Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
NENTURPU &ıannn—-mmw ' İllhıı HABER'İN TARİHİ Araba bununla Anita Osmana ait bir ıİfi,ııı. ROMANI : 28 Yazan : Muzatfer YÇ z T n a Muhittin suikast mı hazırlıyordu Filhaklka Osman gibi at üzerin- den inmemiş bir harp adamınin da ha genç yaşında yorgün “düşmesi düşünülemez, fakat bu —yorgunluk biraz da maneviyatında idi. - Mal Hatun kaç kere onun yeni bir sa , vaşa çıkışında, gizli gizli ağlamış, zayıflamış, hırpalanmış ve Osman Hher dönüşünde gok sevdiği karısı Mal Hatunu biraz daha ihtiyarla mış ve çökmüş bulmuştu. Osman, Mal Hatuna da hak veri- yordu. Bu itibarladır ki artiık ken- disi bir kenara çekilerek, büyük bir hâdise taallük &tmediği takdirde is- tirahat edecek ve Mal Hatunile baş başa kalacak, devlet umurile meş. gul olmiıyacaktı. Nihayet güvendiği bir de Köse Mihal vardı ki, bihakkın kendisi ka. dar devlet işlerinde hasasa& ve ken - disinden çok daha müdebbir ve u- muürdide idi. Osman Eskişehire dö- nerek Mal Hatuna bu kararımı söy. lerken Köse Mihal da gizlice Arap Sajdin takibine memur ettiği ada, mmı görmeğe gitmiş ve filhakika, bu kâğıdı ele geçirmefe muvaffak olmuştu,. Ama, kâğıt midede ve barsaklar- da yemek kırmtıları içinde pek peri şan bir haldeydi. Bundan bir netice çıkarmak çok güç olacaktı. Sonra kelimelerde rumca idi, Köse Mihal için bt daha isabetti. Çünkü kendisi de az çok bu dile vakıftı, ma haza adamlarından bu idle tam ma- nasile vakıf birini de yanımma alarak bir gece tabesabah bu mektubu okü- mağa çalıştılar, Köse Mihal okünabilen kelimele- rin verdiği manayı hayret ve deh- şetle görmüştü. Çünkü Anita bhbin beş yüz süvari ile Sorgun köyü ve Taraklı yenicesine yapılacak harekâ tr dahi bildirmişti, Ama, bu hareket kararı, mektup hâdisesinden çok sonra olduğu halde bunu Ânita o za- mandan nasıl bilmiş veya nasıl Üğ- rvmnişti. ? “Möse Mihal hayretler içinde kal. tı. Filhakika Anitanm tahmin et- | Şi veçhile Tekfurların Osman nez. dindeki casusu olduğu tahakkuk et- miş bulunüyordu, Fakat bu haberi nasıl almıştı ? Köse Mihal, belki üç gün üç gece uykusuz ve bir kaç lokma yiyerek odasıma kapanmış, buradaki sırrı Çözmeğe çalışmış venihayet bunu anlıyarak kendi kendini mesul gö- rüp utanmıştı. Çünkü Köse Mihal, umumi vaziyet Üzerine yaptığı etüdlerini yarım ya- malak bir haritaya çizerek evvelden tesbit etmiş ve bunun :da bir suretini hakan Osmana vermişti. Bu hâdiseyi hatırlayınca, Anitanm saray içinde ayni zamanda gizli gey- Zunu anlamış ve büsbütün ürkmüş- tü. Yalnız mektubun bir kaç kelimesi çok manidardı. Bu kelimelerde Os- manımn hususi hayatma ait bazı ma- lümat mündemiçti. Aceha Anita bunu ne için yazmış- t ? Köse Mihal, iki cami arasımda kalmış Bir binamaz halinde idi, Ar- tık şüpheleri tahakkuk etmiş bulunu yordu. Fakat butu Osmana anlat- mağa inikân yoktu Ve hele gu isti- rahat zamanında hakanım başına tekrar böyle bir üzüntülü mesele çı- karmak, hiç te tedbirli bir hareket olmazdı ve belki de aksi tesir ederdi. Halbüki bunü yapmamak, bu kızı bu vadideki —mesaisinde hür ve serbest bırakmak - olacaktı. Daha tehlikeli şeylere teşebbüs et- mesi mümkündü. Hele Osmanın ha- yatından bahsetmiş olması Köse Mi- hali büsbütün huylandırmıştı. Aceba bununla Anita Osmana ait bir sni- kast mı hazırlıyordu veyahut hazır- lanan bir Suikastı mi kolaylaştırı- yordu ? Çünkü son günlerde Anitanın sa- rayda pek az kaldığı ve daha ziyade gurada burada dolaştığı ve bazı ev- lerde geç vakitlere kadar kaldığı söylenmekte idi. Bu hareket belki başkası için mühim değildi, ama, Kö se Mihal için #ayamı dikkattı. Mahaza yeni bir hâdise, Köse Mi- hali büsbütün bu kızın takihine sev- ketmiş, büsbütün huylandırıp, sinir- lendirmiş ve kendisinin kâfi olamıya safhasımı takibe başlamış, saraya da bir cariye göndererek ve bunun kabulünü Mal Hatundan rica . ede- Tek Anitanm saray içindeki ahvalini de gözden kaçırmamıştı. Hakan Osmanla çök seviştiği ma- lüm olan Bilecik Tekfuru, (İncipma- mın)da hakana büyük bir ziya- fet vermişti. Bu ziyafette Köse Mi- hal, hakanın oğlu Orhan ve bütün aşiret beyleri, kumandanlar hazır bulunmuşlar ve hatta kadınlar — kıs- mında Mal Hatun, Köse Mihalin ka- rısı ve kizı, Anita da ayni ziyafet ve eğlenceye iştirak etmişlerdi. Önceleri pek neşeli geçen ziyafet, sona — doğru — sermest — olanla - rın miünasebetsizlikleri ile tatsızlaş- miştı. Bir aralik hakan ziyafetl ter- ke dahi teşebbüs etmiş, fakat Köse Mihalin teklifile kalmıştı. Mihal : — Tekfurların elbirliği yaptıkları bir kâfiri elde etmek isabet olur ha- kanım demiş ve böylece Osmanı bu kepazelikleri bir müddet daha haz- ma mecbur etmişti. Bilecik Tekfuru adamakıllı sar- lere de el uzatıp tetkikatta bulundu- hoştu Sallanarak Şşuraya buraya kisarın gölgesini de hissediyordu. HABERin, Edabl Romanı Prkat kadım olduğu için... Bu göz lerin baktığı gözlerde istediği muka- — beleyi bulamamaktan duyduğu in-| Kevserin, gözlerile haiı.mıkh lk_ tifa ederken Cavidin bu gozlem Ya- bancı, yabancı bakmalta oldukları- nr anlıyordu. Kevserin ince ve uzun parmakla - rının ucunü parmaklarmın ucile tut- / muş olan Cavit bu yanan elin hara. ı “retinden karzçısındaki kadma verdıbı Okşayışlarını, hararetini, titre - yişlerini Ümit ve inkisarlarını pok çok, pek iyi, pek yakindan tantdığı bu elin ondan gizli hiçbir şeyi yoletu. O bu elin pbütün ifadelerini Dili- yordu. Bu güzel elin her sırrını bi- len bu erkek nasıl oluyordu da bu güzel eli bu kadar soğuk ve resmi bir hareketle parmaklarınım ucun - bu eli dudaklarına götürürken, ar . tıik beğuklarşan hir sesle kendisine: — Çok mesut olmanızı temenni tamamile | muakkipler koymuş, hdyatının her- şu strada Bilecik Tekfuru gibi kavi gidiyor ve bazen de bir külhanbeyi gibi nâralar atarak herkesi iz'aç edi- yordu. Bir aralık Tekfur haykırdı: — Arkadaşlarım, beni dinleyiniz! Herkes sustu, Osman, Köse Mihal, Orhan ve beylerde susup Tekfum baktılar. Aceba ne diyecekti? Şu sı- rada denecek ne olabilirdi '.’ Cifeleş— miş eğlencenin bir an bilirilmesin- den başka yapılacak hid bir şey — ol- madıfı şu sırada sarhoş Tekfurun ne saçmalıyacağı tidden merakı mu- cipli, Tekfur kelimeleri ağzmda geveli. yerek : — Bemn, dedi. Osmanın velinimeti sayılırım, Onun her savaşında en kıymetli hazinelerini beklerim, Kaç kere hayatına, saltanatına vaki olan taarruzları ben önledim. Oaman Köse Mihale baktı ve bü- tün Türkler birbirine bakıştılar. Ne halt ediyordu bu herif ? Hiç koskoca emir ve bey Osman için böyle laflar sarfolunabilirmi idi. Oszman sararmış ve kızdığı zaman- larda olduğu gibi elmacık kemikleri yanmda nabız atar gibi muttarit bir hareket başlamıştı, Herif susmadı vesöyledi : — Şimdi, meeclisiniz huzurunda Osmanın benim elimi öpmesi lâzım gelir değil mi? Bu kadar iyilikle- rim ve himayem karşısında Üsman bunu yapmalıdir. Ve hakan Osmana dönerek : — Osman, diye haykırdı. Öp ba- kalım elimi ! — (1) Önce hakanin biraderi Gündüz- alp yerinden fırlıyarak Teklurun ü- zerine yüryüdü ve haykırdı : — Bire melun, kendine gel. Kar- şındaki büyük Türk hakanı Osman şahtiır. Bilâkis istifayt kusur edip mübarek ellerinden öp, Yoksa onun yanında boyun efmesini sana ben öğretirim, Ve fakat çok mucibi teesesüf bir hâdisenin vukuuna şeyh Edebali ma ni oldu. O da yerinden * fırlıyarak Gündüzalpı önledi ve bir elile de Tekfuru yerine iterek : — Mazurdur, sarhaştur, aklı peri- şandir, muzmahil bir haldedir. Ne dediğini bilmez bir hezeyan içindedir haydi artık biz gidelim. ; Hakkını müdafaada hakan Osma- nm küdreti hepimizin üstündedir. O süküt ederken bize halt etmek dü- şer, dedi, Ve Osmana dönerek : — Değil mi hakanım diye sordu? Osman çok müteessirdi, hem o ka- da belki bir defa vaki olabilmiştir. kendisinden kuvvetli olsaydı, onu dar mütcessirdiki, bu bütün hayatın- © koku (ameliyatta şimdi kılıcı ile ikiye biçer ve bu kük: | tahlığının cezasını kanile ödetirdi, Kalktı, bir şey söylemedi ve ka- rısın, Ânitayı, Köse Mihalin karısı ve kızını ve diğer harem tevebiini toplryarak döndü. Böylece Bilecik Tekfuru da Osma- nm ağyarı olmuş ve o da diğer Tek- furlara iştirak etmişti. Buüu hâdiseyi bilhassa Köse Mihal izaha muvaffak olamamiştı. Ne diye durup duürürken Tekfur, böyle bir hâdise ikama sebep olmuş, yıllardan be.i hürmetkârı bulundufu hakana dil uzatmıştı ? Sıtmalı memleketlerdeki rahs' liklar nasıl yalnızca sıtlmaya r nursa, Köse Mihal de her hi0 yalnızca Anitaya atlfetmek taral <: iltizam etmekte idi. ÜO emindiki büu işi hazırlıyan yine o terü taze nevci. van olan, fakat Türk içinde beslenen süslü ve güzel bir ejder bulunan ÂA- nita idi, Elbette ona bu yaptıklarmı kâr komayacaktı, Nitekim Gündüzalpm koluna gire- rek yemin etmişti : — Allaha ve hakana kasem ede- rimki bu kahbenin canını cehenne- gme göndereceğim, Osman halâ dar- benin nereden geldiğini farkedemi- yor. Günler geçiyor, fakat Tekfurlar arasındaki iğbirar amteşi giltikçe kö yulaşıp dal budak sariyordu. Tekfurlar, Osmanın bu kadar ge- İ Jozetim Baker' Yanında 16 Bnennsayreste için çok Yençmiş | A Arjantin polisi başlarına bir de bekçi kızları hemen memleketlerine gön Avrupalıların yazllığı — zabıta romanlarında, Arjantini — bilhassa buranın merkezi hükümeti Boe- nişleyip şümul almasına bir türlü tabammül edemiyorlardı. Nihayet hakları da yoök değildi. Çünkü Os- man, yurdunu tevsi için önce en kısa merhalelerden yürümeğe mecburdu. Yani onun yapacağı şey bilhassa şu ufak tefek Tekfurları ortadan kal- dırmak oluyordu Binaenaleyh salta- natları tehlikede olan Tekfurlar, bit- tabi hakan Osmana dost olacak de- | gillerdi ya ? (Devamı var) (1) Tarihi Osmani encümeni. Os- manlı tarihi cild: 1 sayıfa 586, Ç_apraz eğlence : 192 ö 4 5 6 7 8 9 10 1 Di 3 K Ş 5 il. 6 7İ. ) ; İ 40 Soldan sağa: 1 — Omuzlarımızın — üstündeki yedi — delikli toktrağın — &dı, 2 — Tam manasile —demek olan bir çift kelime, 3 — Huzur - melüin, 4 — En güzel * bilen, 5 — En çok kullanıîan bir maden . deve yavrıu. "su (arapça), 6 — Bir nevi bayıltı- kullanılır) - Kış habercisi, 7 — Demniz vasıtala- Eğer misafir olmasaydı ve Türkle- | Tından biri - yapmak, & — Köpek - rin misafirlik halindeki ebedi anane | vilâyetten küçük - isim, 9 — Tavla ve sayğilarma bağlı bulunmasaydr Oyununun levazımından biri - tü- ve eğer bu melun Tekfur karşısında | tünle yapılan bir nesne, 10 — Fu- karaya verilen, hiçbit şey olmamış, o çılgın, o' ederim Cavit Bey diye, adeta-inle - |yen bu kadma, içinde en ufak bir samimiyet tonu olmayan çok nazik ve çok uzak bir sesle, hütün eski bağları bir anda yökeden, koparan, bütün eski haltıraları bir anda yok sden bir sesle: — Çok teşekkürler ederim hanı- nelpaileliğim, hi Cevabınt verebiliyordu. Kevserin parmaklarının —ucuna doksunan dudakları sert ve #oğuk, Bu anı birçok kereler düş.nmüş olan, aylardanberi yalnız bu anı düşünmüş olan Kevser, bütün ihti. malleri gözününe getirmiş, Tfakat Cavidin kendi karşısında böyle | inanilmıyacak kadar uzak ve ya, bancı olabilmesine imkân, bu ka dar bambaşka bir adam olmağa mesaret edeceğine ihtimal verme misti, Halbuk! işte orada, aralarında güzel, o müthiş günler geçmemiş kadar, soğuk ve yabancı durabi- Hiyordu. Onun parmaklarının —ucuna soğuk ve sert dudaklarını en u. fak bir raşe geçirmeden değdire- biliyor. Gözlerinin içine bakar - en “donukluğundan bir şey kav betmiyen gözlerle kalabiliyor ve ona: , — Çoök teşekkür ederim hanı - mefendiciğim! Diyordu. Bunun seböbi neydi? Zengin karısını kırıp, darılt mamak gayreti mi”. Onu kırıp darıltınca bu refa - bın dışına atılmak iltimalinin korkusu mu?. Yoksa, onun içinde bu gülünç kıza kargı bir mersomrt, morhe metl: başlıyan bir. morbüuliy:t mi uyandı".. -| için hayatın 'bir tek ideali e M 'YOr.u Yuükardan aşağı: 1 — Türkiyenin şimalindeki bü- yük su, 2 — Herkesir. hakkını mü- savi şekilde —verme - içine su ko. nan bir kap, 3 — Bir kadm adı - Misırlıların Allahlarmedear biri, 4 — Kör - Komşu devletlerden biri, 5 — Bir 1rk (Kafkasyada mütemekkin- dir) — İçinde para sakiandn nes. ne, G — Beyaz - yere çaktlan 'yon. tulmuüş odun, 7 — Memleket - ağa. bey (öz türkçe), 8 — Ve böylece manasına kullanılan bir kelime, 9 — Yatak (Fransızca) — İki şeyin arasındaki başkalık, 14 — Marma. radaki adalarımızdan Liri, e |© <|>|e x|>i<|>lul3 >izloİR zİ—İNİ> »(- mi)iz »>l—HAunimizx AİBİZİCİN P|a —S NİDİAİ»Pİ|Hİ| sİA|-|e1>71)|- —| bİZ —|X -ıı-;x_ı Aİ-İHİRPİA —) ri> |— |>|zZi> oe İ>İr (-iz -| o|21—)03 l ç z z İrisin meşhur zenci dansözü / âwo—ıq—mı—wu-— Kevser bütün bunları düşüniı-l Acaba o Safvetin gülünç ol - mamasınıi mı istiyor? Bu Safvete karşı duyduğu bir merbutiyetin ifadesi mi, yoksa kendisini her. kesin nazarında kurtarmaâk eme- li mi?.. Herkes onun Kevsere kaygı ne kadar soğuk davrandı- ğını görünce belki de: “Bu izdi- vaç sırf bir menfaatin yarattığı bir bağ değildir, baksanıza karısı na karşı ne kadâr nazik ona karşı adeta merbutiyeti var,, diye dü. şünebileceğini mi zannediyor? Buradaki insanların her biri olan bu insan kalabalıfının içinde hattâ bir tekinin böyle bir şeye iİnanmasına imkân var mı? Aşki.. Kevzer, buna gülmek İstiyor., Kevser, bu harehbette bir başka taraf olmasa bu geye kıvrıla kiv- rıla, katila katıla güledek... Macar kızı Ş dans etmek koya!” d*ardî ü nos Âyresi daima beyaz kaıî" caretine merkez olarak gö alışmışızdır, Tangoları, kitareleri, ruf” v rı ve enteresan kadın ti meşhur bu güzel memlekettö ” ] kikat hiç te roman muharft” | nin gösterdiği gihi değildir. —| Arjantinde kanunlar, mah* ler ve zabıta, beyaz kadın ti6 için hiç şaka götürmez, cıdf-u mücadele açmışlardır, J İşte bunun en güzel bir de hepimizin pek iyi tanıdiğ? | fin Bekerin başına gelen dır. Jojefin, geçen hafta yanll'““ çok genç ve çok güzel Macaf 4 zınldan mürekkep bir trup “ gu halde Boenos ÂAyrese g Buranın en büyük tıyatrolaf" birinde ilk çalıştığı gün, ki Macar kızlarının çocuk d F’ kadar küçük oluşu Ar_yantm p sinin nazarı dikkatini çekmiği * zefin Beker ve kızlar hemen " 4 kola çağrılmışlar, kızların * 4 kâğıtları tetkik edilmiş ve Kf Pa Arjantin kanunlarına göre —ç veyinlerinden — izinsiz oıara* tistlik yapmalarının kabil ğı anlaşılmıştır . Kızlara, ebeveyinleri taraf ai - ' ge Ö _ı.—;'_=,_._ elişrine verilmiş müsaade : ları bulunup bulunmadığı $7 | muş ve tabiatiyle menfi cev&P | naınca, hepsi birden mathÜî ı sevkeldilmişlerdir. _ Jozelinin bütün gayretleri K çıkmış, 16 Macar kızı, ba mahkeme tatafından tayin ©67 bir bekçi olduğu halde Avrüp ı# ilk kalkan vapura bindirilmi” ve hemen geri gönderilmişler” i) e Fakat bu hareketm bır Ğ J | ka tarafı var ve bu tarafı B ri ağlatmak istiyor. Çünkü bu barit tav'ırla.riî& vidin herkesin (karşısında: * kesin önünde karısının hayf ni, karısının izzetinefsini BE', rin haysiyetinden, Kevserin * ı' tinefsinden üstün tutuyor. Ona karşı en ufak bir yllkj göstermiyerek, bütün lst&” şunu jilân etmek istiyor; “İşte aramızda olan he!' bitti.. Aramiızdaki rabıta 1’ hayat boyunca sürer kuvvi” bir şey değildi... Bir bekârlık "4 cerası idi. Evlenildiği gün Ü6 .ıe j süng—.r çizilen bir bekârlık B” | aü | Bunu, hakikaten böyle oldp; için yapsa, bu sakat ve âlil karşı duyduğu merhametle V : l sa, kendişini temize tıkarma” — çin dahi yapsa ayıptı, | (Devaml d