İF Şiir dolayisile ARLIK Möümuasm 15 Ağustos e tarlbli sayısında şöyle bir gür ŞAİR değilim, tatmadım © buruk firenk üzü- allahm günü, tokluğuna on saat çalışırım, tin bunlara rağmen, a Avec değilim. Horlay hayat kadar sevdiğim, Yor böyle şeylerden. İk, (deco: R. C, E Reşad Cemel ha Yaa. Bunu “Şair buhranı adi LO Masebetile,, bana ithaf etmiş. le pek beğenmedim; ol. adetâ bir alay ko- şad Cemal Emek MİR Yanılmıyorsam - çok daha iyi Haziyor. Fakat yine teşekkür ede- İ düşünmüş. Serbest nazmı hiç küllürmeyor; fakat #esi, heniz ça, Pahaus değil; bütün şiiri okur N bunu bir yerde daha duydam,, geliyor. ayranı, adlı yazınm ne olduğu- Tay Yorum; belki benimdir. Pakat i “ İS bir yazı yazdığımı, onda ne ag diğimi hiç hatırlamıyorum. “Şi- Ni yor, ölecek, gibi sözler hak- A de, birkaç defa, birçok şeyler ha Ve hemen her seferinde, bu $â- Barib bulduğumu anlattım. Bir #ürin öldüğünü iddia etmesi, “Sap attık şiirden anlıyamadığını Lİ başka bir şey değildir. “ği tnlamak, giiri tadmak da evveli “yg, PManımızda yazılanlardan zevk Na, İtmeiktir. İtiraf edelim ki ber'in- ine «sil İşliyen şiir, geçmiş asır. Mag Kalanlar #oğü, kendisiyle bir za yanların söyledikleriğir; Bi Sküyorur; ben ari divan. e gibi on altıncı asırdan. Fransız şairlerinin kitabla. Pkurum, Çoğunu severim de. ağ söyliyeyim? onlardan boş- âh sahte olmamakla beraber tabi olmıyan, zaten mevcut ol- la düşünceyle edinilmiş » Bönden yüsterea yn evvet gerait işinde Yaştıriiş; fi. BİS bedit hisleri de benimkiler. a, k tin ayrı olan insanların şürle- Kli bulmam kabil olur mu? Eta EE, İİ) SE # İLE, İİ ii &n ister İstemez bir cehld kendimden en ie Mi çıkıp gerçekliği « mMuhayyel bir &leme gir. yaram. Onları beğenir, sever- X bütün yalnız değilim; Ron. bep Galib, Baudelaire", en yakın olan Verlsine' RI daha birçok kimselerin v Bunu, benim © sevmemin de di dar insanın tesiri neticesi ol. Kiran yi kendimi alamıyc- "çin pek böyle değil; o, Mesele.) İçimde, hiçbir gayra. da 71 İİ, ig ğ # Sürmeder tâ içimde aklslerini Boşlandığım, sevdiğim £girler olanlardır; zamanım Şair. EtğrP, ölmez; her Aasir, heyecan- BİNİ Böyliyecek © gairieri de öldüğünü söyliyenler, Veri büsbütün körleşmiş, ade Miray teseb) benlikleri ile , Kreş arda öğrendiklerinden aş, iz Tİ anlıyamıyan kimseler. Re çi kidenberi bildiklerinden ay- eya Bördüler mi, hemen gairle. A başladıklarını, şiirin öldü, €derler, Da Zi 7 TE, > nk #ikâyetlerine sevinmek 4 “Bile öldü” sözü bir eş rn Rnlıyamadığı bir gil iş ge Müjdesi... İşte bakın, Me Miri, * Pransa'da da birçok MS Boy, öldüğünü söylüyorlar; Ne Fey, kle asırda, Türk edebi. ii İnetaz d6biyatı da, şair hu- Olayı çe zengin clma- pp, anliyamıyanlar. için sür Kiş vale” yeni bir girin doğ- diy, “vin ölmesi lâzımdır, “Ö. i İriler doğar. Nurullaı ATAÇ Nes gölü canavarı! Londralılar, öldürmeğe karar verdiler