HABER — Akşam rostası tırmalayıcı “Ş İp “Dİ görünce k » Cevap ver. ni biliyordum Kont, ddia ediyordu. Yor v2 hü keş vin ta, Vüstu Sa ir rdrf. acak mısın hâ- ve benim eğlenseni: vermemi be M i hasıl k az çok m Er Va” b ve! *N Onlara en homurdandını. De p. Fakat sen bana daha evvel let ettiğini a Gül Direktörle mis Manserton evleni yor olmalıydı. Israr etmedim. Fransı gör lak bakıyorlar ve £ kopa 1 z görünüy ik kekeliyordu: Deli, Bu da hareketini i J nu görünce me: hayatım tatsız tu acağımı şim Kend Beni ilik gören iki kadın olmuştu. 'Tahancanla Onların hayret nidaları da dönüp baktı. yette onu Körk ra güldü. (Devamı var) dedim. teli? etmek ini töpk talonunun m bu? Kont mu? İmkânı "iş ha? Haydut! Hay- Kalbim çarpmağa başladı. Ama belli etmedim: — Halbuki daha İstarbulday. İ ken yollarm pek emin olduğunu İ söylüyorlardı. — Evet, o zaman öyleydi. Sen bilmezsin kızım. Buranm bir “Sart Efe,, si vardır. Astığı astık, kesti ği kestik, yedi başlı bir ejderden beter bir efe.. Duydum ki gene bu. ralarda dolaşmağa başlamış. Hani vallahi karışmam, Allah saklasın.. — Müdür bey, hep beni yolüum- dan döndürmek için yapıyorsu. a nafile. Gülüşüyorduk. O; Hiç olmazsa bu akşâmcık kal, diyordu, bizde misafir sun. Seni hanımteyzene götüre olur» Maşallah | yim. Daha fazla israr e izlik olurdu. O geceyi maarif müdürünün e. vinde geçirdim. İhtiyar, karı koca, zımdı. Hem şim | etrafımda pervane gibi döndüler . Deli divane oldular.. Ertesi gün, daha güneş doğma | dan, boyaları dökük bir Çeçen a- . İrabasiyle Aydın'dan ayrıldım. Karı koca, arabamın bulundu gu hana kadar gelerek beni selâ. İ metlediler.. Kayboluncaya kadar arkamdan mendil salladılar. u a salak sa zl na | İ Gidiyoruz. İ Az gitik, uz gitlik. Dere tepe türlü | düz gittik. Hâlâ da gidiyoruz. kabil değil.| Upuzun bir gün geçti. (Güneş kavuşalı yarım saat var. cars) Şimdi gök bulanıyor. Mor dağ- cebine | lar kararıyor, yol esmerleşiyör. | Toza bulanmış iki çevik at, dur. madan arabayı koşturuyor. Etrafı- mızadki sarı, yeşil, âciverd tarla. lar şimdi hep bir renk oldu. ar arabacı tuhaf bir adam. Hep anlatıyor.. Sayısız harplere menkibeleri bir türlü nek bilmiyor, Tam on altı yerinden yaralı imiş.. Kimi şa- rapnel, kimi süngü, kimi kurşun yarası.. Yüzünde, kolunda, boy- mağa ovrama Kİ 80 birine atladı ve bekledi. Saatler geçti. Müsamere bit. miş, davetliler gitmiş, ışıklar sön müştü. Zavallı kız ellerini helecanla çarpan kalbi üzerine bastırarak mırıldar — Şimdi gelirler. Bir kaç dakika sonra sarayı ka iki g tığımı gördü. trma doğru yaklaştıkları zaman geleri tanıdı. Emperya ve üzere a. kapadı. kızı ile, diye düşlndü.. Juana bütün İoskançiık hisleri birden alevlen mesine rez: olur Emperya | üşikr gondoluna binmiş, sahilden zaklaşmıştı. kolunda u- Hemen arkalarından takibe Brinonun o maksadını keşlediyordu. Bağırmak, rigoya tehlikeyi b mek istedi, Fakat kıskançlık his- Yalnız takibe devam etti. Fakat İskala Brinonun, elin. KAHRAMAN HAYDUD de hançer gondolun o köşkme doğru yaklaştığını görünce son sür'atle sandal: ileriye sürdü. Fakat çok geç kalmıştı. Facia bir kaç saniye içinde ol. muştu. Emperyanın nehre atıldı- ğını, gondolun devrildiğini, İs. kala Brinonun yüzerek sahi çıktığını gördü. Juana devrilen gondölun sular üzerinde çalka- man hafif kaburgası önüne gel di, seslendi — Sandrigo, Sanidrigot. Genç kzdının bu sesi cevap verilmedi. Sand: marında diz çöktü, Gözlerini Oönündeki kanal sularına dikerek daldı, kaldı. — öldü, Sandrigo öldü.. Aş. kım; hayatım öldü. Diye inledi. Juana bu anda damın ne alçak bir san olduğunu unutarıştu, Gözle. riyle sevgilisinin cesedini arıyor- du. Birden, önünde suların zerinde yüzen beyaz bir şey, bir kadın cesedi gördü. in- d. Eğildi, bütün kuvvetini topla” yarak bu cesedi yakaladı. Sanda. Un içine çekti. Büyük bir nef- ret ve tardakları ile gırtlağın parçalamak arzusu içinde, bu ka. dına, Emperyaya bakarak