16 Eylül 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B — 18.EYLÜD — 1088 - — yaşamak — ÜÇaş EÇENLERDE bir gazete yazıyor- du: Bilmem nereli bir doktor, in- ı üÜ iki yüz yıla çıkarmanın ko- ll bulmuş, Keşfettiği usulle büyüttü- Ç ©Elunü herkese: “İşte size iki yüz yıl “ak bir delikanlı!,, diye gösteriyor- —" Hemen Allah çocukçağızı nazardan Sesin!.., Hm Yüz yaşına varmış bir adamın ha. e blr düşünün: emsali ve akranı dün- Yadan göçeli bir asırdan fazla olmuş; et- Müerin en ihtiyarı da kendisinden “İenç olduğu için yapayalnız sayıla- —k bir adam, Doğrusu benim pek hoöşü- h Bitmiyor; belki de kendimin iki yüz Mg:ıımaktau hiç ümidim olmadığı iİ- Y'lllIZIIğa bir çare bulmak kabildir; %İun usulü yayılınca ikl yüz yıl ya, ı Sevdasına düşecek daha çok kim- "leı- b İki — *Sir sonra da yaşıtlarıyla düşüp kal- ü Bini tasavvur edebiliriz. Zaten yaş Kt da nisbi bir şeydir. On beş yaşın- &aki bir çocukla otuz yaşmdaki bir adam nı"“lda çok fark vardır; fakat biri sek- !'h, Öteki doksan beş yaşındaki iki ihti- De Dek âlâ akran sayılabilir. Bunun için Storun oğlu da, meselâ yüz seksenire İl.y ği zaman, doksanlık torunları İle &t iyi anlaşır. hıe:ab'atmm zehirleri yok!... İyi ama İçin yaşamanın en büyük tadı o ze- hh;ehen şehir hayatında değil midir? Üt k şairler, hakimler köyleri tercih alîerinl Böylerler. Ben o kanaatte de- 'ı“ Hani tertemiz sütler, berrak su- İtllip daima saf hava teneffüs edilen Yler Varmiş, onları da istemem, Fabri. hâd%anlarıyla havası kirlenmiş, sokak- , Odan gürültü eksik olmıyan, her tür- kötü insanlarla dolu şehirler bile hben- p. * köylerden iyidir. İnsan oğlu daima den kurtulup'büyük şehirler kurma- Meyletmiştir; az yaşamak pahasına Olsa bu tabif meyle uymak bana da- Soğru geliyor. Hem dikkat edin: köy Vatmın iyiliklerini şehirliler keşfet, t Ür; demek ki ancak şehir gözümüzü . Or, bize doğru yolu ancak şehir öğ- Vor, Artık ondan kaçmanın manası deği;î_!? arasıra dinlenmek veya hava Tüş iİrmek, yahut şehir hayatını özle- Maksadıyla köylere gitmeğe aklım ' fakat yine şehre dönmek şartile,.. %îdo".tor_ oğlunun ağır ağır inkişaf e- “efini, meselâ otuzuna geldiği zaman %:îizindekl bir delikanlıdan farkı ol- j ğını söylüyormuş. Hani sinemalar- İo:: ralenti denen filmler gösteriyorlar, %Pr hayatı o hale getirmek, tenbelleş. %_r;k niyetinde. Oğlu, iki yüz yılda, €Sin altmış yetmiş yılda Yaşadığınt %em%ak. Bilmem buna hayatı uzatmak ı"huqk doöğru mudur? bilâkis; insan oğ- D İnkişafını serileştirmek, şimdiki — y t içinde kırk yılda katettiği mesafe- %&M yılda katetmesini mümkün kıl- hayatı uzatmak olur, İlg Yatın uzamasını kim istemez? keşki ı bu dünya üzerinde üç beş yüz _!k bilsek; keşki ölümün önüne geç- V kabil olsa... İyi ama bugünkü zevk- ha , “Zin hiçbirini feda etmemek şarti. olabiliriz. Sade süt, yoğurt, çiy hu:“ Yeyip iki yüz yıl yaşamaktansa tay İspirto ile, tütünle yetmişimizi bul- bence daha hayırlıdır. x Nurullah ATAÇ l eııBi’ı' delikanlı, milliyeti , Madığı için evlenemiyor ! : drada yirmi üç yaşındaki bir gen, _ Muyati olmadığı için,, evlenmesine h" © verilmemiştir. ü Sreden bir iki ay evvel Londraya & Nikola Sidorof orada bir kızla ta- Rıl'aı. Ve sevişmiştit. Fakat evlenmeye Tn .qm“ı hangi hükümetin tebaası olduğu Ulunabileceği için çocuğun, bundan | Verip müracaat ettiği zaman ken. | .Gm:.vnr. Nikola, Rusyadan çıktıktan | — DN Ai 5 A ĞA, A DA İ z Kâaşilf, bütün paralarını sokaga attı “Havada bir takım gıda maddeleri vardır; havayı teksif ederek bu gıdaları elde diyor etmeyi zengin bir adam Nevyorktaki yüksek bir binanmı penceresin- den bütün paralarını sokaktakilere atmıştır.. Adamın pencereden aşağı avuüç avuç yüzlük, binlik do. larlar savurduğunu gören halk koşuşmuş, bir dakikanın için- de binanın önü binlerce kişi ile dolmuştur. Genç, ihtiyar, ııııı mektedir. Bu hal belki böyle saatlerce devam edecekti. Çünkü a. dam milyoner sayılabilecek kadar zengindir ve bütün para- ları bir bayul içinde yanında bulundurmaktadır. Bavulu otelin penceresinin önüne getiren adam, oradan paraları avuç avuç almakta ve pencerenin dışına çıkıp pervaza dayanarak so. ($ kağa savurmaktadır... Fakat sokaktakiler için, bütün dövüşmelerine ve çarpış. malarına rağmen güzel bir sahne olan bu para yağmuru fazla devam etmiyor. Kalabalığı dağıtamıyacaklarını gören polis- ler otele giriyorlar ve adamın odasına çıkarak kendisini içeri çekiyorlar. Para yağmuru bu suretle kesiliyor, Deli imiş! Polisler adamı tevkif ettikleri zaman kendisine bu ha- reketinin sebebini soruyorlar. 30 - 35 yaşlarında bir genç o. lan bu adam: — Benim için paraya artık lüzum kalmadı, diyor. Çünkü karnımı mütekâsif hava ile dokurmanın çaresin buldum... O zaman, adamın deli olduğu anlaşılıyor. Paralarını a. vuç avuç dağıtan bu Âmerikalı, etrafındakilere şunları anla- tryor: “— Ben uzun zamandanberi ilmi tetkiklerle meşgul olu. yordum. Gayem, insanları yiyip içme zahmetinden kurtar- maktı. Çünkü, fen ilerledikçe insanların da artık fennı bir şeklde yiyip içmeleri lızımgeliyordu. Evvelâ, gıdalarımızı bap şeklinde hazırlamak usulünü tecrübe ettim. Fakat, bu da hayli masrafa ve müşkilâta bağlı bir işti. “Sonra bir gün aklıma geldi ki, havada birtakım kim. yevi maddeler vardır ve bunlar dağınık olarak bulunmakta- düşündüm ! ,, Amerikada “hava ile karnını doyurmak,, çaresini bulan — dır. Halbuki bunlar azot, karbon gibi maddelerdir ve vücu. * dumuzun ihtiyacı olan bu maddeleri biz diğer gıdalardan al- maktayız, — “İşte, bu gıdaları havayı teksif ederek elde etmeyi dü. şündüm ve yaptığım tecrübelerde...,, Zavallı milyoner deli bu tarzda saçmalarına bıraksalar saatlarca devam edecektir. Fakat adamın deli olduğunu an- İryorlar ve tevkif ederek götürüyorlar... Sevgilisi kaçınca... Fakat tahkikat neticesinde anlaşılıyor ki bu zengin genç aklını fernni tetkiklerle değil, aşk yüzünden kaybetmiştir. A. damın sevdiği bir kız varmış. Onunla senelerce gezmiş, eğ- lenmiş, parasının büyük bir kısmını onun uğruna harcamış. Nihayet, evlenmeye karar vermişler ve yakında düğünleri olacakmış..; Düğün hazırlıklarına başlammak üzere Nevyorka geliyor. lar, Fakat, bir gün milyoneris sevgilisi ortadan kayboluyor. DelikanlIı, nişanlısını ğünlerte arıyor, bulamıyor, Bir | kazaya veya bir cinayete kurban gitmesinden korkuyor. Fa- kat çok geçmeden anlıyor ki kız, bir gemici ile gevişerek kaç. mıştır... İşte, bütün hayallerinin bir an İçinde mahvolduğunu gö- ren genç aklını kagırıyor ve düğün hazırlıkları ve istikbali i. çin bir sermaye olarak yanında taşıdği yüzbinlerce lirasını pencereden aşağıya fırlatmıya başlıyor... Adamın deli olmasına sebep olan kız, seviştiği gemici ile kaçarak Amerikadan Avrupaya gelmiştir... Hava ile karın doyur- manın çaresi bulunmuş p | ! 0 MI üğâbakavı ' Ditene D O öülat doktorun usulü pek başumg | Baraları kapışmağa başlamış, bu arada birçoxzlarının kafası _kagan Irsan M Yör: çocuğu hep kırıarda, köyferge | Bözü yarılmıştır. İ seninle hlatacak, ona süt içirecek, çiy yemiş, | Fakat, gökten yağan bu paraların ardı arası kesilme, evnenı rı m * Yedirecekmiş. Et yok, İspirto yok, şes | mekte ve göklere açılan avuçlara mütemadiyen dolarlar düş- D Doris Şor isminde sevimli bir İngiliz kızı, kendisini seven sporcu bir delikan- liya: : — Gelecek müsabakayı kazanırsan se, ninle evlenirim, diyor. Cek Kuin patinaj şampiyonudur ve iki gehir arasında yapılan büyük bir müsa- bakaya hazırlanmaktadır. Bu patinaj mü- sabakası buz üzerinde değil, fakat güzel bir asfalt yolda yapılacaktır. Müsabakaya birçok kişi giriyor ve Bporcuları takip eden hakem heyetinin otomobiline Doris Şor da - biniyor. Şüp- Ühesiz, Cek'in üzerine gözlerini dikmiş o- lan ve onu en büyük heyecanla takip &- den bu kızdır. Fakat, sgporcu, bu müsabakada en İle, ri mevkli alamıyor ve gittikçe daha fazs la geride kalmaktadır. Bunu gören genç kız bu müsabakada kazanamıyacağmı hiç aklına getirmemişti ve birinciliği alaca - ğından emin olduğu için ona evlenmek hususunda bu şartı koşmuştu... Cek'in müsabakayı kazanamıyacağını anlıyan Mis Doris hemen otomobilden atlıyor ve gencin yanma giderek: — Cak, diyor, ben şartımı değiştirdim, Müsabakanım sonuna kadar gitmeye lü« zum yok, Eğer Londraya kadar böyle pa- tinajla kayarak gidersen seninle eyvlenis rim... | Cak, tekrar bütün hevesini bacakları, na veriyor ve Londraya doğru bütün sü: ratiyle gitmeye başlıyor. Çünkü Londra onun için büyük bir saadet saklamakta« dır., Mis Doris Şor da kendisini başka bir o4 tomobille takip ediyor ve nihayet Lon- draya geliyorlar. Cak, müsabakayı kaya betmiş ve yine sevgilisini kazanmiştir. Yol ortasında kadınlariâ öpüşen bir papaz Bir payasla bir kadın arasındaki bu ö. püşme sahnesi İngilterenin en muhafa- zakâr bir kasabasında geçmiş, fakat kim- se bunu ahlâka mugayir bulmamiştir. Halbuki o şehirde böyle bir sahne başka |* bir zaman olsa kıyamet kopardı, : Bugün bir papasla bir kadının - ve ©- * nun gibi daha birçoklarının - öpüşmesini | herkesin müsait karşılamasma sebeb a. damın on beş senelik kasaba rahibi olma, sıdır, Herkesin çok hürmet ettiği Rahib Bar- ker on beş senedenberi Londra civarın- daki bir kasabanın başpapasıdır. Ve bil- hassa sebzecilikle geçinen köy ahalisine kendisini çok sevdirmiştir. Hattâ papasa “sebzeci kadınların piszaposu,, ismi bile ediyorlar: duymuşuz. Artık alıştık, İngiliz Başvekilinin seyahati Gerçi herkes heyecandadır. “Heyecanda,, demekle neden bahsedeceğim elbette anlaşı'ır. Günlerdenberidir devam edegelen sulh ve harpten, Acıba herkes heyecanda mı? Bu da ayrı ve hattâ yerinde bir sualdir. Biz gazetecilerin bunda mübalâğa ettiğimiz muhakkaktır. Birçok tanıdıklara rastladım ki orta Avrupanın bu karışık vaziyetinden heyecas şöyle dursun en küçük bir irkilme bile hissetmemektedirler. Onlar vaziyeti göyle hulâsa — Bu da şimdiye kadar rastladığımız karışıklıkların aynidir. Biz bü- tün heyetanımızı, Hitler Ayusturyayı ilhak ettiği, Musolini Habeşistanı öz malr yapmağa çalıştığı sıralarda harcadık, Sonunda Habeşistan Muso. lininin, Avusturya Hitlerin olmakla kaldı, Vaziyetin düzelebilmesi için karı- şık olması lâzımdı. O zamanlar bile karışık değilmiş ki biz boşu boşuna he, Bu ifadeden anlaşilıyor ki vaziyetin karışık olduğuna inanmayanlar bile - aei Temalie ZĞ e e ee eee c AMĞi di ELEL 5e mevtuttur. Bunda pek de haksız değillerdir. Çünkü söylendiği ve vaki ol, duğu gibi her bulanıklık sonu lekesiz bir berraklığa döndü. Bunlar ola ola alışıldı. Şimdi bazılarını karışıklığa inandırmak kabil olmuyor. Acaba 69 yaşindaki Çemberlayn'nın canrnı hâkka bağışlıyarak ilk defa tayyareye bi- nişi, Hitlerin memleketine gidişi nikbinlere bir ders olabilir mi dersiniz? % hiçbir devletin tabiiyetine geçme- | veriğriiştir. 3ö Söylüyor. O zaman: Rahib Barker artık ihtiyarlayıp kili- Milliyeti olmıyan adam nasıl evle- ıuı,! seden çekilirken de sehzeci kadmlar v orlar. kendisinden boynuna sarılarak, öpüşe . ı“üu. Mmahkemeye müresaat ediyor ve | rek ayrılmışlardır... q% tabiiyetine girmek istediğini bil- : %îl'— Fakat bunun için de tahkikat İc- .- lüzum görüyorlar. Şimdiki halde 4 t e ee Ö Ka el ) —ai Nikolanın milliyeti yoktur ve evlenemi- Oy'rıı..

Bu sayıdan diğer sayfalar: