HABER « AKşani postası. südetiller kimlerdir ? Çek tarihinde meşhur kör kral! Südetler ve Çekler birbirlerinden kız alıp vermişler aile ve ırk bakımından birbirlerile kaynaşmışlardır Bir Südet nazi şeli nutuk söylerken Bugün istikballerini mevzubabs ©de- rek bütün dünyayı karıştıran Südetliler kimlerdir ve mazileri nedi: Aylardanberi Avrupayı meşgul eden bü mesele üzerinde müzakereler devam ederken biz Südet Almanlarınm kim ol- duklarma ve nasıl yaşadıklarına bir ba. kalım. Çekoslovakyanın garb kısmı Avrupa- nin tam ortası, sayılabilir. Çünkü burası her taraftan denize ayni uzaklıktadır. Bu havaliyi üç taraftan Südet Almanları çevirir. Bunlar dağlar üzerindeki şehir | ve köylerde otarurlar. Bürasi dağlık bir arazidir. Ahalisi de dağlık köylere mahsus bir hayat yaşar. Siğir, koyun ve koçi beslerler. İklimi mu- tedildir ve yüksek yaylâlara oldukça çok | yağmur yağar. Praga inen Südetliler da- ktan şikâyet ederler. Südet arazisi tabiat itibariyle gayct güzeldir. Dağların yüksek noktalarına kadar uzanan çam ormanları, kayalardan aşağı büyük bir gürültü ile dökülen şelâ | Teler dağlarm eteğine serilen yeşil ça. yırisr hakikaten güzel bir manzara teşkil eder. Sildet mmtakasının sınai O kiymetide çok büyüktür. Dağ ve orman eteklerin. | deki sahalarda daima fabrikalar görü « lür. Südetlilerin çoğu sanayi işçileridir. Halbuki o mmtakadan uzaktan yaşıyan Çeklerin eksorisi çiftçilikle geçinir. Bu, Çeklerle Südetliler arasındaki ihti. Mâfin âmillerinden biridir. Avrupa mem- leketlerinde daimi bir şehir - köy kav- gası vardır. Biri sanayi, diğeri çiftçilik gibi iki ayrı Hayat yaşıyan gehirliyle köy Ji arasında daima bir mücadele vardır. Çekoşlovakyada bu mücadeleyi Alman.. Çek ihtilâf: hağnde görüyoruz. Südetiiler başlıca madenkömürü ve do kuma sanayi! ile iştigal ederler. Bu Çe- koslovakyanm tabii zenginlikleri dolsyr. siyle burada inkişaf eden sanayi hayatı- #n bir neticesidir. Fakat bu, tabiatın Südellere verdiği bir mazlariyet değildir. Çünkü Südet Alman ları burada evveldenberi bulunmıyorlardı #onradan gelmişlerdir. Şüphesiz ki hıristiyanlıktan evvelki de virlerde buralarda Cermenler vardı, Fa. kat Cermenler sonraları buradan gitmiş. lerdir. Milâttan sonra takriben 500 sene evvelinden başlıyarak burasmı Çekler iş- gal etmişler ve bütün 6 arazi Bohemya İsmiyle tanmmıştır. Çeklerin büyük hü- kümdarlarmdan biri “iyi kral, ismiyle tarihe geçen Venceslasdır. sex Almanlar buraya tekrar gelmeye 1200 Senelerinde başlamışlardır. Onları bura. ya getiren, memleketteki maden amele- si ihtiyacıydı ve bu işte çalışmak için bu- Taya gelen Almanlar bugün bulundukları yerlere yerleşmişlerdir. 1200 senelerinden bugüne kadar Al - manyayla Bohemya arasinsski huüdud biç değişmemiştir, Bohemyalı Almanlar da hiçbir zaman Almanyanm idsresi al- tında bulunmamışlardır. Bohemysllar tarihinde bilhassa kör kral Yan meşhurdur. Kral Yan İngiliz . lerle yaptığı Kresi muharebesinde Öl » müş, o öldükten sonra da İngilizlerin “Kara prena,, |, onun hatırasma hürme- ten, kralm alemi olan “İch Dien,, sözünü kendisine umde ittihaz etmiştir. O va- Kittenberi Gal prenslerinin alemi bu ola- rak kalmıştır. 1415 te, Bohemyalılarin din sslahatçısı olan ve milf bir kahraman sayılan Yan ima sie Çekoslovakyada almanca resmi dil ola - rak kabul olunmuştur. Üç asır Çekler akalliyet sayılmış, ek- serisi Avusturyadan gelmiş olan Südet Almanları da daima Viyana hükümetinin himayesini görm Umum! harp: turya . Macaristan imparatorluğu ara lanirken Çe mağlüb Avus - ârkkil ediyec veba sefar Silâdder akal: liyet oluyorlar. Ondan sonra da Çek - Südet ihtilâfı başlıyor. Südetliler arasında Nazi hareketi bil- hassa Çekoslovakyanın garb tarafların da başlar sü oradakiler esa - sen eskidenberi diğerlerinden daba faz- la Alman tarafta ve yahudi aleyh- Fakat oular arasmdaki bu Nazi hareketi diğ deki Südet Al manları arasına da yayılmıştır. Bütün Südet arazisindekilerin Alman tarafları olduklarmı düşünmek doğru ol. maz. Orada 4 milyon kâdar nüfus var - dir, Bunun yarım milyonu Çektir, üç bu. çuk milyonu da Südetli Almandır. Alman- ların da yarım milyonu Henlaya tarafta- rı değildir. Demek oluyor ki Südet arazisindeki nü fusun bir milyonu Henlaya aleyhtarı, üç milyonu da onun taraftarıdır. Şüphesiz ki hor iki millet biribirine çok karışmış şekilde yaşıyor. Çeklerle meskün olan yerlerde birçok Alman var- dır; ©» fazla Almanların oturduğu yer- lerde de yine birçok Çekler bulunur, Yi- ne öyle şehir ve köyler vardır ki birçok Çekler ve Almanlar yan yana yüşarlar, Yan yana yaşıyan bu iki millet biribi- rinden kış. alıp vermiş, bu suretle aile ve irk bakımından da kayuaşmalar ol » muştur. Birçok yerlerde wk o kadar mü t ılar, ri #him bir hal almıştır ki, kimin Çek, kimin Südetll olduğunu Hattâ, Henla; layn, propaganı ylemek kabil değildir, m annesi Çektir. Hen- emuru Sebolov bunu kimsenin öğrenmemesine çalışması hususunda sıkı emirler vermiştir, Fakat tesadüfe bakım ki, Sebolovski da bir Çek İsmlidir, (Deyli Heralddan) Casus Cevahirciyan Abdülhamid zamanında Er. meni Hınçak ihtilâl komitesi. nin ihtilâl teşebbüsü nasıl or- taya çıktı?. Abdülhamidin casusu Cevahirciyan ihtilâl teşebbüsünü bütün delillerile ortaya çıkardığı halde neden mah- küm oldu?, Yirmiye yakm kişinin idam ve mü- ebbet kürek, sürgün cezeleriyle ce- zalandırılmasına sebep olan yakın tarihin bu heyecanlı ihtilâl hareketi- ni HABER” ve Okuyacaleğidsi, Bu cinayette seli nın parmağı mı var? RANSA'DA Dol şehrinde esrarengiz bir cinayet isminde bir işlenmiştir. Ölen Ameli Katil Şehir mektupları Istanbul ortasın-” da bir Kerbelât.. Fatihte Alinaki mahallesi susuzluktan kıvranıyor!?, Dilnyanm en sulsk şehirlerinden biri olan İstanbulun, susuzluktan (çektiğini, yıkebirin ortasında yerleşmiş ka « sabalar çemezler, Su derdi, bizim şehirde yeni bir dert değildir ama, geçen sene tifo patırtısı sı- rasında, şehrin kullandığı suyun en mü- him kısmını temin eden Kırkçeşme ve Taksim suları, belediye tarafından ke - silince, su sıkmtısı birdenbire halk için tâ bir işkence halini aldı Her ta, raftan şikâyetler yükseldikçe, belediye: “Her tarafa, en sıhhi su olan terkos çeşmeleri yapavağız, biraz sabır, biraz sa- bır.,, diyordu. Aradan bir sene geçti. Bu müddet zar« fnda kapatılan her çeşmenin yerine is ki tane, hiç olmazsa bir tane terkos musluğu konması icab ederdi, Fakat bu işin, başarılamadığını ve İstanbulun bir. gok kısımlarında bakın niihayetsiz bir su sıkımtısı içinde kıvrandığını bugün üzü « lerek görüyoruz. Birkaç zaman evvel şehir işleri görü, şülmek üzere yapılmış bir toplantıdan vali ve belediye reisi, halk partisi kaza ve nahiye başkanlarına aynen şunları söy lemiş: “Geçen sene parti kongrelerinde, fa- kir halkın evlerine belediyenin bedava sü tesisatı yapmasi kararlaşmış ve bu işle de partili arkadaşlarım meğiül olmaları bildirilmişti. Halbuki arkadaşlar maale « sef bu vazifelerini İhmal etmişler ve yap- mumışlanlır, Bir s6n6 İçinde sular idare- sine 450 - 500 fakir sile müracaat etti, Ben bu miktarm 5 bin olmasmı fstiyo. rum, Müracaatin bu kadar 22 olması, hal. km bu hususta lâyikiyle tenvir edilme- diğini meydana koymaktadır. Maksadımız halkı sokaklardaki çeşmelerden kurtar. mak, ve herkesin evlerine birer musluk takmaktır. Tetköğ suyunun ön beş sendlik varldadı bu yoldaki tesisatm »slahma sarfedile - cektir. Bugünkü su yollarnm #ç senelik bir ömrü kalmıştır. Ondan &otıra sehir su- suz kalacaktır, Onun içki bir an evvel ye, #i sa yolları yapmalıyız. Ba işe 4-5 mil yon lira sarfetmek lâzımdır. Bütün bun- ları tamamladıktan sonra su fiatları ya- rı yarıya indirilecek ve metremikâbı 7,5 kuruşa olucaktır. Güsde niifus başma 150 litre su vermek iktiza eder. Karazin rük ve civarmda susuzluk bir âfet halin, dedir. Bumu biz de biliyoruz. Hepsinin yakm zamanda düzelilimesine çalışıyo. Tüğem Muhiddin Üstündağın bu sözlerinden de anlaşılıyor ki, kabahat biraz da bele. diyeden ziyade dertlerimizi anlatmayı bilmememizdendir. Su sıkıntısı çeken semtlerin parti başkanları, mahallelerini bu derdden kurtarmağı kendilerinin en büyük vazifesi bilmelidirler, İstanbul i- çinde susuzluk yüşünden halkın meler çektiğini görmek üzere, geçenlerde mü- temadiyen şikâyet mektupları aldığımız hte, Alifokih mahallesine gittim... Foto Ali ile beraber Fatihte İramvaydan inip Gelenbevi mektebine doğru yilrüdük. Mektebin yakınma kadar yollar munta, kadındır. Jüyor ve diyor kl: nin yörde yatan cesedi İle karşılaşıyor. Kadının vurularak veya bıçaklanarak öldüğüne dair harici bir alâmet yoktur. O halde cinayet nasıl işlenmiş? Jül Ponse hâdise ile hiçbir alâkası olmadığını söy. Alifakih mahallesinin belediye tarafmdan Çeşmenin sökülen musluğu o yerine bir İncir yaprağı konmuştu. Üzerinden yarım parmak kalınlığında su sizyordu zamdı. Yalnız Yimbası bul: şürüyordu. radöniz caddesinden itibarense, oralıla - rin söylediklerine göre geceleri her ta- raf zifiri karanlık oluyormu; Fakat bu mahalle halkı, karanlığı filân bir tarafa bırakıp, illâ bu su derdinden mi Vaktiyle, bu koca mahalle, etrafındaki fki mahalle de dahil biricik çeşmesi varmış. Bu tek çeşme ihtiyaca tamamen kifayet etmemekle börabor, yi. ne az çok işlerini görüyormuş. Fakat ge- çen sene Kırkçeşme suları kesilince, Ali- fakih mahallesi tam bir Keri ya dön- müş. Zavallı mahalleli, yarım saat ötede- ki bir çeşmeden sularını temine başla . mışlar. Yahut da fakir bütçelerine göre, sakalara büyük bir mebliğ vermeğe meç bur kalmışlar... Aradan bir sene geçliği halde beledi- yenin buraya su vermeğe hiç niyeti ol madığını da görünce, mahallenin ileri gelenleri bir kere de gazetelere baş - vurmağa karar vermişler. Mahallede b M vakti yerinde olmayıp da su getirte. buralarda tek bir sokak mamasi İnsanı ba; #nüinden gı lediği e, Mabereiyö dert | yanıyorlar.. miyenler, belediyenin tıkadığı çeşmenin ağımdaki tıkaç vazifesini gören pa sızan suyu ralarr çıkarıp, kalmlığında akan, daha doğrus usızan süs içecek, yıkanacak ve daha bütün İhtiyeçierz göresek süya bur dan temin ediyorlar... Başmda çoluk, çocuk, kadm, ihtiyar belki de 15 - 20 kişinin nöbet beklediği çeşmede, musluk yerine incir yapra, ğı konmuş, su bu yaprağın ucundan kaya rak altina konsn kovanm içine ince, in ce skıyor. Öyle ki, bir kova ancak bir sa- i haydi 45 dakikada dolabilir, 8 göre, çeşme başında bekli- * yen 15. 20 kişinin kaç saat sıra bekliye. ceklerini artık siz hesablayın. İhtiyar bir kadın bizi görünce; — No yapalım evlât, belediye kapı; biz açıyoruz, Sumuzluktan ölecek değiliz © Tuz ama, işte gelen su bu ka- buradan yarım parm Daha gehçço bir kadın Tâfa Karıştı: — Aman efendim; Bakın yağilayın has İ limizi, sonra iyilik edeyim derken fena- Nk etmiş olursunuz. Duyarlarss yapmak şöyle durtun, suyu da kapamaya kalkarlar, Bu sırada mahallenin erkeklerinden biri bizi görüp yanımıza sokulmuştu.. — Bâylar, dedi. Şu belediye bizi in- san yerine koymuyor gallba. Bu zamanda böyle binlerce vatandaş su sıkmtım çe» ker mi? Hem bu çeşmeyi de tamamen kapamışlardı. O zaman halimiz daha kö“ tü oldu, Civarda bir kuyu vardı. Gidip İ oradan su almağa başladık, yerlere kos nan pis kovaları kuyuya daldırıp daldi- rp dolduruyor, sonra da o suyu İçiyor, yemeklerde kullanıyorduk. Onun için bo. lediye terkos yapmecaya kadar bu çeşme- yi kapamağu kalkacağına, tamamen s$9a, daha büyük sevab işler ve daha sıhhi bir iş görmüş olur. Arkdaşım foto All ile beraber Fatihe dönerken, arkamızda bıraktığımız mahal» lenin halini düşünüyordum. Alinin de kafasmda galiba ayni dü 4 #ünee varmış ki, bana: — İşte, dedi, İstanbul ortasmda hakiki bir Kerbelâ!.. yeni gelip şu Subay,tütek ve kedi İagilizlerin bir darbımes li vardır: “Kin öldürür, kde (sebebsiz değilmiş Con subayı kedilere karşt bes" tur. Bu subay hayvanları çok olduğundan şüphe edilenler de kadinm dostu Jül Ponse ile kadınm babasıdır. Biri gece komşular Amelinin avax avaz bağırdığını ve İrmdet çağırdığını duyuyorlar. Fakat biç klınse aldı. niş etmiyor. Çünkü o evde hemen her gece böyle kavga olmakta ve kadın bağırmaktadır. Kavga daima Jül ile Ameli arasmdadır ve ertesi gün barışırlar.. Onun için komşulardan hicbiri araya girmek istemez... Fakat ertesi sabah evden hiçbir #es gelmediğini gü. ren komşular biraz merak ediyorlar, Evvelâ belki kadın bir yere gitmiştir diye düşünüyorlar, Sonra Jülün bir pencereden öbürüne geçmek istediğini görüyorlar ve me, raka düşüyorlar. Cinayet o zaman meydana çıkıyor, Pencereden İçeri giren adam dişardakilere kapıyı açıyor ve herkes Ame. — Gece hısım akraba toplandık, konuştuk. Ametinin babası da gelmişti. Evet, kavga oldu, olmadı değil, Fakat çubuk geçti. Ondan sonra ben çiktem, kahveye gittim, iskambil oynadım. Geceyarmından #onra eve geldiğim za. man Amelinin sesi çıkmıyordu. Her halde yatmış olacak, dedim, Ben de odama girdim yattım lere tahammül edemezmiş. Evinde üç inde birçok tavşanlar ve tavuklar rinin semtine bile uğ” sever, fakat tane köpek, ki Hus'un öldürülmesi Üzerine Almanlarm birçoğu memleketten çıkarılmıştır. Fakat #onra Almanlar tekrar gelmişlerdir, çün. lardaki madenler işletilmeye baş- landıkça maden amelesine ihtiyaç gittik- ç6 artmıştır. O günlerde Çekler Almanyadan değil, Avusturyadan korkarlarâr, 1620 deki Ak- dağ muharebesinde Çekler mağlüb ol - muşlar ve umumi harbin sonuna kadar Avusturya idaresi altında kalmışlardır. Avusturya imparatorluğu Südet mr kasa mümkün olduğu kadar çok Alma am mubaceretini teşvik etmiş, bu arada “Yalnız bir gece her nasıisa y sine giretilmek imkânmr elde etmiş. Kediyi görür gör” inirlenen Con Dromond tüleğini kaptığı gibi ke" diye ateş etmiş ve hayvanı öldürmüştür. Hayvanın öl“ düğünden iyice emin olmak için İngiliz subayı tüfeğini namlusundan yakalamış ve hayvanın kafasına silâhının dipçiğile de vurmağa başlamıştır. Böyle vururken tüfek nasılsa o patlamış, ve çıkan kurşun kedilerin amans düşmanı olan subayı derhal “Sabahleyin geç vakit uyandığım halde Ameliyi yi. ne göremedim. Odasının kapısını vurdum, açmadı. Tekrar vurdum, ses yoktu, Bunun ürerine, pencereden girdim. ötesini de siz biliyorsunuz... Jül Ponsenin hakikaten snçsuz olduğu zannediliyor. Buna mukabil, kadının babası Üzerinde daha fazla şüphe toplanıyor. Çünkü adam o gecedenberi ortada yoktur. Hâdipenin tahkikatı devam etmektedir.