| N nelerce o ve işittiklerimi burada anlatıyo orum. Bu anlattıklarım her Al Üniformalı Almanyada geçen birkaç yıl Balık nefesiyle türp suyundan yapılmış tereyağı yediniz mi? Alman tiyatroları, biletlerle nasıl doldurulur? Her yeni bir vaziyet gös- teren siyasi hâdiseler insan - lığın ıstırabı gün geçtik- çe arttırıyor, Günlük havadisleri okur- ken milletler arasında derin uçurumların açıldığını s6 ziyoruz. Halbuki insanlık değişmiyor, ayni sebepler yada geçirdiği yıllarm, bil- hassa son günlerin ihtisas- larmı yazan bu kadının ya zısmı, oAlmanjanm harice aksettirilmek © İstenilmiyen iç vaziyetini canlı bir (dille anlattığı için istifadeli bul- duk. Hülâsaten alıyoruz . “Boşanma için gösterilen se- beplerin kâfi olduğuna vicdan! kanaat hasıl olduğundan... ,, İşte bu kararı dinlemek için Münihte bulunuyordum. Münih mahkemesinin kerarı bafif bir fısıltı şeklinde işidiliyor. Mahkemenin külrengi boyalı pen- cerelerinden süzülen donuk ışıklar hâkimlerin çehrelerini bir kat ida- ha ciddileştiriyor, İçerisinkle gölge ler dolaşan büyük mahkeme 6â- Tonunda, anlaşılmaz bir sabirsız- İlk içerisinde bana milliyetimi ia- de edecek mahkeme kararını bek- — diyorum, Mahkemenin okuduğu ilâm, benim boşanma kararımdır. Şimdi adliye sarayından çikar çık maz Almanlıktan ayrılacak, Fran sızlığıma kavuşacağım. Almanyada kaldığın bü son günler içerisinde Hitler Alman- yasmı görmeğe çalıştım. Mahke- me salonunda bile bu Almanyanm rengi vardır, Hâkimlerden, müba- gire kaklar her ferd üniformalı .... © Bu üniformalarda askeri bir di- siplin eseri görmek te kabil.. Bu üniformalı Almanyada se- yaşadım.. Gördüklerim, man kadının karşılaştığı tabii hal- lerir , Mecburi tiyatro biletleri Münihte, Karl Ştrasede bir tat- cı dükkâni işletirdim. Bu sokak- otam münasiyle bir Alman sokağı- , Tertemiz, kaldırımları mun- çi dükkânları yeni boyanmış. Her sabah saat onda postacı “bu sokaktan göçer. Her dükkünn — önlinde durur. “Posta!,, diye bağı- gır. Kapıya çıkan dükkâncının eline mektupları ve gazeteleri verir. Bu posta müvevzzii, yeni kayış kemeri, mavi üniformasm- “dan dolayı çok mağrurdur. Mavi kasketinin hem şekli, hem de gi- .yiniş tarzı çok sevdiği Führeri- 'nin kasketini hatırlatıyor. Mek- otupları verirken hiç bir zaman Hayli Hitler demeği Ovunutmaz- Ve karşısındakinden ayni muka- 'beleyi mutlaka ister. Sabahleyin, dükkânimr o temiz. leyip, şişelerimi istif ederken, ba- karım, kapı birdenbire ve çok & mirane bir şekilde açılır. Müte- hakkim Hayli Hitler sesi camları titretir. Bu bir kadın ağzından çıkan erkek sesidir, Gene benden *İ sıhhatli ne istiyorlar acaba? Yoksa milli | yüzünden okunuyor. zorla satılan Hitler nutuk söylerken Al- manyada bütün dükkânların kapanması mecburidir; büyük mağazalarda direktörler, me- murlarının dinlemelerini mükelleftir bir bayram günü dükkinmi vitrinini Hain için ceza mu kesecekler ?!.. Yahut dükkânı- ma bir köpek girdiğini gördüler de birkaç hafta ükkânmı'mı ka- payacaklar?. Çünkü Almanyada yiyecek maddeleri satılan bir dükkâna köpek girmesi, insan sıh- hatine karşı işlenmiş bir cinayet Endişe ile dükkünrma giren ma- vi roplu, beli parlak meşin ke- merli, üniformalı kadına doğru i- lerledim. Kadın bana çelik ten - gindeki (gözlerinin sert bakışıyla bakmaktadır. Bu kadının “İş Bir. liği,, cemiyetinin kâtibi olduğu nu biliyorum. O, sağ kolunu bir tehdit gibi bana uzatıyor. — Madam yatım akşam Gart- ner tiyatrosunda (—( teşkilâtımız menfaatine bir müsamere var... Ber fiyatlarında tenzldt yapıl mıştır, İşte size ön Bilet. Kısa bir süküt, kadının gözleri gözlerime dikilidir. — Bunları yarın akşama ka- dar müşterilerinize satarsınız ma- dam. İade kabul olunmaz, Kadın biletleri bırakıp gitmiş - tir. Hiç kimse de bu biletleri “ala- mâm,, diyemez. Bilhassa ben. Çünkü Fransızım ve her hareke- tim şüpheli görünür, Almanlar, bu suretle tiyatrola-| ri doldürmanın bulmuş oluyorlar, “Fürer söyliyor, dinleyiniz, — Madam, beşe beş var. Führe- rin nutku şimdi başlıyacak. Bu akşam saat alta Alman radyosu Hitlerin nutkunu (dür yaya İlân edecek. İki saat Hitlerin heyecanlı sesi bütün dünyaya al kışlar ve yaşa nidalariyle kesilen taleplerini ve emirlerini haykıra- cak, Dükkânmda çalışan kız, dük- kânm kepenklerini indirdi. İki- mizde radyonun başında bekliyo- ruz. Aletten, meytlandaki gürül tüler geliyor. Heyecanlı sesler, Hitlerin yaklaştığı haber veriyor, umumi yolunu İşte nutuk başladı: “Alman mille-| ti, kardeşlerim..,, Nutku dinlemiyorum. Bu nu- tuk alışverişin en faal olduğu bir| Saatte dükkânmmn bütün işlerini kaybettiriyor, Fakat “İl ile gelen düğün bayram,, Hitler nutuk söy lerken Almanyada bütün dükkân| ların kapanması mecburidir. Bü- yük mağazalarda direktörler Mme- murlarımmn bu nutukları iyi din- lemelerini temin ile ide mükellef- tirler. 'Hizmetçiye bir bakıyorum... Alman köylüsü kıyafetinde bu kız nutku dinliyor. Bizmetçi kız Hitlerin demeok- rat milletler aleyhindeki cümle « lerini dinlerken kendinden geçi- yor. Bu kadar kuvvetli bir mem- İekette, bu kadar büyük bir adam bu nutukları iyi teminle bu kızcağız bu dekikada Führerin şahsına bitap ettiğine kanidir. Nutuk biter bitmez kız başım kaldırıyor: — Madanrı saat acaba kaç?. — Sekiz yavrum.. Kız içini çekiyor.. Dükkânımın | işlerine bakan bu kızcağızın üni yük bir meyli var.. Şiradi bir bira- hanede, kocaman bir bira bardağı şanlısını düşünüyor. Bu aksam, nişanlısına kavuşurken (göğsü nün biraz daha gururlar kabar. dığını görecek; çünkü Hitlerin nutkunu dinlemiştir. Nutuk bitmiştir. Fakat tadyo - dan hâlâ çılgınca (Yaşasm) 6es- leri geliyor. Sokakta Hitlerin nut kunu meccanen ve mecburi dinle me Vere görünmeğe başlamıştır. Sokakla- ra yerleştiri olan oparlörler den şimdi “Doyçland über Alles,, sesleri gelmeğe baylar. Alman milli marşı binlerce ağızdan dini bir vecd ile çıkıyor. Sonra halkm hissiyatı birden bire coşuyor, Harp ve zafer şarkılarını te- rennüm etmeğe başlıyorlar, Dük- kânmun etrafında halk, manyati- ze olmuş gibi kolları kalkık bu marşları dinliyor. Bu dakikada İ yalnız Münih değil bütün Alman i ya Hitlere müteveccih aşkını ve sadakatini haykırıyor. Bu coşkun heyecan arasında pü kimsesiz, yabancı ve bi- Pazar yeri vaz Ja muztârip hissediyorum. Pazar yerinin gürültülü kala- balığı içerisindeyim. Köylü kadın- lar şemsiyelerini açarak kaldırım. ilar üzerine oturmuşlar. Etrafları- İna, bahçelerinin taşlı toprakla - rında yetiştirdikleri cılız sebzeler var, Etrafıma bakmırken bir ka- dın sesleniyor; — Ne arıyorsunuz? İyi ispa- nak var.. Bana hitap eden kadın, bir açı- lr, kapanır iskemleye oturmuş İ güler yüzlü bir köylüdür, İspa - nakları çok güzel değil. Fakat çiğle nemli ıspanak demetlerin » den (slak toprak kokusu yayık - yor. Kağm yakama yapışacak ka- dar devamlı israr ediyor. — Demeti on beş #fenik madam. Pahalı değil. Hem ne kadar is- terseniz verebilirim. Almanyada, sebze satışında te- razi, dirhem (kullanılmıyor. Seb- zeleri demetle, tane ile hattâ avuş dolusuyla satıyorlar. İşte şuracıkta kocaman beyaz turplar bir tepecik gibi yığılmış. Almanlar bu turpları tuza batıra- rak ekmekle yiyorlar. Üzerine de bel bol siyah bira içiyorlar. Pazarın bir köşesinde gürültü- formalara, bilhassa askerlere büs| karşısında kendisini bekliyen mi-| xi dam.. Bu gördüğünüz yumurta - dölmaş ela ale yavaş YAYAŞ| . . Dükkünmın kapısı önünde kahve satılıyor. Satıcılar ve alıcı- lar bir taraftan pazarlık ediyor, bir taraltan da yemek yiyorlar .. Koca göbekli bir Alman yağlıbı-| çağını deri pantalonuna siliyor... Ve tatlı tatlı konuşuyor: — Tereyağının içerisine suyunu fazla karıştırıyorlar. — Ama yapıyorsunuz ha..... Almanyada artık tereyağı yediği» | miz var mı? Terkip tarikiyle yap- tuğımız yağ, suyunda nibarettir. Hararetle devam eden mübaha- sa birdenbire kesiliyor. Üç resmi cibiseli polis seyyar (lokantaya yaklaşmaktadır. Derhal ağır bir süküt başladı. Başka bir tarafa gidiyorum. Bir adam yumurtacı ile konuşuyor: — Bana dört yumurta sakladı- miz mr? — Maalesef üç yumurtam kak dı. — Fakat karım evde tatlı ya cak, ne derim ona şimdi?. Bu yumurtalar taze değildi: ..| Çünkü taze yumurta Almanyanın | meçhulüdür. Almanyanın yediği yumurta Danimarkadan, Bulga-| ristandan, Yunanistantlan, Türki. yeden ve Çinden gelir. Ben de yumurtacıya yanaşı - yor ve bana kaç yumurta verebile- ceğini soruyorum, — Bir tane bile veremem ma - turp | balık nefesiyle turp). A AA a MA Ya YA AŞ m 24 TEMMUZ — 1969 Yemiş üzeri, su içilir mi? Yazan: Dr. G. A. Yemişine göre... Bazısı insanın hararetini teskin © «der, bazısı da pek tatlı oldu- ğgüundün daha ziydöc hararet verir, Kuru incir ve hurma gi- bi pek tatlı yemişlerden başka, karpuzun bile bazan pek tat kai çıkar, Üzerine su içmek Jözungelir. Hele kavundan son- ra susuzluk geldiği pek çok- tur, Yemişten sonra su içme- nin tesiri bakkında rivayetler ctkidenberi mubteliftir, Kimisi ehemmiyet vermez, zaten ye- mişin de terkibinde bir çok su var, onun üzerine tekrar su içince biç bir zarar vermez, Buna karşılık: — Yemişten sonra su içmek zararlıdır, İnsanın kartı şişer, hâzmedilemez, deyenler de vardır, Arada sırada yemiş Üzerine su içtikten sonra hazmı bozulan, ishale tutulan ço- cuklar da işidilir. Bu rivayetlerin acaba hangisi doğrudur?. Hangisi doğru olduğunu, isterseniz kendiniz de tecrübe yaparak halledebilirsiniz, Biraz çirkin bir tecrübe ama, ço- cukların sağlığı bakımından ehemmiyetli bir meselenin içyü- zünü anlamak için yapmıya değer. Kendiniz tecrübeyi yap- mazsanız yapmış olanların sözlerine inanabilirsiiz. die lilik ii PR dimi İN Tecrübenin çirkinliği yemişi ilkla ağızda biraz çiğne- dikten sonra çıkarılmasındadır. Yemişi çiğnemeden suya ba- tarılınca suyun tesiri belli olmaz. Onun için tecrübe yemiş ağızda hafifçe çiğnendikten sonra yapılır. Bir taraftan 37 derecede, yani insanın tabii derecesine mü- savi olacak kadar, su hâzırlanır, sonra mevsim yemişlerinden hangisini İsterseniz ,ondan biraz çiğnedikten sonra o suyun içinde bir saat kadar Iyrakılır. Har idaha ziyade $u alacak ve daah ziyade şişecek?. E ziyade şişen kirazdır. Bir esat içerisinde yüzde 60- dan 100 e kadar şişer, İki misli olur. Kiraza yakın olan vişne bir saat içerisinlle 60 dan, nihayet 90 a kadar şişerse de gene çök.. Frenk üzümü de öyle..... Halbuki elma, tabi biraz çiğnendikten sonra, su içerisi- ne bırakılınca yüzde ancak 19, 20 nisbetine kadar şişer. Demek ki bir yemiş ne kadar sulu ve tic kadar yumüşâk olur- sa su İç lie o kadar Şi şişer Suyu az olanlar aba. m dede ve in yukarı kısınında geçirdikleri halin bir örneği demektir. Yemiş nc kadar yumuşak ve sulu olursa, müşteri bekliyorum. Serin bir ak- sam.. Sokak dopdolu.. Birdenbire ! simsiyah bir araba köşeyi dön - dü, Sert bir frenle tam klükkân:-| mın yanında durdu. İçeriden iki! memur indi ve bir kapıdan içeriye! daldılar. Sokaktaki kalabalık dur-| du, Idükkâncilar toplandı. Bütün ağızlarda aynı murıltı: “Daşov a-| rabasr, acaba kimi götürecek Bu siyah araba tecrid kamplarına | tecrid edilen insanları götüren & rabadır. Bu arabayı her görüşüm de tepeden tırnağa kadar ürpe - zirdim. Uzun, penceresiz, kapısı yarısına kaklar demir parmaklık bir araba... Bu, Münihten aldığı adamları yirmi kilometre uzakta Daşov kö- yündeki kampa götürür. Bu kamp eski bir tuğla fabrikasıdır. Etra - İma yaklaşmak yasaktır, Her ta- rafında Süngülü nöbetçiler dola- şır. Buraya giren insanlar, bura * dan çıksalar bile kampta gördük lerini anlatamazlar, Çünkü arka- Tarında hafiyeler dolaşır, Sokaktaki halk korka korka bekliyor. Mahallenin hayatı (dur. du artık. Biraz sonra polisler sap sari yüzlü, gözleri (okıpkırmızı bir adamı omuzlarından tutarak arabaya sokuyorlar, ve araba der- hal harekete geçiyor. Süküt hâlâ devam ediyor. Ka- labâlık, ses çıkarmadan ayrılıyor. Bu vaziyette kim fikir beyan ede- bilir?, Hiç kimse yanındaki ada- mn sivil polis olmadığından emin değildir Dükkânıma giriyorum. Kom- şum ağlayarak arkamdan geliyor. — Götürdüler, gördünüz ya, onuda götürdüler,. Kadın hıçkrıyor. Kocası Hitler- den evvelki hükümet polisi me- müru idi, Hitler geldikten sonra nasyoyal sosyalist oldu. Rejimin hararetli bir taraftarı değildi. Sa- dakatinden daima şüphe edildi . Bugün de tecrid kampına götürü- tarafindan idare edilen bir millete | lü bir faaliyet var, Burada, sokak) 'öyor. mensup olmaktan doğan gururu ortasında kurulu seyyar ocaklarda İşte Almanyadan o getirdiğim Muhakkak pişen et yemekleri, bira, ekmek vej hatıralar.. üzerine su içince, o kadar çok şişer, hazmı güçleşir. Yalnız hazmın geç kalması bir şey değil, yemiş midede şişince, mi- deyi de gerer, kârın ile göğüs arasında bulunan hicabıhâcizi iter, yürek çarpıntısı, nefes darlığı gelir. Yemişin ve ondan başka şey yenilmişse onların hazmedilmemesinden katın ağ- rısı meydana çıkar, Arkasından da ishal... Olgun halinde yumuşak olan bir yemiş, kam halinde ka- tıdır diye su içilirse daha ziyade dokunur. Çünkü ham yemiş olgun Halindekiniden daha ziyade su çeker ve daha çok şişer, Çok su çekmek ve şişmek onun olgunluğundan değil, tabis- tındandır. Su yemişten önce içilirse, tabii ehemmiyeti yoktur. Mi- de boşken oraya giren su çabuk geçtiğinden yemişin Şişe - rek hazmın bozulı na meydan kalmaz. Fakat alkollü içkiler - alkolden dolayı - midede urun zaman kaldıkları için, onların üzerine su içildiği vakit doku- nür, Bira bile az miktarda da olsa yemişlerle imtizaç edemez. Çok kimselere bulantı verir. Ondan Holayı, yemişler hiç bir vakit iyi mezelerden sâ- yılmamışlardır , ingiliz, Fransız ve Amerikan polisi Ecnebi casuslar aley- hine müşterek harekete karar verdi İlk ağızda 5O şüpheli isim tesbit edildi Son günlerde, İngiltere, Fransa | İşte, bu demokrat hükümetlerin | ve hattâ Amerikada ecnebi casus | mukabil casus teşkilâtı ve polis kuv ve propagandacıların alabildiğine | vetleri, müşterek düşmunlarma kar çoğuldıkları malümdur, şı milgtörek bir çalışmanın faydalı Bübassa totaliter devletler, de- | olacağını anlamışlar, öcnehi casus nokrasi İle idare edilen bu mem.| ve propagandacılar nleykinde bir - leketlerde kendi propagandılarını | leşmişlerdir. yapmak için her çareye başvurmak | giy iş olarak, üç tarafta şüpheli yerimi tam bir titizlikle gizli görülen şahısların birer İlstesini tutulan son askeri tahkikat ilerle. | hazırlamağa başlamıştır. dikçe, İngilterede de birçok Alman- | larm ve Alman! hizmet edenle- rin hudud haricine çekarıldıkları malümdur. Amerikada da daha birkaç ay ev vel dönen hâğiseler ölbette hatır - lardadır, Bü listelerde yazılacak yüzleri, belki de binleri bulacak! i Fakat asl elebası olarak Üzerlerin- deki güphelerde yüzde yüz kanast bulunan ilk 50 şahıs vardır. isimler, ağızda İsmi geçen