2 i AĞUSA0S — 1039 apışık kardeşler Yedi yaşına kadar biribir.er.n? yapışık kalan Rozalina ve Mariya ok tehlikeli bir ameliyat onunda nasıl ayrıldılar? SO Yaşına yaklaşan Rozalina bugün dört çocuk sahibi bir kadındır rine Yapışık olarak de o uklardan — bahsedildiğ 5 İ) Uymuşuzdur. Hattâ iç Sirklerd, bu zavalı ma ei hayvanlar, iğ öpekler & —erar mik te ne K çoluk MMuğunu bilenlerimiz yok y,, İsrazdır. ile k vi - Yi vr ardeşine bağlı olarek iy, alde, sonradan ay: A İsimli bir kadın bı iy, Pürizte bulunuyor. Bu ka Kozalinanm seneleres evvel yapılan ameliyattan sonra çekilen resmi da gördüğümüz bir ikisiyle beraber... Ni #tesan gördüğümüz İ- ve bugün çocuklarından Rözalina ile Mariya ön iki ay| Mariya uyuyordu. O da artık hür - riyetini kazandığı için çok mem - aundu. Si am ve kaplıca iaha biribirine bağlı olarak , üklar arasında güzel'| ilar, Sonra Brezilyaya hicret et Akaları, sağlamlık mü | miş bir Fransiz ailesinin çocuğu Yapılıyor. Şehirlerde | po:Prevo bu a Yde bir çök annelerin gö Yy, Avrularının çokluğile ka a mukabil anormal Da anneleri yayrularile if | ek snadetinden mahrum |” * ağlıyorlar. x Ameliyattan birkaç gün &sönrü Mariya besta bakterum bir gafle pe kasmğan | j de eğerek Ameliyat tarihi olarak 30 mayıs getirilen bir tas 1900 günü tesbit edilmişti. Trb ta . | çorbayı Wiyordu. “ Halbuki her iki defa olarak vaki olacak | hastanım bir şey yemeleri kat'iy « £, bütün dünyada büyük | yen caiz değildi, Bu ihtiyatmzlie za uyandırdı. Bütün b vallı Mariy; grupa a saat süren bir bağırsak iyatm mümkin oldu ,|iltitabi neticesinde zavallı Mariya i R git, e ğe mere iu tax eĞİYOİEL, Rozalina böyle “bir >” ümide düşecekler ve Si kaim ekl rdir, or, Evlendi, mes- ilan operatör $ İ meliyatı yapmağa razı oldu. lr ; “oi Shneler, bugün Pari e bir Brezilyalı kadı ameliy li Ru | Biribirine zed bu fikirlerin ça yüzünde mas'ndan 60 MA, yedi yaşına kadar | rasmda zavallı kane ve ij i, “tindeki kardeşile çift Buğzün üçü erkek, dördü kız o... lan dört güzel ehh: bir ıstırab sinde yaşıyorlar Ameliyat odasında 14 doktor hazır İ bulunuyordu. Birk kika içer - lira ve Mariya brülzüein, | YEM yy 8 bulunuyordu, Lİ Bini 1893 nisanının on İ biti DÜ kız kardeşile göğsün aş Mik olarak çıktı, Annesi ve klar, hilkat acibesi karşısın- | tn, Ri yoldular, bol bol göz yü ler, Ve bin müşkü Tdesleri n yakın bir şeh Mrk doktora gösterdi sinde Res den ağir Memleketin en güzel, en Rozâline o güne alt ara ucuz mecmuası söyle anlatıyor: — Ameliyattah sonr vakit kehdimi rüya göriiyorum Yar eki 36 Sayfa 5 Kuruş vi İbaşka bir ladaysa karde; taş, Göktor bu çifti ayırma Seki “ “demedi, & iş *e iki kız kardeş fso' i Serisinde yaşadılar. Ro | a usak başlı, halim, se We ğızdı. Fakat kız kat ak a, ie hirçın, asabi, heresi hakiki, Ray « By Alİ: çocuk garip bir elbe | algı lardd; Çift korsalı, İ buhar bir elbise, DE e a GezLimido, tabaklarda yiyorlar İskemlede oturuyor- düm, : k Üleki irisi hasta olduğu NE oy de yatakta kalmağa| UYordu, Bunları yapışı | hi, yy, dim tabiat, (hastal iğ Yeriyordu. Kardeşini çö © Yüzünden yatakta kal | dün *ebur olan (sağlam iy e herhalde imrenile iy zler DUR ONU ÇA:İ MAY ArLAn RANBURADA YAŞAYA | GR AYIM DA 602 İ —w BELEK ağam BovLt Casva LARA ATA, - Z > *.i Y değildir. — Yaşına girdikleri va- iy “top, a bulunan | a iki kardeşi ayırmak i-| er ia Yapmağa razı oldu meye aldı. Bir sene #itnda bulundurdu. “livata girişti. OKADAR USTADIR K. SABUN BALON si UÇA ç İSTİFADE TEME EDECEM... DUŞ mu? — DUSUN en yata başlıyan doktor, iki kiç ola sin ka araciğerlerinin de Pegi ğunu de hşetle M Vazgeçti. "Resimli Hafta ga «aç Kr H e BER — karı Postası f Orman in insanları arasında 91) Yağa. L. Busch (36 Yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman sayyahı) Hanalar. bu âyinlerinde ormandan avlanan üç insanı haşlayıp yiyeceklerdi Hanaların bu en büyük ve en garip bayramlarında bende bı |hemehal insan eti İden şüphe etmiyordum. Fakat bu ziyafetlik insanları nereden bulacaklarını bilmediğin için her ihtimale karşı bizim, ar- Ikadaşlara gayet uyanık olmaları İni tenbih etmeğe lüzum gördüm r garip bir âdet rdır ki o da harp, €s işlerinden başk reislerini karıştırm yöceklerin- önme yorlardı, Hana reisleri Hana kabilesinin ! başkumandanı, baş hakimi, baş irbazı ve baş kocası 14J!, Bun-| n başka vazifesi ve selâhiyeti n için bir mesele ç endişesiyle, hazırlıklarını ikmal bekledik Hanaların etmelerini lerine bu hazırlıkların görüldü gü sıralarda Hans ve Cuan-G bir an gözden kaçirmiyordum. İğer silâhlı bir arkudaşı etmiştim. memur Kendilerine nezaret eden bu iki kişi olmadan ne kulübelerinden | çıkabiliyorlar, ne bir yere gide VW orlardı Nihsyet âyin meyda- nında yakılacak ateşlerin yerleri hazırlanmıştı. Hanalar, mukaddes eşyalarırı sakladıkları bir kayalık mağ dan gayet garip merasimle ü ne lahit geklir gayet taşları meydana taşıdılar, Bu. taglar kanan seklinde ve iki i bilecek büyük- e oyulm İşte Hanaların yakılaca) ler üzerinde içinde su kaynate Jcakları Kazanlar bunlardı. İkigi nün nihayetinde gittiği ormanlar İdan ansızın Bazara avdet etti ive bana: — Muhterem reis!.. Nihayet /muvaffak olduk!.. Ormanlarda üç adam avladık?.. Dedi. Bunlar yerle göğün evlenme iâyininde pişirilecek adamlardı. Ormanda vlanılan bu adamla A GEVEZE Ku3U Ağım 2AK TAM £ Se RE Şe ONLARA KAR $ı xOYa SR, Ça BEN Gi,E wetg GEL > DAM Soğ kN ağ 2 (Yerle göğün evlenmesi) âyin fı son derece merak etmiştim. Bazaraya sordum: — Hangi ormanda avliyorsu- , nuz bu adamları?.. (Sicak göl) lerin (Dalu Filhakika c metre kadar mesi yu sıcak küçük £ un bulunduğ Fakat bu orma başka ne insanı olab manında yordum. Hanalardan İ, Bu civarda pek uzaklara kadar hiç bir insan madığını çok İgiizel biliyordi Binaenzleyh | Barâranın va ıklarını ikleri insanlar di » mensup insanlar ola le haber ve: bir kabile |mazdı. Onun için büyük Bazaraya'sordum: | — Bu adamla lerinden birine mi m Bazara hayretle ve — Düşman kabile mi? Hayır". — O halde ba adamlar kimler İden? Onların başıma Bubayı ve di.| | — Peki, iyi ama bu adamlar bizim ormanlara nereden ve ne münasebetle gelmişler? Bazara gayet tabii bir yapım cevap verdi: — Bunlar çok uzak ormanlar -| dan bazan burala ara şpeleri dedi için ormanlarda arıyorlardı. Bel- ki shu adamları tesadlif ederiz | sasidiyle İşte dün bu tesadüf adamları yakaladılar!, — Adamlar diri mi? — Evet!.. Bayıltıcı zehirler rülmüş kemendlerle yakaladılar!, Bazaranın verdiği rakımı büsbütün arttırmıştı. — Bu adamlar ne renkte? oldu ve i izahat me Diye sordum, Bazara bayretle y tu — Ne gibi renk?. — Yani beyaz mi, siyah mı, sa- ri mi? ne bak- MELİ FİLM ARTISTI ER ATL ney 5 BENİM SASUSUMDUR. EVDE OLUP BİTENLER, Zi BANA MABER YEkil BARI PAPAĞAN Bi?t “SES Lt YARDIM EDERSE KALASA UK OLURUZ, bulunduğu | — Sarı adam olur mu ki? | — Olur ya! — Biz bilmiyoruz! Bunlar bi- zim gibi siyah adamlar! uraya ne vakit gele- mları getir — Çok âlâ! Bu adamları gör tiyorum, Bazara! ie yüzüme bak mek İl | Bazara endiş tı: — Muhterem reis, korkarım, İbunları da kurtarmak istemiyesi niz! deği, sen, bunlar vakia Jadamdırlar, Fakat bize hiç ben İs #mezler! Pek tam adam değiller dir. Yani onlar için Hanaların is İ yanına sebeb olmaya (değmez. müuhlerem reis! — Pekâlâ, canım! Korkma, bu adamlari elinizden alacak deği- - İlim! Sadece görmek sanlar oldukl, — Bu kli vakla konu şurlar ama.. çok garip! Hiç kimse onların dillerinden anlayamaz! 4 — Ne diyorsun? Evet! Esasen Okonuşmağa da İmkân yoktur! Çünkü bunlnr İpek kuvvetli ve insanı parçalayan adamlardır! Yanlarına sokulunz» maz ki konuşulsun! — İnsanı parçalıyorlar mı? — Evet, bizim gibi in “ihiç sevmiyorlar! Bize gs "İmandırlar! Buldukları yerde “İmen parçalarlar! Filhakika biraz sonra bağrış Şanslar, gürültüler işittik. Hanâların obalarında mütlüş bir velvele kopmuştu. Bazara yerinden fırladı: — İşte ormanda tutulan adem ları getiriyorlar! Dedi. Hemen kulübenin dışarı" sina fırladım. (Devamı var) Sanatkârların tuhaf huyları Herkesin kendine göre bir huyu vardır. Fakat sanatkârlas inn huylarında daha başka bir İhususiyet görülüyor.. Meselâ Beethoven piyano ça larken herkesin sade göz kulak kesilip (o kendisini dinlemesi” ni isterdi. Birgün tanıdıklarının yanında piyano çalıyormuş. İçlerinden ibiri bir aralık çaldığı parçaya dair bir sey söylemiş. Beetho- ven derhal yerinden fırlıyor: — Ben bu hayvanlara piya no çalmam! diye bağırıyor. Feylesof Kant hergün yürü- meye çikar, Fakat yanında kim- senin konuşmasına tahammül edemezmiş. Byron kendisi hakkında tw- haf tuhaf ve olmıyacak hikâye- ler uydurur, anlatırmış. Bunları herkes birbirine anlatırda şöl- retim artar diye yaparmış. Ha- kikaten de onun hikâyelerini din lyenler başkalarına anlatırmış. Rembrantt'a biraralık vücu- dundaki bütün kemiklerin mekte olduğu vehmi gelmiş; birgün sokağın ortasına yıkıl- vereceğinden korkarmış. Meşhur İtalyan sanatkâr E lenora Duse vüzü koyun yere yatıp kitap okumasını pek $€ vermis, Shelley birgün lokantada ye mek yerken ekmekleri koparıp koparıp küçük küçük yuvarlak lar yaparak fiske ile lokantada» kilerin suratlarına atmağı baş lamış. Birisinimburnuna isabet iü artık sevi vokmuş? eri- ŞA A O ŞAM