AL ay Ni /RARENGİZ IN TARIHI ed 86 gi Muzaffer Muhittin nik tekfuru acaba Mirayı tuzağa mı düşürecekti ? is Panik çıkmaması için tr, bir mektup yazıp ii müzaade edilm Yünü kabul etti. getirilen kâğıt kalem- #erbest * bırakılan sağ Men iki satırlık bir mek - Marasmın üstüne bıraktı İNS bu mektubunda bir i- ba Büsüsü bir mesele için İk, 7000ği bir yere kadar gi. #aybubetinin hiç kimseye a öğ kethüdasına em - e Gregoriusu tutup Ve yanmdaki odaya ge - Mag salar her ihtimale! İvenin buşında durdular. tegoriusu gizli merdiven- | > bodruma indirdiler, c e yerleri de geldi. air emri olms - MG Hiç kimse gireme - İJİ hiç bir hadisesiz bitir - iy . Yolundan ki ek ya - ler, geli dışındaki tundalık- a dışarıya çıktıkları za. Olmuştu. Gök yıldızlarla *rbal ayaklarını bağla » İk, Yvanlara atlayarak (Ha - emilen ve Miraym en iyi biri olan zengin bir Bitinya Kralmın definelerini Gre goriusu tumamile terektmiş olma3ı- nı acaba Miray kabul edecek miy - di? Kendisi budefinelere mukabil de Zil miydi ki hürriyet ve hayatlarını satın almış bulunuyordu. Vak bundan dolâyr, istikbale ait parlak rüyalarından birdenbire ve tama mile vazgeçmek mecburiyitinde kal dığı için son derece azap duyuyor - uy. Fakat her halde Bizanslıların veya Mal Hatunun pençesine geç - imektense hür ve serbest hayatta kalmak Her şeye müraccahtı. Fakat #caba Miray da bu feda - Kârlığı kabul edecek ve mektubunu alır almaz her şeyi terkederek ken- Gisini bulmaya gelecek miydi? Afroditi cereyan eden ahvali bil . mediği için böyle düşünmekte ve İdüşündükçe de üzülmekte mazurdu. Alroditi adamlarının yemek yiyip ir det istiraaht etme'e”i k ledikten sonra Pregorisin kendi re - fakatine verdiği yaverini çağırdı ve kendisine koynundan çıkardığı ipek kese içinden üç altını çıkarıp vere rek hemen şehre gelen büyük yol ü- zerinde adamları sıra ile nöbete koy !masını, Türk kıyafetli genç bir at- lanin gelmekte olrluğunu görür gi mz kendisine haber vermelerini ri- 3 etti, Kendisi de.hanım yolu üzerine be. kan odasında oturup yolları gözet - lemiye koyuuldu. Gregoriusun yaveri Afroditinin her türlü emrine t etmek için al Bursa yolundaki bü- he hareket ettiler, Yol Mn FAZIN N ve çiftlikte onu ken. lr gönderinceye kadar İR tutmasını tenbih ta en 5 adam alarak tos İstika - vaz m ei | Musta Miraya defineler ket edeceğini sordu. ii” Her şey tam olmalı, Yakıt var, Sakın bu işi. Börünmiyesin?., Ne birçok insanların fa. çay leri Afroğiti ise Pon - tn, nde varmıştı. Oraya hemen bir hana indi. Maga eden ve Gregori- ük ÇAN memur edilen adam- an oldukları için he - il İtirahat etmelerini söy ba oki Hafif bir v sonra oturup dü * Bay le muydu, pek hilmi, bir defa şu şaşı gözlü e Yl Gregoririsun elin , iy . Her şeyden evvel Mi “a büyük kazançir. ii, > evvelâ yine in ve catrika çevir. va Kİ, Fakat maiyeti - Muhatızlarla yola çık - #ndişelerinin hiçbiri Miş, serbestlik ve seyahat etmişti. Ar. tekliflerinde sami» İhanmıştı, üz Miraya yazdığı mek | vc iş miydi? Yoksa bu e kesten yazdırıp da Mi, baska bir haber gön. *ti» (“YI bir tuzağa mı dü- pd serbest deği! şi Bün burada bekle -| ii İFiY gelmezse elbet- #üle geriye dönebilir iye Selişabilired İli, “4 ziyade düşündüğü #uru söylediği gibi) efendisinden emir almıştı. Onun i - çin adamlarını ikişer.ikiser nöbete oyum; ÇO RE İk ği şekilde bir atlının gözden kaçı - rılmaması için şiddetli tenbihlerde | bulunmuştu. Vakıa öğle sıcağı bastırdığı ve $1- ,cak öğleden sonra da devam ettiği için büyük yoldan birçok köylüler eşekler veya katırlar üzerinde gidip gelmtkteydiler, Fakat bunların yerli oldukları hal lerinden ve kıyafetlerinden belliydi. ! Nöbetçiler saatte bir de değişerek şehre giden büyük yolu böylece gözönünde bulundurdular, Filhaki- İka akşama doğru nöbetçiler uzak . tan tozu dumana katarak birçok at- ların dörtnala geldiklerini görün - ce hemen yerlerinden fırladılar, Bu atlılar biraz daha yaklaşınca, sarih surette göründü. O vakıt nöbetçiler derhal bu atlı» ların önlerine çıktılar. Ellerini hava ya kaldırarak durmalarını işaret et- tler, Atlılar birdenbire kayretle durdu- lar, türkçe olarak: — Kimdir o? Ne istersiz? Siz kim | gan ve korkudan kızarmiş gözle. siniz? Dedi. Nöbetçilerden birisi: — Siz Türksünüz değil mi? Diye sordu. Atınt güçlükle zaptedince çalışan palabıyıklı adam cevap verdi: — Evet! — Nereden geliyorsunuz? — Bursadan! — Tamam! Palabıyıklı adam hayretle bakını - yorduu. — Delikanlı! Sen kimsin! Neye bize ne'eden geldiğimizi soruyor * sun? Dedi, O vakıt nöbetçi: — Siz bir kadın mı arıyorsunuz? Diye sordu, — Evet! - Adı? Nöbetçi yine tekrar etti: amami!,, Ve hiddetlenmeye başlayan pala- bıyıklının bir şey söylemesine mey» dan bırakmadan: — Öyleyse buyururuz! Biz sizi o kadının yanma götüre- (Devomi var) PLANŞ 62 A: der Setzkasten (Pflanz- | kasten) TAHTA F: la plarche * , İs the böard to walk on A: das Laufbrett TARAK F: le râteau the rake A: der Rechon (die Har- ke) TUĞLA F: la bordure en brigues the brick edzing . A: die Backsteineinfassunz | , SIRA (iskemle, bahçe xi- rası, iskemlesi) F: le bene (bancde Jardin) the teneh (the zarden seat) , A: die Bank (Gartenbank) SÜZGEÇLİ KOĞA a sap (kulp) b süzgeç Varrozolr m, . F3 A İ'ansa b la porıme d'arrosoir , İz the watering - a the hrndle b the rose (the sprink- üzel) (turmik) b kulp a b le bağvet (döşeli) KİENAR the tuk . FP: fenilles) ves) 1. (anse suisse) haufen) İçlerniden palabıyıklı biris İçer, oluk halinde, kuyruk söku - İ gmağı sanmayın; jsslâh oluşuna saplandı, kaldı. hepsinin Türk kıyafetinde oldukları İ ing nozzle) 1, As die GieBkanne a der Bügel (Sehweizer- b die Brause YIŞI İÇİNDE NEBAT (yarım fıçı, gerdel) a fi (zerdel) F: la plante en baguct la poign&e : the tub plant ihe handle : die Kübelpfinnze der Kübel der Traggriff le tas de compost (on tas d'engrrin, tas de GÜBRE YIĞINI (yaprak yığını) « İ: the:compost - heap (or dung - heap, marure he, ap. comopst » heap of Jea- . A: der Komposthavfen (oder Misthaufen, Laub- GÜBRE ÇATALI j A: die Mistgabel (Mistfor- Bu bir garip maceradır... Yazan: Bir meclisteydim.. Lâf dönüp)niz takdirde, felâket mukadderdir. dolaştı, şehirdeki umumi sığmak: | Dostlarım paçalarınızı sıkr tutun! ların (amma, sakın zehirli gaz ve Evet... İşte, bizim Feridunu: hava hücumlarından korunma sı.'da böyle feci bir hatırası bulun. umumi sığımak| duğunu, oturduğu yerde ter dö. tsbiriyle umumi helâları ktstedi. | xüyünden anlatım, Dalgın gözleri yorum.) gâyri kâfi ve gayri kabili irastgele iu yere takılmış kalmış- ti. — Anlat, anlatr, Değim.. Birdenbire irkildi; şerde... — Neyi?, Diye sordu.. — Bu bahsin sende acı bir hatı. rası var, Fetidun.. Geniş mendiliyle terini kurula. di. — Zekisin, Hikmet!, | Dedi. Ötekiler de merak etmiş- lerdi. Etrafına üşüştük.. O, hepi- iğimiz hoşsohbet bir arkadaşımızdır. İsrar (oedersek, kimbilir ne zevkli dinleyecektik , Feridun bizi üzmedi. Ancak. ev sahibine döndü: — Bir soğuk su emretsen!, Dedi . Onun bu isteğinden de, uğradı. ğı bâdisenin fecaatini kestirmek! mümkündü. Zavalı (Feridun... Herkes, itiraf etmeli ki, tında hiç değilse, bir defa, gazlığının veya barsaklarının gad. fine ve binnetice İstanbul şehri.| nin azizliğine uğramıştır. O ne feci andır!.. İnsan serbestçe yü silyemez, adım atamaz olur. Ensesinden kopan buz gibi bir i haya-| pis bo-! şa- nunda nihayet bulur. Heyecan - rinizin önünde, İnsanlar karınca" laşır; muazzam binalar erir, çarpı" ır. « Artık, fırtmaya tutulmuş bir geminin kaçacak liman arayan kaptanı gibisinizdir. Kafanız bin| dir bzlintü içinde, umumi Gığına. ğın (I) yerini hatırlamağa uğra. şir. Gözleriniz, umumi sığınak gös terir bir tabeli seçebilmek için dört açılır, Yıllardan sonra bile, o günü ba. İçinizde siklonlar dolaşıyormuş | urlarken buram buram ter dökü- gibi barsaklarınızm altı üstüne | yor ve dili damağı kuruyor., gelir ve siz, yanımızdan gelip g*- A çenlerin karnmızın gurultularını | (O“Hükümet tarafından berayı duyduğunu vehmederek yerin di.| vazife (Berline gönderilmiştim. bine gerersiniz.. Dönüşte Parise uğradım. Yazdı; Bu menkws mahaller, biribirle. | bunaltıcı bit cıcak vardı. Gündüz- rive o kasör fasılalığız ki, onâ eri- | leri, biraz serinleyebilmek uğrun. sebilmek çok kere bir şans İşilda, hastalanmak, yataklara düş. | olur. Bazan, tir sinsrsanm helâs.|mek tehlikesini bile we" KapEFE CEMER uavrnmEe —yetir | rak Met çöreye DES “vuruyordu ve biz kaç dakikalık bir iş için, bir | Bol bol bira içyor, dondurma yi- hususi mevki, yahut balkon ücre. | yordum. ti ödersimz. (Herkes sizin sine.