18 AĞUSTOS — 1939 Ji an meselesi 1 Ş» zamanlardaki siyasi hö wiseler, gerek © gazetelerde, | haiz ab meclislerinde, Alman Meyhinde birtakım . sözler sine sebeb oldu. Biz artık y ee değil, başka e lerden aramalı i imişiz.. Bu at kulağımıza hiç de ya LEME zere iyor, Onları, daha aç | man Sene duyardık; ancak o za İYa'nın yerini “mülereğ" a tutardı. Daha (ziyade Müelliflerinin eserlerinder Olan bizler az mı çektik? iyetlerine (o hayranlık, çan €abere hayranlık göste ; İstihfafma uğramadığımız olmazdı. “Artık bu millete DİŞ Fransız irfanını aşılamak m bıktık!.. Gözlerinizi ya çevirin, o memleketir Sanlı irfanı © İle beslerin!, 9, bunu söylerken de yu Ka Dİ eda takınmaların haddi! Yoktu... Bügün Alman irfânı- & mey kalkanlar da gene mola va “saflık,tan vaz geçme İd kü Alman idaresi be yaş, a gilmiyor; bilhassa dayanmak istiyen, (ferdi MÜ arlykmesiu #eyind, kyk m eseri olan bu idareyi Miz için Alman irfanım kalkmak ayıptır, fikre ik olur. Dün Fransa'nın » artık devrini (geçirmiş, bir şey oyaratmıyan bir söyliyenler saçma $ Düğün de Alman irfanına e a ei bu kabahati yükliyenler o | ma. ii Meselesini, mütehavvil men- iğİr siyasi © cereyanların ape Bütmak lâzımgelir, Alman- e iktidar mevkiine geçti *ketin hastaneleri, kim- ok kaş İİ. fabrikaları, | lâborâtur İ üz miadı, iptidaileşmedi. İyeti tahdit edildiği için ee cereyanlarında bir a bir gerileme ola- Alman irfanından ye j in, Ü him 20 sy zaman münhasıran ke irfanma taraf” kb bir adam değilim, El- illerini az çok bildiğim medeniyetini, Alman daha iyi tanırım. Fakat, ys bi Zaruri olan bu dar # zaman iftihar etme Aman me i medeniyetini bilme ge kalkmadım. mütereddi olmakla hi bitirmiş, birçok kıy” © Var; bazı gençlerimiz da okuyorlar, Onların Alman propaganda. ie Ya'da ei itiham © etmek, edin) hn N an keyfiyeti hususunda ir Rİrİşmek haksız ve çok 2d i Bige hâreket olur, iz, p, SÜNYA gibi bizdene Man kiz irfanından, ne de MAN vazgeçebiliriz. klik yi" Nurullah ATAÇ vk Em a elan, Institut Pas gi İN ya be etmesini garip bu- NU Soral ğ İN 1m: kendilerini. bu, mi onu kötülememiz| * üzerinde İDÜNYA HARBİNE GETİNCEYE KADAR, TANZİMAT SONRASI SANAT VE FİKİR ADAMINA KISA BİR BAKIŞ Dün; Tanzimat #onrası sanat ve fikir damı, Tanzimat o seciyesini değişi! şartlar ve mikyaslar altında devam ettirmek ve büsbütün zaafa düşür- mekten gayri bir şey getirmez Tanzimat (o seciyesinin Uİlerlere (doğru büründüğü ifade, artık bir kemiyet gergevesi içinde küçülüp İ büyümek," daralıp o genişlemek Ve keyfiyette büsbütün hafif kalmak- tur. Batı dünyasıimn tahlilsiz, teftiş” siz, iç ve diş mihenklere vurulma, dan imtihansız lasdiki ve ihtiram- çe daha parlak bir Çemrivaki) 0- dur, Teslim olduğu en korkunç cahili ve en şahsiyet, siz alkışçısı züppe tipi değil midir? Tanzimat hareketinin züppesi de bu sıralarda meydana çıkar, Zöppe, yalnız mensub olduğu te İsirin cahil ve şaksiyetsizi değil, başlangıçta o tesiri idrakteki ac. zin ve sonda çabucak tereddiyi ih- tar eden hazin bir neticenin de ha- bercisidir. Netekim Tanzimat sanat ve fikir adamında, az çok ciddiliğe, vaka- ra, zarafete, saffete, asliyete ben- zer oda, sönrakilerde yoktur, Tan mat sanâtkârmın, hiç Olmazsa garb klâsiklerini meşkeden gözleri, öbürlerinde; garbın ikisi ortası ör. neklerine taktim. Tanzimat efendi- sirin, henüz Türk, Arab ve Acem tefekkür âleminden büsbütün kop- mamış kültür bağları, onu takip edenlerde büsbütün gevşer. Buna mukabil garb dünyasına yalımlaş- ma derecesi, garbın ancak âdi s0- kak malları ve işporta eşyasına sokulabilmek suretile hedefini da- ha çok şaşırır, Nihayet, Tanzimat hareketinin başlangıcındaki sığlık ev akamet, ikinci (o devirde daha keskin vesikalara kavuşur: Ortaya (Edebiyatı cedide) ismi, le bir edebiyat mektebi, ve (Jeuns Tures) adiyin bir münev- A'lah esirgesin, bir o köpek ısırırsa veya çocuklarında, gene Allah esir esin, kuşpalazı arazı görünürse © müessesenin aşılarından ve şeromla rından istifade etmiyecekler mi? N.A: * ERİ ATİ İİ ALİS İRİ DİRİ ALINIR Hassas astfaltlar!.. YI men 7 4 273 ilini al ya harbine gölinceye kadar,: la baş köşeye oturtulması, gittik- | tesir merkezinin | taslaklar verler zümresi çıkmıştır. İ Ne bu mektebin talebesi bir ev-| yelki sanatkârın, ne de o zümre-| nin politikacıları bir evvelki siya- set adamının çapındadır. Abdülhak | Hâmidle herhangi bir (Edebiyatı Cedide) ci arasındaki fark, Ali paşayla herhangi bir (Jeun Ture) ! arasmdaki farka tıpatıp uygun Gur, Dünya barbine gelinceye kadar, Tanzimat sonrası Türk #anut ve fi, kir adamı, zümre ve kemiyot k:y- metlerino evvelki nesilden daha gok büründüğü halde, ferd ve key- fiyet kıymetlerinden daha çok sıy- rılmiz, dahu çok aksiyona girişti.| ği halde bâdiseleri ( idrakte daha !saldil Kalmıştır. | (Edebiyatı cedide) yle sanatı ve| (Meşrutiyet) el inkilâbi kurduğu- İna inanmıştır, Meşrutiyeti kuran siyaset ağa. mı, nasıl (Hürriyet, müsavat, ada- let) düsturlurmdan beşka (hiçbir dünya ve inkılâp görüşü İaşımar. hiçbir insan ve oemiyet telâklisi yüklenmezse; (Edebiyatı cedide) | yi bina eden sanatkâr da (rikkat, İnükhet, nisviyet) gibi orta malı klişelerden gayri hiçbir unsur kul- lanmaz, hiçbir sanat doktrinine ak- 1 ermez. Ne modern, re de klâsik eanat ve fikir, onlar içindir. Şiirde sevi. yeleri (Alfred de Musset) yle (Sully Prudhome) u ve romanda, (Gonccurt) kardeşleri aşmaz. (Tev- fik Fikret ve Halid Ziyadan basi yarak bütün Edebiyatı Cedide şa- ir VE TOMANSIlarI). i Artik onlara, bildikleri yabaheı| dil içinde en eskiden bir (Ronsurd), bir (Racine) gelmiş olduğunu, yo nilerden (Baudelaire) öleli şu ka, dar, (Rimbaud) gideli bu kadar yü geçtiğini hatırlatmak neye? Ro- manda (Balzac), (Zola) gibi mer- haleleri, tenkidde (Sainte.Beeuvo), (Renan), (Fagucot) gibi basamakla- Yı ihtar etmek niçin? Lâtinlerden başka bütün bir Yunan, Cermen, Anglosakson ve Slav sanat ve fi- kir dünyasını göstermek neden? Tanzimat sonrası sanat ve fikir adamı, kimlerin taklide değeri ol duğunu bile anlıyamamıştır. En çetrefil kelimeleri Arab ve Acem lügrtinden bulup çıkarmak ve İlk defa olarak kullanmak, en büyük #wnat yenilikleri arasın. | dadır, Cenab Oo Şehabettinde öyle mısralara orasgelirsiniz ki, Divan Edebiyatmın hiçbir şalrinde bula-| mıyacağınız şöyle dursun, istılak (Devamı 5 incide) HABER — Bika Postası Rasgele enessmeassanesssoamn. Türk milletini yanik İçin az kuvvetle hücum etmelidir! . TALYAN gazeleleri İtalyan dostlarımızın bize karşı taar- ruz hulyalarını geviş getirdiklerini gizlemiyorlar, Fakat biz İtalyan dostlarımızın hakikaten bize taarruz eme- li beslediklerine asla İnatmıyoruz, Zira: Malyanlar sulkast besledikleri herhangi bir düşmanını gayet iyi tanımadan, inceden inceye tetkik etmeden, yüzde bin hesabla, yapmadan, hallâ yarım asır, çeyrek asır müddetle içinde dost görünerek elini kolunu bağlamadan taarruz kabiliyet ve ecsaretini ırki olarak göstermekten âelzdirler, Evet, biz ba dostlarımızın, İnarruz duklarına inanmıyoruz, vira bizi buzün dünya yilzündeki en buda. a insan kadar tanımadıklarını görüyoruz. Filhakika İtalyanların bizi o kadar tanımadıldarmı görüyoruz ki İtalya nmma bu gaflet- ten biz utanıyoruz. Halbuki eski Roma İmparatorluğu Türkü iyi tanır ve bu im- paratorluk Koma kapılarına dayatan ceddimiz Atilla ile teşerrüf etmiştir. Eski Roma İmparatorluğu dünya milletlerini tanrmak husu- sunda şöphesiz daha uyanıkmıs. Zira cedlerimize o zaman pren- sesler ve hediyeler verip yerlere kapanarak Türk ruhunu okşa, mayı bilmişlerdir. Onun için, müsaadelerine mağruren, İtalyan dostlarımıza yi- ne biz bizzat açık raporlar vererek kendilerini tenvir etmek ihti- yacımı duyuyoruz: 1 — Türk milleti doğdağundanberi daima diğer milletlere hâkim yaşadığı, hiç boyunduruk görmediği ve büyük şerefler ta» şıyan bir millet vicdanına sahib olduğu İçin istiklâline ve şerefine karsı dünyanın bütün milletlerinden daha hassastır. Biz, menfaat için değil, fakat şerefimize dokunan bir söz için ölürüz. Binacna- leyh şerefimize karsı söylenen sözler, bizin için ölümden beterdir. Bu realiteyi, gafil İtalyanlardan maada, bütün dünya çok iyi biir, Mitler bile son dakikaya kadar mücadelesinin ruhunu bizden aldı- ını söylemedi mi?, Dünyada, kuvvet önlinde ayağa kapanmasını bir millet vardır: Biz, 2 — Türk milleti, ırki olarak, korkunç akmeı bir millettir. Hemen Avrupa tarihini tarihten evvelki zamanlardan cikan har- bine kadar Türk akıncılığı çizmistir. Avrupanm en iyi muharib milleti olan Fransızlara bir Napolyondur ki böyle bir akıncılık ve- rebiimiştir. Fakat bizde her başa geçen bir Napolyon olar. Viya, na, Paris, Roma, Sahrayıkebir ve Hindistan kapılarında ayal ruh- In döğüşmüş mililetiz, O vakit tarihler yıkan ve tarihler yaratan ? ulumlarımızı, o valdtlerin akm vasıtası olan beygirlerle en iyi biz : yapıyordak. Bugün de beygir kuyvoilerğiie e ARİ, akınalrı en iyi İ il i : ; ; emellerinde samimi ols bilmiyen tek bizim yaptığımız görülecektir. Bu, bizim vfkemızın hızır, 3 — Türk milleti, dajma, en-son dakikada infilik eden parla yasi bir dinamit yığınıdır. BİA tarihten daima 10 misli, 20 misli, 50 misli üslün kuvvetlerle döğüstüğümüz zaman zaferler kazan- mış, küçük harblerde mağlöb olmuşuzdur. Niçin? Çünkü biz ancak korkunç bir faikiyetle gelen düşman karsı, sında harikalaşırız, Türk, ancak o vakit korkunçtur. Balkan harbinde mağlüb oluruz, Trablusta mağlüb oluruz, Cihan harbinde zayıf cephelerde geri çekiliriz, fakat bütün düş, manlarımızın birleştiği Çanakkalede mağlüb ederiz. Bütün dünya ile çarpıştığımız zaman - İstiklâl harbinde gör- dünüz - namağlabuz, Onun için Türkü mağlüb etmek istiyorsanız üzerine az kuy- vetle hücum etmelisiniz. Nekadar büyük kuvvetlerle gelirseniz © kadar mahvolarsunuz. Sizler ki Avrupa ahvalini biç bilmiyor diye yüksek bir İnsan. lık heyecaniyle hamle etmiş olan Ruzvelile alay o ettiniz, simdi kendi kendinizle alay ediyorsunuz, Zira siz namlusu beyninizin dibinde olan milletleri bile lamı- mMiyorsunuz. Onun için, sizin taarruz lâflarınıza hiç tecennün ötmediniz. Türkiye denizlerinde henüz birçok milletlerin cesetleri çürü- memiştir. inanmıyoruz, çünkü Bütün ekmeklerimiz moderndir : İ Zİ İ j STANBULDA yapılan yeni asfalt caddelerin sıcak günlerde, salh cephesinin ateşlenmesi karşısında mihver gibi, yumuşadığı görülüyor. Bazı gazefeler bu asfaltların İstanbul iklimine göre yapılmasını ileri sürdüler ki pek de doğrudur. Zira eğer sıcağa daya- nan asfalt olmazsa (o Arabistandaki nsfalt enddeleria katran dereleri halinde akması lâzmzelir!.. Her ne hale, belediyemiz bu şikâ, yetlere şöyle cevab veriyort ! — Asfaltların bu yumuşaması yeni | — olmalarından, yani zahir İstanbula hentiz alışmadıkları için maheubiyetlerinden!... Esasen havaların o fevkalâde sıcak | silmesi dolayısiyle adamakıllı soğumamış- lar, İ Bunu: haber veren gazete belediyenin su iddiasını da ilâve ediyor: — Üzerinden kış geçtiği takdirde An- kara caddesinin asfaltı hiç yumuşama, cak bir şekil alacaktır!. Neden ilrerinden kış , geçince asfalt- lar hiç yumuşamıyacak bir şekil alacak, bunu anlıyamadık.. Gallba ortada asfalt kalmıyacak!, Ekspres tramvay!.. İR zat gazeteye şöyle bir hâdiseyi yazıyor: Akşam üzeri Saudiye istasyonunda tramvay bekliyormus. o İstasyon dolu, Derken Boslancıdan doğru çift arabalı bir iramvay sökün etmiş, Fakat hiç durmadan süratle geçip gitmiş, Onlar istasyonda ka. la kalmışlar! Merakla etrafına sormuş: — Eksprestir, durmaz!,. Demişler, Bu ekspreste de yolcu ola. rak beş kisi varmış, Hâdiseyi nakleden zat ekspres İram- vaya hayret ediyor! Acaba doğru mu? Bu iramvay eks. pres mi? Çünkü bizde o İramyay yaya bir saatlik yolu Iki saatte giden vasıta de- mektir. Sakm taksilere kızıp hususi etomehil alanlar gibi biri de tramvaylara kızıp hu, susi tramvay getirimiş olmasın?!,. İZİM birinci çılamız ekmektir. İm- gilizlerin ct, Almanların patates, Amerikalıların yemiş ve domates sulari, İtalyanların makarnası olduğu gibi... Ekmek bizim baş gılamız olmasına rağmen her nedense bunu dahi ıslah ede, bilmiş değiliz. Anlaşılan İstanbul belediyesi | hususi teşebbüslerin bu İşi başarabileceklerinden ümidi kesti, kendisi modem bir ekmek fabrikası yapıyor. Bu hamle, şüphesiz, çok iyi bir şey. Bas gıdamızm nefisini ye- mek nasib olacağı ymulur. Her no hale belediyemizin ekmek fabrikası açacağını duyan firmalar birçok tekliflerde bulünü- yorlar, Gazetelerde verilen bir habere göre bu arada bir Alman firması da belediyeye müracaat etmis ve — kendisinin otomatik bir fabrika kuracağını ve bu fabrikada el değmeden ekmek yapılacağını bildirmis,.. Anlaşılan Alman firması bunu bizde yeni bir sey zannediyor! Halbuki bizde de bütün fırmlarda, zaten ekmek hamurları el değmeden va. pılıyor: r Ayakla! Adiye tebligat müdürü Zimmetıne para ge- çirmek suçile ahkemeye verildi dliye tebligat dairesi mü. i Mustafa bir müddet ev. Er ihtilâs suçundan tevkif e- dilmiş, bilâhara kefalete ropten serbest bırakılmıştı. Mustafa hakkmdaki tahki. ka'ını ikmal eden sorgu hâkim. liği işi yakında mahkemeye sevkedecektir. Müddeiumumi. lik Mustafanın suçunu — ihtilâs cim zimmet mahiyetinde görmüştür. Tebliğat müdürü ile birlik. te Hamdi, Kemal ve Osman a. dındaki mübaşirler de mazmun. dur. Boğazda mazot dökenler Küçük vesait sahipleri şikâyet ettiler Bazi gemilerin boğazdan ge » çerken mazot dökerek deniz su * yunu kirlettiklerinden şikâyet İsdilmeğe başlanmıştır. Bu arada bilhassa Bulgar ve Românya vapurları vardır. Bv 3 larma bırakmakta ve denizi pe yağlara bulamaktadırlar, Bu vaziyet hem denizde buny& yapanlarm #ihhatine zarar ver- mekte ve hem de boğasla işleyer vapur, sandal ve motör gibi şük vesaitin sık sik kirlenmesi" mucip olmaktadır. | Boya parası vermekten bikar küçük vesait sahipleri İstanbul li man relsliğine baş vurarak bu i- gn önüne geçilmesi ve bü vapur” iarm ancak açık denizde dükmelerine Taüsündö “eğihii ni istemişlerdir. Kanunen de bw vaziyet memnu olduğundan bu gemiler hakkında tahkikata bas lanmıştır. Ziraat Vekili iMoskova ziraat sergisini ziyarete gidecek Sovyetlerin Moskovada aç. İtıkları büyük ziraat | sergisini memleketimizden de bir heye: tin ziyarete davet (o olunduğu haber alınmıştır. Heyette Ziraat (o Vekili / Muhlis Erkmenle CiH. Parti. si umumü idare heyeti üzasm. lan Sinop Mebusu Cevdet'Ke. rim İncedayı, Kütahya Mebusu muharrir Sadri Ertem ve mw e Suat Derviş bulunmak İstanbul Mebusu muharrir / Ahmet Şükrü Esmer de davet. li bulunuyorsa da kendisi Stokholmda beynelmilel parlâ. mentolar toplantısma iştirâk eden heyette bulunduğundan bu ziyareti belki oradan geç. mek suretile ifa edecektir. Heyetin hareket zamanı he. nüz belli olmamıştır. — Bir arkadaşım var. Atın ayo' sesini işitti mi ne renkim olduğunu söylüyar, xi — Tahminlerinde isabet var m7 7 — Yok canım, bir kere bile söv lediği doğru çıkmadı.