1939 1) AĞUSTOS — HABDR—A Z 0 Dü dü : İN Kabe | Zane e w vürkler Zin Zi rey e ağ ME OSTAS CT “enirıkaları it : ann, | Dördüz'er , m 5 | ia : Yağmur altında Türk tiyatrosu Geçenlerde bir gazetenin birin, Ça . KAAN ZA Tt t j â ta” , 0; i i saylanmda bir resin gördüm. yi a içn bir miting! b a vir m ia va » Yazan: M. DALKILIÇ İ ei ley mz dört çocüklarır i le ELİ Roma kapıların 1 ERMAYELERİN yalnız bayağı kâzanç ve mon/aat işlerine i Basit Sa rkıy#fetii ana, ba” N ——— 'ni in da anmıştı ! Pp! ham Mami bu hücum önünde kahramanca a tir al, da i va lm .. 2 vayy ind de Gini — va dair: ç y meni onun gönüllüleri, hâlâ #iyanla döğ e az Rl Si ei bi Bizde hâlü hemen hiçbir tiyatro işi kazananyer, Fakat yine mukaddes mücadelesi uğrunda, sanat bayrağını ayakta tucabilmek için, şerel siperlerini terketmemişlerdir, etmemektedirler. Halkımız, duygulu ve şuurlu halkımız bu kavganın milli ruhu: nu sezmiştir. Bu cephede yalnız basma savayan sanatkârlarla 5 duygulu ve şuurlu Türk halkın vicda beraber çırpınıyor, Geçen gece, İstanbulda, böyle son dercet gli manalı ve sem- belik bir miting yapıldı. Evet, Türkün bu güzel sanatının yücelmesi uğrunda bu miting, ? gecöleyin, yağmurlar allında, İstanbulda, Tepebaşı bahçesinde $ | İ annenin daha evvel üç çocuk an. nesi olduğunu, bu dört vrusile yeraber şimdi yedi er çocu” Şunun anası bulunduğu yazılıydı Ku Attılâ ordusu, Romaya bir | deki kitap hilekârlığın hıncını almak ç übesi için geliyordu. . ci | vide Kenz An Ko | Attilâ müzafter ordularile ho gö MARE 77 ve acı bir gikâyeti. | TAPIN kapılarına dayandığı za - V j diy Köprünün Kadıl üy| man, elini semâya kaldırmış: ! Adala,” vi a — Göğün buyruğunu şimdi yi h iskelesinde! rapu ğ e yu > > tin ii Ae keli) rine getirdim. Buyruğu ile bura çi in e akanmdı İY8 gönderen sema bizi ulandır - ü örebileceği bir yeri pelerin iin Kazete kulübesi van | DEMİsÜ. türkçe, fransızca, ala iz ce gazeteler, mee |, #atargı, EŞE Kai i Saya atmamıştır. Bunun bir se * 4 © İranmion güzstol bebi vardır ki; salki doğrudan SEA unlaımızı, ta Bsy loğruya kin ve intikamdır. Attilânın ordusunu, vatan ara» mağa mecbur olr im alır. okurduk. Yan bir göçcbe gibi tevsif etmek g de Bağdat vapuru İtiç de doğru olamaz. Buna Ed - Ki, rpıp Kemalin kulübe kitaplar, mecmua | Paçavralara bürünmüş bu dört sucuğun resimlerine — bakarken gayri ihtiyari olarak Kanadanın wes'ut beşizlerini düşündüm. O, beş yavruya, yalnız Kanada- in değli, bütün cihanın göster - İaiği ile dört Türk yavrusu. ia Türkiyede göstezilen alâka a rasında bir mukayese yapatak te es#ür duydum. Çok büyük ihtimamla yetiştiri- lebilecek © - muhitlerde bile, dör. der değil, hattâ ikiz çocukların ne kadar müşkülâtla büyütüldük. .erini biliriz . Bunun için basit've fakir bir köy muhitinde doğan bu dördüzle- rin hayatı bana tehiikede gibi gö- ründü. Çocukların ve çocuklu anaların memleketimizde . maalesefe daha İstanbul biliyor ki Tepebası bahçesinde Raşld Riza , Ertuğrul Sadi Tek teşekkülü bir cephe açmıştır. Birdenbire yağmurlar bosanmağa basladı. Bizzat Rasid Riza sahnenin önüne çıktı ve halka biletlerin her vakit muteber ola- sağını ve arcu edenlerin ıslanmamaları için temsili terkedebilecek- terini bildirdi. Fakat tek adam yerinden kımıldamadı. Halk başlarına masa örtülerini çekerek orada, Türk güzel sanatının mukadderatı için döğüşülen cephe önünde, temsilin osnuna kadar biirmetle darda. lar, Bu, Türk sanatkârlarına karsı Türk halkınm, vakur ve aşklı bir süküt içinde çok şeyler söylenen, çok şeyler konüşulan ve hay- kırılan bir gece mitingi kadar heybetliydi, Imon dö Molen (1) de pek iyi dik kat etmis, tam teşkilâta sahip bu şahane ordunun, serseri bir göçebe alayı olamıyacağım kay — denize deviriverdi. Eniniz ki orada, o sanat cephesi önlünde her gece büyle hal- Attilâ > kılar büyük bir felâket 2 on a sonra yeni Yapıl Fakat Ke e. Bağdat va 4, Sırpmasından ibaret ei iskele yapıldı, Köp| : Kemal zarar gör a m kulübesini ku: Ni fakat aylık kirası ga b bir dükkân açmağı > İn Sonra o dükkür Katan bir Kat daha yüksel SN iş bir dükkânda kendi düzeltti, âdeta bir| hâline koydu. Gayet tap getirirdi. Okuma ti, atmış kimselere Kemal hizmetini Asım Us mr Dursun'a, Gelip ÜNİ 'Ya sorun... Mİ şerbetçi İle beraber de çıkmağa mecbur! n vi İ kadar bir yer buldu; | leylemiştir. Bir defa Attilâ, İsviçreden daha mükemmel İ olmadığını kim iddia edebilir? Bu altın yurt varken ikinci bir yurt aramağa ne lüzum vardı? /O halde Attilânın Roma kapıla” “na dayanması sebepsiz değil di. Ve bu ordu oraya bir hinç di mak için gelmişti. Attilânın gö ğe hamdüsena etmesi bunun en bariz bir delilidir. Türklerle Romalılar arâsında - ki münasebet çok eskidir. Ve bu geçen zaman arasında Türk her zaman medeni, cesur, civanmert doğru görünmüş; Roma da aksi- ne olarak vahşetten, hiyanetten, hileden başka bir şey gösterme - miştir. Bu ırk, daha vahşi bir sürü ka- linde, Eğe sahillerine indiği za - man, ilk işi, Egede kurulan muli teşem Türk medeniyetini yoket” mek olmuştur. (2) Orta Asya Türkleri ile Roma - lılar arasındaki ilk münasebet | milâttan evvel Sezar ile Antuvah zamanında başlar. Bü zamanlarda Romada tefes- süh etmiş bir ahlâk, halktan sa” rüya, saraydan halka durmadan gidip geliyor, kendine lâyık bir imparator, imparatora lâyık bir halk yaratıyordu. Sefahat son dereceyi bulmuştu. Sarayı süse, kadınları ve erkekleri giyinmcğe muhtaçtı. İşte onların bu süs ih- tiyacını, sanayi hoktasından çek yüksek bir mertebeye vasıl ol » muş olan Orta Asya temin edi - yordu. Türk ipekleri bu tefsssiih İ ARRAY ALAI MİRİ İİ AA AAA cennet gibi Jarını süslemek için hararetle a- topraklardan kalkarak buralara! samlştir. Baykal gölü ve civarı- sanıyordu. ! Antuvan, Türklerden ipek ala- akdetmişti. (3). Cesur, namuslu Türkler, kar * şılarındakini de kendileri gibi zan aettikleri için sözlerine inanmış- lar, Karadenize ir.dirdikleri mal - larin, Türk gemilerine yükleye rek, Romaya. göndermişlerdi. Fa” kat ne giden gemiler, ne de İpek lerin paraları gelmiyordu. İtalyanlar, el çabukluğu mari- fet hünerile. gemileri ve ipekle - ri deve yapmışlar, yutuvermişler di! Bahsedilen bu ilk muahede bu| şekilde kendi kendine feshedil « | miş, Türkler karşılarındaki müş | terilerin ne dalavereci oladukla rini anlayarak bir daha mal ver-, memişlerdi. Filerindeki fpekleri, Çine, Hin | de bilhassa İrana satıyorlardı çin bu Türk sanayi mahsulünü İrandan almak mecburiyetinde kalmıştı. Dördüncü asrın başlangıçla - rında ise, Roma Orta Asya Türk- lerini bir daha kandırmağa mu - vaffak olmuştu. Kafkas liman - larından yükletilen on iki büyük | gemi ipekle dolu olduğu halde İ Romaya gönderildi. Fakat “Alışma kudurmuştan beterdir,, fehvasınca, bu gemi » ler de, ilk defaki kardeşlerinin âkıbetine uğramışlardı. İ İpekler alınmış, kendileri de odun diye yakılmıstı. İ kın fevç fevç ve aşklı, derin manalı mitingleri deyam edecektir, Yine eminiz ki bu heyecan edecektir. bilmek için, Türklerle bir ittifak İd. mahreçlere muhtaçtı. Her Be bahasına olursa olsun, ülkede bir yığın halinde toplanan malları ihraç ebmek lâzımdı. Bunun için de ya namuslu müşteriler bul - mak, yahut da bilekâr müşteri - leri yola getirmek icap ediyordu. Hile ile âlinan 'ipeklerin derdi” le yanan ihtiyarlar meclisi, he - men her şehirde toplanmış, Ro- mânm bu aşırı sahtekârlığına bir nihayet vermek istemişlerdi. Ya” kında olsalar, kahraman o Türk onu bir yumruğile ezer, tedip €- İderdi. Nitekim buna tevesstil © - den Çin, birçok acı derslerle ak* İlini başıma otoplayabilmiş. irek fahisarını Türklere vermek mec buriyetinde kalmıstı. Halbuki Roma, Türk diyarı i - çin dünyanın öbür ucunda bir hudutlarını bu zamanlarda bile hemen hemen Avrupanın içine sokmuslardı. Türkler nıhayet Romalıların hiyanetini, Hünlerin büyüklerine bildirdiler. Hün ordusu Hem 'Türk ticaretini tevsi etmek, ve hem de hilekâr müşterilerini te - dip ile onları namusluluğa alış - tırmak için yola çıktı, İşte Atülâ bu gaye İle hareket stmişti, Yanlarında kadınların bulunduğunu görenler, onu Ya » jtan arayan göçebeler zannetmiş* İlerdi. Halbuki Türkler, harbe daimu ergeç belediyelerimize de sirayet san sararamerase sess sanasana lari da muharipti. Kocasının ya- nında kadın da oku atar, onun yanında o da kiliç sallardı. *tilâ; Türkü hileleri ile alda - tan sahtekârlara karşı açtığı bu seferi, (mukaddes bir sefer) ol - Asırlardanberi Türk ticareti - nin hırsızı, hilekâr bir halktan in- tikam amak, (semayı) memnun etmek olacaktı, Ordu, işte bu (o mukaddes va Jsifeyi ifa için yola çıktı. Rıza ÇAVDARLI (Arkası var) (1) Les #öutes. ; (2) Grusset: Les premieres Gi- vilisation. 1. (3) Les relations cömmercia- les des Romains avec L'Asie 0€- Roma, ipek ile süslenebilmek i - |Yer demekti. Mazhaza Türkler, | gidentale, Bir haftada 68 kaçakçı yakalandı Geçen bir hafta içinde gümrük muhafaza teşkilâtı, Suriye hudu dunda, elli srkiz kaçakçı, o sekiz vüz yetmiş altı kile gümrük eşya” isı, bir silâh, 207 defter sigara kâ i adı; 95 kesim hayvanı, İzmirde: dört kaçakçı, ram uyuşturucu madde, Ege denizinde kara sularımız da avlanmakta olan, on yabancı, Bütün bu tehlikelere rağmen | kadınları beraberlerinde olduğu İile dört kaçak kayığı ve av mal etmiş saltanatın dejenere insan -İson derece ilerliyen Türk sanayii halde giderlerdi. Onların kadın - zemesi ele geçirilmiştir. bugün bile - lâyık oldukları ihti mam ve alâkâyı görmediklerini hep biliriz. Bunun için, bu dördüz. lere karşı, bütün memleket mik- yasında bir alâka beklemenin, ye- di çocuk anası olmak şerefini bir defada dünyaya dört evlât birder getirerek kazanmış olan bu anne ye de en ufak bir yardım yapılma sını Ümit etmenin fazla hayalpc restlik olduğunu biliyorum. Fakat ne de olsa, bu.dört ç cuğun yaşaması ve yetişmesi içi” onlarla ve onların ailesiyle mahal?, ve içtimai müesseselerin alâks duymalarını ve çocukların sıhhat” lede orada bulunan doktorların meşgul olmalarını istemenin de fazla bir şey istemek olmadığını zannediyorum. Kanadalı beşizlere bütün dün yanın gösterdi; ir alâkayı, Tür. kiyeli dördüzlerin, kendi köy ve kasabalarından beklemelerini çok kimse haksız bulamaz. Suat DERVİŞ Ada mektubu Cumartesi günleri bu sayfada içıkmakta olan “Ada Mektubu, bugün (5) inci sayfamızdadır. Bir milyarder kız için, zarlb merak değil mi? © Anluslan kiz, gayet kurnaz bir kıx, . Zira ver esya mlirsa bu muazzam servetin bitmiyeceğini o zannediyor, Allah akma, İstanbula çağıralım, Ucuz mal al sın da üç ayda serveti dayanır mı görsün! Tayyareler nu'uk kursülüğü- ne mi yarıyor ? JANSLAK bildiriyor: Kont Çiano tayyare İle o Arnavat- luğu giderek, orada üç gün kalacak, Ar. ut millefine hitaben bir nutuk irad © Rasgele Bütün araştırmaları rağmen fen a, damları bu artmanın neden İleri geldiğini bir türlü anlamamaktaymışlar, Bunda anlamıyacak ne var? pirinde Kemal'in bası” Yapurunun çarpma” İ RO ağır bir darbe indi, a > mesherini kapt- Hik Günlerce uğraştı, 3 ' e emanetçi Sultanı" ,, nda ufacık, dar, bi? sığabileceği bir a kama sığındı. Bir ay bundan da mat 1 m güzelliği, köp İ ap gşş Parakaların kalkına N Yormuş!... o Olabilir; | ie fin, günde on binler İ ve Kadiköy iske- » mecmua satan bir yaman, onu İşleten ie çıkartılmayıp yar de şehrin güzelliği, in bir şey olma" NE 2 belediye kolay)? Bunu yalnız & kendi namımıza, yal Kemal'in dik rayıp, vapurda okunu ni Mimi bulan birçok rica ediyoruz. Ne kitaplarla 1, gehri de, köj iyordu. Bilâkis. Nurullah ATAÇ mmm Lİ decekmis.., Arnavut milletine acaba ne nutku b Bu sefer de kizlari paylaşmak için e Ay k ye İÇ rm cücerki harb olstin diyel,. bn Torpil Rıza ! yar ada Sol | ve milletin nasıl nutku (tutulduğunu re ği hemen her semtin. ia? i : “ ve e 30 ev ve apartman soyan Tor- Le nda larak da Kii Garip bir Amerikan zengini... ya mia minde bir ruz mdlyeğe veri DR Tabiatin muzipliği.. MERİKALI bir Gütün kralın kızı miş ve sorguya gelmiş, — Gözlüklerinizi yatarken çıka | 19 — Ankarada yap- MERİKADA yapılan istatistikler. babasından milyonlarca ingiliz lira- İyi ama, bu adam $0 ev soyuncaya Tir masanız? e Socuklara mahsus den anlaşıldığına göre her harb. sı miras yemiş. kadar nasil bırakılmış?. “ — Hayır, Neden sordunuz? — Yatak çarsaflarm değiştir. mek lâzım olep olmadığını anlamak içim... Dünyanın en zengin kadm olan bu bayan, simdi Londrada bulunuyormus, Bü- tün merakı da ucuz esya aramakmış!,. Adamı bu cihetten sorguya çeken yek muz, İl “an i nin baraj yolun hany ş varında yakında i Be» Manen ye. di den sonra doğunun erkek çocukların mikdarı kız çocuklarını nispetle daha fazla olu yormus, Mim.