20 Mart 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Seyahat notları : . ? ektepsiz bırakılmasında- Kİ sır anlaşılamıyan köy Wi & ——— —OTr—AIAMR e ——— A — —©< —— —— AKB ER — Akşam Postası Süzete verin de okuyalım!,, ' Küy Çocukları İstanbul yolcularının etrafını sardıdar; — 'Ne olur bize SA Evu“adan mı geliyorsunuz? » Bursadan ve İstanbul- Ğ'W İ ?etc.._ıe“nîz var mı, İstanbul lllük * he olur bize verin.. Cut ğıundayız. Orhangazide Üt hi adedinden birini kira- Sti ERIĞĞİgİIElîz arabamızın et- İmli k_üwgü on iki yaşmfla. | Diz deoy Çocukları çevirmiş- : O gazete istiyorlar. Şaş- b İ :“Ein? M sen gazete okuya- ç öden en büyüğü benim : — Saşırmış gibi dudak bük- h y - de b. : : ğğn de!.l.urdım Mdu_küçukıermı boyunları S a 4 ”“ğîî ikinciyi bitirebildim. » Peki de öyle!.. Fteha» “Onra niye gitmediniz B * bi ağızdan cevap verdi- , ( S S Nektep yok ki artık!.. xyeden Yyok? Yandı mı? PS kapattılar. N heden kapattılar? lmiyoruz. . bgdien Yolcu geçmesi dalma tonçe feskil eder. Çocuklar- , Ta bazı köylüler de ara- ?ğk%yamna gelmişlerdi. Kü-| '&üğ _h“Mediklerini onlardaqı VN goyanca xoynuu'[ hâ;îğ kadar üç sınıflı ve| kü.?lü bir köy mektebi var Memnun, çocuklar biz ['Pe hwb“ı " gazetelerini iste- V ün, * düyacak, o gazetele- *;ı%"ec üz çok anlamağa im- KA Güek derecede tahsile me- ı:y'-'tine“ü" birinde -köylülerin hi Üva Böre bir buçuk sene ka- K6 L ders senesi ortasında îr yaşePatılıyor ve şöyle bir N k" N Yor: - ;lk,ı: Yünüzdeki üç sınıflı mek- Kt kGş ElL yapılacak. hit ? halkı, köy çocukları o M" P beri hep beş sınıflı mek Va lgkiîa—sım beklemekle meş- '.Ş-uç beş sınıflısı açılması he mü&mflısmın ihyası da ne ğıq Mkün olmuyor; Eski :fr, 'nü*le Mahvolmuş!.. Ğ'g;hıî Çok uyanık, bize dert kğqîâl:»nmız aylak kaldı- K Gk IZ neyse ne diyelim, *k cocuklarımız adam .« Büu zamanda oku- bilmeyen adam olur & Çi b | k t "'4?'ylz%k "ğ;y;“'“ köyünün bu mektep h İk Üzde ukde olmuştu. İz ızğz,în“orup soruşturduk. İz hç ih maarif memuru ve öyg.Yisiyle oraya tâbi Bo bi hnün en büyük maarif Vet Asbıhal arasında: bi n dedi. Boyalıca köyü ç hıual“_”akkaten kapatıldı. K Öne HM mi bulunamadı? değil... keşfini izah eden bir iyle anlattı: m Boyalıca zengin kü *t N "h&&i'&ne Ha | yhr Muş, lâr. Biz îtlı_ tesvik CI ıl'? M Vergilerini mİ vermi«s Ha Ot de onları para için mektebi ka-« N | yi ; Ü derecede yardım k%u-_, Bt hasıl iş? Böyle şey buçuk — senedir m& lilenleri ihtimal biz yan İza) Olacağız. Çünkü mü- “Yam, ** başka türlü oldu: Tabapıl Efendim, yanlış. Mek ancak bir ay ka- “ıuâ’mîemek istediğim mek- eg lap *_!anik yolunda ve Iznikte... İznile civarıdan toplanarak Bursa İznikte Yeşil cami dar oluyor. Yeniden de açılacak, hem beş'sınıflı olaraki Ylig kimaoyi âklıama otmizyorum Tabil; tahkikat yapmış değiliz. sadece söylenenleri kaydetmekle iktifa ediyoruz. Fakat sanırız ki, ortada evvelâ Bursa maarif mü- dürlüğünün, onun salâhiyeti kâfi değilse maarif vekâleti alâkadar dajresinin ehemmiyetle meşgul olmasına lâyik bir mesele var. Beş sınıflı mektep açmağa bütçe müsait değilse eski üç sınıflısı ih- ya edilsin. İlle köylünün yardım etmesine ihtiyaç ve lüzum varsa bu hususta güzellikle müracaat yapılsın. Yolda arabamızı çevire- rek bize mektebsizlikten yana ya- kıla şikâyet eden Boyalıca köyü halkı, hele denildiği gibi zengin iseler ellerinden gelen yardımı e- sirgemezler her halde. Tatlı di- lin yılanı bile yuvasından çıkar- dığı unutulmamalı; halbuki bu köylüler ne saf, ne temiz, ne şirin insanlar!.. * Ök $ Nereye gitseniz, halkın çocuk- larını okutmak için büyük bir te- halük gösterdiğine şahid oluyor- sunuz, Memnun olmamak, Cum- huriyet devrinin aşıladığı bu tah- sil aşkından memleket hesabına iftihar duymamak kabil değil. İz nikte de mevcut beş sınıflı biri- cik ilk mektep ihtiyaca kâfi gel- miyor. Mektebin yüzde kırkı kız olan talebe 'mevcudu nazari ola- rak 470 çocuktur. Fakat, filiyat- ta bu 470 çocuktan ancak 37Üşi İznikte Hayreddin paşa türbesi birkaçı... müÜzesine gönderilen eski eserlerden müsaid değildir; yüz talebe açık- İA — — « -- İznikte'bir orta mektebe de ih-| tiyaç var. Bunun muallim ve büt- şimdilik imkân olmadığını kabul etsek bile ilk mektebin muallim kadrosunu takviye ile açıkta ka- lan çocukların da mektebe kavuş san kendini alamıyor. İç turizm hareketi uyandırmak de İznik, hele ilkbaharda, yurdun güzel köşelerini tanımağa niha- yet merak duymağa başlamış Türk şehirleri halkının ziyaretgü- hı olmağa lâyik bir yerdir. Kasa- ba bir eski eserler müzesi halin- de. İşgal zamanında bomba ile kız- men tahrip edilen sabık kilise, Ayasofya"camili, beş altı asırlık Yeşil cami, minaresi mavi İznik çinisinden yapılmış Mahmud Çele bi camii, Nilüfer Sultan imaret- hanesi, Hayreddin pasa türbesi.. Hangisini saymalı?.. Hele Yeşil cami bir bibblo kd- da nefis... Mihrabı gayet ince ve sanatkârane oymalı yekpare be- yaz mermer, duvar keza beyaz mermer, sütunlar renkli mermer. Minare Yeşil çini. Halkın söyle- diğine göre bir vakitler buraya ge ' mebi işgal ordusu tarafından o- . dun deposu yapılan bu cami işgal ( orduüsu çekilirken odunlara ateş “werilmek suretiyle tahrip edilmek | istenmiş. Yetişen kasaba halkı » tunlardan biri boydan boya çat- / ile sıvanmış ve demir çemberler- « le tutturulmuştur. Ğ Selçukiler devrine ait değil. Çok « daha eski devirlere ait de bir çok len ecnebi asârı âtika mütehassıs ları kapının dışında bulunan renk li bir sütüna kopyasını çıkarıp yerine koymak şartiyle altmış bin İngiliz lirası teklif etmişler ve ta bil ecdad yadigârını haraç mezat satamıyacağımız cevabını almış- lar. Milli mücadele senelerinde ec güç belâ ateşi söndürmüş, yan- gin esnasında renkli memer sü- lamıştır. Bu sütun şimdı çimento Eski eserler yalnız Osmanlı ve harabeler kasabada ve civarında dolu... Yapılmakta olan hafriyat ta çıkarılan eserler Bursa müze- sine gönderiliyor. Bunlar arasın- | okuyabilmektedir. Çünkü sınıflar | çe vaziyeti dolayısiyle açılmasına | ; malarını temenni ve talebden in-| | gayesinin tahakkuk ettiği günler| * tTıkrası Gazeteci, meşhuür adamın yanı- na girdi. Meşhur adam: — Yanıma kadar gelebilmekle talihli olduğunuzu isbat ettiniz, dedi. Sabahtanberi altı gazetecinin mülâkat talebini reddetmiştim . Gazeteci gülümsedi: — Biliyorum efendim, gazeteci bendim.. ilâç Uykusuzluktan şikâyetçi idi ... Yatağına yattığı zaman uykusu gelinciye kadar yüksek sesle sa- yı saymasını tavsiye ettiler, Ertesi günü, tavsiyede bulunan dostu, usülün fayda verip verme- diğini sordu: — Evet... 19560 şa kadâr saya- bildim. — Sonra da uyudunuz mi? . — Hayiır.. Kalkmak zamanı gel- mişti, o altı değil Söş :ş,—ı» çe — Band öyle geliyor ki sabahle yin tabloları aslığım zaman şu iki resimdekiler öle larafa bakıyorlar dı! t — Allo, cankurlaran mı? Çabuk bir olomobil gönderin. —Hesabımı ödemeğe karar verdiğimi terzilerime birdenbire söylemek tedbirsizliğin - de bulundum. rilen izahat insanın pek garibine gidiyor: Bilmem hangi devirde ölüleri- nin arkasından ağlayanlar göz yaşlarını bu destilere doldurup ö lü ile beraber gömerlermiş. . . * İznik “kara din rüzgârı” ile kı- şın çok soğuk, fakat korkuya ma hal yok. Çünkü odun ve kömürü o-kadar ucuz ki sormayın! Odu- nun çekisi kapıya teslim 50 ku- ruş, odun kömürü ise en iyisinden olmak şartiyle altmiş para!.. Kasabada elektrik var. Ancak kâfi gelmediği için gadece beledi- yenin sokak lâmbalarına, resmi dairelere verilebiliyor. Evler pet- rol lâmbasiyle aydınlatılmakta... Belediye işleri muntazam görül- mekte olduğu hissini veriyor. Ye ni yapılan hükümet caddesi geniş ve muntazamdır. Etrafına a- ğaçlar dikilmiş ve sık sık elektrik lâmbaları konulmuş. Tabiat güzelliğinden zevk a- lanlar! İzniği ziyaret ediniz. Ha- kikaten böyle güzelliklerden zevk alıyorsanız sadece, — Orhangazi- İznik yolunda' kaynar su ile işle- yen değirmenin buhar bulutları a rasından görünen manzarasını seyretmeniz bile heyecanla size orayı methetmemde beni haklı ve ya hiç olmazsa mazur göreceksi- niz, da bulunan küçücük destilere ve- M. ç. a .mnmgwwâühm N — Konsültasyonda arkadaşlarla anlaşamadık bayan, Fakat müste- /|rihim, göreceksiniz ki otopside benim dediğimin doğru olduğu meyda- na çıkacak. Amerikan Tıkrası Meşhur ecnebi aktris, milyar- iderin evindeki suareye davet edil. , mişti, Epey şampanya içildikten sonra aktristen rollerinden birini inşad etmesini rica ettiler. Artist Zij evvelâ nazlandı. Sonra kabul ede- rek düşündü ve nihayet salonun | Ortasına gelerek ana dilinden bir ; şiir söyleyeceğini bildirdi. Söylenilenlerden kimse bir şey © anlamamıştı ama, * jestleri, şiirin ahengi o kadar gü- - Zeldi ki şiir bitince bir alkış tufa- 4 nıdır koptu. aktrisin Ev sahibesi kadın, aktris oteli- ne dönerken yanına yaklaşıp sor- du : — Şiir harikulâde idi. Lütfen ismini bana söyler misiniz?, Aktris güldü: — Adı yok ki.. Ben sıfırdan iki yüz otuza kadar rakamları Lehçe saydım; o kadar!, Fransız Tıkrası Manevralarda zabit vekili, bir neferi azarladı: —Ne yapıyorsun? Düşmanın mefruz ateş hattı dahilinde bulun- duğunun farkında değil misin?. Nefer cevap verdi: — Biliyorum efendim, Fakat mefruz düşmanın ateşine karşı mühayyel bir kayalığı siper alı- yorum . sesi, < Bektaşi gibil Memur ihtar etti: : — Burada cıgara içmek yasak- tır . — Biliyorum.. — Biliyorsunuz ama ağzınızda pipo var. — Oalbilir., Ayağımda da kun- duralar var ama yürümiyorum!,, Borç — Dostum. Sana üç ay evvel verdiğim on lirayı ödemek zama- nı gelmedi mi dersin? . — Bu ödeme işi vakit meselesi değil, para mes: . ' » Kadın — Eyvah! baylarım, köpeğea çiğ et vermememi tenbih etmişti. , Hastahane'de Yanyana iki yatakta idiler, ili- sinin de rahatsızlığı siyatikti v her ikisini de masajla tedaviye ça. lışıyorlardı. İkisinin atasındaki fark, bu tedaviyi karşilayış tarz- larında idi. Biri masajla beraber feryada başlıyor, öteki ise mem- nunane gülümsiyordu, r — Yahu, bacağıma masaj yap- tıkları zaman acısına tahammül edemiyorum, Halbuki sen ıstırap çekmedikten maada memnun gö- “|rünüyorsun, Yatak komşusu güldü: — Hastalıfk olan bacağıma ma« saj yaptıracak kadar budala mi yım ben? , j Kadın — Erkek elbisesi giymiş kadınlardan da nefret ederim.! — İngiliz karikatürü —

Bu sayıdan diğer sayfalar: