f ö ği v N m HABERİN TARİH ROMANI: Birinci ksmın hulâsası: Asya ortalarından bir sel gibi dünyaya akın eden Türk ulusla- rından Oğuz kollarımı bir aralık Anadolunun şarkımda tevakkuf cimiş görüyoruz. Süleyman oŞah Fıratta attan düşüp boğuluyor o ve oğulları arasmda bir ayrılık vukua geli- yor, Ertuğrul, Gündüzle ve ame. s1 Dündarla Anadolu içerilerine | doğru harekette devam eğiyor. Yirmi bin çadırlık bir halk ve 80 bin kisiden mürekkeb bir ordu büsında yürüyor. Selçuk hükümdarlığınm devri sevketidir. o Yolda Tatarlar Sel çuk kuvvetlerinin harbine rasge- Nyorlar. Ertuğrul mağlöba yardım em- rini veriyor. Tatarlar perişan 0- layorlar, Selçuk hükümdar Sul. tan Alâeddin Ertuğrulu himaye sine alıyor, Yavaş yavaş Ertuğ» rel, ne muazzam bir küvvet ba- şında olduğunu bütün tekfurlara ve Selçuk hükümdarna güsteri- yor, Yenilmek bilmiyen Ertuğrul ihtiyarlayınea, en küçük. oğlu Kara Osmanı nalb seçerek İşl o. na tevdi ediyor. Osmanlı devletinin bu ilk bani, #i hakan daha yiğit çağında dün- yanın dört bucağına şöhret sa- Jan bir kahraman oluveriyor. — Türk ordulurı zaferden zafere, muvaffakıyetten muvaffakıyete istilâdan istilâya “yürüyorlar. Selçuk hükümdarları bu seller | gibi akan, fırtmalar gibi esen büyük Türk kuvvetlerinin arka- sma sığınarak taç ve tahtlarım muhafazaya gayret (o ediyorlar, Tirafta ufaktefek tekfurlar, bu yeni kuvvet karşısında ürküyor. lar. Osman, seyh Edebalinin kazı Mal Hatunla evleniyor, Selçuk hükümdarı Osmün beye emaret tevcih ediyor. Hâdiseler şimşek Kibi cereyan etmektedir. Mokolların akın ve istilâları o devrin büyük bir Meti halinde yayılıyor, Ve İlbamizam Gazan han bir baskınla Selçuk hüküm. darlığını tarumar cdlyor ve sul- tanı esir ederek İrana nakledi- yor. Selçuk hükümdarlığı izmihlâl bulmuştur, toprakları o sahibsiz- Yazan: Muzaffer Muhittin © Mihal, hümnt dökül- müş, haşâ billurdan düzülmüş mutena bir heykel gibi duran güzel kızı seyretti HABER — Akşam Postan - Merak etmeyin, söylemem, Post .cr uzaklaştı. Tud arkadaşına dön”: — Duydunuz deği mi? Sağ yana Enda büyük bir yarı “zi olan bir a. dam.. bu herhalde Jel Karsondur Sağ yanağında yara izi olan yegâne adam o değildir ama güzel bir ipu cu elde ettiğimiz de muhakkak. Haydi evi araştıralım. Sivil bir memur evi beklemekte İ idi. Ridi görünce selâm verdi ve or dir, askeri ve beylikleri darma, ' karşısında balmumundan dökülmüş, | ar yokken gelen giden olmadığını dağınık bir haldedir. Hakan Osman bu vaziyetten istifade ederek 609 tarihinde is. | tikiği ilân ederek ayni zamanda İ kaşa billirdan düzülmüş mutera| Bir heykel gibi duran güzel kizi sey retti, Yeğil ve alevli görünen gözleri ü- söyledi. Rid bir ciğua (oyaktıktan sonra arkadaşına: —il, dedi, siz sirinci katla ze win katını araştırın. Ben bodrum Selçuk arazisine de şamil olan! zerinde ince siyah bir ipek tırtılı gi | <tUnu arıyacağım. Mühim bir şey büyük bir devlet kuruyor. Osman büyük silâh arkadaş- ları arasında Köse Mihal, Maaş Alp, Edebali, Derviş Torut, Ka- rateke, Kara Abdürrahman, Ab- dürrahman Gazi, Karamürsel, Akçakoca, Hasan Alp, Turgud Alp, Silhmiş çavuş, Samsa Ça. vus, Şeyh Mahmud, Torgal, Mil. mat, Karatekin, Bakışlı, Targud Alp gibi herbiri bir ordu kadar kuvvetli ve bahadır aşiret beyle. ri bulunuyor. Yeni devlet tensik ediliyor. Hünkârm oğlu Orhan da yiğit cağma kelmistir. Bir düğünde gaspedilen karısı Nilüferle o da at üzerinden inmiyor, orduda vazife almış bulunuyor, İkinci kısmın bulâsası: Hünkârm amcası Dündar, tâ bidayettenberi Osmanm saltana- tr elinden almış bulunmasından dolayı düşmandır. Dalma hile ve desiseyle meşgul, Selçuk hüklüm- darlığını inkıraza sevkeden İlha, takip edilmektedir. Hhdise hilm- küra da aksettiriliyor. Köprü Misara bir sefer beha, nesile toplanan mecliste hakan Osman, bu sefere mümanaat et. mek istiyen amcası Dündarı ya- nımdaki okla öldürüyor ve böyle tam bir itaat esasma müstenit, kuvvetli bir istibdad saltanatı kuruyor. ÜÇÜNCÜ KISIM — 703 tarihi — — Afrodit, sana itimat edebilir miyim? — Boynum kıldan incedir devlet- Yüm, Ne irade edersin? — Kelle gidecek, sir çikmıyacak Afroğiti, — İtimat buyur devletih Mihal! Köse Mihal, birkaç dakika durup rai in Edebi Romanı Jo! para verme: li ondan İstemek dem Var. sasılak. borcu içn nasıl bir müe Bü onun vazi onun parası vari, —- Bırak bu manında Hazreti Vey miş. “Deveni önce Okazığa bağla sonra Allaha emansat eti, onleyor musun. Allahabilebir Kazığı bağlamadan deve emanet edilemez. se, İnsan eline, insanı hiç bir yere gatanti etmeden narıl teslim ederiz. senelerdir. ben çök (o düşür-i.. düm. Başka şeyler lk sim hayatım bir İ ; iv e ZA AL 2 İ Ben kabahat işledim. Hakkım oi-| © ruyan bir parayı, hakkım olmıyar bi? yerden aldım. jan geldi ğim zaman n bön bu herifin arz” babasinz, kızını Giz sigorta | ara dı diye ona alçak, sain diyemeyiz. Benim anam hasta . olunca, one saysınl,. Benim anoma (bakılmak — Ama anneni. — Annem... Ben om çek kere dözünmedim mi? Fakat karşıdak evde oturan adamın. ke: len çı.! ister elbet de... Anta bu hanı ber de kim tanıyor!.. Anamı telavi et tirmek için paraya ihtiyacım oldu mu insanların hepsi takdi: eder i yüzlerce cariye, esire ve müstefrişe Vaziyet Köne Mihal tarafından bi kıyrıli duran kaşlarile, bir damla | şarab gibi buzlu bir tatlıkk görünen) dudaklarile o kadar güzel bir kızdı | ki bu, me istese yapamazdı? Hangi gönlü istediği ayarda hs.) rama #eykedemezdi. Tabiattan Örg Tü sarı saçlarının yüzüne sindirdiğ hareli gölge onr doyulmaz bir gü-! zellik veriyordu, Ya konuşurken dişleri, ya konuguşu, ya boyu, Ya hakikateri yumşak bir billördan do- kunmuş gibi mutena vücudu, — Afroditi, dedi. O kadar güzel- sin ki, dünyada senden kuvvetli bir kalb silâhı düşünülemez, Afroditi güzel gözlerini saşğıya indirdi ve tirk bir pembelik çöken yanaklarında iki çukur belirdi. — İltifat devtetlim. — Artık benden geçti Afroditi. Bizim ayağımız bir çukurda. Bu tibarla doğru söylüyorum. Çok gü. zelsin ve ilâveten fettan ve zekisin, Sana bu işi tevdi ederken içimde bir ferahlık duyuyorum. İlhanâzem Gezan Han; (bildiğin gi bi bir tkelur değil, bir Bizins #ulta- mevcut olan bu hakan yine doymak bilmez hir-zenperesttir. Bu Yarası- na en tatlı ve müessir sen olacak. sm. Afroditi gözlerini faltası kadar a. yüzüne bir melâl sinmisti. maklariyle göğsüne vurarak: — Beni ona bir hediye olarak imi gönderiyorkun. deyletlğm? Par - hediye... Sözlerini int o kılicma koyarak şikâirdi. Afroğiti hira girmiş oluyordu. — Affeyle devletlüm, dedi. — Yok, haklısın Afroditi. Böyle bir zalimin veya böyle korkunç bir hakanın sarayına seni olmuş bir ş6f tali gibi gönderecek kadar zelil bir almağa beri. mezuneder o eimde bir kanunum mu vaı!. Yok? Bi müsyyidem var m? Yok. Bu iş «İp lez &asından, benim aklımın erme “İdiği bir noktasından bozuk olar seyler O halde niçin bugün onun me İs har a tekrar iltica etmek tetiyor. | e in De mde onun me hame edilip veri ten paraları çalmış Bugun tzu seneler günahımı İbir adamım, Kızı evleniyor kızım © üyor..-Bu gece kimbilir?. .Eelki de bu gece bana merhamet edebilir... — Haydi İ'anmaktan daha ehvendir.. — Kıvrılıp ölmek diyorsur... Zan meder mizin ki ban kıvrılıp ölmek ien korkarım.. Kıvrılıp ölnek na yatta tek başına olmak.. Ve kıvrılıp ölmek... Ben ölmüyorum arkadas. Ölen benim kızımdır.. On yedi or. İsor. vazgeç bu kafadan. | Kıvrılıp ölmek. gelip böyle yaltak | bulursanız beni çağırın. Bodrum katının geniş mahzenleri bir miktar kömür, olr sürü ambalâj İ sandıkları ve ambatâj samanı ile do luydu. Bu sandıklardan biri henüz açılmamıştır. Rid yerde bulduğu bir maşayla sandığın kapağını kaldırdı İçerisi tahminen altı pus murabba. mda ve üç pus yüksekliğinde yeşil kartondan kutularla doluydu. Her kutunun üzerine yaldızlı harflerle Mendaren klübü kelimesi yazılmış. vzazon resmi çizilmişti. Rid sevincinden ulduğu yerde «ıç »mak istiyordu. Bu kutular boş oi” makla beraber Farrenin mahbus tu- ruh taşmadığıma emin olmalısın. Oradan büyük bir vazife görecek - — Ne gibi devletlüm? gözdesi yapacaktır. Hatır için bu *| fer çiğ tavuk değil, canli bir do - muz yiyeceksin. Fakat hakanımız | Osmanın hayatı için böyle Mzımge- hi kıcarmış, ateşlenmiş ve ter boşanmısti, Sanki Köse Mihal, onun en sayrf yerini biliyordu ve hemen oraya: dal maş. Filhakika Afrodit! şimdiye kadar| ierden birini alıp çakı ile haşını ko" | ek bin bir erkeğin resmigeçidini sey çarak Köse Mihale bakmış ve yü- | retmiş, ama, bunlardan bir tanesi; daltan sonra başka bir o heykelcik zlindeki pembelik birdenbire golarak | ni bile gönlüne eş bulamamış ve aşk alarak onu da kırdı. Başını İ denilen nesneyi tatmamıştı. Halbuki Osmanı gördüğü gir ka ; fasında bir bulantı duymuş, günler. ice bunun sebebini sezmeğe uğraş-| — Haşa Afrodit! Ona en güzel mış ve bütün bu günler zarfında da | onun gezdiği ve yürdüğü yerlerden ayrılamamış, nihayet kararını ver- kesen Mihalin ne demek istediği a-|mişti. Afroditi ilk defa âşık olu - mabheub olmuştu. | yordu, Hemen hemen sahibinden evvel a, | Osmana, ma, garib bir talile hakan Yani, evine barkına düşkün ve kadın hususunda biraz da kılıbık; bir hünkâra, Varılmaz bir hedefti bu, ama, na| yapsın, gönlü kaymıştı işte, (Devamı var) hakkı var onun.. Ben burada kal mak istiyorum. | — Sen büyük bir budalasın ihti yar). ” | — Biraz evvel sen onun bana kar İ şı İnsan olmağa mecbur olduğunu söylemiyormuydun. — Evet ama ben bunu söylerken onun insan olmadığını tebarüz et. tirmek istiyordum. İ — Bir insandan, insanlık bekle. onunla münasebeti ulânların vordun ve bununla te olduğumu (meydana karmak istiyordun.. Ben sama söy Ar “yorum, Bu bir hak değililir.. zak bir ümit olur.. Ben bir iu kapımın önünde sabahizyordus n adam olamazsın babalik* anın en masum fakat en ser us. Muammer oğlum sen hiçbi: ş#y anlamıyorsun, Mevzuuhahs o. 'an şey. - Mevzuubahs olan oşev seni” budalalığındır. Şimdi kızırı evlen dirmeğe uğraşan o kocamar; öküzün sen ve senin kızını düşünecek vakti mi var zannediyorsun? Görmüyor kanp da annemin tedavisi için bol,! Fakat o parayı bulduğum < yerde: 'sekiz yaşında var vok. Yaşamağalmusun yahul.. Seni nasıl koğuyor- a | — Dinle beni. Hakan seni belki | yorsun? gg t “oğu e.i Mandaren barına bağlı yan zincirin bir halkasını teşkil et- eek i.barile çok mühim bir ipucu idi. Mödisede doktor Vangla Karso. hun alâkaları böylece daha açık bir sekilde ortaya çıkmaya başlıyordu. Rid, kutulardan birini cebine koy- duktan sonra taharrivatına devam etti, Birinci katta dikkate değer hiç bir şev yoktu. Mutfağın hiç kulla nılmadığı besbelli *4.. Bir oda salon i şeklinde döşenmişti. Diğer odalar boştu. Binanın diğer iki katı, Farren' in kupalıldığı oda ile yatak odası ola- rak hazırlanmış diğer bir oda müş- tesna, gene bomboştu. Üçüncü katta Rid, Hill bir etajer önünde meşgul gördü. Etajerin raf lari porselenden küçük heykelcikler Te doluydu. Rid gülümsedi: — Zincirin bir halkası dha... Bu heykelcikler çinli Mandarenleri tera sil ediyor. Doktor Vangın barında gala geceleri bunları kotiyyor ola rak müşterilere Jağıtıyorlar. Rak | şu kutuya Hil, bunlardan mahzende tam bir sandık var. İ Heykelcikleri birer biter alarak kutuya yerleştirdikten sonra: | — Kutu dört tane heykel atiyor, | dedi. Barın bir masasında da nor. mal olarak ekseriya dört kişi bulu" nur, Fi başile tasdik içareti yaptı Fa kat göderini eta!?. r raflarmdan 2 yıramıyordu. Rid bunu farkederek sordu: — Bu Kadar merakla neye bakı. — Bakın bu Mandarenleri ne şe * kilde sıralamışlar? — Evet, dörder, dörder... Kutu” lara yerleştirmek üzere hazırlanmış — Kırabilirsin tabii, fakat ne i çin? Hil cevap vermeksizin o cebir£len büyük bir çakı çıkardı. Heykelcil. “ipardı, parçaları masa fizerine koy” eline | (düşünce geri kalan parçayı pencere i ünlnde tetkik elti ve Ride uzatir! -- Bakın içinde ne var? “Rid heykelciği aldı, içinde ince bir kâğıt parçası vardı. o Küğdin; katlarını açınca beyaz bir tor dö! dldüz | — Kokain! Bravo Hil.. Ben bu. va düşünmemiştim. Nasil da far| kettin bunu? — Bunların dörder dörder tır& lanmış olması dikkatimi çekmişti. elâ ben de sizin gibi düşündüm | herhalde kutulara yerleştirilmeleri ni kolaylaştırmak için böyle Yâ; 'ar!.. Onun yüzünü bile göremiye seksin. Orada uşaklar (oelewdiden Mendi... — Ama bir kere beni görürse. Kimbilir belki! — Seni görürse... Seni (görürse Seni neden görsün.. — Eğer Allah isterse. — Allahın mevcut olduğunu bir an kabul etsem dahi senin gih! bir sefil ile meşgul olmağa (berezzül #deceğini o anın binde biri karlar o lan bir zaman da kabul elemen... Dimyata pirince giderken (evdeki bulgurdan olacaksın... oOnunlada kalmıyacak... Bu ayaza biraz daha kalırsan gebereceksin ve bu (defa çoluk çocuk sana üstelik (cena? masrafı yapacaklar.. Yürü.. Hayır yürümiyecekti. Bu eski hapishane arkadaşır; te. sadüfen bu köşenin başında gördü ğündenberi yalnız olmamaktır ai dığı bir cesaretle iki kere kapıcıya İ şitmiş efendisini görmek İstediğini söylemişti ve her iki defasında da: Bu gece mümkün değil! sö a züyle kapıdan kovulmuştu. Fakat o, | cak. kârar vermişti. Sabah oluncaya im.| « İmüyorsunüz, dedi. (Devam 10'MAYIS — 1939 Nakleden: F. mıştı. Fakat meselâ şu dört he) cikde dikkati çeken bir h yok mu? Rid.heykelcikleri yakmdan HÜ sitiklen #ortra cevap verdi: 3 — Dört heykelcikten birini © ları üstünde sarı boyadan br ret var, — Buna dikkat ettim ve V8 Karsonun barından şüphe ett de hatırlayınca... — Anlaşıldı. Tekrar o tebrik rim Seni.. Saçlarında sarı İŞ lan Mandarenlerde kokain var. © da kotiyyon dağıtan adam bö aldanmadan kokaini diğerlerini de alelöde veriyor. Çok geniş mikyastâ farkında değil. Haydi artık gidelim, acele İf var, — Karsonun derhal tevkil değil mi? — Hayır. katiyen! — Neden? — Dostum, keşfin sayesinde” rim ağır hapsi hak etti, Fakat ma ki Pettigrevin katilini idam liyor ve biz asıl onu arıyorus. XXV ” Lüsil Vernon, sahne ismile W Li Maida Vale'deki küçük ap?” marında, tuvalet masası başın& miş, aynada akseden havalin& düşünceli duruyordu. Çok geç kalkmıştı. Sirinliydi.i az okumağa çalıştı. fakat kitabi buk elinden attı. Nihayet zile rak hizmetçisini çağırdı: - Saat kaç? Dörde mi Pekâlâ, hana çay getirin, istediğiniz yere ( gidebilirsini akşam size ihtiyacım yok. Vi Çayır içe, Lv iri tr fi biraz yerine gelmişti ki Kap dı. Evde olmadığını söyletmek re zili çalacağı sırada hizme izin verdiğini ve evde ye Bunu hatırladı. Sabahlığına b gidip kapıyı açtı. Karşısındaki Kartondu. gön hiç arzu etmediği biri.. ş — Bonjur Lüsil... Bir çay geldim. Genç kadın ziyaretçiyi istiski ti: — Affedersiniz, o giyiniyor Hizmetçim de evde değil., Karson güldü: — Ne zârarı var? Ben hizroeij i derim, İçeri girdi, kapıyı kapadı W€ İ tile ederek genç kadını kolunu İ tup salona götürdü. Şapkasile İ verilerini masa üstüne ( koyd” sonra bir divana otururken: — Ziyaretime pek sevinmiş edi dar daha bir çok kere o kapıyı decekti, Üşenmeden ve o karşımda bıktırıncaya kadar, Sonra “ ya bıkacaklar, yahut içlecimi€ yumuşak yürekli uşağa raslg” ve Fazıl beyi çağıntacaktı. Muammerin neşeli davetini" rükleyici bir hali vardı, Hapis de en kederli zamavının sellisi onun neşesi olmnnuş Bütün mahbus olduğu möu" gerisinde hangi kimse onun mum ve solgun çeliresinde ef” bir gülümseme varatahilmstis O fena mazirin, ep iyi N karşısında duran bu serseriydi Kovuşun insan nefesi Kokaf i tün ve esrar dumanı dolu olaf lanık havasında onun — sesini lağına şu sözleri fısı'dallığı geceleri hatırlıyordu: — Bırak efendim şu denki deri!,. Hayatta her şey gecer yatta ebediyyen devam eden şey yoktur. Her şey bir 4 Bir rüya ki, ondan uyamldiği man hakikt uykuya (dalına (Devam gil a kaçakçılığı yapılıyormuş da KW . N in ! b.