aldı. Sandal ile, devrilen gondol yanyana, kanalın Gstünde çal kanıyordu. — Baş tarafı dünkü sayıda— | nunda, bacağında, Yaz; 2 iki küreğinin m her hangi bir yerinde, girdiği herbân- gi bir harbin hatırasını t ortasında, hem muş, Bir raz mola verdik. İhtiyar arabacı, köy mezar slk öttürerek dan baş Tahta biz gıldıya akan musluğ açıp ben de su içtim. Biraz sonza tekrar yola düzül çağıldıya ça avuçlarımı İd Büytük bir yamacı yavaş tırmanırken, ka dağdan doğuyordu. vınltısından, atların raba te. aki | ten başka çıt yoktu. Yamacın bir yerinde, ihtiyar a. rabacı coştu: Sarı Zeybek amanaannn.. Şu dağlara yaslanır Yağmur yağar, Silâhları ıslanır amaaannn.. müdürünü Birdenbire, man ini Gayri arı Efe,, ha tiyari içim ürperdi: İ — Ahmet ağa, dedim, sen duy- İmadın mı, Sarı Efe gene buralar | daymış!?. İ Kamçısmı şaklatıp, baydadıktan sonra: — Duydum, diye cevap ver: |izşallahı rastlamayız... — Demek doğru??. — Doğru yi 'Titrediim, Yükseldikçe serinlik artyordu. Fakat bu titreme 0- guktan ziyade korkudandı. yı Yol, büyük korkunç kayalık! rın ortasından, sy ışığının gireme diği ağaçlıklı, çok karanlık bir W çurumun kenarına İuvrıldı. Birdenbire patlayan bir silâh sesiyl, redim, Havada ıslık öt- tü dım, hayvanları kurşun vızıldadı. At. or. ! *“Efe,,nin şarkısı... an: Hikâyeci Jlar ürktüler. Ihtiyât arabüci, bağ- daş kurduğu yerinde doğruldu, ağımdeki erğarayı attı, bir küfür savurdu ve kamçısını şaklatt karartıcı bir ar arabacı, atl İnişten, gi iniyoruz. İk | dört nala kald cu biicağı £ ven uçuruma kenarındaki ek bütün yumdum. Ahmet ağa: — Korkma, diyordu, & ileride karakol vardır. Amma, bie yetişe. bilsek Arkamızda nal sesleri gittikçe yaklaşıyor, arabanın yanıydan, - İ zerinden kurşunlar vırıldıyordu. çte tekerlek. İller kaydı. Müthiş bir hızla uçu- ruma sürüklenirken yol kenarm. daki büyük bir çam ağacına çarp- tek, Ensiz bir dö karanlık dağ başmda mü. sademe bir top gibi gürledi. Araba IV Astığı astık, ke 3 korkunç Sarı Bfesi ie ki.. mn yolunda geçen bahına doğru kendimi, çam ağaçlarının lediği geniş bir meyidan zun boylu bir efenin kucağında bulmtştzsı İ Gökte, gümlüşbir tepsi gibi, şanı bir ay vardı. Mey nca, kızıl var klarındaki İ KAARAMA — Demek onu görmeği çok arzu cdiyorsun?. — Tabit, bu benim hakkım- dır.. —Doğru, fakat bu saatte ge- cenin bu zamanında görebilmek için uykusundan uyandırmak lâ. #ım gelir . — Nişanlısının bu arzusunu Biyanka hiç şüphetiz affeder, Daha sonra Biyankanın ken namına verilmiş olan bu müsa- merede bul! ası sebepli ni de öğrenmek istiyorum Emperya, Sandrigoyu ilikleri- ne kadar debşetle ütreten bir #igm kahkaha daha salverdi: — Sebepler mi? Onu ben de söyleyebilirim, azizim! Biyanka seni sevmiyor. Senden nefret e- diyor. Yanında bütün kalbi ile sana persstiş eden ben var ken onu, sevmiyen bir kadın: için düşünüyorsun? Bir kere bana bak., Görmüyor musun ne kadar rstırap çekiyorum. Yoksa, beni kıskançık yüzünden bir İk yapmağa m mecbüre. deceksin?. Emperya hem söylüyor, hem çıplak kollar: ile hayduda sarıl- mağa çalışıyordu. Sandrigo, ba çıplak kaba elleriyle iti. Artık seyi unutmuş, Biyankayı günmeğe başlamıştı. kolları fn dü- N HATDUD TI — Onu mutlaka görmeliyim. Diye bağırdı. Emperyan hararttten yanıyor gör. > saçıyordu. Evvelki a acı, bir kahkaha salı- Pekâlâ o halde sen de öteki gibi arkasından “ki Sandtigo saps Emperyanın elle ladı; — Ne demek istiyorsu — Biyanka Venedikte deği dir. Saraydan kaçtı... Anladın mı şinsdi? Bu saatte İse Bambo kalamış olmalıdır, Ooofl Ellerimi fazla sikiyorsun, carı- ma acrtıyorsun!, Haydut vahşi bir ses fırlattı. devir. Em» sihirli m ederek ndan yakaladı. tebesümü olduğu hali: — Oh, öldür, beni ölü! inliyordul.. — Sefil kadın! Söyle, söyle. Biyanka nerede? — Bilmiyorum, yemin rim ki bilmiyoruml. — Ya Bambo?. — Mester yolu üzerine gitti.. — Mester yolu mu? Şimdi , diye ede- yarak yerinden kalktı ... Emperyayı bırakarak köşkten