AYARLAR EA TEÇAŞA AEETİTAN ARAYA, KURE 7 EŞ LR NABER in Aşk ve His Romanı: 20 agi Modaya yaklaşmışlardı. Bir Ri ve burunu kıvrıldılar, Güneş bat- n ayın cılız ışığı denizin işi doğan ay sığ n titrek bir yılan yolu çizmişti. Kiya eledi. Koyda demirlediler. İranın yedeğinde bulunan san- saklar Misafirler, tki seferde ai Son selere (o prenses, ag , <fan ve Sadun kalmışlardı. Rıh- » Sadun kürekte olduğu için Sediler, Sadun kürekte olduğu içi ayine karaya fırlıyarak prensesle Mao, *lini uzattı, prenses evvel çıktı. Tik, im çıkmağa hazırlanıyordu. Bu 2- m yanlış bir hareketle küreği n çıkarmıştı. yi. Rözlerinde acaip bir pırıltı ışıl ii, © tatlı bir sesle sordu: — Yüzmek Sn, Yeğenim? keyi Şotukluk zamanından kalma bir ği la Yeğenine “sen,, diye söz söy tip farkına vararak, hepsini güldü- Kanye diyet ve daha ağır bir sesle, bir cevap vermesine o meydan e tekrarladı: yek bilir misiniz yeğenim? e) » İskârmoza takmağa (uğraştığı Yaş dinde tutarak, “ne odemek isti- iy 8i bir hayretle yeğeninin yüzüne b ein dedi. neye sordunuz? a görürsünüz. dai bir sıçrayışta, Platonün uzattı- adan kayıktan dışarı fırladı, iğ in etrafında dönen bir kedi çe- Ür, * çevrildi, Sadurun elinden küre- At, bütün kuvvetile sandalı açığa Mz Sadun sandalı dibine yu- Mere Eğer sevkitabiile, oturula- a rd denize yuvarlana- kanlılığını kaybetmeden aya Küreğin tekini aradı. Fakat o yana yatmasile iskarmozdan ÜL denize düşmüştü. Sadun elleri- irdu, acıklı nazarlarla (sahile Na haykırdı Myo? Geceyi denizde mi geçirecek- Mandolin ister misin? Sevap verdi : Sp bana bir romorkür Yaparsın! Ni biraz yana eğmiş, göz- parlayarak, marifetini seyre- göndersen N Nazana bakıyor ve © baktıkça, bali sbir şey saklamadığınıbu kı. Denge ten çocuk olduğuna inanışı ar- b “Kendi kendine şöyle düşünüyor- Şiz & çarptırabilecek olan bir a- alay etmesine imkân yok.. son derecesi olurdu. Vardı. İçinde yavaş yavaş Sını unutturan bir sevinç gir azaldıkça, başının ağrısı da Keti. Birdenbire kendisini tüy Kn uyarak, gittikçe açığa otla biricik gezinticiyi yedeğine me len hiçbir sandal da ortada | Sordu, Nihayet Sadunun aklına | sindeki tahtalar. geldi. Bunlar ça Çikararak kürek gibi eline al- bir soldan denize daldıra- nar gibi, sandalı yürütme" Ün mn ve karadakile güldüren bir o çok acaip İl Sağanoz gibi yanyan gi- i en biraz yakmına kadar 0- oğr, İrini muntazam (küreklerle ürüst sandal yanaştırmasını ğa elirdeki garip âletle, bu bir türlü yanaştıramıyor, Erde dönü Kan ip duruyordu. Bu sıra” 8 ın baş tarafında bir ip bunu atması için bağırdı. ucunu Platona attı. Ve bu sü- iyi anaşabildi. Sadun, kâraya tin ne güneşte durmaktan başın- | Nakleden: Haldun S. Kip — Ben de, kendi kendime bunu soru- yordum, yeğenim, — Öyleyse ben söyliyeyim: Sizin eli- nizden hiçbir iş gelmiyormuş. İnsan deni- ze atlar, bir kolla yüzer de kayığnı sa- hile getirir. Siz bu basit şeyi bile yapa- madınız. Yazık size! Bu alaya sinirlenen Sadun: — Çok teşekkür ederim, yeğenim, de" di; o eğlence sizin olsun! sırasız o banyo- lardan hiç hoşlarmam!.. Prenses araya girdi: — Haydi bakalım, çocuklar, kavga et- meyin! Her dakika sizi (o barıştırmak mı Jâzım? Nazan atıldı: — Bizi barıştırmak mı? İmkânı yok! Biz doğuştan dargınız. Hiçbir zaman am laşamadık, zaten.. Sadunun gözlerinden yeğenininkilere gizli bir istihza kıvılcımı uçtu. Nazan bir denbire Kızardı. Yalana düşman olan ta- biatının sevkile ilâve etti: — Yani, uzun zaman anlaşamayız., Hlatonun başı yeniden ağrımağa baş- Jadı. Eve döndüler. —xıu— Yemek yeneli bir saat oluyor; konuş” maları artık durulmağa başlıyordu. Pren ses, mehtapta bir gezinti yapmağı teklif etti, Bu, hemen kabul edildi. Bir müddet gezindikten sonra, İstanbuldan gelen mi- safirleri vapura kadar geçirip uğurlayan prensesle kardeşi, Nazan ve Sadun Alev, başbaşa kaldıkları zaman tekrar, Moda koyunun ağaçlıklı yolunda, köşklerin bah çelerinden taşıp havayı dolduran nefis çiçek kokularını içlerine çekerek, yürü- meğe, başladılar, Platon, Nazanın yanında, önden gidi- yordu. Nazan, şu anda, hiç sevmediği ye Zeninden mümkün olduğu kadar uzak bu lurumak istiyordu. Bir müddet sessiz Platon dedi ki: — Bayan Nazan, (Moda) yı nasıl bu- Tuyorsunuz? — Çok güzel. Fakat, eğer düşüncemin değişmesini istemiyorsanız bana “Na- zan,,, bem de bayan “Nazan,, demeyin, Doğduğum zaman bana bu çirkin adı tak mışlarsa kabahat bende değil ya. Hem, anlamıyorum, niçin, bana danışmadan taktıkları bir adı ille taşımağa beni mec bur ediyorlar? Platon, nezaketle cevap verdi — Bu çirkin bir isim değil ki... (Devamı var) yürüdükten sonra TİRDİKEN KA Güreş birinciliği Müsabakaları 12 Eylülde başlıyor T. S. K. İstanbnl Bölgesi Güreş Ajan- Uğından: 1 — Bölge güreş brineiliği müsabaka- larma 12.9-1938 pazartesi günü başlana- caktır. 2 — Müsabakalar Süleymaniye klübü salonunda yapılacaktır. 3 — Sikletlerde bir kilo tolerans ve- rilmiştir, 4 — Müsabakalara saat sekizde baş- İanacak, tartı saat 5-6 arasmda yaptla- caktır. 5 — Müsabakalara her klüpten ber siklette iki güreşçi kabul olunacaktır. 6 — Müsabakalara milli takan dahil Hüseyin, Kenan, Olcay, Yaşar Arıkan, Yusuf Yener, Saim Arıkan, Adnan, Mustafa Çakmak, Mehmet Çoban girmi- yeceklerdir. Atletizm takımımız Bu akşam hareket ediyor Cumartesi günü Belgradda başlıyacak olan dokuzuncu Balkan oyunlarına İşti- rak edecök atletlerimiz bu akşamki tren- le bareket edeceklerdir. Kafileye atletizm feedrasyonu Vildan Aşir riyaset etmektedir. Slavya - Fe- rençvaroş Merkezi avrupa kupası finalinde berabere kaldılar Prag, 5 (A, A.) — Merkeri Avrupa kupası finaline kalmış olan Slavya İle Ferençvaraş Macar takımı arasında ya- pılan maç 2-2 beraberlikle nöticelenmiş- tir, Baltık memleketleri turnuvası Riga, 5 (A. A.) — Estonya, Litvanya, Letonya olmak üzere üç Baltık memle- keti srasımda yapılsesk olan futbol tur- nuvssına başlanmıştır. Estonay Litvanyayı 3-1, Letonya Lit- Yanyayı 2-1 mağlüb etmiştir. Bugün Es tonya - Letonya maçı yapılacaktır. Tashih Dün çıkan kürek mukavemet yarışı yazımızda denizcilik ajanmın ismi Beh - zad olacakken bir tertib hatasıyla “Hik. met,, olarak çıkmıştır. Bu yanlışlıktan ayı özür dileriz, reisi Milli Izmirli sporcular bağırıyor: küme kaldırılmamalı Yapılmakta olan “Egeliki,, bile Ege gençliğinin bir Cipe mil Geçen seneki milli küre müsahakalanndan: maçından bir enstantane Memleketimizde iki senedir yapılmak ia olan ve baz ufak tefek noksan ve kar talara rağmen gerek sporcular ve gerekse klüpler için hiç de faydasız olmadığı gi- bi Izmir, Ankara ve İstanbulun spor me rakllarının da heyecanların > artivan milli küme müsabakalarının bu seneden itibaren lâğuma futbol federasyonunca karar verilmişti. Memleketimizde futbo- lün terakkisine medâr olan bu kümenin kaldırılması onunla alâkadar o sporcu, klüpçü ve klüp ( taraftarlarile (omerak- hları müteessir etti. Bu hoşnutsuzluk, yalnız milli kümenin iki senedir birinciliğini elinde tutan İs- tanbul takımlarını ve ikinci vaziyette 0- lan Ankaraliları değil; kümenin sonuncu su olan İzmirlilerde bile gözüküyor. İstonbulla Ankaraya mütemediyen fut bolcu — hem de en iyi müdaji oyuncu” Ton — kapfırmakta olan o İzmirliler bu ziyanlarından ziyade bugün milli küme- nin kaldırılmasından şikâyetçidirler, Sor kojtamn İzmür gazetelerinden birinde çi kan ve aynen aşağıya geçirdiğimiz satır lor İzmirli sporcuların bu yeni o karara Klüp değiştiren futbolcüler Bu seneki futbol müsabakalarmda ba- zi tanınmış oyuncuları yeni klüplerdo gö- receğiz, Klüb değiştirenler arasında Gaüeşe intisab eden İstanbulsporlu Aziz müdde- tini bitirmiştir. Muhafızgücünün eski ka- lecisi Fuat da İstanbula tayin edildiği i- çin Galatasaray klübüne, gayrifedere - lerden Şişlinin en enerjik oyuncusu ve Nikrob ismiyle anılan Jirayr da Beykoz klübüne şirmişlerdir. Mıkroblardan koruyan vitamin Bulaşık sebebi, şüphesiz, dır. Fakat bir mikrop girdiği vücudun içinde istediği yayılıp çoğalamaz. Vücudun mikroplara karşı türlü türlü hastalıkların asıl mikroplar- gibi Yazan: Dr.G. A. bilecekler demektir, Verem mikropları da en ziyade tenef- füs yeluyla girerek teneffüs cihazında yerleştikleri vücud A vitamininden uzunca bir zaman mahrum kalmca bu hastalığın gelmesi de kolaylaşır. A vitamininin bu işi pek mübim olmakla beraber, için müdafaa vasıtaları vardır, Mikrop müdafaa vasıtaların - dan hepsini kırarak vücudu yendikten sonra tesirini yapa” sikir, Bu müdafaa vasıtalarının en mühirlerinden biride A vitaminidir. İnsanın yedikleri arasında bu vitaminden kâ- fi derecede bulunur da, vücut ondan mahrum kalmazsa kendisini herhangi mikroplu ve bulaşık hastalığa karşı da- ha iyi müdafaa eder, Bu vitamin, vücudumuzdaki uzuvlardan bir çoğunun satıhlarının. üzerinde ince zarların iyi beslenmesini temin eder, A vitamini bu işi görmeğe yetişecek kadar bulunursa iyi beslenen o zarlar kendilerini müdafaa ederler. Bu vi- taminle beslenen uzuvlarımız da başda teneffüs cihazı ola- rak, ağzımızda salya. guddeleri, barsaklar, idrar yolu, bir de, görümüzdür. Mikroplara açık bulunan uzuvlarımız da bunlar olduğunu hatırmıza getirirseniz; A vitamininin ne- den dolay: insanı mikroplara karşı müdafaa ettiğini kolay- ca anla:sınız; Kızıl, kızamık, difteri gibi en korkunç bulaşık hasta- lıklar ağızdan, burundan, yani teneffüs yollarmdan girer- er, Bir rivayete göre kara hümma da gene teneffüs yoliyle girer. Böyle olmasa da barsaktan girer. Teneffüs yollarının ve barsakların İnce zarları o vitaminden makrum kalarak iyi beslenememişlerde bu hastalığın hepsi kolayca yerleşe- onun vücudumuzda gördüğü işler bundan ibaret değildir. Vücudumuzda o vitaminden bulunmayınca kan sulanır, kansızlık gelir, barsakların kuvveti azalır, Fakat hareket- leri çoğalır. Bundan dolayı da barsaklardan giren bulaşık hastalık mikropları daha kolay yerleşirler, Bundan başka, o vitaminden mahrum kalan vücud yediği azotlu yemeklerden istifade edemez, zayıflar, kilo- su azalır. Zayf bir kimseye istediğiniz kadar et yediriniz, A vitamini olmazsa, şişmanlatamazsınız, aksine, gittikçe erir. Daba sonra yediği yemeklerdeki fosfatları da erite- mez, bunlar birikir, böbreklerde fosfat taşları hasıl olur. Bunlardan daha mühim: A vitaminininden mahrum kalan vücud, kadın olsun, erkek olsun, kısır kalır. çocuğu olmaz, Yediklerimiz de A vitamini eksilince vücud kırk gün kadar, eskiden kalmış vitaminlerle kendini idare eder, Son- ra vitaminden mahrum kalmanın alâmetleri birer birer mey dana çıkar: Göz yaşları kurur, İyi, diyeceksiniz, İnsan ağ» Jamaktan kurtulur, Fakat göz yaşları eksilince göz de ku- rur, nihayet görmez olur, O zâmüan ortada salgm bir hastalık vârsa bu vitamin- den mahrum kalan insanın ona bulaşmasının çok ihtimali vardır. Salgım hastalık bulunmasa bile başka mikroplar ek- sik olmazlar. Onun içini vitaminden mahrum kalan adamın ağzında, boğazında, derisinde çıbanlar çıkar. Bu A vitamininin daha büyük lüzumu çocuklar içindir fakat onu da söylemeğe bugün yer kalmadı. öleykter olmalarında ne kadör haklı ol- duklarım göstermektedir: Sanki spor hareketleri birbirini kova. lıyor.. Sanki baş döndüren bir faaliyet içinde bunalıyoruz. Sanki ecnebi takım. ların biri gelip biri gidiyor. Sanki bütün bu azametli (1) faaliyet atletizme bir sed, güreşe bir hail, denizciliğe bisiklete bir engel, ne bileyim futbola bir gerileme sebebi imiş gibi şimdi de milli kümeyi yok etmek istiyoruz. İzmirin biricik 6 por hareketini yaratan mil küme... Bu sada eğer Ankara veya İstanbul. dan yükselseydi bir dereceye kadar ma zur görülebilirdi, Çünkü onların kulüp leri, stadları, paraları, elemanları, vası. taları ve nihayet başarıcı ve koruyucu mubitleri vardır. Fakat İzmirden yani ancak milli küme maçları doleyrsiyle biraz spor hareketi görebilen Şu şehrin futbol ajanından böyle bir tasvip sada" nm yükseleceğini doğrusu düşünemez dim bile, millt küme, Ankara ve İstan. buldan evvel İzmirin omenfaatinedir, milli kümeyi onlardan övel ve #iyade biz istemiştik, Herkes kalksm dese bile biz kalsm, diye bağırmalıyız. Mint öümeyi niçin kaldırmak istiyor” lar. Çünküt “Türk futbolunun ilerlemesine mâni olmuşta ondan!... Mili kümenin, Türk futbolunu ilerle. mekten menettiğini iddia etmek şöyle dursun düşünmek bile futboldan anla mamak olur, O halde profesyonelliği açığa vuruyo. ruz diye mi onu İâğvetmek istiyoruz. Eğer endişe, İzmirden oyunu âyar tılmak düşüncesine dayanıyorsa ârtık Üzerinde durulmağa değmiyecek bir ba. histir bu.. Çünkü şimdi olduğu gibi İz mir evvelce de aynı vaziyet karşısında idi. Ve şimdiden sonra da İzmir bir &. niversite şehri oluncaya kadar vaziyetin değişmesine imkân görülmiyor. Mint kümeyi kaldıralım diyenler ilk önce Türk futbolunun kuvvet ve kudre" tini temsil eden üç büyük bölgenin fut. bolu için daha faydalı bir spor hareketi bulmalıdırlar, Böyle bir şey var mı? di ye soranlara: — İşte size iki devreli lik maçları... Dara ne istiyorsunuz? diyorlar, Öyle ya daha ne istiyoruz? Senede otuz buçuk lira gelir getiren ve otuz bir kişi tarafmdan seyredilen mraşlar... Fakat bu vaziyet İzmirde esa. sen mevcuttur. Mill kümeye girmek gayesi olmadır ğı gün İzmir futbolu büsbütün sönecek. tir. Milli kümeye girmek gayesi hem ida" reciler, bem de oyuncular için daimi bir teşvik vasrtasıdır. Milli köme maçları di ger spor hareketlerine mâni olacağına ve mali cephede kulüplerin vaziyetlerini kurtardığına göre aleyhinde bulunmak değil, üzerinde münakaşa etmek zaittir. Yeni bedeni terbiye teşkilâtı faaliyete geçsin... kulüpler eleman ve şehir stad” yum bolluğuna kavuşsun, bir atletizm , gününde binlerce genç koşup zıplasın... Lik maçlarıdan baş alamıyalım da O za” man milli külmeyi kaldırmağı düşünelim. Şu günlerde yapılmakta olan ve fay” dası Üzerinde İttifak edilerek ber sene yapılmasına karar verilen (Ege Tiki) Ege gençliğinin bir nevi milli küme maç lart değil midir, MEHMET ALİ O