UN — 1908 Ikinci k e mian Kafov da dünkü nüshada) ça, > ik üşkı böyle geçti.. Bu A öRün son aşkı oldu. ada aşağı yukarı bütün dalaşmıştı.. Seneler omuz» toplanmıştı ve kırk yaşı” , bir ihtiyar bezir bâ- ri A İarkma bile varmadı, 0 Mey ihtiyarlığın ayrıl Z da belirmeğe başlamış» aş basis, sonraları da r koli Nihayet, şu herke- A VE zay üzerinde yürüyen ph iyen garip adam mey yeme, nehir, küçük tah- | değirmen, lokanta,. Lo- tekrar mahkeme ve #yni şekilde devam eden | di Pi a çocuğun annesi 9- artık batırlamıyordu . | Haatraya bağlayan yegâne çi Şefiyle onun hâlâ bir Yan karısı idi. Hâkzim, nn durmadan dolaşan iki senede bir tesadüfen Yokantaya girdiği zaman im aştı. Mütebessim ve " kağ, tarafma doğru gitti. $ cev için harikulâde bir te, Besiyor ve pek uzun sürü- İ İkyu Yden konuştular. Politi- h , şundan bundan... yz Saki gençlik hatıralarına iy gümrük şefi çatalile lg birakarak birdenbire le; ey nireev diye söze başladı. irelim, Andreev.. emk mi? Kiminle, Emi? Helenle1.. elen? : Mükailova ile.. « Wsek sesle gülmeğe bâş- ho “Üyordu ki nerede ist ka- İİ kemali ciddiyetle; Mi dedi, bizim eski Helenle; a ilet. , İ) © âtasında Andrcev güç“ k A tüccarı, diyordu. Bay Kğ. Müdürünün kardı da bağır. k ÜN musunuz?, k öldüğünü ve Helenin *, “İdul kaldığın: bilmiyor in, bıçağını masanın üs KN İ birakıvermek sırası, ti. Hayır, bilmiyordu. Yordu, O hiç bir şey Demek böyle imiş hal. Hele, şimdi duldu. “Pey büyümüş olma- Vi On beş yaşındadır, öte- > pi bunun ne ehem- bir, akar lan ne ehem- Daş kaldı; gümrük şe- dikkatle baktı. Sonra u İ yalnır kendisiyle Beş | Bibi: aya ima bir şey değil... YE kmnış?. dedi. *k bir sesle: karar verdim., Onu a- İtibar en Gete'nin Faust'ır SLM gen maskesi de ta- * gençleşti. Dudakların eme dolaşıyordu . PL İyi ışıltı parlıyordu .. *t bile kaybolmuş gi Ker Ör bir şeydir! inin kağamaz- duruyordu, gençlik! Çeviren: Suat Derviş Bundan iki gün sonra Andrcev, Sof- yaya ihtiyar anne ve babasının hayır Guasını almağa gitti. Yalnız değişmiş değildi. Küçük bir çocuk gibi oluver- mişti. Kime rasgelse yalnız evlenece- ğinden bahsediyordu. — o haydi Allaha ısmarladık. Çok acele işim var!,. — Nereye gidiyor sunz? , — Bilmiyer musun? Yapacak pır gok işlerim var,. Bugünlerde evlenece- ğim.. Başkalarına da böyle sualler soru- yordu; — Acaba bir pudralık kaça alınır?.. — Bir pudralık mı? Hahaha! Acaba kime alacaksın?, — Ay haberiniz yok mu da kime diye soruyorsun? — Neden haberim olacakmış * baka. yım?. — Artık bekârlığa veda zamanı gel- di... — Ne demek istiyorsun?, — Açıkça konuştum ya bir kaç gü- ne kadar evleniyorum. Bir başkasına da şöyle bir şey söylü- yordu: — Acaba şu mikâh halkalarının altını kaç kırattır?, — Ay bunları kimin için satın al- din?. — Kendimle müstakbel hayat arka- kadaşım için, — Aman evleniyor musun?, — Elbette... Evet, on gün sonra Andreev evlen- mişti,, Bir kar: bir koca ve genç dene- cek yaşa yaklaşmış bu iki çocuktan mürekekp olan aile biribirine o kadar merbutu ve öyle mes'uttu ki onu gö- zünce, insanlar bir kaç zamanlık bir aileyi değil, on sekiz sene evvel teşek- kül etmiş bir yuvayı görüyoruz zanne- diyorlardı. Her dakika tatlı, konuşkan ve dik- katli olân Andreev, tanınmaz bir adam olmuştu » Onun bekâr bir ihtiyar olduğu za manki hurçınlıkları tamamiyle geçmiş- ti, Hele evlendikten bir sene sonra ken- şe İL m Yazan: İkimim Ermenistan Hınçak ihtilâl teşkilâtı muhtelif tarih lerde muhtelif ad ülmüştür. (Küçük Ermenistan Hıngakyan ihtilâl taraftarı), (Hınçak taraftarı), (Etmeni tan vilâyeti heyeti. müttelikesi), (Eski Kilisesi tar lari) , (Hınçakyan âl güruhu), genç hıristiyanlar şirke Ermeni ihtilâl komitesi, Hınçakyan ihtilâl komitesi) gibi adlarla çalışan Hım çaklar bir müddet de (Ermeni hayırper- verler şirketi) , ünvanile faaliyette bulun muşlardır. Hınçaklılar vilâyetlerden birçoğunun ad larını değiştirdikleri gibi bir aralık Erme nistan tabirini de değiştirerek (Hayistan) demişlerdi . Nizamname mucibince ilk kabul ettik- leri tahlil esası çok şayanı dikkattir. Dikran) adına yemin edilir ve Hınçak gayeleri için icabında ölümden çekinmi- yeceğire and içilirdi. Bu noktayı biraz izah etmekle ihtilâlci Ermenilerin takip et- tikleri gayeyi bariz bir şekilde anlamak mümkün olacaktır, Karadenizle Hazer deni rasında yu” karıda (Aras)ın altta (Dicle ve (Fıratlın suladığı dağlık arazi altıncı asra doğru Asmen) lerin istilâşma uğramış ve onlara çok kısa bir müddet vatan olmuştu. Asürilerin o (Osartu), Beni İsraillerin Ararat) dedikleri bu havalide (Haldi)- ler otururlardı. Bu halk o Asurilerin ve. mütcakiben Kimeriler, Silin. ve nihayet Midiyalıle- rın taarruzlarile darmadağınık olmuşlar we valanlarırı terkederek diğer milletlerle vincinden neredeyse çıldıracaktı, Her zaman evde idi. Üstünde bir pijama, ayaklarında terlikler, kolları 2- rasında çocuğu odadan solaya, şofadan balkona girip çıkıyordu, Ve onu eğlen- dirmek için o kadar güzel; —Gu,gu,zu,cu,cu,cul., yapıyordu Xi, komşuları onun hak- kında endişe beslemeğe başladılar. Hatıraları anlatan ve eikelari veren; İki Ermenistan tesis edilmişti. Küçük Ermenistan, Büyük Pohkyalmarla Arsenler altıncı asra doğ" n Haldilerlede yeni bir devlet ler şarkta kaldı. Ermeni diniyatında Haldilerin tesiri ol- du ve mabutları Haldi Ermenilere (Hayk) adıyla intikal etti. (1) İşte (Hayıstan) böyle bir tarihin mahsulü addır. Ermeniler bir müddet İranl, lâyeti halinde idare edilmişler ve uzün müddet bellerini doğrultup müstakil bir yurt tesisine muvaffak ( olamamışlardı. Ancak bir aralık (büyük Antiyoküs) ara: sı Ermenistan; Ermen , bainedanından XArtaksiyos)a Fırat OErmenistanını da XZare) ye vermiş ve bunlar Romahların müsaadesile krallık ilân etmişlerdi. Belakitler gündengüne OHdiyalılardan toprak alarak tevessüv eden iki Ermeni krallığını tedibe lüzum görmüşler, fakat, Suriyede çıkan hörp üzerine yalnız inki- yad altına slarak bırakmışlardı, Bundan sonra Ermeniler serbest (kaldılar, İki Ermenistan tesis edilmişti. Küçük Erme- ristan, büyük Ermenistan, Küçük Ermenistan bir aralık Pont kral Tığının eline geçmişti, Fakat Romahların Pontun tevessüsüne mani oldular. Bu sr rada Pastlar Midya, İran ve Babili çiğ- niyerek Fırat vadisine indiler, Ermeniler- le harbederek (Veliahd Dikranı) esir ve rehin aldılar, Partların İrafi hükümeti tesisi hakkın- daki teşebbüsleri, etrafta çıkan birer bü” yük hâdiselerin tesirile akim kaldı, O za- man Ermeniler dâha serbest kaldılar, Dik- ran memleketine döndü ve zaten veliahdi bulunduğu büyük Ermenistanın kralı ol du. Küçük Ermenistan: lâğvetti. Fapadek- yaya kadar sükümeti tevsi etti. (Büyük Dikran) adıyla bir çok o muzafferiyetler kazandı ve şimali Suriyeyi istilâ etti, Ar takyayı aldı, orada para bastırdı. Pa” yitaht olarak (Dikranökerd) i kurdu. Nihayet Romalıların elinden yakasını kurtaramadı. Ve uzun muharebelerin ne* kurdular. Er| İ du ve işte Ermeni tarihi böylece kapandı. Dikrandan mühim kral sayılamaz. Hınçakların Dikranı Ermenistanın en etmeleri sebeb ol» büyük müessisi olarak kabul tahlifi de onun adına yemine muştur. Yalnız OH: Fırat menistarı) olan nistanı ihya etmekten ibaretti, Merzilona (Zare) adının verilmesi de böyle bir tarihin icabıdır. Tomayan Karabet (Zare) (neslinden olduğunu iddia ederek vaziyete hâkim ol- muştu. Nitekim ilk müessislerinin üstün de olarak küçük Ermenistan cumhüriye- tinin rejsicumhur namzedi oluşu da bu s0 bebtendi. Görülüyor ki Hınçak ihtilâli Talasdan başlayan bir teşekküle bağlanamaz, Derevetk manastırı Hmçakyan ihtilâ- linin çok mühim safahatının geçtiği yer dir. Buranın rahibi Daniyel sdmda koyu ihtilâlci ve anarşist (o rulilu bir adamdı. Daniyel ihtilâlin din kisvesi altında pro pagandasını yapmakla kalmamış, bir ta- raftan da iktilâlcilerin icra memurlarını sevk ve idare ederek birçok vekaytin amili olmuştur. (Devamı var) (1) Yazımızla alâkası az olmasına rağ- men burada bir noktayı o ekemmiyetine binaen kaydetmek isteriz. (Hayk) (Hak di) kelimesinden alınmış (Osasto) mabu- du değildir. (Hayk) kelimesi (Ağayak) kelimesinden çok ufak bir istikale ile mey- dana gelmiştir. (Ağayak) (büylk şeytan) manasına bir Türk kelimesi ve Tü bududur. Ermenilerin küçük Asyaya Mirlirie den önce diniyalın da /(Ağıyak) mabudu sardır. Müverriklerin (Haldi) o kelimesinden değişme olduğunu (söyledikleri (Hayk) böylece bir fetkiksizlikten doğma ( ferih kalasına uğramış bulunuyor. Ermenile rin diniyatı lamömile Türk odiniyalına.. di çocuğunun babası clduğu zaman se- 3 —SON— ticesinde (Pompe)! ordusuna mağlüp ol" Bağlıdır. 64 KAHRAMAN HAYDUD KAHRAMAN HAYDUD 61 pek benziyen bir kız çocuğu için ayırmış, burada, bu yav. suyu ibtimamla muhafaza eği- yordu. Emperya acabâ Rolahu Unut muş muydu?, Bambonun teşviki ve s- kançlığının esiri olarak işledi- ği cinayetten acaba nadim ol. muş muydu?, Eylül ayının hazin bir ak- Şümıydı... Leonor, evin idaresi hakkında hizmetçilere (o lâzım gelen emirleri verdikten sonra babasma yaklaştı. Elini uza- tarak; — Akşamlar haprolsun ba- ba, dedi. Dandolo kızının elini tuta. rak: — Biraz dur kızım! dedi.. Seninle konuşmak istiyorum. . Leonor babasının yanına © turdu, Hiç bir merak eteri göstermeden dinlemiye başla- dı... Dudaklarında en küçük bir tebessiim görülmemesine rağ- men güzelliğini hâlâ muhafaza ediyordu. Üç sene içinde oc vinden ayrıldığı bemen hemen görülmemişti. Evden çıkmı- yor, o pek sevdiği fakirleri bi. İe ziyaret edemiyordu. Dandolo: — Ellerin ne kadar da soğuk yavrum?. diye sordu., Leonor ağır cevap verdi: — Bu sene eylül çok soğuk geçiyor... Derin birsüküt başladı. Leonor, cevap Vermek için sual bekliyordu.. Dandolo birdenbire: — Şimdi ne düşünüyorum bitiyor musun? diye sordu. — Bilmem beba., Bana söy- leyeceğinizi bekliysrum,. — Senin artık iyrmi yaşma bastığını düşünüyordum. .. Leonor cevap vermedi.. Dandolo ayağa kâlktı.. El- lerini arkasına koyarak her zaman yaptığı gibi gezinmiye başladı ve sözüne devam etti; — Yirmi sene.. Artık bu ço. cukluk zamanının çoktan geçti- ğine işarettir, Leonor birdenbire babasını sözünü kesti: — Sizinle, Altiyeriyle evlen- mem meselesini uzun uzadıya münakaşa etmiştik. Elbette hatırlarsınız. .Sanırsam şimdi de ondan bahsetmek istiyorsu muz.. Alâ İstediğiniz gibi ya- pahm.. Benim gerçliğimi ve çocukluğumu bir tarafa bıraka” İm. Artık benim için ne genç- Tik, ne de ihtiyarlık mevzuu bahsolabilir. Meseleyi sadece sizin menfaatiniz bakımından Rolan ranme doğru koştu, elini yakaladı.. Ateşli bir ses. le: — Mukaddes ve muazzez 6- Tunuz efendim.. Herkesin yüz çevirdiği benim gibi bir mah- pusu görmek lütfunu esirgeme- miş olmanızdan dolayı size na- sıl teşekkür edeceğimi bile- mem.. dedi. . Rahip cevap verdi: — Oğlum, bu teşekkürü ba- na değil, Allaha etmelisin. “— Allaha mı? Onu hele bir tarafa bırakınız. Acaba © nerede? Sizden rica ederim, muhterem rahip, benim için muazzez ve mukaddes olabile. cek başka kimler olabilirse ba- na onları söyleyiniz. Rahip bağırdı: — Betbaht! Demek sen Alla- kımı inkâr edebilecek kadar çıl. dırmışsın!, Rolan dişlerini gıcırdattı ve: — O benimle meşgul olmu- yor ki ben de onunla meşgul o- layım.. Eğer siz bir insan, göğ- sünde bir kalb çarpan bir in- sansanız cevap veriniz!. Rahip garip bir istihza ile <evap verdi; — Bu suretle, kederleriniz. den bahsederek sizi biraz daha mı kederlendirelim?, — Ben bunlarla kardeş ok muş gibiyim, Bu mezatda ây- lardan beri bekliyorum. İnsan- ların âdaletinden istimdad ede. rek başimı taştan taşa vurdum. Bekledim, ağladım, bağırdım... Cevap yerine duvarlardan ken- di sesimi duydum. Rahip cevap verdi: z — Hakikaten büyük bir a zap geçirdiğinizi görüyorum. Relan rahibin önünde diz çöktü, Hıçkıra hıçkıra ağlaya rak; — Belki bana siz merhamet edersiniz, dedi, Günler ve ay- Jardanberi, hiç bir sorguya çe- kilmeden dört duvar arasına kapatılmış bulunuyorum. Bura da diridiri gömülü kalmanın ne demek olduğunu bik mezsini.. Babanızın, ânnenizin nihayet sizi sevenlerin bir kaç adım arkâ- nızda, belki de şu duvarlar ar. kasında kanlı göz yaşları dök- tüklerini tasavur ediniz.. Rolar şimdi yavaş yavaş söy. Tüyordu. Adeta mırıldanıyor- du: —Asıl beni korkutan şeyin ne olduğunu biliyor musunuz? Beni dinlemek istememeleri .. Beni bir dinleseler, meclisin huzuruna bir çıkabilsem.. Sonra şiddetli bir titreme ile