Ma A A ŞA, A A peye olurmuş ©- yanma sevimli oturabilir miyim? ukucağına eldı. Ok andın da onun İğin — Heav'r, Yoruldüm da... — Sade o mu ya” Yorulmuş ol- saydım &irağa yanima oturabilirdin. — ME ama sira yeti duğu için elbisem boyanır- Havva — Ne yapıyorsun? Adem — Elbisemi ütülüyorum. — Alman karikatürü —. Pot Kadı, hastalıktan yeni kalkmıştı. Gaflariyle meşhur bir ahbabma: — Bu hastalık beni çok yordu, “dedi, adetâ yarı yarıya çirkinleştir di, Ka? şampiyonu bermulad gene boş bulundu: — Bu hastalığa iki defa mar tutul- Müuştunuz? — Düşmanın şimalde taarruza ha arlandığını öğrenseniz ne yaparsı- nz? — Hemen puslaya bakarak cenu- bun ne tarafta olduğunu öğrenirim, — Fransiz karikatürü — Poker — Karm poker bilir mi? — Bilmez, — Şükret haline öyleyse: — Neden şükredeyim? — Bilseydi karım gibi ber akesıs poker masasınm başından ayri - mazdr. — Senin karm gibi olsaydı gerrin ehvenidir diye şüzrederdim ama ka rma bilmediği akşam gene her sk- şam poker masasının başmdan kalk mıyor? Otelde — Bu ne iş? Hesabımda altmış kuruş da banyo parası görüyorum, Otelinizde banyo yok ki.. — Bunun için ücret alıyoruz za- ten efendim. Ötele banyo tesisatı yaptıracağız. “ — Kızım nereye? — Sinemaya... — Ya çocuk acıkır da ağlarsa? — Şekerle ekmek çiğner, bir bez Randevu Erkek pastacıda oturuyordu. Ka. dın geldi. Saate baktı ve: — Sizi en dakika beklettim, De- di. Erkek lâkayt görünüyordu: — Ben seni beklemiyordum ki! Kadın kızdı. — On dakika geç kaldım diye mi bu surat? — On dakika geç kaldın ama yir. mi dört saat de cabasi var, Seninle randevumuz salı günü saat Üçte değil, patartesi günü saat Üçte idi. Bugün buraya ben tesadüfen gel - Doktor, sıkılgan hastayı muaye- ne ediyor, — Fransız karikatürü — Nazik hırsız — Bay be akşam davetinize gelemiyecek. Kendisini ©vo bağlıyan mühim mâniler var, Havagazı mutfağa girdi, Kadını havagazi oca- le ağzına korsun. Maslek — Kızımla evlenmek istiyorsu . — Hastaşn ha? Ne biliyorsun hasta olduğunu? Sen doktor mu - we nuz, Hakkmızda tabit tahkikat yap- — Fransız karikatürü — tıracağım. Fakat evvelâ bana cevab vetin bakayım: bir meslekte uzun Missesiz müğdet durur musunuz? kıssa | — O cihetten merak etmeyin hiç. Kahveye girdi. Yanma gelen garse BA: — Evlât, dedi, bana köpüklü ta- rafından bir az seyerli kahve yap. Bir d nargile deldür. Kahvesini höpürdetip nargilesini tokurdatırken, yanında garete oku. yan gence döndü: — Ne var ne yok gazetelerde? Delikanlınm uzattığı © gazetenin ik sayfamın serlovkalarma göz gezdirdi ve bir kahkaba attr — Şirketin adı “kaz avctm” mana snaymış ha? Çok kimse razı oldu, Kazoğ'ü bin- ma geldi, Bakm size anlatayım: Vaktiyle devri hamlidide Büyükada da weşbur bir Kazoğlu efendi var- dı. Adaların ezel! derdi susüzluk - tan istifade etmek istiyerek köşk sabiblerine müracaat etti: — Her köşk gu kadar altın ver. sin, Paraları ben toplıyayım. Müşte, reken adaya su temin öderiz. — "Kaz aveım” ni görünce akiı- İereo altın topladr ve Aliraya kaç- tı. Aradan seneler geçti, Meştutiyet ilân edilince macerasi unotulmuş - tur kanaatiyle İstanbula döndü, A- da vapurunda onu tan:yanlardan bi. Ti gördü ve tanımamazlıktan gele- rek sordu: — Affedersinir, six kimsiniz? — Ben mi? Kazoğlu.. Muhatabt saten bu cevabı bekle. mekteydi: — Hayır, dedi, sen Karoğlu değil sin, Kazoğlu biziz. Sen köpoğlusun! ' Tam iki #enedir işsizim, beşka hiç. bir meslek aramadım. ğma tuhaf tuhaf bakar bulunca sordu: — Sen hiç havagazi ocağı kullan. madın mı? Hizmetçi hakikati söylemeği gu - ruruna yödiremeği: — Kullsrdim bayar; ama. 1 — Aması ne? — Bu ocağı kömlr nereden ko- nulacak onu anlıyamadım da... kullandım i yecek bir şeyleri oolmadığından Mişel Morgan Bir erkekten çok içki içermiş Sinemanın oi | İsimsiz san'af- kârları neler anlatıyorlar ? İsimlerini hiç kimsenin andığı yoktur. Fakat onlar bütün kalple rile kendilerini bu mesleğe ver » memiş olsalardı bugün çok sev- diğimiz filmlerin hiçbirisini gör- memize imkân kalmıyacaktı. Makineciler, elektrikçiler, el . bise giydirenler vesaire... Bütün bunlar, isimlerini sinema afişle - rinde büyük harflerle yazılmış olarak görmüyorlar.. Halbuki on ların, eserlerinden rejisör kadar övünmeğe hakları var.. Onlarla konuşmak cok müşkül bir iştir.. Çünkü yıldızların şarla- tanlığına mukabil bunlar çok mü tevazi insanlardır, Kendilerile konuşurken söyli. bahsederler. Fransız stüdyolarını gezen bir sinema muharriri, bu isimsiz sa, natkârlardan birçoklarile görüş « müş ve uzun bir röportaj hazırla» mıştır. Biz bu yazının bazı parça. larını kısaltarak alıyoruz: “Stüdyonun içerisi sıcak.. Fa kat dışarda Keskin bir rüzgür e Bayan, hizmetine o gün aldığı ye. | ni hizmetçiye talimat vermek üzere | siyor. Güâbenin elbise giydiricisi haykırıp duruyor : — Müsyö Gaben, Müsyö Ga * ben nerede? Müsyö Gabeni gör dünüz mü? Bu, mavi gözlü, güzel bir kız ıle alâkadar oldukları İçin sevi” jyer değilim, Bu meslekten ol - dukları için severim. Fakat bun ların hiç birisi Müsyö Gabene Morgan yi bir facla çıkarırlar.. &is de | bu âdi kazadan bir dre v5 pabilirsiniz. Ben de ali sma gelenlere hüngür BÜ? dır. Ayrı ayrı yüzümüze bâkiyör.. | benzemez. ağlamağa mecbur kalırım” ipe” ibi ktörlerin b — Galiba Gabene Aşıksınız|şem bozulur. 4 — Galiba projektörlerin bu . demis; v di lunduğu daireye gitti, diyor. amm — Stüdyonuzda çalışm ge ei O — Alay otmeylinz rica ede . Kalardam bn çok hangisi — Nasıl? Bu havsa pardesü - rim. Gaben evlidir. Ben kendi , eli sünü giymeden dışarı çıktı ha,|sini sevdiğim kadar eşini de - * ya nezle olursa? severim. Onlar tatili seyahat.) — Gabi Morleyi Bu sözlere gülmek istiyorum. lerine bile beni beraber ülmak | natkfır doğrusu., Altın bir Wen Fakat