#Maber'in tarihi Romanı: 32 Jan tahtını ve tacını Yıldırım Bayezide Hünkâr, Ali Paşanın bu'teğbirini beğen: mişti, Fühakika İstanbul muhssarasını kaldırmak için Bizanslılar her türlü tekli. fa razı olacaklardı. AL Paşa bu yeni vazifeyi telâkki ede- rek bir buşuk saat evvel ölüm raşelerile girdiği hünkâr huzurundan güzel Maryası na kavuşmak ihtimallerini de çoğaltarak şadan, mesrur ve ney'eli çıkıyordu. Burada kısacn bir tarih hüdisesini İk. mal etmemiz lâzımdır. Yaldırım vo puşa- am baremine geçebilmek ve döner entri- kaları takip edebilmek için bu büyük ta- rih vakasmı anlatmak icap ediyor. Hammer tarihinin birinci cildinden ay- nen alıyoruz. Sayfa 347: “Silivri şehrini Janm yedinden almak arrnsunds olan Bayezit mumaileyhi am. İstanbulda ieray hükümet etmekte idi.,, Ba suretle Ali Paşa çevirdiği desisrie rile İstanbul muhasarasını kaldırmiş ve “Paytahlanı çevirdiği hud'alar sayesinde bir tahribi muhakkaktan kurtarmış, Jan Polooleg tahtını ve tacını Yıldırım Bayezide medyundu. Al Paşa, tekrar hilnkârm teveccühünü kazanabilmek için onu bir içki masasında ziyaret ederek müjdesini verdi: — Şevketlâ hünkürm, Jan kulun sene- Yİ on bin düka altunu tediyeyi kabul etti. Yeniden bir kilise eamil şerife tahvil! kılmdı ve bir kadı ikamesi kabul oluns- rak bu kadı İstanbula izam olundu. (2) İskân olunacak Türkmenlerin sevkine baş İnadı! Hünkâr haykırdı: ieniniz. Üç gün üç gece şenlik ya- , »ini talep ve istihsal etmişlerdi. Deran - delte bir mahkeme ihdas ile bir kadı Men, me ve şehrin bir varuşuna Türkmenleri kkâz ettirmek Sallan Muradı Evvelin oğluna nasip oldu.,, Hammer, elli 1 - Sayfa 349 Bir taraftan Timurtaş Kengri şehrini aldı. “Mer ikisi de Kızılırmağa dökülen Şirin suyu ile Aewu aralammdaki kadim Paklagenya krallarmn makarnı idaresi olam bu şehir Milâdin dördüncü asrından itibaren bütün bu havalinin paytahâı ol- maşa. Kengrinin “zaptını müteakip Divrik, Darende, Bihisni, Malstya, Kemah şebir- leri de işgal olundu. Timurtaş bu kadar asırlar Bizans im. paratorluğu ile İran devletinin hududu tahliyesini teşkil eyliyen Firat nebrine kadar kemali muzsfferiyetle ilerliyordu. Harb durmuyorde. Hakikaten Hame - rin dediği gibi: "Bizans imparatorlarma bu yeni ha- karetleri ifa ve şark hristiyanlarının pa- yitahtı dahilinde İslâmiyeti Jâ eylediği ne mağrur olan Bayezld Avrupa ve As- yadaki fütuhatma devam eyledi... Fakat Ali paşa yakayı kurtarmış ve haremine dönmüş, Maryatına kavuşmuş, deli Halil etrafımdaki dedikodulara göz kulak kesilmiş, fütuhatı, devleti, harbi, her şeyi unutarak yalnız Maryacığı et- rafındaki zulmet perdesini yırtmağa has rı nefsetmişti, Bir taraftan da Yıldırım sarayma ka- panmış, Büzabete kavuşmuş, o da öl kı Ali paşa gibi her şeyi unutarak güzel karımın etrafmı saran güpbeleri araştır- maktaydı. Halbuki gerek paşanın ve gerekse hünkârm ba gayretlerine rağmen fesat ateşi sönmüş değil, belki büsbütün alev. enmiş bulunuyordu. Dük Brankoviç Eti- yenin yerine Sırbistan kralı olmak sov-| dasından vazgeçmiş değildi. Bilâkis karısı | Maryanın muvaffakıyetlerini haber aldık-| ça bu İhtimallerin hakikate yaklaştığını görerek heyecan duyuyor ve miltemadi. yen Dakaşova ile Maryaya ve onur yo- )u ile Elizabete talimat veriyordu. Dakaşovn işlerin geciktiğini görüyordu. Şimdiye kadar istediklerinin olup bitme- si lâzımdı, Ali paşa ölmeli ve Elizrbet dönmeli, oda Ozmanir orüusuna karış - malıydı. Hünkâr Yıldırımın mev'nd ece- İlini beklemek intikam almak sayt muy- dı? 'Dokaşova artık büsbütün ihtiyarlamış. İz. Kocası Miloş Kapiloviçin parşalanma- sından sonra sanki gençliğin merdivenin. den yuvarlanmış gibi yürünü gözünü ka- an ve derin çizgiler kaplamış, saçları ak Ja dolmuş, gözlerinin kenarlarında derin maxilikler toplanmış, güzel vücudu bile poraumuşta, Dokuşava Brankoviçi son ziyaretinde epeyes hırpalamıştı. — Marya Osmanlı #altanatınm tadına | kendini kaptırmış olan gerek Brankoviç. Demişti. Çünkü kâlâ Ali paşa sağdır. Halbuki bunların sağlığı ve bünkâr Yıldı. | rının kalması senin istikbalin Üzerinde de milessirdir. Ne yapıp yâpmeli ve Mar- yaya bu işin sonunu getirmesini kat'i ola- rak tebliğ etmelidir. Brankoviç de bu vaziyete üzülmüyor de ğilal. — Ama, dedi. AH paşanıı har döndüğü yok ki Dokaşava, nihayet katli Vâztmgelen tavak değil, devletli bir vezir. dir. Hem bitin dünyaya tahakküm öder Osmanlı saltanatının en gözde paşasıdır. Maryanım neticeyi almak için kendisini ölüm tehlikesine düşüreceğini zannediyor san bata edersin. Bana karım Jâzandır Dokaşava! Onsuz #ultanatm da kiymet yoktur. —— Aldığım son haberlere göre Elizabet Halile işi yoluna koyrmiş. Padişahın İs. tirya seferinde, Niğbolu zaferinde hare- minde bu iki Âşık vur patlasin yapmışlar. Bu vaziyette Elizabet artık mierimdir ve padişahm sarayında kalamaz. Biraona - ieyh hüdiselerin sonu gelmek Üzeredir Yalnız Marya vazifesini bitirmeliğir. — Hünkâr Yıldırım Bursaya (döndü Dokaşava. İstanbul meselesini da hallet tiler. Şimdi Timurtaşm ve Kumandanla. gsnm Avrupa ve Asyadaki fütuhatı devam #tmektedir. Fakat ve padişah, no paşa bu harblere iştirak etmiyorlar, Padişah sarayında, paşa konağında zevk ve sefa- hat içindedirler. Bu da beni çileden çıka- Fiyor. Karımın ne maksat uğruna olursa olsun bir Osmanlı paşasının okucağındu bulunmasına tahammül edemiyorum. — Sonu geliyor Brarkovig! Ve bu fosat ateşi Sırbistandan tâ Bursa | içerlerine kadar gittikçe hıylanan ve alâv- lenen halde bulunmisına rağmen ne padi- #uhta, ne paşada ses sede yoktur. Hünkür Yıldırım sarayında dönen hâdi- selerin haline boşuna çalışmıştı. Paşa ön Maryasının etrafını saran zulmetten hâlâ kurtulamamıştı. Yalniz bir gece garib bir hâdise, padişahım şüphelerini uwwetlen - dirmiş, gazahını arttırmış, güzel Elizabeti birdenbire gözden düşürmüştü. Padişah yine bir sefahat gecesindeydi. AN! paşa da bu gece her zamankinden çek #çmiş, her zamankinden fazla neşelenmiz, evvelkl akşam Maryasnm — tattındığı zövklerin damağında kalan *sdma kaç Yazan: Ikimim borçluydu kere bardak bardak nuş otmiş, mecliste hünkâr olduğunu bile unutmuştu. Yalnış hünkâr Yıldırım bu gece az içi- yordu. Bunun hiç kimse farkında değildi. Hünkâr slelâde fakat lüzumlu gördüğü bir hud'aya karar vermişti. Bu gece çok içmiş ve sarhoş olmuş gibi görünecek, f. kat az içerek gecenin nasıl biteceğini tetkik edecekti. Ne oluyorsa veya olmaktaysa herhal de gece oluyordu. Ali paşa da son gün- lerde saray etrafında garib hayaletler d0- laştığını hünkâra srzetmiş, onu büsbütün endişeye düşürmüştü. Bu ne cosaretti, bu ne haldi? Hiç Yıldırım gibi bir hünkârm husust hayatının seyrettiği yerde dalave- re dönebilir miydi, hem buna kim, nasi, kaç başla cenaret edebilirdi? Elizabet de keyifliydi bu gece. Bazan kocası büyük hünkârma sakilik ediyor, arada sirada kendisi do bir kadehçik çır. pıştırıyordu. Yüzüne tatlı bir pembelik yayılmıştı. Allah hakkı için bu mecliste de, Bursada da, belki cihanın dört ucun ds da bu kadar güzel, bu kadar cana ya- kın kadın olamazdı. Yıldırımın kafasmda dönüp doleşen şeyi tahmin etmek güç değildi. Yıldırım, karısı dilber Elizabetin masırm çıkmasını istiyordu. Yoksa bütün hayatı sit üst ola- cak, kimbilir ne büyük hâdiseler dağarak- tı. Yıldırım her şeyi af(fedebilirdi ama, ka din meselesinde çek hassastı. Hele bu kadın Elizabet olunca mesele” büsbütün galallaşırdı. Kaç kero Etiyenle “görüştü. Elirabetin hayatından hahsettirdi. Öğren- dikleri, öğrenmek istediğini, yani Elizabe- | tin masumiyetini teyid. ediyordu. Peki amr, Ali paşa büdrin değin, Bu İşin içinde bir orostopolluk olmasa padi- gah lhfa karışmazdı. Ateş olmaymon du- man nasl çıkardı? Meclis gittikçe hararetleniyor, srzanlar teker teker odalara sürüklenerek çekili - yor, kadınlar'daha açılıp saçıyor, cari. | yeler, odalıklar, nihayet esirler, köleler, | kendi dilleriyle daha şuh, dha açık, da) ha canlı-danalaria meclisi büsbütün gile- den çıkarıyor. İç oğlanlarınmı kırmız: Tâhurlar içinde Sakilikleri gün görmüş vezirleri hünkâr hururunda günala sokacaktı sanki! Yildırım bir aralik kendini kaybeden A- li paşayı azad etti. Paşayı evine götürür. Terken Yildir da gözlerini yumup ma- santa başında sızdı veyaknt öyle görün- di, Eğleneo bitti. Sazlar kesildi, dağıldılar. Haremde hazırlık arttı, Hütkâr bir içek çarşaf Üzerinde gönuma nakledildi. Fiizs. bet henüz sarhoş değildi. Tatlı bir bdş dönmesine uğramış, bir konarcığa otura- rak bu hünkâr mecilsihin porişan'ığını seyretmişti. Yahut seyreder gibi görün - mü,ş fakat kafasiyle bin bir muummdftm çıkmazı saplanmış vo dalgmlaşmaştı. Halil bu gece Elizaheti görecekti. Belki! bugüne kadar biribirine vafdli böyle bir gece geçirmemiş olacaklardı. Rizabet hem düşünceli, hem mes'uftu. Hakikaten bu detikgnlıyı seviyordu, 'hem çok seviyor « da, P hürkâra da sonsuz hürmeti vardı. sar ayaklarını serildiği bu cihangirin karı olmaktan da har duy yondu. Ama, ne yapsın, elinde değildi. Ha Bili pek eskidenberi dellee severdi. Ya Ha- MI Eğer Elizabet istese belki sini ateşe atmaktan çekinmezdi. Nete > kim son zamanlarda şöhreti korkumelaş- mişti, İliç kimse izini yakalıyamıyor, fa- kat 6 İstediği gibi at oynatıyordu. Hati, Maryarın da kuyruğundan ayrılmıyor - du, Bunu Flizabet bilmiyor değildi. Fakat Halilin Maryaya meyledeceğine İnana- mazdı, Gözleriyle görse rüya derdi, Ha- Win Marya ile münasebetini mazur gör ma, ya İilnkâr uyanırsa, açılırsa ve o- dasınt gelirse! (Devaan var) — Siz mi muayene olacaksınız madam? Kaöm kulağına fısıldadı: — Hayır kocam. İyi olacağımı söylev doktor, rica ederim. Doktor, hastaya döndü: — Galiba harp malülüsünüz? — Evet. Gözlerim yandı, Fakat bu bir şey değil! Amil derdim başımda... Beyni, min için oyulur gibi, Artık ishammül &- demiyeceğim. Kağm. doktorun kulağına fısıldadı: — Doktor. İntihar etmek istiyor! Hasta bağırdı; — Ne diyorsun? İşitmedim mi sandın? Evet kendimi öldüreceğim. Artık benden hayır yok. Kadn yalvarâr: — Doktor, rica ederim. Şu müthiş mig- veni belki geçirebilirsiniz. — Çalışacağım madam, Döktor, tatlılıkla hastayı iken etmeğe muvaffak oldu ve makineye oturttu, Makineyi işletti, Ekranda ziyadar işık yavaş yavaş belirdi. Yükseldi ve birden kayboldu. — Ne yapıyorsunuz orada? Jan döndü. Kadın onun arkısma gel - miş, merakla ekrana bakıyordu. Sordu ? — Bu nedir?” — Anlıyamazsinız madam? — Bu hat neyi gösteriyor? Sualleri kesmek için bir cevap vermek İözumunu duydu: — Bir şema. — Neden öyle birdenbire kesildi? Seven bir kadın sevkitabiisile hakikati keşif mi elmişti? Hayır, buna imkân bı. rakmamalı idi, Hakikati kimsenin öğren memesi lâzımdı. — Rica ederim madam çekiliniz. Kadın yalvarıyor, öğrenmek için rar ediyordu. Ve &ektor kızür: — Beyhude vakit kaybediyorsunuz. Sİ- 2e söylenecek sözlim yok. Kadın yalvardı: — Doktor, rica eilerim, Jan iyice sinirlenmişti. Zelimanea: — Çok geç'dedi. Yüpüncak bir şey yok. Amâ duymuştu. Söylendi: Hapt yuttuğumu biliyordum, Ben - den hayir yok artık! Merhametten gözleri yaşıran Bârta - sın delâletiyie hasta ve karısı dışarı çik, tılar, Bartaz biraz sonra döndü. Kapıyı sra- bik berakarak sordu: — Bekliyen iki kişi daha var, İçeri - ayım mu? Çağrıimalarını beklemeden iki ziyaret- çi içariye girdiler. Biri; — Doktor Düren? diye sordu. — Artik ziyaret kabul etmiyorum. — Ya? Vah vah! fakat ben muayene için gelmedim saten. — Ne istiyorsunuz o halde! — Size teşekkür etmek... Jan Bayretle os baktı. — Beni tenimiyor musunuz? Martöle, Şar) Martöle... Bu İsim Jana hiçbir şey hatırlatma - mıştı, Ziyaretçi gülümsiyerek izahat verdi: — Ben komşunuzum. Üç gün evvel be- ai tedavi etmiştiniz. - Jan birden hatırladı: kapısı kadınm de Wletiyle baş ucuna gittiği sarhoş... — Evet; şimdi hatırladım. — Hazikane tedaviniz için geldim doktor! — Benimle alay mi ediyorsunuz? — Estağfürullah! Katiyyen. Benim için rahatsır oldunuz. Zahmelinişin üc- retini ödemek İstiyorum. — Bana borçlu değilsiniz. Sizi tedavi et- medim ben. Fakat şimdiki teşebbüsünüz bana elân ayılmadığınız hissini veriyor. — Merak etmeyin bugün içmedim, si- m — israr etmemenizi rica ederim. Hem #izi totmmiyorum, ziyarötinize son vere - bilirsiniz. — Doktor, beni mabcub ediyorrunuz. — Güle güle! teşekküre / Birden, müz'iç adamın bi çekti, Meçhul adam kineyi görmekle sanki zn bi hep ayl yere baky©” ve perdenin çekilmemiş Munvinine seslendi: — Baba! Kekeme, doklorün 39 rotçilere döndü: , — Beraber mh geldiniz #8 Martöle özür diledi: e — Affedersiniz. Size takdim etmeği unutur. yan”, ,. Dokter DE m SE ES İS EEE EŞE rayım: M, ; “in, yaa Si w Ne — Lütfen hurağst gidinis mundan fazla uzadı. Ni ELİŞİ İŞ Bartaz, ziya: pesna kadar götürdükt“” “- zaman Jan söylendi: pir ded y — Köker bu iki adam BE yi Ma 86 kat'iyyen içeri almıs v8 V in e ys Jan Ikboratuvara meli a sınm önüne otur Mi dâelerini yazdı, Son yg sırada takvime bakti” lu İçini çekti: “Zal BÖN “Üçüncü hasta. amk a ki intihar) üni olassk. P sl, sat 16 ya 22 Gİ ği İSLİŞAZLESK Sat satır, yordu. “Yedi gün. berk O zaman makinenin X m lemodiğini öğrenecekti 5 wv “Güim Köşk” te Da j pavyonlarn kapal! ye pi # hiçbir işik yok, Yalı gündenberi Avusturys : duğu pavyonda yek v8 çe Nolktöntal masa bas çak? ünde bir kitab var. o eytui Yarak önlinde duran bİr pavyona yerleştim. Vazifemi rshat inizi vE fen çok wöül tam. Komşuların değikedi birrat gördüğüm siyle bu keşfin bir olduğunu #81 rüyeyim mir Süratie rum.,, ölüm Şifreleme | işini pitiri2e* v inektubu bir kere 499” tetkik etti, Sonrs katla? (a koydu ve zarf göresltö Gayet mah: fon Son ekselâns geye gd Askeri istihi e Kendisine sürsile kt Bu zarfı tabi vg zarf içine koyar görecek olan 9 m. . Deklüze, i$ Mektübun giğrelesi. çakmağıyla mevles ii Jün Düran o #kgn > Uyuyordu. Bir arslk i de serin bir rüzgâr yanarak yatağında pencereyi kapı. Yataktan kalkti vara doğre yürüdü birini vardı, Hemen Duvara yaslanmı$ çinde haykırdı: — Söndürün! Meçhul adam, gibi ellerini havaya dişesi geçti. “Acer ye düşündü.