a İM, urlorg; Yan, Sen akti sohbetimize de i ferefini bana verepe- muyorum. Sarbastseniz! Dant dörtte evimde çay| Xx; bu puslayı| beklemekte. , | 8“ & iran, Belir misini Gir “evabınız, Vang iraz düşündü, sorra beklemekte olduğu- - yapmıştı? Çinlinin e- i 2 na neler gelebi. Nihai söylüyebilirdiz. : e Bdecekki ve verdi. Vangın e-| İN i Vang ür #ölerim. Çayı dok eğim, - ihde birinin evinde * İşte adı de... Mektup ne taş, Tesi Abbey Road'day.| — — Şili efendim, i Yt Talep, Sat Üç buçuğa geli -! Yin, onla otomobilimi iste -| Prat Bara; ge Balon, telefon ettikten Melop Çıktı ve bir elin. MAN bir yapam, ötekinde koca, url Onla geri döndü. <p 3 Küldü: iş ti Desi? : uhap kat için hazırlan- da için Yazifemi yapa - . Yanıma silâh da al - — Mı w A Muhatap) BİZE İhtiyacım yok be.) Uyağ ağın Sevap vermesine vakıt > Du ve etti; e > dur. Pikrin pek de fe. ti la Bi vve, > » Bir göl aske. iz deği ai för kaske. — Hay, endim. ör Blince Furlerg s0 - den hp Bönderdi. Prat direk İ tirirken doktor Vang oradan bura- a, ölene da onun| Hama çin 6 evvel söylediğim gibi an R ai ziyaret edece . Pay namuslu bir adam- eğ katiyetle bir şey söy- ğin; Bağırdığımı veya ateş et- İn hayep ea vakıt kaybetme. | İl evin var, e Beçersin. Civarda Mi Yakalanyo dr yanına alır - Miz a ie deme, yoksa i - | > Bizi Yutarız, Yez iyiye beraber içeri gire -| — xi i r z Yğ İs bahve ice z bip çe içinde bü iha o oturuyordu. FPurlong VE By, Le kapı açıldı, faklı si ik bir Çinli hizmet- 8 Bediş ad. Sonra şapkasını > erini aldı ve misafiri sa- © Doktor Vang orada | oturuyordu Ayağa kal ka Sinlilerin mw : alirim, İnler; tet cümlesile Rüş İml “vim size aittir, di Gibisesi / giymemiğti. | Tönkte ti b ü mi bir kostüm zayıf vücu- rile ta - tarla milli el - , er zamanlarda, 1 #bisesile dolaşıyorum. "haya Gİ bir eği ile içi girdiği Asi değiştirelim, dedi. Çay de bahsettim. sİyorsumuz, yoksa selç suyile Çayı pek seve » ve sık sik İçerim. Öyle mi? O halde bu çayı be ginizi umarım. Çinden bir| erdi, — Dafetinizi almadan önce, de | di, babamla konuşmuştum. Sizden — Beni her halde unutmuştur. — Bilâkis, sizi çok iyi hatırı | yor. — Öyle mi? Muhterem pederiniz “İ bana büyük bir şeref veriyor. Ker disine selâmımı söyler misiniz? — Maalmemnuniye... Sizi yalnız hatulamakla kalmadı, hakkınızda büyük bir hürmeti olduğunu da söy Nakleden: F.K. İere karşı bir menidir; kanun gizli kolon cürümlere ulaşamcı!,, — Bu yazıldığı zaman için olduğu kı T Kikati | Furiong bunu öyle bir-katiyet ve | anniyetle söylemişti ki Çinli ona yretle bakir. — Hakkınız var. Vakti daletin tatbiki vazifesile mü kellefken bunu ben de bizzat mü şahede etmiştim. Fakat memleketi z bu Sahüda çök büyük terakkiler taydelmiş bulunuyor. Kanunlarınız fakirler için olduğu kalır zengin * iniz içindir de ve pek az mücrim elinden kurtulabiliyor . — Bazan masumun mücrim he- aahina ceza gördüğü de oluyor, — Maalesef daima böyle olacak. Beni sevmiyorsun ! Yazan: Frederik İhtiyar madam Travok gözlerini karşısında oturan genç, güzel ve e&. mer adamın yüzüne kaldırdı. — Demek evlenmek istiyorsun oğ- hum ? diye sordu, — Evet halacığım, Fransanın ha- ricinde geçirdiğim bir senn benin mezile olen cn son bağımı da kesti, kopardı, Artık fç senelik kavğadan ibaret olen eski evlilik haystımı te. mamile unuttum, Ren o zaman bü- İ yük bir hata yapmıştım. Monik batin uyacak bir kadın değildi, Şimdi ona kargı Lamamile lâkaydım. Ve hayret ediyorum ki nasil oldu da ben onun. .İ ledi ve sizi çok methetti. £ ki münasebetlerimizden size bahset a beraber cürmü yoketmek (ia mesut olamıyacağımı daha nişan. İ zayesine nefsini vekferlen adamlar | iker ar'ıyamağan, Monik kükmet. Ja ortaya çıkıyor. Meselâ siz, de *İmesini seven, yalnız kendi sözünün miyetin cürme karşı açtığı harbe | geçmesini istiyen eğoist, koket, flört İ gönüllü giren fedakârlardan biri de. | ci, güzelliğine ve zekâsmma mağrar, — Pederiniz hakkımda lütufkâr datranmış. Sanırım ki pederiniz es. ku, tomobili şotör yerine! Y onat Kidip onu al, | Sa kapı öniinde oto ve etrafı din. — Teferrüata mütezllik hiçbir şey söylemedi. -— Ben de onu tal ededeğim. Av cak size bir şey söylemeği fay *| dalı buluyorum: Muhterem pederi » niz seneleroe evvel bana çök büyük | 5 lzmette bulundu. Onun naza anda hareketi ehemmiyetsizdi, fa - kat bence bir hayat ve mi selesi mevzubahs olmaktay ru unutmuş olabilir, fakat ben aslâ | unutamam. Ve enin olunuz M. Fur | long. eğer bu minnetdarlık borcu- nu ona veya evlâtlarına ödemek fır- | satınr bulursam bahtiyar olacağım Ne isa bu bahsi geçelim. Size ha” bra nevinden topladığım bazı €$ - yayı göstereyim. Belki alâkadar o * Yarsunuz. Ayağa usulü döşenmiş başka. bir salona gö- türdü. long bir saate yakın bir zaman , gördüğü antika eşyarmm tetki - rek Pettigrevi, Mar kile vakıt ge ünü adeta umutlu. zaren klübi K yuzun bir kitabını kariş * | dan bazı cümleler okuyordu. Bu! cümlelerden biri Furlonga vazifesini hatırlattır “Ceza, ancok melâm olan cürüm 240 &il misiniz? Furlong ci unmağı ayd ar G dan bi İhtiyar, duvar kenarında duran tunçtan bir Buda heykeline dönüp üç defa eğildi ve: Benimle berâber geliniz, dedi. Salona döndüler. Hizmetçiyi ça” gırdı: — Bizi rahatsız etmemelerine dik- kat edir. M. Furlongun şoförüne bir | kram edin, longa bir koltuk gösterdi, ken- Se Oturdu ve bir tutam enfiye Sizi dinliyorum destüm, © — Doktor Vang, büyük bir teh - | Tikeye maruz bulunduğumu biliyor rum, — tehlike mi? et, bir tetilike... Beni ne için davet etiiniz? Doktı Ii, muhatabına kirgin bir nazarla baktı. Furlong kabalı - Kına pişman oldu. — Affedersiniz, şey... (Devamı ver) , KAHRAMAN HAYDUT - İbir ailesin kızı olduğu için “İgrigm