AM POSTABİ ve Neşriyat Müdürü san Rasim Us | B&ım. İstanbul Ankara cafilesi “ Mütündei SA Talyral mdresi - İstanbul HABER c.lıkd Iıkılonu ğîg_"lâ TLARI | Ü' Mparatorluğuna İsir mektuplar Arap neşredildi L%î 4 (A.A.) — İngiltere hü- B 1915 ve 1916 senelerinde 'evkalâde komiseri Sir Henry Sİon ile Mekke Şerifi Hüse- h blnbırlerıne gönderdikleri h Hartı bir “Beyaz kitap,, ha- .â!l'etmıştır Bu kitabın neş- %alî Filistin Araplarının ken- h Igum Misır Ifıevkalâde ko- İiydin mektuplarla girişmiş — * taahhütlere istinat ettirme- İ Hüseyin ilk mektubunda İn- Üü D Arap memleketleri için *tap sını rica etmekte ve memleketlenm şöyle hu- adır: _ Mersın ve Adananın ce- Bin "" 37 arz dairesine kadar; ÂAden hariç olmak üzere “enîzme kadar; garpta, Kızıl- Akdenize kadar, hl üseyın aynı zamanda bir 'h ifenin ilânmı tasvip etme- lumîıca etmektedir. İtre feykalâde — komiseri 30 îm1915 tarihli —mektubunda, t;&ihnm'atorluğunun hudutları- etmekten imtina ediyor ve Kbeb olarak da başlica harp | %tı ileri sürüyor. Şerif Hüseyinin 10 Eylül W tevabında, — Arapların “€ve karşı olan hattı hareket- anmk Arap imparatorluğu- arı çızıldığı takdirde tes- Kik, “Eklerini bildirmesi üzerine, | fevkalâde komiseri 24 teş- ! 1915 tarihli mektubunda, hh Hhükümeti namımna giriştiği | *, Şerif Hüseyinin teklif et- İ tları kabul etmiş ve ancak | *ı. KiYle Arap olmadıklarını ileri ersin, İskenderun mınta- 'e Humus Hama ve Halebi Daratorluğunun hudutları %'l tutmuştur. i fevkalâde komiseri A- *in İstiklâlini tanrmağa ve ken- Müzaherete âmade olduğu- ; Unla beraber Arap impara- hât'ıcuıdı:- birakılan ve yu- edilen mıntaka hususun- y Gfiki Fransayı da gözönünde qvemecbunyetınde bulunduğu- K tu'e fevkalâde komiseri, mu- hımalerın harict bir taarruza nîım garanti etmekte ve M tddeş yerlerin istiklâlini ta- hre Bağdat ve Bursa vilâyet- 'Vh'c ederek — bunları da iki 'ı.. Hih ekonomik menfaatlerini Üa lÇm harict taarruzlara kar- esini deruhte etmektedir. ' H Üseyin 5 teşrinievvel 1915 %ha bında Arapların Mersin, | vilâyetinden vazgeçmeğe duklmm bildirmekte ve Araplarlı -müslüman A- fevkalâde komiseri aynı İt kâmilen arap bu- EDİt “ ilerisürerek — Halep ve "Gı,,, yetlerinin sahil mıntaka- hkte Arap imparatorluğuna * Israr göstermektedir. ' fevkalâde — komiseri 15 %tte €l 1915 tarihli mektubun ! ıüîtte İ Frarlısanm ğıenfaîtle- Tek Halep ve Beyrüut vi- l"aklurıda bir karar vermek Uhafaza etmekle beraber 'Türk ve Alman “bo- M%k dan,, kurtulmasını te- Şartlar altında sulh m- lih aktedileceğini temin Zu me zamanda Şerif Hüse- Hm Sterling göndermiştir. W“âeym 1 kânunusani 1916 abında ne Fransanın, ne hangi bir memleketin ve sîiıhıl mıntakalarına ayak '%1 İş, fakat İngiltere fevka- Vi , Seri 26 kânunusani 1916 ı Şbında, Fransız - İngiliz içtinap — zaruretini ileri do * Zaferden sonra Fransız * Stluğunun — daha sağlan amüsaade edilemiyece- Ğ hîâl edebilecek her türlü kşten Memnuniyetle gördük ki adımıdır. bale lâyıktır. de yaşamayı bilmek ilmidir. kıştıklarını görmez oluruz. f risatı içinde yer bulmalıdır. Mekteplerde muaşeret U sütunda, Türk yavrularının nakil vasıtaları altın- da can vermelerinin ruhi sebeplerine dikkat nazarı- nı celbederek, mekteblerde muaşeret ve bu arada moral ders leri vermek icabında ısrar etmiştik. Yücel, bu ihtiyacı takdir ederek mekteblere bir tamim yap- mış ve “talebelere muaşeret kaidelerinin öğretilmesi husu- sunda muallimlerin titiz davranmaları icab ettiğini, hür- met izhar