5 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

<AABER — Akşam Postası BAM POSTASI Ü ve Neşriyat Müdürü âsan Rasim Us E EVİ: Istanbul Ankara caddesi "Mİ" Talgral adrasi : İstanbul KABER Voişleri telefonu: 23872 * . » e 24370 | Be..." HT MBSA | İSNE"SARTLARI I — rlik 'ımı Ve : | 4 B 27.00 Kr. | b0 . w00 , | " *00 » &.00 » ı iaaaadlaegen ada TT RE YK OAT airlerin sırası mNÖNÜ halkevinin tertip et- Hği “gece,, münasebelile, ar- "fll Hikmet Feridun Es, bazı Tirlerimizden Bakt hakkında Yündüklerini sormuş. Bunlar- Üseyin Cahit Yalçın o Şairin tini kabul etmekle beraber; E_dehiyaıımızm en büyük ve en :İI sanatkârı olmadığını söylü- #mek ki Hüseyin Cahit Yalçın î" Şairlerin bir sırası var: şu Çbu ikinci.. Hani — vaktile Plerde bir mükâfat tevzil cetve- 4 Onun gibi bir şey. Acaba Hü- Câhit Yalçın'ın cetvelinde baş- :lacli_vor ve acaba Bakl kaçıncı? M en çok Fuzuli'yi, onun şiir- Tasında da en çok falan gazeli im,, diyen —adamın ne demek ğini anlarım; o sadece kendi Nden bahsetmiş ve Fuzuli'nin Uarında kendi hislerinin akisle- Ulduğunu söylemiş olur. Fakat Van edebiyalımızın en büyük, :f“c!li şairi Fuzull'dir,, demek İŞse böyle bir hükme iştirak e- ıe_m:'Fu:ull'yi sevmediğim için i bilâkis, onun eserine hayra- 'e hiç bir şairimizin ondan üs- Ululmasını istemem. Fakat “en ıı.' en kı%vretli şair,, sözünün bir ti 1 olabileceğine kani değilim. M ki Fuzuli, Bakinin mersiye- ' Nefi'nin bahriyelerini, Nedim' İlerini yazamazdı; o halde on Üa lf'uıull Bibi en büyük, en kuv- | Şairlerimizdir. Büyük şair, ken- l Mahsus bir hava yaratmış, I;;D olduğu cemiyete veya bütün "llğa yeni bir tahassüs tarzı ge V3 adamdır. Furutt böyle oNBi Lbll.vük şairdir; Bakl de kendine “Sus bir hava — yaratmış, başka 'nin söyliyemiyeceği — şiirler , Ştir, o halde o da büyük şair- " Artık hiçbir şairi ondan üslün yehîı' İîınkkım_ız yoktur. ıOr.ıu sev- l"ı l!'ız, yani onun eserini kendi ı Tize, kendi “gönlümüze,, üy- | Tük İmiyabiliriz; fakat onun için z Veya kuvvetsiz şair demek hak | büp kdeğildir . "ien :dehiyntmın harikalarını sa- | Sultan Süleyman Mersiyesi,, : İmaz. Belki onun kadar mükem h':!l'leî- göstermek kabildir, fakat Üslün bir şey — gösleremeyiz. :_“ bilmediğim için meşhur “Ye- : “Allâka,, hakkında bir şey söyli- _;_i: fakat biliyoruz ki onlar A- W_“flerinin en güzel örnekleri sa- la.- ;_kl.'nin mersiyesi de - o ma- Ş Aııırn muallâka'larımızdan bi- ;l Tüzun ittiradından — bahse r“mrlar; o vezni — multarit bu- n Mersiyeyi okusunlar: — yedi , ğ;n her biri ayrı bir ahenkte- nkü şair onların her birinde 4 irihöme almıştır: bazan , Çzan - birinci bendde olduğu İT vâiz edası takınır, bazan B î“an söyler. Meselâ Ruhi'nin ldiı—-de dilimizin güzel eserlerin- | * & fakat o iki şiiri mukayese e- * Saki'ninkinin — mükemmelliği y Höze Ççarpar: görülür ki şair &" _râgyı. hattâ her parçada her | Ütün'ü bir an gözününden B 3_:1(*“! * hazırlamıştır, her eli ide b"fll bir manası değil, bı'ilurî iÜ'ni İr vazilesi vardır. H_all)ukı ükün terkibinde bir perişanlık , ” Bunun da bir güzelliği yok Hleğ Dhesiz var; — zaten o şiirin * *biyatımızın harikalarından ol Tlot- İnsanın hayatı İstikametince cemiyetin vazifeleri ve mühim bir netice at Ci e Yazan : Dal NSAN doğar, büyür, ihtiyarlar, ölür. Insanın geçirdiği bu İ dört tabii devredeki emniyeti ve müeyyideleri cemiyetin muvaffakıyet ve varışının, tekâmül ve medeniyetinin ölçüsü olur. Medeni ve ileri cemiyetler bir İnsanı doğuma yakın devreden himayesine alarak ölümüne kadar ayni itina ve ihtimamla takip eder ve ona son vazifesini ifa ederek ferde karşı mükellef bulunduğu vecibelerini ikmal etmiş olur. Gebeyi, nevzadı himaye cemiyetin İlk ve en bellibaşlı vazife, sidir. Gebe, yurda bir can daha katacak insandır. Bu itibarladır ki cemiyet kanunları gebeyi, diğer kadınlardan ayırd eder ve ona müesseseler kurar, onu İş hayatında da ayrı müeyyidelerle ko. rur ve umumiyetle cemiyetler, gebeye cem'i varlıklarında şefkat ve himaye yanında hürmet ve muavenet mükelifiyetlerini de ka- bul etmişlerdir. Bu itibarla önce bir yavrunun, istitaatsız bir ana baba elinde dünyaya gelmesi ihtimallerine karşı hazırlanmak, do- ğüum yerleri açmak, bütün şehir, memleket, nümune ve umumi- yetle hastanelerde bunlara paviyonlar tahsis etmek, yavruların gıdasızlığına, anadan babadan mahrum olmaları ihtimaline, âciz bir bütçe karşısmda kavrulup sönmesi imkânlarma karşı bakım yurdları, himaye müesseseleri, süt tevzi müesseseleri, bedava ço. cük doktorları, dispanserler, çocuk yalım yurdları hazırlamak va. zilesi cemiyetin en mübarek hedeflerinden biri olur, Çünkü biİr çocuk bir ana ve babadan fazla cemiyetin lüzumu ve ihtiyacı ve öz unsurudur. Doğuracak fakir bir ananın evlâdı- nım hayat emniyelini duyması, onu İcabında cemiyetin yoekpare şefkat ve himayesine, bakımma tevdi edebilmesi huzur ve tesel- lisi bulundukça, çocuk düşürme vakaları, çocuklarım arsalara bı- rakılmaları hâdiseleri, nihayet çukurlarda, lâğımlarda, deniz kı. yılarında çocuk bulma gibi müessif neticeler görülmez olur. Bir neslin korunması, bir nüfusun artım siyaseti önce neyvza. dı sistemle himayeden başlar. Cemiyet bir anadan fazla ana, bir babadan hassas babha ol- mak gerektir. Yani hakiki ebeveyn, içinde doğup büyüdüğümüz yurdumuz ve yurdu saran varlığımız ve cemiyetimiz olmak İcab eder. Çocuk büyürken, cemiyet onu kendi hedeflerine yakışan Ytarada terbiyesine ve kültür yuvasına alır, Okutur, tenbih eder, tenvir eder, telkin eder, fena yola gitmekten çvirir, iyi istikamete sevkeder, sporla, sistemle, bilgi ile, prensiplerle yetiştirir, Yur- dun istediği elemant elde edebilmesi Binaenaleyh bir çocuk büyürken mektebsiz kalamaz, terbiye ve tahsilden mahrum edilemez. Eğer buna muktedir olmıyan bir ailenin elindeyse cemiyet himayesine alır. Nihayet bir anadan di. ğer anaya ve bir babadan diğer babaya İntikal etmiş olmaktan başka bir tezahür değildir bu. Bunun İçin yoksul yavrulara, mekteb çocuklarıma, umumi. yetle tahsil çağındaki çocuklara ve gençlere, baba ve anasının dar veya yoksul bütçesinin veya ağır hayat şeraitinin bed tallini, fe- na tezahürlerini kültür ve yetişme mahrumiyetlerile çektirmek bir cemiyetin en büyük hatası, kusuru olmak iİcab eder. O halde, yatı mektebleri, yardım müesseseleri, bakım yurd- larr, okutma, himaye teşekkülleri, alelüâmum bu çağ çocuklarına ve gençlerine cemiyetin müşterek himaye ve yardım elini uzattı. rabilecek müesseseleri meydana getirmek, hasta yavruya derhal müdahale etmek, açı arkadaşı nispetinde doyurmak, elbisesizi ar. kadaşı ayarmda giydirmek ve nihayet çocuğu cemiyete - mal et- mek lâzımdır, Bu devreye karşı ccmiyetin vazifesi daha şümullüdür, Çocuk büyür, Kanunlar, nizamlar ve cemiyet çalışma ve hayat şartları, büyüyüp yetişmiş memleket evlâdımı himayeye başlar. Hangi va., dide muvaffak olacaksa o vadiye sevkolunan genç ve yani yetiş. miş tâ emekliye ayrılınmcaya kadar seyyanen sıyanet olunur, himaye edilir. Muvaffakıyeti nispetinde, hizmeti ve ehliyeti kud- retinde İlerilemesine imkânlar bahşolunur. Ve böylece bir cemiyet nesilde nesile daima daha mütekâmil, daha iyi yetişmiş ve daha fazla benimsenmiş bir enerjiye inti- kal eder, Ve işte cemiyetler böylece tekâmül edip ilerlerler, Bu devrede cemiyetin vazifesi, hak ve adaleti tevzin etmek;, ohliyet ve liyakatlere yer vermek, mütemadiyen yeni yclişenlârl takviye ederek bunlardan memleket için azami istifade ve rand. manı almaktır. Bu nesil ihtiyarlar. İşte cemiyetin burada yep- yeni ve çok mühlim 'bir vazifesi başlar. Bir cemiyetin ihtiyarına temin ettiği müeyyede, gencin güvenini ve sâyin artımını, alına, cak netlce ve randımanm yükselmesini temin eder. a (Devamı yarm) için çocuğüun büyüme devri İK p: Kai ll _h'km' etlmedim; fakat öteki İze mükemmeliyet hissi vere- Beyin, ciğer, bumbar ve Du gibi şeyler neden çok pahalıdır Kesik ve kan ı başlar, üzerinden kan sızan ciğerler, birer kanlı parça halinde görülen beyinler ve nihayet bumbarlar, bağırsak Beyin, böbrek, kara ve beyaz ci- ğer, baş, bumbar gibi şeyleri satan birkaç dükkân var. Bunlardan biri de Balıkpazarındadır. Dikkat edi- lirse görülecektir ki, beyinler cam içinde ve güneşe karşıdır. Ekseriya beyinlerin hastalara ve | çocuklara — yedirildiğine nazaran | daima günlük ve çok taze olması lâzımgelir. Halbuki bu — camekân- da uzun müddet kalan ve — soğuk yerde muhalazası icap ettiği halde güneşe maruz bırakılan beyin ve ci- ğer vesaire pek kısa bir müddet i- çinde tefessühe yüz tutmaktadır. Bir tane de Çenberlitaşta vardır. Filhakika- bunların yaptığı iş, iş- kembe temizlemek ve sakatat deni- len şeyleri satmak olduğuna — göre dükkânlarının temiz olmasına im- kân yoktur, ama, bu nihayet bir nis bet dahilindedir. Kesilmiş başların çirkin manza- rasından sarfınazar, dışarıya kadar taşan fena kokunun önüne geçmek | ve içinde satılan şeylerin — daima| taze bulundurulması için — tertibat almak gerektir. , Bu gibi satış yerlerinde birer so: ğguk hava dolabı olmak icap ettiği- ne kaniiz. Bu takdirde — sakatatın bir müddet daha muhafaza edilme- si mümkündür. Belediyenin bilhas sa bu yerleri kontrol - ederek satı: lanların bozulup bozulmadığına faz la ehemmiyet vermesi icap eder. Burada bir nokta dâha — vardır. Böyle sancılar bir beyni (15) ku: ruşa, bir başı 17,5 kuruşa satmır'- tedırlar. Bu hesapla Beyinli bir baş 32,5 kuruşa satılryor demektir, Ne- den? Beyin ve sakatatın bu kadar pal «lr olmasına sebeb nedir? Bir kara ciğer 35 kuruşa - satıla- bilir mi? Çabuk bozulur şeylerden olduğuna göre biraz pahalr olması tabiidir, ama, bu kadarı gayritabi- idir. Belediyenin bunların fiyatları | na da narh koyması lâzımgeldiğine kaniiz. Bu işlerle uğraşan — dükkânların da dalma su ile temizlenmesi için dükkân içinde geniş su tertibatı ol- ması temin edilmelidir. Yazın sineklerin toplanmasına ve çoğalmasına âmil olur. Bilhassa cadde üzerinde, İstanbulun en işlek yerinde böyle müesseseler — olması dahi bizee doğru değildir. Nihayet caddeye müteveccih dük kânların manzarası da şehrin umu” mi görünüşü ve güzelliği bakımın: dan ehemmi yetle tetkike değer. Kesik ve kanlı başlar, üzerinden kan sızan ciğerler, birer kanlı parça, halinde görülen beyinler ve niha- yet bumbarlar, bağırsaklar, işkem- ler herhalde hoş bir görünüş ver- mez. Alelâde tel dolap gibi dolaplar içinde bulundurulan bu gibi şeyle- ar dükkânlarda teşhir rin daha mazbut dolaplara konma 1 ve dükkânm fevkalâde temiz tu: tulması, satıcıların — üstlerini baş- larımı daima temizlemesi — ve öyle kanlı, mülevyes önlüklerile tadde- lerde dolaşmaması,hem şehrin sıhha ti umumiyesi bakimından,hem de te mizliği hoktasından hiç ihmal edil- miyecek noktalardır. _ Bunlardan bir tanesile görüştük ve dikkat nazarımızı celbeden nök: talar hakkında sualler sorduk, di- yor ki; “Bizim işimiz zaten temiz bir iş değildir. Bir de henüz İstanbul hal- kı beyin, ciğer vesaire gibi şeylere fazla rağbet göstermiyor. Satış az" dır. Pek az zaman zarfında da bo- zuluveren sakatatı biraz daha yük- sek fiyatla satmağa mecburuz. Ma- ahaza bu fiyat fazlalığının — bütün mesuliyetini bize yüklemek de doğ ru değildir. Bizde aşağı yukarı bu lfiyata yakın fiyatla alıyoruz. Dük- ânımıza modern vesait koymak lü- zumunu biz de kabul ederiz, ama, buğünkü şerait altında, bunu yap: edilmemelidir | mağa mali vaziyetimiz müsait değil- dir, Yoksa kendi hesabıma, bunla- rm hiçbirini teşhire değer mahiyet- te bulmam, Ben yemek yemeden bir saat ön- ce işimi bırakırım. Senelerdenberi bu iş üzerinde olduğum halde hâlâ alışamadım, hâlâ iştiham üzerinde müessir oluyor, Görüyorsunuz ki sık sık yıkıyo ruz, Fakat nihayet bir kasap dük- kânma, bir ahçı dükkânına girdiği- niz zaman da hususi bir koku du- yarsınız. Bunu — yıkamakla izale mümkün değildir. Bu etin, yemeğin bizde de sakatatın kendi kokusudur. Bunu izale için çok para lâzımdır. Hangimiz birkaç kuruş kazanabile ceğimiz böyle bir iş yolunda bü ser- mayeyi bulup sarfedebiliriz. Zaten bizim işimizi yapan üç beş kişidir. Fazlası bununla meşgul ol- mağa tenezzül bile etmez. Halbuki grdat faydası çok büyük olan sakatatın ete nazaran çok da ha ucuz olduğunu söyliyebilirim.., v eeeT t Dün şehrimize gelen Yugoslavya mimart akademisi meklebi talebeleri dün öğleden sonra Taksim âbidesine çelenk koyduktan sonra Mühen- dis mektebini ve Dolmabahçe tesim müzesini gezmişlerdir. Misafir ta- lebeler bu sabah da Ayasojya ve Sultanahmet camilerini ziyaret et- mişlerdir. Öğleden sonra Yerebalan sarayım ve çarşıyı gezeceklerdir. Eğitmen kursları Onbeş yerde daha açılıyor Maarif vekâleti köy mektebleri- nin muallim ihtiyacını temin et - mek Üzere memleketin muhtelif vu. lâyetlerinde 15 eğitmen kursu aç- mağa karar vermiştir. Bu kurslar Adana, İsparta, Erzincan, — İzmir, Kastamonu, Kars, Kırklareli, Ko . caeli, Malatya Manisa, Samsun, ve Trabzonda açılacaktır. İlk hamlede 2000 öğretmen ye- tiştireceği ümid edilen bu kurslar kısa bir zamanda faaliyete geçe - ceklerdir. lar b ' ğ RARAGELLEPLEPOPPRIRPODEÇR TI ŞAY RPERORPROPGEEPR LA EARE sür: 'Ş"İnin en mükemmel, en pü- &e r:ı*il'lerirıden birini vermiş ©- '“'*"-'ı.-îıî ba.ı“ederken: “En büyük, sızlık li şairimiz değildir,, demek Ve dıhomr' Hayır, Bakt, mersiyesi ihbapı ” bircok kasideleri (meselâ | lar, m' oldu Mesiha - sıfat enfas-ı n;m"':“_ll ile başlıyan kasidesi) ç €ri ile en büyük ve en kuv- :i:?rlı:ııe"'“hden biridir; şairleri- Fönü * onun kadar büyükleri var an büyüğü yoöktur. — — Nurullah ATAÇ Bu hafta çıkan 2esimli Hafta' K— k“?ünu? v Rasgele Sokakların tamir ve inşaatına başlandı — Ne oldu yahu, bu ne hal, toz toprağa belenmişsin, yuvarlandın mı? — Hayır canmm, Babıâli yolundan Sir- yıveririm de... keciye indim, gee sun? — Ne o, gaz maskesi tecrübesine mi hazırlanıyorsun ? — Ne münasebet? Bizim bakkal yol inşaatı sırasında da, nlışverişe gideceğim, d oe haltedeyim? — A iki gözüm, elinde böyle seyahale mi çıkış? — Babıâliden kitab alacağım, Oracık- ta yüzümü gözümü, ağzımı burnumu yıka, K ee — Delirdin mi a birader, ne oluyorsun, neden böyle keçi gibi zplayıp hopluyor. ye git gel de, bak © yollarda kanatlanıp uçmaz mısın? Kendimi — alışlırıyorum, ne leğen ibrik — Nü — No tılıp da ka — Yahu, keklik gibi kadın! reden anladın ? — Belediyeden kalkıp Babiâliyi takip ederek Sirkeciye indi. Lâf mı bu? Hedliae garib adamsın, hiç otomobil sa- tır alınır mı? — Hele şu yol inşaatı bitsin yine oto. mobil alırım, ama, şimdilik katırdan yek vasıta olmaz. — Sen de benim gibi her gün gazete- vi NO dedok o, İstanbul delikdesik, — define ml arryorlar? — Hayır, bilâkis define gömüy orlar, aKL 'Münhal valilikler İzmire Şükrü Sökmensüer tayin ediliyor ( Münhal bulunan bazı valiliklere ibügünlerde tayinler yapılacaktır. Bunlardan Eskişehir valiliğine eski mebuslardan Şükrü tayin edilmiş ve İzmir valiliğine de emniyet iş- leri umum müdürü Şükrü Sökmen- süerin tayini takarrür etmiştir. Bunlaşdan başka Mersin valisi Rükneddin Manisa valiliğine, İs . ştanbul vali muavini Hüdainin İs - parta valiliğine tayinleri de karar. laşmış gibidir, Elâzığ valiliği ile dahiliye teftiş heyeti reisliği de boştur, Hizmet — müddetlerini dolduran dört vali de bugünlerde tekaüde sevkolunacaklardır. ——-—O.—_ Galatasaraylıların aile ziyafeti Galatasaraylıların senelik aile yer meği önümüzdeki & nisan 939 cu- martesi akşamı Tokatliyan salonla: rında verilecektir. Davetiyeler Beyoğlunda Hasnun Galip sokağında kâin Galatasaray spor klübü lokalinden aldırılmalı ve Mim. masalar da evvelden tutulmalıdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: