Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TTT7 aai KEL o risir Si aa Bake 5ae A A, l t K di — aç L dae — Haber'in tarihi Romanmı: 31 Yazan: İikimim Abtal Murat, askerin önünde olduğu halde tahta kılıçla yapmadık kahramanlık kalmadı Geyikli baba bir geyiğe süvar ol. duğu ve elinde yüz elli liyor (1) sikletinde bir kıltınç bulunduğu hal- de ordu ile beraber Bursa önünde harbetmiş, abdal Murad elinde üç ok (2) ve elinde tahtadan mamul bir kılıçtan başka silâh olmadığı halde pek büyük yararlıklar ibraz, Abdal Musa da pamukla yanmış kö- mür tutarak şu suretle hilm ve kuv. vete acib bir nişane göstermişstir. İranilasıl olan Geyik baba (Hoy da doğmuş ve şeyh İlyastan akli- seim ilmetmişti. Sultan Oszman zamanında zühdü takvasiyle kesbi iştihar eylemiş o- Jan mumaileyh Keşiş dağı orman- larmda geyiklerle imrarı hayat ey- ler ve gultan Orhanm — davetiyle Bursaya inerdi, “Rivayete nazaran bir gün yine bir geyiğe binmiş olduğu ve omuzun . da taşıdığı bir çımar dalı kökü gibi kaviyyen toessüs, dalları gibi te - vessü, irtifar gibi ilâyr gan ve şev- ket eyliyecek olan devleti Osmani- yenin azametine alâmet olmak üze- re sarayın bahçesine dikmişti. Bursada vukubuülan muteaddîdı hariklerde sultan Orhanm sarayıy. la mukaddes olan bu çınar da yan- mıiştır. ' Sultan Orhan tarafından memur edilen Abdal Murad, askerin önün-. de olduğu halde geyik babanın kılı- et sikletinden aşağı kalmıyan tahta klıçla dera etmedik kahramanlık bırakmadı. Bu kılrçla düşmanlar ve o aralık memlekette türemiş olan cesim yı- lanlarla mücadelelerde bulundu. Geyik Baba Osmanlıların Senjorj weyahut Hidrolanıdır.,, Hammer Osmanlı tarihine ve bil. hassa Orhanm saltanat devrine gi- ren ve büyük tezahürler gösteren bu meşayih ve abdal ve babalardan muhtelif eserleri tetkik etmek Üze- re bahsediyor. Romanımızm cereyanı sırasında da görülecek bu tipler hakkında bir aza oetraflıca malümat edinebilmek için bu izahata kısaca göz gezdire- | “Dervişler eski manasma olan meşayihin emir ve iradeleri tahtm- dadır. Zaviyeneşin olanlara zahid ve dervişanın ikametgâhlarına tek. ke denir. İbadetleriyle kesbi iştihar eyli - 'yen zahidlere baba, dede, abdal isim leri verilmiştir. Kürelarzda her zaman muayyen miktarda evliyaullah bulunmak bu tarikatlerin ilikadatmdandır. DA İHİAİBLERİİN H ısııımııı—nxmıım—ıı —mekten hali kalmamıştı. Ayni zamanda berhayat olarak hiçbir sebeble kırktan ziyade abdal bulunamaz. Birinin vefatmda yerine tercihan meczubinden bir diğerinin intihabı âdettir. Bunların âzâsı memaliki islâmiye- ye yayılmış mecaninden müteşekkil ufak bir cumhuriyettir. Abdal Muradla Abdal Musa sul - tan Orhan zamanı müntehiplerin- dendiler. ;Sultan Orhanın silâh rüfekasın - dan İleri hoca saray civarında bir cami şeyh Üdebalinin kainbiraderi bir tekke, sultân Orhanla Muradı evvelin en namdar generallerinden lala Şahinde bir medrese bina et . mişlerdi. Sultan orhan lala Şahine bir sefe- rin ganalmini kâmilen vaadetmiş ve | bunun kesreti bilâhare mucibi ne - dameti olmuştu. Meselâ Taceddini Kürevinin ve - rilen bir şeyin isairdadı caiz olma- dığına dair vaki olan itirazı üzeri. | ne efendisine hoş görünmek için lala Şahin bu ganaimin bir kısmıyla bir medrese vücuda getirdi. Bursa derunu ve Keşişdağı civar- larr erbabı hasenattan olan salâtin ve ahalinin büyük masraflar ihtiya- riyle inşa ettirdikleri cevami ve me- daris, tekâya ve türbelerle tezyin olundu. Keşişdağımm muhteşem letafeti o güzel vadilere cenabı hakka iba- det edenleri her zamanlar celbet . Bizans hükümetinin hengâmı şev- ketinde şehrin kalabalığından usa- narak münzeviyane bir ömür sür- meği arzu eyliyen ruhban tarihen kesbi iştihar eyliyen bu mahallere firar ederlerdi. Rum imparatorları bile bunlarm duaları sayesinde bir varise nail ol. mak veyahut islâmlara karşı ede- cekleri muharebatta ihrazı galebe eylemek ümidiyle bizzat ziyaretle- rine tenezzül etmekten çekinmezler- di. Keşişdağı payelerinde bina edi - len tekkelerin, zaviyelerin derviş - leri rum tariki dünyaları yerine ka, im oldu. Dervişlerin muhtaç oldukları sü- künete bu vadilerde mukavemet mümkün olmıyan bir cazibe mevcut olduğundan Keşiş dağınm az bir za- manda mevcut serin ve lâtif gölge- likleri ve yamaçlardan aşağı dolana dolana inen suların kenarları tahar- ' hikâyelerini, rii tulâat eyliyen ulema ve şuara İ- le doldu. Osmanlıların birinci guarasmdan ' olan Muğla şeyhi orada Hüsrev ve Şirin, Hayali ve Deli Birader nam | şuaradan birinci kaside ve mersi . yelerini ve ikincisi de şehvetengiz Hüsrev usul, nağme diğer bir hayali ilâhiyata dair e - serlerini bu mevakii lâtifede tahrir ve telif ettikleri gibi Ali de tabia- tin ulvi olan ahengini takliden hü- mayunnameyi burada tercöme et -| mişlerdir. Sultan Emir Veli namiyle göh - retyab olan Buharalı Şeyh Şem . seddin Mehmet Bin Alinin türbesi mevcut olduğundan Keşiş dağı lle' civarı islâmlarca muhteremdir. Bü türbeyi ihtiva eyliyen ve şeh- rin bir mahallesine namını veren ce- sim ve güzel cami, zuhur eden harik lerde ekseriya yanmışken dalma sa- lâtin taraflarından tekrar bina e - dilmiştir. Bahsettiğimiz bütün bu uülema, şuara, hayatlarında sakin oldukları' bu dağın eteğinde medfundurlar. Dünyadaki vazifelerini ikmal ile terkihayat eyliyen bu meşahirin â- sarı devlet Osmaniyenin ve lisanı Oszmaninin mahv ve inkırazından sonra bile bakidir. Birçok zaman salâtini Osmaniye , nin makarrı idareleri olan Bursada salâtini müşarünileyhten Osman, Orhan, Bayezid, Muradı evvel, Mu- | radı sani, Mehmedi evvel biraderle- ri, evlâtları, zevceleri İle gayet mü- kellef türbelerde medfundurlar. Bu altı padişahım (bunlardan Ü- çüne hayatlarımda Emir denilmişse de vefatlarından sonra kendilerine sultan unvanı verilmişlir) türbeleri civarmda birader ve ahfadlarından :yı'rmi altı prensin türbeleri mev - «cuttur. Devleti Osmaniyenin ilk — vüzera ve beylerbeylerinden Çandarlı ile , Timurtaşın vüzerayı saire ve kuz. zattan müverrih Aziz efendi ve Kıb- rıs ceziresi fatihi Kocamustafapa - şanım Ve miktarları beş yüze karib olan vüzera, meşayih, muallimin, |sSuara, etibba ile musikişinasanın kabirlerini muhtevidir. Bursa civarmın letafeti, mahsulâ- t smaiye ve tabiiyesi, kaplıcaları, en başlıcaları Pmarbaşı, Akçağlıyan, Mir Ali Şir namlariyle maruf Ko - şiş dağından çağlıyanlar teşkil ede- rek nüzul eyliyen müteaddid ber . rak dereleri, nefis üzüm, dut, kirk sekiz çeşit armud, kaysı, kiraz, ba- zıları kırk dirhem sikletinde kesta- neleri, ipeği, yünü, deniz köpüğü, işlenteli ipek kumaşları, muslin ka- difeleri ile de meşhurdur. Bursa gehrinin başlıca göhreti İs- tanbulun fethine kadar devleti Os - maniyenin payitahtr olmasından ve bu kadar meşahirin merkadlerini ihtiva eylemesinden ileri gelmiştir. (Devamı var) Laatdi Yaı-ım /kilo sıkletinde bir ye- ıln vahidikıyasisi, (2) 1.188 tulünde bir mesaha va- hidikıyasisi, Çapraz eğlence : 123 4 5 G67 8 9 10 goo oU uwW A _i_ Yukardan aşağıya: f i — Zulmet, " 2 — Arabislanlı — isim AŞ 3 — Öteberi koymak için lahladan yer — namaz vakillerinden biri. * — Bir nevi paltao — Madalye 5 — Zalim — Bakmaktan emrihazır 6 — Filistinde bir dağın ismi 7 — Sanmak — Bir nota 8 — Ahşap evin dış tarafı. 9 — Döşek — Fenalık, | 10 — Zer'eden — kömür Soldari sağa! 1 — Eski bir Türk oyunu — Yeme ğe davet, 2 — Nakil vasılası — Uzuylarımız dan biri, 3 — Yumurta 4 — Su — Damarlarımızdaki mayi 5— İman 6 — Lıkır — Organ N 7—Saiy 8 — Eski bir Türk şairi 9 — Bir isim 10 —Adl —TYar " | cak bir kelime çıkabildi: | ve... ai M a — Faydasız! Ona ne söyliyebilir- siniz? — Sizin şimdi Jana olan itimadı. nızm sarsılmasında benim de mes- uliyet hissem var, Çünkü makineyi işletmemek vaadini ona sormadan size ben haber verdim. Bunu onun bilmesi ve kendisini temize çıkar- ması (âzım.,.. Ona, bozuları bu yeminin arka - smda sizin bulunduğunuzu söyliye- ceğim Mari - Frans... Sözünde dur. mamasının sebeblerini Öğrenmek hakkma maliksiniz, Çünkü onü #e- viyorsunuz,. — Onu hâlâ sevdiğime mi kani- siniz Jerar? Böyle bir şeye ihtimal veriyor musunuz? Cevab vermeksizin başını çevir - di. Bunun Üzerine Mari - Frana”el. lerini onun omuzlarıma koyarak sor du: — Demek sırf benim için Jandan vaad almağa çalıştmız? Gene be- nim için şimdi onunla konuşmağa, belki de kavga etmeğe gidiyordu - nuz. Jerar inkâra çalıştı: — Hayır. S Makul bir sebeb buîamaymca ke- keledi: —- — Bilmiyorum, Bilmiyorum. — Onu hâlâ sevmek mi? Etrafı- na felâket ve ıstırab saçan birisini kendime hayat Aarkadaşı seçmek ha? Ben bile onun bir kurbanı ol. madım mı? — Sönin saadetini İstiyordum Ma- ri » Frans, affet! — Benim saadetim! Beni iyi din- le Jerar. - Sandetimi, - ben- temiz kalbli, mütevazı, başkalarının fena- İrğını değil, iyiliğini düşünen bir a- dam yanında bulabilirim. Bundan e. minim, Jerar kızardı. Kendi kendisine bi- le itiraftan çekindiği bir ümitle tit- redi. “Mari - Frans,, ne demek isti- yordu ?,; — Anlıyamadınız mı Jerar’ Gcnç kızın, anlamak için dikkat- le baktığı gözlerinde, aşk şulesi se, zerek sevindi. Fakat ağzından an - — Mari « Frans! — Benim söylemem lâzmgoli - yormuş meğer. Seni seviyorum Je- rar. Günlerdenberi itirafmızı bekli- yordum. — Beni seviyorsunuz! Sırrrmı keş fetmiştiniz demek? — Çoktan... Seni çabuk anladım Jerar onun s&özünü kesti. Kalbini boğan bir endişe, aklına gelen ismi | söyledi: — JTan! Mari . Frans, onun arkadaşını al- datmış olmaktan cekindiğini ve dü- — Size bütün söyliyebileceğim, bu taraf- lara kimsenin yaklaşmadığını tekrardan ibarettir. Ancak, buralar tekinsiz sayıldı- gına göre, eğer, tabiat aşırı kuvvetlerin işe karıştığını kabul ederseniz... Hemen sözünü kestim: — Hayır, hayır! katiyen! Ben böyle ma- sallara inanmam, Şüphesini gösteren bir tavırla: — Ben sizin kadar kuvvetle hayır diye- miyeceğim, doğrusu.. Yaşlılarımız o kadar çok şeyler anlatıyorlar ki.. İnsanm — iste- meden aklı karışıyor... Herkes — burasının tekin olmadığını ısrarla söylüyor... — Onlar, ne dediklerini bilmiyorlar.. Hep si saçma şeyler.. Hem siz de demiyormuy- dunuz ki hergün buralarda dolaşıyordu- nuz? Peki bu kadar zaman içinde başınız- dan hiçbir vaka geçmedi mi?.. Gözleti birdenbire daha dalgınlaştı. — Hayır.. dedi. Fakat kim temin edebi- lir ki ben de, bu harabeye bu kadar bağlı olduğum halde, ruhların gazabma uğrama- dım: Yalnızım, öksüzüm.. ailem, dayana- cak bir kimsem yok.. Bütün sevdı'klerîm öl- HARARE EGOCUĞU? — 35 « müş,. Demek ki, ne iyi, ne kötü ruhların nezdinde, imtiyazir bir meykiim yok.. Şu halde benim kaderimin gıptaya değer neresi var? — Daha nice oksiızler vardır hem de, pa- şa harabesinden uzakta oldukları — halde, bahtları sizinkinden daha karadır. Dalgın dalgın: — Sahih! Her şey nisbidir!.. — Meselâ ben hiç açlık tanımadım.. , Yününü bırakmış, ellerini —mütevekkil bir tayırla, dizlerine kavuşfurmuş; gözleri uzaklara dalmıştı. Dudakları, sessizce dua ediyormuş gibi, krpırdryordu. Bir müddet sonra, ağır bir sesle: — Hayatımızdan hiç şikâyet etmiyelim, dedi. Kaderimizi küstürmekten çekinelim ki bizi daha fazla hışmına uğratmâasın! -ediyorum. Ruhlara, bu kadar Ben de felsefe yaptım: — Allah, saadeti de, felâketi de evvelden takdir etmiştir. Fakat önünde daima boyun eğmemiz lâzımgelen iradei ilâhiyenin bura- da yeri yok. Demin, harabede — yaşıyan ruhlardan ve bunların gazabına uğramış ol- maktan bahsetmiştiniz ki, ben buna itiraz comertçe atfedilen bütün kötülükleri reddediyorum. — Belki size ilişmedikleri için! — Hayır, yalnız bana ilişmedikleri için değil; bilhassa size karşı hususi bir tevec- cüh eseri gösterdikleri için!... Siz ne derse- niz deyin; fakat bunu inkâr ” ederseniz, nankörlük etmiş olursunuz.. — Bana mr teveccüh eseri göstermişler? Bunu