| o Pisboğazlığım, bir gün bana ce. maya niçin girdiğinizi bilemez; bi-| zam: verdi. nacnaleyh, gişedeki matmazelden Sıcak bir yaz öğlesinde, Pari. kinci mevki bileti istevemezsi-|sin ikinci derecede bir cadiesin - niz!1) den ilerlerken, karnımda kızılza Bazan da bir taksi kıyametin koptuğunu hissettim . solğu evde alırsınız, Aman Allahım.. Umumi aptesha- Bunlardan birisini yapamadığı: İne belki yakındı. Nihayet çevirir ve onun PLANŞ 6 Deckladen, das Sehaften- " brett, Sehattierbrett) RÜZGAR FIRILDAĞI a kanatlar (lekerlek) b dümen F: le moteur â vent ou nö- rien (İağöreomoteur m,, parfois Vöolierne /.) a laroue b la girovette (le gou- veornall) İ: #he windmili pump a the wind - whesl b the vane A: der Windmolor m das Windrad b die Windfahne SU DEPOSU F: le röservoir d'alimen. tatlon en can 1: the elevaled tank (the water rezervoir) İ A: der Hochbehülter (das Wasserreservoir) BAHÇIVAN MASASI F: la table du jardinier İ: the potting - table A: der Pflanztiseh ORTA SICAK CAME- KAN (mutedil eamekân) F: la serre tempörde irfa bırakarak söyliyeyim ki, Süheylâ Şefik yerini çatpat fransızcamla (o her hangi bir yolcudan sorup öğrene“ bilirdim. Fakat. uzun uzun ko. nuşmağa, âramağa imkân mı var. dı? Barsaklarım kopuverdi san ki... Ilk rastlalığım sokeğe sap- tım. İkinci derecedeki cgüdenin klabalığından kurtulmuştum .. Zihnimde kötü kötü şeyler ge. şiyordu. Cinler cerid oynayan bu tozlu, pis sokak, üstelik loştu da., İki tarafta yükselen binalar, kir. li camlariyle, bomboş hissini ve- riyordu. Allah günahlarımı bağış- lasın, dostlar... Memleketimdeki kötü göreneğe uydum. Etrafıma şöylece bir göz attıktan sonra... Evet, evet, Rahatlanidım. Sırtımdan koca bir yük kalkmış. tı sanki... Tam toplandım, gidi, yordum. Eyvah.. Iki fransız poli- si sokağa kıvrılmaz mı? Vaziyet feciydi. Cinlerin top oynadığı s0- kakta benden başka kimse yoktu, Ne yapacaktım?. Paris belediye nizamlarından imkânı yok yakamı kurtaramazdım.. Birdenbire, kafamda bir şimşek çaktı.. Hemen kabahatimin yanı. na çöktüm. Hasır şapkamı ba. şımdan çıkardım, örttüm ve elimi üstüne koydum; bekledim. Elleri arkalarında kenetli fran- İsız polisleri, büyük bir vakarla yürüyerek yaklaştılar. Ne yapacaktım”. Acaba gözle rine çarpmıyacak - mıydım? San, müm. Böyle 1s$iz bir sokakta, böy le garip bir vaziyette görülen bir göze aldıra - alam, mubakkak ki derhal “şüpe“” Eyi ererimE çeketektir. Allahini, ne yapacaktım?, Korktuğum başı- ma geldi, Fransız polisleri, sükü- netle yanıma #okuldular; ne bek. lediğimi sordular. Tevâzuu bir 20-“ kâmm keskinliği şeytana pabucu- nu ters giydirecek kalitededir, atpat fransızcamla cevabı bas. tırdım: (Lütfen sayfayı çeviriniz) 6. İ: the intermediate howe (a plant - house) 6. A: das temperierte Haus SOĞUK CAMEKAN (yer altı seri) a yer altı serinin (eame- kânınm) merdiveni . Fi la serre froide (une #örre &n 50u8 - sol) a Vescaller m, d'accös â İa serre en 808 » Sal 1. İ: tbe greenhouse (the cold - house, a pit . house) a the staircase down to the grcenhouse . A: das Kalthaus (cin Erdhaus) a die Treppe zum Erd- haus 8 HASIR F: la natte A dörcvler (iç paillasson) 1: tbe roll of mating (strawmatting, for shağe) . A: die Rollmatte (Stroh- matte; âhnlieh! die Sehattenmatte) 9. SAKSILARIN SICAK DURMASI İÇİN GÖNÜL DÜĞÜ GÜBRE TABA» 397