iü Yazan: İkimim HABER — Akşam postası ——— m men. —i— Hatıraları anlatan ve vesikalanı veren: A.K. Bir aralık arka kapıdan birinin çıkarak ahıra doğru -yürüd Sizin gi tanın başına px istiyordu. İşin sonu nereye ma ve mevki ihtirasile hare de Hınçak dava- i tahmin etmek pek budalalık sayılmazdı. — Anlıyorum, dedim. Ve # tiyordum. Bu harek Odam tevazi bir halde süslerm fevkalâde temi. saya ve Meryi Masanın üzeri ve bir kenarda şamdar me şal ve halı, dası havası sindi: Karyolama * bir r adamı durduğu içir rın Hız İ girmiş bulunuyorum, İ hip Daniye! ... irde de askeri teş* Gebiz Daniyelin emellerini ve dü - celeri şifreli bir mektupla komiteye ihtimale karşı öğleden sonra te gelen posta müvezzii Ha- fenaya varacak kanaatinden | kurtulamadım. Nihayet elim ka” asa da bu işlerin bu kadar içine Hükümetin eline | man can borcumuzu da ödiye orkusu hâkim bana. bu kadar sırlarına vâkıf ols! duktan sonra çekilmek de kolay değildir. | Bu herifler babâlarını bir zerre merha-| met duyma vuracak kadar göz leri kızısmış baldeydiler, Nereye gitsem kolları nereye gitsem onların ö“ Kafamda halâs çareleri Tabiat insanı ne kadar teselli ediyor, A- bahçeyi kaplayan çiçek (tarlaları K yürüdüğün üi görür gibi ol dum. Dikkatle baktım, Bü hademe Ava- disle rahip Daniyeldi. Bu vakit bunların ahıra gitmeleri elbet- te bir araba gezi veya bir at gezini yapmak içir. değildi, Ahır odamdan sarih bir halde görün odanın balkonu daha 'du. Yavaşça odamdan çıktım ve yandaki odaya girdim. Bu ra n çalışma odasıydı. Benim odamı di mütevazi bir (haldeydi. Darmadağınık kitapların üzerleri toz kap lamıstı, Belliki senelerce bunların kapakla rı açılmamıştı. Hattâ bir istif bile yapıl- k 70 KAHRAMAN HAYDUD üğünü, gördüm na çıkaracalumışım gibi beni tecessüse sev» kediyordu. Balkona çıktım ve bir kenar da bir n yapraklarını rahiple hizmetçisini takibe başladır. Rahip Daniyel kapıda bekledi. Aavadis kır renkte, daha fazla demir rengine ça- irücü 20 ahırdan çıkardı. Atı bir kı Rar pi Daniyel Sl be; sasladı. Önce kendimi tuttum. Rahip delirmiş miydi? Bu işi süratle ve kemali bir fırçayla atı gülmemek için 0 aat kadar meşgul oldular. Avidis! tekrar hayvanı ahıra çekti ve rahip Da tüyel de süratle manastıra girdi. İlemen balkondan çekilerek odama geçtim. Bu işten hiçbir şey anlamamıştım, Ra- hip bu atı ne diye boyamıştı? Bu surı öğrenmek | mıyordum. Yarım saat sonra Avadis o | dama geldi ve rahibin beni yemeğe bek- lediğini söyledi. Asıl çıngar şimdi kopacaktı. Fakat vazi" yeti idare ederek şu sırrı da (Öğrenmek istiyordum. Yemeğe indim. Rahip biraz düşünceli gibiydi — Rahip elendi dedim, yorgunsunuz galiba! — Hayır, dedi, Aramızda öyleleri var ki kuyuya attıkları bir taşı kirk akıllı çı — Ne gibil bu kadarcık bile» söylemiş ol- ar, Hafilçe kızardı. Bu. işin içinde bir iş vardı ama, nasıl anlıyacaktım? Yemek yerken meclisi w muminin askerlik hakkındaki kararından bahsettim. ve; — Artık, dedim, Alelâde şakavet hâdi- şelerile bu işi yürümez takdir buyurursu" imizdeki icra elemanlarını tevhit ederek muntazam bir askeri teşkilât yap- mak lâzımdır. (Devamı var) KAHRAMAN HAYDUD siper alarak | | Yazan: Konstantin Peğanıy — Merhaba, Lazar! Çitin arkasında duran Stoyno baba, öbür taraftaki asık suratlı ve bir karış sakallı aöâma hitap ediyordu. Lazar aksi suratiyle otların arkasma saklandı. Stoyno görmesini istemiyordu. — Ben selâm kabul etmiyorum. — Selâmıma neye mukabele etmiyor- sun? Allahın bize verdiği balde bu güneş beni neş'elendiriy, düğün her şey seni bi Lazar ihtiyarın sözünü bitirmesi beklemeden daha yüksek sesle bağır. dı; —Selâm kabul etmiyorum; işte oka- dar. Çitin boyunca uzun bacaklariyle ko- şarak kaçtı, Bir tâş kümesinin önünde durdu. Etrafma baktı. Ve sanki birisi- ne kızıyormuş gibi eliyle işaretler yap. mağa başladı. Bir şey söylemek için ağzımı açtı, sonda sadece dudaklarını ısırdı, Bir çocuğun uyurken çıkardığı seslerle inledi, Kendi kendine söylemek istediği kelimeleri bulamıyor. ve eliyle havada daireler çiziyordu, Birdenbire uğuşturdu. Yerin ve gökün gümüşi renkte bir line geldiği zehabı uyanmıştı. vu ile başını kaldırarak tekrar ba- ğırdız — Selâm kabul etmiyorum, diyorum size anlamıyor musunuz?. Sonra tekrar gözlerini uğuşturdu. Yoldan bir rençber geliyor, uzaktan Lazara bağırıyordu: — Hey, Lazar o buğuştuğun şeyler sinekler mi, yoksa Karafatmalar mı?. Haydi, benimle gel.. Lazar, sırtını reçbere döndü. Kolları yana düştü.. Gözleri koskocaman açıl» mıştı.. Önünde hakikaten gümüşi bir göl olup olmadığını anlamağa uğraşı- ordu, Karşıdan başka bir köylü geliyordu. Bu köylü delikanlıya yaklaştı ve ona: — Ne o Lazar, kirpiye benziyorsun,, Yan avlamağa mu hâzırlanıyorsun? dedi. Lazar ona da cevap vermedi.. Yere oturdu ve parmakların: ıslak toprağa daldırmağa başladı. İstemediği halde 71 babanın kendisini | bugünden | İ memnun değil misin? İhtiyar olduğum mak hiçten bile değildi. Böy- lece hareket ederse ecel köp- rüsünün altına tesadüf edece- ğini hesapladı. Bu plânın tatbikine 0,1510 senesi oOKâr evvelinin on ikinci günü başladı. Tevkifin. den tam ön sekiz ay sonra. Gerçi Rolan bu tarihi bil yordu. Onun aklını oynantma sı günlerini şaşırtmakla kalma- muş, iyileştikten sonrada bir türlü hesap edip işin çıkamamıştı. Elindeki kırık desti par le önce, taşları b ine yan çimento ve kireçleri gıdı. Yere düşen parçalar rer birer toplayarak aeminine yaydı. Bu Yirinci taşı yerinden oy natmak zor oldu. Tam dört ay uğraştı. Binbi can içinde İkinci taşı da oynattı. münde kurtulma ümitleri can. landıkça, par kan içinde kalmasına İrmıyor, canla başla çalışıyordu. Rolan ikinci taşı sonra çalei taşları ve ki tabakayla karşılaş- içinden çasi, bağ- Gözü ö- ikla, n oynattıktan çle kumla karışık bir tr. Bunları da ortadan kaldır ca iki büyük granit taşı görün- da, Artık bu taşla: da yerir den çikatırsa tamamiyle kanal altında bulunacaktır. Tekrar kazmıya başladı. İğri bir kip ediyordu. Hesabi- na göre bu suretle önce kanaln yatağına, sonra da sathına vasıl olabilecekti. Tecrübe etmek için kanala girdi. Artık ayakta durabilecek bir hale gelmişti. Her vuru şunda kucak kucak toprak dö- külüyordu. Bu suretile evvelce ortaya çıkan granit taşları ara. sında muntazam bir yol mey- dana çılemıştı. Rolan, döşemeye mu: de yaymayı ihmal etmiy K, şarrdâan en küçü işidince bağırmaktan, deli tak. lidi yapmaktan geri kalmıyer- du. Bilhâssa yemeğinin ceği zamanlara pek düşen toprakları azam bir şekil- dı- verile mesi de güç.. Yalnız güç deği imkânsızdı. ma çelişiyor. nde beş saat satte bir, bir çeyrek istirahat ediyor, diğer saatlerde munta- zam bir şekilde çalışıyordu. Çok zayıflamıştı. Gözleri ne gömülmüş, yanaklarında çu kurlar hasıl olmuştu. İşe başladığı zamandanberi kullandığı kırık desti parçala- rından artık hayır kalmamıştı. Bununla beraber, açtığı delik. ten işe yarayacak bir çok ş€y- ler bulmuştu; Sert çakmak taş- ları, iri ve muhtelif şekillerde çakıl taşları bu arada sayılabi- lirdi. Bir gündü.. Bir zamandanbe. ri kazdığı yerlerde toprakları düzeltmekle uğraşırken elinde- ki taştan kazması garip ve sert şeye rastladı.. Bu ne topra- ğa, ne kirece, ne de harca ben- ziyordu., Evvelce olduğu gibi bir granit taşına tesadüf ettiği. ni sanarak çalışmasını arttırdı. Fakat toprak bir türlü açıl m'yor, genişlemiyordu. Ertesi günü de ayni şeyle uğraştı müthiş hakikati anlayabildi. Bu taş diğer hücrelerde de bulu- han, kendisininkine benziyen taş yataktı.. O zaman (elâk anladı. Bu kadar çalışması ni. bayet boşuna gitmiş, hesapları kendisini başka bir zınğana çı- karmıştı.. Artık: eski kuvveti kalmamıştı. Aradan biraz man geçtikten sonra yeniden 22“ çalışmıya karar verği.. Bu hâ- dise kendisine daha senelerle çalışması icap ettiğini anlatı. yordu. Kurtulmak, güneş yüzü gör- mek, insanlar arasına katılmak imkinsızdı.. Ocağa girdi. Ke- metin altından sür'atle geçti... Büyük taşın kireçlerini kazımı- ya başladı.. Vakit vakit duru. yor, altında başka bir dünya saklıyan bu büyük taşın kalkıp kalkmıyacağını tecrübe ediyor- du, Bir hayli çalıştıktan sonra nihayet taşı kaldırabildi, B Bt delikten uzattı. İlle gördi şey kendisine korkunç bir şe. kilde bakan iki göz oldu. Rolan, dişleri arasında çak- mak taşını tutuyordu. Bunu sağ eline aldı. Kendisine bakan bu adamı öldürüp öldürmemek- te tereddüt gösteriyor, düşünü. yor ve bütün kuvvetiyle büyük taşı kaldırmıya çalşıyordu. 5 MA'IKUMLARIN ZINDANI., Rolan taş yatağı yerine bıra- karak içeriye daldı. Hayretler içinde hiç bir şey söylemeden kendisini süzen adamın önüne atıldı ve boğuk bir sesle mırri- dandı: — Kimsiniz siz? Adam birdenbire cevap vere. ÖLÜME (iş Ue a gorlaği Çeviren: Suat | rençberlerinin - ıs sklarının, tenm ötüşlerini, inek ve ökür. seslerini dirdiyor ve eri dini halde onları göremiyordü. P Gözlerinin önündeki b vi dınlığı, yüzünü okşayan rürgür ağrı vardı, Sabahları, yatı bahçeye çıktığı zaman ekranı e i bir sis tabakası altında görü” 0 Güz kapaklarını uğuşturuY9”* gön bakıyordu. Fakat görüşü güni e, daha bularıklaşıyor, dahâ der fe Kör olmak korkusu çenesini ei i söylemek istediği özleri on4 ya sağ yordu. Köylüler bu halden La ve onu deli oldu zannetmeğe lar. Lazar bekârdı.. Harbe gitmif V da başından yare e ni det bastahenede kaldı. Iyil3©* tahaneden çıkarken doktorlar bessümle ; — Kazar, demişlerdi, yari istediğin gibi bakılabilmek için kün olduğ ukadar çabuk evles gayret et.. Gözlerine iyi bak dersen kör clabilirsin. de Lazar köyüne döndü, jakat lar a tavsiyesini dinlemedi V€ ww , Yalnız kaldı ve biri ile beraber yaşamağa başladı. in kendi büyük ve pl vasiyetname ile Si im le beraber lr yanlam giz hareketlerinde bekleyen bir adam hali vardir o İşte bunun içindiz ki gi dağ Dünde ince bir file varmış gibİ zaman felâketin gelip satmış ol ie anlamış ve kendi içine çe: yedi © Halinden kimseye şikâyet © eti “di hiç kimseden yardım isti larını uzatıyor ve dalma çatık yönlü Jaşryordu. “ ri Yere oturmuş olan Lazar kendisi vi yapılacak en iyi şeylerin öydE kınlarından kaçmak olduğun vd yordu, Ona öyle geliyordu *İ pi görmiyecek olursa gözlerinin 6” tekrar yanacak ve eski haline ge si gi ti. Konuşan insanların yüzlerinde! sesi mayı görmeden, takip edemedi rini istemiyordu. dik his Lazar alnında büyük bir #ğ”” ei sediyor, fakat bu mii için ne yapacağını bilmiyor aklma ağlamak geldi. Eski bale Ka lerini hatırladı... O zamanlar Bİ” hafit gelir ve hiç bir şeyden “Şii. Başından yâralandığı zaman da” korkmamıştı.. Ona beyni taştan laşmış gibi gelmişti. - yi e Beri Dü ese tası duydu. Enişterinin aratts". di. F den tanımıştı. Başını önün“ niştesi : — Lazar, diye bağrıyorde. ğirmene gidiyorum. Sen & istemez misin?, — Hayır!, Eliyle ii işaret yaparak e” sia yakları toprak kabartılarına * du. — Yolun nihayetine kadaf nimle beraber geli, — İztemiyorum.. Arabanın sesi kadar orada kal leriyle yolun kenarındaki 5 baktı, bu Sa Be ve ora ade Ber olsu” kadar uzak du, O düşünceleri ile de m! di, Şimdi kulaklariyle tevkil aliyetle çalışıyordu. O af“ ve götülmiyen insanların Si ni duyuyordu. Sağından, taraftan kulaklarına tatl se e du. Yanındaki, küçücük otlar rinden büyük sesler geli yagi karıncaların ayak seslerini ğunu zannediyordu. Bir ar* larının şen kahkahaları. nr deyi” du, ar pi 5