elbise giydirici Mişlinin i gözlerinde şimşekler çakıyor. | — Nasıl?! Bu size gülünç mü geliyor? Gabenin hastalânacağı ihtimali sizi korkutmuyor mu? — Affedersiniz matmazel.. F kat siz giydirdiğiniz bütün sanat kârlar hakkında bu kadar müs - tebit mi davranırsınız? —- Den hiç müstebit değilim.. Fakat onların hasta olması ihti . maline karşı çok üzülürüm. lin, artiste doğru, kelimenin tam atıldı: — Niçin pardesünüzü giyme. den çıktınız? Üzüntüden az daha bayılacaktım. * Gaben gülüyor: — Hakkın var; fakat koşa ko-| şa gidip geldim. Merak etmeyi - niz nezle olmam.. — Bir daha böyle şeyler yap . mayınız. — Tövbe matmazel. Genç kadına soruyorum: demek. — Onu sevmemek mümkün! mü? — Sanatkârlar arasında başka sevdikleriniz var mi? — Fernan Gravey ve Piyer Vilm”i pek severim. Fakat Piyer Vilm kadınlardan hiç hoşlan . Bu sırada Gaben göründü. Miş! — Gabeni çok seviyorsunuz | isterler. Hattâ Amerikaya da götüreceklerdi. Fakat Ameri - kada ecnebi tabiiyetinde ku » çük sanatkârların çalışması memnu olduğ çin bu iş olma! di, —Gabeni neden bu kadar se- versiniz? — Çok neşelidir, hiçbir şeye kn görür de onun için, O stüdyoda herkesle doşttur. Makinistle, e. lektrikçilerle.. Öyle değil mi? Mişlin bu sunli makiniste sor- muştu. Oda aynı sözleri bütün yüreğile tasdik etti, Biraz sonra Gaben ile tekrar ka şınca Mişilin hakkında fikrini sordum: — Tanıdığım insanlar arasın- da en çok sevdiklerimden biri . sidir, dedi, karımla karar ver- dik, Meslekten çekildiğimiz gün Mişlini de beraber alacağız; köye çekilip mesut günler geçi Teceğiz. Mişlinden sonra da bir elek - trikçi ile konuşüyorum. Bu, şen çehreli bir delikanlıdır. Sağ eli, nin İki parmağı kesik.. — Bir iş kazası mı? — Evet.. Fakat rica ederim ne benden bu kazaya öarir bir maz, Yalnız, sözlerime yanlış mâna vermeyiniz rica ederim, şey sorunuz, ne de Yarınızda bundan babsediniz. Ben gazete- Ben erkek sanatkârları benlm- | cileri bilirim, Ufacık bir şeyden | dızları böyle gö 2. Hayatı daha toz penbe.| bir! İgu var. Bir gün, arkada ünzdan birisi halisi anlaf du. Hasta karısından, di cuğundan, ihtiyar anae V gel basından bahsediyordU.. şi Morley de bizi dinliyor” ger.. Ertesi gün arkadan” y namına 3000 frankl£ vir de geldi. Zavallı adam sevineli ız daha çıldıracaktı. Stüdyonun lokantasıni. TA meğe gitüik.. Lukant9öf aden genç kıza sordu” sinek yİYO 7 n tasin # yi“ — Burada y pi dıslar arasında «5 ğiniz kimdir? Kız iptida fikrini şöyle istemedi. Fakat ısrarla! şısında o da 6l tektrikti git is LU Moreyin ismini verdi. ye rf yıldızın hangi yemet deyi gd" andığını sorunca, Mori yi ve ima kızarmış piliç YE. şampanya Şarl Buvayı sinden hoşl nun Fransız sinemasi amda en oburu olduğ” rin İsmini gu g yer yin en çök bahsi? veren yl ie Morganmış- Remü Sö h beğenmez, hem de” vermezmiş. vd ar İşte isimsiz sunatkârl çüyorlar