16 Ocak 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

16 Ocak 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

H FNL Bş, “Nce askeri teşkilâtı Ti tayin etmek, hart Ve kssulhareke iltihaz j T elmek, her ihtimali unduran nereleri mıu- ”"J ©P vereceğimiz: Zımdw ğ " teşkilâtimızı teves ıî;î ehemmwet VeTEe. cede pmpaganda fı'akhları bek!'e 8 ve her zaman enerji- inde bulundurmağa 'Ğ Fğîğmnz zamanki vazi ola Rcaktır. Slerlik talebe doğru te- k ağızda âsgariye örka 'd"?ğf’ Amerika ”"ZĞG bir istinal ve kuvvet halindedir.., ©N ve mühtelif imza: elerinde çıkmış ve İ Zi haberler de ya- | bütün UÇürulmuş, bu gizli nbılha Mçakların ve şu- : uîtu İkkaf nazarı celbo” u h Siğa S İlâtta re g : hıam E Smi elbise, çe- " IYacak, yarı gürcü "_ h İYen ve aşağı yukarı ;_ Smt;bllğ ve tamimi i â yayılan kıya- 4 _ Tomayan gazetele- ai Iı%küzmne aldı. Andon li teş S h'"î_ kilâtinim — idare 13(! %;"&ayımin en ka- Bu%n% linde fiilen ha- th*.ı de ı'h'vızıı'lık kolları se- ıhh Yük kol bu harekât biklle dnmr yapacak, ikin Mükellef bulunacak- [““koı Üi qkqugoğyan Kayayan, Yan R Paz Daniyel, Ce- h. P Yan arsih, Karabet, %ğ“ 1&% D, Muşu, Misak, "1 M an Sekrim, “ğlu 'K(îlakçryan Haça- Ost, Midil oğlu ' » Varz Mardiros, oğl Elbe_t_ Debağyan A- » Gironlu Ka- Ârtin, Mualimi . Va ardiros, Boya- h Oğ Tok oğlu Kapri- > Artm » Ferarosyan Oüı Oslu Karabet, h nnes Kara Parsih Takülâh oğlu O- yan Kirkor, Kbâkeı' oğl “İlu, Surpik Da u Karasus, vi Tn buqdînmp itiraz etmedi. ! 'Aîmpaîğmakı neşriyatın Ne hi ğ » SOkul SSetfirmeden güm- Pi tevzii kararlaş: süratle ve a nlatan ve vesikâaları veren: A.K. | 2sasları bizim tesbit etmemiz müva- — Evet, dedi. Bu mühim bir me- seledir. Fakat bu Hınçakların umu- mi bir meselesi değil bu birkaç kişi aramızda düşüneceğimiz bir — iştir. Ne yapacağımızın — kimsecikler ta- rafından bilinmemesi gerektir. — © halde, dedim. Ropen Ceva- hirciyanı da çağıralım. — Hayır, dedi. Kararımızı ona bildirir, noktai nazarını alırız. Onun daima İstanbulda kalması — lâzım- Yazan: İkimim 'miüln evi de mesai merkezi olarak güsterildi Sürpik itiraz etmedi. çıktı. Henüz asl tolup olmadığını tahkik edemedik. Teşkilât bu dedi- kodu altında çok sarsılmış bir halde- di — Nedir bu haber? — Ropen Cevahirciyan Avrupa- ya kaçarken tevkif olunmuş. — Ne? Öyle haykırmışım ki gırtlağım sıy sıldı ve dakikalarca öksürdüm. — O halde, dedim. Geç kaldık ve Sanki olmıyacak sşeymi? Yazan: Svetoslev Minkov (Dünkü nüshamızdan devam) M. Linç, samandan yapılmış geniş mantosunun içinden bir defter çıkarıyor. Bu defterin içi bir sürü pembe biletlerle dolu.. Bu biletleri bana uzatarak; — Seçiniz içinden bir tanesini! diyor. Memnuniyetinden tebessüm e- diyor ve büyük hortumu bu tebes- sümle büsbütün şişiyor.. Biletlerden birini seçiyorum, .. Sonra ihtimamla katlayarak yele- ğimin ceplerinden birinde saklır beye razı mısın?. Sıkıntı ile: — Elbette razıyım, ver şu dinamometreyi bana! .« Kendimi tuğun üzerine atiyorum. Alfo küçük gece sini alryor ve bana getiriyor. Gömleğimin düğmeîeripi Çeviren : diğini sana isbat edeceğim, tecrü- diyorum, güneşin — tutulmasını seyretmeğe yarayan Helyoskop â- letinin yanımdaki alöminyom kol- dolabına ka- dar koşuyor ve çekmecesinin gö- zünden kırmızı aşk dinamometre- çö- dir. artık her şey bitti, Tomayan doğru düşünüyordu. Bu fıktı. Fakat fenabir tesadüfle bern | hastalandım. Terli terli — su içmiş ve midemi üşütmüştüm. Bu —bana bir ay yatakta uzanarak her şeyden uzak tedavi edilmeme patladı. Bu müddet zarfında ne olduğundan da- hi bana bahsetmediler, Afiyetim yerine geldiği zaman bir ay zarfında ne olup bittiğini öğren- | Birdenbire bütün mek merakından çatlıyordum. Ziya- | dı. retime Reştuni geldi. — ÂArtiık dedim. Çok iyiyim, Bel- ki cumartesi günü idare merkezine geleceğim, Bana şu bir ay zarfında olup bitenleri anlatmaz mısın? yIZ. — Hemen hemen, dedi. Mühim| — Nasıl? bir şey olmadı. Yalnız komite harp plânını tanzim etti. Harekâtı aske- riyenin vaziyetini de tesbit — ettik. Bir miktar cephaneye ihtiyaç var. Bunu Ropen Cevahirciyan yoluyla temin için teşebbüse — girdik Bazı kariyeler ermenileri Hınçaklara da- hil olmamak inadındadırlar. Bunları da toplayabilmek için Karabet To- mayan ile varz Mardiros ve Kaya- yan bir seyahate çıktılar. Henüz ko- miteye mesai neticeleri — hakkında malümat gelmedi. Ben vekâleten u- | T- muru tedvir ediyorum. Şubelerden bin türlü şikâyet mek- tupları alryorum. Hınçakların, Hın çak olmıyan ermenilere karşı zulm ile muamele ettikleri — anlaşılıyor. Halbuki cebren ermenileri teşekkü- lümüze almakta bir mana yoktur. — Evet, ama, ne bakmamız gerektir. almca her işi Reştuni bu hükmüme itiraz etme- mişti. Hakikaten Ropen Cevahirci: yan teykif edilmişse bir müddet son "a da bizler ele geçecektik demekti. — Teşkilâtın nereden haberi var? — Sinekrim muhtarım yanınday:- 'çen duymuş. (Ceridei Mehakim) a- İmda çıkan gazetenin 695 inci nu- marasında Ropenin tevkif olunup adliyeye tevdi edildiği yazılı imiş. — E, ne duruyoruz? Bu ciheti sür itle tahkik etmemiz lâzım! — Önce bu gazeteyi buldurmalı- — (Matbaai Amire) yoluyla. Ce- ridei Mehakim orada basılır. Eğer hakıikaten Röpen Cevahirciyan tev- kif edilmişse — başımızın çaresine çok mühimdi. Gazetelerin hiçbirinde bir tek malümat yoktu. man getirilen —gazetelerde aradık. Belki hükümet bu işin şayi olması- nı istemiyordu ve gazeteleri yazmaktan menetmişti. Her şey var- Zaten henüz Andon Reştuni Mat- baai Amireye tezkereyi postaya ver? meden Tomayan ve Kayayan geldi- ler. Bunlar da bu dedikoduyu haber bırakıp — Merzifona dönmüşler ve derhal bize gelmişler- di. Gece hiç uyku uyumadıkları göz yorum, . dilecek.. . teşkilâta yayıl-| luyor. vasıtayla? zılı: tt.,, İş ciddiydi. Ve Muntaza- | fiyecek.. kaya kadar bunu viyorsun... — Alfo, vaz geçl. .« — Kazanan numralar öğle üs- tü şimali garbi radyosuyla ilân e- Bay Linç bu sözleri söyledik- ten sonra eğiliyor, sağ ayağının üstündeki parlak bir düğmeye bar sarak ayakkabısının düğmesinde takılı atomu tahrik ediyor. Kuru bir seş işidiliyor ve Uta- ridli adam sür'atle gözden kaybo- Aercbus beni nişanlımın evine doğru götürüyor. Semanin maviliği üstünde mu- azzam ve sarı harflerle şunlar ya- Miting “Lüks teneflüs havası Üzerine yeni konulan gümrük resmine karşı seyyareler arası bir toplan- “Penomatik ittihadı fahri reisi profesör Hilir - Tilir nutuk söy- “Zühre stadyomunda Üüç daki- başlıyor,,, Bir kaç saniye sonra nişanlımın odasında idim. Alfo - nişanlımın ismi - boynuma sarılarak: — EKhnik, knik diye bağrıyor, beni bugün dünden daha az se- saçma — söylemekten Onu bürnünun tepesinden öpü- yor ve hafifçe kollarının arasın- zerken; — Nefes alma, diyor, ve son- ra dinamometrenin soğuk plâtin iğnesini göğsüme doğru yaklaştı- rıyor.. Dinamometrenin ibresi derhal 100 rakamını gösteriyor. 100 de* rece, aşkın en büyük derecesidir. — Görüyor musun? diye bağ- rıyorum, bugünden itibaren böy- le mânasız lâflarla ve itimatsız- lıkla rahatsız etmeni menederim!, Aksi takdirde mes'uliyet kabul etmem, Eğer bir gün hakikaten seni daha az sevmeğe başlayacak olursam emin ol ki bu, şu Allahın cezası âletin yüzünden olacak - tir, . Alfo bana aşk dolü gözlerle ba- | kıyor. Siyah gözlerindeki parıltı dünyanın bütün dinamometrele- rinde daha beliğ!.. — Affet benil. « Üzerinde dövme şekiller bulu- nan ellerini uzatryor ve saçlarımı okşuyor.; « « " " n — n * l' Benim dairem, apartımanın al- tı yüz sekizinci katında bulunu- yor. Bütün - duvarları camdan, müuazzam bir salon., İçinde bin bir âlet var. Demir âletlerle bu- rası apartımandan — ziyade — bir fiziko - şimi lâboratuvarına ben- ziyor. Ağzımı açmış, dişlerimden biri ni doldurmağa hazırlanıyordum. Salonun dibinden kuru bir ses duyuluyor: Suat Derviş yumlar piyangosunun büyük ik- ramiyesi 7777777 numaraya isa- bet etti.. Pa, pa, pa.. Bu numara- run talihli sahibinin Üültra viyole telgrafla adresini bildirmesini Ti- ca ederiz.. Kazandığı üç kilo | teleplozm kendisine derhal gön- | derilecektir. Pa, pa, pa... — Yeleğimin küçük ceplerini araştırıyor ve piyango biletimi bu 4 luyorum. , Ne saadet! Numaram 77777771 L D " . İ " " — Söyle bakalrm Alfo, karşın- da tecessüim ettirmek istediğin kimin ruhu?, — Her halde ebediyete intikal edeli çok zaman geçmiş olan biri- sini isterim, Bir müddet duşhmıyor ve sonra yüz neş'e ile aydınlanıyor .. — Ne var? diye soruyorum. — Biliyor musun Enik? Ben dün Septafanda bir konferans din ledim.. Konferansın mevzuu be- şeriyet tarihinde büyük dehalar- dr, Konferansta ismi geçenler a« ; rasında elektrik âletlerinin muci- | di Tomas Edison da vardı. Ne dersin? Onu şuraya çağırıp ta baş ucumdaki küçük elektrik Tâmbas — | sını tamir ettirsek nasil olur?, | — Aferin, Alfo, daima böyle | güzel şeyler bulursun.; Masanın üstünde duran mah- rutt kutuyu alryorum. İçi ağzına kadar teleplazm ile dolu... Bu kus — tuyu odanın ortasına koyuyor ve kapağını hafifçe oynatmağa baş- | İryorum.. —— 4, Sonra üç kere bağrıyomm — Tomas Edison çık!.. Tomas Edison çık! Tomas Edison çık!., Mahruti kutunun parafinli ve dar kapağından kalın ve mavi bir | duman çıkmağa başlıyor. Bu du- | man odanın içine dağılryor ve bir bulut teşkil ediyor. Bu bulutun içinden de büyük bir insan kafas | sr çıkıyor ve bu insan gitgide vü- cud buluyor. Matruş bir adam...; Ağzında da piposu var... Bu tarihi ruh tatlılıkla: kendiyle mücadele ediyordu. — Maiyetimde bulunan adam- ların bana karşı isyan ettikleri. ni söylemiştim monsenyör.. Ön- lar kendilerine bir başka reis seçtiler.. Bu adam da başka bi- rinin emrinde bir heykelden baş- ka bir şey değildir. Onların bu. lundukları yer, Tiryesteden Ro- vigoya kadar giden Alp silsilesi- dir, Venediği bir daire halinde muhasara etmiş gibidirler. Dandolo hayretle bağırdı: — Sen bunları nereden öğren- t ldin Va " — Tesadüflerle... Fakat takip etmekten de bir dakika geri kal. madım.. Oralarda dolaşan bütün haydutlatrı tanryorum. Hesapla- rımda yanılmıyorsam bugün iki “ binden fazla bir kuvvet bu ada- *amn elindedir. — Dehşetli bir kuvvet!. — Başlarında bulunan bir a- dam şayanı hayret bir adamdır. Zapt ve rabttan eser bulunmıyan bu vahşi mahlükları üç ay gibi kısa bir zaman içinde yabana a. tılamıyacak bir kuvvet haline ge- tirmiştir. — Üçay mı?, — Evet moönsenyör.. Sonra bu adamın konuşma — kabiliyetini man yalnız ağzı değil, vücudu” nun da konuştuğunu sanırsınız. Karşısındakileri, taş bile olsalar, bir an içinde muma çevirir. A.- damlar tavucunun içinde yalnız diliyle tutuyor deyebilirim. On- lara istiklâlden, hürriyetten, mu- harebeden, kandan, hücumdan bahsedip duruyar. — Adı ne bu adamın?. Sen bu ifşaatınla hakikaten cumhuriye- te büyük bir hizmette — bulun- muş oluüyorsun. — Acele etmeyin.. İsmini de söyliyeceğim monsenyör. Önce bu dehşetli çete reisinin takip ettiği plândan bahsedeyim.. Ben buna bir tesadüf eseri, dinleye- rek vâkıf oldum, Bir plân dahi. Tinde çalışıyorlar. Faraza bir reis lâalettayin bir prens veya dük- ten bir kaç bin ekü bir haraç vur- dumu bunu götürüp hazine de- dikleri bir yere bırrakıyor. Maal- esef hazinelerinin nerede — bu- lunduğunu öğrenemedim. Emir. lerinde bir çok gemiler de var... Büu adamın bahren bu vasıtalarla ne yapmak istediğini tahmin e- dersiniz?. " Dandolo titredi. Ö i — Şüphe yok ki Venediği ele geçirmek istiyor. Kendinizi ko- » ü Bi gğ Günl Kardinal elân yalvarıyordu: — AÂf, merhamet.. Bana biraz ümit veriniz|, . Çete reisleri ,Rolanın bir işa- reti üzerine zındana çıkıp gitti- leri. Kendisi de, Bambo mülevves başını elleri içinde sıkarak yer- den yere atarken çıkıp — gitti. Kapıyı ağır bir uğultu ile kapa- dı.. Bambo koyu bir karanlık i- çinde kaldı. Rolanı görmek için vaktiyle Venedik zındanlarına indiği günü hatırladı. O zaman, onun karanlıklar içinde inlediği- ni görerek ne kadar da sevin- mişti, Zındanın kapısına hücum etti. Rolan gibi, tırnaklariyle kapıyı tırmalamıya başladı. Sonra taka- ti kesilerek yere yuvarlardı ve bayıldı.. Ğİ e SANDRİGO Rolan, zındanm kapısını şid- detle kapayarak uzaklaştı. Zın- danın mukabil cihetinde bulunan bir yere girdi. Burası dar bir odaydı. İçeride, biraz evvel ta* nıdığımız altı çete relisi vardı, Odanın duvarlarından biri, bir Sij : dolap kapağı gibi yarı açıktıa ,, Kendisini, yüz yahut ili yüz Pa Kot F APÇER N BF L L |İcap eder yerlere emirler — verdim. |lerinden belliydi. dan siyriliyorüm. — Pa, pa, pa!. Burası Ütarid| — Ne istiyorsunz? diye soru- Yalnız dün akşam fena bir haber (Devamı var) — Hayır, aşkının bir derece in- | radyosu.. Pa, pa, pa.. İşsiz med- (Lütfen sayfayı çeviriniz) # 192 KAHRAMAN HAYDUD v KAHRAMAN HAYDUD 189 Haydut sustu. İşlemek üzere — sormayın?. — Müsterih ol.. Arkadaşların — Buraya bir çok sandık istif edil- bulunduğu cinayetin büyüklü- — Nasıl?, elan Foskari, Altiyeri ve Dando- — mişti... ğünü takdir ediyor ve kendi — Konuşmıya Dbaşladığı za- lonun da sıraları gelecek.. Rolan: — Benim Venediğe dönmem lâzım geliyor, dedi, Siz de gelip beni orada bulacaksınız.. Konu- şacaklarımızı da orada konuşu- ruz., Son seferin hasılatı ne?, Haydutlardan biri cevap ver- di * K TİRÇI — 3000 ekü... ' İkincisi ilâve etti: — 10000 ekü.. Bir üçüncüsü de: — 7000 ekü! dedi.. Altı çete teisinin son seferde elde ettikleri hasılât mecmuunun 42000 ekü olduğu anlaşılmıştı. Rolan bir saniye düşündük- ten sonra emretti: — Venediğe benim için yirmi bin ekü getirin.. Gemide bize bu kâadar bir para lâzım olacak.. Bu rakam yeter de sanırım.. Rolan, haydutlarla bir çeyrek saat kadar konüştu, Çete reisle- İ rinin, kendilerine baş reis seç- tikleri bu adama karşı derin bir | muhabbetleri olduğu anlaşılryor« du, #L | Rolan bu — konuşmalardan Bonra atına atlayarak sarp ya' maçlardan sür'atle indi. Mester 'yolunu takip ederek oraya gece basarken vardı «

Bu sayıdan diğer sayfalar: