardı. Bir çare düşündü ve buldu. Bir gümüş şekerlik, birkaç gü. müş kaşık alıp bunları kuyuya at. ti. Ânnesi babası tabif — tahkikat yaptılar. Hizmetçi kızın almadığı anlaşıldı. Ertesi gün Azil annesine koştu: — Ânne, kuyuda partlak bir şey gördüm. Kaybolan gümüş takım- lar olmasın. Kuyuya bekçinin çocuğunu ipe bağlayıp indirdiler. Takımları bul du. Adil bunun üzerine — aşafıya seslendi: — Hazır orada iken benim gü- müş takımlardan evvel — attığım trampete — değneklerimi de çıkarı. —Sİizi tanrdığıma çok memnun oldum bayan. Güzel bir kardeşi o- lan bayan sizsiniz değil mi?. — Hayır.. O ben değilim, kız Hasis Hasis, tahsilde bulunan oğlunu görmek üzere İstanbula — gelmişti. Oğlunun kaldığı otelde üç gün yat- tı. Gideceği gün kâtibe sordu: — Oğlumun size borcu yok de- ğil mi? —Nasıl yok efendim? Bir ay- lık borcu var: — Pekâlâ, Benim hesabımı da ilâve ediniz öyleyse ! P Buk — Bak şunu görüyor musun? Eskiden köylü, asker cıgarası iz- maritleri toplardı. Şimdi Sipahi ocağı ve Samsundan aşağısına te- nezzül etmiyor. vücuda gelirim, 'ayacak?. Bi PLÂJ EĞLENCELERİ — Babama su içiriyorum. Fransız fıkrası İrlandalılar inatçı ve aksi tabi- atli olarak tanınmışlardır. İrlan:- dalı bir doktor İrlandada bir tar- lanm- yanından geçerken, tarlayı süren köylüye hitap etti: — Pat, iyi yapmıyorsun. Bu iş , böyle olmaz, V Çiftçi köy” doktoruna - "hiddetle |7| bakarak cevap verdi: — Doktor, ben hayatında hiç hastahaneye gitmemiş bir adam tanırım. Neden hastahane — yüzü görmemiş bilir misiniz? — Hayır. Ne bileyim, — Üstüne vazife olmıyan işlere karışmak âdetinde değilmiş de on- dan! — Bu işaretin “yaşasm amiral,, demek olduğundan emin misin? — Fransız karikatürü — En beceriklisi Karı koca konuşuyorlardı. Erkek dedi ki: — İkisini de çok genç oldukları. zamanlardan tanırım, Birisi şık gi- yinmeğe meraklı biriydi. Öteki ise çalışkan, namuslu ve ciddi bir a. damdı. Birincisi hayatta yarı yolda | kaldı. İkincisi ise öldüğü — zaman karısına elli bin lira bıraktı. & fi Kadın gülümsiyerek — mukabele etti: — Evet, elli binlira — bıirakmışs, biliyorum. Senin tanıdığın bu iki adamdan en beceriklisi, ötekinin dul karısı ile geçen gün evlendi. fıkrasi Zavallı birdenbire — 547 başlamış, aklını oynattıği * rak tedavi için akıl ha“ yatırılmıştı. Aradan bir geçtikten sonra hastanll | olan, ahbablarından biti * ziyetini sordu: — Nasıl? iyileşti mi? —» — Biraz iyileşti gibii © yap verdiler. Sizi çok siniz, kendisini bir ziya zavallı çok memnun olür ( Nazır, ertesi günü hasit” ti. Kim olduğunu — söyleti yalnız ismini bildirip MÜT larak hasta ile görüştü. y Giderken, hasta ile mük” | rinin son kısmını düuymus "7 hca bir hastabakıcı Ka — Ben onu çok hastâ B 'edi. Kendisile yarım $40 vi tuğum halde saçma sapâf | sözünü işitmedim, | Hastabakıcı cevap yerdi! / — Bazan öyle olür. 50'10 denbire gene saçmalama5" ) Kendisini büyük görme V| Meselâ biraz evvel ayrılift'i “nazır bey,, diye hitap ©© — Fakat ben nazırım * Hastabakıcı muhatabil * Başiını salladı ve: i. — Vah zavallı, dedi, $4 - — Burnunu çirlân — bu” | babam bütün fotoğraflari çektirmiş. imgiliz fılkk!” Hayır cemiyeti azası olah. IHİŞİŞ'Ğİ— İğhepd grdıl | rer birer izahat verdiler. , İçlerinden biri de anlâtf4 — Ben de bu bir dolâff — dan aldım! p. Bütün aza gülüştülef ! ettiler: Ml — Kocanızdan mı nun güçlük neresmdew — Sizin kocamı | anlaşılıyor. Bilseniz böyle f! sormazdınız! ra) — Dıişarı çılap h© , fet çekemediğime d0 zülüyorum. — tagiliz karikt” İüyn