KN di e pr ER e Maber'in tarihi Romanı: 68 Yazan: > HABER — Akşam Poslasi MAN Ikimim Çandarlı ürpermişti; süratle giyindi ve Abdürrahmanla beraber — Elimizde hünkâr temin ede - cek ve nihayet Abileri doşturmuya . a muvacehesinde keyfe - mayeğa bir zulüm vo işkence te * Jâkki etlirmiyecek deliller lâzımdır Bütün bunlar benim ifademden ileri geçemez. Bu itibala işa teşebbüs etmelerini beklememiz ve fakat mü teyakkız bulunup önlememiz İzm, dır. Bu hâdise, Karaman hâkimine de, Ahilere de hakli bir ders ver. mek, lUzumunda da itiifak temin e- decektir. Bu itibafla dediklerin! yaptırmadım. Çandariı Halli, sakallarını #vazh. yârak düşündü ve: — Peki, ama dedi. Benim de ha- yatım mevsubaha, Olura, bir yan Uşlığa gelir, Delil bulacağız derken ben de soluğu yevmi malişerde bu. Jabilirim, — Hakim öndişende paşa (1) fakat dedim ya, şahsen almacak tedbirleri düştnemediğim İçin se - ninle müdaveleye geldim. Fukat kimsediklerin bundan ba. bordar olmaması dahi şimdilik &iz- den ve benden başka renidende kimsenin bilmemesi gerektir. pa şam, — Bu doğru, fakat nasıl bir ted- bir alalım? — Simdi hâdise siz ce de malüm, dur. Bunların yerleri de meçhulü . müz değil, Kadınların katli belki a. ralarında yeniden bazı tedbirler it - tihazına sebep olacaktır, Ama, göz- don kaçırmayız. Şimdi cü sirra sadık birkaç ada, mımi bu işe memur edeceğim. Ben ve devletlü paşa da İşin cân, sms takip öderir. Bunların ne za . man harekete geçeceklerini bilmi. Yorum ve bir türlü öğrenemedim. Bu itibarla dalma ve çok müte - yakkiz bulunman lâzımdır, Önce bu dört adamı görmek gerektir. Şahsen onlardan kendini vikaye ekmek birinci işte kâfi tedbirdir ben &e0, Çünkü seni öldürmek için me, mur edilen adam kendilerindenlir. Bunu sana göstereceğim. Şimdi hemen tebdili kıyafet ederek giyin, Henüz evden çıktıklarmı sanmıyo rum. Esrar onları uzun bir müddet bulundukları yerde sızıp bırakacak, tır. Biz gittikten belki çök sonra çıkarlar. Fakat görmemiz ve bilkas, sa senin öldürülmen İşini Üzerine a- Çandarlı işin ciddiyetinden ürpor, | mişti, Süratle giyindi ve hiç kimseye| dakku şefe etmeden Abdürrahman, | ia beraberce çıkıp mabut evin önü. a0 gitler. Yalnız butada Çandarlıyı bizzat yamaşdı, Onu reayadan biri gibi gö- rüyorus, Tebdili luyafet etmekte haki: idiler. Çünkü Abdürrahman kadar, koca vezir de tanınmıştı. jHele hünkâr Muradın âkimlikle kazaskörliği onun şabhsmda teksif /stmesi, memlekette onu daha çok tanıtmıştı. Bir kenara dayanıp durdular. Ön- lerinde bir işporta içine serilmiş cebkenler vardı. Koca vezir nara a, tarak satıyordu! «- Vezir saraylarına Hiyık, ağa . lâr, hantiılar, akşam pazarı, | Kara Abdürrahman bile bu hale! gülmekten kendini alşmamıştı, Dev- eti satabilecek nüfuz, mevki ve! kudret sahibi koskoca OÇandarlıyı| bir bazirgân haline getiren ölüm korkusu idi. Kara Abdürrahman da yanında bir uşak gibi hizmet ediyor ve arada sirada gelip geçenlerin dikkat na - zarlarını celp için o da avazı çıktı, ğı kadar bağırıyordu. İnsan, ticaretin en mütevazi şek, linin bile ne kazançlı gey olduğunu ancak böyle zamanlarda takdir e , debillyor, Satıcıların kelli £elli oluş- larının da tesiri mi vardı, neydi, Ab- ni ner&döyss işporta içinde Wzl bi. rükmiyacaklardı, Çandarlınm ve Kata “Abdürrah , manın keseleri daha şimdiden do' . muş, fakat, hâlâ evden çıkan olms- mugt. Bittabi wrar ettiler. Fiyatı yükselterek ellerinde hiç olmazsa, birkaç tane bırakniağa mecbur oldu lar. Yoksm işportaları boşalacak ve burada durmalarını mucip olacak sebep de ortadan kalkacaktı. Birkaç saat ayak Üzerinde bağı . rp çağıran vezirin ayaklarına kara su inmişti, Bir kenara çömeldi ve — Abdürrahmean, dedi. Meğer biz akçeyi ne kolaylıkla okazanırmışız, Allah derlete millete zeval verme , sin! Pilbakika esnaflık Iyf, tatlı, hür bie işti, bir işti, aran, gırtlağına, a. yağına, bazusuna kuvvetli olmak Jâ- Bir aralık Abdürrahman, Çandar» du. Çandarlı yorgusluktan , dalgındı. imm koluna şiddetli bir dirsek vur, ! gitti kulakları, vergi tahsildarları cileri, Asakir ayakları, hükleâm lisanı ol , dukları gibi dahiliye, xapliye, mali. ye, harbiye, adilye nezaretleri gibi kendi anar da görmüş olsaydı tanı ! Birdenbire korktu ve yerinden fırfa, İmühim memüriyetleri ihraz edenler dı. (Devamı var) de havas hamsesile tevsim etmişti. Paşa inbiri mecazi olan bu mü , (1) Pasa kelimesi hakkmda Ham. öseesenin bir hatırasıdır, Vali, vezir mer tarihinde bir İsahat görüyoruz. ' kumandan gibi memuriyetler de bu Diyor ki! lunan paşalar hükümdarın ayakları olduklarından bu hatıra su sebep , ten pek de boş değildir. Hammer tarihi Gill: 1 - Sayfa 227.228, “Bultan Orhanm biraderi Alğet - tin ve mahdumu Süleyman ile ilkön, ce paşa tayin olunan üç Âlimin ta - dih İsimlerini kayıt ve zabtetmişlir. ' Abdülâzizin Avrupa seyahatinde kraliçe Viktorya bir gün meşhur Fuat paşaya biraz da lâtifle yollu sormuş? | — Bu yeryüzünde en kuvvetli | devlet hangisidir? Fuat paşa tereddüt göslermederi cevap vermiş: — Osmanlı devleti! Kraliçe Viktorya izahat İsteyinte paşa gülümsiyerek: — Çünkü, demiş, 300 senedir siz- ler hariçten, bizler içerden yikmak için elimizden geleni yapıyoruz, ge” ne de yıkılmıyor. Kuvvetinin dere" cesini bundan anlayın! Rahmetli babam Esat efendinin bıraktığı hatıralara, vesikalara isti” nat ederek Aziz ve Hamit devirli Bu unvan Avrupada maruf oldu, ğu halle mânayı hakikisi ils isti , kametini bilen pek azdır. Paşa Fariside ayak mânasındaki pay ile şahitten terkip edilmiş bir kelime olup bu unvanı Keyhushre - gvin ihdas ettiği Eksenckonun âsa, rmda merkürdar, Hükümdar mişarileyh o memurin hükümeti kendi Yatinde temsil et - Uği firinde bulunduundan bunla. Kiâsik dil âlimlerine göre Paşa | sahsi hatıralarıma istinaden de da kelimesi Bezus kelimesinden muhar reftir, Hakikatte pek derinine geç, meğe lüzum görmeksizin kati bir bü, kümle diyebiliriz id paşa, (baş ağa) kelimelerinin bir mürekkebidir. Ve ieagüistük bir tahlil ile bu kelime . nin en eski Türk mevzuatından bu. landuğunu görürüz. Bu tamrları ka rilerimizi alâkadar etmediği gibi tefrikamızn da şilmalline © girmez, ra memuriyetlerinin kendi vücudu. Ancak paşannı nereden (geldiğini isaret elmek maksadila yazdık. ha yakin zaman vakaları etrafında İ yazacağım bu esere, başlangıç ola- rak aldığın yukariki likra tefek kanın adını da İzah eder santrım. “.” Osmanlı oğulları hanedanının te tedüisindez şonra;tahta çıkan paği* şâhlar ârasında Mecidi yenilik ta* râftarı olarak kabul etmek Omürm kündür. Bu kismen selefleri üçün nun vazifeleriyle olan münasebatr. ; na nazaran birer İsln vermiş İdi, Ne pay ve şah kelimelerile, ne de HMammerin dediği bir milessesebin Sek Rİ adin ve gi İUmüru dahiliye ile mitevazzil olan | hatırasile paşa kelimesinin alâkası İ metttrin gözleri, mormurini sabıta görülemez, Çapraz eğlenin: 10 — Yahudileri fatliâmdan kurtar i i « Tan (Türk musikisinde gazellerde ize ee yn söylenen bir edat) “bir kız adı, Yukardan aşağı: 1 — Büyük bir hastane inşa edip İstanbula birakan meşhtir o ve eski . bii lör, 2 -- Buruşuk elbiseler i a düzelir “acı, 5 — Ara Tefler, 4 — Amerikalı, 5 —'Bir devi alaturka telli musiki aleti - birinin suçunu (bağışlama, 6 — On bü ayın bir sultanı -lâmbadan çıkan fena duman, 7 — Yaralarda topla- nan sarımtrak su - böbrek, 8 — 365 gün - gece, 9 — Zeriyat yapan- ulmlarından Giri - Bir Tüsk adı, 1g“ alar işlerle meşgul olanda yaşama * santimin —,,. küçüğü, 4 — İslâmiyet tarihinin ku mandanlarılan biri - siz (yokluk) 5 — Emziten * padişah Orhanın silâh arkadaşlarından bir kuma dan, 6 — Yiyecek (o nesmeler * ses (öz türkçe), 7 — Bir Türk harfi - Mısırın hayat -menbaı, 8 —- İlişik * vititler içinde bulunan Beyaz ve sarımtrak İillerin tıbbi adı, 9 -— Belediyenin Eminönünün istimlâki 1 — Türkün en mukaddes emane" U, 2 — Eleszirenin en eski Türk Alle İz le >folslalu ER (le eril) VOO4SA DUN cü Selim ve Mahmuttan gelmiş, kıs men de sadrazam büyük Reşit paşa” nın gayretile olmuştur. Mecit dev- rinde ihtiyar Osmanlı imparatorlu” ğu İçin büyük yenilik sayılabilecek işler olmuştur. Gülhane hattı bum ların başında gelir. Saltanatının son larına doğru da Sivastopol (zaferi Osmanlı imparatorluğunu Avrupa devletleri manzumesine ithal etmiş" tir, Ali ve Fuat paşalar onun zama” nında we Reşit paşa tarafından ye tiştirilmiş Mithat ve mütercim Rüş tü paşaların bu sonuncular tarafın dan yetiştirilmeleri mümkün olmuş tur. Abdülâziz padişah olduğu zaman “Hasta adam,ı işte böyle nekahet devresine girmeğe yüz tutmuş, da hili ve harici gailelerden o mümkün mertebe kurtulmuş bir Kalde buldu. Ne çare ki yeni padişah — budala, cahil, müsrif ve bütün bunlar yetiş miyormuş, gibi fevkalâde mütekeb- birdi. Azamet ve tekebbürüne misal olarak Abdurrahman Şeref ve Ke mal zade Ali Ekremden işitmiş öl duğum şu fıkrasmı sikredebilirim: “Bir gün Dolmabahçe sarayını İ camlıköşkünde Abetilâziz bir alay seyrediyordu. Caddeden geçen aha" liye bir müddet baktı. Sonra yanım , İSŞUBAT — 1949 Yâzan: Asaf Bel; ”. -— Millet, millet diye aşi ni yediğiniz mahlüklar şu mi? “ Mithat paşa şu cevabi verdi — Evet elendimiz. Cümlesi besliyen bu sabırlr modi Abdülâzizin yaptığı g ra, İena idareye dair ra cakla tükenmez. Bir valinin “4 nede 130 memuriyete tayin yedi ması, çavuşluktan ferikliğe ei bi Aziz devrinin mecnunân€ ii tındandır. Tophane köşkürÜ gi te geldiği gün cüssesi hoşur! bir binbaşıyı, merdivenin AE, ef toağını çıkışta, bir rülbe 1 rerek ferik yaptığı, ie mül edemiyen yani adamı (bir işaretle o as8ğ 5 miş oldukları Abdülâzirin arasında meşhur olanlı İste zavallr 40 milyon os böyle bir budalanın idares , Abdülüzizin millete praki ? fena miras ağır istikraz diye ödiye hâlü bitirilemiye” ft tikrazlardan çoğu yüzde el af altmış nakid olarak alın". da mühim bir kısmı kredi olduğu için gene borç alman “ef lekete gider, geri kalan3 lardı; aynen mürabaha Faizlerden de Mahmut elsi gibi rezil hükümet adamlar! farca ziftlenirlerdi. Hamit yi padişah iradesile Mithat © A rafından neşrolunan “Üssü taki “Nedim paşa tezkerel en canlı delillerdir. İstikrazlardan temin raların nasil hat vurup Şeref Merhumdan duy“ hâdiseyi nakletmek isterif$ paşadan duyduğu, Namik 4 ın Fuat paşadan duyd liyerek teyit ettiği bu “Osmanlı imparator! dan 70 milyonluk bir mak üzereydi. Bu para Yanı tanıman ancak böyle mfmkün. | zemdı. İşte Çandarlı sifiri tüketmiş dür. sesi hafifçe kısılmıştı. LL, HABERİN MİSBİVEHA SK ROMANDA da bulunan Fuat ve Mithat paşala” ra döndü: münasebetile oradaki dükkânlardan almağa karar vezdiği bir nevi nidat, belki giderken bir şeyler söylerdi.. Ama belki de haber vermeğe ilizum görmezdi. Öyle ama Melikenin gittiği yeri size ha- ber vermeğe hiçbir mecburiyeti yoktur. — öyle. Fakat vakıt hayli ilerledi, Şimdi neredeyse döner tabif. İzniniz o - lursa burada oturayım da dönüşünü bek. liyeyiii, — Eğer muhakkak Melike ile görüş . mek mecburiyeti varsa oturun, bekleyin. Fakat dönseniz daha iyi olur. Köylü ni. nenin otelinde yemek vakti geliyor, Gül- lâ niye çorbasını soğutan müşterilerden hoşlanmaz. İsterseniz Melikeye söyliye. ceklerinizi bina söyleyin, gelir gelmez kendisine anlatırım, Yok isterseniz yarın sabah gelir, bol bol konuşursunuz. Tekrar sıkıntılı düşüncelere daldım; 2r ra ihtiyar köylü kadımın beni evinde iste mediği belliydi. Belki de Melikenin hava aldığını söylerken benimle alay ediyordu. Bu düşünce asabımı germeğe, beni hid- detlendirmeğe kâfi geldi. e Sabırsızlıktan titriyen ve âdeta bağıran bir sesle: — Niçin bu gece Melike ile konuşmama razı olmuyorsunuz? dedim . — Neden olacık? Sizin Melikeye alelâ" cele söyliyecek neniz olabilir? Dışarıda beraber gezerken, resim yaparken İstediği" niz kadar konuşursunuz. Sonra gündüzleri İstediğiniz kadar buraya gelebilirsiniz, Ba- şım üzerinde yeriniz var. Fakat akşam ye meğindesi sonra, gece vakti bir genç kızın evinde bulunmanız doğru olmaz sanırım. Eğtr bu sözler daha sakin bir sââtte söy- İenmiş olsalardı şüphe yok ki Zeynep bala- yı çok haklı bülur ve özür diliyerek evin den çıkardım. Fakat İçerisinde bulundu-” Gum şiddetli buhran dakikalarında hiçbiri" si kulağıma girmedi. Sert bir sesle; — İster gele olsun, dedim, isterse gün“ düz. Melike ile muhakkak konuşacağım. Ihtiyar kadın “başa gelen çekilir, gibi lerden kafasım sallıyarak, — Peki, dedi, mademki işiniz bu kadar mühümmiş, dediğiniz olsun.. Şimdi Güllü Teyzenin otelinde yemeği kaçırmaymı.. Ye * miekten sonra lekrar gelirsiniz. Belki de buradan Köye dönerken yolda Melike ile de karşılaşırsınız. Eğer ihtiyar kadın sözlerini “yolda Meli- ke ile de karşılaşırsmız,, cümlesi ile bitir memiş olsaydı buradan bir adım bile atmaz dım. Ancak yolda Melike ile karşılaşmak, onu bir dakika evvel görmek ihtimali beni akşamm karanlıkları arasında keçi yolla" rından köye doğru indirmeye sebeb öldü. OR Tabii yolda kimseciklete rast gelmedim. Otelde yemek, masasının başında somurt” kan bir çehre ile papaz yahnisi ve bulgur pilâvına iştihasız iştihasız çatal daldırımken dakikadan dakikaya (artan bir hiddetle Zeynep halanın benimle alay etmesi ibti- malini düşünüyordum: oHâdiseleri bir pertevsiz gibi büyüten muhayyilem gasip ihtimaller düşünüyor; şüphenin kemiren kurtları beynimi kazırken kulaklarımda bir rüzgâr gibi uğuldeyan sesler | İşitiyo rü: —- Zeynep hala #eni mahsus evden sav“ dt., O Melikeniri sevgilisile beraber dünece" Xi saati biliyor. O saatte huzurunla rahat- ları bozulmasın diye diller dökerek seni © radan uzaklaştırdı. Sen de kardm ahmak! Doğrusu Zeyaep hala çok ince bir sanat sahibi... seler karşısında başkalarını kabahatli çıka” nır. Şimdi Zeynep halam yaptığı işi çirkin ve âdeta namüussuzca buluyorum. Fakat Melike ile kolkola evine aldığı adam ben olsaydım, ovakit bu ihtiyar köylü kadının hareketini ne çirkin, ne de şerele dokunur bir hareket olarak bulmiyacaktım, Insan ıstırab dakikalarında daldan dala konar; mazisi, hali, istikbali göz açıp kapa" yacak kadar kısa bir zaman içerisinde göz“ lerinin önüne serilir, Bir saniye evvel Meli- kenin bir erkekle seviştiğini . muhakkak sanan kafam şimdi başka ihtimallere sap İanıyor. Ve kendi kendime: — Ben de artık fazla ileriye gidiyorum. diyorum. Melikeyi bir erkekle gördüm, bu muhakkak. Fakat neden bu erkek onun sevgilisi olsun, belki arkadaşıdır. Fikrim bu noktada durmuyor, daha ile- rilere uçuyor? — Belki Zeynep halanın sözleri doğru" dur. İzmirde başka bir kızı Melikeye ben- zetmiş de olabilirim. Ve hattâ böyle olma” Insan böyledir işte, İşine gelmiiyen hâdi- | - sı çök kuvvetle muhtemeldir. Çünkü kafa- | geşinirdi. Bu Bin içi o kadar Melike ile dolu ki her yerde |la 1 ab onu görüyorum. İhtimal ki şimdi kızcağız | dereceye gelmis e nen evine dönmüs, ocağa karşısında yemek ye- | mit azmmımda mekle meşguldür, (Devamı Por), miştir. “ Desem VE)