Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
t | | B | | ıı ğ | N l K , li İ " ç | 'N N ha L,u:e'il ve daha genç arkadaşlarla İya 'İLİ; eski programından tama- 10 MART — 1T937 N ŞAM.POSTASI Sahibi ve ; Neşriyat Müdürü ' Hasan Rasim Us | Yeni adam | APANDIĞINI haber aldığım Üü Bün yüreğimin sızladığını h[&.““llm. İlk sayılarında benim de llç Yazım çıkmışlı; bir iki arka- &ha vardı. İlmin ve sanatin bü- lüm cereyanlarından bahseden, bia , Ü fikir münakaşalarına açık üa olmasını; birtakım iddi- lbl'ığ'kikıu" getirmekten ziyade Tİnde tecessüs ruhunu uyandrı l hh_::mt etmesini istiyorduk. Son ı"lhı,._ Çımız o mecmuadan ayrıldık: Hakkı Baltacıoğlu ile aramız- düşünce ayrılığı yoktu; ken- türm * Falışmasına, fikirlerine olan ğ izi unutmamıştık; fakat, ne Üaj Aitu pek iyi tasrih edemiyece- Tp h'ehEblırIı istediğimiz gibi, o- tediği gibi çalışamıyorduk, İsmağ Hakkı Baltacıoğlu mecmu- ş ?Wchemeklo beraber Yeni daha az nazari, daha fedrisi D Tahiyet verdi, Böyle yapmakla elt? Bilâkis; Yeni Adam bi- h.h:"ıvvıu ettiğimizden belki daha “irhi bir Mmecmua oldu: li,n,-ı':uülkaşılırdın ziyade Biz Ta, öğreticiliğe açlı. sayıfala- affirma- K | Ayrıldıktan sonra Yeni Adam w Y A | y l ; %us—m aaneÇdeslirmii |- Öi Bir hale getirmek İçin çalış- I | Ü 4 'KS KU | *' İ '4, Ü Ç KN F r j bi ğu.m"di: ilâve olarak forma forma â Vermeğ> başladı; bunlar a- ğ::: bilhassa Yemi Adam Ansiklo- * kariğlerin rağbetini kazandı; Üa aşka mecmuanın yanında !ihf;“ Çocuk hikâyeleri serisi çık- 9, SÖrdük, Hasılı İsmail — Hakkı ; Glu, beş senedenberi mecmu- İşş ç didinmekten çekinmedi. Ürlü muvaffakiyeti oldu: biri, , Sina alâka gösterenleri ço- ’lküerci Yeni Adam buügün bü- 1 olan bir mecmua değildir; Yi sayı alıp okuyanları da, e deilk — zamanlardakinden v."ı;l' dalma arttırıyor. İkinci M old Yeti de yeni isimler tanıt- ıu!;qhh“: ail Hakkı Baltacıoğlu u Arka *Siz ki çak İyi rehberdir, ye- “ Sslarını muntazaman çalış- ilip, nl:t"'ül ve birkaçının, yazıları Pa olmokunmağa lâyık birer mu- u.hf’lt b Asına hizmet etti. Bizim e- kay Dek * güzetecilik — âlemimizde İ di k!:îdır; hemen hemen yalnız “:[1% vdnerlne yelişmiş denecek Bözte Ardır da yeliştirmek fazile- 51% n.;'eıııeı- yek gibidir: İsmail W hıudlhcloilu bu nadir ustalar- !'4(4 Dü ]? ha lekdom' bir senelik bir tatilden qah' Tar çıkmağa başladı; bu sa- B %“H meydanının küçük bir ni houu görünce sevindim;: İssediyorduk. Onun sayı- İrmekte, içinde kendi ka- Asını aramakta, bazan öf-| sadece müstehzi, hır- Otlarını okumakta büyük Ardı. Bir yıldır. mahrum O zevke tokrar kavuştük. Nlünün — dilediği şekilde Üer temenni ederim. Bığ y xmınnıh ATAÇ 3g_ülooo Kilo İZli kömür âha;;?rklkat yapılıyor klhmvlnnda Demirci kö- | %Md Muhtar paşaya ü 36 ve 37 senele- İi tarafından ruh. 9larak tahminen üç Mür yapılmış ve sa t mıntaka dahi- bu gizli katiyat hak- ihbarda bulunul- Sarıyer kaymakam A k edilmiş ve mahal- Hmandanlığına ha- İ Üzerine tahki. Tilmektedir. Bilâ ukt:î:âyaplhp yapılamıya neticesinde mey HABER — Akşam Postası — —— | meyiz,,, | anlatılmak iİsteniyor. yor. entellektüellik buhranı içinde muktedir olamıyorlar, har olduk. ederse maskara olur. Acı bir nükte—- İKDAM gazetesinde “İkdamcı” imzasile yazı yazan her kimse: “Bizim bazı arkadaşlar halkım seviyesine inelim, onun gibi konuşalrm derken, ondan da aşağıya düşüyorlar ve kör- karız, bu alışkanlık içinde bir daha onun seviyesine bile yüksele- Diyorek zumunca nükte yapıyor. Bu yazıda halk, (ondan da aşağı), ve (onun seviyesine bile) tabirleriyle aşağılık mefhumuna mihenk olarak tebarüz ettirili. yor ve (halk seviyesi), (halk dili) diye bambaşka, kemal bul. mamış, aşağı ve olgunlaşmamış bir seviye ve dil mevcut olduğu Bu hâdisede en acı nükte, (İkdam) başlığı altında (Halk gazetesi) tabirinin sırıtmış olması gibi bir sürprizdir. Türkiye rejimi Türk halkmm bağrından doğdu. bir yanda “Türk halkı, halk hükümeti” diye vecd içinde konuşu, Eline üç kuruşluk kalem geçirenler, kendilerinde bu müba- rek kitleden apayrı markizlik, kontluk gibi telâkki ettikleri bir sayıklamaktan başka bir şeye Rejim halk seviyesi denilen bu aziz vasata İnerektir ki, cumhuriyet gibi bir İzzete kavuştuk ve altı yüz senelik Osmanlı burjuva dilini halk diline indirerektir ki bugünkü kültüre maz. Türk halkımnm seviyesl ve dili, Türk cumhuriyetinin teme, H, kaynağı, benliği, varlığı, kudreti ve enerjisidir. - Milli Şef matbuatı memleket vazifesinde olgun, kâmil ve mlütesanlid bir rüşt ile hareket etmekle vasfederek düştüğü se- " viyesizlik çukurundan teveccühleriyle çıkarmış, daha serbest, daha hür efkârı umumiyeye ve yani Türk halkma bağışlamıştır. Bütün varlık ve kuvvetini, feyz ve kemalini Milli Şefimiz ve Şeflerimiz muvacehesinde olgunluk imtihanı ya. pan matbuat, böyle anasma babasma dil çeviren, olup deryayı bilmiyen bir mahi gibi, yetiştliği veya yetişmeğe müstalt bulunduğu ana dili ve ana seviyesini istihfaf ve tehzil Biz, bir matbuat müntesibi sıfatiyle bu muharririn seviyesi. ne düşmüş olmaktan korkmuyoruz. Çünkü halkm seviyesindeniz ve onun dili ana dillmiz, onun toprağı ana yurdumuz, onun İste- ğl ana hedefimiz, onun hayatryeti ana benliğimizdir. Onun seviyesile yaşryabilirsek ve onun dili ile konuşabilir- sek, ondan olabilir, ona varabilirsek ne mutlu bize! Not Milli Şef, halktan alan derya içinde Amerika bitaraflık kanununu V -— ———0 — — aç r mu arip devlet, naklini üzerine almak ve parasını peşin vermek şartiyle Amerikadan silâh alabilecek tin dünkü gazeteciler konferansın da “bitaraflık kanununun barışa hâdim olmamış olduğu” gşeklinde yaptığı beyanat üzerine bu kanu- nun tadili siyasi mahfillerde gü. | nün meselesi olmuştur. Ruzveltin dış politikasını tas- vip eden demokrat ekseriyetinin şefi senatör Barkley tarafından söylenen nutuk muhalefet mahfil- lerinde dahi çok iyi karşılanmış- tır. Hükümetin teslihat bütçesi için elde ettiği büyük ekseriyet de, kongre azasının bugünkü bitaraf lık kanunu ile telifi mümkün ol- mıyan müsbet bir politika takibi- ni arzu ettiği şeklinde tefsir edil- mektedir. Bu kanunun müddeti bir mayısta bitecektir. Zannedil Vaşington; 9 (A., A.) — Ruzve'" diğine göre hükümet “Cash and Carry” denilen hükmü, silâh da dahil olduğu halde bütün mamu- lât ve mahsulâta teşmil edilmek | suüretiyle, temdid eden bir tadil- den memnun olacaktır. Buhdan şu netice çıkacaktır ki; harb ha- linde bütün muharib taraflar, naklini bizzat temin etmek ve pa- rasını peşin vermek şartiyle, A- merikadan silâh ve miilhimmat al- makta serbest olacaklardır. Bu vaziyet eski hariciye nazırı Stim- son gibi Amerika hükümetinin diktatörlüklere karşı resmen vas ziyet almasını istiyenleri tama- men tatmin etmemekle beraber, tatbikatta hükümetin takib etti. $i gaye hasıl olmuş olacaktır. Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı bir süt damlası vardır. Bu teşekkülün gayesi şudur: Fakir, malül, muhtaç aile- lerin çocuklarını sihhi kontrol altında bulundurmak, çocukların hastalıklarına göre tedavilerine çalışmak, ilâç vermek, çocukla- rın muhtaç oldukları süt ve şe- | keri temin etmek. Süt damlası ayrıca ikizlere tercihen yardım etmektedir. Gazetemizi bir vatandaş ziya- ret etti ve süt damlasından bir intibaını anlattı. Kucağında, ko- lunda, omuzunda yavrulariyle süt damlasının önünde biriken taşlarda oturup, yağmur altında durup sırasını bekliyen anaların, babaların halini tasvir etti ve bu mustarıp manzaranın alınacak bir tedbirle önlenüp önlenemiye, ceğini sordu. Biz bunun üzerine Çocuk Esirgeme Kurumu ile te mas ettik. Hem bu kariimizi tat min etmiş olmak ve hem de bu şehir meselesi üzerinde neler ya pılması icap ettiğini alâkadarla- rın dikkat nazarlarına koymak İ- çin temas ve tedkiklerimizin ne- ticelerini ve fikirlerimizi söy- liyeceğiz. Süt damlası çok uzaktan ge- Yen muhtaç ailelerin her gün ge- lememesi vaziyetine karşı doğ. vudan doğruya süt değil, süt to- zu tevzi etmektedir. Bir kilo toz süt, sekiz kilo süt Jb_mî&%?_ürı u mpa ve tuma günleri çocuk doktoru, müracaat eden ve muhtaç olduğuna dair Esirgeme Kurumu şubelerinden tahkik edilmiş kâğıdları hamil bu lunan fakir ailelerin çocuklarına bakıyor, tartıyor, süt ve şeker ih tiyacını tesbit ediyor. İcap ederse ve hasta ise ilâçlarını yazıyor ve bunlar Esirgeme Kurumundan tasdik edilerek tevzi memurlu- ğuna veriliyor. Reçeteler de Esir- geme Kurumunun anlaştığı ec- zahaneden yapılıyor. Fakirler, mahalle mümessil- linden fıkara kâğıdı alıyorlar ve Esirgeme Kurumuna müracaat ediyorlar. Bu tarzda vakitleri ve ya halleri müsaid değilse Esirge, me Kurumu şubelerine tahkik et tirip fakrı tebeyyün edeni hima- yesi altına alıyor. Bugün süt damlası 105 muhtaç aile çocuğuna süt ve şeker tevzi ediyor. Bunlar haftanın muayyen zamanlarında gelip diğer gelece- ği zamana kadar olan istihkakla- rını alıyorlar, Bu hususta Esirgeme Kurumu müdürü diyor ki: — Bu bina eskiden bir medrese idi. Her şeyi vardır. Müracaat e mahsus salonu vardır. Çocuklu muhtaç ailelerin sokaklarda, taş- lıklarda doktor veya tevzi memu- runu beklemesi mümkün değil, dir. Çünkü bu vaziyet evvelden he- sap olunarak ona göre tertibat alınmıştır. Doktor haftanın üç günü saat ondan itibaren müracaat edenler bitinceye kadar çocuklara bakar. Tartar, ihtiyaçlarını tesbit eder, hasta varsa onların tedavisi *ile meşgul olur. Ve sıra bekliyenler de salönla- ra alınır, Fakat günlerini geçirmiş olan- lar bulunur. Bunlar zamanında gelip süt tozlarını veya şekerle- rini almamışlardır. Veya lâalet- tayin bir günde hastasını doktora göstermeğe gelir. Muayyen günün haricinde tev. zi memuru geç gelebilir ve bitta- bit doktor da gelmez. Dışarda bekliyenler bunlar ol- malıdır,” Anlaşılıyor ki süt damlasının yürüdüğü hedef, çok yüksektir. Yoksul aile çocuklarına teveccüh eden bu hizmeti takdir ederiz. Fa- kat, teşkilât ve çalışma şeklinin yanlışlığına da işaret etmeği lü- zumlü görüyoruz. Evvelâ: Çok uzak semtlerden gelenlerin muhtaç olduklarına nazaran yol parası veremiyeceklerini düşün mek esastır; Aksi'takdirde'yol pa- yaçitrla elib ae yelssae vtedanmidı niclil dirler, Bunları haftanın bir kaç gününde, kışta, yağmurda; karda evlâdlarını bırakarak gelmeğe mecbur etmek pratik bir yardım usulü değildir. Esirgeme Kurumu nun aklımızda kaldığına göre o- fuza yakın şubesi vardır. Bu memlekette vazifesini se, verek ve fahriyen yapacak yüzler ce semtte yüzlerce teşekkül kuru- labilir, fakat Esirgeme Kurumu- nun bugünkü faaliyet şekline na- zaran bu şube adedi aşağı yukarı vilâyeti tatmin edecek mahiyette görülüyor. Bu takdirde süt tozu ve şeker gibi tevziatı, muhtaç al- Franko gibi... Bir General de Meksikada isyan hazırlayormuş Londra, 9 (Hususi) — Meksiko- dan bildirildiğine göre Met€ika har biye nazırı general Kamaço, cum- hurreisi Kardenasa karşı bir isyan hareketi hazırlamaktadır. Bir sağ |cereyanın başında bulunan Kama- çonun, İspanyada general Franko- nuhn muvaffak olmasından — cesaret denlerin rahatça beklemelerine aldığı söyleniyor. z Abidelere sarfolunan para münakaşası EYKELTRAŞ Nijad Sirel, Akademi D Ü Müdürü Burhan Toprak'm âbide, ler münasebetiyle sarfolunan paranm is- raf olduğu hakkımdaki beyanatma cevab veriyor ve diyor ki: “Abidelerin eb'adı, şekli, maddesi bu. lundukları mimari muhite, şehre, hattâ ik- Hme göre değişir.,, İhtisasa karşı boynumuz büküktür. A- bidelerin eb'adı, gekli, maddesi şehirlere, muhite, iklime göre değişebilir, ama, pa. râ denilen madde ne İnbisat, ne inficar e- der, dünyanm dört bucağında da olduğu gibi kalır. Mesele burada. Eğer hâdise fizik ve şimik bakımlardan tetkik olunu, yorsa biz cevab verebiliriz: Bu kadar pa- ra denen madde istihlöir olununca vilâyet denilen cisim İnkıbaz eder, ” duk: bula gelmiştir.,, caktır, C Rasgele ; Bulmaca I KDAM gazetesinin ne çıkarılan 70 lik bir kadın,, baş. - 1iğı altındaki yazısmda şu cümleyi oku, “Elmana fi batnülikdam,,, Bu cümlenin manasını anlıyan okuyu- cuya bir Tahran semaveri takdim oluna, #t H Şehirli canbazlar UMHURİYETTE bir resim görüyo. ruz: Bir sokak yağmurundan peri- şan halde; bir bayan bir metre ayağını aç- mış, seli aşıyor. Birkaç vatandaş şemsiye “Hudud harici- “Annika iki ay evvel bir koları oldu, ğunu, onların yanında öderek yine İstan- yorlar, Halkm bu kırılıp dökülmesi, suyun ayna gibi aksinde pek gülünç görünüyor. Bu resmin altında şu yazı var: “İstanbulun imar hususunda sıra bek. liyen betbaht sokaklarmdan biri.,, Acaba Cumhuriyet, kızım sana söylü. yorum, gelinim sen anla mı demek İster? Betbaht olan sokak mr, yoksa, üstün- deki şehirli canbazlar mi? #H4 Vapurlarda tâdilât TRÜSK vapuru üzerinde tetkikler / ceğiz, i ı_ltrndı İpte yürüyen canbazlar gibi yürü- yapan heyet, tetkikatımı bitirmiş, Vapurda tadilât yapılması kararlaşmış. Ayni zamanda Tirhan ve Kadeşde de tadi- lât yapılacakmış, Hani Nasreddin Hoca, leyleği alıp ga- gasmı ve ayaklarmı kesip: —H Dememiş miydi? Biz de, evelallah, bu gidişle, Etrüskü de, Tirhanı da, Kadeşi de vapura benzete. şimdi kuşa benzedin! Mim, Esirgeme Kurumu süt damlası çalışma sisteminde yanlış yolda mıdır ? Çocukları Esirgeme Kurumu “Bunu ancak ücretle yaplırabiliriz, diyor. Halbuki bu tevziatı seveseve yapacak ve para istemiyecek binlerce Türk vardır lelere bulunduklarıi yerlerin Esir- germe şubeleri yapabilirler ve yapmaları lâzımdır. Esirgeme Kurumu bize: “Bunu ancak ücretle tuttuklarımıza yap tırabiliriz.” diyor. Halbuki bu tev ziatı seve seve Yyapacak ve para pul istemiyecek hayır seven, yurd seven faziletli binlerce insan bu. lunabilir. Pek âlâ, kaşıkla verip sapı ile çıkarmak kadar ağır olan bu kül fetten aileler kurtarılabilir. Saniyen: Esirgeme Kurumunun muay- | yen bir eczahanesi olması da ga« rip görülebilir. Esirgeme Kuru-« munun fakir ailelerin çocukları- na, verilmiş reçetelerini her ecza- hane yapmalıdır. Hele bedava yapmadıktan sonra buna mutava at etmiyecek bir Türk eczahanesi tasavvur etmiyoruz. Bütün eczahanelerden ne nis- bet dahilinde tenzilât yapılıyorsa ö tenzilâtı yapmak üzere böyle bir talebde bulunmak gerektir. Bu takdirde de muthaclar sıra beklemezler, rast geldiği veya kendi muhitindeki eczahaneden İ. lâcını bedava almak imkânlarını bulmuş olurlar. Ve yine: Getirilemiyetek, taşınamıyacak sokağa çıkarılamıyacak hasta ço cuklar bulunabilir. Süt damlası- nın, feragatiyle tanıdığımız kıy« metli çocük doktorunu, memle- Lket yavrularının icabındâ ayağına gitmektem zevkalacak kadür jile- — ri yurd sever biliriz. j ; Çocuk doktorlarımızdan, hafta nın bir gününün bir kaç saatini Esirgeme Kurumunun şubelerin- de Türk yavrularına bakmağa tah sis etmesini istesek kabul etmez- ler mi? Bü iş ancak böylece gehri sa. ran bir mahiyet alır ve şehre yar dim manası ancak böylece tahak kuk eder. İşte böylece de halk, hangi gün doktorun ayağına geleceğini bi- lir ve orada bulunur. Böyle kapı- lar önüne birikmez, dağ taş aşa« rak gelip eli boş dönmez. Hastahanelerimizin çocuk kli- niklerini itmam manasını alacak buiş, Esirgeme Kurumunun ide« allerinden biri olmak değerinde- dir. Ve yine: Vakitli vakitsiz gelen vatandaş ların icap eden izahatı derhal almalarını teminen süt damlasın da sabahtan akşama kadar mu- vazzaf memur bulundurmak ge- rektir. Süt damlasının salonu var sa çay ziyafeti için değil, müraca at eden halk içindir. Orada bek- liyenler orada —öğreneceklerini öğrensinler. Sağlâm getirdikleri yavrularını hasta döndürmesin- ler. | Dost Yunanistanın mali vaziyeti iyi Atina, 9 (A. A.) — Yunanis- tan bankası guvernörü Tsudenos bankanın senelik umumi heyeti toplantısında, Yunanistanın eko- nomik ve mali veziyetini mevzuu- bahsederek, dünyadaki gerginlige rağmen, 1938 senesinde Elen eko- nomisinin normal olarak kaldığını tebarüz ettirmiş ve demiştir ki: — Memleketin servet kaynak- larının randımanı hükümetin aldı ği tedbirler sayesinde artmıştır. Bütçenin 587 milyon drahmi bir açıkla kapanacafını tahmin etti- ği 1938.39 mali senesi, ancok 250 milyon açıkla kapanmıştır. Tsuderos, 1938 finansının munta zam yürüyüşünü isbat eden Tra- kamlar zikretmiş, milli hüküme- tin de verimli işlerin başarilmasın daki gayretlerini tebarüz ettir- miş ve döviz ihtiyatlarının fazla- lığını da göstermiştir.