ve bilhassa nüfuzlu ve zengin taham- mbl edilmez derecede şımarık, ko- çasında haysiyet bırakmıyan, kü. r itsat bekliyen, hırçın ve r kadındı. Artık ben bu maziyi silkip attım, Talâk İkimizi de bu kötü bağdan kurtardı. Hele ben artık istikbalimi yapmak isti « yorum. gülten İhtiyar kadı: — Küçük Polüm, dedi. Bon s€ni pek İyi tanırım. Çünkü seni ben bü- yültüm. Sen evvelâ çapkınsın,; açık sözlü değilsin. Karmdan daima giz. li şeylerin oldu. Ve sen de birçin, sın. Şimdi eski karm aleyhinde Yaplığın tenkidlerin birçoğu “senin aleyhinde de yapılabilir, Sen de gen gin bir ailenin varisi bulunmaktan, çok para kazanmaklanı, yakışıklı bür serkek” “olmaktan, mağrursun; sen de hükmetmek İstersin. Sen de senin sözüdün geçtiğini istersin, Sen de almaktan değil, vermeklen hez dâuyarsin. Sana birisi emir ver- mek İsterse fona kizaram, , — Bu erkeğin rolüdür, — Yok Pol! Artık zayıf kadrsin, erkeğin emri alimda yagamağa ra- x olan kadınm modası geçmiştir. Maamsfih mademki sen böyle bir kadın İstiyorsun. Arar ve bulmağa gayret ederiz. rar söndü.. Zavaliznn dimağıda gözleri gibi ebediyen sönmüş, körlenmiş ti. Babasının kolunda olduğu halde aşağ: kata indi, Beklemekte olan İskala Brino. ya kendisini takip etmesini işa- ret etti, İhtiyar Filip te arkala. sından geliyordu. Bahçeye çık- tılar ve orada bulunan büyük a- ğaca doğru ilerlediler. Bu ağacın gövdesinin içi Pi. Mp tarfından oyularak bir oda haline getirildiğini okuyucuları. mız hatırlarlar. (1) Ağacın önüne gelince Rolan sordu: — Merdiven ?. İskala Brino bir merdiven ile yaklaştı. Ağaca dayadı, çıktı ... Yaprakları aralık gierek yer aç- tı, ve: — Monsenyör, çıkabilirsiniz. dedi. Rolan kuvvetli elleriyle baba. sını kucağına aldı, Merdivenden çıktı. İskala Brino ağacm üs. tünde açılmış ölan deliğin içine atlâmıştı, Rolan babasını; kol. tuk altlarından tutarak deliğe sarkıttı. İskala Brino ihtiyarı tuttu, Rolan yanlarına atlair.. Burada gündüzden hazırlanmış bir yatağa babasını yatırdı. Üs. tünü güzelce örttü. Ama yatar yatmaz uyumuş - tu. Rolan ve İskala Brino delikten çıktılar.. İhtiyar Filip, Kandi- yanonun başında bütün gece beklemek üzere deliğe indi. Bir kaç dakika sonra Rolan ve İs. kala Brino ağaca dayak olan merdiveni alarak eve döndüler. Ro — Şimdi bekliyelim; dedi.. Ba. kalım, Kido Cehbaronun ihaneti nerelere kadar uzayacâk.. Okuyucularımız Rolan ile po- Ss müdürü arasında bundan ev. vel geçmiş muhavereyi şüphesiz hatırlarlar. Ralan; Kido Cenaroya, Oli- volo adasında babası İle yalnız bulunduğunu kasten söylemişti. Polis müdürünün ne yapmak i$ tediğini anlamak arzusunda idi, Binacnaleyh muhtemel bir hü, cuma karşı babasme emin bir yere götürmüştü. Şahsına yapılacak hücümu, hiç korkmadan, hiç bir tedbirde bulunmadan sakin sakin bekli. yordu. k Nasıl hereket edeceğini, hü- cumun yapılış şekli karşısında kararlaştıracaktı. Geçen bâdiseleri tamamen İs. kala Biinoya anlattı ve ilâve etti: — Arkadaşlarımıza o haber Boute — Ban bir diktatör değilim; karı- ! mı da o kadar ezmeğe niyetim yok. — Seni tenkid etmiyorum, Ya) . Biz nasil kadın istediğini gözönünde | , tutarak seni mes'ut edebilecek ve Senin de onu mes'ut bir gerç kız bulmak lâzımgeldiğini düşünüyorum. Ve işte tnliümiz ver, Şimdi aklıma böyle bir insan geli . verdi, — Bu kimdir halacığım!. İ — Bu genç kız Solanj Marli ismin de bir genç kızdır. Misafir kabul et- tiğim günlerde sen beni hiç ziyar: etmezsin ki. Onu hiç görmeğ | Bu genç kız babasiyle yâşıyor. Ba- bası ihtiyar bir muhteridir. Kendi ihtiralarını bitirmeğe çabalar, Fa - kirdir. Kızıyla hiç meşgul olmaz. | Solan yirmi yaşındadır. Fakat on yedi görünür. Çok güzel bir kız. dır, Sarışm, nazlı, çekingen, mah cub bir insandır. Hiç förtçü deği- Air, Zavallı küçük çocukluğunda $i- martılmamış olduğu her halinden | bellidir. O, çok meziyetleri olen, sa »dete lâyık bir kızdır. O senin için ettiğin havet arkadaşıdır. $ halacığım; fakat her şey- beni sevebilir mi? Bunu düşünmek ve anlamak lâzım, Fena bir hayat tan kurtulmak için benimle evlen. mesine ben razı değilim. — Elbette çocuğum. Bünün için İde bir çare buluruz. Ben Notmandi- j del köşküme ön beş yirmi gün için giderken Solanjı da davet ederim, Sen de oraya gelir, bizde kalırsın. Kız hoşuna giderse ona kur yapar- sm, Sen de onun hoşuna gidersen | sana mukabelede bolunur.Orası ar tk benim işim değil!... Normandideki köşkte, Pol genç kizi görür görmez, hemen ona hay- ran oldu. Çünkü onun hayalinde Ya rattığı Solanjdan bü karşısındaki i Solanj kat kat daha güzeldi, Onum. jin çok maşgul oldu, Ve genç kiz İmaheub tabiatine rağmen bu şeyle, ire karşı hassas göründü. Parise dö- İnen Pol, hafta sonunu iple çekti, | Cumartesi değil, daha cuma günüs- i den Normandiye döndü, Üçüreli te- KAHRAMAN HAYDUD mağlüp oluyordu. Kendinden utandı, korktuğundan utandı .... Rolan ile karşi karşıya bizzat boy ölçüşmeğe kendisinde ce. Baret kuvvet gördüğü halde onu öldürmek için başka bir va- sıtaya müracaat ettiğinden u- tandı.. Hiç ses çıkarmadan mantosu. na büründü. Merdivenden indi. Spartivantonun merdiven ba #ından: — Anne!. Kapıyı aç ve serbest bırak! , Emri üzerine açılan kapıdan çıktı. Sokaklarda sık adımlarla, âdeta koşar gibi yürüyerek do- kuzda sarayına geldi. Bir saat sonra, üç zabit oda. sına gelmişlerdi. Altiyeri onla. r: memnuniyetle tetkik etti, Üçü de güçlü, kuvvetli, geniş Oomuz- lu, dev gibi adamlardı. Yanların. da takılı sağlam ve keskin kılıç Jarr, bellerine sokulu tabancaları ve arkalarında mükemmel zırlı- ları vardı. (Romani) ve (Kilberto) bü- yük bir sadakatle (Kastroçyo) - ya bağlı idiler. Kastroçyo İse kendisine terfi vaad eden baş- kumandan Altiyeriye . candan bağlıydı. Üç adam başkumanda» na ölüme kadar sadik idiler. Kastroçyo arkadaşları ile be- raber Altiyerinin odasına girer. edebileceğin | Çeviren: Suat Derviş sadürflerinde bir fırs; bulup ona aşkını itiraf etti, Genç kız, kizara. rak ve göz kapaklarını yere indi . rerek büyük bir heyecan içersinde İ onu dirleği, Evlendiler. Bal ayı seyahatleri sonbahara kadar devam etti, Kışın da madam Travok yeni evlileri pek seyrek gördü, Genç evliler mütema diyen gezip dolaşmaktaydılar, Pol karısını bütün monden ahbablerile tanıştırmıştı. Onu tiyatrolara, şik restoranlara, gece barlarına götü » rüyor, Paris monden hayatı ve eğ- lencelerini ona kendisi öğretiyordu. O hemen iyi giyinmeğe, lüks bir Apartımanda . oturmağa, kıymetli müçevherlere sahib olmağa alıştı, Kocasının aşkının kendisine verdiği bu kadar saadetten şaşırmış gibi daima mahcub bir vaziyeti vardı, Pol; bütün saadetleri kendisinden bekiiyen, her gözel şeyi kendisin » den görmüş olan karısını çok sevi. yor, onu şımartıyordu. Bahar geli, Madam Trsvuk Nor, imandiye gitti, Genç evlilerin bir ay orada geçirmesi takarriir etmişti. Eğer Pol'ün işleri mâni olursa © arada bir Parine gidip dönecekti, Bir sahah üçü yemek odasinda ıbvaltı ediyorlandı, İ'ol mektupları açarken: — A, dedi, Yarın Perise mecbur olacağım, Çünkü nin senelik ziyafeti var. Orada bu- lunmek İsterim. İnsan caki arka » daşlarını görür, Madam Travok: — Peki oğlum, dedi, pldersin, İ Biz de Solanjla seni bekleriz. Değü mi kızım? Solanj cevab vermedi, Bir müd. det süküt oldu. Sonra birdenbire bir hıçkırık sesi duyuldu, Genç kadm ağlıyordu: — Solanj yavrum.. Nen var? Ne , meğe — Beni sevmiyorsun. Benâ:n er. tık biktin, Senin canını Sikiyorum, Beni birakıp Parize kaçmak İsti - yorsun, halbuki ben hâlâ seni ne çok seviyorum. Diye ağlıyordu. <Lâtjen sayfayı çeviriniz) 231 ken; — işte geldik, durduk, dedi. Diğerleri de başkumandanı se. Vâimlkiyarak ilâve ettiler; — Evet, emirlerinize âmade- yiz. Altiyeri dalgın içindeydi : — Hakikaten obanların üçü de güçlü kuvvetli insanlardır, Benimle beraber dört kişi ederiz. Fakat dördümüz bir olsak gene biraz evvelki haydudun kılıcının kuvveti kadar olamayız. Ak, Spartivanto... Alacağın olsun Teklifimi reddetmenin cezasını pek ağır ödeyeceksin, diye miril- danâr, — Nereye gideceğiz ?. — Beni dinleyiniz, kurtuluş günü, büyük gün yaklaşıyor, Ta. lih tamamen bize yardım ediyor, her şey hazırdır. Herkese kendi vazifesi, rolü ve mevkii tayin e. dilmiştir. Bu teşebbüsün bütün yükü, bütün mesuliyeti benim o- muzlarım üzerinde okluğu için en son dakikada çıkabilecek mâ- niaları şimdiden yok etmek mec. buriyetindeyim. Şimdiye kadar bu mânilerin bir çoğunu ezdim, bertaraf ettim. Yalnız bir tanesi ve en tehlikelisi kaldı. Bu teh. ike o kadar büyüktür ki işimi. zi tamamen mahvedebilir. Beni sözümüzde bir düşünce