20 EYLUL — 938 (Dünkü sayıdan mabaat) 'Tabil ben daba fazla, şaka olsun di- Ye, ona takılırdım. Onun benden kork. Guğunu görmek hoşuma gidiyordu, Ar- tik ben eskisi kadar “ölüm,, mefhu - Mundan korkmuyordum. “Ölüm, ölüm, diyordum. Bundan kurtulan kim var?.,, Pakar diğer taraftan bu korkulu fikir- İeti oma telkin etmekten de geri kal . Meyordum, Bir zamanlar kendim nasıl korktuy- “sam, şimdi de böylece onun korkmasını istiyordum. Çek geçmeden karım far « kına varmadan - belki de isteyerek . “Bebe kaldı.. Kendi kendime: “Ne ya- Palım, diye düşündüm, gülünü seven, dikenine de katlanır!., Mâamafih bu da karımı korkutmak için iyi bir vesile ol. Öu; “Dikkat et, diyordum, çocuğun doğmadan karnında ölüverirde, kendin Giri olduğun halde aylarca karnında ir ölü taşırsın!., karım altı aylık n çocuğunu düşürdü, Karımı dövmeyi severdim; itiraf ede. tim, bu benim kusurumdur. Bazan onu döver, her tarafını koparırdım. O yer de ve yakut karyolada, üstü başı param Parça olduğu halde yatar, entarisinin Yırtıkları arasından sıcacık, canlı vü « Sudu görünürdü... Kurnaşov, yavaş yavaş bir sesle, &- deta mırıldanır gibi sözüne devam etti: — Çıplak, nazik ayacıkları öylece Börünürdü; bunu hatırlamak bile ho . Yuma gidiyor. Efendiceğizime söylü - Yeyim, kadın dövmek dünyanın en bü- Yük zevkidir. Hattâ bence, kadını döv- Mekten ziyade, dövülmüş bir kadına a. &mak daha zevklidir. Oh, bilsniz bu «hal insanın yüreğine ne kadar dokunur. Kadın, dövülmüş, astırap çekmiş hir halde önümde yatıyor, bense, muhtelif #amanlarda kendime yapılan eza ve ce" faları hatırlıyorum.. Yüreğim kan ağ- İyor.. Vallahi, billâki, onun bu haline çok defalar ağlamışımdır, siz ne Zâhnediyorsunuz? Evet, bir çocuk gibi Ağlamışımdır. Evet, ayaklarını ck$ar, battâ onları öper, onu teselli ederdim. Ondan bir çok defalar af dilediğim ol Muştur: “Sen beni affet, demişimdir, bana da böyle bir çok defalar eza ve Sefa yapmışlardır.,, aklı bunu kabul e. diyor, fakat yüreği beni affetmiyordu; her halinden belliydi. Gittikçe daha düşünceli bir bal almağa, gözleri daha fazla parlamağa başladı.. Duygularımı İM etmiyordu. Fakat bu yaşayış tar- Zindan onun bir gurur duymağa başla- ğin: anlıyordum. Yani onu dövüşüm- den ve onu korkutuşumdan... Tıpkı şu üpishanedeki çocuk gibi. Ben onun Miratına vurdukça, o dik dik gözlerime ıyordu... “Ya öyle mi?,, diye düşü. Süyordum., Sen” bu hareketinle beni kutamazsın!.. Ben bu numaralari bi- Kurnaşov, suratını buruşturarak ve unu oynatarak, acele acele sözleri- Nİ bitirdi; — Fakat bu işde biz onunla çok ile- iye gittik. Bir bahar sabahı, nisanda, künllerini halletmek İsviçre ordusu kir müldeltenberi yeni bir hava forpilinin fecrübesi için saha aramaktaydı. Diğer taraftan İsviçre najiası da bir baraj inşasi işinde ö Müne çıkan metzük bir köy yüzünden müşküldl'la karşılaşmış. İki taraf müs € bizleşmişler ve İsviçre harp tayyoreleri metrük köy Üzerinde hava torpillerini bolbol tecrübe etmek jırsalem bulduğu gibi nefia # daresi de köy binslarım yıkmak üzere epey masral etmeklen kırrtulmuştur. Bir gardiyanın anlattıkları... Yazan : Maksim Gorki — Çeviren: Ferah Ferruh erken uyatimıştım.. Güneş henüz doğ- muştu.. Ortalıkta neşeli bir sabah vardı. Baktım, karım yanımda yoktu. Bunun iyi bir şeye delâlet etmediğini derhal anladım. Yerimden fırladım. Doğru çatı arasına fırladım. Karım, vücuduyla baca deliğini örtmüş, ola - rak asılı bir vaziyette, sallanıyor, ve ayak parmaklarını hafif hafif oynatı - yordu. Taş kesilmiştim. Ne bağrıyor, ne de kımıldışordum.. Sade, duruyor, onun nasıl döndüğünü seyrediyordum. Gardiyan sustu. Bir cıgara çıkardı. İki defa boğuk boğuk öksürdü. Ben bü yük bir zahmetle; — Ee,. Sonra ne oldu? diye sordum.. — Ne olacak, hiç., Tabii ben suçu. mu itiraf ediyorum., dedi. Dar alınlı küçücük kafasma bir yum ruk indirmek ihtiyaciyle tutuştum, Fa kat onun pişmiş gibi duran suratı is- tıraptan ve acıdan o kadar korkunçtu ki, şimdi neredeyse, iğne yutturulmuş bir köpek gibi, uluyarak yere yıkılaca- ğını zannettim. Başımı çevirdim. O, kaba bir tavırla: — İşte benim bütün bayramım bun. dan ibaret.. Hepsi bu kadar. Ben onun- Ja yirmi ay dokuz gün bir arada yaşa" dım, Onun ölümünden sonra İse, ken- dimi büsbütün herşeyden çektim, İşte, bu kadar. Kurnaşov ayağa kalktı, Bir yabancı gibi etrafına bakındı.. Sonra, kül renk. li mahpus simalarının büyücek bir kü- me teşkil ettikleri kapıya doğru yürü- dü, Geceleyin, gece kontrolünden bir hayli zaman sonrâ, sessizce Kücremin kapını önünde pey'da oluverdi. Kapının pencereceğinden ; — Uyuyor musunuz? diye sordu. — Hayır; dedim, — Niçin?. — Düşünüyorum. Ayaklarını yerlerde sürüyerek, ken. disini görmediğim halde, hücremin ka pı penceresinden şunları söyledi: — Siz mütemadiyen okumak, öğ - renmek lâzım, diye telkinatta bulunu yorsunuz!, Fakat insanlardan ne öğre- nilebilir? Ben sizin fikrinizde değilim, Hem de hiç bir fikrinize iştirak etmiyo- rum, Gözden kayboldu. Uzun bir müddet herhangi bir ses işitmemi Obekledim.. Bilmem neden, hemen şimdi bir tabanca patlıyacağını zannediyordum. Tıpkı rahibeler gibi, siyah ve sessiz dakikalar, ağır ağır ge. şiyorlardı. Sonra Aristonun şu sözleri - ni hatırlarım: “Sosyete içinde yaşayamıyanlar, dev. İetin hiç bir parçasını teşkil etmezler. Bu gibiler ya vahşi bir hayvan ve yahut Allahtırlar,,, Pencerenin kirli camları arkasından tittiyerek o ve parlak yaldızlar, tıpkı sahte inciler gibi yuvarlak ve kulanık görünüyorlardı. Pencerenin kenarına tırmanarak kolumun yneile camları te, mizlemeğe başladım. SON — 0) EYLÜL — 1938 SALI Hiert; 1357 — Recep: 4 Mba im inin Aaser, Emi eni 5,45 12,07 15,35 18,1 1945 4,05 Lüzumlu Telefonlar Yangın: İstanbul için: 24222, Beyoğlu İçin Kadıköy Için: 00020, Üsküdar & Yesilköy, Büyükdere, Bakırköy, Bebek, Tarabya, z Kanfilli, E Rami itfaiyesi: Deniz ifaiyes Beyazıt kulesi: kulesi: 40004 Sıhht imdat: 44908, Müddeiumum. 200, Emniyet müdürlüğü; 24382. Aleti İstanboi Elekirik İşleri Müdürtüğü Beyoğlu: 44801 , İstan, yangın Su : Beyoğlu: 44783. Beşik- taş: 40918, Cibali 2. Nurosmaniye: 21708. Üsküdar - Kadıküy: 60773, Havasazi: İstan 4378. Kadıköy: 60790, Beyoğlu: 440: Taksi Otomobili İstemek İçin Beyoğlu elheti: 40086. ebek ciheti; 36 - 101, Kadıköy ciheti 60447, Denizyolları İstanbul acenteliği: 2240. Karaköy: 4203 Pazartesi Tophaneden 16,30 Mudanya, 20 Nandırma, Salı Tophaneden 9,30 İzmit, 10,30 Mu danya, 19 Karabikn, 20 Nendirme, Gala tadan 12 Karadeniz, Sirkeciden 10 Mer- sin, Çarşamba Tophaneden 16,30 Mudanya, rr Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 1$ arlın, Perşembe Tophaneden 9,30 İzmit, 16,10 Madi « 20 Bandırma, Gslatadan 12 Karad Cumartesi Tophaneden 14 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkecidea 15 Ayvalık, 18 Bartın, Pazartesi Tophaneden 9lmroz, 9,10 İz. atadan $, danya, 10,30 İzmir Karadeniz, 7230 Mudanya, Müzeler Ayasofya, Roma » Bizans, Yunan eser- leri ve Çinili Köşk, Askeri Müze ve sarmç Ticaret ve Sanay! Müzesi, Sıhhi müze, meler bergün saat 10 dan 16 ya açıktır.) ürk ve İslim eserleri müzesi: Paza tesiden başka hergün sant 10 dan 16 kadar ve Cirma günleri 10 dun 17 ye ka- dar açıktır, Topkapı Müzesi: Hergün saat 13 ten 16 ya kadar açıktır, Memleket Dışı Deniz Seferleri Romanya vapur Cumartesi günleri 13 de Köslenceye; ı günleri 18 de Pi- re, Beyrut, İskenderiye, lalyan vapurları; Cum, nleri sant 10 da Pire, Brendizi, Venedik, Triyeste, Sirkecl İstasyon Müdürlüğü Telefon 23079. Avrupa Hattı Semplon ekspresi bergün Sirkeciden sat 22 de ar ve Avrupadan geleni saat 7.25 te keriye muvasalat eder, Konvansiyonel 20,30 da kalkar, 10.20 de gelir, Edirne postası; Hergün saat 8,50 de hareket eder, 19,33 de gelir, Anadolu hattı Hergün hareket eden şimendiferler? Saat $ de Konya, 9 da Ankara, 15,15 de Diyarbakır ve Samsun, 15.30 da Eskişe- hir. 19,10 da Ankara ekspresi, 20 de A- dapazarı, Bu irenlerden saat 9 da hareket eden Ankara muhteliti | puzarlesi, çarşamba ve cuma günleri Haleb ve Musula kadar sefer eimekledir. MÜNAKASALAR: Ankara İstasyonunda © yapılacak alttan geçit köprüsü Inşeatı kapalı zarf usulle eksiltmeye konulmuştur. Bu İşin keşif be deli ceman 220,000 liradır. — İstekliler bu işe ait şarlname vesair evrakı Devlet demir yolları Ankara, Haydarpaşa, Sirkeci rerne lerinden 11 Yira mukabilinde — alabi Eksiltme 22-0-038 tarihinde perşembe gü- hü sant 13 te Ankarada Devlet demiryolla» ri yol dairesinde merkez birinci komisyo” nanca yapılacak Tarih kurullayı başl Istanbul Radyosu ÖL — 1938 SALI s musikisi © 4plâk), 19 konfe- "önü bulkeri namına, Naki Tezel k edebiyalı) 19,30 keman konse- ri, Ali Sezin konservaluvar profesörlerin. den, Piyanoda Rena Sevet, 19,53 borsa ha berleri, 20 sanal ayarı, Granviç rasat Nihan Asım ve atkada: wsikisi ve halk şarkıları, 20,40 Ajans haberleri, 7 Ömer Fuza Doğrul fından arapça söylev, 21 saat ayarı, orkesira, 21,30 Cemal Kâmil ve ar- kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk 22.10 hava raporu, 22,15 Darülter Dim masiki heyeti, Fahri ve arkadaşları ta- rafından, 22,50 son haberler ve ertesi gü nün programı 29 saat ayarı, istiklâl marşı, Yazan: oğazdan çıktı. Yardım bekliyen Hamldiyeye yetişmek üzere Sinop istikametine atıldı. Lg Yavuz Boğa fı çektirdi: Süvari derhal telsizle nan Yavuza şu * İstanbul - İstiny Yavuzda donanma birinci kumandanı amiral Şöson paşaya: Sinop önlerindeyiz. Dört bir Rus filotillâsı ile karşılaş tım. Ateşle teması muhafaza Faz istikametine çekiliyorum. muhtacım, Hamidiye kruvazörü süvarisi Yüzboşı Telgraf İstinyede, donanmada bomba gibi patladı. İstim üzerinde bulunan Ya- vuz derhal harekete ge Midilliye de bütün huzıyla kendisini takip oetmesini bildiren Soşon son süratle Boğazdan çık* el Yardıma tı. Kendisinden yardım bekliyen Hamis yetişmek üzere uçar - gibi Sinop istikametine atıldı. Şükrü bey telsizi çektirirken; — Silâh başma! Emrini de verdirmiş. Hamidiye hemen muharebe durumuna girmi h güverte- nir vardavelaları indiriln lere do” lan mürettebat toplara mermilerini sür- müşler, yiğit yüreklerinde ufacık bir kor- ku izi bile bulunmadan bütün dikkatle rini süvarilerinin: — Ateş! Emrine çevirmişler, beklemeğe başla" mışlardı. Süvari, kumanda köprüsünde duruyor, üzerine gelen düşman filotillâsına prova sını çeviren Hamidiye acar bir su pelen- gi savletile o! rak suları oyara yara kısaltmağa ko; ir, Şükrü kaptan düşman donanmasını, do- nanmanın ikinci gemisi olan o ve üze rinde amiral forsu dalgalanan Kağola doğ ru toplarını tevcih ettirmek için emirler veriyor, seyir zabiti, yanımda duran top çu kaptanının süv; re toplara Kerte veri: edişini gözden geç Gemiler biribirlerine yaklaştı! Daha top mensiline girilirken düşman amiral; gemisinde yükselen işaretler Şükrü kap) tanın kanımı beynine sıçratmağa, yiğiti Türk süvarisini bir ateş parçası Rşlinet koymağa kâfi gel ağolun işaret sere-| ninde Hamidiy — Teslim ol İşareti kaldırı! iri Kaptan ko-| nuşma borusuna buna mukabele için şu| emri verdi: — Ateşi, Hamidiyenin tekmil borda ( topl baştareti bu emri hemen yerine getirdi. Toplarm ağımdan çakan şimşekler, kur lak yırtan, yürek paralayan bir gümbür- tü, beyaz, bembeyaz top dumanları bir anda 8 mermiyi bir ceherinem selâmı ha linde Rus amiral gemisine gönderdi. A- mira) Kolçak hiç ummadığı, beklemediği bu vaziyet karşısında önce hir bocaladı. O, bu faik kuvvet, bu çok üstün top Sayısı önünde Hamidiyenin (tipki Suç üstünde yakalanmış bir haşarı çocuk ita atile kendi işaretine başefeceğini, dur cağını, yaklaşmalarmı bekliyeceğini san mıştı; bu konsantre ateşi beklemiyordu. Fakat acar Türk kruvazörü birinci teşine fasıla vermeden ik içüncü, dör düncü ilâh... ateşlere o koyulmuş, başta yürü; ç ilk hamlede etrafına düşen ve minare boyu sular (o fışkırtan mermi sâğanağı önünde ateş açmakla be rabor gerilemiş, kendisini Hamidiyenin) (T) ateşine kaptırmamak için 5 kerte iskeleye alabanda ederek Kağolim yakın larma gelmişti, Amiral Kolçak şakınlığını çabuk gider di, Rus filotillâsmın dört gemisi de bü tün toplarırı Hamidiyenin üzerine kon santre ettiler, Ru: illâsmın müthiş ateş cevabı derin, uğultulu akislerle Ki radeniz utuklarında gürledi, Hamidiyenin etrafına düşen 3040 o merminin hâvaya fırlattığı su sütunları gemiyi düşman gö ründen sildi.. Hasımlar arasındaki le 2599 metreve ibmişti. e Hamidiyenin kumara İç nde tunç bir heykel ve kârile duran. dürdününü . gözlerinden, düşman donanmasını da dürbününden 9“) « şehidin cenaz* merasimi yapıldı. Mürette Rahmi YAGIZ | yırmayan süvari Şükrü kaptan denizden perdi anı da gözden siliyordu. muvafık Ei kerte dümen kumandasını gönderdi. Hamidiye, taraftan ateşe devam6“ derken bir t n da d nü tamam Yadı, provası stanbula çevirdi, bütün hızıyla yol alırken kıç tareti ve borda top larının bir kısmı ile ateş temasını muha” fazaya çalıştı. Kolçak bir ateş fasılasında Hamidiye nin dönüşe geçtiğini, son hızıyla kendile* rinden uzaklaşmağa başladığımı . gördü. Çılgma döndü. Şu ayağına gelen, sonra da akla sığmaz bir cüret hamlı ken disine ateş açan şimdi de kaçmağa kalkı- gan Osmanlr kruvazörünü her ne bahast nâ olursa olsün tutmak veya imha etmek batırmak kararile füstillâiya emir verdiz — İleri, takip. Ve., Ateş açan tekmil toplarının Mami diyenin üzerinde meydana geti İ sabetleri tarassuda çalışarak Türk; gemi“ sinin ardı sıra ileri atıldı. su devam ediyor, Hamidi ye, üstü la her saniye aradaki me- saleyi ç metre daha açarak boğaz İs“ tikametine koşuyor, Kolçak, altındaki gemilerin hızını ölkelene öfkelene, # deta bir kor kesilmiş gibi peşini bırakmı" yor, ardı sıra koşuyordu. Bu kaçma ve kovalama © gi sama kadar sürdü, Ak şam üzeri, gün batarken Zorguldağt bor” dalayan Hamidiye ufukta ancak duman- ları görülen Rus filotillâsmmn ateşinden çoktan kurtulmuş, sakin ve müsterih bir hava içinde bulunuyorken uzaktan Yavu” zun çıkağeldiğini gördü. idiyedeki neşe havası Türk amiral in görünüşüyle fevkalâde bir hal Yavuz, provası denizi yararken iki ta- rafa savrulan uzak mesafelere kadar be“ yaz köpükler arasında yeleleri kabarmış bir aslan ihtişemile geldi.. | Hamidiyeye sokuldu, Stoper etti. Küçük kruvasörün büyük süvarisi, büyük Türk amiral ge ik kumandanının ya nprna çıktı. Amirini selâmladı. Tercuman vasıtasile macerayı anlattı. ı kesilen (o benzile Şükrü ıklarımnı tercüme ettirdi, Sinirlerine güç hükmeder bir tavırla mu“ harabenin tafsilâtını dinledi sonra tek ke ile cevap verdi: i — Peki. Siz vazifenize devam edin! Şükrü kaptan Yavuzdan ayrıldı. Kendi gemisine geçti. Yavuz hemen tekrar yol verdi, son hızıyla Karadenizin enginle- rinde koşmağa, Hamidiyeyi tek başma akat bir şey yapamıyan düşman amirali ile destroyer filotillâsmı aramağa devam etti. O günkü muharebede Hamidiye iki & miyetsiz isabet almıştı. Bunlardan bir 'h güverteye düşen 12 librelik bir müsedemeli mermi idi ki, infilâk sira” sında orada bulunan bir işaret neferini alamış bir de haberdiyi şehit etmişti, İkinci mermi de çanaklık hizalarında pa ir şafapnelin kendisiydi, Bun dan dağılan misketler çanaklıktaki bir ra sıdı yaralamış, birinci mermi güvertenin tinesinde bir kabartı bile meydana ge* tirememişti, Yavuz uzaklaştıktan sonra tekrar geri" ye dönen Hamidiye konvoy hizmetine baş sular karürirken gündüzki bat güvçertede divan taburuna çıktılar, Herkesin yüzünde hafif bir matem İzi vardı. Gündüzkü harbin, Karadenizdeki ilk deniz muharebesinin kahramanı, tunç zcileri aralarından eksi” alemini tutuyü rüz” lerindeki manadan bunun mahiyeti çok güze anlaşilmordu. (Devamı var)