söylerken hayretle yüzümü tetkik ediyor, alay edip etmediğimi anlamağa ça- “ Jışıyordu. Ne demek istediğimi izah ettim: | — Demin kendinize — “harabe çocuğu,, derken, tabiatin, yahut da “mafevkattabi- iye,nin size neler bahşetmiş olduğunu hiç düşünmemiştiniz, değil mi? İ[ — Böyle bir şey düşünmedim! ' — Çünkü, gözleriniz kapalı, yahut da siz görmek istemiyorsunuz.. güzelsiniz!.. fev- kalâde gözleriniz, lâle gibi teniniz, hülya dolu alnınız, baş döndürücü dudaklarınız, bütün kızları hasetle kıvrandıracak, altın gibi, dalgalr saçlarınız.. Daha — sayayım mı?.. Mini mini elleriniz, nazlı vücudunuz, Venüsü kıskandıracak biçiminiz.. Hülâsa Anadolunun köylü güzellerinden büsbütün ayrı, bambaşka bir güzelliğiniz var!... Memnun bir kahkaha salıvererek, hay- kırdı: — Hele bakınız! Genç bir kızla — konu: | şurken, iltifatlarınızda ne kadar — cömert davranıyorsunuz!.. Bereket versin, bu cö- mertliğinizden istifade edecek daha birçok hemcinslerim var.. - (Devamı var), Nakleden: F | rüstlüğünün isyan etwq , tı: A WE : — Jan hakkımda V€ _ ! lan hislerimde aldan” »4 şahst menfaatini düşt gatkâr ilim adammi Onu bir ideal uğrunda * nıyordum. Yanılmışmı: Uğradığım inkisarib birer saymağa beni M nj | yin, Hodbinliği, başk selâ bana karşı olan nız menfaatini düşünm şöhretini başkalarının sıtırabı pahasma eldt * kinmemesi... Daha Merhamet Jerar! Anlat' " y nuz ki ben sizin aşkil ” nize muhtacım! F Jerar cevab verm şünüyordu: kaç gunül* meğe, sevilmeğe hak Zalim ve kat'i hakw ! Yakmda ölecekti. Hat ölmüş sayılabilirdi. mek, ümid etmek, h hakları yoktu. — Jerar! n Mari - Frans ondaf beklemekteydi. Gallut dırarak mahzunane onâ Af zünde müthiş bir k€d | du. Ayağa kalktı. Merdt? rarla yüzünün ifadesi leşmişti, Câli bir S0& adetâ tahkir edemesîn' — Hislerinizde bir S danmışsanız ? — Jerar, böyle söy* ğilsin. Sen bana böY*E Tde mezsin. Kendine kar$i —| söylüyorsun. Ben bü lâyık değilim. Bana ” ”i le... Artık yalvarmıyor, © Jerar gene kaçamakl! vermek istedi. Fakat ? madı, Cesaretini kay?* Iemege tahammülüm K kikati istiyorsunuz değ âlâ öyleyse... Beni s€* tanberi, seni ilk gördi beri seviyorum. Ö en ehemmiyetsiz bif — , şimdi size tekrarl!ylbmh diğiniz robu tarif Cde O zamandanberi & varsınız. Ah bıısenil ı çektiğimi, kalbimle *” ettiğimi bilseniz banü ramızda Jan bulunuy?” meğe hakkım yoktü: ? — Şimdiyse? ; — Şimdiyse ha&'“wı tınıza bağlamak hakt ğilim, Böyle yapmam lur. — Niçin? evet âltY meselesi değil mi? banâ kadar paranız olmad'? le böyle söylüyorsun 1' nim hayatımı yalnız & dan ibaret gordılğü’” sunuz? —— Sizin hakkmızd& le böyle düşünmedw' İ — O halde? — Tekrar ediyo zin hayatmıza bağl9 malik değilim! y Mari - Frans bir mü li kaldı. Sonra 801’5“" — Aşkımı size ; lâ Janla son görüsm” , açsaydım cevahmız M lurdu?: * Jerar beklemediği şırdı, Kekeledi: ş — Cevabrm mı? * Bu tereddild gen$ anladığı kanaatini W' dım. Jan " vi Hîg! (Devamı tü '-' »