Fakat İskoçyalılar ıazı değil İngilterenin Lok Nes (Nes gölü) ca- navarı yarı efsanevi bir mahlük halini aldı, İskoçyadaki bu gölde, Bundan dört se- ns kadar evvel, balıkçılar garib bir ca. navar gördüklerini söylemişler, bunun üzerine gölün kıyılarmı dolduran halk bu mahlüku beklemeye başlamışlardı. Birçokları bunun bir hayal olduğunu, gölde böyle bir canavar bulunmadığmı iddia ederken, diğerleri do bu uzun bo- yunlu, sivri kafalı canavarın sudan başi- ni çıkardığını gördüklerini ileri sürmüş- lerdir, Nihayet, ellerinde fotoğraf makinesi. le gölün kenarında canavarı bökliyen - lerden biri bu garib mahlükun rösmini slmaya muvaffak olmuş, fakat bazrları bunun bir hileli fotoğraf olduğunu iddiz etmişler ve Lok Nos canavarınm mevcu- diyetine inanmamışlardır, O gündenberi memleketin garih hususiyetlerinden bi, rini teşkil eden bu canavar arasıra orta- ya çıkmiş ve gölde böyle bir mahlüök bu- lunduğu umumen kabul âdilmiştir. Bugün, Londralılardan müteşekkil bir kafile Lok Nes'e gidip canavarı öldür. meye niyet etmiş ve tüfenklerini alarak bu meraklı ava çıkmıştır. Fakat, İskoçyalilar buna derhal itiraz etmişler, memleketlerinin bir hususiye. ti ve, seyyah celbetmekteki rolü dolayı- siyle, bir serveti olan bu canavarın öl- dürülmesine mâri olmak istemişlerdir. Londralı “canavar avcıları, ise, göller, GE #Y, - bazı gernit dahilinde, serbest ol. gunr göre, bu şartları ihlâl etmedik. çe, istedikleri hayvanı avlıyabilecekleri. ni ileri sürmektedirler, Nihayet, İskoçya mobuslarından biri hükümete müracaat etmiş ve Lok Nes cansvarınm öldürülmesine mâni olun - masinı istemiştir. Mebus, polis kararı f- İS Bumu mâni alınamadığı takdirde par. İlmeryayarbtr-kanın teklif edeceğini Söylemektedir. Murdok Makdonsld ismindeki bu meb. ws İddiasında şunu İleri sürmektedir: Vaktiyle Yeni Zelandada böyle bir hü. dise olmuştur. Yeni Zelanda sularmda garib bir hayvan görüldüğü zaman bazı meraklılar ve bilhassa averlar bunü tut- maya karar vermişler, fakat civardaki absli buna mâni olmak istemişlerdi. Leh. t6 ve aloyhteki fikirlerin çarpıştığını gö. ren Yeni Zelanda hükümeti, nihayet bir kanun neşretmş vo “Pelorus Cek, ismi verilen bü garib mahlikun hâyatını em- niyet altına almıştır. Amerikadaki Amerikanın &n büyük dolandırıcılık hâdisesi ismi verilen davaya Nevyork mahkemesinde başlanmıştır. Muhakemenin ilk günü çok heyecanlı geçmiş ve başlıca suçlu Ceyms Hineş ile arkadaşları ve şahitler 'dinlenmiş- tir, Evvelce de yazdığımız gibi, hâdisenin hem siyasi, hem adli bir mahiyeti vardır ; “Numara piyankosu,, deni" len bir nevi piyanko ile, halkım paralarmı çeken bu hay- dut şebekesine, Amerikanın siyasi Hines d» bunların arasındadır. Ceyms Hüdise ilk meydana çıktığı zaman Jâyrkı ile tahkikat yapmayan da bilâkis haydutlara müsald davranan Nevyork müddelumumisi de suçlulardan biridir. Bu itibar- Bir kadın elinden partilerinden birinin | idaresinde büyük rolü olan kimseler de Idahildir. rezalet davası la, bütün Amerikanın siyasi ve adli hayatını alâkadar eden bu dava büyük bir ehemmiyeti haizdir. Hususiyle ki dava- nın muhakemesi Amerikada seçimlerin yaklaştığı bir gün- de görülmektedir ve davayı idare eden yeni müddetumumi Tomas Düvey müstakbi Cumhurrisi namzedidir, Resimlerde, üstte ve soldan itibaren şunlar görülü. yor: 1 — Ceyms Hines, muhakeme günü, sabahleyin evin- de karısı ile kahvaltı ederken; 2 — Davanın tahkikat ev. rakı ve vesikalar mahkemeye götürülüyor. 3 — Nevyork mahkemesi hâkimi Ferdinad Pekora adliye sarayı önünde, 4 — Mahkeme heyeti ilk celseden çıkarken; 5 — Müddei- umumi Düvey (soldaki); 6 — Muhakemeden sonra Hines, ailesi efradına davanın cereyan'nı anlatıyor, Bu hüdiseye ait evvelce aldığımız tafsilât 10 uncu sayfamızdadır. eski çıkan facia! Kadıncağızın elin! uzatması, 3 kişinin ölümüne S0 kişinin ağır surette yaralanmasına mal oldu Bir karımın, elini biraz öleye uzatma" sı Nevyorkta 3 kişinin ölümüne, 50 ki. şinin de yaralanmasına sebep olmuştur. Kadırın kabahati belki sadece dikkat siz olmasıdır: Nevyorkun yeraltı trenlerinde giderken bu kadın. bulunduğu yerden elini yan» daki kompartmana uzatıyor. Burası e. lektrikli trenin makine dairesidir. Ka- dının, aradaki pencereden, uzattığı eli burada bir düğmeye tesadüf ediyor ve bu düğmeye dokunulması üzerine tren birdenbire duruyor. O sırada arkadan gelmekte olan diğer bir tren, olanca süratile öndekine çar “Dikkat! içinde kırıla- cak eşya var!,, Sandığa konulan delikanlı tayyareye nasıl naklolunmuş ? Halandadaki nişanlısından kendisini çağıran bir mektup aldığı zaman Ed- vards ismindeki İngiliz genci hakikaten müşkül bir vaziyette bulunuyordu, Fa- kat, derhal aklına gelen bir fikri tatbik ederek arzusuna muvaffak olmuştur; Edvards'ın Holandadaki nişanlısı: “Derhal gel!,, diye bir telgraf çeki- yor, Edvardsda Holandaya gitmek üzere tayyare istasyonuna koşuyor. Fakat o- rada kendisine? “Bugün kalkan tayyare yolcu almaz, diyorlar, yalnız eşya naklediyor.,, Edvards, şimdi ne yapacak? Düşünü. yor, taşınıyor? Eşya clmaktan başka çare yok!. O zaman aklına bir plân geliyor. Der hal, en samim! iki arkadaşına müracaat ediyor, fikrini açıyor. Arkadaşları bunu ellerini çırpacak karşılıyorlar ve hemen işe girişiyorlar; Edvards bir sandığa konuluyor. Ka patılıp muhlanıyor ve üzerine: “Dik- kat! İçinde kırılır eşya vardır. Şiş sok- mâmak lâzımdır,, yazılıyor ve gideceği adres yapıştırılıyor. Bu suretle, tayyareye yüklenen İn- giliz genci Holandanın yolunu tutuy'ör. Holandada gideceği şehir olan Şipola gelince, bu kırılmaz eşyayı dikkatle ye- re indiriyorlar. Gümrük memurları da şiş sokup muayene etmekten sakınıyor- lar ve., sandığın kapağını açıyorlar. O zaman, Edvards ayağa kalkıyor ve herkesin hayreti önünde sasıdıktan di şar: sıçrıyor.. Artık kendisini saklamağa lüzum gör memistir. Çünkü nişanlısının bülundu- ğu memlekete gelmiştir. Yaln:z, gizli yolculuk ve biletsiz seyahat suçlârm - dan dolayı bir miktar para cezası ve- # Yarahlar hastaneye kaldırıldığı esna- dür. Nişanlısı gelir gelmez boynuna sa- rılıyor ve başıma gelen macerayı anlatı- yor? * da caddelerde bütün seyrüsefer durmuş ve imdat otomobillerinin canavar düdük- lerine yaralıların çığlıkları karışmıştır. Çocuğunun, babasının veya anasınm öl- düğünü, yaralandığını, yahut kayboldu. unu görenler de bu acıklı sahneyi daha büyük bir facia haline getirmişlerdir. Kaza kurbanlarından üçü derhal öl müş, elli yaralı da hastaneye kaldırı» mıştır. Bunların ekserisi ağır yaralıdır. Ve bazılarının hayatları tehlikededir. Kazaya kolunun ufak bir hareketi se. bep olan kadın se hafif bir yara ile kurtulmuştur. Yalnız üzerinde büyük bir mesuliyet taşımaktadır. kalmıyor, öndeki trende yangın çıkıyor. Kaza o kadar şiddetli olmuştur ki de. miryolunun üzerindeki caddede bulunan evler sarsılmış, içindekiler zelzele olu- yor zannetmişlerdir.. Kaza üzerine derhal imdat işareti ve. rilmiş ve en yakın polis karakolundan ve sıhhi imdat merkezinden yardım gön derilmiştir. Yeraltı tren yolu bir mahşer haline gelmiş, yarahların çığlıkları yukardaki caddelerden bile işitilmiştir. pıyor ve vagonlar yalnız devrilmekle —— Rasgele Harpte ve sulhte ölüm ya harpten sonra bir cinayet vak'ası - ferdi olduğu için olacak. insan üzerinde İspanya ve Çin . Japon harplerinde ölenlerin acısından çok acı uyandırıyor. Görüyoruz: Filistinde 60, İspanyada yüzlerce, Çinde bundan geri kalmıyan ölüm haberleri okurken üzerinde bile durmadan geçi" yoruz. Dünkü gazetelerde okuduk, sanırım ki birçoklarının dikkatine çarp- mıştır. Japonyada gökte çarpışan iki tayyare felâketi yalnız tayyaredekilerin ölümüne sebebiyet vermekle kalmamış düştüğü yerde de yangınlar vücude ge. tirmiş ayrıca yüzlerce kişiyi öldürmüş ve yaralamış. Bu bir harp haberi değil. Vak'a doğrudan doğruya Japonyada geçmiş, Bu hâdise, Çin toprakları üstünde geçseydi, belki üzerimde bu acı tesiri w yandırmıyacaktı. Bir harp sahasında ölen 6, ğ0 veya 600 kişi harp dışında ölne bir kişinin acısını uyandırmıyor. Bu umumi barpten kalan bir kanıksamanın neticesi olacak, Biz 6, 60, 600 değil, 6000 kişinin bir günde öldüğüne şahit ol. muştuk. K R a m riyor ve sevgilisini bulmıya gidiyor. İssını çağırmış. . Edvardsın nişanlısı bir barda dansöz“ Edvards o adamı bulup evvelâ kavga ediyor. Sonra polise veriyor, Nişanlısını emniyet altına âldıktan sonra tekrar İn giltereye geliyor, Fakat bu sefer sardı ğe girmeden vapurla gelmeyi tercih & diyor. « * Bir adâm onu ölümle telidit ederek kendisiyle evlenmiye mecbur etmek istiyormuş, Kız, bunun üzerine nişanlı-