13 Ağustos 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

13 Ağustos 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Me ini N TARIHI | HABER, | | se otun A zel Sli, halleden teklifini minnet- atla dört günlük mesa- kabul ettiler, Gregorlusun e akrabasıydı. Gregorlus, biraz uyuduktan sonra bahleyin yola çıkaracak Yaverile 30 atlı verecek, beylerine bir de mek- /, : bili; bunu derhal kabul eti, Üregoriusa acı bir sesle de. s 4, İF taraftan düşmanla , sizi defineler Yalnız birakmayı ka - e 7 8 pek memnundu. b, 2elliğiniz kadar de zeki ol. V Bördüm. Zaten sizin ma- fi j Mig raya mektub yazalım,. sn © "| dg Söyleyin, ben yazayım!... f y WS hemen tüy A kalem ve k ve kâğıt getirtti, mektubu Yavaş yavaş ; Mai yazdı, Bu mektub NE tehilkelere ( binaen k in A. N k e gitmek mecburiye - mektubu alır al . leriyle böfaber kendini g iraya Gregorlusun ya- Ü > li gelmesini bildiriyordu, || Saç mektubu yazıpainzala - | İtü, *öera Gregoriür muzaffera- il Sö lüşle raektubu aldi: E ila em Miray, bu imdağ Rk ki iu almca me yapıp ya - |) MA, © icab ederse firar ederek k gelecektir. Binne - ) See halledilmiştir. Şim- . Odanızda kemali em. Kadar istirahat ede- ği Yarın hareket odeceği - Ty uz, değil mi7, v1, Biren uşaklar yol göster- han ” oem ; Ni 5 bir odaya girdi. Gi- Kapıyı kapadı ve hemen üne kapanıp hıçkırarak ye vi AN başladı. Müiyede Bursada Kara Hali, i e mahsus bir çadırda Miray ve Achilos baş - My akay m derece kederli bir hal- iç, Iki elleri arasına almiş, N NL. Achilos da akıbetle - z ettiği için uyuyamıyor, De İanıbaşmda arasıra konu. vi Yüik durmayı tercih edi- a kle ba, 8900 olduğu için Kara Ha, e hünkâr Osmanr rahat İh” v | “eklerini söylemiş, on- * in askerlerini çadır- tat etmişti, l le #etah hünkür Os - N Halli görüşebilecekler, ing, dan sonradır ki Miray ti, va delikarilınm içi içine | amy Afroditiyi en bü kin pençesinden kur . li Bin İzriğe gitmek istiyor . ASAUK YÜ e 8 i Aa yl” a, melâl ve fe “üsiuce ve keder içinde > ; e rem halde çadırın- ie a, : 5 sırada birdenbire iy Rl nöbetçinin yük if) leş WE teyler konuştuğunu ih, ei tefokkürat içinde di MAL HATUN di âile kendisine tahsis edi- | ba ROMANI: 73 Yazan: Muzaffer Mu Öbetçinin yüksek sesle bir yler konuştuğunu işittiler — Dontum, işittin mi?,. Dışarda sesler var!.., * Dedi. hittin — Bereket ki telâş edecek bir şey yok beyim!.. Bizans impara * toru hünkâr Osmana bir mektub Caz şimdi güzel bir valse baş- Yamıştı. Tozpembe, haval mavi tuvaletler İçinde, rüya perilerini Miray omuzlarını silkörek me o | göndererek sizin tesliminizi istedi! | Kıskandıracak kadar güzeli genç lursa olsun kendisi için bir ehem, #iyeti haiz olmıyacağını göstermek istedi. Fakat birdenbire çadırın kapısı! açılmış, içeri siyah sakalı, fakat) gerç bir adam girmişti, Miray bu adamı görünce birden-! dire müthiş bir sevinçle yerinden Ciriadi: — Sen mi?.. Sen mi?, Gel ba - kalım, Mustafa!,, Okuyucularımız Bu Mustafanın Mirayın en sadık dostu ve adamı Kızılca Mustafa olduğunu elbette anlamışlardır. Kızilen Mustafa hemen sarılıp Miraym ellerini öptü. Miray da onu alnından öptü. Achilos saraydan Kızılca Musta- fayı tanıyordu, O dn: , — Gel bakalım, koş geldin!.. Diye elini uzattı, Mustafa Achi. lonın hararetle etini sıktı. Mustafayı hemer yanlarına o turtular, Miray ona makzun bir güülşle: — Hayrola, Kızılca, böyle gece vakti ne diye rahatsız oldün?, Sep de uyumadın mı?,. Diye serzeniş etti, Mustafa: Bizde uyumak ne gezer be - yim!.. Burada fevkalâde ahval ol- duğu İçin birkaç gecedir, uyumuyo. ruz! Miray merakla sordu: — Hayrola?.. Bu ehemmiyetli ahval de