ederken, konuşurken, ziyaret esnasında, selâm- laşmada nasıl hareketleri lâzimgeldiği hakkında sık sık kon- feranslar verilmesi ve her fırsattan istifade ile bu kaidele- rin itiyad haline getirilmesi lâzımgeldiğini,, bildirmiştir. Konferanslar şeklinde dahi olsa mekteblerde savoir vivre denilen yaşama bilgisi değerindeki rinin, kaidelerinin yer bulması, maşerit hayatımızda inkılâp- larımıza muvazi bir ahenk temin edecek büyük bir hedef — Hiç şüphesiz ki maarif vekâletinin, her fırsattan isti- fade ederek bir itiyad haline getirilmesini beklediği bu mu- aşeret vecibeleri, yarının tedrisatında yer bulacak bir istik- Muaşeret, sanıldığı gibi birkaç asırlık bir iş değildir. Tarihi ilk şuurlu cemiyet devrelerine kadar intikal muaşeret, belki o tarihlerdeki tezahürü hükmünde örf âdet halinde izah olunabilir. Bugün ise, hukuku itmam eden muaşerettir. Vicdanı ten- bih eden muaşerettir. İnsanlık mefhumunu tebarüz ettiren mu aşerettir. Muaşeret yalniz çatal tutmak değil, cemiyet halin- Sinemalarda sigara içmenin önüne; sokaklarda tükür- menin önüne; tırnaklarına cilâ, dudaklarına ruj, gözlerine rimel sürmek ihtirasına düşmüş genç kızlarımızın bu sakim akışları önüne böylece ve gençliğin ruhiyatı hazırlanılarak geçilebilir. Bu takdirde belediye değil, bizzat halk bir te- mizlik mücadelesi başında görülür. Bu takdirde tramvay arkasına takılan bir çocuk gör- mez oluruz. Münakaşa edenlerin izzetinefis davasına kal- Muaşeret, ferdi cemiyete mal eder. : Binaenaleyh söylemek isteriz ki, bugün mekteplerimiz- de konferanslar şeklinde verilmesi istenen muaşeret, umu- mi hayat bilgileriyle birlikte ve moral kaldeleriyle telif olu-: narak tedrisi bir mahiyette vazolunmak İlâzımdır. Evvelâ çocuğun ruhiyatını cemiyete lâyık . hale getir- mek ve soönra onu yetiştirmek gerektir. Muaşeret, yurd bilgisi kadar ehemmiyetle mekteb ted- Not yeni maarif vekili Hasan Ali muaşeret usulle- edar itibariyle kanun Mekteplerde muaşeret usulleri öğretilecek Maarif Vekâleti mekteplere Ankara 4 — Talebenin sık sık derse kaldırılarak bilgilerinin yok- lanmasına ehemmiyet veren Maarif vekilliği mekteplere bu hususta bir tamim göndermiştir. Bu - tamimde talebenin sık sık derse kaldırılma- sınım, dersine göre yazılı yoklama yapılmasının, talebenin yoklamayı müteakip aldığı notu öğrenmesinin ve talebeye her ders için hazırlıklı bulunmak itiyadı verilmesinin pek faydalı olacağı tasrih edilmiştir. Bundan başka talebeye muaşeret kaidelerinin öğretilmesi — hususun- da muallimlerin titiz davranmaları icap ettiği, hürmet izhar “ederken, konuşürken, bir ziyaret esnasında selâmlaşmada, nasıl hareket edil- mesi lâzımgeldiği hakkında sık sık konferanslar verilmesi ve her fır- sattan istifade edilerek bu kaidele- rin itiyat hıline getirilmesi de Ma- arif vekilliğinden mekteplere tamim edilmiş ve muz!Jimler meclisinde gö rüşüler2c bu hususta yapılacak tali- matname içi 1 hazırlıkta bulunulma- sr emredilmiştir. Maarif vekilliği mevcut talimata ve devamlı olacağını ilâve ettikten sonra İngilterenin Arabistanı şim- diden kendisine bir müttefik bildiği- ni bildirmiştir. Şerif Hüseyin 18 şubat 1916 ta- rihli cevabında, fevkalâde komiseri- nin bu yukarıki mektubunu aldığı- nt bildirdikten sonra oğullarının Su- riye ve Medinede kumanda etmekte oldukları kıtaatın masraflarını kar- şılamak üzere İngiltereden 50 bin Sterling istemektedir . Muhabere İngiltere tevkalâde ko- miserinin 10 mart 916 tarihli mek- tubu ile nıhayetlenmektedır Bu mektupta, Şerif Hüseyinin, istediği 50 bin İngiliz lirasının tediyesi ve diğer bazı askeri mesail mevzuu bah | olmaktadır. mühim emirler verdi mekteplerin iç nizamı bakımindan aldığı yeni kararları ilâve etmekte- dir. Bunlardan biri, dört — beş sene evveline nisbet edilmiyecek — kadar artan talebenin mektep içindeki in- tizamını yalnız idade vazifesi almış bulunan müallimlerle değil, bütün muallimlerin yardımı ile temin et- mektir. Bunun için muallimler mek- tebe girdikleri andan itibaren talim ve terbiye vazifesine başlamış sayı- lacaklardır. Dershanelere talebeden önce girecekler ve talebe dershane- den çıktıktan sonra çıkacaklardır. Böylece talebe ders — esnasinda ve dışında — nezaretsiz kalmıyacaktır. Alâkadarlara lâzım gelen — emirler vekillikçe verilmiştir . Mesut bir nişan Gazetemizin heyeti tahririye ikin ci müdürü, kıymetli hikâyeti ve muharrirlerimizden Reşat Enis dün Bay Aslanın kızı Âygşe ile nişanlan- dı. Nişan merasimi, Lâleli, Aksaray caddesindeki evlerinin salonlarımnda mutena ve samimi ve bir gece eğ - lencesi arasında yapıldı. Tahrir arkadaşları, gazeteciler, kız ve erkek tarafları, güzide aile - lerin iştirakile yaprlan merasim, sa- mimi bir aile toplantısı şeklinde geç vakitlere kadar devam etti. Kiymetli arkadaşımız Reşat Enis- le hayat arkadaşlığıma — nişanlan - makla isabet gösterdiğine inandığı - mız ÂAyşeyi mesut bir nikâha mün- cer olacağında şüphemiz bulunmıyan buü birleşmeden dolayı tebrik eder- ken mütekabilen kıymetli birer ev- lât daha kazanmış olan Bay Selim Sırri ve Bay Aslana da evlâtları - nm devamlı saadetlerile mesut ol- malarını dileriz. HABER — Akşam Postan Geçen sayılarımızın birinde şoför ler cemiyetinin, — şikâyetlerin- den, dertlerinden bahseder- ken, kendilerine İiş veren vaziyette bulunan otomobil sahiple- rini bazı noktalarda itham ettikleri- ni yazmıştık. Ve yazının sonunda da otömobil sahiplerile de görüşülüp noktal nazarlarını yazacağımızı bil- dirmiştik. Bu itibarla bugünkü me- | selemizi, mal sahiplerinin, şoförlerin şikâyetleri — etrafında söyliyecekle- rine tahsis ediyoruz. Çok bitaraf olduğuna kani bulunduğumuz mal sahiplerinden biri diyor ki: “Soförler, otomobil plâka resimle- rinin kendileri tarafından ödenmeğe icbar edildiklerini iddia ediyorlar. Bu doğru ve yerinde bir iddia eğil- dir. Çünkü, her şeyden önce, otomo- bilin plâka resmi, seyriseferde mu- kayyet sahibinden alınır, Bunu oto- mobil sahibi ödemekle mükelleftir. Ve belediye bu resmi asla şoförden almaz, Plâka resmi otomobilin ica batından bulunduğuna göre mal sa- hibinin mükellefiyeti demektir. Fakat bir kısım ötomobil sahiple- ri, modelleri geçmiş veya — eskimiş arabalarını şoförlere götürü hesapla verirler. Meselâ günde mal sahibine iki lira vermek mukabilinde şoför, otomobili iltizamı altına — alır, Bu takdirde plâka resmini de, vergisini de, benzin, lâstik vesaire gibi bütün lunduğuna göre, plâka resmini ver- mek vaziyetini bir icbar mahiyetin- de göstermez. Bu işte bir icbar olma dığı meydandadır. Buğgün otomobil sahiplerinin ya- rısından — fazlası esasen şofördür. Bunlar için böyle bir dedikodu mev- zuu varit değildir. Fakat şoförlükten anlamıyan mal sahipleri için araba- nın kazancı tesbit ve şoförü kontrol bugün hemen hemen mümkün de- gildir denilebilir. Taksi saatleri işe yaramaz. Sahipleri şoför olan araba- larla, olmryan arabalar arsında şo- för parası farkı vardır. Sahibi şo- för olan taksi, pazarlığa girişir bir müşteriyi tahmini ve muayyen tak- si tutarından yüzde 20 eksiğine gö- türebilir. Çünkü şoför keridisidir ve şoför ondalığı vermiyecektir. Bu vaziyet sahileri şoför olmıyan — taksileri de yüzde 20 tenzilâta — mecbur eder. Çünkü yanındaki arabanmn 160 ku- ruşa gittiği yere o 200 kurüş istiye- mez. Bu vaziyeti öğrenen şoför olmıyan mal sahibi, müşteri zuhurunda tak- si saatini nazarı itibara almadan ka- bul etmesine müsaade eder. Böyle olunca saat kontrolüne imkân kal- maz, Çünkü şoför saatin yazdığın- dan, pazarlık suretile daha az almak müsaadesine sahip bulunduğu için bu kontrol bittabi yapılamaz. Kilometre aleti de işe — yaramaz. Bir yere müşteri götürüp boş dön- mediği ne malüm, veya müşteri al- madığı ne malüm? Bunu da kontrol mümkün değildir. Bütün bunlardan sonra mal sahi- binin eline ne kalır? Otomobilin masrafını çıkamıak bile güçleşir. Bundan başka otomo- bil sahibinin mesulübilmal olduğu- nu da hesaba katmak lâzımdır.., Şoför olmıyan mal sahipleri yiür halletmek için bir zünden nasıl bir netice hasıl oluyor? Şoforü kontrol edemiyen ve biha- enaleyh arabasının ne iş yaptığını hakkile takip edemiyen mal sahibi, plaka resmi, seyyar esnafa mahsüs kazanç vergisi, cezalar, tamir vesai- re gibi masraflar altında boğularak, arabanın kendisine kâr getirmekteri ziyade bir belâ ölduğunu görür. Şunun bunnu teşviki ile otomo- bil alarak şoförlere veren ve bu yüz- den elinde avucunda mevcut bir kaç parasını batıran, evini barkını satıp savan ve nihayet on paraya muhtaç hale düşen çoktur. Manası itibarile bir noktadan da Günun Mlesele lltıımnhıl yüzünden elinde avucundakını batıranları -kurtarmak lâzım ! Gerek şoförlerin dertlerini ve şikâyetlerini ve- gerekse mal sahiplerinin düçar oldukları müşkülleri /çare bulunamaz mı ? SI milli servetin sebebsiz ve karşılıksız, gayesiz harice çıkarılması demek o- lan bü otomobil alış verişini önle- mek bir memleket vazifesi halin- dedir. Gerek şoförlerin şikâyetlerini ve dertlerini kökünden — halletmiş ol- mak ve gerekse mal sahiplerini bu tehlikeli alış verişten kurtarmış bu- lunmak ve hele bu işe bel bağlayıp da perişan olanları tahlih etmek için en iyi ve en doğru bir çare buluna- bilir: Şoförlerin ayni zamanda mal sa- hibi olmalarını temin, İstanbul muhabiri Pri. — Köprüli 25 inci tedris yılı — kutlulandı İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesi profesörlerinden — Fuat Köprülünün tedris hayatmın yirmi beşinci yıldönümü Edebiyat fakül - tesi talebeleri tarafından dün bir jübile ile kutlulanmıştır. Çok parlak olan jübileye saat on beşte Üniversite konferans salonun da başlanmıştır. İlk olarak Edebiyat fakültesi do- çentlerinden Nihat Tarlan &öz al - mış ve demiştir ki: N . “— Edebiyat fakültesi ailesi bu- gün muhterem profesör Fuat Köp- rülünün yirmi beşinci tedris yılmı masraflarını da tahammül etmış dE İkutlüyesed ilsnsid dadeşzakb ( Mohg bözi AD Za gamleta J_x*-ğîrmıum"“ Wrr : Şoför bu qartlan' kab'ul Günlş bu | L AAN Dürülttmü Ve Üniven sitede ders vermiştir. Yirmi beş yıldanberi yurdun her köşesine de feyiz vermektedir. Evet, bugün bü- tün edebiyat hocaları onun usulün- den istifade ederek ders verebil - mektedirler. Türk irfanma velev cüz'i hizmet etmiş olsun, her ilim adamını takdir ve şükranla karşılamak —münevver zümrenin borcudur. Fuat Köprülü az sonra hulâsaten arzedeceğim büyük hizmetleri dolayı sile bu takdir ve şükranı en büyük salâhiyetle halletmiştir. İlim ada - mımız beynelmilel ilim âlemine de- ğerli ismini duyurmuş, müsteşrikle- rin birçok hatalarını tashih ederek kalemiyle de âlemi fethetmiş bir âlimdir. Elbette o, bizim takdir ve şükranlarımızdan müstağni ilim ve liyakatin yüksekliği ile ruhunu tat- min etmiştir, Büyük milletimiz, büyük liyakat- lere karşı kadirşinaslığını unutmaz! Gençlik bunu bilmeli, ilim yolun - da onün yaptığı gibi bilerek çalış - malr, çalışarak bilmeli!,, Bundan sonra Profesör Riher kür siye gelerek Fuat Köprülünün dün- ya Üzerinde tanmmış göhretini Av- rupa âlimlerinin kendisine vermiş olduğu yüksek değeri anlatmış ve sözlerini şöyle tamamlamıştır: “— Bütün âlimler Fuat Köprülü- yü kendileri gibi, arkadaşları gibi dünyanm büyük âlimlerinden biri o- larak tanıyor. Biz Fuat Köprülüyü böyle bir sıfatı haiz olarak gördü - ğümüz için çok iftihar ediyor ve bu kıymetli işine tam bir canlılıkla de- vam etmesini temenni ediyoruz.,, Profesör Riberden sonra kürsüye çıkan Ömer Lütfi “Fuat Köprülü- nün tariht bakımdan,, değerini, Zi- yaettin Fahri (içtimaft — cephesini) Baktı Üniversitesi — mezunlarından bayan Süreyya da eski bir talebesi olmak stfatile Köprülüye karşı duy- gularını temiz bir lisanla anlatmış- lardır. En son olarak kürsüye Fuat Köp rülü gelmiş ve sürekli alkışlar ara- sında sözlerine şöyle başlamıştır: “— Çok sevgili arkadaşlar; Hayatını gençlik hizmetine vak- fetmiş olmaktarı başka bir meziyeti olmıyan bir adama karşı gösterilen büyük teveccühler karşısında, büs- bütün ".. —. uğümü duyuyorum, Kendisine yapılan en küçük bir hizmeti bile unutmamak ve onu en büyük mükâlatlarla karşılamak, lü- tufkâr ve âlicenab Türk milletinin eski bir ananesidir. Ben, bu teveccühleri sadece bu a- sil ananehin bir tezahürü gibi telâk« ki ediyorum, sizlere en candan te- şekkürlerimi sunuyorum. Milli ha- yat kadroları içinde kendisine düş- müş bir yazifeyi yapmaktan fazla bir iş görmiyen benim gibi âciz bir - insan bu küçük hizmeti mukabilinde bu kadar büyük mükâfata lâyık de- gildir. Sakaryaya, Dumlupınar ve Lozana kadar müselles ve muhteşem zafer âbideleri kuran, düşman çiz- meleriyle çiğnenmiş topraklarda müstakil ve mesut bir devlet kuran Büyük Şeflerin idaresi altında kan- larını, canlarını veren isimsiz kah- ramanları sonsuz hürmet ve minnet- le analım! Onlar, ancak devletin yapabileceği büyük işleri, mukabilinde — hiç bir şey beklemeden sadece, milli bir va- zife olarak yapmışlardı. Arkadaşlar; Bügür cümhüriyet ve inkılâp yo- lunda medeniyet ve itilâ — yolunda Milli Şefinin etrafında aşkla şuur- la birleşen büyük Türk milletinin idealist gençliğini sizin şahıslarınız- da sevgi ve saygı — ile selâmlarken, çok yakın bir istikbalde saflarınız arasından yetişecek büyük — ilim a damlarının hayali karşısında daha şimdiden en derin — iftihar ve hür- met duygulariyle eeğiliyorum.,, Ömer Refiğin konseri Galatasaraylılar — Cemiyetinin tertip ettiği musiki konserlerinin ilki dün Galatasaray lisesi korife- rans salonunda kıymetli piyanist- lerimizden Ömer Refik tarafınldarı verilmiştir. Büyük bit kalabalığın hazır bu lunduğu könser - çok beğenilmiş, genç san'atkâr büyük bir takdir toplamıştır. ——O— Devlet hava yolları umum müdürlüğü Memnuniyetle haber aldığımı« za göre Devlet Havayolları u« mum müdürlüğüne, hava akade- misi kumandanı çok değerli tayya- recilerimizden kurmay — yarbay Fetrruh Şahinbaş tayin edilmiştir, Nafıa Vekâleti böyle meslekten — birisini umum müdürlüğe getir- mekle cidden yerinlle bir İş yıp- ml!tlr ,