Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
15 AĞUsTos — 1939 —. ABERİN TARİHI ürğğğîa _MuBtafa vaziyetin müş Yet aNÜ derhal anlamıştı. Ga Ve yalvarıcı bir ses . “ * GÜ Emnll başım — üzerinedir kes, Gkat. « velinimetim, bu ' _Ee_(:e sabaha karşı Kös2 98 tan, Sibi hakanın en şanlı ku. Üİi Taidi Uyandırmak haddi e leyi r? Bunu ancak sabah. *rtkenden yapabiliriz!.. m;' da Mustafanın bu ma. talcasını tasdik etti: 4 - ğ hhuhboîtum!.. Sabaha kadar | an gerektir!.. | Dodi l itay Söluk soluğa idi. Ahi. Ml_lBtafaya fena halde S g VT gözlerle bakarak: " DBitç deli misiniz?. diye ba. İk. , TOditinin hayatı şimdi tîde!__ İznik tekfuru ola. Tes harekâtı haber alır ai A.I"Oditinin hayatına kıya. dxöît Mihalle hiç vakit ge. tca eı-. Bayet mühim bir şey gö- | U—lğ:m! Dostum Ahilos, bana h'tm €t, Bildiğim gibi hare- ı“l'lq. Yİm! Yoksa o mel'un Gre- zı yakacaktır!. h[lrıy r hqa%' Sonra Kızılca Müstafa. ölek 'îi:ie 'ieq buraya elbette bir mü- | lâl“yı::' Birdin! dedi. Ayni sa- n kullanarak beni buradan ni — bırakmazlar! .. O. 3 €Mmen önüme idüş.. Ge- RB:'““! hiç bir zararı yok- Tp İâ: Mibz'le aerle görüş - Un Esasen ö uykuyu iMa tercih edecek ser - değildir! Haydil, dan ;?tqhu Müustafa çarnaçar Mi- A qduı-“mrirıe itaat etmeğe mec- Üııd“% selâmladı. Derhal ça. 1 ıg,%l“"h çıktılar. İ M“ltafa nöbetçilerin ya- lş leqi_ P külaklarına — bir şey İ'ı.l Bi t_çiler selâm durdu- Beti, di €si koşarak bir at da- Mira, " Fi atl,, © Kızılca Mustafa he. Pöaz Bi İçin Atlayarak gecenin se- T Ota de dört nala Köse Mi- doöğru yollandılar. İi?i fi %İığh höbetçiler Köse Mi> Önünde duran iki atlı. “!_f'“uşlardı. Gece sa- Ort nala gelen bu ar- Olduklarını hayretle A P ü LA N ” x._qğtîi l « ık'“diı-““ yorum! dedi. Tz Mnin hu:f’fibilir misin? Biz ,__A%l.e bi Uruna girmek iste- Bel; . T arzımız varl, lqü h Yt biraz *hxa Sonra — içeriden B eyı h _iğ? ip ünkârın yanındaymış! Yi, İCİCCekmiş * ll # SA S N hürmetle e İemaz e #ldi. Orada otu. “Be başladılar, MAL HATUCUN , EWGi nâm%m&%âü ROMANI 75 Yazan: Muzaffer Muhi Hiinkâr dahi uyumamış her halde mühim meseleler var - Kızılca Mustafa, heyecanlı bir halde —durmakta olan Miraya: — Gördünüz mü? Hünkâr dahi uyumamış.. dedi. Her halde çok mühim meseleler var ki bu saate kadar görüşüyorlar?. Miray, gayet dalgındı. Kendi tin kendine söylenir gibi: — Her halde en mühimmi be- nim meselemdir! diye mırıldandı. FPiraz sonra birdenbire sür'at- le yaklaşan at nallarının seslerini işiderek her ikisi de doğruldu, (Devamı vür) Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, nevr>!*”.kırıklık ve bül2.. ağrılarınızı derhal keser KH MA /cabında günde 3 haşe alınabilir. NM W (Dünkü sayımızdan devam) Ferid münakaşa etmek istemi: yordu: — Hiç.. İnsanın her zamanı bir olamaz ya.. Bunu da takdir ede- bilirsiniz, her halde!. —Çok şey! Bu tuhaflıklarınız yalnız bu güne mahsus değil ki.. Epeyce de uzun sürdü galiba!.. — Demek beni köontrol da edi- yorsunuz! Ya bu hakkı size kim verdi.. Fazla ileri gitmiş olduğu- nuüzü bilmiyor musunuz?, Bayan Saime bu kadarmma ta- tammül edemedi: — Kızımın ne hale geldiğini görmemek için, insanm ancak kör olması lâzım.. Nankörlük istemez. Evimde gördüğünüz...... Lâfını bitiremedi. Ferid, hızla sofradan kalktı — : Rahattan bahsedeceksiniz değil mi? O rahatı size bırakıyo" rum.. Pardesüsünü kaptı, şapkasını, gelişi güzel başına geçirdi. Kapı" dan çıkarken kaynanası hâlâ bağ- rıyordu: —Biz ondan evvel başvuraca- ğız, meraklanmasın hiç.. ..7. Bir yandan, bayarnı Saime, diğer taraftan Ferit, en meşhur avukat- lara başvurdular. Ayrılma sebebi olarak, aradaki bu dehşetli ge- çimsizliği ileri sürüyorlardı. İnci- lâ şaşkım bir hal almış, annesinin müdahalelerini fazla bulmakla be- raber, hiç sesini çıkarmıyordu. Hâ lâ, kötasma bâğlı olduğunu hisse- diyordu. O gün sulh hukukta ilk duruş- maları olacaktı, İncilâ sabah erken | den, heyecanla uyandı. Gece, ne kadar da tuhaf rüyalar görmüş- tü. Kocası ellerini tutmuş ondan af diliyor, Sonra gene annesinin bir lâfr üzerine, yeniden kavga çı- kıyordu.. İki ayldanberi ayrı ya: şadığı kocasını şimdi bayağı öz- gibi kalabalık, gürültü içindeydi.. Muhakeme saat onda idi. Biran, karı koca gözgöze geldiler. Biri - birlerinin çektikleri ıztırabı, yüz- lerinden okumak istediler. Bayan Saima, buna meydan vermedi.. Hemen kızını, başka tarafa dön dürdü, Kendi muhakemelerinden önce, başka bir boşanma davası vardı. Dargın çifti salondan çı- ikışta barışmış görünce, ikisi de gayriihtiyari gülümsediler. Mü- başirin kendilerini — çağırmasına, meydan vermediler. Önce İncilâ, titriyerek salondan içeri girdi, Fe- ridin arkasından Bayan Saime ge- liyordu. Avukatları yerlerini aldı- lar, Sulh hâkimliği sandalyesini, bir bayan işgal ediyordu: Nermin.... Sırmalı yakalı siyah cübbesi için* de vakar ve ciddiyetle oturmuş, daktiloya her iki tarafın iddiaları- nr dikte ettiriyordu. Gelenlerin, usulen hüviyetlerini sordu, İncilâ mektep arkadaşının yü- züne hayretle bakıyordu. Ne ka- dar da ciddi idi. En çok şaşıran Ferid ve Bayan Saime oldu. He- le Ferid., Son tesadüften sonra ancak bir defa Karaköyde rastla- yabildiği, fakat o zaman da konuş madığı Nermin.. Ne hazin tesadüf- tü, bu böyle!. Karısı ile olan ge- çimsizliğini, taliin garip bir cilve- si, Nermini önüne sermişti. Karısı durmadan anlatıyordu : — Benim kend e&mden, hiç bir $ikâyetim yoök.. Yalnız son Za- manlarda olur olmaz şeye darılma ğa başladı. Son hâdiseye gelince, bunun için de, kendisine bir kaba- kat bulmryorum. ÂAsabiyetle — bir kaç lâf söylemişse, onu da bilerek yapmamıştır. Bayan hâkim aldığı izahattan memnun görünüyordu: — Ya siz, bay Ferit? Sizin zev” cenizden ne gibi bir şikâyetiniz ctap duyuyordu. Hele karısının son sözleri, genç kadına yaptıkları n: pek fazla buldu. Onu üzdüğü yeterdi artık.. — Anlatması, biraz güç.... diye başladı.. Bilmem, nasıl anlatayım ? Benim de kendisinden bir şikâye- tim yok., Hepsinin geçici bir kriz olduğunu, şimdi bez de anlıyo- rüum,, Yalnız kayınvaldem... Nermin, bir eski mektep arka* daşına, bir de vefasız nişanlısına bakıyordu. İşte, bir yuva yıkılmak üzere idi. Kocanın ailece anlaşıla* mıyan Bsebepsiz, geçimsizliği, o, en ince noktasına kadar biliyordu; Karşısındaki genç kadının kir« piklerinin —ıslandığımı, farketti. Göz pınarlarında, parlak — bir şebnem duruyordu. Davayı görmektea pekâlâ im- tina edebilirdi. —Gözleri tekrar mektep arkadaşının nemli kirpik- lerine takıldı. Sonra, Feride baktı. İçinde eski sevgi ateşinin kıvıl * cımları, belki hâlâ da mevcuttuü « Fakat, hayır.. Yıkılmıya yüz tu« tan yuvanın yerine, bambaşka bir yenisi kurulmaktansa, eskisini ta- mi retmek daha makul olacaktı. Sonra vazifesine hissiyatmı ka* rıştırmamalıydı, Ağır, ağır fakat çok tatlr bir sesle, konuşmağa başladı. “Taraflardan biri bazan itiraz ediyor, bunun üzerine tek" rar konuşmağa başlıyor, her iki tarafı iknaa çalışıyordu. Yarım saat sonra, iki genç ev- li memnun ve mahcup bir tavırla, salondan — çıkıyorlardı. Nermin Bayan Saimenin minnettar bakış” larınm, üzerinde toplandığını his- setti. Gözleriyle, koridorun nihaye- tindetinde biribirlerine sokulmuş, uzaklaşan gölgeyi bir müddet tar kip etti. Sonra daktiloya döndü. Sesinin titrekliğini belli etmemeye çalışarak: — Sonraki dosyayı veriniz, de- grader Sİ 360 pöse - orüfs) Zi. İ: the ezg-weizher and 21. A: die Fierwaage (Eier—' sortiermaschine) 2, OT DOĞRAMA MAKİNE- 22, Fi le hache.herbes 22. İ: the green . food cüutter (the food . chopping machine) 22., A: der Grünfutterschnei- trappes (d doirs) . a le nid - blenid. pondeuse 28. İ: the stan nests b closed ( nestern a das Fall es nids - pon- trappe ouvert trappe fermö (l est occupâ& par une ) d with trap- n the trap-nest open occupied by laying hen) V ©8. A: das Gestell mit Fall- nest offen b 'geschlossen (besetzt mit eilezender Henne) horizontal İ: the (upset) water.pail A: der Trânkeimer YEMLİR , (fiktısadi yem- lik, ekonomik yemlik | F: la mangeoire (öcono- migue| İ: the food . dish A: der Futternapf ÇAYIRLI KÜMES F: la basse , cour du gazon İ: the (grass) run A: der (begraste) Auslauf avec CİVCİV . F: le voussin (e petit poulet) İ: the chicken A: das Kücken (Küken, Küchlein) 8. TEL (tel parmaklık, kü. | lemişti, var?. di.. Adliye koridorları her zamanki' — Ferit bulunduğu vaziyette hi- SON — PLÂNS 56 ş V. PLÂNŞ 56 n * a fileld, — b empty der (die Futterschnoide. 2. İ: the chicken feeder çük delikli tel) ş ; maschine) 2. A: der Futtertrog 8. F: le treillis (la grille, la 20. A: dar Silo für Grünfut. ? clöture en treillis) â ter: 23, KAPAKLI FOLLUKLAR 8. SİFONLU SULUK mailles fines a gefüllt b leer a açık Tolluk 3. F: VFabreuvoir m, siphoide | n le poteau (le pieu) : b kapalı folluk (içerde 3, İ: the chicken fountain | b la port en treillis 21. YUMURTA — AYIRMA yumurtlıyacak — tavuk 8, A: die Kückentrânke e le ferme-. porte aüto- MAKİNESİ vaur) matigue ü 4. UFKİ SİFONLU SULUK 8. İ: the fence of (smallmes- 21, F: la trieuse â crufs (le 28, F: le casier des nids - d. F: Vabreuyvoir m, sipholde hed) wire netting a the post b the wired gate e the automatic door catch ] 8. A: das (engmaschige) Drahtgitter & der Pfahl b die Gittertür e der selbsttütige Tür. versehluğ — (Türsehlie- Ber) KÜMES —a asma pencere fmente, şesi yukardan | b kümes deliği 9. F: le poulailler a la fenötre basculante b la trappe de sortie abritâe 9. İ: the laying shed or la- ying house a the adjustable window b the cevered entrance 9. A: die Leğehalle 357