dediğin nedir?.. —Bir kano düğü, birkaç tane, hâdise"var beyim!” | — Bize tanllük öden var mı, sen fonu söyle! | Kızılca Mustafa çekinerek: — Bilhassa sizi alâkadar eden, hayatınıza sit geyler dönüvor!... Mirayın merakı gittikçe artıyor du, Oturduğu peyke Üzerinde doğ- vularak: — Neymiş onlar?.. Dedi, (Devamı var) İsine evde iken, dansetmezse bu-'caklar, sonra... devam edemedi... (Lütfen sayfayı çeviriniz) | m şii | | PLANŞ 55 Li 8. SÜT GÜĞÜMÜ (teneke) mokinesi) B. F: le bidon â lait 10. F: le störiliratour (la cuve 8. İs the milk can  pasteurisatlon) $. A die Milehkanne 10. 1: the pesteurizing, or st ing, apparatus 4. İÇİNDE STERİLİZE 19, A: dis Daucrerkitzunze- (pastörize, takim) EDİL- vanne) MİŞ SÜT ŞİŞELERİ BU, LUNAN KASA 1, KONTROL 9. F: le porte - bouteilles a b (M.F: le verificatenr A a E 11. Az &he mülk tester e bi İnit past, — 1, As dor Milehprüfer ki 88 ou störilisğ en bou- | O e | | bel *. SÜT ŞİŞESİ ; 9, İ: tbe case with the bot. | © ) ved milk (special milk, 12. W la bouteille â ait (le <ooled milk) İait en hoyteille) 9. e der Masten malt der | ya ge ilk bottle Çlth e the bottled mülk in it) Vorzugs-, o Kühlmileh) 12. A: dis Milehflasehe Omit 10. z AN (ti er Flasehenmi! | STERİLİZATÖK — (takim der Flasehenmileh) mat) ” # Dairy Utensiin 1. PEYNİR CENDERESİ " manivelâsı (tazyik makinesi) 1, Fi Ja presse & fromage 4 tabla İ a İe plateau b kol b in manette (le volant © cenderenin o (baskının) | â polgndes) , v2 İğ İNE eği dal DĞN, iü Gnleğ : Miray birden ayağa fırladı: — Kimin?,. Aehilosun mu? — Hayır!. Sizin beyim! — Ya? — Evet! Hem sizin, hem Afro, ditinin... — Ne diyorsun?., — Peki... Desene ki bizi şimdi onun İçin mahpus tutuyorlar ??, Kızılca Mustafa gülerek başını salladı: — Merak etmeyiniz, beyim?. de di, Hünkâr Osman mektubu getiren adamı koğdu!., Bizim adamlarımızı kim olursa olsun hiç kimseye teşiim ettiğimiz vaki değildir cevabini verdi!.. Achilos bu haberi duyar duymaz tekrar kudurmuştu. Ayağa fırladı, küfürler savurarak oçadirn içinde dolaşmağa başladı. — Bunuk!,, deyip duruyordu. Bu hükümdar değil bunak!,, Hakanın kim ve nasıl bir adam olduğunur bile farkında değili, Kendisinin gafletinden istifade etmiş bir ada- wi sirf hakana hizmet eltiği için teslim edilmesini istemeye kalkı - yor!,. Mecnun köpekeir!. o Bizan. sı bu suretle makvettirecekler!,, Diye söyleniyordu. Miray, hakanın mukabelesini öğ- renince geniş bir nefes almıştı. Düşünceli bir tavırla: — Şu halde Bizans bir budalalık edip hakan üzerine harb açacak! Diye mırıldandı. Kızılca Mustafa Mirayın bu dü şüncesine gülümsemekle mukade - de etti, Mira; — Neye gündün?... Diye sordu. Kızıler Mustafa elddi bir tavır - la: — A beyim!.. Bizanslılar evvelâ kendi müttefiklerini kurtarsınlar!.. Dedi, — Kendi müttefiklerini mi?., — Evet! kızlar, kavalyelerinin kollarında dönüyorar, durmadan odönüyor- lardı. Ferid, basını göğsüne daya muş, kene'irden geçercesine dans- eden Nerminin kulağına İrsılda- dı: — Ne kadar güzelsin bu gece Nermin! Seni değil başkaların dan nerdeyse kendimden kıskana- cağım. Genç kız minnettar bir bakışla delikanlıya biraz daha sokuldu; — Bu kadar tatlı geçen bir yıl dönümünü hatırlamıyorum, Fe Tito. Biran ayakları yerden kesilir gibi oldu. Sanki uçuyorlardı.. — Misafirlerinin çoğunu tan» | raya geleceğimizi Maamatih.... Tektaş pırlanta yüzüklü par. mağını, çenesine gütürerek de vam etti — Nerminin hatırı için. O da bir kere olmak çartiyle peki... Komparsita çalıyordu, oODeli kanlı, genç kızı elinden tutarak kaldırdı. Uzun müddet, bir keli. rallar. Önce başlıyan söylemiştim... tmenize müsâade et tiklerinden delay: o kadar minnet tarım ki annenize, Sevincimin de- #scesimi, tahmin edeme: ba yan İncilâ.. Çayın sonuna kâdar bu vaziyette kalmayı ' ber şeye tercih ederim., Genç kız. şimdiye kadar emsa Jine tesadüf etmediği büyük he. yean içindeydi. Kavaİyesi, bu ana kağâr kimseden düymuadığı şeyler- mıyorum, cicim, ne ktdar dalgın- 'den bahsediyordu. sınl Hiç biriyle tanıştırmadın da- ba beni, , — Haksızsın.. (o Dânsetmekten vakit mi bulan var,. Dur sana si) İnıf arkadaşım... Sonunu getiremedi. Caz sus. muştu. Masalarına dönen çiftle- rin arasından sıyrıldılar. Feridi, kapiya doğru çekti. Orada tam kapının yanındaki masada şişman bir bayanla genç bir kız oturuyor. | du. — Akrabalardan Feridi size t8- | titayım. Bayan Saime ve kerime. leri İneilâ.., Ferid, zengin gösterişli bay: elini öperken, gözlerini yana k dırdı; filizi tuvaleti içinde, bir endam arzeden kumral kız hafifçe kızardı Şuradan buradan, mektepteki vaziyetinden konuştular. Kerit te çalıştığı dairenin tuhaf tiplerini anlattı. Caz tango çalıyordu. İnei- lânin annesinden izin istedi. Ba yan Saime, bir an tereddütte kal- dı: — Vallahi bilmem ki.. nz genç Kendi. Yüreğinin yerinden kopacağını zannetti. Dudaklarından ara ra (kısık bir (mersi) çıkabiliyordu. İncilânın annesine pek fazla is Irarı üzerine, şâyın sonuna doğru bir daha kalktılar. Ferid genç kı. İzm kimin nesi olduğunu öğren - mek istiyordu. Müteahhit bay Rızanm kızı ile dansettiğini, bu ikinçi sefer de öğrenmekte pek zor'uk çekmedi, İlk danstakinden daha fazla, cop kun, görünmeye çalıştı, Çapkın delikanlı, avuçları içine düşt me, iyice kanaat getirmişti. Öyle şeyler söy. İüyordu Xi, kendisi bile bu derece güzel konuşmasına bayret ediyor- du. Genç kız kendisini büsbütün br rakmış. Mesud hayallere dalmıştı. Delikanlı, köşedeki palmiyenin arkasından kendilerine tuhaf tu. haf bakan Nermini Carketmedi. İncilâdan bir yerde buluşabil- mek için ,söz istedi, Genç kız bu- nun imkânsz olduğundan bahset. ti. Şimdilik ancak mektuplaşa - *Sıkılıyordu. Merminle aralarında" |ki samimiyeti derecesini öğren. mek istedi. Delikaniı omuz silktiş — Nermin mi? iliç canım, W |zaktan akraba oluruz, daha başka İne olabilir ki?, Eğ | Ferid yalan söylemişti. Ner- ile aralarındaki uzak akrabalık buğınlan daha başka bir şey var, dı. Tam beş senedenberi geç kızt öyaisyordu, o Evde bile onlara sakbel bir çift gözü baker bycrdu.“Nerminin son sınıfa mu, vanakıyetle geçmesi üzerine, bar dası onun yıldönümünü Adada gü- zel bir salonda kutlulamaya ka, rar vermiş, aile daha bir haftz swwelden Adadaki axrabalara mi» safir gelmişti. Ferit te âmirinden bir haftalık mezuniyet almış, günlerini Ner minin yanında geçirmiye başla. mişti. Tam bir hafta onunla adada ne çocukluklar, neler, neler yapmış- lardı?, Hele gece büyük Tur dönüş“ lerinde, başbaşa kurulan oObüyük p»ojeler.... . Pansiyondaki odasında, zezlon. ga uzanmış, cıgârasından derin nefesler çekerek düşünüyordu . Bay Rızanın kızı, kaçırılacak fırsat değildi. Bu sefil hayattan bıkmıştı artık... Ancak, kaç yıl “ danberi ümit verdiği Nermin.. Ya o, ne olüraktı? Fakat kabil değil, onu'mesut demezdi. Aldığı para ini İzaten kendi ihtiyaçlarını karşıla layamıyordu. Sonra, İncili yalnız setvetçe değil, güzellik bakımın” dan Ga zengin sayılırdı. Düşüncelerinin neticesinde, kavi kararını verdi. Hemen o ak. şam Bay Rızanın kizina, uzun bir mektup yazdı, Mektup Şişli post restanında bekliyecek, İncilânın arkadaşı tarafından alınacaktı. Kendisine çok uzun gelen bir hafta, tam yedi gün bekledi. Mer- divenden her iniş çıkışta madama

Bu sayıdan diğer sayfalar: