Şahıslar: Hapishane müdürü, Rahip. Bir gardiyan . Ceyms Dayk, mahküm., Bir genç kız.. Sahne: Hapishandde müdürün odası, Hapishanş müdürü, alt- mış yaşmı geçmiş, kır saçlı, Mmütehakkim tavırlı bir a- damdır. Senelerce omuzla. rında otaşıdığı mes'uliyetli vazife, gözlerinin, ağznm etrafında, alnında derin izler bıralamıştır. Vazifesinin ver. diği huşunete rağmen mer hamet hissini ve insanlığı büsbütün kaybetmemiştir. Rahip aksaçl: bir ihtiyar. dır. Yüzünde kederli ove Müdür — (İçtiği eligarın du- manın; tavana doğru öfliyerek) Yağmur başlad: galiba! Rahip — (Başmı ellerinin ara. sından kaldırmadan) Evet. Müdür — 'Tam sırası! Rahip — (Sâatine bakarak) Saat on biri geçiyor. (Derin bir nefes alır) Çok beklemiyeceğiz. Müdür — Yanından ayrıldığı « nız zâman, sakinmiyldi?. Rahip — Çok.. Galiba son daki- kaya kadar sükünetini muhafaza edecek. Müdür — Bu kadar soğukkanlı. Iığı ömrümde görmedim, Bazrla- rırida rastladığımız gibi unutkan. lık, algınlık falan değil, bile bile yapıyor. Ne irade... Rahip — Böyle kuvvetli bir ira deye sahip olan adamm hayatmı faydalı bir işe hasredememesi” ne yazık!, Müdür — Bu gece siri çağırt. tığı zaman bir şeyler söyleyecek zannettim, Rahip — Söyledi, çok şeyler söyledi ama, kendinilen hiç bah - setmedi.. Müdür — Hakiki hüviyetini gizlemekte hâlâ israr ediyor, de- gil miz. Rahip — Hiç niyeti yok, sırrını mezara kadar götürecek. Müdür — Muhakkak ki, ailesi. nin ismini kirletmemek için, haki- ki ismi gizliyor. Ceyms Dayk uy- durma bir isim, hayatıma dair ver. diği malümatm da uydurma oldu- Zunu biliyoruz. Fakat buna sebep ne?. Ailesini ve dostlarını kendi- sinin bir katil olduğunu öğrenmek ten men etmek mi? Het haldel Bir kaç sene evvel gene bir katil ayni hileye baş vurmuştu.. Fakat tahammül sdemeği, elektrikli san. dalyeye oturacağı gün yaklaşın. ca, hakiki hüviyetini ifşa etti. Şim di, yarım saat sonra ölmeğe mah- küm ettiğimiz adamın kim oldu. ğunu bilmiyoruz. Dört aydır mev- kuf, bir kelime bile kaçırmadı ağ- zımdan. i Rahip — Bir insanın kendisini ailesinden ve İostlarından uzak tutabilmesi, bilhassa öleceğine ya. kın olursa, büyük bir cesaret ese. ridir. Yanımda, bir dostu, annesi, kardeşi ve sevgilisi olsaydı, biraz teselli edebilirlerdi. Müdür — Kimbilir. Saat kaç”. Rahip — On bir buçük.. Çeviren İLHAN TANAR Müdür — (Demir parmaklıklı pencereden dışarı bakarak) Ben bu işler için pek ihtiyarladım ar- tık galiba.. Evvelce, bir mahkü- mun idamı bana pek tesir etmezd;i simdi her 'vak'adan bir kaç gün) evvel ve birkaç gün sonra içinde kalıyorum, sinirlerim ber- bat oluyor, Rahip — Her halde hoş bir va- zife ideğil.. Müdür — Bu gece en ziyade bu kadar rahatsız oluşuma kızıyorum. Hakiki hüviyeti ne olursa olsun, bu adam bir katildir ve cürmünü itiraf etmiştir. Rahip — Evet, hem de taammü den, soğukkanlirkla öldürdüğü - nü de biliyoruz, Müdür.— Verilen hükme lâyık.! Rahip — Kanuna göre, evet. Fakat azizim, hiç dikkat etmediniz mi, bir mahkümda biraz asalet, uysallık görünce, işlediği cürüm hafifler gibi olur. Müdür — Gayri ihtiyari onunla alâkadar oluruz. Maâamafih Ceym- sin bu lâkayd, asil tavrı beni fena halde sinirlendiriyor. Mücrim ol- duğunu itiraf etti, tavırlarınida mücrim bali yok.. Bu gece, hük- mün infazını beklerken (âdeta kendim, bir cürüm işliyormuşum gibi geliyor. Hemen hemen isti. famı vermek niyetindeyim. Rahip — Cidden şayanr dikkat bir tipr.. Dinle hiç #iakasi Yo Sözlerimi dikkatle dinliyor, o ka- dar! Konuşacak biri diye beni ça- gırtıyor.. Yalnızlıktan biraz kur tulmak için!, Müdü: — Allahın karşısına bir dinsiz olarak çikmak istiyorsa mâni olamayız kil, Rahip — Elimizden geleni yap. malıyız. Müdür — Şüphesir, (Yazıhane- nin gözünü açarak şişkin bir zarf şikarır.) Ne garip tesadül! Yirmi beşbin dolar sahibi bir adam ölü- ine mahküm! Gazete tarafından, tercümei halini yazması mukabi Jinde yirmi beş Gin 'dolar teklif e- dilince, öyle memnuniyetle ka- bul etti ki, bu para ile görülecek bir işi var sandık.. Fakat işte pa- ralar, olduğu gibi duruyor.. Elini bile sürmedi. Her halde maksadı, yazdığı uyldurma hal tercümesi ile herkesi büsbütün şaşırtmak, şüp- heleri dağıtmaktı. Böyle bir frrsa- tı tabif sevinçle karşıladı. Şimdi bu paraları ne yapacağız?. Hem de son defa olarak bir tecrübe yap mak istiyorum. Belki artık söyler, kim olduğunu! , Rahip — Hücresine kadar ben de sirinle beraber geleyim mi?. Müdür — (Eliyle alamı sıkar) Aklıma bir şey geldi: Yifmi se. kiz senedir bu hapishanede tatbik edilmemiş olan bir şeyi yapaca" ğun. Bizim onun hücresine gide- ceğimiz yerde , onu buraya çağır- tırız. Vakit gelince şu kapıdan, elektrikli sandalyenin - bulundu - &w ddsya kolayca gider. Bu oda. da yalnız ikimizle birlikte oturur- sa, belki biraz yumuşar, Dili açe lr. (Bir gardiyan girer), oğlum Ceyms Dayk'ı buraya getiriniz .. (Gardiyan hayretle müdürün yü. züne bakar), evet, buraya getiri- niz. Derhal, Azap Gardiyan — Peki efendim. (Çık! da silâhir muhafızlar bekliyor .. | dürdüm ve kanunun önünde « mak üzeredir.) Müdür — Hazırlık tamam mı?. Gardiyan — Tamam efendim, yirmi dakika var, değil mi?. Mülür — Vakit gelince, bura" ya gelir, bir şey söylemeden ka. va derursun Ben atlama, Bir Ul Gecesi Bir perdelik piyes şey söylemeğe lüzum yok, anlaş. | meği mi tercih edersiniz?, de mi? Gardiyan — Evet efendim. (Çr kar). Müdür — Şimdi bana mahkümu gönder. İ Rahip — Ya şahitlerle gazete.| ciler?, Müdür — Kahve içiyorlar. Beş jon dakika sonra yerlerini almış | bulunacaklar. Biraz beklesinler ,. | (Telefon zili) Alo, burası, benim, evet! Kim dediniz? Vali mi? Alo, zatığliniz misiniz, beyefendi şekkür ederim, pek iyi değilim! e€vet, yarım saat sonra tamam! Her şey hazırdır. Hayir, bozukluk yok, dokuzda bir tecrübe daha yaptık. Kanuna göre, gece yarr sından sonra derhal hükmün infaz edilmesi icap eder, fakat siz vali. siniz, tabil istediğiniz kadar tehir edebiliriz. Nasıl? Bir genç kız mı? Buraya sr gönkdereceksiniz?.. Ha, gönderiniz. Neredeyse gele” cek mi? Peki efendim, başüstüne! güle güne beyefendi. (Telefonu kapatır. Alnınm terini mendiliyle silerek) duydunuz mu? Bir genç kız, uzun zamandanberi kaybettik leri erkek kardeşinin Ceyms ol. duğunu zannederek onu görmeğe geliyormuş, Vali, kız, Ceymele gö” rüşmeden hükmü infaz etmeme. mizi söylüyor. Kızı buraya kendi otomobiliyle oyolluyormuş. Ne dersin?, Rahip — (Gözleri yerde) Zaval h kız) Müdür — Son dakikada esrar çözülecek gibi görünüyor. Rahip — Galiba!, (Kapı açılır. Ceyms ODayk, gardiyanla beraber içeri girer. Ge- niş altlı, küvvetli çeneli, zayıf, solgun bir yüzl vardır. Dalgalı! saçları vaktinden evvel kırlaşmığ. tır. Yüzünün Hadesine göre ba * zan yirmi beş bazan kırk yaşında görünür. Gardiyan, müdürün işa. reti üzerine, mahkümu içeride br rakarak çrkar ve kapıyı kapar.) Mütlür — Oturunuz — Ceym Mahküm — Teşekkür ederi (Outurur). Müdür — Dört aydır buradas:. niz. İlk günden bugüne kadar son derece kibarca hareket ettiniz. Mahküm — (Lâökayd ve biraz müstehzi) sizi üzmenin mânası İ yoktu. Müdür — Bizi hiç uğraştırma" dınız. Ben de, kanunun müsaade iği kadar mllsamaha göster - Mahküm — İyiliğinizi inkâr et mem (Rahibe dönerek) Size de öyle. Bana karşı çok iyi muame. jlelerde bulundunuz. Müdür — Tekrar hücrenize | gitmiyecek, burada, benim odam. da kalacaksınız., Mahküm — (Lâkayd) Peki. Müdür — (Mahkümun soğuk tavrından almarak) Sizin için istiş nal bir hareket yaptığım farkın" da değilsiniz galiba!. Mâhküm — Ooo, anlıyorum, fakat bu gibi şeylerin bana tesir etmiyeceğini siz (o düşümüyorsu- nuz, Rahip — Oğlum, müdürümü: size son bir iyilik yapmak arzu e diyorlar, Mihküm — Biliyorum. Fakat benim için her yer müsavidir ... Müdür — Ne demek istiyorsu- nuz?. Mahküm — Burada ölüme mahküm bir adamım.. Kendi hüc. remde de.. Bu kapı doğru hücre. lere gider. Bu pencerelerin altın- Şu demirkaptdan, dışardan biri aç. mazsa, «iz kendiniz bile çıkamaz sınız. Diğer kapının ise, hükmün infaz edileceği odaya açıldığını si- zin gibi ben de biliyorum. Şu hal. de?, Müdür — Hücrenizde beke. Mahküm — Burası bitaz daha havadar ama.. Müdür — Evet”, Mahküm — Orada cigara içebi- liyordum. Müdür — (Çekmeden bir paket İ cigara çıkararak, Ceymse uzatır, kibrit çakar, cıgarayı yakar) Bu. yurun?, Mahküm — (Hafifçe gülüm- ser) Teşekkür ederim.İkramcı bir ev sahibisiniz.. Mahküm — Cıgaranın duma. j azdır. Size bir çok defalar sordu- Zumuz suale doğru cevap verme - nin sirası geldi, zannederim, kim. siniz?. Müdür — Ceyms, vaktimiz nm seyrederek) Kim mi? Ceyms Dayk.. Bir katilt.. Müdür — Hakiki isminizin bu olmadığını biliyoruz., Mahküm — Siz bir ismi değil bir adamı mahküm ettiniz. Cinaye. ti bueller yapmadı m:? O halde, adım Ceyms veya Tom olmuş ne çikar?.. Müdür — Evvelce başka biri #im taşıyordunuz. Neydi o? Mahküm — Hatırlamıyorum. Unuttum. Rakip — Fikrini değiştirmiye - cek misin, oğlum?, Mahküm — Hayır.. Müdür — Ceyms!, Mahküm — Efendim?, Müdür — Bu mektup yığınmı görüyor musun? Memleketin ker tarafından binlerce mektup aldık. Avustralyadan bile ki mektup var, Bu mektuplarda neler yazılı, biliyor musun?, zamandenberi kaybettikleri, oğul ları, kardeşleri, kocaları, nişanlıla. rı olan adamın senin olduğunu zanneğiyorlar.. Mahküm — Cevap verdiniz mi? Müdür — Nasıl verebilirim?. Wendim bilmiyorum ki. Cevahı —weeksiniz.. Mecbursunuz?.. Ma. viyetinizi gizliyorsunuz.. Kim bu? Aileniz mi? Karınız m:?, Mahküm — Öyle bir şey yok. Müdür — Ceyms, bir dakika beni dinle.. İsmini bize söylersen gazetelerle ilân etsek, bir aile müt hiş bir felâket haberini öğrenecek, fakat diğer binlerce kişi, ne ağır bir şüpheden kurtulmuş olacak!, Bu da, şimdiye yaptığın kadar, belki daha kahramanca bir hareket cimaz mı?, Bu mektupları yazan zavallrlara hiç acımıyor musun?, Mahküm — Hiç. Bu mektupla. ta cevap yâzın, aradıkları adamın ben olmadığımı bildirin. Zaten hakikat te, bu.. Benim ne annem, ne babam, ne kardeşlerim, ne ka- rın, ne de sevgilim var, Müdür — Bir mesele daha var, (Zarfı uzatır.) Yirmi beş bin do. larınız ne olacak?. Mahküm — Beraber götürme- me imkân yok.. Bir hayır işine sarfedilsin. Müdür — Nereye gönderelim ?i Mahköm — Bana adres verdi. rip yakalamak mı istiyorsunuz?.. Hayır, müdür bey.. Hiç kimsem yok ki adresini vereyim. Bir daki- ka müsaatle edin, bir şey düşünü. rüz. Hem beni niçin çağırttınız? l Müdür — Ya, genç bir kadın mi2, Gardiyan — Evet.. Müdür — Demek siz on yâ nızda iken kardeşinizi kaybett siniz, Şimdi görteniz tanıya! Müdür — Üstü başı iyice aran-| misiniz? dıktan sonra bekleme odasına a- Kız — Bilmem ki, her halde bn. (Gardiyan çıkar.) Oğlum, bu) nırım. Biribirimize çok düşk genç kadın, sizi görmek için ge-| dük. Benimle uzun uzun oyr liyor. Görüşmek ister misiniz?, Mahküm — Bi tanımıyorum ki! dı. ilmem, kendisini) Müdür — Bu şüphe nere geldi size? Hem neden bu &4 Müdür — Sizi kardeşi sanarak) geç müracaat ettiniz? Altı a3 kilometrelerce uzaktan gelmiş ... Mahküm. Herdesim ş sine söylersiniz... Müğür — Peki. 77, Yanılıyor. Benim! resimler çıkıyor.. Tee İvedik İ iy Bira gazetelerde sütün sütun yazi di enn bir gazetede, mahkümun yazi okumuş.. Resmi de b makaleyi Mahiküm — (Müdür ayağa kalk | zettik. Hayatı hakkında verf mak üzere iken birden atılır) Du.) tafsilât kardeşimin hayatma W run, madem ki binlerce kilometre-| mamakla beraber, anlatış tarzın Yi beni görmek için katetmiş, gör! ki bazı hususiyetler ,tabirler, sün de içi rahat etsin.. Nerede gö| landığı kelimeler, tıpkı kardeşif rüşebiliriz.. Müdür — Burada.. Mahküm — Yalnız mı?. ifadesine benziyordu. Annem ta olmasa derhal gelecekti. Müdür — Muhabere edil Müdür — (Biraz düşündükten | muydunuz?, sonra) Evct.. Burada, yalnız!.... Kız — Son mektubunu alalı | Mahküm — Teşekkür ederim... | altı sene olüyor. Vaşingtondan) Müdür — Bu şimdiye kadar| bir kitapçının yanmda çalışıy? hiç yapılmamış bir şeydir, şereti. | du. Küçüktenberi okumağı çok nize İtimat ediyorum.. verdi. Okuduğu hikâyeleri © Mahküm — (Müstehzi) Şerefi.) da anlatırdı.. Bilhassa Şeke me, &vet.. Çok teşekkür ederim... | Piyeslerinin mevzularını pek Müdür — Siz biraz yandaki o-| verdi. Aktör olmak hevesindef daya geçin.. Ben genç kadınla yal.| piyeslerden bazı parçalar ezbf niz görlişmek İstiyorum. ler, bize okurdu. Hele Rom (Rahip ve mahküm bitişik oda.| Jülyet ten ezberlediği bir par) ya geçerler.) her gece ben yatarken, yatağı” Mahküm — (çikarken) kaçmı. | baş ucunda okurdu, yacağımıza söz veriyoruz, Müdür — Bu delikanlı, Şeğfi Müdür — (Gardiyanı çağrır).| ri ezberlemek değil, adını bile Üstü arandı mr, gelen ziyaretçi -| mez. Münmafih bir defa görü nin, bir şey yok öyle mi ?Buraya getirin. (Zile basar. Mahküm, birlikte girer. Genç kız 279) (Çok genç, güzelce bir kız gi.| kalkarak dikkatle mahküma ' rer. Sade ve zarif giyinmiştir.)| kar.) Müdür — Otuftmaz (o mısmız? Müdür — Biz bitişik odaya # Ceyms Dayk ile görüşmek mi isti. | çiyoruz. Konuşmanız pek yorsunuz?, Kiz — Evet.. Geç kalmadım ya? sürmez, değil mi? (çikarlarğ Kız — (Çekingen) Annem Müdür — Yarım saat kadarİsizi görmeğe gönderdi. vaktimiz var. Size bir kaç sual ser sak istiyorum. Nerede oturuyor- sunuz?, Kız — Ohie'de, Penrington| yazınızı ve resmini görünce. kasabasında, babam, ben pek kü“, şükken ölmüş., Annem var. Müdür — Niçin anneniz gelme. âi?, Söyleceğimi söyledim,, Bir adam | öldürdüm. onu ölürdüğüm için lâyıktı, tasarlayarak, plânla öl. asu | mu hafifletecek hiç bir de yok. ( Bir gardiyan girer.) Müdür — Ne var), Gardiyan — Validen size bir mektup, &fendim, bir de ziyaretçi Kız — Ağır hasta, evden çıkamı İ hiç te nadim değilim. öldürmeğe| yor. Müdür — Kardeşleriniz var mı? Kız — Bir erkek kardeşim var. mzeretim| dı, benden on yaş büyüktü. Sekiz! ki.. Ben on yaşında bir çocu sene evvel, kasabadan ayrıldı, bü- yük şehirlerde çalışmak istiyordu, Bir daha göremedik. Müdür — Şimdi kaç yaşmdası”| şim yoktur. niz?, Kız — On sekiz. Mahküm — Evet”, , Kız — Kardeşimden alti i nedir haber olmıyorduk. Gaz€' Mahküm — Beni kardeşini? # dınız?, Kız — Evet. : Mahküm — Kardeşiniz ol” dığımı görüyorsunuz, # Kız — (Dikkatle bakarak) mem ki, biraz aha bensiyorsüfi Fakat o kadar uzun zaman si yil Sekiz sene olüyor.. Mahküm — İmkânı yok. Gi kü benim ne kız, ne erkek i Kaz — Sahi mi öper VDevamı,14