<0 —g Li, | ve en önünde sıra bekliyenler, li Bağ dalmış kocaman bir kırkayak | Na Si kımıldıyorlardı. iy, Seta: e elindeki bavulu yere Şütihin S i a bakalım, dedi, gel de işin enin kalkmasma ancak iş Yar, halbuki henüz daha daa sayısı yüzü buluyor. kimbilir kime git bavula tökme indirerek: dedi, sen işine bak.. Biz bilet alırız, Ben öyle bir usul a lı bunun sayesinde hiç sıra elem eğe Yüzum kalmadan bilet. ia “EVap verecek yerde, karalı ag, Sekli ve kirli duvara sürtme- Ka Üç defa yere vurdu. bir manzara ver. ün böyle, dedi. Şimdi sen beni, Beş #ölürür gibi bilet kişesine gö. İliç Büya akıl hastanesinden kaç. İN “sie... Sen de, hastanenin a- Belip, Sötürünceye kadar, beni Memursun!.. Anladın mı? * tükürüklerini çenesinden &. | tuhaf bir yürüyüşle kişeye e Hemen hemen ta kişenin k Sokulunca, düşünceye dal. | 5 raya kırkayak, harekete geldi: İ MO &İr!.. Hey srkadaş sıraya a am yok mu? Ananm &- w sen misin? Meri itibaren - beşinci o, ç ölanm kulağına eğilerek Öne da ile,: y bana merhum Navuhodno- « Bilmem siz merhum Na- Ak tanır mısınız7. Hani canm i olan Navuhodrosor? İş- W Ma gün demişti ki: “Bu dün- VE ve böndenbaşka kimsecik, a koğa koşa (o arkadaşı - e Selen Şutihin, kişeden itiba. rk durmakta olan adama vE “hemmiyet vermeyiniz, dedi. Vi a akil hastasıdır. Ya. e... durmuş olan bir Nİ İ al diye tekrarladı. Fakat ne MA eler de sıra beklemiye . , m yavaş, bu sözleri söylü. , Yaklaşarak elini okşamağa Aden, niz , ne dediniz? dedi. Yani N A gi hastaneden ve sarman tan İsigi, ; Sizin deli gömleğiniz ne. Yü edilen sıranm sonun. Ma, Ür adım geriledi. Suptsov “anlılıkla bütün sıra bek- KA ederek; - N eyt, dedi, toreodor olmam bakire boğularla döğüşü- T8 öhemmiyet bile ver. yy Sal ya diğer tarafına geçe- kişinin kolundan tuttu Bahat vermeğe girişti: EŞİ dana va » Dün timarbaneden kaç- ç arma varmadan onu tek. ek götürmeğe çalışıyorum. Pita ederim herifi kızdıracak Na Bulurmaym!, Kendisini IAdığım için hastaneye bi- imkân bulamıyorum. Ml v SE, korku ile Süptsov'o Bia Diğer taraftan, Lİ ba veri, yeni bir lâstik gibi San Köye 'Yan birisi, sıradan ayri. h Bey bir tarafa gitti, Xx durmuyor, ve kişeye ya, aa, wi dibine sokularak en- Basa eri yapıyordu. iy. e karma dikkat odiniz!, Sy Bakici karm. Size doğru- Yİ nl? Karnım gu &n0 ka, ir Size 57 7 g 8 ) i Deli mukallidi Yazan: V. Ardov dar sahici bir karın idi, Fakat şu andan itibaren Kafkas kayası oldu.. Suptsov, saçmalarına devam ediyordu: — Bana herkes niçin hürmet ediyor, biliyor musunuz? diyordu. Çünkü ben İstediğim yere, istediğim bir uzaklığa tükürebilirim, Meselâ, arkadaş, size ka- dar tüküreyim mi? Kendisinden bilet istemek için hiçbir elin uzanmadığını hayretle gören kiye memuru kadın, delikten başın: uzatarak: — Bilet almıyor musununz? diye sor- du, Suptsov, güya burasının bir kişe oldu. Bunu benöz görmüş gibi yaparak biletçi kadına doğru döndü ve: — Barası bilet kişssi mi, dedi? Şu halde lütfen bana, yedinci veyahut 46- Xizinci sırada olmak Üzere, Bel - etoy için üç bilet veriniz!. — Vatandaş, burası şimendifer kişe. sidir. Şaka yapmamanizi rica ederim. Suptaov eliyle alnını uğuşturdu. Müt. biş bir fikri faaliyeti ifade etmek ister gibi alnı kırıştırarak: ç — Şu halde, dedi, Briyanak'a kadar xi tane üçüncü mevki bileti veriniz!, Sira bekliyerlerden bir kısmı söylen. meğe başladı: — Herif deli meli ama, nihayet ken. disine lâzım olan şeyi pekâlâ akıl etti. Suptsov, kendisine uzatılan biletleri ve paranın kusurunu dikkatle avucuna aldı. Paraları ihtimemla saydı, Noksan verilen iki kapiğin tamamlanması is- tedi, Ve gülerek kişeden ayrılırken, ki. genin yanında durmakta olan yolculardan birinin karıma parmağile dokundu: — Kardeş, dedi, bu seninki işkembe mi, yoksa kaya mi? ha? Heh, heh, heh! Karnma dokunulan adam, korku ile karnını geri çekti, İki arkadaş işlerini bitirerek sevingil bir halde Peruna doğru ierlerlerken, Suptsov, omuzuna dokunuldüğunu hisset, ti. Başmı çevirdi, Arkasında, imdadı #ıh- h! teşkilâtınm iki memurile, sıradan ko- ga koşa ayrılan diziyeri parlak kasketli adam duruyordu. Diziyeri parlak kasket, li adam, nefes nefese; — İşte, dedi.. deli budur, Babil'den fa- lan bahsediyor, daha bir takım saçmalar savuruyordu, İmdadı sıhhi memurlarının kıskaç gi. bi ellerinden sıyrılmağa çalışan Suptsor akradaşmâ kitap ederek: — Şutihin, diyordu, bu da nesi? (son. ya memurlara hitap ederek) vatandaşlar ben akıllıyım.. Ben mahsus deli taklidi yaptım... Şaka olsun diye Babil'den bab- setlim., Yoksa ben sizden de akıllıyım.. Şutihin de arkadaşmın sözlerini tasdik etti: —Evet, evet, arkadaşım tam akıllı bir adamdır, Onun aklından hiçbir zoru yok.. Parlak diziyerli adam bilgiç bir tavırla: — Arkadaşlar, dedi, siz onun söyledik. lerine ehemmiyet vermeyiniz! Onu he. men götürünüz!. Çünkü bütün deliler a- kıllı olduklarını İddin ederler. Onur için siz durmadan onu götürünüz), Sıhhiye memurları, parlak diziyerli a- dama dik dik bakarak: — Sanki biz bunu bilmiyor muyuz? dediler. , Ve, etraflarına biriken halkı dağıtarak Subisor'u “can kurtaran, 4 doğru sürük- lemiye başladılar... Bu srada lokomotif keskin bir düdük çaldı ve şimendifer hareket etti, Casus Cevahirciyan Abdülhamid zamanında Er. meni Hınçak ihtilâl komitesi. nin ihtilâl teşebbüsü nasıl or- taya çıktı?. Abdülhamidin casüsu Cevahirciyan ihtilâl teşebbüsünü bütün delillerile srtaya çıkardığı halde neden mah- küm oldu?. Yirmiye yakın kişinin idam ve mü- ebbet kürek, sürgün cezalariyle ce- zalandırılmasına sebep Olan yakın tarihin bu heyecanlı ihtilâl hareketi- ni HABER'de okuyacaksınız. & EYLÜL — 1938 SALI Hieri: 1357 — Recep: 10 fırtınası sipir ele Dm 18,35 20,1 348 Lüzumlu Telefonlar için: 24222, Beyoğlu için: adıköy İçin: 60020, Üsküdar £- 1 dile, çin: 60025. Yeşilköy, Bakırköy, Bebek, Tarabya, Fenerbahçe, Kandilli, Eren Büyükada, Heybeli, Burgaz, muhabere menü Tidir, 21996. Galata yangin Sıhhi imdat: 44998. Müddelumumilik: 22290, Emniyet müdürlüğü; 24982, Nefia Vel i İstanbul Elekteik İşleri Umum Müdürlüğü Neyoğlu: 44891 - İstan,| bul: 24378. Sular İdaresi: taşı 40938. Cibal 21708. Üsküdar - dl: HMavaxazi: İstanbul: 60790, Beyoğlu: 44042. Taksi Otomobili İstemek İçin Beyoğlu ciheti: 49084. Bebek ciheti: 36 - 101, Kadıköy ciheti 60447, Denizyolları İstanbul acenleliği: 22740. Karaköy: 42302. Pazartesi Tophaneden 168,30 Mudanya, 20 Dandırma. Salı Tophaneden 9,30 İzmit, 16,30 Mu- danya. 19 Karabiga, 20 Bandırma, Gala- eee 12 Karadeniz, Sirkeciden 10 Mer- sin, Çarşamba Topbaneden 18,30 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın, Perşembe Tophaneden 9,30 İzmit, 16,30 Mudanya, 20 Bandırma, Golatadan 12 Karadeniz. Cumartesi Tophaneden 14 Mudanya, 20 Bandırma, Sirkeciden 15 Ayvalık, 18 Bartın. Pazartesi Tophaneden 9imroz, 9,30 İz- mit, Galuladan 8,30 Mudanya, 10,30 İzmir Sür, 12 Karadeniz, 22.10 Mudanya. Müzeler Aynsofyu, Roma - Bizans, Yunan eser- Teri ve Çinili Köşk, Askeri Müze ve sarnıç lar, Ticaret ve Sanayi Müzesi, Sıhhi üre, (Bu müzeler hergün saat 10 don 16 ya kadar uçaklır.) Türk ve İslâm eserleri mi 3 Pazar tesideh başka hergün sant 10 dun 16 ya kadar ve Cuma günleri 16 don 17 ye ka- dar açıktır. Topkapı Müzesi: Hergün saat 13 len 16 ya kadar açıktır. Memleket Dışı Deniz Seferleri Romanya vapurları: Cumartesi günleri 13 de Köstenceye; Salı günleri 18 de Pi- re, Beyrut, İskenderiye, İtslyan vapurları: Curna günleri saat 10 da Pire, Breadizi, Venedik, Triyeste, Sirkeci İstasyon Müdürlüğü Telefon 79. Avrupa Hattı Setplon ekspresi hergün Sirkeelden saat 22 de kalkar ve Avrupadan geleni saat 7.25 1e Sirkeciye muvasalat eder, Konvansiyonel 20,340 da kalkar, 10,20 de gelir. Edirne postası: Hergün sant 8,50 de hareket eder, 19,33 de gelir. Anadolu hattı Hergün hareket eden şimendiferler: Saat $ de Konya, 9 ds Ankara, 15,15 de Diyarbakır ve Samsun, 15,30 da Eskişe- bir, 10,10 da Ankara ekspresi, 20 de A- dapazarı, Bu irenlerden saat 9 da hareke! eden Ankara mühtelili o pazarlesi, çarşamba ve cuma plinleri Heleh ve Musula kadar sefer etmektedir. MUNAKASALAR: İnhisarlar idaresi için şartnamesi muci- bince 500 kilo sabun pazarlıkla satyn alıma» caktır. Pazarlık 10—9—055 larihipe rast İayan cumartesi günü (saat 10 da Kaba. taşta levazım ve mübayaat şubesindeki &- lum komisyonunda yapılacaktır. GEÇEN SENE BUĞUN NE OLDU? * Mançuko askeri Japonyaya karşı İsyan ettiler. Istanbul Radyosu 5 EYLÜL — 1938 SALI 18,30 Dans musikisi (plâk), 19 Konfe- rans, Eminönü halkevi namına, muallim İbrahim Kongar (Mekteplerde — disiplin meselesi), 19,55 Borsa haberleri 20 sâat a- yarı, Granviç rasathanesinden naklen, Su- zan ve arkadaşları tarafından Türk musi- kisi ve halk şarkıları, 20,40 hava o raporu, 20,43 Ömer Rıza Doğrul tarafından arapça söylev, 21 saat ayarı, orkestra, 21,30 Cemal Kümil ve arkadaşları tarafından Türk mü sikisi ve halk şarkıları, o 22,10 Gitar solo Fiarder, 22,50 Ajans baberleri, ertesi gü hün programı, 23 saat ayarı, son, Yazan: Rahmi YAĞIZ Ayşe sultan, Ihlamur kasrında bir hafta kalmak için Padişah babasından izin koparabildi Li — Evet sultanım. İsmi Abdullah bey, Galiba o da bakışlarınızdan bir mana sezmiş olacak. Arabasını ilerdeki çayır lıkta durdurmuş; yere inmiş, orudaki as- kerlerin zabitile konuşuyordu. İşaret et tüm, Elimi salladım. Geldi. o İradenizi tebliğ ettim: “Ayşe sultan aliyüşşan (1) hazretleri sizi görmüşler; pek beğenmiş- ler.. İrade buyurdular.. Sizi huzurlarma xabul edevekler!,, dedim... Gül yanakları birer al canles gibi kızardı. sıkıldı. önü- ne baktı. Çok toy ve çok kibar bir deli- kanlı sultanım.. Mahınev, burada sözüncara verdi. Kendisini dinliyen sultanm üzerinde an- lattıklarının meydana getirdiği tesiri gör mek ister gibi gözlerini Ayşe sultanın yüzünde gezdirdi, Sultan, Daviste ait ma lümatı biranda almak, öğrenmek istiyeü bir isticalle Mahınevi konuşmağa icbar etti; — Ey.. Devam etsene.. ne dedi? ne ce- vap verdi?.. — İradenizi can ve başüstüne! diye kar şıladı sultanım. — Abdullah beyi bu akşam (getirmek İçin çok uğraştım. Razı olmadı. “Sultan efendimizin huzurlarına çıkmak için ha- arlıklı değilim.. Arzı ihtiram (ettiğimi bildirin. Yarım akşam iradelerini yerine getireceğimi kendilerine arzedin!,, dedi. — Acaba neden gelmek istemedi? Korktu mu dersin Mahmev?.. — Korkmadıysa bile biraz içi titremiş- tir sultanım. Ama asıl sebeb hazırlıksız olmasıdır. Kğıthane dönüşü sultanımın huzuruna çıkmağı münasip görmeyişi de güzelliği kadar fevkalâde olan nezaketi- nin bir nişanı. — Peki. yarın akşam gelecek mi? — Nerede bulacaksın onu? — Yarın akşam araba ile Maçkada bek liyeceğim yatsıya doğru Maçka tarafın- dan gelecekler. Araba ile; irade edeceği" niz yere getireceğim! Ayşe sultanın heyecanı biraz yatışmış- tr.. Maamafih gene içinde bir şüphe var. dı. Bu tesirle sordu: — Ya gelmezse Mahmev?.. — Gelmez olur mu hiç sultanım.. Böy le ayaklarına gelen bir devleti o tepecek kadar göğüsüz bir insan değil. O kadar nazik, o kadar terbiyeli, o kadar tatlı söh- betii bir zat ki.. — Peki kimin nesiymiş? — Kaplanmış efendim.. — Ne kaptanı? — Gemi kaptanı imiş sultanım. Çı: nakkale isminde bir vapurları varmış, Aman sevsinler. Ne şeker okaptan. Hiç de benzemiyor değil mi Mahmev.. — Öyle sultanım.. — Yarın akşam nereye götürelim der- sin bu delikanlıyı? Mahınev düşündü, taşındı, bir türlü karar veremedi, —Siz bilirsiniz sultanım.. Nereye irade buyurursanız oraya götürünüz. — İhlamur köşküne götürsek? ne der. tin?.. — İyi olur.. Orası, yeşil ve ağaçlıklı koruların ortasında tam bir gönül yuva- sıdır ama.. — Ey.. devam etsene.. Aması ne olu" yor?.. — Sultanım, orası şevketli babanızın telerrücgâklarıdır da.. — Olsun.. Ben izin alırım. Bugün şev ketlü babamı görmek için haber göndere- ceğim, Sen, oraya gidecek saray takımı. nı seç.. Dikkat et, boşboğazlardan kim- se bulunmasın!.. Yarm ben gündüzdem oraya giderim. Sen de geçe güzel delikan Mıyı alır getirirsin! Ayşe sultan bu emri (o verdikten sonra babası ihtiyar şevketlâye, halk ve hükü- met tarafından (Pamuk baba) adı veri len padişah OBeşinci Mehmede haber göndermiş; huzuruna çıkmış. ihlamur kasrında bir hafta kalmak için müsaade istemiş, izin koparmıştı. O geceyi Ayşe sultan hemen hemen uykusuz geçirdi. Gözlerini yumar yum. maz Davistin hayalile karşılaşıyordu. Bir günde, bir görünüşte bu kadar de- rin bir ihtirasla alevlenecek bir (gönül, normal sayılmaz, sayılamazdı, Fakat, “Sultan gönlü,, şımarıklığın verdiği aca" ip bir cüretle bu çeşit garip, tuhaf vaka- ları gayet tabii sayar, aykırı görmezdi. Ayşe sultan o gün ikindi Oüzeri ihla- mur keşrı kümayununa gitmiş, kendi ta- kımile birlikte oraya yerleştmiş, sabırsız- lıkla akşam olmasını beklemeğe koyul” Muştu. Mahmev, akşam üstü daha gün karar. madân Ayşe sultan saray seyislerinden Ferhat ağaya araba hazırlatmış, gurupla beraber yola çıkmıştı. Muhteris sultan İhlamur kasrında arabanm dönüşünü bekliyor; Davistin gelmemesi ihtimali karşısında kalbinde bir şüphe bir tereddüt calandıkça içinin sıkınlısmı etrafında İrr dönen saraylılara çıkışmakla gideri yordu.,, Davist ile Mahmevi getiren araba kas rın dutluk tarafındaki büyük kapısından girince Ayşe sultan pencereye koştu. A» rabadan inen Mahmev ile şık ve tertemiz kıyafetli Davisti gördü. İçi ferahladı. Biraz sonra genç ve güzel İngiliz dön. mesi ile Osmanlı sarayının muhteris sul tanlarından biri, birincisi karşı karşıya gelmişler; İhlamur kastınm (mükellef dekorlu büyük salonunda biribirlerinin elini sıkmışlar; Mahımevin dilbazlığı ile çabucak yüzgöz olmuşlar; samimi bir ha- va içinde mutena bir içki sofrasmın ba- şında sohbete girişmişlerdi. Ayşe sultan, Davisti seçme, güzel bir erkek diye mütalea ediyor Sü- zülen gözlerini delikanlının ölçülü hat larla süslü yüzünde gezdiriyordu.. Daviste gelince; o da, sultanı teshir e. dişini nasıl bir bağlama haline koyacağı" nı ve bundan en yakın istifade şeklini, sistemini düşünüyor, bu gaye etralındaki teferrüatı tasarlamakla meşgul bulunu- yordu. Sultan, sessizliği (o bozmak için konuştu: — Abdullah bey! — Emret sultanim! — Kaç günde bir sefere çıkıyorsunuz? Davist, inci dişlerini dudaklarının ara- sından çıkartan bir gülücükle ko- nuşuyordu: — Belli olmuyor elendim.. Yüke, yol. cuya, hülâsa işe göre değişiyor., — Sefer kaç gün sürüyor? — 3-5 gün efendim. Daha ilk bakışlarının ilk saatlerinde bu kadar açılacak kadar ahbab olmaları Da- vistte derin bir hayret meydana getiriyor du. Delikanlı kendi istifadesini daha ilk fırsatta temin etmek için sözün bu mevzu etralında büyümesini, yürümesini, ilerle mesini lüzumlu görüyordu. Söze devam etti; — Selerin uzur sürmesi yolun uzaklı- Fından değil sadel,, — Gittiğiniz yerde mi kalıyorsunuz? — Evet ama. Kendi arzumuzla değil! — Nasıl. Yoksa her iskelede bir evi- niz mi var? — Hâdiseler... Hâdiselerin sebeb oldu” Yu gecikmeler seferi uzatıyor. — Hareketi tanzim etmek sizin eliniz. de değil mi? — Şimdilik değil! Davist sözünü istediği o mecraya sok- muştu, Sultanım “neden,, diye soruşu kar şısmda yüzüne can sıkıntısı gösteren bir mana verdi. Anlattı: — Evvelâ gemilerimiz iskele ve liman lar kumandanlığı taralmdan istenildiği zaman almıyor, ve istenilen yere gönde- riliyor. Bu birl.. Sonra yolda çektiğimiz zorluklar... Ayşe sultan Davisti alâka ile dinliyor; o, üzüntülü noktaları izah ederken yüzü" ne acmanın ifadesini canlandıran bir mana vermeğe çalışıyor; dudaklarını bükerek tıpkı bir çocuğu okşarken konu- şan bir kadın edasile: — Vah. var. (Dovamı var)