25 Eylül 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Bot — Baş tarafı dünkü sayıda — Bea . arkra Taaaa... ta ta ta, taaa... Akkâş kalk borusunu duymadı. Taş dehlizlerde vöon von öten ayak seslerini İşitmedi. Ali, onu sarsarak uyandırma - ta çalıştı. — Hışt, Akkâş!.. Boruyu duymadın TMr Akkâş?. Kalksan a, Akkâş!, —ğl — Emine bulla, .Emine bulla huuuu.. — Huuuu!.. — Emine büllaaaa.. — Ne va gı?, — Neredesin ayci?, — Buradayım işte.. Ne va?, — Mektubun va gı.. Mektubun va.. Gözün aydın olsun., . İhtiyar kadın sevinçle kapıya atıldı; — Akkâşımdandır!. Postacıdan mektubu almca üstünü Biydi, Mıktarın evine koştu. Akkâşın Yavuklusu, miktarın kızıydı. Bahçe ka- Pisından içeri girdi. Ayşe ahırın önün- de inek sağıyordu. İ Mektubu elinde sallıyarak bağırdı: — Mektup va gi!.. Yavuklundan Mektup va.. Gözün aydın!. Kızcağız telâştan elindeki bakracı devirdi. İhtiyar kadın güldü. Ayşe u. tancından kıpkırmızı oldu. İçeri koş - tular, Anasına müjdelediler. Akkâştan Mektup geldiğini duyan konu komşu lühzada evde toplandı. Ayşe zarfı açtı.. Mektubu çıkardı. Baş tarafında, mek - tüp taşıyan bir turna resmi ve altında bir beyit vardı: Turnam turnam turnam Ben buralarda durmam Mektuba göz gezdirir gezdirmez, se- Vinçle bağırdı: w — çi— Âaaa,, Akkâş geliyormüş.. Gözü. Müz aydın olsun.. ; Gayri ihtiyari duygusunu açığa vüur- Masından utandı. Elleriyle yüzünü örte- , ;îk kaçmak istedi. Emine bulla yakala- — Gr, mektubu okumazsan vallah bi. | Takmaml! dedi, ötekiler de: — Darılırız!. Diye israr edince Ayşe mektubu he- eleye heceleye okümak mecburiyetin - de kaldı: — Anacığım.. Evvelâ.. mahsüs,. se- .«.edip ellerinden pus.. ederim.. Ây- tenin.. babasına.... —— Köye girdiği zaman gece yarısı yak- Şmıştr. Akkâş sevincinden yorgunlu" 'hnu duymuyordu, Beş yıl hasret kal. Nî köyünün taşına, toprağına göz yaşları dökerek yüz sürdü. Nemli top-- rağı öptü, kokladı. Çitler arasından yürüdü. Ayak ses- lerini duyan bir kaç köpek havladı; bir kaç inek böğürdü. Çıkrıklı kuyunun - yanından geçti.. Yavuklusunun evi önünde — durdu. Gözlerini yumdu.. Geniş bir nefes al- dı. Dudakları kıpırdadı: Bugünsi göste- ren Allaha şükrediyordu. Yürüdü.. İşte kendi evi.. Akkâş göz- lerine inanamıyordu. Sakın rüya olma- sın diye kolunu çimdiklerken gülüyor- du.Evin kapısı aralıktı, İtince gıcırda - yarak açıldı. Köpek havladı . — Mestan.. Mestan, benim.. Ben geldim Mestan, Mestan sahibini tanıdı. Kuyruğunu sallıyarak etrafında dönmeğe, üzerine sıçramağa başladı. İçeri girdi. Sevinçten yüreği çarpı - yordu, Oda kapısının aralığından bak. tı. Pencere içinde küçük bir mum yanı- yordu. Anası minderin üzerinde uyu - yordu. Uzun bir zaman sessiz sessiz ağlaya- rak anasını seyretti. Hemen koşüp başını anacağının göğ- süne koymak, hıçkıra hıçkrra ağlamak, ak saçlarına yüzünü gözünü sürmek, yüreğinde biriken hasreti bir anda bo- şaltmak istiyordu. —Ama, birdenbire ihtiyar kadının üzerine fenalık gelebi- lirdi. Uyandırmaktan vaz geçti. Turbasını sofaya koydu. Battaniyesi- ni yaydı, uzandı. Uzanır uzanmaz, ayak ları, bacakları, omuzları sızlamağa baş- ladı. Sızılar arasında kendisini kay- betti. — —- İhtiyar kadın korkuyla uyandı. So- fada bir horultu vardı. Sabah yaklaşı - yordu. Pencere içinde yanan mum bit- miş ve sönmüştü, Uzaktan uzağa horozlar ötüşüyer, köpekler havlıyordu. Kalktı, Bütün ce- saretini topladı. Ayaklarının ucuna ba- sarak kapıya doğru yürüdü. Sofada, u- zanan bir karaltı ile karşılaştı. Odaya döndü. Duvarda asrlı silâhı aldı, Yavaş- ça yaklaştı. Namluyu, horlayarak uyu. yan karaltıya uzattı, Ansızın patlayan silâh sesi, boğuk akislerle gecenin sükünunu paraladı . Köpekler üzun uzun uludu. Sofada u- zanan karaltı doğrulmak istedi. Yere yu varlandı. İnliyerek tepindi ve nihayet hareketsiz kaldı. İhtiyar kadın her şey- den habersiz, kapı eşiğine çökmüş, korkuyla titriyordu. Dışarıda köpekler havlıyor, koşuşan ayak sesleri işidili . yordu. " Hikâyeci Bir kaplan, az kalsın reisi parçalıyordu Log Anjeleste, bir canbazhanede, ken- İne alıştırdığı hayvanlarla bazı oyun- * gösteren bir vahşi hayvan mü- Tebbisi, bir kaplanın pençeleri altımda Iştir., Seyircilerin bir kısmı dehşetli çığlık - :'IB kaçışmaya başlıyorlar, bir kısmı da Anbazın imdadına koşuyor. Kaplan, ada- Üzerine o kadar büyük bir hırsla sal. Ff'lmştır ki, canbaz Roman Proskenım bir “1 çığlıktan sonra nefesi kesiliyor. Kap- &n Pencelerini adama geçiriyor ve ağzi- | acarain narsslamak üzAara atılrvor. SA Kafesin başma toplanmış olan seyirci- ler adamı kurtarmak için yalnız bir çare görüyorlar: tabanca çekip bayvanı öl - dürmek... Bu, belki adam İçin de tehlikelidir. Fakat esasen canbazın hayvanın pençe- leri arasından kurtulacağına ümid kal , mamıstır. Hayvan öldürülürse o zaman canbazı kurtarmak da belki kabil ola - caktır. : Buna karar verilince, seyircilerden bi- ri derhal kaplana ateş ediyor. Hayvan ilk kursunu böğründen yiyor. Yan tarafa 25 EYLÜL — 1938 PAZAR Hieri: 1357 — Receh 29 Güneşin meydan bürcüne girmesi Faktı Sahab Öğk ikindi. Akşar Yatıa — bandsali 5,50 12,06 15,28 18,02 19,35 411 Lüzumlu Telefonlar Yangın: İstanbul için: 24222, Beyoğlu İçin: 44644, Kadıköy için; 60020, Üsküdar i- çin: G0625. Yeşilköy, Bakırköy, Bebek, Tarabya, Büyükdere, Fenerbahçe, Kandilli, Eren- köy, Kartal, Büyükada, Heybeli, Burgaz, Kınalı, için: Telefon muhabere memu- runa yangın demek kâfidir. Rami ilfaiyesi: 22711 Deniz itWfaiyesi 3ö. .20 y Beyazıt kuülesi: 21996. Galala yangın külesi: 40060 Sıhht imdat: 44998, Müddelumumilik: 22290. Emniyet müdürlüğü: 24382. Nefia Vekâleti İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğü Beyoğlu: 44801 . İstan, bul: 24378. Sular İdaresi: Beyoğlu: 44783. Beşik- taş: 40938. Cibali: 20222. Nurosmaniye: 21708. Üsküdar - Kadıköy: 60773. Havakazi: İstanbul: 24378. Kadıköy: 60790. Beyoğlu: 44642. Taksi Otomobili İstemek İçin Beyoğlu ciheti: 49084., Bebek ciheli: 36 - 10l, Kadıköy ciheti 60447, Denizyolları İstanbul acenlteliği; Karaköy: 42362, Pazartesi Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma, ' Salı Tophaneden 9,30 İzmit, 16,380 Mu- danya., 19 Karabiga, 20 Bandırma, Galu- h:tları 12 Karadeniz, Sirkeciden 10 Mer- sin. , Çarşamba Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın. Perşembe Tophaneden 9,30 İzmit, 16,20 Mudanya, 20 Bandırma, Galatadan 12 Karadeniz. Cumartesi Tophaneden 14 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayyvyalık, 18 Bartın. Pazartesi Tophaneden 9fmroz, 9,30 İz- mit, Galaladan $,30 Mudanya, 10,30 İzmir Sür, 12 karadeniz, 22,30 Mudanya, 22740. V rr3 D aai eee geee be Ağbe ee Ayasofya, Roma - Bizans, Yunan eser- leri ve Çinili Köşk, Askeri Müze ve sarnıç lar, Ticaret ve Sanayi Müzesi, Sıhhi müze, (Bu müzeler hergün saat 10 dan 16 ya kadar açıktır.) Türk ve İslâm eserleri müzesi: Pazar- tesiden başka hergün saat 10 dan 16 ya kadar ve Cuma günleri 16 dan İ7 ye ka- dar açıktır. Topkapı Müzesi: Hergün saal 13 ten 16 ya kadar açıklır. — Memleket Dışı Deniz : « Seferleri Romanya vapurları: Cumartesi günleri 13 de Köstenceye; Salı günleri 18 de Pi- re, Beyrut, İskenderiye, İtalyan vapurları: Cuma günleri saat 10 da Pire, Brendizi, Venedik, Triyeste, 23â;3keci İstasyon Müdürlüğü — Telefon Avrupa Hattı Semplon ekspresi hergün Sirkeciden saat 22 de kalkar ve Avrupadan geleni saat 7,25 te Sirkeciye muvasalat eder. Konvansiyonel 20,30 da kalkar, 10,20 de gelir. Edirne postası: Hergün saat 8,50 de hareket eder, 19,33 de gelir. ; Anadolu hattı Hergün hareket eden şimendiferler: Saat 8 de Konya, 9 da Ankara, 15,15 de Diyarbakır ve Samsun, 15,30 da Eskişe- hir, 19,10 da Ankara ekspresi, 20 de A- dapazarı, Bu trenlerden saat 9 da hareckel eden Ankara muühteliti pazartesi, çarşamba ve cuma günleri Haleb ve Musula kadar sefer elmekledir. MÜNAKASALAR: Keşif bedeli 13864 lira olan Zincirliku- yu mezarlığının iç yollarımın bir kısmile mözarlığa girecek şoseden ayrılan yolun katranlı şose yapılması kapalı zarfla ek- siltmeye konulmuştur. Eksiltme 26-9-938 pazartesi günü saat 15 te Daimi Encü- mende yapılacaktır. GEÇEN SENE BUĞGÜN NE OLDU? Şaki Seyid Rizanın oğlu da tevkif edil- di. doğru devriliyor., O zaman başma ateş et- mek de kabil oluyor. Nihayet, üçüncü ve dördüncü kurşunlarda kaplan ölü olarak yere seriliyor. Canbaz Roman Proske de kanlar için- de ölü gibi uzanmıştır. Kendisini derhal hastaneye kaldırıyorlar, Canbaz ağır su- rette yaralıdır ev hayatı henüz töehlike . Amiral, düşman dönmemeğe Amiral Soşon, yanında bulunan Muave net süvarisi Necati kaptanla konuşuyor, gözleri sularda, dönüyor, şu — hareketin kendisini kurtaracak bir muvaffakiyetle neticelenmesi için taliinden medet umu- yordu. Hayırsız adalar bordalanırken Muave- netten kaldırıları — işaretle : dostroyerler biribirlerinden ayrıldılar, ikişer mil ara- lıkla Marmarayı taramağa, tarayarak ilerlemeğe koyuldular. Müuayenetimilliye Bandırma istikame- tini almıştı. Soşon bir defa Bandırma- ya gitmeği, bombardımanın nelere sebeb olduğunu gözüyle görmeği, son saatlerini geçirdiği donanma kumandanlığı sıfatır nın verdiği salâhiyetle tahkikat yapmağı tasarlıyordu. . Filotillâ vazifesini göre göre Marmara adalarına kadar geldi, gemiler her zaman olduğu gibi burada toplandılar. Muave- netin gelmesini beklediler: Amiral Soşon Muavenetimilliyeyi doğruca Bandırmaya götürdü. Orada karaya çıktı. Liman rei- sini, kaymakamı çağırttı. Vaka hakkında izahat istedi, anlattılar: — Bu sabah saat 9 a doğru cenup isti- kametinden gelen iki düşman tahtelbahiri Bandırma şehir istasyonu karşısına dikil- di. İskelede bulunanlar korku ve heyecan la kaçıştı. Tahtelbahirler evvelâ iskeleye ve rıhtıma 4 torpido attılar. Müthiş bir infilâk oldu. İskele meydanındaki bina:- larla İstasyonun tekmil camlart kırıldı. İskelenin ön kısmı berhava oldu. Şehirde bir kargaşalık koptu, Halk şehrin şimal mahrecindeki bahçelere, kırlara doğru kaç ,Mmağa, feryatlar, ağlaşmalar ve can havliy le çıkarılan tarif edilmez seslerle şehri boşatlamağa başladılar. Tahtelbahirler bu sefer top ateşi açtı- lar. İlk iki mermi istasyonun köşelerini yıktı. Meydandaki camiin — minaresine isabet eden bir gülle de şerefeyi parçala- dı. İskele binasının üzeri delik deşik oldu. Sonra toplar, Fransız esirlerinin bulun- duğu binaya çevrildi. Buraya ateş edil- meğe başlandı. Neden sonra — garnizon ateş açtılar. 10 dakika kadar da bu karşı:- lıklı ateş düellosu sürdü.. Meydandaki büyük kahve bir mermi isabetile yıkılmış enkazı ateş almış, bir de yangın çıkmış: tı, Muhafızların ateşi — karşısımda yarım saatliık muharebeyi kâfi gören tahtelba- hirler 9,32 geçe daldılar, — kayboldular. Kaymakam bey daha ilk dakikada tel- grafla İstanbula, dahiliyeye, — sadarete ve Yalovadaki umumi karargâha — malümat verdi. — Zaylat ne kadar?.. — Nülusça zayiat ehemmiyetsiz.. 4 ya | ralı var, bir kişi de istasyona atılan topr larla öldü, Fakat, tahribat mühim, Bun- dan başka ahalide bir dehşet havası bir korku sarası hâkim. Böyle giderse şehir boşalacak, resmi memurlardan başka kim seler kalmıyacak. Soşon gene koyu koyu düşüncelere dal mıştı.. Arama işine devam etmeğe karar veren donanma kumandanı hiç olmazsa tahtelbahirlerden birini — tutmalı, yahut hepsini önüne katıp Boğazdan dişarı at- mağı kuruyor, bunu yapmadıkça İstanbu- la dönmemeğe ahdediyordu. Bandırma kazası erkânı ile konuşup va ka hakkında epeyce malümat — aldıktan sonra telgrafhaneye koştu. Makine ba- şında karargâhı umumi erkânıharbiyesile görüştü. Bombardımanı şifahi raporla u- mumi karargâha bildirdi, ilâve etti: — Ben, beraberimdeki beş destroyerle birlikte bizzat takip işile meşgul bulunu- yorum. Bunları defetmedikçe de dönmi- yeceğim, Keyfiyeti başkumandanlık ve- kâletine bildirin. Bu iş de bittikten sonra amiral Mua- venetimilliyeye döndü. Gemiyi Marmara adasına doğru yola çıkardı. Arama işine devam edeti diğer osmanlı muhribleri Marmara adasında birleşmiş- lerdi. -Kaptanlar amiralin gelmesini bek- Yazan : muhafızları tülfek ve makinecli tüfeklerle| Rahmi YAĞIZ tahtelbahirleri- ni Boğazdan dışarı atmadıkça azmetmisti sar süvarisi Altındiş lâkabile maruf bin- başı Rıza bey, Nümunei Hamiyet süvari- si binbaşt Nezir kaptanla — şakalaşıyor, Nezir kaptanın (1) — muvaffakiyetsizli- ginden doğan somurkanlığına işaret edi- yor: — Ne düşünüyorsun yahu, — diyordu. Bizzat amiralin sevk ve idaresile iş görü- yoruz. Tahtelbahirleri yakalamak iyi şey ama ele geçiremediğimiz için bu — kadar çatımanın manası yok. Ne yapalım. Ça- lışryoruz işte, istersen sen başka şeyler yap. Bizim bildiklerimizden gayri tertiba tın varsa durma tatbike geç.. Bu kadar yorgunluğun üzerine bir de senin sura” tını çekecek değiliz ya! * Nezir kaptan cevap vermiyor, fena hal de canr sıkıldığını ima eden hareketlerde bulunuyordu. amsun süvarisi binbaşı Ziya kaptan sa“ hile yanaşan bir sandal gördü. Arkadaş- larına işaret etti: — Çocuklar... bir sandal geldi bakımn.. Süvariler söylenilen noktaya baktılar. Sandal karaya yanaşmış içinden çıakan adam kendilerine doğru koşmağa başla* - mıştı. Dört kaptan bu adamın kendileri* ne yaklaşmasını beklediler. Yabancı gel“ di. Karşılarında durdu. İçlerinde Çatık yüzü, uzun boyu, yağız rengile en kelli felli duran Nezir kaptana bir kâğıt uzat- tı, anlattı: — Erdekten geliyorum. Liman reisi gön derdi. Motörle bir saatte geldim. Şarköy önlerinde bir düşman tahtelbahiri duru- yarmuş Oradan telgrafla haber vermiş- ler. Size malümat gönderdiler, Nezir kaptan kâğıdı kapar gibi aldı, aç- tı, dört süvarinin başı biribirine'karışa* rak hep birden'okudular: ip İzzetlü efendim hazretleri; Şarköy liman riyaseti tarafından keşide edilen bir ktta telgrajnameden kesbi *t- la eylediğimize göre mahalli mezkür piş- gâhında vücudu — müşahede edilen bir düşman tahtelbahirinin saatlerce hareket etmediği, ne şehre ne de civarna dönmek gafletinde bulunan merakibi — seferiyeye bir güna irası zarar etmemekle makinele- rinde arıza bulunduğu tahmin edilmek? “EMR T te olduğundan sejineci mezkürenin derdesti . zımnında icap eden tedarik ittihazı — yas nında,. Erdek Liman reisi Mustafa Şakir 'Tezkere bütün süvarileri heyecana dü“ şürdü. Nezir kaptan haykrıdı: — İşte sırası geldi.. Bize bu kadar ezi- yet çektiren tahtelbahirlerden birini yaka- lamak imkânımnı elde ettik. Rıza bey Nezir kaptanın sözünü kesti: — Dur Nezir bey, kardeşim telâş etme-! Unutuyor musun, İstanbulda — kaç defa böyle makinelerinde arıza ve su üstünde kalan tahtelbahir haber verilmişti. Git- tik, aradık, bir şey — bulamadık.. Bu da da öyle bir şey olacak. . Samsün süvarisi Ziya kaptan da söze karıştı: — Ben, bu ihbarlardâa bir propaganda hissediyorum. — Ne gibi olacak.. Yanlış işaalarla bizi sağa, sola gönderen bir gizli el var. Rıza beyin dediği gibi bu ilk ihbar — değil ki.. Kaç ihbarın neticesiz kaldığını bir defa düşünün,. Hattâ son İstinye taarruzundan birkaç saat evvel gene böyle Hayırsız — adalar civarında suyun üstünde kalan bir düş- man tahtelbahirinden bahsedilmiş, filo- tillâmız Marmaraya — açılmış, ö sırada düşman tahtelbahiri İstinyeye torpido at- miştı, Öteki süvariler de Ziya beye hak verdi- ler: — Doğru,. her sefer böyle oluyor. Dik- katimizi başka tarafa çevirtiyorlar, sonra yeni bir melânet ile karşılaşıyoruz. — Peki.. bu ihbara lâkayit mi kalaca" Bız? (Devamt Var) (1) Şimdi denizyolları idaresinin Gü- hdi ddi Ci "e di

Bu sayıdan diğer sayfalar: