YAZAN: E: Cc. Rentley İR cumartesi üzeri Cadigan meydanın” dan geçmekte olan Filip Trant, ir evin kapısı önünde bir ka dın gölgesi gördü. Bu, kapı önün. deki mermer basamakları inen gü- zel ve genç bir kızdı. Filip otomo bilini durdurdu ve: — Nasılsınız Maryon? dedi .. Sizi görmeyeli bir sene oldu gali. ba ?. — Vay sen misin Filip, ne hoş tesadüf!. Genç kız dönerek çıktığı pıya baktı ve : — Doktoru görmeğe geldiniz değil mi?. Fakat evvelden rande* vu almadan onu görmek kabil de. Zildir. Esasen şimdi doktor da çıkacak., 'Trant arabadan indi, çocuklu - ğundanberi tanıdığı Maryon Sik vestrin elini sektr. — Demek burada bir doktor o. turuyor, öyle mi? Ha... Öyle ya kapıda ufacık bir bakır levha var.. Fakat bu levha o kadar küçük ki, insanın görebilmesi için çok dik. katli bakması lâzım.. Zaten bütün doktorlar böyledir: Şöhretleri bü- yüdükçe Jevhalarını küçültürler. Fakat benim doktorluk işim yok. Öğle yemeğini kibar olnuyan bir lokantada yediğim için zehirlen- diğimi sanmıyorum. Genç kız, yavaş bir sesle: — Görmek isteseniz de, iste meseniz de onu göreceksiniz, de- di. Çünkü bakınız kap açılıyor . Kapı açıldı.. Uzun boylu, hafif siyah sakallı bir adam çıktı. Şap- kasını çıkararak Maryonu selâm” Jadı, Tranta şöyle bir baktı ve u- zaklaştı... Maryon: — Dokto? Leklidir, dedi, — Bir sâat kadar boş vaktim var, sizi isterseniz gideceğiniz ye. re kadar götüreyim. Kız bir lâhza düşündü; — Bu gün sizinle karşılaşmam çok isabetli oldu, doğrusu. . Ben de sizi nasıl bulacağımı düşünüp duruyordum. Bir türlü akıl erdire mediğim biriş bugünlerde çok canımı sıkıyor.. Her halde siz bu işi halledersiniz sanıyorum. Vakia sizin gibi büyük ve esrarlı cina - yetlerle uğraşan meşhur müfettiş" ler böyle küçük işlerle uğtaşma- ğa tenezzül etmezler, uğraşsalar bile halledemezler ama, çocukluk arkadaşım olduğunuz için ber bal de beni dinlersiniz. Revil meyda- hinin nerele olduğunu biliyor mu Sunuz?. — Evet, —iİşte ben o meydanda 43 nu. marada oturuyorum.. Trant arabanın kapısını açtı, kız otomobile yerleşti. Otomebil hareket ettikten sonra Maryon tekrar söze başladı: — Anlıyorsunuz ya dostum, ni- hayet çalışmağa mecbur olulum , Babam öldükten sonra biribirimi- zi hiç görmedik.. Fakat siz baba" mı'tanıdığınız için bana miras ola. rak çok bir şey bırakmadığını tah. min edersiniz, Trant evet makamında başını salladı. Kızm babasının büyük bir miras bırakmaması şaşılacak bir şey değildi. Gazetelere tefrika romanları yazan bu adam çok ka- zanıyordu, Fakat lüksü fazla sev diği için elinde bir şey kalınıyor. dı. Trant bundan başka muhar- ritin ölümünden sonra, hayatta İken yazdığı hatıraletının kızı ta- rafından tabedilmek üzere oldu ğunu da güzetelerde okuduğunu hatırlıyordu. Mâryon durup dinlenmeden an- lâtmasına devam ediyordu; ka- — Annem benimle beraber Lor raya gelmedi.. Kardeşim Kolejde okuyor.. Babamdan kalanla üçü. günü ikindi lcektim.. Derhal şimdiki oturdu. ee ğum yeri tuttum ve derslere baş- ladım. Iyi bir arkacaş —Tahsilinizi bitirdiğiniz çok ol. du mu? — Tahsilimi bitirmedim. Lon- draya geldikten üç ay sonra Pav. Io Kozoski geldi, beni buldu. Siz onu tanımazsınız.. O, şimdi ya- nında çalıştığım doktorun kızıdır. Babamın sağlığında leyli mektep. te okürken ayni sınıfta idik. Ba- bâsı Londradâ yerleşeli beri kız da babasiyle oturuyor. o Paulanın bir de erkek kardeşi varmış, Fa kat o kötü yola sapmış. Onun İçin döktor bütün “şefkatini kızma vermiş., Kız beni ilk gördüğü gün babasının bir kâtibe ihtiyacı oldu. ğunu söyledi ve benim bu işi ka- bul edip etmiyeceğini sordu. Paulanın babasını, bir defa kr zını mektepte ziyarete geldiği va kit görmüştüm, Fakat babam bu adamdan çok bahseder, dalma &- leyhinde bulunurdu. Bu itibarla bu teklif karşısında biraz tered- düt ettim, Fakat bir defa da dektorla gö- rüşmeğe'razı oldum. Doktor be- ni fevkalâde nazikâne karşıladı. Kendisine henüz şimdiye kadar hiç bir yerde çalışmadığımı, İş ha” yatına çök âcemi olduğumu söy. ledim.. “Zarar yok, dedi, yapa- cağmız sadece 'net almak ve bu notlara (o bakarak mektuplarımi yazmaktır.,, o Verebileceği para| Hopishaneden çıkalı beş hafta olmuştu miktarın: söyleyince büsbütün şa şirdrm.Benim aklımdan geçen e» yüksek ücretin iki mislini veriyor. du. Bu vazifeyi kabul ettim. Ve ka- bul ettiğim için de pişman olma. dım, İş halif.. Boş zamanlarımda babamın hatıralarının basılması işiyle uğraşıyordum. — Anlattıklarmızdan Oumdu- ğum şeyi bulmadım. Ben bir ara. ık âdeta doktor Hozeskinin e&- rarengiz cinâyetlerinden bahse deceksiniz sanmıştım da sevin- miştim.. Fakat neyse. Biz de ge. leceğimiz yere geldik . Üç katlı eski bir evin önünde bulunuyorlardı. Kapı (o önündeki basamakları çıktılar. Maryon a- nahtariyle sokak kapısını açtı Evin her katı bir daire teşkil edi. | yor ve Maryon en üst katta oturu-| yordu. Kızın dairesinin kapısin.| dada kocaman bir asma kilid atr-! Yrydı. Dâirenin dört geniş odası vat dı, Çok yüksek tavanir dört oda. Etrafını gözden geçiren Trant: — Daireniz doğrusu çek güzel, dedi., Hele mobilyalarmıza “hiç diyecek yok.. Meselâ günün bi. rinde şu küçük yazı masaşım. bikarsanız münasip bir fiyatla al. mağa derhal hazırım. Maryon güldü: — Galiba bir eskici dükkânı aç. sak niyetindesiniz.. Fakat şimdi şakayı bırakınız da işimize baka" lim. Şu orta masasını. Üzerine dikkatle bakar mısınız?. va isk e # gürünmüş gibi.. Tuhaf şey. . Bu çizgiler &leta bir murabbam dört köşesi gibi.. Sakın taşınırken ol- MASINI, — Hayır.. Daha üç hafta sv. vel masanin Üzeri ayna gibi mü cellâ idi, Her gün bunları elimle silerim, .Üç hafta evvel çizgilerin farkına vardım. Hafta da iki gün gelip daireyi temizleyen kadını da mes'ul etmek imkânı yok., Bir defa çok dikkatli kadındır. Sani - yen salı ve cuma günleri gelir, te. mizlik yapar, Halbuki ben bu çiz gilerin perşembe günü farkma vardım.Demek ki çarşamba günü olmuş.. Vakia bu ehemmiyetli bir şey değil ama merak ediyorum... Acaba ben yokken daireme kim giriyor ve nasl gıriyor? Hem s0- kak kapıs:, hem Ge dairemin ka. pısı dalma kilidi'dir. Sakm çok ehemmiyetsiz bir şey için telâşlan dığımı sanmayınız.. Başka şeyler de ver. Meselâ şu koltuktaki ka dife yastığa bakmuz. .Iki köşesin. deki işleme güllerden biri biraz # kusurlu işlenmiştir. Ben bu ku-! sur görünmesin diye o ucu daima; aşağı getirdim. Fakat bazı akşam lar eve dönünce, kusurlu işlenmiş ucu yukarıda buluyordum.. Son- ra çok beğendiğiniz yazıhanemin de gözleri açılıyor. Vakia ben bu gözleri kilidlemem ama masanın kenariyle bir hizada bulunmasına dikkat ederim. Fakat akşamları bazan fazla içeriye girmiş, bazan da (dışarıda kalmış buluyorum ... Halbüki bu gözlerde: babamın ha taralarından başka bir şey yoktur. Bu kadar da değil, lütfen benim le gelir misiniz?. Beraber mutfağa gitti i-—— Ben yokken içeriye irdiği hakkında bana ka ; ka mdat verdiren Şey şu musluk ta- şıdır, Her sabah bulaşıklarımı bu- râda yıkadıktan sonra taşt güzel. ce ovârım. Binacnaleyh dışarı. B a çıkarken musluk taşı tertemizdir. Her akşam dönünce bu taşı gene temiz buluyorum, fakat ıslak, Hal buki temizledikten sonra kurula" mak âdetimdir. Sonra baz; gün - ler musluk damlıyor, iyice kapan- maâmış.. Bu işleri her halde bir er- kek yapıyor. Kadınlar daha dik. katli olduklarından buldukları gi” bi bırakırlar. Fakat erkek ne de olsa bir şeyler unutuyor. — Eşyanızdan, mücevherleri. nizden, paranızdan kaybolan bir sey yok mu? , — Hayır. .Hiçbir şeyim eksik değil. Buna eminim.. Trant ayağa kalktı ve oda içe- risinde aşağı yukarı dolaşmağa başladı: — Garip şey doğrusu. Sabahla si evden kaçta çıkarsınız?. — Dokuzu çeyrek geçe.. Ak- şam yedide dönerim. — Cumartesinden pazartesiye kadar evde mi kalırsınız?. — Evde kaldığım nadirdir... Doktorun kızı ekseriya beni ger. meğe. götürür. Bu küçük hâdise olmasa o yaşayışımdan çok mem nunum., Trant; — Bana itimat ediniz, dedi, kor kacak bir şey yok. .Şimdi ben gi. diyorum. Fakat bu işle meşgul o lacağım. Yakmda size malümüt veririm, « — Allah razı olsun. Bu sözleri. niş bana cesaret verdi doğrütü., © — Dairenizin ve sokak kapar inin fazla bir anahtarı varca ba na verebilir misiniz?. — Vereyim. Fakat ben yokken gelip bir şey aşırmayacağınızı, ya- hut mobilyelerimi kırmıyacağınızı vaa 'Trant gülerek çektr, Jakson Kiüp'de her | Evde saklanan kim? (HABER'in sayfalık zabıta hikâyesi ) Trant bu klüpte yemek yerken sorduğu suallerle doktor Kozoski hakkında epeyce malümat topla» dı. Doktor, tanınmş bir kemik hustalıkları mütchassısıydı. Le histanda başlıyan şöhreti bütün dünyayı tutmuştu, Doktorun eski hastalarından bi. ri Tranta, Kozoskinin hususi ha- yâtı hakkında izahat verdi. Ko xoskinin karısı çok zaman evvel ölmüştü. Almanları hiç sevmiyen ve kuvvetli bir vatanperver olan | doktor ağlunu ve kızını tahsil için İngiltereye göndermiş, tonra ken. disi de İngiltereye gelip yerleş «| miştir . Doktorun oğlu hırsız çıkmış ve| sahte çek tanzimi suçundan ağır habse mahküm olmuştu. s.. U sözlerde Trant bir ip w cu bulamadı. Fakat Mar. iyonu çok sevdiği için bu işin ar. kasını bırakmamağa karar verdi. Müfettiş bu meseleyi kızm tah* mininden daha karışık buldu. Trant klüpten çıkınca adliyeye giti ve adliye mahzenlerinde doktorun Oğlunun omahkümiyet dosyasın; aradı, Fakat bir türlü dosyayı bulamıyordu. Bu sırada içeriye arkadaşlarından OHoman isminde bir gazeteci girdi. Mü - fettişin ne aradığını anlayınca| güldü: İ İ — Bu dosyayı Kozoaki ismiyle İ ararsanız kıyamete kadar bulamaz sınız. Ben işi çok iyi hatırlarım. Polis, doktorun Oğlunu Jakson diiyle tanıyordu. Kendisinin sah- te çek kullanarak para aldığını be” raber » çalıştığı bir arkadaşı ih. bar etmişti. Bu yüzden yakalan. dı. Fakat doktorun oğlu olduğu #ntik —mahküm oldüktan çok #önra anlaşıldı."*“Mesele' *“unutü! muş, olduğu için gazeteler de bu işden bahsetmediler. Bu irabatı aYlıktan sonra Trant kolayca dosyayı buldu. Dosya - dan bir takım notlar aldı. Bilbas- sa döktotun oğlunu ihbar eden # İdamın isminin Vimster olduğunu öğtenii,. Mahkeme (dosyasında isahte çek yapan suç ortaklarının “Keman çalan kedi,, meyhanesin” de buluştukları da yazılıydı . Trant bir hesap yaptı. Jakson Kozoskinin hapishaneden çıkma - sına hesapça daha on ay vartiı. | Fakat İngiltere kanunlarına gö- İre hapishanede, hapishane nizam | larına riayet ederek uslu duran| mahkümların cezalar; indirildiği! İiçin Jakson hapisbaneden çıkmış- tı, i ... RANT “Keman çalan ks- di,, meyhanesinin o sahibi Joe ile çabuk dost oldu. Zaten bü adamın Oo dostluğunu kazanmak için omeyhanenin kötü birası methetmek kâfi idi. Meyhaneci Jaksonü © tanımıyordu. Çünkü © burasını #atm aldığı vakit deli - kanlı çoktan hapse girmiş bulu - muyordu. Fakat Joe, Jaksonu ele veren Vimsteri tanıyordu. Bu a- 'dâm geçen seneye kadar muntara” man devam edermiş, fakat bir s6. nedenberi ortadan kaybolmuş: gi- derken de nereye gittiğini kimse- ye söylememiş. Yalnız bir defa sokakta Vimsştere tesadüf etmiş, obunla konuşmak istemiş, fakat &dam kendisini tanımadığını ve â- dının Vimster olmadığ n riddia et | miş... | İ Meyhanecinin dili çözülmüştü. Bundan bir ay kadar evvel baş" ka bir âdam meyhaneye gelmiş , Vimsterin nerede olduğunu sor - söylediklerini ona da anlatmış ve Meyhaneci sözlerini şu cümle )mağa başlayınca arkadakiler koş. verdi. Trant niçin geldiğini baş mü.İdan geçerken: İettişe anlattığı vakit o: — Ben de Jaksona âit bir mese-| Diyerek alelâcele merdivenle” le üzerinde çalışıyordum, dedi..İden indi. “Keman çalan kedi. meyhanesi sahibinin söylediği sözler hoşuma | girdiler. Ve kapıyı gürültü ile gitti. Vimster dediğiniz adama| padılar. Sonra salona girerek İf gelince onun Barling ismi altında | cım saat beklediler. Nihayet K” «|ridorda hafif bir gürültü oldu. Be Bu noktadan tahkikata devam ede! gürültüyü bir takım sesler biliriz. Siz Jaksona dair bir hayli | etti, Salondaki memurlar & İaydalı malümat getirdiniz. Fakat|'an kapıdan, tavandan bir Viliç de oturduğunu biliyoruz kâfi değil — Affedersiniz, siz neden Jak. | gördüler. Bu bir ipin ucunda ei sonla meşgul “ oluyorüunüz? Yemillanan bir valizdi. Valiz yere ©“ bir halt me işledi?. — Allanmadınız.. gün birini öldürmeğe teşebbüs sü- çundan dolayı aranıyor. Geçen sa: |:ündü, Bir adam ihtiyatla yari lı günü, gecenin çok geç bir saa - | yavaş iniyordu; kisa boylu, tinde iki arkadaş Foksil Şirit ci.| geniş omuzlu bir adam. varmda sizin Vimster dediğiniz | adam daha ayağımı son adama rast gelmişler. Tanıyorlar- | ko; madan evvel iki memur mış, konuşmuşlarmış.. Ayni adam. İne auldılar. Çarpışma şiddetli lar biraz sonra da yüzünden şca-İdu, küçük bir masa devgii met akan bir adamla karşılaşmış» | çiçek vazosu parçalandı. Ni /lar. Bu adam Vimsterin arkası s1 | bileklerine kelepçe geçen ra gidiyor, onu fakip ediyormuş. | tevkif edildi. Bu iki adam merak etmişler, dön. müşler, Vimsteri takip eden ada-| talık pis bir sakal vardı, beş İ mın arkasından yörümeğe başla. İfettiş mevkufun cebinden bir *“ mışlar,. Vimster “Kızılboğa,, mey | volver çıkardı ve Trant: hanesine yaklaşırken arkasındaki #dam ona yetişmiş, yapılmakta © | kalamak için en münasip Polis, Jaksonu omuzlarından yaka | ks bir tek kelime bile söyle? kyarak sürükledi lan bi: binanın yanına gelmiş, bu sırada Vimster irklad diye haykır muşlar, Vimsteri tutan adam akti kamette kaçmış. Yetişenler; | Vimsteri yerde kanlar içinde bul| muşlar, üzerinde iki bıçak yarası| varmış... Yaraların ağır olmasma| rağmen ertesi gün adam kendisine | gelebilmiş ve gece taasruz eden| şehsın Jakson olduğunu söylemiş. ! Busaya kadar iyi.. Fakat Jaksonu! bir türlü bulamıyoruz. Trant baş müfettişi dikkatle dir. liyordu; #miri sözlerini bitirince; — Söyledikleriniz düşündükle- rimi teyid ediyor, dedi. Bana öyle geliyor ki Jaksonun saklandığ; ye. ri biliyorum, Fakat bu işde çok ibtiyatlı olmak lâzım, Bundan sonra başmüfettişle u- zun uzadıya konuştular. Tavan arasında Ertesi sabah Revil meydanının vir köşesinde Trant ile başmüfet. | tiş Bilik buluştular, Baş müfetti-! şin erkasında sivil bir memur'yar. du. Köşede kapal bir otomobil bek iyordu. Bu otömobilin şöförü mü dettişi hürmetle selâmladı. Baş müfettiş Tranta sordu: — Ne suretle hareket edeceği"! ni Maryona anlattınız değil mi?. — Bir mektup yazdım.. Mese. lenin esasıntlan bahsetmedim ... muş., Meyhaneci şimili müfettişe| Yalnız bugün de her günkü gibi)“ dairesinden ayni saatte çıkmasını, Vimstere bir defa rastgebliği sem” kapıyı açık bırakmasını ve bizi gö| Trant, Jakson ilk defa tavan tin Viliç olduğunu da ilâve etmiş. rünte tantmamazlıktan gelmesini | sına çıkmak için masayı yazdım. MNİYET müdürlüğü başşta çıktılar. Tam saat dokuzu 4'İ” müfettişi Bilik, Trantı o* rek geçe Maryon kapısını açti “© dasma kabul etti ve bir cıgara | çıktı. Kapı önünde üç kişi Beş hafta|öiven sallandı ve döşemeye sü evvel hapisten çıkan bu adam bujdü. ye ce heyecanlandı ve Trant —Mektubunuzu aldım. içeri sil Üç adam gürültüsüzce ii iy âğır ağır yere inmekte oldu b önten sonra tavândan bir İp met Merdiven üzerinde iki 8: e gi vi Fakat ', vi pif Kina pl Jaksonun genesinde, birka$ e, — Görüyorsunuz ya, dedi, gi seçtik. Eğer ayağını yere basi olsayti: elleri serbest olacağısd” revolverini çeker, birimizi yaral yabilirdi. Hele tavan arasınd8 ** Jamağa kalkeaydık, muhakii” birkaç polisin hayatına malar Belki de günlerce muhasara © mek icap ederdi. : Bunlar; söyliyene mülettiş pi cereye gitti, elini salladı. Köşe bekliyen otomobil evin kapı” kadar geldi. Baş müfettiş ei — Mevkufu götürünüz, z verdi, Polis, Jaksonu ©; ge dan yakalayarak sürükledi, mişti.. ... Baş müfettiş — Şimdi valizi içerinde ti yakalayalım.. dedi. Doğrusü zi kaç defa inip çıkmamak için “ iunmuş çok güzel bir usul. ği diş fırçası, bir sabun, bir yi bir fırça ve bir tarak. Demek * adam bu suretle hergün banyof” nu ve tuvaletini burada yapı?" ui. Trant hayret ediyordu: — Araştırmalar İlk hızın: çiştirinceye kadar bir tavan &i pi dz saklanmak fena fikir değil rusu. Burada saklandığı müddei$i sakallanacak ,bıyıklanacak ve yari başka bir suratla meydana gs bir ecnebi memlekete sa imkânlarını bulacaktı. Valizde Pİ” ka neler var? Mülettiş içerisinde laması bulunan bir sefer tasi bisküvi, tereyağı, tur, biber, # kutularını gösterdi. g Tabak ve bardak olmadığın8 * re Jakson, mis Maryonun eye kullanıyor ve bu suretle günde v kiz saat genç kızın dairesind? irahat ediyordu. ie Trant fikirlerini anlatmakti vam etti: . — Doktor hastalarma uğ” , üzere dışarıya çıktığı vakit sa va buraya geliyor ve oğluna şeyler getiriyordu her ba Mütetiş valizi kapadı ve ©” “ tavık Mİ "ew Tahmininiz doğrs :# Ez bir ortasına çekmiş, üzerine 7 P< Müfettiş masa üzetine eğildi ; a e ve burada he * — Üzerinde incecik çizgilerİmen herkese dale malümat edin. var, Senki sert ve ağır bir şey'mek mümkündür. Ertesi günü le bitirdi: — Bilmem neden bu serseriyi herkes arıyor!, müzün birden geçinmesi imkân. sız.. Onun için ben Londraya gel. dim.. Daktilo ve steno öğrene - — Mükemmel. kemle koyarak tavan arasına 34 numaralı. evin kapısını anahjlan kapağın kenarlarına tarla açatali girdiler ve Üçüncü ka ae Devamı 13 üncü