HARER — Aksam Dostum istiklâl lisesi Direktörlüğünder : 1 — İlk, orta ve lise kısımlarına yatılı ve yatısız, kiz ve erkek talebe kaydına devam olunmaktadır. 2 — İsteyenlere mektebin kayıt şartlarını bildiren tarifname parasız gönderilir, Adres: Şehzadebaşı Polis karakolu arkası .Telefon: 22534 a) İN İİ v ve bütün ıstırapları teskin ede RAHATSIZLIKARI Yanmalar, mide ağ” nları, ekşi eğritiler, Yeni Çıkan Piâklar mide ağırlığı ve ye. GRiPiİN Bayan Nadire meklerden sonra bü- , N » — Nihavent şarkı — Aşkımı bilmez misin çim amana eş geta Bilhassa bunlara karşı 11004 Oo: — Hüzam şarkı — Gezdim gezdim yoruldum ij en me iü dilen çöküntü ve a- şb gırlık, Ne işkence! Bu kat'i müessirdir. hatte, evde her zaman yanmınzda bir kaşe Nevşehirli Mısdık Mavis hallerin çaresi ve teşiri tabii olan MAZON alınız. Ayni zamanda KABIZLI.- ĞI defeder. EKŞİLİK ve YANMALARI gi dererek vücüde ferah- | bk verir, Bulundurmayı unutmayınız. Kalbi bozmaz, mideyi ve böbrekleri oy İsmine dil z. İcabında günde 3 kaşe at. Taklitlerinden sakınınız ve Gripin yerine başka bir marka verirlerse şiddetle reddediniz. alına! ) N « — Halk şarkısı — Elif çıkmış pencereden 11 o: — Halk şarkısı — Yeşil yaprak Ürgüplü Refik Başaran 11001 No: — Halk şarkısı — Hacılar köy * — Halk şarkısı — Karanfilim saksılarda Niğdeli Nurettin Şenerman 11044 No: — Niğde şarkısı — Hele yandım oğlana » — Halk şarkısı — Basdım asmanın dalma Trabzonlu Hasan Tunç TM N — Trabgon yol havası — Tüfek elmalı tüfek yeşim Trabzon oturak havası — Ey Fadime Fadime 30 senedenberi emsalsiz bir gayretle çalışarak yapmış olduğu derin tecrü belerin heticesi olarak bugün fennin en mütekâmil plâklarını imlâya muvaf KER fak olan ODEON plâk şirketinin alaturka kısmında okuyan güzide sanatkâr larımızdan bazılarının isimleri; Bayan Safiye Münir Nurettin ” Vedia Rıza H. Fahri « (o Hamiyet Yüceses Kemal Gürses İfakat Malatyalı Fahi Küçük Melâhat Refik Basaran l MYARTARAA MAZON g : i — Her turlu yanıklar, kan çıbanları, traş yaraları, memei iltihapları ve z çatlakları, koltuk altt çıbanları, dolama, akneler, çocuklarm ve büyü! İ lerin her türlü deri İltihapları. VİROZA en çabuk ve en emin bir surette tedavi eder. yi ettim. Yenisini çıkaracağından e8ki- sinin hükmü yoktur, Kuzguncuk, İcadiyo Cuüdesi No. 2 Emin kızı Süheylâ Selçuktekin Mektep kitaplarınızı VAKIT i YURDUNDAN Tederik ediniz! İm mm mn MA BURİDAN ———— — çâre bundan ibarettir. Vazifenin yalnız bir nümayişten ibaret olduğunu etrafa yaymalı, askerlerimizi geri çekmeliyiz. Üç ay sonra ise, ice hazırlanarak tek- rar hücum edebiliriz. Ah bu hücumu hazırlamak için ben memür olaydım! Fakat, başve izin beceriklili Mİ ri 2 ep vE DİN e Ge iye Geli BURİDAN — »Nereya gidiyorsun? diye Götyeye | | kabir şey işidilmiyordu. Muhasebe gidiyorsun? diye Gotyeye sordu. O da şu cevab: verdi: — Marinyiyi öldürmeğe! — Hayır, olmaz!., — İyi ama o bizim 807 Bu anda, merdivenden ayak sesleri işidildi. Kral kulak vererek: — Bırakınız, dedi. Kim olursa ol sun buraya gelsin. Şatiyon koşup kapıyı âçtı. Merdive. ae baktı ve kralın yanına gelerek; — Şevketmeab, esir olan arkadaşla- kabir şey işidilmiyordu. Muharebe hn her senyörü dört beş serseri tarafından ihata edilmiş, henüz sağlam kalan askerler de bir köşeye sıkıştırır kp toplanılmıştı. Büridan, bulunduğu yerden indi ve esirimiz değil İşidiyor musun, yemin ettim. Şimdi ar. tik, ne istersen yap!., Göotye hançerini kırdı ve parçalarını fırlatıp attı, Büridan Haşarat Yatağının ortası- Ba doğru koştu. Kralm şövalyelerinden biri, yanından geçerken Büridana bir hânçer savurdu ve delikanlıyı omüzün- dan yaraladı. Fakat bu şövalye de der- hal üzerine sıçrayan Giyomun hançeri altında can verdi. Büridan kir sıçrayışta kerevetin ü. zerine çıktı, Orada bir boru çaldı. Bu sırada kral Senyörlerinden bir goğu oklarını onun Üzerine boşalttılar, Oklar delikanın etrafında uçuştular . Büridan ikinci defa olarak borusunu öttürdü. Marin — Onu öldürünüz! Kim öldürürse servetim onundur! diye bağırdı. Yirmi kadar #enyör Büridanın bulunduğu kerevete doğru atılmak istediler. Fa - kat kerevetin etrafını sarmış olan kor- kunç çehreli bir dilenci kıtasiyle karşı” laşarak geri dönmeğe mecbur oldular. Marinyi kendisinin orada mahsur ve esir olduğunu unutmuş, hâlâ Büri. danı öldürtmeğe çalışıyordu. Büridan, borusunu üçüncü defa öttürünce Elaşa- rat yatağının her noktasında baltalar bırakıldı, hançerler yerlerine kondu, mızraklar indirildi ve gürültü sükünet buldu. Artık yaralıların inlemelerinden baş» mi?. — Hayır, mişafirimiz!., Gotye ateş saçan gözlerini havaya kaldırarak ağlamağa başladı. Büridan, tatlı bir sesle; — Gotye, dedi, babasını: kurtaraca - ğıma Mirtiye yemin ederek söz verdim. Marinyinin yanına giderek onu selâm, ladı, Sonra, rengi sararmış bir halde, biraz daha yaklaşarak başvekile şöyle dedi; zınız bana sizi af- — Serseri köpek! diye bomurdandı. Büridan bu defa sordu ; — Monsenyör, siz de kızınızr alfet- mek ister misiniz?, Marinyi: — O kaltak burada bulunmuş ulsay” dı elimle gebertirdim! diye haykırdı. Büridan devam etti; — Monsenyör, kızınız Mirtiyi bana misiniz?, Marinyi budela da: — Allah lânet etsin! diye hour » dandı; * Büridan da, şöyle mukabele etti: — Pekâlâ! Ben de onu alıyorum! iKi KRAL Muharebeden iki saat sonra, Marin- yinin karargâh ittihaz ettiği ve kızıyla Mabeli kabul ettiği evde ve ayni oda- da kral Lüi, Valuva, Şatiyon ve diğer bir kaç kişi toplanmıştı. Kral, müthiş bir yeis içinde bulu * nuyordu şiddetli bir hiddet buhranma tutulmuştu. Çok yorgun bir balde bulunan kral şimdi bendeleri: bilhassa (o Valuva nin Şu nasihatını dinliyordu; — Muhasarayı refetmek! , Kralın amcası: — Evet, şevketmeab, bu işin içinden namusumuzla çıkabilmek için yegâne hepimizin büyük itimadı vardı. diyor- Gu, Lâi Hüten tereddüt ediyordu. o Bu mağrur kral ric'at etmeye bir türlü ta- bhammül edemiyordu, Diğer taraftan ise biliyordu ki, is râr etmek müthiş bir hezimete yol aç- mak olacaktı, Serserilerin galip geldikten sonra nelere cür'et edecekleri meçkuldü! Kral, hiddetinden parmaklarını ke mirerek! — Oh! Niçin açıkta bir meydan mu harebesi olmad? Bu serserilerle göğüs göğüse muharebe etmedik? diy: mr rıldandı. — Şevketmeab, bunun açısını çıkara- cağız. Hemde müthiş bir surette im tikam alacağız. Bunu yapmak için de yegâne çare, tehdidinizi mevkii fiile koymaktır. Bin, on bin, yirmi bin çalı demeti getirtiniz. Haşarat Yatağının etrafını askerlerle kuşatacağımıza bir galı demeti kordoniyle kuşatmız, as * kerlerimizden bin kişi ayni zamanda her noktadan bu demetle ri iler, Bu kurtların hepsini karız. Fakat bu da Parisin yarısını yak mak olacaktır, Bu esir olan senyörleri- mizin Haşarat Yatağına giren iki bin askerinizin hepaini birden yakmak o Jacaktır. Eğer efendimiz emrederlerse, ben derhal lâzım gelen emirleri vere « yim. Şatyon, metanetle: — Şevketmeab, ne esir olan ârka- daşlarımar, ne de Paris şehrini böyle bir tehizeye maruz kılabilirsiniz. En loğu çare geri çekilmekliğimizdir, de: muzdan Maletruva geliyor, dedi, Kral sevinçle: — Benim kahraman Maletruvam! £- geri gir! İçeri gir! diye bağırdı: Jeofruva dö Maletruva odaya gire- zeki — İşte geldim, şevketmcab! Fakat kralıma şunu arzedeyim ki, yanımda serseri efendilerin iki murahhas Yar, ve ben de onların hayatını tekeffül et. tim.. dedi. — Bunu vaad mi ettin Maletruva? — Evet, bu iki adamın kral huzuru na çıkacaklarına dair söz verdim. — Bu sözü kime verdin Maletruva? — Kumandan Büridana şevketme- ol! Kumandan Büridan bana; “Sen « yör Maletruva, sözünüze itimadım var. dır, kralın da ülüvvucenabına emniye- tim tamdır, dedi. Şevketmeab, eğer bu suretle vaadde bulunmaklığım bir ka bahat ise, eğer efendimiz vaadimi ka” bul buyurmazsanız, gidip Büridana teslim olmağa mecburum, Maletruva geri çekilerek kollarını kavuşturup kralın cevabını beklemeğe başladı. Lül hafif beyinli, çocuk gibi her şe. ye hiddet eden bir adam idi. Fakat, kalbi fena değildi. Bu anda, yüreğinde esizler için ntülü bir şefkat vardı. Nihayet: — Namuslu bir adam daima sözünü tutmalıdır. Diye söylendi. Mademki, benim namıma söz verdin, bu murah « haslık ne kadar garip olursa olsun, ben o adamları kabul edeceğim, Maletruva, bunun Üzerine kapıya doğru yürüdü ve bir işaret etti, Serserilerin iki murahhası derhal içeri