YAZAN : Alfred Gragnen NCAK otuz yaşında gö., rünen kaklın nefes nefese anlatıyordu: — Adım Jozefin Leklerk'tir. isim sokağında kontes Zebers. evinde hizmetçiyim. Biraz el kontun kahvaltısını odasına ürdüğüm vakit onu pehcere ö- “nünde yere serili buldum. Oda n içindeydi. Şüphesiz ki... Kadın bundan sonra söyleye. erinden korkuyormuş © gibi kustu, Komiser ona cesaret ver. mek iştedi: © — Haydi, söyleyiniz.. © — Şüphesiz, onu öldürmüş ola- caklar.. « Bir meselenin tahkiki için mu- ikaten Kolomb komiserliğine niş olan milifettiş Pusen kadr- ifadelerini derin bir dikkatle nliyordu. i © kömüser Se kadınla ayni fikir. di. Hizmetçiye: — Yürüyünüz, beraber gide. lim.. dedi ve müfettişi de beraber neğe davet eden bir hareket — Püten bu teklifi bir baş işaretile kabul etti, Dört kişi kapalı bir po İis arabasma bindiler. Komiser, Pusen ve hizmetçi kadın arabanın oturdular. Tamamiyle ulutsuz, güzel havaya rağmen nuşambalı bir empermeabi giymiş ın komiserlik kâtibi de şoförün ma yerleşti. — Komiser şoföre sordu; — Adresi biliyor musunuz? Şoför cevap verdi: o — Evet.. burası kırmızı tuğla. n yapılmış güzel bir villâdır. . Şömendifer yolu yapıldığı gün- enberi de arka taraftan tamamen ir kaya parçası üzerine oturmuş vaziyettedir. — Hizmetçi kadın şoförün sözle. n komiserin nazar; dik. atini celbetti. Ve yolda giderken adına bir şeyler sormağı faydalı — Efenklileriniz ne iş yaparlâr?. © — Biliniyorum, Akşamları an cak beşe, altıya doğru dışarıya çi. Karlar. Gece geç dönerler. Aylığı eşin ve muntazam verirler. Gali- zengin olacaklar, © — Karı koca iyi geçinirler mi?. — Kavga ettiklerini işitmedim.. Zaten biribirlerini de pek çok gör- . Mösyö şömendifere bakan hede alt katta yatar, madamın ik odası öteki cephededir. Yal yemekten yemeğe biribirlerini görürler. Sokağa çıkarken bina" nın kendi cephelerindeki ayrı ka pılarından çıkarlar. Otomobilleri Ayrı ayrıdır. Maâmafih bazan ev- deki küçük salonda birleşirler, bir iki saat konuşurlar, fakat sesleri dışarıdan işidilmez. İşidilse de a- na dillerinde konuştukları için an. — — Hangi millettendir?. — Galiba Rus olacaklar. — Misafir gelir mi? . — Hayır.. İki senedir bunların #nsndayım, hiç kimseyi görme ” Misafir şöyle dursun, mek. tup bile gelmez. i— Demek yalnız oturuyorlar, © — Evet... © — Evle kaç hizmetçi var?. — İki. ben ve Lui, Evde yal- Az ben yatarım. Odam Ikinci kat- dır. Lui her sabâh onda gelir. önün odasını düzeltir. Öğle yemeğini hazırlar. Akşama doğru biraz bahçe ile uğraşır. Saat dör. beşe doğru evine gider. Ev Midir. Çok çalışkan bir adamdır . eri bir lokantada çalışır. e aynı lokantada vestiyerdir. Euwinin kamer da bizim efendi gibi “Rus olacak galiba.. Her halde mös (6 15 kont, bu adamı karısının hatırı için yanına allı, Mütetriş Pusen büyük bir za. ca memuru ykduğunı: Eee 7-275. Anvers 50 (HABER'in sayfalık zabıta hikâyesi ) Ar e — Demek oluyor ki cinayetin ilk defa siz farkına vardınız?. — Eğer bu yak'a bir cinayetse, ilk defa ben gördüm tabit?. — Peki, madam neredeydi? — Zannedersem odasında uyu. yordu. — Uyuyor muydu? Söyledikle. rinizden emin'misiniz?. — Ona bu haberi ben verdim .. — Nasıl verdiniz .. O size ne di?, — Ne mi dedi? Hiç bir (oOşey demedi.. Zaten ben haykırırken © hâlâ yarı uykuda idi. Söyledikle. rinden hiç bir şey anlamamışa benziyordu. Bu vaziyette daha fazla beklemedim.. Merdivenleri dörder dörder indim.. Doğru ko- miserliğe koştum. Ben kapıdan çıkarken Lui de sakin bir tavır. la öteki sokağın başından eve doğ. ru geliyordu, Fakat ona vak'ayı haber vermek için vakit kaybet * mek istemedim. — Evden çıkalı ne kadar zaman oldu?, — İyi bilmiyorum.. Belki yirmi! dakika, belki yarım saat, Püsen asrk bir çehreyle komise- re köndü; — Şimdi i ise madam ile uşak muhakkak cinayet odasına girmiş ler ve bir çok eşyayı bozarak ci- nayet delillerini ortadan kaldır. mışlardır, her halde... Araba durdu. İndiler. Hizmetçi | yol gösterdi, bahçeye girdiler. eml Iki üç adım sonra, hepsi oldukları yerde durdu . Yan kapı önündeki beş basamak merdivenden çıkarak villâinın taş ığına vardılar., Cinayet evinde (Mi Ç polis memuru, hayretle. rinden ağızları açık, ok dukları yerde kaldılar, Kapının ar. kasında Lui bir elinde süpürge, bir elinde bir bez parçası sirk ça- la çala ortalığı temizliyordu. Pusen, kendini toplayarak ve uşağa dikkatle bakarak: — Demek olüyor nizin odasına gitmediniz, dedi. Uşak şaşkın şakın onlara bakı yordu, Komiser de : — Kontes nerede? diye sordu. — Kontes?. Tabii odasında olacak.. Pusen hizmetçi kadına kendi- lerini kontun odasına (götürme. Kadın tereddüt eder gibi oldu; fakat duylluğu korkuya, iğrenme- ye rağmen emre itaat etti. Bir kapıyı açtı, bir koridordan geçti, ve sonra olduğu yerde ha- reketsiz durarak yafı açık bir ka- pıyı gösterdi: — İşte burasr.. Pusen kapıyı itti, Üç erkek içe! riye girdiler. İki üç adım sonra| hepsi oldukları yerde durdu. Hiç | bir şeye dokunmadan ölüyü ve| odayı gözden geçirdiler, Biraz sonra komiser ürperdi: — Dübva, telefonla adliye ko- miserliğini o bul. Müddelumumi" liğe haber versinler, Evin adresi- ni söylemeği ve vak'ayı iyide an. latmağı .unutmü,. z Kâtip iğ toağa başladı? İdr. Fakat belli etmedi.. Şimdi ko- ki efendileri! Gkmea, mler yeseelEin — Mesele apaçık.. Cinayet Ze. berski eve dönünce olmuş.. Bak- sanıza daha elbisesi Üzerinde Adamcağız içeri girince pencere tarafından bir ses işitmişti. Bükınız pencere hem açik, hem de bir camı kırılmış, O vakit kont hemen rovelverini çekmiş. Ro velveri elinde görüyorsunuz ya - Ve pencereye doğru yürümüş. .. Bahçede saklı olan cani, dışarıdan kontun üzerine ateş etmiş, kurşun camı kırmış, kontu yere sermiş... Bu adam hirsizlik için gelmiş ola. çak,. Kontu öldürdükten sonra içeriye girmiş.. Kilidli çekmeceyi kırmış... Alacağını almış, fakat çekmecenin öteki gözlerine bak. mağa vakit bulamamış. Geldiği yerden çıkmış.. Bu sözlerden nonra müfettiş, alkış bekliyor gibi, yanından hiç ayı: şemsiyesine dayana - rak durdu. Fakat komiser telâş- sız; — Bu düşündükleriniz bana yanlış gibi geliyor, dedi. Müfettişin bu itiraza canı sıkıl- miser anlatıyordu: — Kontun yatmadan evvel öldürüldüğünü kabul ederim. El bisesi üstündedir., Fakat pencere tarafından bir ses işidip te pence- reye doğru gitmiş, ve bu sırada dışarıdan atılan bir kurşunla vu- rulmuş olsaydı kurşunun önden girmesi lâzımgelirdi. Halbuki vü” cudun ön tarafında ne kurşun izi, ne de kan görüyorum. O halde ihtimaliki odayı (o havalandırmak için pencereyi açarken arkadan vurulmuş olacak.. Katil ya odada, yahut koridorda bir yerde saklı bulumuyordu”.Sonra pencere ca» min içeriden atılan bir kurşunla kırıldığı o muhakkak. Bakınız, pencerenin dış kenarmda, daha çok cam kırıkları var, sonra. oda içinde cam kırığı yok gibi. Ölü nün. elindeki silâh ta ölümünden sonra avucuna yerleştirilmiş ola. cak.. Zira, bir veya müteaddit kur- şun yiyerek yuvarlanan adam boy Ii boyuna düşerken elindeki silâh muhakkak fırlar. Kontu öldüren kurşun her halde bu rovelverden çıkmıştır sanırım. Otopsi ve vu kuf ehlinin tahkikatı bunu bize gösterecektir, Bu iş her halde ev. velden ve dikkatle hazırlanmış .. Yazrhanenin yalnız iki gözlü açıl. dığına göre bu adam aradığını ve aradığmın nerede olduğunu bili” yordu. Buridan şu neticeyi çıka - rıyorum :Bu işi yapan adam bu ev içerisinde değilse bile evde kendisine bilerek yahut bilmiye - rek yardım eden bir suç ortağı vardır. ».. ÜPETTİŞİN öfkesi git- tikçe artıyordu. Nasıl 0. iyor da bu wâhalle komiseri kendisine bu kadar aykırı müta - lealarda bulünabiliyordu! Bu sırada kömiserlik kâtibi içe. riye girmişti. Komiser sordu: — Telefon ettin mi. — Evet, yola çıktılar bile.. — O hakiç onlar gelinceye ka- dar kontesi görelim. Pusen ile kömiser dışarı çık- tılar. Koridorda kendilerini kar şlayan hizmetçi kadma; — Bizi hanımın yanına götür! emrini verdiler. Kontesin odasına kadar çıktılar. Kapı açıkt:.. Içeriye girdiler, oda- da kimse yoktu.. Banyo odasma i geçtiler, boş... Bütün evi aradı. lar. Kontes Zeberski evde yoktu, Aşağıya inince komiser uşağa sordu * — Köontesin dışarı görmediniz mi?. Uşak çıktığını - emdiği Jaielanlai ka.' pınıci «yanından ayrılmad m, “hiş kimsğ. “çıkmadı. X Yalnız bir kaç! halde Gi Ee Pusen, evvelki hatasmı tamir etmek, zekâsını tekrar göster - mek istedi: — Komiser efendi, dedi;.artık şüphem kalmadı. Katil anlaşıldı.. Bu kaçış bir itiraftır. Adliye iş başında GER bu sırada müddeiu. mumilik memurları gel memiş. olsalardı, Pusen, komise- rin bu mütaleayı da beğenmediği. ni yüzünden anlamış olacaktı. Pusen, gelen memurlar arasın; da kendisine <a büyük. rakip sandığı müfettiş "Greviyi de gö. rünce bir kat daha canı sıkıldı. Komiser gelenlere vak'ayı çok açık ve tam bir şekilde anlattı. Kendi düşüncelerini izah etmeği ihmal etmedi.. Amirlerinin gözü ne girmek isteyen Pusen, komiser sözünü bitirince ilâve etti ; — Her halde katil bu kaçan kadın olacak?. Grevi komiserin söylediklerini dikkatle dinlemişti. Pusenin söz- lerini soğuk karşıladı: — Eğer katil kontes olsaydı, dedi, cinayeti işledikten sonra sa. vuşur giderdi. Kaçmak için cina. yetin keşledilmesini beklemezdi. Bu sözler Pusen için çok ağır bir darbe oldu. Araştırma, parmak izi alma, tebbi mmayene biribiri arkasından yapıldı. Yarayı yapan silâlın ölünün €- lindeki silâh olduğu anlaşıldı, üç kurşun atılmış, ikisi konta isabet etmişti. Biri ensesine, diğeri de arkadan kalbe... Katil pencereden oşıkmış tıkları kaldırdı. Makinelerin ara- mına bile baktı. Otomobil âletlerinin saklandığı dolabı gözden geçirirken bir şey nazarı dikkatini celbetti, Bu çek. mecenin kenarlarında beyaz toz zörreleri vardı. Garaj bekçisine döndü ve sor. du: — Bu beyaz toz nedir?. Adam biraz canı sikilmiş gibi: — Bu talk olsa gerektir. Hava hücrelerini talklımak için. Ma. dam Zeberskinin âlet çantasın. da daima “talk vardır. İhtimalki talk paketi patlamış ve bu tozlar oradan dökülmüştür. Müfettiş; — Yalnız burada âlet çantasını göremiyorum, dedi. Bekçi: — Kontes alıp götürmüş ola- cak, diye cevâp verdi. Çünkü kon- tes ekseriya böyle yapar, bu âlet. leri galiba evde kullanıyor. — Size emrediyorum, dedi. Bu arabalara kimse el sürmiyecek, bilhassa kontes. Müfettiş garajdan çikmcâ Moğ- ru yanındaki kahveye gitti. Tele- fonla emniyet müdürlüğü ile ko. nuştu. Bir çok şey sordu ve bun - ların cevaplarının kendisine Ko- lomb da madam Zeberskinin evi- ne telefonla etti. Grevi köşke geldiği vakit; Pu- ve şimendifer yoluna doğru ka.. Yalıktan aşağı inmişti. Burada ye. ni hüsule gelmiş ayak izleri ap. açık görünüyordu . Grevi, mütehassısların ve dok- torun söylediklerini dinledi. Son. ra ölünün cebindeki ve çantasın. daki kâğıtları muayene etti. Öl nün Üzerinde çök az evrak vardr: Hüviyet cüzdanı, ikâmet tezkere- $i, 100 franklık iki banknot.. Grevi yelek cebinde bulduğu dörde katlanmış küçük bir kâğıdı açtı. Oradâ majeskül harflerle şun lar yarılydı: 7,22, 15, ANVERS. 50 Bu ns demekti Grevi derin dü. şüncelere daldı. Püsen idayanamadı ; — Bu kâğıt ta ne oluyor? diye arkadaşıtlın elinden aldı, ve tetki- ke koyuldu. Tetkiki bitirince “bu kâğıtların hiçbir ehemmiyeti yok,, demek istiyen bir hareketle kâ- Bidı Greviye geri verdi. Grevi, aklına bir şey gelmiş gi- bi odadan dışarı fırladı. Birinci kata çikt. Bütün odaları dolaştı. Eskiden tuvalet odası olarak kul. lanılan © ufak bir odada bir kok sandıklar ve bavullar vardı. Bun- ların üzerinde ve odanın tahtala. cında bir parmak toz göze çarp yordu. Grevi dikkatle baktı. , Odada dört köşe bir yer, tozsuz duruyor. du. Demek burada ya bir bavul, ya bir sandık vardı. Yeni kaldı» rılmış bir şey... « Grevi tekrar aşağıya indi, Hiz. metçi kadına: — Gataj nerededir? diye sor. du. Garajm yerini öğrenince derhal evden çıktı. »*** ONT ve kontes arabalarını yakın bir garajda bırakı- yorlardı. Grevi garağlan konte- sin bü sabah otomobili işletip iş letmediğini sordu. Hayır cevabmı aldı. Her iki a. raba garajda idi. Grevi “kendisine (o şaşırmış bir bakan garaj bekçisine çhem nden ük açabayı Geden in Odada dört köşe bir yer tozsuz duruyordu sen onü taşirkta bekliyordu. O. nu görünce: — Neredeydiniz canım? diye hâykırdı... Kontes geldi. Grevi şaşırmadan: — Ben de öyle tahmin etmiş. tim, diye mırıldandı. Kontes salonda komiserin ve adliye memurlarının suallerine ce- vap veriyordu; — Jözefin bana polise gidece- ğini söylememişti, Aklımı başıma toplayınca mahalle karakoluna ha. ber vereyim dedim.. Fakat kara. İkolun nerede olduğunu bilmedi- ğim için Kolomba kadar gittim .. Sokakta da garip bir şaşkınlık içe. risinde kimseden bir şey sorma. dan dolaştım, durdum. Nihayet karakolu buldüm. Oradan bana zabıtanın bu işden haberi olduğu- nu söylediler. Bu cevap üzerine eve döndüm. Memurlar, mağrur bir tavırla, söylenen bu izahata inanmış gö- rünüyorlardı. Kadma sordular: — Yaptığımız tahkikat yaşa. yışınızın, okocanızın hayatından gok farklı olduğunu (gösteriyor, doğrumu. Kadm tereddütsüz cevap verdi: -- Kocamla beş senedenberi ev. liyiz. Sevişerek evlendik., Servet. lerimiz müsavi gibidir. Fakat ara- mızda aşk çabucak sönlü.. Yal - nız ayrılmamağa, ve iki arkadaş gibi yaşamağa karar verdik.. Her | ikimizde kendi iradımızla yaşıyo. ruz. — Kontun düşmanları varmıy. dı? Bu çinayeti kim yapebilir 2. Kontesin bakışları bulandı, ve: — ir “dedi, böy Dieider bildirilmesini rica | gök ayrı yaşadığımız. için yank | muş olabilirim. Grevi söze karıştı: — Bu gece kaçta döndünlüz?. — Bu gece arkadaşlarımla tiyâ$ «oda idim, Tiyatrodan doğru ev€ | döniüm.. İçeri girdiğim vakit saat biri çeyrek geçiyordu. İ — Kocanızın döndüğünü duy | dunuz mu?. Kadın tereddüt eder gibi olduk | fâkat kendini çabuk toplayarak: | — Hayır, dedi; Zaten o, eve çok) geç döner. Sabaha karşı eve sö nerken çöktan Uyumuş bulunuf rum, Yalnız dün gece yatağımdi kapının açıldığını işidir gibi ol dum, — Ya silâh sesini . — Hayır, onu duymadım. Odâ#| larımız ayrı katta, ayrı cephede l dir, Bu aralık komiser Pusen bii metçi kadına dönerek; — Siz de silâh sesi ayi mı? diye sordu, — Hayır, ben madamın üstün deki odada yatarım., Uykum d# ağırdır. Saat ikiye gelmişti. “Tahkikâ' heyeti, bir polis memuru ve serlik kâtibini köşkte İ yemeğe gidiyordu. Grevi köşltö) kalacağını, bir telefon beklediğin söyledi ve kontesten telefonun bi lunduğu odada kalmasına müsai de istedi, Kontes bir baş işaretiyl€| İzin verdi ve gururla odadan çı“| tı. Bir saat sonra telefon çaldı Grevi en dakika telefonla kendir; #ine söylehenleri dinledi. Grevi anlatıyor : REVİ, telefon odasında çıkarken (tahkikat heyeti | dönmüş, salona yerleşmişti. Kom! tes ve hizmetçiler de salona i Hince Grevi müddeiumuminin nına gitti ve sakin bir sesle: | — Zannederim ki, suçluları yer fettim, dedi, Pusen haykırdı ; — Bunu bilmiyecek ne vali Suçlular köntes ile hizmetçi kö | dındır. Grevi gene gayet sakin: Yİ — Suçlular tabirini kullanırkef | bu akşamki cinayeti kastetmiy© rum, dedi, Burada, bu gece bir Çi payet işlendi. Bunu yapan birisi var, tabii. Fakat ayni evde koki in kaçakçılığiyle meşgul iki per” daha var.. Konteş kıpkırmızı; — Ne demek istiyorsunuz? ide“ di. Müfettiş bu suali 2 gibi izahatına devam etti: — Komiterin bana verdiği izi hattan uşağm (geceleri bir Toka” tada çalıştığın: ve karısının Od ayni lokantada vestiyer olduğun öğrendim; Bunu ve biribirindef ayır yaşayan bu karı kocanın hir yatını garip buldum, Fakat henğf bir hüküm veremiyordum. Kop” tun Üzerinde bulduğum (kâğt parçası beni doğru yola gi i Bu kâğıttaki yazının ve rakamil” tın mânasını düşünürken gözü” duvardaki takvime ilişti, B ç 6 haziran salı yazılıydı. O haldf” kâğıttaki 7 rakam: bugünkü rih olabilirdi. 22.15 rakamı saati gösterebilirdi. ANVER' yalnız Belçikanın merkezi değil dir. Monmartr civarında da isimli bir yeraltı tramvay istas * yonu vardır. Geriye elli kalıyd”” Bu da $0 paket kokaine delâlet © der. Grevi burada kontese döndü” — Sonra sabahleyin sizin alel icele şatodan ayrılışınıza geleli Tabii bu kaçmak için değildi. ÖY”. İs olsaydı geceden giderdiniz. san. ği dık odanıza baktığın vakit, i arasında kalan temiz dala dan gayet ufak tör valiz aldığı! tx Bu dek a