3 TEMMUZ — 195» EE Einaben şa Sl 2m POSTASI ;, asan Rasim Us hi İDARE EVİ: sand katarı ai A ayr m Yan er ka İslami BANU ep e 260m0 beer | E ŞARTLARI I Bener an en ir ikv İ İl İRİ : Hayata dair: Şahadetname ENİ barem 4 ası dolayısi le açılan şahadetname bahsi üz kapanmadı. Zannederim kim S€ şahadetnemenin © büsbütün lü #umsuz olduğunu ileri sürmüyor; ancak bazıları ona büyük bir ehem- miyet verilmesini, onu mutlak bir siymet ölçüsü saymağı doğru bul Mmüyor ve hakiki ehliyeti bir kâğr dın değil, Sahsın iş başında göstere“ Cedi meziyetlerin isbat ettiğini söy” tüyorlar, Buna itiraz etmek kabil değildi ": şahadetnameli;hem de bir- SAÇ yüksek mektepten şahadetna- meli nice kimseler vardır ki herhan $i bir işte derhal acizleri meydana sıkar, Şahadetname istidadın, zekâ“ Dun, şalıst kabiliyetin yerini tuta maz. Buna mukabil, o devamlı bir tahsil görmemiş kimseler arasında da, işlerinin ehli olduklarını isbat <tmiş insanlar çoktur. Fakat şöyle bir sual sormak ka. b Devamlı: bir tahsil görme &i hâlde şahsi istidadı sayesinde muvaflak olan adam, bir üniversite “isiplininden geçseydi acaba daha eri gidemez miydi? Üniversite tah” zekâsı, kabiliyeti olmıyana zekâ ve kabiliyet veremez; fakat mevcut oan zekâ ve kabiliyeti bir kat daha inkişaf ettirmez “mi?,, Bu suale: “Hayır; üniversite tahsili hiçbir za- mar: zekâ ve kabiliyeti inkişaf ettir" mez, bilâkis söndürür,, şeklinde bir cevap vermek zannederim kabil de. Kildir, çünkü ellerindeki şahadetna- meye rağmen çok temiz ve çok bü- yük işler görmüş adamların bulun duğu inkâr edilemez. O halde yeni barem lâpihasının şahadelnameli- lere temin ettiği imtiyazları, esasen meziyet sahibi olanları, o meziyet inkişafa davet diye kabul : hen İri Şahadetnâmeyi kâfi bir hüc <et saymayın, pekâlâ! Fakat bu be- his üzerinde fazla ysrar © etmeyin; Sünkü sözlerinizin, şahadetnameyi büsbütün yermek diye karşılanma" st, hiçbir tahsil görmemiş adamın - seri bu tahsilsizliği yüzünden « ken- dine bir Paye vermeğe kalkması da gemkündü Şahadetname kâfi bir süccet değildir; fakat şahadetname- sizlik de bir meziyet değildir; Sayıyorlar: “Şu romancı şahadet" Pamesizdir, bu şair şahadetnamesiz- dir, hattâ falan âlim şahadetname- dir), İvi, fakat şairlerden, roman an, âlimlerden, o sanatkârlar- dan değil, memurlardan bahsedili- yer. İşin içinde yalnız yaşını başr m1 almış, gördüğü işlerle kabiliyeti: »i İsbat etmiş kimseler yok, daha Yeni yetişmiş, daha doğrusu yetişe-! cek olan, ilk memuriyetini istiyen gençler de var. Şahadetnamesi olmu Yan falan romancının kıymetini şim “li SÖyliyebiliyorsunuz; fakat o, ilk yazılarını yazmağa başladığı zaman kendisine: “Aferin! mademki yük- sek tahsil görmedin, o halde sen mu hakkak büyük romancı olursun!,, diyebilir miydiniz? Bunun içindir ki bir işe'talip olan iki gençten, € linde bir şahadetnamesi olanını öle kine tercih etmek tabiidir, Peyami Safa, Server Bedi imzasi-| le yazdığı bir mizah vazısında alay <diyor: “Şahadetname taraftarları şunu söyliyebilirler: Kabiliyetli in- san nasıl olsa kendine bir iş bulur; 9 halde biz ötekileri, kabiliyet yeri- 08 ellerinde şahadetnameleri bulu- Panları korumalıyız, diyor. (Yazısı #mdi önümde değil, hatırımda kal dığı gibi naklediyorum.) Tabii: ka- dimi "e gi HABER — Akşam Postam < kei &. Çin ve Japon paraları arasında da İngiltere Tiyençinde Japonyaya harp var ! boyun eğerse yalnız simali Çindeki ticaret hakkından vazgeç- miş değil, ayni zamanda, Japonyanın istilâsını fi- ilen tanıyarak, Çinin mukavemetini olur. zayıflatmış Yazan: Frede Ufley Uzak şarktaki o seyahatlerile meşhur İngiliz muharriri: Gerek Japon ordusu erkânı, ge- rek Japon hükümeti İngilterenin Japonyanın şarki Asyadaki yeni nizammda onunla beraber “iş bir- liği,, ne mecbur edilmesi lâzımgel- diğine karar vermiş bulunuyorlar, Hattâ Japon ordu erkânı İngil tercnin, federal ihtiyat bankası banknotları zararına olarak Çin dolarlarımı takviye etmesine niha - yet vermesi lüzumunu işaret etmiş- tir. Uzak şarktaki son vaziyeti bu - nunla İzah edebiliriz, Japonya iki senedenberi Çinde İ- lânı harbaiz bir harb yapıyor. Fa. kat bu silâhi: harb daha evvelden mali sahada yapılmış olan o karble beraber devam etmektedir, Bugün Japonlar Çin mukave . metini kolay kolay yıkamıyacakla - rını anlaymca, bir taraftan da mali; vaziyetleri günden gine fenalaş - maya başlayınca bu mali muharebe birinci derece bir ehemmiyet aldı. | Yabancı memleketlerin menfaat- | leri de işte bu, Yuan (Çin parasi) | na karşi yen (Japon parası) ara smdaki harble zarar görüyor. i İngiltereyle Amerikan birleşik | devletleri bu harbde Çine esaslı yar dımlarda bulundular. İngiltere bu| yardımı martta Çin bankasma 5! milyon. sterlinlik bir kredi vermek, le :yaptı, Amerika da Çin gümüşü. a aa ar —— — biliyeti olmadığı halde elinde bir şahadetnamesi bulunanm da korun- mast lâzımdır; hüsnüniyet gösterip cemiyete hayırlı bir adam Olmak istemiş ve bunun için elinden gele” ni yapmış; esasen kabiliyeti yoksa! bu, kendi kabahati değildir. OB cemiyette parlak bir zekâsı, büyi bir istidadı olmıyan hüsnüniyet sa- hibi insanların da korunması, onla” rn da ilerlemesi esbabmnın hazırlan ması lâzımdır. Bir cemiyet oyalnız zeki ve istidatlı insanlardan müte- sekkil değildir; ötekilerin de yaşa" mak,mümkün olduğu kadar refah is temek hakları vardır.Hersahada de- üilfakat birçok sahalarda çalışmak, hüsnüniyet göstermek zekâdan, isti- datlan, kabiliyetten daha büyük bi" rer meziyettir. Onların da çok te sadüf edilir ve kolay şeyler olduğu nu zannetmiyelim. Nurullah ATAÇ nü yüksek bir flatla alarak yar - dımda bulunuyor. İngiltere ve Amerika Çin mali- yesine bu şekilde yardım ediyorlar, çünkü oradaki İlcaret ve müessese lerini ancak bu suretle himaye e- âebileceklerini düşünüyorlar. Bu harb içindeki harbde Japon. yu, kendisinin karşılıksız kâğıt pa- rasını, bir yen bloku meydana ge- tirmek maksadile, şimali Çinde ge- şirmeye çalıştı. Bu suretle, bir ta, raftan kendisine lâzım olan ham maddeleri temin edebildiği gibi, bir taraftan da Çinin bütün harici ti. caretini kendisine mal etmiş ola - caktı, Bu teşebblis, kısmen Çinlilerin yalnız kendi paralarına kıymet ver meleri ve, şimali Çinde vaziyete Jağon ordularından daha fazla h#- kim olan çete Karbleri dolayısile, kısmen Tiyetçindeki İngiliz banka- tarımın faaliyeti ve İngilterenin Çi. ne verdiği kredi (o sayesinde akim kaldı. İngiliz © bankaları, Japonyanın “federal ihtiyat bankası,, tarafın dan çıkarılan dolarları kabul etme- diler. Tabii, Çinli tüccarlar da hangi pa raya itimatları varsa o para muka- bilinde satış yapıyorlar. Bu da Ti- yençindeki ecnebi bankalarının ka. bul ettiği paradır, mukabilinde an. çak Japon parası almabilecek de - Zersiz bir para değil, |“ Japonya, Çinlilerin mali sahada gösterdikleri (o mukavemete karşı bir tedbir düşünmüş ve Japon pa - rast İle satmalmmamış molların Çinden dışarı çıkarılmasını menet - miştir, Fakat bunda da Japonlar umduklarmi: bulamamışlardır, çün - kü Tiyençin gümrükleri Fransız imtiyazlı romtakasına sittir. Bunun Üzerine Japonlar, kendi . lerinin ihtiyacr olan ecnebi parası- nin kendi bankalarına değil, yabacı bankalara girdiğini görerek son de rece hiddetleniyorlardı. Öyle ya, kan ve para dökerek aldıkları yer- lerde ticarete hâkim olamadıktan sonra, bu zaferin faydasi nerede ka Uyordu? Şüphesiz Japonlar, “tedavülden keldırılmış,, parayla, yani Çin pa. rasıyla alışveriş eden Çinlileri son Körfez denizciliğimizde ilerleme hamlelerine açız ! Yazan: M. DALKILIÇ YVELMİ gün Akdenizin şanlı milleti Türkiye, Akdenizin ta, E “cı olan İstanbulda şanlı denizelliğini tes'id etti. Bu müna, sebetle biraz soğuk düşse ünlü, hassasiyet ve saadetlerinin en yüksek ânmı yaşadıkları şa anda dilekleri hoş görürler diye, sivil denizcilerimize yine İstanbulun deniz banliyösüne ait küçük, fakat bizar edici derdierini hatırlatmak istiyoruz. İstanbul halkı, İstanbulu ören iç deniz hatlarındaki sivil de- nizeiliğimizden hiçbir zaman tam manasiyle memnun olmamıştır. İşte denizcilerimizin bir milyona yakm İstanbul halkıma, Akdenizin ; tacı olan İstanbulda bu sazdefi tattırmalarını İsityoruz. Bu saadet ki, gayet küçük himmetlerle, fakat ancak aslancn bir azimle yara tilabilir, Şüphesiz Boğaza, Halice ve Yalova - Adalar hatlarına İşliyen minimini körfez gemilerimizin siratleri hiçbir denizeimizi hafakan, dan ve yelsten kurtaramaz, İstanbul halkına da asla bir deniz şehrinin halkı olmak saadetini tattırmamıştır. Bu, süratli vapur. ları yaptırmak veya yapmak, daha bir milddet, mes'ut denizci rü- yalarımız repertuvarı işinde kalacaktır, kalsın, rindeki küçücük vapurlarımızı birer deniz tramvayı olmaktan kur- taramaz mıyız?”.. Biraz disiplin, biraz körfez seyrüseferlerinde teknikçilik, biraz sabtı rabt ve çok aşk, çok ciddiyetten başka da hiçbir sey lâzım de, gildir. Körfez vapurlarımızın o hıncalımç ve karmakarışık ve utançiı kalabalıkları ayıptır. Bilet satarken bilet makinesi syni zamanda her vapura nekadar müşteri girdiğini sayabilmelidir. Deniz tram, vayları şeklinde ayakta ve yüzlerinden hakaret döklilen İnsanlar bırakılmalıdır. Niçin otobüslerde bu mecburiyet var da, daha büyük tehlike, azab ve milli hlenb yerleri olan vapurlarımızda bu rezalet devam eder gider?... Niçin stiratinden ve vakitten kazanmak için beş tane otoma- tik iskele tedarik edilmez de İstanbul ahalisi vapurlarma hâlâ orta» çağ kadirgalarının atma Iskeleleriyle dolup boşanırlar?.. Niçin bütün körfez gemilerimiz, dünyanm en güzel sularında salınarak dolaştıkları zaman şehre ve ruha bedii bir renk ve heye can katacak bir şekilde beyaza boyanmış değillerdir de hâlâ kara mavnalar görünüşlerini muhafaza ederler?.. İsveçten, Hollandadan, Almanyadan, hattâ Yugoslavyadan ge, len Ücaret vapurlarını nefis renkleriyle Iimanımızda görmüyorlar mu? Hepsi beyaz retiğe boyaamış, geir gıcır; temiz körfez vapurla. rımızda, sinirlenmeden, Türk olduğumuza gurur ve vicdan hazları duyarak ve dünyanm bu en dilber denizlelmni eğilip öpmek iştiyak- İariyle içlerimiz Ütriyerek seyahat etmekten niçin mahramuz?.. Ba körfez denizdiliğimiz niçin ruhu ve hassasiyeti çok yük- selmiş İstanbul halkının tekâmülünü asla takip etmemiş, Türk tek- nik ve medeniyetinin hızıyla bir türlü yürümez, deniz sstırab cende, releri halinden kurtulmaz olmuşlardır?,. Ne Akay, ne Denizbankm tahakkuk ettiremediği bu küçücük himmetleri, deniz bayramlarmın derin kulsiyetleri hürmetine, yeni Münakalât Vekâletimizden artık dileriz, Körfez denizelliğimizde ilerleme hamlelerine ağız, i i : i : ; : i : i i : i Fakat: p Şu dünyanm en güzel körfez denizleri olan İstanbul denizle- ; i i : : i : i : : ! i i ÇE Yl İİİ İİİ İLİ Çirli var. Hepsini birer birer öldü.|de ortadan kaldırmak ihtimalleri mek güç bir mesele, vardır. Bir milleti, her bankanm ksbul| Çete kuvvetleri bugün, Japon kıt etliği para yerine mübadele kabi -İalarının biribiriyle münasebatmı te. Myeti olmıyan bir parayı kullan-! min edecek yolları tutmuş bulunu- maya mecbur etmek, Çinde ccne | yor. Bu kuvvetler Çin parasıyla #i, Yiler imtiyazlı baklardan &stifade |lâh alamıyscak olursa çok zayıf ettikleri müddetçe, Japon ordusu -| vaziyete düşerler, nun başaramıyacağı bir iştir, Çinde çete kuvvetleri Japonlar: Japonlar İngilizlere şimali Çin |son derece meşgul ediyor, onların derece ağır cezalara çarpabilirler, | borlayn hükümetini bitaraf bıra -| kurmalarına, idareyi ellerine alma» Fakat şimali Çinde o milyonlaron | kabilirterse Çin çete kuvvetlerini İzem tanıtabilir ve Mr. Çem-| işgal ettikleri yerlerde hükümet (Devamı 14 üncüde) BIATILI İLİ RA RI LİLİ İİİ A Istanbul lağımları değil, lağımlar Ma Rasgele Onların bu iddialarma kim aldırış &ler ki? Zira: AZETELERİN yazdığına göre mev. sim sıcaklarının başlaması münaxe- betiyle herhangi bir tifo salgını ihtimali. nin önünü almak üzere belediye hıfzıssıh. ln idaresi tedbirler alıyor. Bu haberi veren bir gazete şöyle di- yor? ; Tifonun başlıca âmilleri açıkta kalan Jâğımlardır. Maliç ve Marmara sahillerinin birçok noktalarında açıkta kalan yüzlerce lâğm vardır, En kesif oldukları mmtaka Kasım. yaşa deresinin ağzındaki liğımdır ki dai- mi bir tehlike halindedir. Bundan başka Hallein Ayvansaray, Fener, Yemiş sahille- rinde de böyle lâğımlar vardır. Marmara sahillerine gelince Çatalkapı, dan Yedikuleye kadar bu sahil baştan ba- şa lağımlarla doludur. Kadıköy İskelesi civarında, Moda ve Bostancıda da denizin bazı kısımları lâ, ğim sulariyle kirlenmektedir. Ne buyru, ur? 5 Galiba İstanbulda açıkta kalmamış bir lâğım yakl, e Ra £ im Çenberleme - Çemberleyin - Çemberlemeyin ! U toltaliter devletlerde bir (çem, berlenme) iddiasıdır gidiyor. Ne yapılsa: — Bizi çemberliyorsunuz!, Bu çember- Tenmedir! Deyip duruyorlar, Acnba bütün bu id. dialsr İngiliz basvekilinin adı, ingilizce te- Yülfuzu ve türkçe manasmm İttifakile: — Çemberleyin! Oluşundan mı?.. Şimdi de Türk - Fransız Htifakı akte, dildi, Mihver politikacıları ateş — püskürü- yorlar. Garibi nerede: İtalyan gazeteleri bu seler Türk , Fransız ittifakının dn İtalya ya karşı bir (çemberleme) olduğunu iddia ediyorlarmış... İnsan hayret eder: Bu mihver politikacıları çemberleme, den bu kadar neye korkuyorlar sanki?., Bu KS ileürenlezi ne çember atlamış insanlar olduklarını zaten dünya biliyor. Tıbbi apartmanların tahdidi ! APILAN istatistiklere göre üniver» site #alebe o sayısı memleketimizde günden güne artmakta, Bu, imemleketin tahsil hayatı ve maarif bakımından İnsanı elbette memnun edecek bir haber, Fakat gazetelerin yazdığına göre üni versite idaresi talebe fazlalığı o karşısında imkân nispetinde tedbirler almaktadır. Bu arada şöyle bir karar vermiş! Önümüzde. ki ders senesinden itibaren bilhassa tıb fakiltesine girecek talebe omikdarı kat'i olarak tahdid edilecek!,. Desenize ki: Birçok ateşli gençlerimiz güzide bir meslekten olacakları gibi arada bazı koca koca sıhhi apartıman kuracaklarm da tibbi rüyalarına veda!., Mim. Düşündüğüm gibi: Fransız ihtilâli hakkında çıkan bir yazı > | münasebetiyle Yazan : SUAD DERVİŞ | Fransız iktilâlinin yüz ellinci yıl dönümü münasebetiyle Fransa da ve bütün dünyada bu ibtilâi | anlatır, tahlil eder mahiyette bir sürü yazılar yazılıyor. Türk matbuat: her nedense Güe tün dünya mikyasında çok mühim bir tarih hâdisesi olan bu ihtilâlin yüz ellinci yıldönümüne diğer memleket gazetelerinin verdiği «— bemmiyeti atletmemektedir, Ara da bir bu mevzu Üzerinde sura, da burada çıkan iki buçuk ser. lık bazı yazılar da ya muharrirle” rinin siyasi telâkkilerinin 18 inci | asıtdan da geri kalmış olması yi zünden, yahut ta böyle bir mevzu | Üzerinde şahsi bir fikri olacak ka” dar kültür sahibi bulunmayıp e& nebi lisanlarda okuduğu muhtelif © telâkkilerdeki mubharrirlerin tesi ri altmda kaldıkları için falsolu ve yanlış görüşlerle dolü olarak çıkıyor. Bu yazılar arasında ben, 28 “ 6 - 939 tarihli Cumhuriyet gazete sinin “Hâdiseler arasında,, başlık” k sütununda Peyami Safanm | yazdığı: “Fransız ihtilâlinin dest ları ve düşmanları, serlevhalı fik” rayı bahis mevzuu etmek İstiyor rum. i Muharrir Peyami Safanın fik” rası aşağı yukarı şöyle hülâsa #* Gilebilir: “Yüz ellinci yıldörümü Frax | sız ihtilâlinin başma çiçek ve taş * yağdırıyor, buketlerin kenarın” dan sarkan kordelâlar üstündeki hürriyet, müsavat ve uhüvvet yal dısı en az 18 inci asır kadar eski dir, 89 hattâ Heriot için bile bir kürek mahkümunun gömleğindeki rakam gibi sadece bir çile sırat ifade ediyor, Hele Tardiu, Moür” ros gibi nasyonalistler ise bu inkı lâbın Robespiyerin, Marah'nın ve | bütün inkrlâp ukalâlarının madrâs | baz, kancık ve soysuzluğu üstüne Parisin bütün çöp kamyonların boşültıyorlar, Koskoca ihtilâlin kani: bir şamatadan ibaret olduğu” nu bugün en büyük gazetelerin, akademilerin, üniversitelerin ba” (| şında bulunan şanir, şöhretli Fran- sızlar iddia ediyorlar. Onlar, yüz. elli sene gecikmiş bir milli piş” manlığı temsil ederlerken, ibtilâk ciler onlara “alçak faşistler, di yorlar. Fransız ihtilâlinin mânası kendisine hücum etmesini kabul ğ değil, zımnen teşvik etmekle baş yor, Bunun için bu ihtilâlin tek” gıdası kendi bünyesini yemekten başka bir şey değildir ve bu ba kımdan hürriyet, milletlerin kez di kendilerini yemeleriniden başka bir mânaya gelmiyor. ihtilâl de | bu meş'um ziyafete kendi evlit larını yemekten başlamıştı. ,, Hukuku beşer beyannamesiyle asaleti ilga ederek, insanlar ara - | sındaki Ofarkı kaldıran büyük Fransız ihtilâlinin hatırası Oyal, nız o zaman ve yalnız Fransa için” değil, bütün insanlık tarihi için ta ziz ederek an:lmalidır. Her düşü“ nen insan ve fertlerine serbest düşünce zevkini bahşetmiş olan Le .İinsan cemiyetleri için bu böyle” dir. Hukuku beşer beyanname: hökümleri insanlığı esaret ve de rebeyliğin zorbalığından kurtaran 5 kudretli bir yasadır. Mi Ve bu insanlığın hürriyetine © saldırmak isteyenler bugün de mevcut okluğu için bu hükümler kıymetlerini olduğu gibi muhafa” za etmektedirler, Bu itibarla 1787 ihtilâli yalnız Fransanın içtimai ve siyasi kurtuluşu bakımından değil, bütün beşeriyet için mühis olan beynelmilel karakterler tag yan inkılâptır. Böyle olunca da “ telkin edilmek istenildiği gibi piş (Lütfen soylayı çevir