25 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— HABER — Akşam Postax 5z hîmmz binbaşım ? thıı Siz önden gidin Rokur. Hang- hıım *Vine girin ve merdivenin ali da beni bekleyin. ZIX — Nasıl? Benziyor mu? 'N Baızemek da söz mü binba - “_mthopuloh dirilip Mmezardan Ve karşıma öoturmuş diyece- 8&1301- R&nua Rokurun yardimiyle, mak- %elbuelvrım giymiş, Hangsinin Mim önünde bir koltuğa otu . | %:abember götirdiği makyaj kü. tlmam Müracuatla kryafet tebdilini lamıştı. Kapağı kaldırdığı za- -'ml vazilesini gören “sarı ku. —tv Makyaj için lüzümlu her şey Süttu m“’a Rokura: Ö Masadakı portatif İlâmbayı k“u"usorum dedi. Kapıya gidip daki lâmbayı yakınız. İi ©r itaat etti. Tavandaki küvvetli bir ışık etrafa Fenlar, ' — Böyle iyi mi Rokur? Nasil gö. %âmm? Işığa göre vaziyetimi | t 'ç Biraz daha sağa doğru binba- tmuçok oldu... Başmızı biraz kal, Tamam,. Koltuğa rahatça % Iz, Tamam! Şimdi mükem. Te Oldü: bu vaziy FGt % u vaziyet çok iyi... Uva, komiserin tavsiyelerine 'baktı, dikkatini Ayağa kalktı ve masanm başına geçerek sağdaki çekmeyi açtı. — ÂAÂma çok kâğıt var ha! Çekmece, Spanopulosun alâkadar olduğu emlâke dair bir sürü dösya ve plânla dolu idi. hepsini avuçla - yarak çekmeden masanin üzerine çıkarmak istedi. — Hepsini tetkik etmeğe kalksak Üüç saat yetişmez bile,.. Ay! Kâğitları masanin üstüne attı. Sol ayağı üzerinde sekerek eğildi, Sağ ayak parmaklarmı, kunduranm Üs- tünden, uğuşturdu. — Tam da'nasırımın üstüne düş. Benuva gülmekten kendini ah . madı: — Tecessüsünün cezası! Komiserin avuçladığı kâğıtlar a- rasından düşürdüğü, sonra yerden alıp hiddetle masanın üstüne attığı şeyi alıp baktı. Bu çelikten, üç kö, şeli dubl desimetre bir cetveldi, — Ama ağır cetvel! Merakla cetvele bakıyor, elinde evirip çeviriyordüu., Her tarafına bilhassa — cetvelin bir ucu celbediyordu. gözlerini o - radan âyırmadan Rokura hitap etti; — Rokur, lütfen elbiselerimi koy. duğumuz bavulu aç. — Ceketi - min Sağ cebindeki cüzdanımı bana getiriver. Komiser divanın yanında diz çök 'üıf €diyordu. Son pozu muhafaza quâmllldmuaym' Fotoğrafçılarda | Tiy, gibi söylüyorum. Pozu boz- h.%! Tesirin nasıl olduğunu ve İŞeri girdiği zaman sizi nasıl W İ anlamak için lâmbayı Yorum, u“'bayı söndürdü. N. Dikkat, Şimdi gene yakaca - i ht )*:::'r lâmbayı yaktığı zaman N— le imylendi hıîîklka Hangalnin masasının Ooturan adam artık Benuva | l..'"îpanopuloaun mükemmel bir | idi, Öyle ki bizzat Spanopu- EBı-mesı mümkün olsa, o bile ÜN D " 4 ysi’—e verdiğ'un nöotlar üzerinde B Çalıştığmız anlaşılıyor binba, b S İti gün çalıştım. ıiD»I'Hnılâck:! Çehreyi nasıl da | z'? N::lııl benzettiğimi gözlerinle dostum. Vazelin, kollodiyon, Nh& balmumu, iğreti saç, böya Vesaire ile,.. + bi ÂYni zamanda sabır, fevkalâ. k “üiahede küdreti ve müthiş hd. tle.. | Ko Edilen neticeden pek mem - lân Benuva şaka etti: & Neredeyse “deha,, diyecek . iı%avet, hemen hemen deha! O tabif duruyorsunuz ki, bu *ti sanki bütün ömrünüzce g;ı; Kolay olmadı tabif bu. İlk tec- Muvaffak olamadım. Bir a. Sehresini kopye etmek nis . | lay olabilir. Fakat elbisele- % Zgiydiği gibi giymek aşağı Sahsiyetine bürünmek de - İ asıl zor olan iş budur. » binbaşımın yanma dönüp tu. Cebinden tabakasını ÇI- tiğara aldı. Yakmadan ev. dd veçhile baş ve şahadet | u'asmdo yuvarlamağa Benuva mâni oldu: Rokur ciğara yasak! €nberi kimsenin oturma . icap eden bu odada ci- Ğâmîıumı altüst edebi. *î %’Bhı burmu koku almaz NX Yar canma! Cigara içmeden Na r x !ff VAT VAA EEe beklemek lâzım! lendı hüş Gtat yedi buçuk, Demek üç hl Sara İçmiyeceğim, Ne ile va. Mmelî’ Hah, aklrma geldi. İf Ma., MSasını karıştırırım. Hay. tü. Benuva elbise — değiştirdikten sonra divanm altıma sakladığı ba- vulu ortaya çıkardı. Cüzdanı bulup binbaşıya verdi. Benuva cüzdandan bir kâğıt çıkarıp katlarmı acarak masanın üstüne koydü. — Bak bak! diye Rokura söylen. di. Spanopulosu öldüren hançeörin kalrbı. Benuva cetveli aldı ve bir ucunu kâğıtda çizili müsellese tatbik etti. — Garip değil mi Rokur" Bikime Hütdiüşoldülu totvelih'u- 'İcu Kkafitfaki müsenese mikmetresi milimetresine intıibak ediyordu. Ro. kur eğilip dikkatle baktı ve miril . dandı: — ÂAÂynen uyüyor. İki arkadaş bakıştılar. Rokur: — Hakikaten garip! Fakat bir te sadüften ibaret, çünkü... ç ——Bü cetvel Spanopulosu öldüren âlet olamaz, diyeceksin değil mi? Niçin olmasın? üucu sivri değil de ondan diye mi? Tesadüfen bir per- Nakleden: F. K. tevsiz bulunur mu üstünde? — Tesadüfen mi? Daima bulunur. Sellüloyit'den iki yuvarlak levha arasında mühafaza edilmiş büyültü tü bir adeseyi cebinden — çıkardı. Sellüloyit levhalarr mihverleri etra, | İmda çevirerek pertevsizin sapı şek line getirdi ve zabite uzattı. Benuva pertevsizle cetvelin üç farafını, sonra iki ucunu tetkik et- ti. Nihayet cetvelin bir ucunu par. mağile işaret ederek; — Bak, dedi, bu tarafta belli be, lirsiz bir hat var, Dip tarafta, cet- velin dış hatlarının teşkil ettiği mü, söllese mütenazır bir müselles şek- linde, Gördün değil mi? — Evet. Ek yeri gibi... Başbağa vererek dikkatlerini cet velin o noktasına teksif edip yavaş sesle fikir teatisinde bulundular: — Ek yeri gibi! — Niçin? Bu cetvel yekpare ma- denden yapılmış. Daha ziyade bir yarığa benziyor. Müsellesin şu dılı- na bakmız; hat daha kalın... — Yani? — Belki de hançerin hareketini jtemin eden yatağı İşaret ediyor bu hat,.. — Ötomatik bir hançer şu halde? — Bence öyle, Fakat mekaniz . masr nerede? Benuva, cetvelin dibinde görülen müsellesi içeriye doğru itmeğe ça- Irştı. Muvaffak olamadı. Rokur: — Bir dakika! dedi. Bir kâğıt parçası yırttı. yarık san dıkları yere bu kâğıdı sokmağa te. şebbüs etti, Beyhude zahmet! Tır. nağmnın uciyle uğraştı; gene neti - ce almamadı. Homurdandı: e — Kurnazlığın fazlası da insanı budala yapıyor. Fikrimi sorarsanız ,biz bu cedvele hiç de lâyık olmadığı de,recede ebemmiyet. vçriyoruz Wm böyle görse ve zavallı cetvelini zorla bir cinayet âleti yap. mağa savaştığımızı anlasa kimbilir ne kadar güler! Bunnula adam öl. dürülebilir mi hiç? Catveli sağ eliyle bir hançer tu- tar gibi kuvvetle yakaladı, Birisini bıçaklıyormuş gibi kolunu savurma- Ba başladı. Benta haykırdı: (Devamı vor) Alfred, karısma: — Annâa, dedi, bana unutturma, yaâarın sBabah erkenden gitmeğe mec burum, Yemeğe de her zamandan geç geleceğim. Müteaddit defa sana dostum Bertranddan bahsetmiştim. İşte o dostum yarm bir seyahate çıkıyor... Bugün klübe gidip ona ve. da edecek vaktim olduğu için, yarın kendini teşyi etmem iİcap ediyor. Gitmezsem pek çirkin olur değil mi? Altı buçuk senedir karı kocay - dilar. Anna gülümsedi: —Tabil, diye cevap verdi, pek ayıp olur, Yalnız kalırrım diye hiç üzülme. Arkadaşlarımdan birile gez meğe çıkarım. — Pekiyi edersin! Karıst salonda radyo dinlerken, kendi odasma biran için çekilmiş o. lan Alfred, Lolott'la telefonda göy. le konuşüyordu: — Hayır, hayır.. Hiçbir şey bil- miyor,. Senin şerefine icar edilmiş olan sevgili Bertrand yeniden meöy. dana çıktı, Hepsi bu!.. Evet... Hah hah hah hah.. Bertrand yarm uzun bir seyahate çıkıyor. — Ne kadar bir zaman için? — Tabil, — sen seyahatimden dönünceye kadar, o da dolaşacak, — Enfes!. Demek tayyare istas yonuna kadar gelip benı uğurlaya- bileceksin! — Hiç şüphesiz!'.. Ona tam on dakika kala Lolotte tayyareye bindi. — Allaha ısmarladık sewgilim. — Güle güle canmmın İçi! Bir! ıü.m"—#rı ğekildi Ve Hü isırada birine Şârptı. Özür düciğek içingay- rühtiyari bir hareketle geriye dön. düğü vakıt büyük bir hayretle: — Anna! Diye kekeledi. — Alfted!.. Evet!, karşısında duran — sarışm ve zarif kadm karısı idi. — Burada ne arıyorsun? — Sana söylememiş miydim ka- ricığiım arkadaşım Bertrand seyaha te çıkıyor dememiş miydim” Tren Alfred sevgilisinin elini öperek le gidecekti., Son dakikada vazgeç. (ti; tayyare ile yola çıkmağa karar vermiş. Annanm sesi titriyordu: — Şimdi kendisi burada mı? — Evet!.. Ufak tefek bir şeyler almağa gitti. Neredeyse gelir. Anna dudaklarmı kanatacak gibi ısırdi. Alfredin yüzü kızarmıştı. Anna yeniden sordu: — Ey hani senin Bertrandın? U- fukta hâlâ böyle bir delikanlı belir. medi. Şöyle bir arasana.. Belki de '|gelmiştir. Sen görmemişsindir! Aslr olmryan şu hayali Bertrandı aramakta ne mâna vardı? Çaresiz. lik içinde şaşkım saşkm ctrafmâ ba- kınırken kendilerine doğru ilerliyen bir genç adam gördü. Bu genç a . dam kendilerine doğru yürürken bir denbire, her nedense yoluna devam lik kadar bir yerden geri döndü. Kendisini takip ettiğinden emin olduğu karısına emniyte telkin ede- cek yegâne çareyi birdenbire bulan Alfred karısmın yanından ok gibi fırladı. Geriye dönmüş olan genç a. dama iki adımda yaklaştı: — Müsyö, dedi, rica ederim ba. na yardım ediniz. Vakıa tanışmıyo- Yüz ama siz de bir erkeksiniz. Çok müşkül bir vaziyetteyim. Metresi . mi teşyi ederken karım buraya gel- di. Ona Bertrand ismindeki aziz bir dostumu teşyi ettiğimi — söyledim. boşanmağa kalkışır; büyük rezalet kopar. Genç adam: — Affedersiniz, müsyö, dedi, fa . kat bütün bu şeyler içinde benim si. MMMM anla- mıyorunr — Yapacağınız şey pek basit: - Bizi karrma dostum Bertrand ola. |rak takdim etmeme müsaade edi - niz... Beni bu müşkül mevkiden kur taracak yegâne insan sizsiniz!.. Ve daha delikanlı vaziyeti iyice kavramağa vakıt bulamadan Alfred onu karısma doğru âdeta sürükliye. rek götürdü: — Müsaade et Anna ,dedi, sana etmekten vazgeçti. Ve on beş âdımı Omm'bımsıinan::n.ııs.ıIlı.-.Yotıatt Bir yolcu uğurlarken .. Çeviren : SUAT DERVİŞ dostum Bertrandı tanıtayım. Hah, hah hah hah'.. Az kaldı'tayyareye yetişemiyecektin... Ne kadar geç kaldin? Anna sanki inanmaz gibi müsteh zi bir mâna ile inen kaşlarmı kal , dirarak konuşuyordu: — Nasıl? Müsyö Bertrandısiz mi- siniz! Ne zamandanberi sidi tanı . mak istiyordum, Söyahate çıkma - dan evvel elinizi sıkabildiğim için çok memnunum, Anna bu sözleri söyliyereğ elini delikanlıya uzatmıştı. O da bu gü - zel kokulu minimini eli büyük bir hararetle öptü, , Alfred: — AÂcele et, Bertrand, dedi, tay. yare kalkıyör. Sahte Bertrand acele ile tayyare- ye girdi. Kamaranm dar pencere . sinden onlara bakryordu, Tayyare yükselinceye kadar Anna ona men dil salladı. Alfred geniş bir nefes almıştı. Şüphesiz ki o, tam mânasile bir diplomattı! İki gün sonra Brükselde seyaha- te Bertrand, otel Bristollin hölünde oturmuüş şu mektubu oküyordu: “Talilmize ne dörsin sevgilim, Allaha çok şükür ki kazayr böyle tehlikesiz atlattık, Kocamım 'bir met bizden evvel oraya geleceğine, ya biz ondan evvel tayyare meydanı - na gelseydik ne olacaktı? Şimdi ise biz oyunumuzu kazandık, o kaybet. O gündenberi görsen benimle ara sı ne ksadr iyi! Mbıpetyıhndıhnıbh' oto mobil alryor. Sen Parise gelince ne jyi olacak? Düştin bir kere: yeni bir arabamla birlikte Versaya gideriz.,, Mektubu katlayıp, cebine köyan Güstav: — Bu iş bir düello ile bitebilirdi, Halbuki bir otomobille nihayete e. riyor. Şu Anna ne talili bir kadım « dır yarabbi! Diye düşünüyor ve tatlr tatlr gü, lümsüyordu, : — Fransızcadan — Re — Kabul edersem ne demek... Bunu bir şeref sayarım.. KAHRAMAN HAYDUD — Müsâade eder misin? Araten atıldı. Aradan on da- Araten metreslerine döne. — kika geçti.. Bambo dışarda bir rek ilâve etti: taktm gürültüler işitti. Arkasın- — Anladınız ya?, w dan Aratenin şiddetle oda kapi. Aratenin metresleri, selâm- — sını açıp içeriye gı.rdığ!ni gör- Ç layarak mutfağa doğru koşuştu- — dü. lar. Kardinal sordu: ' Bambo hayretler içinde kal- mıştı: — Ne olmuş?. — Sefil! Benimle alay edıyor. Saatine baktı ve içini çe - | — Ne oldu böyle? Beni hiç te alışık olmadığım bit tarzda güler yüzle selâmladılar? . —Şimdi bırak bunları da yazı odasına gidelim.. Orada daha iyi konuşuruz.. Metreslerim yalnız bugün değil, size karşı her 2za. man büyük bir hürmet duyarlar, hele gel.. Bambo müstehzi bir tavırla: — Fakat biliyor musun, gene salonların dolup taşıyor. — İhtimal tavsiye istiyecek kimselerdir . — Hayır zannetmem.. — Biraz beklesinler © halde.. — Belki sana manzume yaz- dırmak istiyenlerdir. — Ne olursa olsun, şimidi kim- seyi kabul edemem. — Bazılarınm üstünde impa- ratorla alâkalı olduklarını anla. tan işaretler var . — Vay! Yoksa “Şarlkm,, den cevap mr geldi.. — Git de bir defa bak. O imparator, karşısında bulu- nan adamın ki molduğunu göre- cektir. Ne cür'et!. İntikamımı almadan bir dakika bile gözü- me uyku girmez. — Haydi, çabuk izah et.. — Yaladığınız el sizi tehdit eder, ısırdığınız — okşar. — Gene muammalardan bah- sediyorsun., — Neden muamma olsun.. Ben neyim, ne olabilirim. Ce- miyeti beşeriye içinde esrarengiz maskaralıklar arasında dolaşan bir şair.. Nelere vâkıf oldüm bilsen.. Beşer denilen bu acu- beler hayvandan farklı bir şey değil.. Birisi kudurmuş bir kap. lan, diğeri bir tilki, öteki bir ça- kal, daha öteki maymun.. Sokak- larda büyük bir dikkatle sürü- nen bir fare, bir köpek, bir ko. yun ve bir çok koyun sürüsün- den farksız binlerce masum aha- li arasında aç gözlerle dolaşan 'kurdlar. .Etrafımdda gülmek, i- KAHRAMAN göstermedi. Yalnız ayaklarını a. rabaya atarkan:' —Beni nereye götürüyorsu- nuz? diye sordu.. Rolan cevap verdi: — Venediğe baba.. Şu bir - za- marlar düklük saraymda, tan. tane ve debdebe ile hükümeti idare ettiğiniz şehre.. Anladınız mı?. . İhtiyar garip bir tavır takına- rak n — Evet.. Ben Venedik adını işitmiştim... Güzel bir şehir oldu. ğunu söylüyorlar. Rolan müteessir bir halde ba- şını salladı, İskala Brino ile Rolan da ara. bada ihtiyatın yarıma oturdular. Kanala geldiler.. Bıraktıkları gon dola atlayarak güneş çekildik- ten, karanlık tamamiyle çöktük. ten sonra Venediğe vardılar. Rolan Olivolodaki evde baba- sınır yerleştirdi. Hİ ÇB ARATENİN YENİ BİR METRESİ Gürültü ve patırdılardan son. ra limandaki eve giren kalabalık, üçtane laha maktul verdikten sonra dışarıya çıktıkları zaman Bamboyu gene sokakta buldular, Şaşırmış bir haldeydi.. Rolantı yakalanama!ığını gelenlerin yüş lerinden anlamtıştı. Nitekim kala-s HAYDUD 337 — Dört penctereden âatılan, üç te içeride tam yedi kişi maktul verdik . Bambo homurdandı: — Ya,01Yaol — Ö mu? Uçtu... — Bu ne demek?. — Ne demek olacak.. Arnm— şiyle beraber.... Ocağın duman çıkan yerinden duman gibi ha. valandılar . — Ocaktan mı kaçtılar?, — Evet.. Bambo nefes alamıyacak bir hale gelmişti. Evde iki nöbetçi kalmasını emrederek uzaklaştı.. Sarayma doğru ilerlerken: — Adam değil, cin, peri.. Dev gibi küvvetli ve gürbüz.. Yedi sekiz adamı bir hamle de haklı- yor. Ne idehşetli adam yarabbi.. Artık çok dikkat etmem lâ- zim geldiğini epeyce anlıyo- rum, Ben onu öldüremezsem o beni öldürecek, diye mırıldanı- yordu. Bambo sarayına gelince ken.. disini odasına attı.. Kapıları e- kıca kapadı. Kimararsa arasın “yok!,, denmesini söyledi. Masa- sı üzerine kenldisi için bırakıları soğuk pilici yedi. Eeki şaraptan! içti. Sonra koltuklardan biri ıçmı! göm LI::c & bacaklarımı çıtıdılarla

Bu sayıdan diğer sayfalar: