ŞAM DP YAMAK AH HABERİN TARİHİ ROMANI: 18 Beklenilmedik bir hâdise şeyhin güzel kız: (Mal) im nazarında Os. manı, efsanevi bir mevkie çikar: verdi, Şehirden epeyce uçılmışlardr. Sa. kin ve berrak bir hava ruhları Üze- | rinde miş kızı bir ağaç dibine firlatlı hepsi birden cephe niip Osman ve arkadaşlarına karşı savaga hazır. landılar, Bu mücadele bir harpten çetin olmuşlu. En ünde bulunan Os. man, meçhul süvarilerin içine at bir şerbet gibi tesir bırakıyor. | sürerken çektiği palasinı kuvvetli pençesi arasında bir yelpize gibi nkikaten feve feve halk kırlara | saliiyarak haykırdı : İ Imışlar, okuyorlar, gülüyorlar, | — Ben Türk hakanı Kara Osman! | yorlar, eğie yorlar | Size aman taklif ederim. Yoksu ce- İ nabi hakka kassem ederim ki bir te- kinizi sağ komdmn ! Bu Mim, yalnız bu meçhul süvari. leri değil, yetişip yüz metre ilerde bu müsaraayı heyecanla seyreden- leri de çivilenmiş gibi yerlerinde ve iyorlar, 7 Şeyhi güren ayağa kalkarak kür- etle selâmiryor ve sofrasma dâvet ediyordu. Osman ve tevabii, şeyhin İtbur. nunda kazandığı şöbret ve itiberi | bir kere de böylece görmüş oldular, | bıraktı, Bir aralık sol taraflarından biri Herifler, bu kadar seyirel müva- çığlık kopt | eehesinde kulmuş olmanın gururunu Beş alti atir tozu durana katarak | ayaklar altıma almamış olmak için dağ islikameline doğru sürede ve | midir, nedir, basiretleri bağlanmış yaydan fırlamış birer ok gibi kaçış- | mıdır, nedir, Osmun Üzerine irade- tılar, sizce saldırdı Palalar şakırdıya- Arkasından haykıran yaşlı bir a. | rek birbirine çarptı, birbirine çer. damın boğuk ve tüyler Ürperten | pan at kafalarının sesleri meydana feryadı Osmani şimşekle vurulmuşa | bir haşyet çökertti. Osman, bühassa çevirdi: arku safta Saltık üzerine saldıran | — Kızımı kaçırdı! dev vücutlu birine hamle etti ve| ran yok mu 7 vurduğu palas, atın boynunu bir | Allam seven yok mu ? kuş başı gibi yere serdi. Ve bu 1: 4, bu geniş meydanda-| Herif atı ile beraber Osmanın alı ki halkı birbirine karıştırdı. Çocuk. | alüna yuvarlandı. Kara Osman a-| lar, kadınlar, ihtiyarlar, gençler, fer-| tindan f; rak yerde kendisine| yat eden Sarafa doğru koguştular, © | gelmeğe çalışan küstakı, ellerile ya kalıyarak bir top gibi kenardaki ka- yalarım Üzerine fırlattı ve gene ati, na silıyarak Üzerinden atı We çiğ- neyerek geçti, Kalan uncak iki kişi idil ve bunlar dn dağ kenarma doğru suratle ve kendilerinden geçmiş bir halde ka-| çıştılar, Saltık ve Kara Teke bunlarıda cezalız kolmamak ve Osman cali birakmamak hakkındaki valdini ye- Tİne getirmek Uzere küçan bir av arkasına dilşmliş arslanlar gibi sur. atle o semte doğru yollandılar. Artik Osman onlarin da hakların dan gelineceğine emin olarak kız düştüğü yerden alı üzerirder eğilip aldı ve geri döndüğü zaman, kendi- sini hayret ve hayranlıkla seyreder lerin hörmetle yerlere eğildikleri görünce utandı. O, bilibassa bunların arasında şey- hin güzel kızı İle gözgüze geliriş ve Onun latiı gülüşünü kâfi müfakât ve mürüvvet olarak görmüştü. Ka- , Can kurta- Osman Saltığa ve arkadaşlarına baktı. Bu gözlerdeki iradeyi anlıyan #üvariler birdenbire getzlerini kopar mış kübeylünlar gibi uzukta bir çizgi halinde görülen Xiz kaçıranla. rin arkalarından saldırdılar, Mal, şeyh ve karsı, halk Imdada yol alan bu kahramanları tanma. dıkları hade çılgınca nllmayiş yapa rak haykırışlılar, — Haydi bire Türk oğulları, Yar olun ! h Edebali de !stihfaf olunacak den değildi ba. Kizmi ve ke- h iki yanında muhafaza ederek bir az hızlıra ve muntazam bir se. yirle süvarileri takibe koyuldu ve arkslarından daha böylece müte-| cestisler ve meraklılar atlarına atli. yarak ilerlediler, Henüz sırtı dönmiyen sekiz meç- Bul süvari arkalarından © gelenlere <kız iade edecek mahlüklardan de- “idiler, Biri kucağında iplerle sarmalan- Muhsin Atlısoyla evlendiği za -| man bu izdivaçtan beklediği şey ne idi? 'HABER'in Edebi Romanı li Hayır, ne aşk, ne de saadetti, Sa dece para ve sade relahtı. Yalnız Pu. Bundan başka hiç, hiç bir sey beklememişti. Ve bu izdivacı yap- Jtağı zaman içlen sevdiğini zannetti- İği parasız bir gerci de feda etmek; ten çekinmemişli. Paranımne cazip) ne çekici, ne bağlayıp esir edici bir kudreti vardı ayatta her şey para deği! miydi?| Dünyunm bir tek hâkimi, düryur O) | Para... Para deği Yeşil tüllerin içinde bir rüya ka- dar güzelleşmiş clan Kevser bi unutmuş, kendini süzüyor- akkak ki bütün Bütün KEİ sgk ği , onu görünce bu gece Cemile Jâzemgelen bir | mesut olmıyacaktı. tun en şey olmadığını | mesut gecesini ona zehir edevekti.! Kendi güzelliğinin - ven zevkli Hem niçin Cemile bu kadar hid-| hiz sarhoşluk iç iyordu, Cemil de kendisini" butlan birkaç sene evvel ie > “ şeyi yapmamış nüuydı? ui iki İ elinden bayraklar almış, silâh almiş | yapkığı | Şimdi onun etrafını sarmış olan - eficnes çared N AMAN: "larda aynı hayran gözlerle onu haber vermek lâzım ki çaresini bul 'muyacağı yüzde yüz gibiydi. Yazan: Muzaffer Muhittin Beş atlı tozu dumana katarak, yaydan fırlamış ok gibi kaçıştılar çirilmak istenilen kızı, babasının ku cağını kendi elile köyan Osman, o- nun ayaklarma kapanmağa hasır. lanmasının da önüne geçti ve şeyhe doğru at sürerek : İ — Mirim, dedi. Kendimizi bir de-! fa hağar tanıttık. Artık keyfimizi kaştracak merasim başlıyabilir, Ten- sip ederseniz avdet edelim, Şeyh hayrandı, Mal hayrandı, şey hin karısı hayrandı, halk hayrandı, Kara Osman bülün bu hayranlıkla. rin tezahlirat ile kendisine iblağ e- Alldiğini görmüyor değildi, gürurlanmağı tevasun anidi sonra nihayet sekiz on serserinin! elinden hir kiz almak mühim bir şey) de değildi. Kara Osman orduların | elinden yurdlar almıs, kahramanlar me, ve binlerce esir almış, emaret almış, ün ve şöliref almış bir milletin, hakanm oğlu böyle bir hakandı. Bu larih devresinde insanlar ya korkaklılar, ya korku bilmezlerdi. Osman ikicisinden ve fakat bu halk birinelsindendi. Yoksa Osmanın adı, beş on bin serse dahi çil yavru Mu gibi dağıtmağa kâfi dı mi idi? Bir az hizlica at sürdüler, Mal bir fırsalla Osmanın yanma gelmiş ve at başı beraber ilerlemişti, Bir ara-| lik, gimdiyo kadar hiç bir erkeğe! söz söylememiş, babasından başka hiç bir erkeğin yüzüne bakmamış bu genç güzel kız, at üzerinde mü- vözenesini kaybedecek kadar Osra- a fakılı kalmış ve rihayet dayara- mıyarak- söylemişti ; — Osman bey, siz neküdar kuv- vetlisiniz! Osmat güldü. Pilhakika Mal bu sırada söylenecek başk yeyler 6. bir 4, “ : Jabileceğine güre ven manasız la - raflen konuşubllmişti, ama, Os -| man bu kadarını da becerecek hal- de miydi acaba” Mâahöma (gönlünü açmanın! da tam zamanıydı. Bu fırsat ye -| gerse belki bir daha bu güzel kızla | Karşı karşıya gelömiyecekti, — Ben, dedi, Fakat, sizin kadar kuvvetli değilim, Kız şaşalar gibi olmuştu. Bu ne demekti? Hiç Mal gisi bir iskemle kaldıramıyacak kadar yum yumu - şak bir kızın kuvveti Osman dere-| cesinden yüksek olabilir miydi, de- orlardı. Hattâ Leylâ bile bü. tün yeisi içinde arada bir: — Ne kadar güzel oldu. Elbise ne yaraştı. Ne güzel kadın! diye dü şürmekten kendini #lamıyordu. Kevser zynaya son defa olarak bir baktıktan sonra; — Muhsin nerede? Diye sordu. Sevim: — Telefonda! cevabını verdi. ine mi? Yine kim çağırdı o- nu? | Her halde bir hastadan olacak «- Hasta... Hasta, Hasta... tm artık bu hasta ka lökerdir olmaz kil i tutarak | ku | r koridör daydı. Kars içeri girer girmez bit güzelliğine öyle ru receptordan ay il kani İş oğü payı denbire € ras oldu Sonra gülere! mağa devam etti diye devem | i?im hanımı'a görüşüm. Eve degotan İş etti. B lesine muhakkak ABER— İlamuralık iyi zeytin nevireliridir. Akşam Posta. mek Osman kendisile alay ediyor- du. Yüzünü öne çevirdi ve küskün Henüz evle. 5 göründü, Osman bu vaziyeti kemen | eli iki sene ol sezip dümlesini tamamlamıştı, madan, Ameri- — Öyle değil mi Mal? Siz beri! kanm en meşhur gözlerinizle bir hamlede yere Ser.! sinema (|oartisti “ diniz. Ya elleriniz dokunsaydı, ma. | Con Krayford ilâ azallah tarümar olurdum, Franşo — Tok'un Mal bu güzel nükteden haz duy- muş, bu nükteye bağlanacak mu - biribielerind e a ayrıldıklarını duy kaddemeyi anlamıyarak müteessir| miyan Xâlma - okluğuna üzülmüş ve yine başını | miştir, güzel Osmanın yüzüne çevirerek: Daha (evvel — Rehi şimartiyorsunuz! da; Duglanm eğ; Derdi. İundan o ayrılan e Con © Krayfer. İşte bu kadar görüşebildiler. A-| dun Obü seferki ma, biz biliyoruz ki onlar artık iki| boşanması (o pek ayri at Üzerinde değil de kucak ku cağa gibiydiler. Veyahut bu tatlı hayal içinde geçtikleri yeri, etraf. larını göremiyecek kadar mestti . ler, garib bir tarzda yapılmış ve A. merikada, bil » hassa o Holivud- dr günleres, baf talaren sürsa de (Devamı var) dikodulara o yol Va açmıştır. Zeytincilik Bunun sebe bini anlatalım: g Karı koca mah İzmirde kurs açıldı, bu | kemeden boran i i i ma kararmi al, yolda geniş bir faaliyet | Fi bem *- başlamıştır dip Holivudum e lüks barmı İzmir, (Hususi) — Ziraat vekâ-| tutmuşlar ve ne etinin Bofnovadaki zeytin. kadar (o destlari tasyonunda bu sene yarıp) mil Yarsa Bepsini o geytin fidanı yetigtirilmiştir. Bu fi ği biker Yanlar, dağlardan toplanap , delige| deli zeytin çekirdekleri aşılanarâk elde edilmiştir. Gelecek sene bu zeytin fidanları, halka tevzi olufacaktır. İtalyadan getirilen beş yıllık 500 zey fidanı zeytincilik istasyonun” | da dikilmiştir. Bunlar yağlık ve sa- ti Bölünme MP» son veda larmi * işidenler” bu müşterek davet karşısında hem şaşırmıslar, hem de: tekrar barışmaya karar verdi bun. lar,, diye düşünmüşlerdir. Fakat mesele hiç de tahmin edildiği gibi çıkmamıştır. “Anlaşılan, Bursadan dört zeytin bakım me muru, miş #ey'incilik istasyonuna gel | isanda zeytincilik kursu ailmıe Franşo Top ile Kravford filhaki, Bilik yetişecek © memurlar, | kı goslerni büyük bir meşe ve seytin muntakalarnda çalışacaklar güler yüzle kazşılamışlar, “sam - dır, Mintakada yeni bir çok zeytin | Papyalar su gibi akmış, ve iki genç stasyonları ve fidanları tesis | sabaha kadar biribirine sarılıp ye- olunacaktır. Bütün köylüler — denni | ni âşıklar gibi dans etmişler ama, zeytin bakımı usulleri tam İşin tatlı zamanında, mizafirle- ni tamamet renecek ve tatbik edeceklerdir. sunlar. Evet, evet ameliyattaki mu vaffakıyetini tebrik ederim. Kevser sinirli sinirli bağırdı: — Yeter artık, yine mi hastane? Saatlerce kocasını bekletmişti Fakat kendisinin bir dakika bekle | miye dahi tahammülü yoktu. Bensgidiyorum!. Prolesdr Muhsin Atlrsoy ağzını telefondan ayırdı ve: — Geliyorum şekerim dedi. Sonra tekrar telefona yaldasirak Masasının üzerinde duran sigar? etinden bir sigara aldı. Yaktı ve paketini beyaz önlüğünün cebine ke yarak dışarı çıktı, Baş hemşire hastanın yanıda >eraber gelmiş olan bir adamdan yahısetti. Doktor şimdi onu görmek wtanmi vaziyeti hakkında onunla “onuşmak istiyordu. Faka du. Odasın en bir ifsanın uzun müd: al, iması imkânı verdi. Gidip da onunla ayak üstü konuşmağı tercih İ diyordu. Çünkü biran evvel yatıp biraz İs ö— <irahat etmek istiyordu. Beşinci kö : İ suştaki ağır hastanın bu gece yarı” Nöbetçi doktoru telefonu kepadı. | andan sonra gere kendisini *ı zaman pek si li, | az etmesine pek imi Amsliyatt ummadığı bir muval . | iin evcar ancak on ikiyg, bire kadar ayuşturadilirdi. . di odâsina çağıztmıyo ıarsmerladık, diye sözünü bitirdi. vet'e basarmıştı. Kolu omuzda” 36) parmak aşağıdan kesmek icar İY e Doktâr cebinden paketini çıkardı ona da bir Siğara uzâtlı; — Buyurunuz! — Teşekkür ederi ra paketine ün âdeta önü buraya getiren faci” ayı unutmuş kadar sevindi. Burada şocuğun ameliyatımı beklerken si- rarasız geçirdiği bu bir buçuk lik İşkenceyi ömrünün sonuna k unutmıyacaktt, Memduhun bir akrabası olmadığı yat es halde makta olması memnüniye ini mucip bir şeydi. Fevkalâde fa: a kan kaybetmiş olduğundan vazi- ze v Kurtulup kurtulamıyacığı henü neskük, Belki bir müdahale acele 3ir kan nakli vaziyeti değiştirebilir. 3i, Aksi takdirde hastanın kurtula- dar Görülmemiş bir. boşanma merasimi?! Con Kravford ile Franşo Ton ayrılışları; dolayısiyle parlak bir veda müsamerosi Ge Günlerdenbe. Sedık Kan Koca, ni uzattığı za 8 NİSAN — 1999 verdiler “— rerieee biribirleriniden bo sandıkları gece, * dansında görülüyorler. "re, bu geteki davetin bir ayrdış İmüsameresi olduğu ve enbik “ka, rı kocanın türibirlerine ar veda ettikleri ilân edilmiş?. Herkesin ağımı bir karış açık bi- retten sonta da, Jon rakan bu vazi Kravford ertesi sabâh yanma yal- nız köpeğini slarsk Nevyorkm ha- reket etmiştir. Şimdi herkes sene. lerdenberi Yıldı purlıyan ve çok sevilen bü artiştin yeni bir İzdivağ dan bahsetmekte - »alde bu bir saat bekley yıpralanıştı. Gözlerinin ki trast uzamış gi sat içinde y olmuştu. Sia3rayı üstüste birki tu. Doktor içeri girip kendisine: — Kazaya uğrıyan çocukla gelen sizsiniz değil mi? lt morar Ba bir üzünde gölgeler peyda * üç neles çek” İ Diye yaklaştığı ve başka bir şey söylemeden: -— Buyurmaz mısmız? diye ona ra paketini uzattığı vakit: “Her üstüste en: e ka” ina bünü ma“ ve içit, için tü. Şimdi siya nefs3 çek tikten sop: İ — Siz onun nesisiniz? diye sor üz — Hiç bir seyi değilim, Bizim mahallede oluan bir çocuktur. Sanki" kuvvetli bir mengene kal bini sikişlırıyordu. Zemini siyah çiçekli kurşuni taştan odanın amps" lü onun gözüne şimdi daha karam lık görünüyordu. « (Devamı var)